|
- This needs African leaders to lay down their guns, however.
- Ancak bunun için Afrikalı liderlerin silahlarını bırakması gerekiyor.
- This debate is premature and you are, I am sure, launching it because the Commission has a gun held to its head.
- Bu tartışma henüz erken ve eminim ki Komisyon'un kafasına silah dayandığı için bu tartışmayı başlatıyorsunuz.
- I very much regret the attitude of the USA to that conference and the influence of its gun lobby.
- ABD'nin bu konferanstaki tutumundan ve silah lobisinin etkisinden büyük üzüntü duyuyorum.
- When we arrived at Yasser Arafat's headquarters to bring him food and water, a tank pointed its gun at us.
- Yaser Arafat'a yiyecek ve su götürmek için karargâhına vardığımızda bir tank silahını bize doğrulttu.
- This debate is premature and you are, I am sure, launching it because the Commission has a gun held to its head.
- Bu tartışma çok erken ve eminim ki Komisyon'un kafasına silah dayandığı için bu tartışmayı başlatıyorsunuz.
- Just put the gun down and come down those steps.
- Silahını indir ve şu merdivenlerden aşağı in.
- And all I need to do is stay out of range of their guns.
- Benim de tek yapmam gereken onların silah menzilinden uzak durmak.
- The gun went off, and I headed out fast.
- Silah patladı ve çabucak dışarı çıktım.
- The gun went off, and I headed out fast.
- Silah patladı ve hızla dışarı çıktım.
- It's not clear yet how the student got the gun.
- Öğrencinin silahı nasıl aldığı henüz belli değil.
- And all I need to do is stay out of range of their guns.
- Ve benim tek yapmam gereken silahlarının menzilinden uzak durmak.
- Now, you leave that gun in its holster and come down here slow and easy.
- Şimdi, o silahı kılıfında bırak ve yavaşça aşağı in.
- And all I need to do is stay out of range of their guns.
- Ve tek yapmam gereken silahlarının menzilinden uzak durmak.
- And the dominant pet is dangerous, like a loaded gun.
- Ve baskın evcil hayvan, dolu bir silah gibi tehlikelidir.
- Then they start waving the guns around and talking about a flash drive.
- Sonra silahları sallamaya ve flaş bellekten bahsetmeye başladılar.
- I glad that you took that gun away from Tom.
- O silahı Tom'dan alman beni memnun etti.
- The man who answered the door was holding a gun.
- Kapıya bakan adamın elinde bir silah vardı.
- Tom handed Mary a gun.
- Tom Mary'ye bir silah verdi.
- Tom raised his gun and pointed it at Mary.
- Tom silahını kaldırdı ve Mary'ye doğrulttu.
- Tom took his finger off the trigger and lowered the gun.
- Tom parmağını tetikten çekti ve silahı indirdi.
- The man aimed a gun at the policeman.
- Adam polise bir silah doğrulttu.
- Tom dropped his gun into the river.
- Tom silahını nehre düşürdü.
- You wouldn't give a child a gun, would you?
- Bir çocuğa silah vermezsin, değil mi?
- Tom put his gun down.
- Tom silahını yere koydu.
- Tom fired his gun at Mary.
- Tom silahını Mary'ye ateşledi.
- I keep a gun in my car.
- Arabamda bir silah bulunduruyorum.
- Tom is loading bullets into his gun.
- Tom silahına mermi dolduruyor.
- He put the gun to his head.
- Silahı kafasına dayadı.
- I want to know what happened to the gun you received from Tom.
- Tom'dan aldığın silaha ne olduğunu bilmek istiyorum.
- I held the gun, but I never pulled the trigger.
- Silah tuttum, ama tetiği asla çekmedim.
- When I saw that Tom had a gun, I got scared.
- Tom'un silahı olduğunu görünce korktum.
- Tom pulled his gun out of its holster.
- Tom silahını kılıfından çıkardı.
- Tom hid the gun under some socks in the drawer.
- Tom silahı çekmecedeki çorapların altına sakladı.
- The guns weren't loaded.
- Silahlar dolu değildi.
- Mary knows guns.
- Mary silahları bilir.
- We have three divers now searching for a gun that we believed that the suspect threw off the bridge.
- Şüphelinin köprüden attığına inandığımız bir silahı şu an arayan üç dalgıcımız var.
- Tom put his gun in the safe.
- Tom silahını kasaya koydu.
- Sami put the gun down.
- Sami silahı yere bıraktı.
- Jenny has a gun.
- Jenny'nin silahı var.
- Have you given Tom a gun?
- Tom'a silah verdin mi?
- Put your guns down.
- Silahlarınızı indirin.
- Tom found a gun in Mary's purse.
- Tom, Mary'nin çantasında bir silah buldu.
- The guy had a gun.
- Adamın silahı vardı.
- Jenny has a gun.
- Jenny'nin bir silahı var.
- Aim at the target with this gun.
- Bu silahla hedefe nişan al.
- Sami pulled his own gun.
- Sami kendi silahını çekti.
- Tom keeps his gun loaded.
- Tom silahını dolu tutuyor.
- I don't know anything about guns.
- Silahlar hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- Tom doesn't know much about guns.
- Tom silahlar hakkında çok şey bilmiyor.
- My gun's missing.
- Silahım kayıp.
- I have a gun.
- Bir silahım var.
- You don't have a gun, do you?
- Bir silahın yok, değil mi?
- Tom said everyone had a gun.
- Tom herkesin bir silahı olduğunu söyledi.
- In situations like these, a gun might come in handy.
- Bu gibi durumlarda, bir silah işe yarayabilir.
- Tom told Mary that he had a gun.
- Tom, Mary'ye bir silahı olduğunu söyledi.
- Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.
- Onunla buluşmadan önce Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasabanın yakınına sakladı.
- Tom keeps a gun in his briefcase.
- Tom çantasında bir silah taşıyor.
- There's a man with a gun in his hand standing at the door.
- Kapıda elinde silah olan bir adam duruyor.
- Where's your gun?
- Silahın nerede?
- What kind of gun do you carry?
- Ne tür silah taşıyorsun?
- Tom is the fastest gun in Boston.
- Tom Boston'daki en hızlı silahtır.
- Drop your gun!
- At silahını!
- I wonder why the police didn't find the gun.
- Polisin silahı neden bulamadığını merak ediyorum.
- Tom hid the gun in a locker.
- Tom silahı bir dolaba sakladı.
- The gun wasn't loaded.
- Silah dolu değildi.
- Just give me your gun.
- Bana silahını ver.
- Tom removed his gun from his holster.
- Tom silahını kılıfından çıkardı.
- How do you feel about gun control?
- Silah kontrolü hakkında ne düşünüyorsun?
- Guns are illegal here.
- Silahlar burada yasa dışı.
- I don't need a gun.
- Bir silaha ihtiyacım yok.
