fool - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
fool aptal n.
  • According to a Chinese proverb, when a wise man points at the moon, the fool looks at his finger.
  • Bir Çin atasözüne göre, bilge bir adam ayı işaret ettiğinde, aptal onun parmağına bakar.
  • She called him a fool.
  • Ona bir aptal dedi.
  • Tom is an ignorant fool.
  • Tom cahil bir aptal.
Show More (197)
fool kandırmak v.
  • You can't fool me with that fake accent.
  • O uydurma aksanla beni kandıramazsın.
  • Let us not fool ourselves with the rhetoric that this is favouring the poorest.
  • Bunun en yoksulların lehine olduğu söylemiyle kendimizi kandırmayalım.
  • You can't fool us!', as a great Italian comic used to say.
  • Büyük bir İtalyan komedyenin dediği gibi, "Bizi kandıramazsınız!".
Show More (163)
fool aptal yerine koymak v.
  • Europe will make an utter fool of itself.
  • Avrupa kendini tamamen aptal yerine koyacaktır.
  • I didn't make a fool of myself.
  • Kendimi aptal yerine koymadım.
  • Tom certainly fooled me.
  • Tom kesinlikle beni aptal yerine koydu.
Show More (49)
fool enayi yerine koymak v.
  • Tom certainly fooled us all.
  • Tom kesinlikle hepimizi enayi yerine koydu.
  • She fooled me into giving her the money.
  • Parayı ona verdiğim için beni enayi yerine koydu.
  • Tom really fooled us.
  • Tom gerçekten bizi enayi yerine koydu.
Show More (0)
fool aptallık etmek v.
  • You'd be a fool if you borrowed money from a loan shark.
  • Bir tefeciden borç alırsan aptallık etmiş olursun.
  • You're being a fool.
  • Aptallık ediyorsun.
  • I was a fool to let you go out of my life.
  • Hayatımdan çıkmana izin vermekle aptallık ettim.
Show More (0)
fool salak n.
  • You shouldn't call your friend a fool again.
  • Arkadaşına bir daha salak deme.
Show More (-2)
fool aptal adj.
  • That was a very fool thing to do.
  • Bu çok aptal bir hareketti.
Show More (-2)
fool budala n.
  • Tom's an educated fool.
  • Tom eğitimli bir budala.
Show More (-2)
fool akılsız n.
  • A fool and his money are soon parted.
  • Akılsıza para dayanmaz.
Show More (-2)
fool aptalca davranmak v.
  • You're not fooling me, you know.
  • Bana aptalca davranmıyorsun, biliyorsun.
Show More (-2)
fool ahmak n.
  • You fool, I had to do it!
  • Seni ahmak, bunu yapmak zorundaydım!
Show More (-2)
fool aldatmak v.
  • Don't let them fool you.
  • Onların sizi aldatmasına izin vermeyin.
Show More (-2)