enter - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
enter girmek v.
  • Look, it seems that someone entered incorrect data here.
  • Bakın, görünüşe bakılırsa birisi buraya yanlış veri girmiş.
  • I need a password to enter.
  • Girmek için bir şifreye ihtiyacım var.
  • You should enter a code first.
  • Önce bir kod girmelisiniz.
Show More (568)
enter içeri girmek v.
  • Don't forget to close the fly of the tent after you enter.
  • İçeri girdikten sonra çadırın fermuarını kapatmayı unutma.
  • Tom entered through the back door.
  • Tom arka kapıdan içeri girdi.
  • Abandon hope, all ye who enter here.
  • Buradan içeri giren umudunu geride bıraksın.
Show More (21)
enter katılmak v.
  • She is too young to enter a running race.
  • Koşu yarışına katılmak için yaşı çok genç.
  • Anyone who was present at the peace talks in Japan can no longer safely enter Indonesia.
  • Japonya'daki barış görüşmelerine katılan hiç kimse artık Endonezya'ya güvenli bir şekilde giremiyor.
  • If he enters a competition, the first prize is his for sure.
  • Eğer bir yarışmaya katılırsa, birincilik ödülü kesinlikle onun olur.
Show More (12)
enter başlamak v.
  • A new government entered office end of May with an ambitious reform programme.
  • Mayıs sonunda yeni bir hükümet iddialı bir reform programı ile göreve başlamıştır.
  • Malta is entering the accession negotiations.
  • Malta katılım müzakerelerine başlıyor.
  • He entered junior high school.
  • Ortaokula başladı.
Show More (4)
enter giriş yapmak v.
  • Each year, a large number of illegitimate asylum seekers enter the EU.
  • Her yıl çok sayıda gayrimeşru sığınmacı AB'ye giriş yapmaktadır.
  • Because you're a minor, you can't enter.
  • Reşit olmadığın için giriş yapamazsın.
Show More (-1)
enter sunmak v.
  • The parliaments entered many requests for the document.
  • Parlamentolar belge için birçok talep sunmuşlardır.
Show More (-2)
enter (akla) gelmek v.
  • It never entered my head that she won.
  • Onun kazandığı hiç aklıma gelmedi.
Show More (-2)
enter geçirmek v.
  • Even so, I think the positions are quite clear and they shall be entered in the Minutes.
  • Öyle olsa bile tutumların oldukça net olduğunu ve bunların Tutanaklara geçirileceğini düşünüyorum.
Show More (-2)
enter yürürlüğe girmek v.
  • The Erika packages only entered partially into force on 23 July 2003.
  • Erika paketi ancak 23 Temmuz 2003 tarihinde kısmen yürürlüğe girmiştir.
Show More (-2)
enter içine girmek v.
  • We entered into a serious conversation.
  • Ciddi bir sohbetin içine girdik.
Show More (-2)
enter yazmak v.
  • You have to enter your house number, suburb, post code and street seperately.
  • Ev numaranı, mahalleni, posta kodunu ve sokağını ayrı ayrı yazmak zorundasın.
Show More (-2)
enter koymak v.
  • A study has found that Wikipedia is wrong in 90 percent of its entries on health and medical matters.
  • Bir araştırma, Wikipedia'nın sağlık ve tıbbi konulardaki girdilerinin yüzde 90'ında yanlışlık olduğunu ortaya koydu.
Show More (-2)
enter enter tuşu n.
  • With this module you can make the Enter key generate an event.
  • Bu modül ile Enter tuşunun bir olay oluşturmasını sağlayabilirsiniz.
Show More (-2)