- Getúlio Vargas killed himself with a gun more than thirty years ago.
- Getúlio Vargas otuz yıldan fazla bir süre önce kendini silahla öldürdü.
- The police ordered the suspect to drop his gun.
- Polis şüpheliye silahını bırakmasını emretti.
- Sami had a gun in his car.
- Sami'nin arabasında silah vardı.
- The gun isn't loaded.
- Silah dolu değil.
- A snow gun covered the ski slope with snow.
- Kayak pisti bir kar silahıyla vuruldu.
- The burglar pointed his gun at the victim.
- Soyguncu silahını kurbana doğrulttu.
- Tom killed his brother with their father's gun.
- Tom kardeşini babasının silahıyla öldürdü.
- Tom heard a gun click behind him.
- Tom arkasında bir silah sesi duydu.
- Dan didn't even like guns.
- Dan silahları sevmezdi bile.
- Tom lowered his gun.
- Tom silahını indirdi.
- Sami didn't know what that gun was doing there, in his house.
- Sami o silahın orada, onun evinde ne işi olduğunu bilmiyordu.
- Perhaps you should buy a gun.
- Belki de bir silah almalısın.
- Tom lost his gun.
- Tom silahını kaybetti.
- Can I get my gun back?
- Silahımı geri alabilir miyim?
- Sami bought the gun in Cairo.
- Sami silahı Kahire'de satın aldı.
- Tom laid the gun down on the floor.
- Tom silahı yere koydu.
- Tom pulled out his gun.
- Tom silahını çıkardı.
- Layla bought a gun.
- Layla bir silah satın aldı.
- Neither Tom nor Mary has a gun.
- Ne Tom'un ne de Mary'nin silahı var.
- A gun might come in handy.
- Bir silah işe yarayabilir.
- Tom doesn't have his gun with him.
- Tom'un silahı yanında değildi.
- Tom threw the gun out of the window.
- Tom silahı pencereden attı.
- Sami had a passion for guns.
- Sami'nin silah tutkusu vardı.
- Tom hid the gun under some socks in the drawer.
- Tom silahı çekmecedeki bazı çorapların altına sakladı.
- Do you have a gun in your house?
- Evinizde silah var mı?
- Tom aimed his gun at Mary.
- Tom silahını Mary'e doğrulttu.
- Tom said everyone had a gun.
- Tom herkesin silahı olduğunu söyledi.
- Did you buy a gun?
- Bir silah satın aldın mı?
- She laid down the gun on the floor.
- Silahı yere bıraktı.
- She laid down the gun on the floor.
- O silahı yere bıraktı.
- When I saw that Tom had a gun, I got scared.
- Tom'un bir silahı olduğunu gördüğümde, korktum.
- Give Tom the gun.
- Silahı Tom'a ver.
- Just give me my gun.
- Silahımı ver.
- Dan hid the gun in a locker.
- Dan silahı bir dolaba sakladı.
- Tom thought it would be a good idea if Mary got a gun.
- Tom, Mary'nin bir silahının olmasının iyi bir fikir olacağını düşündü.
- Give me the gun.
- Bana silahı ver.
- Tom wiped the gun clean.
- Tom silahı silerek temizledi.
- Guns are readily accessible to Americans.
- Silahlar Amerikalılar tarafından kolayca erişilebilir durumdadır.
- Fadil convinced Layla to get him a gun.
- Fadıl, Leyla'yı ona bir silah almaya ikna etti.
- Toss your gun over here.
- Silahını buraya fırlat.
- Sami bought a stun gun.
- Sami bir şok silahı satın aldı.
- The police compared the fingerprints on the gun with those on the door.
- Polis silahtaki parmak izlerini kapıdakilerle karşılaştırdı.
- We watched Tom reload his gun.
- Tom'un silahını doldurmasını izledik.
- In the wagon were a few tools and some extra guns.
- Arabada birkaç alet ve fazladan birkaç silah vardı.
- He knows guns.
- O, silahları bilir.
- They aimed their guns at Tom.
- Silahlarını Tom'a doğrulttular.
- Can you use a gun?
- Silah kullanabilir misin?
- Tom holstered his gun.
- Tom silahını kılıfına soktu.
- Give them the gun.
- Onlara silahı ver.
- Tom didn't have a gun.
- Tom'un bir silahı yoktu.
- That gun is probably not loaded.
- O silah muhtemelen dolu değil.
- Tom's prints are on the gun.
- Silahta Tom'un parmak izleri var.
- The gun was registered to Layla.
- Silah Layla adına kayıtlıydı.
- The burglar pointed his gun at the victim.
- Hırsız silahını kurbana doğrulttu.
- Tom heard the sound of a gun being cocked.
- Tom bir silahın kurulma sesini duydu.
- I've got a gun.
- Bir silahım var.
- Guns are readily accessible to Americans.
- Silahlar Amerikalıların kolayca erişilebileceği durumda.
- Give Tom the gun.
- Tom'a silahı ver.
- The man put the gun against his forehead and squeezed the trigger.
- Adam silahı alnına dayadı ve tetiği çekti.
- It is well known that Jesus loved guns and hated the poor.
- İsa'nın silahları sevdiği ve fakirlerden nefret ettiği iyi bilinir.
- Tom hasn't cleaned his gun in a long time.
- Tom uzun zamandır silahını temizlemedi.
- I'm not against outlawing guns.
- Silahların yasaklanmasına karşı değilim.
- The gun suddenly went off.
- Silah aniden patladı.
- Fadil kept his gun aimed at Dania's family.
- Fadıl silahını Dania'nın ailesine doğrultmuştu.
- Tom held the gun to Mary's head.
- Tom, silahı Mary'nin kafasına dayandı.
- Sami thought the gun was Layla's.
- Sami silahın Layla'ya ait olduğunu düşündü.
- Tom told me the gun wasn't loaded.
- Tom bana silahın yüklü olmadığını söyledi.
- I have a gun collection.
- Silah koleksiyonum var.
- I fired the gun.
- Silahı ateşledim.
- Watch out, the man has a gun.
- Dikkat et, adamın silahı var.
- Layla borrowed a gun from Sami.
- Layla Sami'den bir silah ödünç aldı.
- Have you ever shot a gun?
- Hiç silah kullandın mı?
- Do you have a gun?
- Silahın var mı?
- It could've been a gun.
- Silah olabilirdi.
- Do you still have a gun?
- Hâlâ bir silahın var mı?
- Sami purchased a gun.
- Sami bir silah satın aldı.
- Fadil was holding the gun.
- Fadil silahı tutuyordu.
- I stole a gun.
- Bir silah çaldım.
- Tom bought a gun.
- Tom bir silah satın aldı.
- Golden guns don't protect you from bullets.
- Altın silahlar seni kurşunlardan korumaz.
- Tom's gun misfired.
- Tom'un silahı ateş aldı.
