floating - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
floating yüzer adj.
  • This floating, unchecked population is growing every year and adding to other sources of clandestine immigration.
  • Bu yüzen, kontrolsüz nüfus her yıl artmakta ve diğer gizli göç kaynaklarına eklenmektedir.
  • I saw some swimmers floating on the lake in their life jackets.
  • Gölde can yelekleriyle yüzen birkaç yüzücü gördüm.
  • The fisherman saved himself by means of a floating board.
  • Balıkçı yüzen bir tahta sayesinde kendini kurtardı.
Show More (6)
floating suda dans n.
  • Floating sessions help relieve my backache.
  • Suda dans seansları sırt ağrımın hafiflemesine faydalı oluyor.
Show More (-2)
floating dalgalanan adj.
  • The war caused the floating gold prices.
  • Savaş nedeniyle dalgalanan altın fiyatları söz konusuydu.
Show More (-2)