- The gun went off.
- Silah patladı.
- Fadil handed Dania a gun.
- Fadıl Dania'ya bir silah verdi.
- The policeman wrested a gun from the murderer.
- Polis katilin elinden silahını çekip aldı.
- Your fingerprints were found on the gun.
- Parmak izlerin silahta bulundu.
- The government wants your guns.
- Hükümet silahlarınızı istiyor.
- Tom barged into Mary's office with a gun in his hand.
- Tom elinde bir silahla Mary'nin ofisine daldı.
- Fadil bought a gun to kill Layla.
- Fadıl, Leyla'yı öldürmek için bir silah satın aldı.
- Fadil bought a gun to kill Layla.
- Fadıl Layla'yı öldürmek için bir silah satın aldı.
- Tom held the gun to his head.
- Tom silahı onun kafasına dayadı.
- Is that gun loaded?
- O silah dolu mu?
- Tom found a gun in Mary's purse.
- Tom, Mary'nin el çantasında bir silah buldu.
- Sami bought the best possible guns one could buy.
- Sami bir insanın alabileceği en iyi silahları satın almıştı.
- Get rid of the gun.
- Silahtan kurtul.
- Do you own a gun?
- Silahın var mı?
- Aim the gun at the target.
- Silahı hedefe doğrult.
- Tom accidentally shot himself in the foot while cleaning his gun.
- Tom silahını temizlerken kazara kendini ayağından vurdu.
- Tom doesn't have a gun.
- Tom'un bir silahı yok.
- Put that gun away.
- Silahı bir kenara koy.
- I don't think the gun is loaded, but you should still be very careful.
- Silahın dolu olduğunu sanmıyorum fakat hâlâ çok dikkatli olmalısın.
- Tom fired his gun at the rabbit.
- Tom silahını tavşana ateşledi.
- Tom's gun misfired.
- Tom'un silahı ateş almadı.
- Have you ever used a gun before?
- Daha önce hiç silah kullandın mı?
- Do you have a gun in your house?
- Evinde bir silahın var mı?
- They aimed their guns at her.
- Silahlarını ona doğrulttular.
- There's a man with a gun in his hand standing at the door.
- Kapıda duran elinde silahı olan bir adam var.
- They're armed with guns.
- Onların silahları var.
- Sami's gun was stolen from him.
- Sami'nin silahı çalındı.
- Tom shot himself with his father's gun and died.
- Tom babasının silahıyla kendini vurdu ve öldü.
- Tom leveled his gun at me.
- Tom silahını bana doğrulttu.
- Did Tom give Mary a gun?
- Tom, Mary'ye bir silah verdi mi?
- The gun went off by accident.
- Silah, kazara ateş aldı.
- The man aimed a gun at the policeman.
- Adam polise silah doğrulttu.
- Tom kept his gun pointed at Mary and told her not to move.
- Tom silahını Mary'ye doğrulttu ve hareket etmemesini söyledi.
- Tom threw the gun into a dumpster.
- Tom silahı çöp kutusuna attı.
- Did Tom have a gun?
- Tom'un silahı var mıydı?
- Toss your gun on the ground.
- Silahını yere at.
- He laid down the gun.
- Silahı yere bıraktı.
- Getúlio Vargas killed himself with a gun more than thirty years ago.
- Getúlio Vargas otuz yıldan daha fazla bir süre önce bir silahla kendini öldürdü.
- Sami pointed the gun at Layla.
- Sami silahı Layla'ya doğrulttu.
- Actually, the gun isn't loaded.
- Aslında, silah dolu değil.
- You don't need a gun.
- Silaha ihtiyacın yok.
- You're a gun owner, aren't you?
- Silahın var, değil mi?
- Tom is the fastest gun in Boston.
- Boston'un en hızlı silah çekeni Tom'dur.
- Layla gave Sami a gun.
- Layla Sami'ye bir silah verdi.
- Everyone now has a gun.
- Artık herkesin bir silahı var.
- He laid down the gun.
- O silahı yere bıraktı.
- Put that gun down.
- Silahı yere bırak.
- We have three divers now searching for a gun that we believed that the suspect threw off the bridge.
- Şu anda üç dalgıcımız şüphelinin köprüden attığına inandığımız silahı arıyor.
- Tom is carrying a gun in one hand and a knife in the other.
- Tom bir elinde silah, diğerinde bıçak taşıyor.
- Tom put his gun under his pillow.
- Tom silahını yastığının altına koydu.
- Fadil told Layla to hold the gun on Rami.
- Fadıl, Leyla'ya Rami'ye silah doğrultmasını söyledi.
- I'm going to get my gun.
- Silahımı alacağım.
- Why does Tom have a gun?
- Tom'un neden silahı var?
- Fadil admitted to giving Dania a gun.
- Fadıl, Dania'ya silah verdiğini itiraf etti.
- Give me a gun.
- Bana bir silah ver.
- Are there guns in there?
- İçeride silah var mı?
- You know guns, don't you?
- Silahlardan anlıyorsun, değil mi?
- Tom drew his gun and shot one of the men.
- Tom silahını çekti ve adamlardan birini vurdu.
- I know you've got a gun.
- Silahın olduğunu biliyorum.
- Tom shot himself while he was cleaning a gun that he thought was unloaded.
- Tom boş olduğunu düşündüğü silahını temizlerken kendini vurdu.
- I'll get the guns.
- Silahları alacağım.
- Tom took the gun from Mary before she could kill herself.
- Tom, Mary kendini öldürmeden önce silahı ondan aldı.
- Guns don't kill men.
- Silahlar insanları öldürmez.
- The man put the gun against his forehead and squeezed the trigger.
- Adam silahı alnına dayadı ve tetiğe bastı.
- You shouldn't have given Tom a gun.
- Tom'a silah vermemeliydin.
- Such a man does not go hunting and seldom owns a gun.
- Böyle bir adam ava gitmez ve nadiren silah sahibidir.
- Tom's gun misfired.
- Tom'un silahı tekledi.
- Sami slept with a gun under his pillow.
- Sami yastığının altında bir silahla uyudu.
- I said drop your gun!
- Silahını bırak dedim!
- Tom stuck a gun to Mary's head.
- Tom, Mary'nin kafasına silah dayadı.
- Who does the gun belong to?
- Silah kime ait?
- What kind of gun was it?
- Bu ne tür bir silah?
- The soldier aimed his gun at the man.
- Asker silahını adama doğrulttu.
- Tom cleaned his guns.
- Tom silahlarını temizledi.
- Tom whipped out his gun.
- Tom silahını çıkardı.
- Tom fired his gun three times.
- Tom silahını üç kez ateşledi.
- Sami didn't know how to operate that gun.
- Sami o silahı nasıl kullanacağını bilmiyordu.
- Tom and Mary both drew their guns.
- Hem Tom hem de Mary silahlarını çekti.
- We need common sense gun policy.
- Sağduyulu silah politikasına ihtiyacımız var.
- Tom checked to see if his gun was loaded.
- Tom silahının dolu olup olmadığını anlamak için kontrol etti.
- Give us the gun.
- Bize silahı ver.
- Put your guns away.
- Silahlarınızı kaldırın.
- Tom keeps his gun in a safe.
- Tom silahını bir kasada saklıyor.
- In Italy you can't use a gun if the robber doesn't have a weapon.
- İtalya'da soyguncunun silahı yoksa silah kullanamazsınız.
- Tom certainly appears to have jumped the gun.
- Tom kesinlikle hemen silahına sarılmış gibi görünüyor.
- Tom spends a lot of time cleaning his gun.
- Tom silahını temizlemek için çok zaman harcıyor.
- Layla gave Sami a gun.
- Leyla, Sami'ye bir silah verdi.
- You don't want to point that gun at me.
- O silahı bana doğrultmak istemiyorsun.
- Tom saw the gun.
- Tom silahı gördü.
- This gun is out of bullets.
- Bu silahın mermisi bitmiş.
- It is well known that Jesus loved guns and hated the poor.
- İsa'nın silahları sevdiği ve yoksullardan nefret ettiği iyi bilinmektedir.
- Tom found a gun near the garbage can.
- Tom çöp kutusunun yanında bir silah buldu.
- Tom has a large gun collection.
- Tom'un geniş bir silah koleksiyonu var.
- Sami never drew his gun.
- Sami asla silahını çekmezdi.
- Tom stuck a gun to Mary's head.
- Tom, Mary'nin kafasına bir silah dayadı.
- Tom agreed to hand over his gun to the police.
- Tom silahını polise teslim etmeyi kabul etti.
- You know guns, don't you?
- Sen silahları biliyorsun, değil mi?
- My gun's missing.
- Benim silahım kayıp.
- Tom fired his gun at Mary.
- Tom silahını Mary'e ateşledi.
- Tom fired his gun and missed.
- Tom silahını ateşledi ve ıskaladı.
- He knows guns.
- O silahları bilir.
- Such a man does not go hunting and seldom owns a gun.
- Böyle bir adam ava gitmez ve nadiren silah sahibi olur.
- He leveled his gun at me.
- O, silahını bana doğru çevirdi.
- She put the gun to her head.
- O silahı kafasına dayadı.
- I know you've got a gun.
- Silahınızın olduğunu biliyorum.
- We need common sense gun policy.
- Sağduyu silahı politikasına ihtiyacımız var.
- Sami had a passion for guns.
- Sami'nin silahlara karşı bir tutkusu vardı.
- Sami always carried his guns with him.
- Sami silahlarını her zaman yanında taşıyordu.
- I don't think the gun is loaded, but you should still be very careful.
- Silahın dolu olduğunu sanmıyorum ama yine de çok dikkatli olmalısın.
- Tom quickly reloaded his gun.
- Tom hemen silahını doldurdu.
- Tom thought it would be a good idea if Mary got a gun.
- Tom, Mary'nin bir silah almasının iyi bir fikir olacağını düşündü.
- I've never even shot a gun.
- Hiç silah bile kullanmadım.
- The man shot three birds with a gun.
- Adam bir silahla üç kuşu vurdu.
- When they got close, they fired their guns.
- Onlar yaklaştığında, onlar silahlarını ateşledi.
- Tom aimed his gun at Mary.
- Tom silahını Mary'ye doğrulttu.
- He laid down the gun on the floor.
- O silahı yere bıraktı.
- They've got guns.
- Onların silahları var.
- Tom doesn't have his gun with him.
- Tom'un silahı yanında değil.
- I'll get you a gun.
- Sana bir silah getireyim.
- Tom found a gun near the garbage can.
- Tom, çöp tenekesinin yanında bir silah buldu.
- Sami drew his gun.
- Sami silahını çekti.
- What kind of gun was it?
- Ne tür bir silahtı?
- Is that gun loaded?
- Şu silah dolu mu?
- Sami always carried his guns with him.
- Sami silahlarını her zaman yanında taşırdı.
- They had guns.
- Silahları vardı.
- Step away from the gun.
- Silahtan uzak dur.
- Tom killed his brother with their father's gun.
- Tom, babalarının silahıyla erkek kardeşini öldürdü.
- Why does the US government let people have guns?
- Neden ABD hükümeti insanların silah sahibi olmalarına izin veriyor?
- I've never shot a gun.
- Hiç silah kullanmadım.
- He put the gun to her head.
- Silahı kafasına dayadı.
- I glad that you took that gun away from Tom.
- O silahı Tom'un elinden aldığına sevindim.
- Tom threw the gun out of the window.
- Tom silahı pencereden dışarı attı.
- I don't really have a gun.
- Gerçekten bir silahım yok.
- Tom was reloading his gun.
- Tom silahını yeniden dolduruyordu.
- Tom doesn't have a gun.
- Tom'un silahı yok.
- Sami and Layla both dove for the gun.
- Sami ve Layla silaha doğru atladılar.
- My brother was threatened by someone waving a gun.
- Erkek kardeşim silah sallayan biri tarafından tehdit edildi.
- Sami didn't know how to use a gun.
- Sami silah kullanmayı bilmiyordu.
- Where are the guns?
- Silahlar nerede?
- Tom armed himself with a gun and a knife.
- Tom bir silah ve bir bıçakla silahlandı.
- Throw down your gun.
- Silahlarınızı atın.
- Tom stared at the gun in Mary's hand.
- Tom, Mary'nin elindeki silaha baktı.
- Who says that I have a gun?
- Silahım olduğunu kim söyledi?
- We discussed gun control in social studies class.
- Sosyal bilgiler dersinde silah satışını kısıtlayan düzenlemeyi tartıştık.
- I don't need a gun.
- Silaha ihtiyacım yok.
- The gun went off while he was cleaning it, and the bullet almost struck his wife.
- Silahı temizlerken ateş aldı ve kurşun neredeyse karısına isabet ediyordu.
- My gun jammed.
- Silahım tutukluk yaptı.
- He only wanted guns and ammunition.
- Sadece silah ve mühimmat istiyordu.
- I confiscated a gun from a student this morning.
- Bu sabah bir öğrencinin silahına el koydum.
- Tom checked to make sure his gun was loaded.
- Tom silahının dolu olduğundan emin olmak için kontrol etti.
- Tom held a gun to Mary's head.
- Tom, Mary'nin başına bir silah dayadı.
- If the bus driver had had a gun, things might've turned out differently.
- Eğer otobüs şoförünün silahı olsaydı, işler farklı olabilirdi.
- Sami turned the gun on himself.
- Sami silahı kendine çevirdi.
- Tom held a gun to Mary's head.
- Tom, Mary'nin kafasına silah dayadı.
- When they got close, they fired their guns.
- Yaklaştıklarında silahlarını ateşlediler.
- The police ordered the suspect to drop his gun.
- Polis şüphelinin silahını bırakmasını emretti.
- Tom and Mary both drew their guns.
- Tom'la Mary'nin ikisi de silahlarını çekti.
- Tom leveled his gun at me.
- Tom silahını bana yöneltti.
- Dan hid the gun in a locker.
- Dan silahı kilitli bir dolaba sakladı.
- For Mary, the gun is a weapon.
- Mary için tabanca bir silahtır.
- Why did you bring a gun?
- Neden silah getirdin?
- Tom drew his gun.
- Tom silahını çekti.
- Tom is a gun owner.
- Tom bir silah sahibi.
- Tom stole some guns.
- Tom birkaç silah çaldı.
- Tom unholstered his gun.
- Tom silahının kılıfını açtı.
- Tom raised his gun.
- Tom silahını kaldırdı.
- Tom hid the gun in the cookie jar on top of the refrigerator.
- Tom silahı buzdolabının üstündeki kurabiye kavanozuna sakladı.
- The man who answered the door was holding a gun.
- Kapıyı açan adamın elinde silah vardı.
- It could've been a gun.
- Bir silah olabilirdi.
- I don't want a gun in my house.
- Evimde bir silah istemiyorum.
- Give me the gun.
- Silahı bana ver.
- Can I have my gun back?
- Silahımı geri alabilir miyim?
- Fadil placed the gun at Layla's head and then shot her.
- Fadıl silahı Leyla'nın başına dayadı ve sonra onu vurdu.
- Guns are illegal here.
- Silahlar burada yasadışıdır.
- Give me your gun.
- Bana silahını ver.
- The old man opened the car window and aimed his gun at the bird.
- Yaşlı adam arabanın camını açtı ve silahını kuşa doğrulttu.
- I don't want a gun in my house.
- Evimde silah istemiyorum.
- Tom's prints were on the gun.
- Tom'un parmak izleri silahın üzerindeydi.
- Tom reloaded his gun.
- Tom silahını yeniden doldurdu.
- He put the gun to his head.
- Silahı onun kafasına dayadı.
- They aimed their guns at him.
- Silahlarını ona doğrulttular.
- Tom reached for his gun.
- Tom silahına uzandı.
- Tom aimed the gun at Mary and fired it.
- Tom silahı Mary'ye doğrulttu ve onu ateşledi.
- Tom's gun was under the seat.
- Tom'un silahı koltuğun altındaydı.
- How easy is it to buy a gun in Australia?
- Avustralya'da bir silah satın almak ne kadar kolaydır?
- Tom hid the gun in the cookie jar on top of the refrigerator.
- Tom silahını buzdolabının üstündeki kurabiye kavanozuna sakladı.
- Sami threatened his wife with a gun.
- Sami karısını silahla tehdit etti.
- Tom fired his gun.
- Tom silahını ateşledi.
- Everyone in America can easily have a gun if he wants it.
- Amerika'daki herkes, isterse kolayca silah sahibi olabilir.
- Tom has a gun.
- Tom'un silahı var.
- There are no more bullets in my gun.
- Silahımda hiç mermi kalmadı.
- Tom's gun is on the ground.
- Tom'un silahı yerde.
- Don't make me use this gun.
- Beni bu silahı kullanmaya zorlama.
- My brother was threatened by someone waving a gun.
- Kardeşim silah sallayan biri tarafından tehdit edildi.
- Isn't it true that you own a gun?
- Silahın olduğu doğru değil mi?
- Put the gun away.
- Silahı bir kenara bırak.
- Put the gun down.
- Silahı bırak.
- Sami bought the gun in Cairo.
- Sami silahı Kahire'den satın aldı.
- I brought my gun with me.
- Silahımı yanımda getirdim.
- We haven't found the gun yet.
- Henüz silahı bulmadık.
- Tom keeps a gun in his briefcase.
- Tom çantasında bir silah bulunduruyor.
- I have a permit for this gun.
- Bu silah için ruhsatım var.
- I don't have a gun.
- Bir silahım yok.
- What does Tom need a gun for?
- Tom'un silaha ne ihtiyacı var?
- Don't point your gun at anyone.
- Silahını kimseye doğrultma.
- He doesn't have a gun.
- Onun bir silahı yok.
- There are no more bullets in my gun.
- Silahımda daha fazla mermi yok.
- Dan's gun was missing.
- Dan'in silahı kayıptı.
- Sami didn't get rid of the guns.
- Sami silahlardan kurtulmadı.
- Fadil kept his gun aimed at Dania's family.
- Fadil silahını Dania'nın ailesine doğrulttu.
- I want to know what happened to the gun Tom gave you.
- Tom'un sana verdiği silaha ne olduğunu bilmek istiyorum.
- Tom took the gun from Mary before she could kill herself.
- Mary kendini öldürmeden önce Tom silahı ondan aldı.
- Drop the gun!
- Silahını bırak!
- Put down your gun.
- Silahını yere koy.
- Have you ever shot a gun before?
- Daha önce hiç silah kullandın mı?
- Tom handed Mary a gun.
- Tom, Mary'ye bir silah uzattı.
- Give him the gun.
- Ona silahı ver.
- Why does the US government let people have guns?
- ABD hükümeti neden insanların silah sahibi olmasına izin veriyor?
- The police asked the criminal to give up his gun.
- Polis suçludan silahını teslim etmesini istedi.
- I have a permit for this gun.
- Bu silah için bir ruhsatım var.
- They used their guns to hit each other.
- Birbirlerini vurmak için silahlarını kullandılar.
- Tom laid the gun down on the floor.
- Tom silahı yere bıraktı.
- I don't wear a gun.
- Ben silah taşımam.
- Detroit has one of the highest levels of gun violence in the world.
- Detroit, dünyadaki en yüksek silah şiddeti oranlarından birine sahip.
- Fadil was holding the gun.
- Fadıl silahı tutuyordu.
- Tom keeps his gun in a safe.
- Tom silahını bir kasada tutar.
- Drop your guns.
- Silahlarınızı bırakın.
- They aimed their guns at him.
- Onlar silahlarını adama doğrulttu.
- Sami didn't know what that gun was doing there, in his house.
- Sami o silahın orada, evinde ne aradığını bilmiyordu.
- Tom pulled out a gun and shot Mary.
- Tom bir silah çıkardı ve Mary'yi vurdu.
- Sami put the gun in Layla's sewing basket.
- Sami silahı Layla'nın dikiş sepetine koydu.
- Give him the gun.
- Ona silah ver.
- Are there guns in there?
- Orada silah var mı?
- Tom bought a gun.
- Tom bir silah aldı.
- Give her the gun.
- Silahı ona ver.
- Tom tried to fire his gun, but nothing happened.
- Tom silahını ateşlemeye çalıştı ama bir şey olmadı.
- A lot of people in our neighborhood own guns.
- Mahallemizdeki pek çok insanın silahı var.
- They fired their guns.
- Silahlarını ateşlediler.
- Guns don't kill men.
- Silahlar adam öldürmez.
- The gun was Tom's.
- Silah Tom'undu.
- Who fired the gun?
- Silahı kim ateşledi?
- He'll have to do without a gun.
- O, bir silah olmadan yapmak zorunda kalacak.
- The police officers aimed their guns at Tom.
- Polis memurları silahlarını Tom'a doğru çevirdi.
- This gun doesn't belong to me.
- Bu silah bana ait değil.
- Tom put the gun to his own head and pulled the trigger.
- Tom silahı kendi kafasına dayadı ve tetiği çekti.
- He slowly raised the gun.
- O, yavaşça silahı kaldırdı.
- Tom drew a gun and shot Mary.
- Tom silahını çekti ve Mary'yi vurdu.
- Sami started firing the gun.
- Sami silahı ateşlemeye başladı.
- How many guns were in the truck?
- Kamyonda kaç tane silah vardı?
- How do you feel about gun control?
- Silah kontrolü hakkında nasıl hissediyorsunuz?
- People would be better without guns.
- Silahlar olmasa insanlar daha iyi olurdu.
- I thought guns were banned in Boston.
- Boston'da silahların yasak olduğunu sanıyordum.
- Tom's gun is on the ground.
- Tom'un silahı zemin üzerinde.
- Put your gun down.
- Silahını indir.
- Drop the gun!
- Silahı bırak!
- Tom pointed a finger gun at me.
- Tom bana bir parmak silah doğrulttu.
- Tom assured me the gun wasn't loaded.
- Tom bana silahın dolu olmadığına dair güvence verdi.
- Tom carries a gun with him at all times.
- Tom üzerinde her zaman silah bulundurur.
- This gun is out of bullets.
- Bu silahın kurşunu yok.
- Throw down your gun.
- Silahını yere at.
- Who said I had a gun?
- Silahım olduğunu kim söyledi?
- Sami pulled out a gun.
- Sami bir silah çıkardı.
- Tom gave Mary the gun.
- Tom silahı Mary'e verdi.
- Tom stole a gun.
- Tom bir silah çaldı.
- Tom pulled his gun out of his belt.
- Tom belinden silahını çıkardı.
- We need stricter gun laws.
- Daha sıkı silah yasalarına ihtiyacımız var.
- Sami saw a gun by Layla's hand.
- Sami, Layla'nın elinde bir silah gördü.
- Tom pointed his gun at Mary.
- Tom silahını Mary'ye doğrulttu.
- What kind of gun do you carry?
- Ne tür bir silah taşıyorsun?
- Tom pointed a finger gun at me.
- Tom eliyle silah yapıp bana doğrulttu.
- Tom's gun is missing.
- Tom'un silahı kayıp.
- Toss your gun over here.
- Silahını buraya at.
- You're a gun owner, aren't you?
- Sende bir silah var, değil mi?
- The gun suddenly went off when I was cleaning it.
- Silahı temizlerken aniden ateş aldı.
- Put your guns away.
- Silahlarınızı uzaklaştırın.
- The man aimed a gun at the detectives.
- Adam dedektiflere silah doğrulttu.
- He slowly raised the gun.
- Silahı yavaşça kaldırdı.
- I'm not against people owning guns.
- Silah sahibi olan insanlara karşı değilim.
- Tom claims that he accidentally shot Mary while cleaning his gun.
- Tom silahını temizlerken yanlışlıkla Mary'yi vurduğunu iddia ediyor.
- Sami hid the gun.
- Sami silahı gizledi.
- I don't see any need for a gun.
- Silaha gerek görmüyorum.
- Tom is in favor of gun control.
- Tom silah kontrolünden yana.
- The pilots tested their guns.
- Pilotlar, silahlarını test ettiler.
- Sami's gun was found in a well.
- Sami'nin silahı bir kuyuda bulundu.
- Tom gave me a knife instead of a gun.
- Tom bana silah yerine bir bıçak verdi.
- Give me your gun.
- Silahını ver.
- Tom gave me a knife instead of a gun.
- Tom bana silah yerine bıçak verdi.
- Put your guns away.
- Silahlarınızı indirin.
- Put down that gun.
- O silahı yere koy.
- Fadil told Layla to hold the gun on Rami.
- Fadıl, Leyla'ya silahını Rami'ye tutmasını söyledi.
- He put the gun to her head.
- Silahı onun kafasına dayadı.
- Use your gun.
- Silahını kullan.
- The man shot three birds with a gun.
- Adam silahla üç kuş vurdu.
- I thought that guy had a gun, so I shot him.
- O adamın silahı olduğunu sandım, o yüzden onu vurdum.
- Tom told Mary that he had a gun.
- Tom Mary'ye bir silahı olduğunu söyledi.
- Drop your guns!
- Silahlarınızı bırakın!
- In Italy you can't use a gun if the robber doesn't have a weapon.
- İtalya'da soyguncunun bir silahı yoksa silah kullanamazsınız.
- You can't enter with guns.
- İçeri silahla giremezsiniz.
- Tom entered the room with his gun drawn.
- Tom odaya silahını çekmiş olarak girdi.
- We discussed gun control in social studies class.
- Biz sosyal bilgiler sınıfında silah kontrolünü tartıştık.
- Tom threw the gun in the well.
- Tom silahı kuyuya attı.
- The policeman wrested a gun from the murderer.
- Polis, silahı katilden zorla aldı.
- Is your gun loaded?
- Silahın dolu mu?
- Tom pointed a gun at Mary.
- Tom Mary'ye bir silah çekti.
- I don't have a gun.
- Silahım yok.
- Tom shot his gun.
- Tom silahını ateşledi.
- Tom and Mary both drew their guns.
- Tom ve Mary silahlarını çektiler.
- It would've been better if Tom hadn't bought Mary a gun.
- Tom Mary'ye bir silah almasaydı daha iyi olurdu.
- He laid down the gun on the floor.
- Silahı yere bıraktı.
- Tom put his gun down.
- Tom silahını indirdi.
- Tom pretended he had a gun.
- Tom bir silahı varmış gibi yaptı.
- Tom checked to see if his gun was loaded.
- Tom silahının dolu olup olmadığını kontrol etti.
- I thought that guy had a gun, so I shot him.
- O adamın silahı var sandım, ben de onu vurdum.
- Who touched my gun?
- Silahıma kim dokundu?
- Tom quickly opened the drawer and pulled out a gun.
- Tom hızla çekmeceyi açtı ve bir silah çıkardı.
- Tom is carrying a gun in one hand and a knife in the other.
- Tom bir elinde silah ve diğerinde bir bıçak taşıyor.
- Cops came with guns drawn, as I was talking to the owner on the phone.
- Ev sahibiyle telefonda konuşurken polisler silahlarını çekip geldiler.
- Sami threatened his wife with a gun.
- Sami karısını bir silahla tehdit etti.
- Give her the gun.
- Ona silahı ver.
- Tom realized Mary had a gun.
- Tom, Mary'nin silahı olduğunu fark etti.
- The gun was registered to Layla.
- Silah, Leyla'ya kaydedildi.
- I wonder why the police didn't find the gun.
- Polisin silahı niçin bulamadığını merak ediyorum.
- We know guns.
- Biz silahları biliriz.
- The policeman aimed his gun at the man.
- Polis silahını adama doğrulttu.
- Tom took out his gun and shot Mary.
- Tom silahını çıkardı ve Mary'yi vurdu.
- Sami took all the guns.
- Sami bütün silahları aldı.
- I brought my gun with me.
- Silahımı benimle getirdim.
- The man suddenly started shooting his gun.
- Adam aniden silahını ateşlemeye başladı.
- If you have a gun in your hand, use the distance to your advantage.
- Elinizde bir silah varsa, mesafeyi avantajınıza kullanın.
- I've never shot a gun.
- Ben hiç silah sıkmadım.
- What did Tom do with the gun?
- Tom silahla ne yaptı?
- Careful, the man has a gun.
- Dikkat, adamın bir silahı var.
- I keep a gun in my home.
- Evimde bir silah bulunduruyorum.
- Tom knows guns.
- Tom silahları biliyor.
- Tom pulled a gun on Mary.
- Tom, Mary'ye silah çekti.
- Tom stole some guns.
- Tom bazı silahlar çaldı.
- Neither Tom nor Mary has a gun.
- Ne Tom'un ne de Mary'nin bir silahı var.
- Tom had a gun.
- Tom'un bir silahı vardı.
- Tom keeps his gun loaded.
- Tom silahını yüklü tutar.
- In the wagon were a few tools and some extra guns.
- Vagonda birkaç araç ve birkaç ekstra silah vardı.
- He has a gun.
- Silahı var.
- Careful, the man has a gun.
- Dikkatli ol, adamın silahı var.
- Tom could have a gun.
- Tom'un silahı olabilirdi.
- Tom put his gun back in its holster.
- Tom silahını kılıfına geri koydu.
- Put down that gun.
- İndir o silahı.
- Tom put the gun down.
- Tom silahı indirdi.
- I know where you keep your gun.
- Silahını nerede sakladığını biliyorum.
- He has a gun.
- Onun bir silahı var.
- Tom is cleaning his gun.
- Tom silahını temizliyor.
- Tom knows guns.
- Tom silahları bilir.
- I know guns.
- Silahları bilirim.
- Tom pretended he had a gun.
- Tom silahı varmış gibi davrandı.
- You're the only person I know that owns a gun.
- Silahı olan tanıdığım tek kişisin.
- Tom is in favor of gun control.
- Tom silah kontrolünün lehinde.
- He went into the room with guns blazing.
- Odaya silahlarla girdi.
- What does Tom need a gun for?
- Tom niçin bir silaha ihtiyaç duyuyor?
- The gun went off by accident.
- Silah kazara patladı.
- I stole a gun.
- Ben bir silah çaldım.
- I aimed my gun at the target.
- Silahımı hedefe doğrulttum.
- Give me that gun.
- Bana o silahı ver.
- You don't have a gun, do you?
- Silahın yok, değil mi?
- We watched Tom reload his gun.
- Tom'un silahını yeniden yüklediğini izledik.
- Tom took out his gun.
- Tom silahını çıkardı.
- Tom tried to fire his gun, but nothing happened.
- Tom silahını ateşlemeye çalıştı ama hiçbir şey olmadı.
- I've never even touched a gun.
- Ben silaha dokunmadım bile.
- Put down your gun.
- Silahını indir.
- Put your guns away.
- Silahlarınızı bırakın.
- I'm not against outlawing guns.
- Silah yasasının sıkılaştırılmasına karşı değilim.
- Tom put his gun in its holster.
- Tom silahını kılıfına koydu.
- Sami bought a gun.
- Sami bir silah aldı.
- Tom hasn't cleaned his gun in a long time.
- Tom uzun süre silahını temizlemedi.
- Tom pulled out his gun and aimed it at Mary.
- Tom silahını çıkardı ve Mary'ye doğrulttu.
- Sami put the gun down.
- Sami silahını indirdi.
- Fadil held a gun to Dania's head.
- Fadıl, Dania'nın başına bir silah doğrulttu.
- Pick up the gun.
- Silahı al.
- Why does Tom have a gun?
- Tom'un neden bir silahı var?
- It looked like a gun.
- Bir silah gibi görünüyordu.
- You can't enter with guns.
- Silahla giremezsiniz.
- Give us the gun.
- Silahı bize ver.
- Tom didn't have a gun.
- Tom'un silahı yoktu.
- Put those guns away.
- O silahları kaldırın.
- Sami hid the gun.
- Sami silahı sakladı.
- Tom knocked out John and took his gun.
- Tom John'u bayılttı ve silahını aldı.
- Fadil held a gun to Dania's head.
- Fadıl Dania'nın kafasına silah dayadı.
- The gun is jammed.
- Silah tutukluk yaptı.
- Sami picked up the gun.
- Sami silahı aldı.
- The pilots tested their guns.
- Pilotlar silahlarını test ettiler.
- Give me that gun.
- O silahı bana ver.
- Your fingerprints were on the gun.
- Silahın üzerinde parmak izlerin vardı.
- Tom took his finger off the trigger and lowered his gun.
- Tom parmağını tetikten çekti ve silahını indirdi.
- Both guns were unloaded.
- İki silah da boştu.
- Put the gun down.
- Silahını indir.
- Put the gun on the table.
- Silahı masanın üzerine koy.
- Everyone in America can easily have a gun if he wants it.
- Amerika'da herkes isterse kolayca silah sahibi olabilir.
- They invaded the country with tanks and guns.
- Tanklar ve silahlarla ülkeyi işgal ettiler.
- Sami touched the gun.
- Sami silaha dokundu.
- He only wanted guns and ammunition.
- Sadece silah ve mühimmat istedi.
- Fadil handed Dania a gun.
- Fadıl, Dania'ya bir silah verdi.
- The man wore a gun on his hip.
- Adam, beline bir silah taktı.
- Fadil put the gun down.
- Fadıl silahını indirdi.
- The guy had a gun.
- Adamın bir silahı vardı.
- Tom's fingerprints were on the gun.
- Tom'un parmak izleri silahın üzerindeydi.
- The gun suddenly went off when I was cleaning it.
- Temizlerken silah aniden patladı.
- Tom had a gun in his hand.
- Tom'un elinde bir silah vardı.
- Tom lowered his gun.
- Tom, silahını indirdi.
- Tom laid down the gun on the floor.
- Tom silahı yere bıraktı.
- Sami found Layla inside his apartment, holding a gun.
- Sami, Layla'yı dairesinde elinde bir silahla buldu.
- Tom died with a gun in his hand.
- Tom elinde bir silahla öldü.
- The gun went off.
- Silah bozuldu.
- The gun hadn't been fired.
- Silah ateşlenmemişti.
- You won't need a gun.
- Bir silaha ihtiyacın olmayacak.
- According to the ballistics report, this gun can't be the murder weapon.
- Balistik raporuna göre, bu silah cinayet silahı olamaz.
- I don't wear a gun.
- Ben silah taşımıyorum.
- Tom has a large gun collection.
- Tom'un büyük bir silah koleksiyonu var.
- The man wore a gun on his hip.
- Adam belinde bir silah taşıyordu.
- Tom put the tranquilizer gun back in its case.
- Tom sakinleştirici silahı çantasına geri koydu.
- I'm not against outlawing guns.
- Yasadışı silahlara karşı değilim.
- Tom is a gun owner.
- Tom bir silah sahibidir.
- Tom hid the gun under a bunch of oily rags in his garage.
- Tom silahını garajdaki bir demet yağlı paçavranın altına sakladı.
- Sami fired his gun.
- Sami silahını ateşledi.
- You won't need a gun.
- Silaha ihtiyacın olmayacak.
- Bill was killed with a gun.
- Bill bir silahla öldürüldü.
- Who has the gun?
- Silah kimde?
- Sami bought a gun.
- Sami bir silah satın aldı.
- Tell your men to drop their guns.
- Adamlarına silahlarını bırakmalarını söyle.
- Sami fired the gun.
- Sami silahı ateşledi.
- Put that gun away.
- Silahı kaldır.
- Put those guns away.
- O silahları yerine koy.
- Layla borrowed a gun from Sami.
- Leyla, Sami'den bir silah ödünç aldı.
- They surrendered their guns and horses.
- Silahlarını ve atlarını teslim ettiler.
- Why did you bring a gun?
- Neden bir silah getirdin?
- The police officers aimed their guns at Tom.
- Polis memurları silahlarını Tom'a doğrulttu.
- Tom gave Mary the gun.
- Tom Mary'ye silah verdi.
- I've never even touched a gun.
- Ben asla bir silaha dokunmadım bile.
- Tom hid the gun under a bunch of oily rags in his garage.
- Tom silahı garajında bir sürü yağlı bezin altına saklamış.
- Tom pulled his gun out of his holster.
- Tom silahını kılıfından çıkardı.
- The hunter put ammunition in the gun.
- Avcı silaha mühimmat koydu.
- They know guns.
- Onlar silahları bilir.
- Did Tom have a gun?
- Tom'un bir silahı var mıydı?
- She put the gun to his head.
- Silahı onun kafasına dayadı.
- Tom told me the gun wasn't loaded.
- Tom bana silahın dolu olmadığını söyledi.
- Layla carried that gun with her at all times.
- Leyla yanında daima o silahı taşıyordu.
- Tom leveled the gun at Mary's head.
- Tom silahı Mary'nin kafasına doğrulttu.
- Tom doesn't know much about guns.
- Tom silahlar hakkında pek bir şey bilmez.
- Sami pulled out his gun.
- Sami silahını çıkardı.
- She knows guns.
- O silahları bilir.
- Put that gun down.
- O silahı yere koy.
- If the bus driver had had a gun, things might've turned out differently.
- Eğer otobüs şoförünün silahı olsaydı, olaylar farklı gelişebilirdi.
- Perhaps you should buy a gun.
- Belki bir silah almalısın.
- I thought guns were banned in Boston.
- Boston'da silahların yasaklandığını düşünüyordum.
- I asked Tom how many guns he owned.
- Tom'a kaç silahı olduğunu sordum.
- They've got guns.
- Silahları var.
- Tom put the gun to his head.
- Tom silahını kafasına dayadı.
- Tom didn't know the gun was loaded.
- Tom silahın dolu olduğunu bilmiyordu.
- I asked Tom how many guns he had.
- Tom'a kaç tane silahı olduğunu sordum.
- Tom hid the gun in a locker.
- Tom silahı dolaba sakladı.
- Layla bought a gun.
- Leyla bir silah satın aldı.
- I can get a gun for you within five hours.
- Beş saat içinde sana bir silah bulabilirim.
- They heard a gun go off in the distance.
- Uzakta bir silah sesi duydular.
- You don't want to point that gun at me.
- O silahı bana doğrultmak istemezsin.
- He leveled his gun at me.
- Silahını bana doğrulttu.
- The guns thundered away all night.
- Silahlar bütün gece gümledi.
- I keep a gun in my home.
- Ben evimde bir silah bulundururum.
- She knows guns.
- O, silahları bilir.
- You're the only person I know that owns a gun.
- Tanıdığım silahı olan tek kişi sensin.
- Isn't it true that you own a gun?
- Bir silaha sahip olduğunuz doğru değil mi?
- The police asked the criminal to give up his gun.
- Polis suçlunun silahını bırakmasını istedi.
- It looked like a gun.
- Silaha benziyordu.
- Sami used a pillow to muffle the sound of his gun.
- Sami silahının sesini bastırmak için bir yastık kullandı.
- I said put the gun down!
- Silahı indir dedim!
- Tom held the gun to Mary's head.
- Tom silahı Mary'nin kafasına dayadı.
- Sami never drew his gun.
- Sami silahını hiç çekmedi.
- I'm not against people owning guns.
- İnsanların silah sahibi olmasına karşı değilim.
- I should've left the gun where I found it.
- Silahı bulduğum yerde bırakmalıydım.
- Your fingerprints were on the gun.
- Parmak iziniz silahın üstündeydi.
- He was aiming a gun at them.
- Onlara silah doğrultuyordu.
- Do you think bus drivers carry guns?
- Sence otobüs şoförleri silah taşır mı?
- Who said I had a gun?
- Bir silahım olduğunu kim söyledi?
- Don't point your gun at me.
- Silahını bana doğrultma.
- Do you own a gun?
- Bir silahın var mı?
- Did Tom give Mary a gun?
- Tom Mary'e silah verdi mi?
- Tom shot himself while he was cleaning a gun that he thought was unloaded.
- Tom doldurulmamış olduğunu düşündüğü bir silahı temizlerken kendini vurdu.
- Tom checked to make sure his gun was loaded.
- Tom silahının yüklü olduğundan emin olmak için kontrol etti.
- They know guns.
- Onlar silahları biliyor.
- Drop the gun.
- Silahı bırak.
- That gun is probably not loaded.
- O silah muhtemelen dolu değildir.
Show More (634)
|