| 1 |
pause |
duraklamak |
v. |
|
- There is a saying that opportunity comes to pass, not to pause.
- Bir söz vardır: Fırsat duraklamak için değil, geçmek için gelir.
- We do think, though, that there is now the need for a pause.
- Bununla birlikte artık bir duraklamaya ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.
- This is just a pause for thought.
- İşte bu, düşünmek için bir duraklamadır.
- Tom paused to have a cigarette.
- Tom sigara içmek için durakladı.
- Tom put the key in the lock and paused a moment before he turned it.
- Tom anahtarı kilide soktu ve çevirmeden önce bir an durakladı.
- Tom paused a moment to read what the sign said.
- Tom tabelada ne yazdığını okumak için bir an durakladı.
- He paused to look at the poster.
- Postere bakmak için durakladı.
- Tom paused momentarily.
- Tom bir an durakladı.
- In music or speaking, a pause is frequently used for dramatic effect.
- Müzikte ya da konuşmada, dramatik bir etki yaratmak için sık sık duraklama kullanılır.
- The speaker paused and then went on talking again.
- Konuşmacı durakladı ve sonra tekrar konuşmaya devam etti.
- He paused to have a cigarette.
- Sigara içmek için durakladı.
- The girl paused and smiled; the young man paused and sighed.
- Kız durakladı ve gülümsedi; genç adam durakladı ve iç çekti.
- Tom paused for a moment and looked around.
- Tom bir an durakladı ve etrafına bakındı.
- Tom paused and took a deep breath.
- Tom durakladı ve derin bir nefes aldı.
- Tom paused uncomfortably.
- Tom rahatsız bir şekilde durakladı.
- Tom paused briefly.
- Tom kısa bir süre durakladı.
- Tom paused for a moment.
- Tom bir an durakladı.
- Tom paused.
- Tom durakladı.
- Tom paused for just a second.
- Tom bir anlığına durakladı.
- She paused in surprise.
- Şaşkınlıkla durakladı.
- Tom paused for a moment before continuing with the story.
- Tom hikayeye devam etmeden önce bir an durakladı.
- There was an awkward pause.
- Garip bir duraklama oldu.
- Tom paused to collect his thoughts.
- Tom düşüncelerini toplamak için durakladı.
- Tom paused for a few seconds.
- Tom birkaç saniye durakladı.
- Tom paused and took a breath.
- Tom durakladı ve bir nefes aldı.
- She paused in surprise.
- O şaşkınlıkla durakladı.
- Tom paused a second.
- Tom bir saniye durakladı.
- He paused to look at the poster.
- O, postere bakmak için durakladı.
- My fingers pronounce every word, every pause and every accent.
- Parmaklarım her kelimeyi, her duraklamayı ve her vurguyu telaffuz eder.
- Tom paused a moment to think.
- Tom düşünmek için bir an durakladı.
- Tom paused momentarily.
- Tom bir an için durakladı.
- There was a brief pause and then the music began.
- Kısa bir duraklama oldu ve sonra müzik başladı.
- Tom paused to catch his breath.
- Tom nefes almak için durakladı.
- Tom paused to have a cigarette.
- Tom bir sigara içmek için durakladı.
- Tom paused for a moment to collect his thoughts.
- Tom düşüncelerini toplamak için bir an durakladı.
- Tom paused for a moment and looked around.
- Tom bir an durakladı ve çevresine bakındı.
- Tom paused at the door.
- Tom kapıda durakladı.
- Tom paused a moment.
- Tom bir an durakladı.
Show More (36)
|
| 2 |
pause |
durmak |
v. |
|
- I want to pause and consider a special group, namely the disabled.
- Burada durmak ve özel bir grubu, yani engellileri ele almak istiyorum.
- Let us pause and reflect on the scale of the problem.
- Duralım ve sorunun boyutları üzerinde düşünelim.
- Let us pause and reflect upon this.
- Durup bunun üzerinde düşünelim.
- I would appeal to her to pause and reflect on the consequences.
- Kendisini durup sonuçları üzerinde düşünmeye davet ediyorum.
- These are statistics that must make us pause for thought.
- Bunlar bizi durup düşünmeye sevk etmesi gereken istatistiklerdir.
- Those who wish to force this Constitution upon the peoples of Europe should pause for thought.
- Bu Anayasayı Avrupa halklarına zorla kabul ettirmek isteyenler durup düşünmelidir.
- These are statistics that must make us pause for thought.
- Bu istatistikler bizi durup düşünmeye sevk etmelidir.
- So I urge you to pause and think again.
- Bu nedenle sizi durup bir kez daha düşünmeye davet ediyorum.
- Tom paused to catch his breath.
- Tom soluklanmak için durdu.
- We should sometimes pause to think.
- Bazen durup düşünmeliyiz.
- He paused to have a cigarette.
- O bir sigara almak için durdu.
- Tom paused and took a deep breath.
- Tom durdu ve derin bir nefes aldı.
- The girl paused and smiled; the young man paused and sighed.
- Kız durdu ve gülümsedi; genç adam durdu ve içini çekti.
Show More (10)
|
| 3 |
pause |
duraklatmak |
v. |
|
- That made Tom pause.
- O, Tom'u duraklattı.
- Sami paused the video.
- Sami videoyu duraklattı.
- Can you pause the video for a moment?
- Bir an için videoyu duraklatabilir misin?
- That made Tom pause.
- Bu Tom'u duraklattı.
Show More (1)
|
| 4 |
pause |
duraksamak |
v. |
|
- There are, however, three forms of sidelong shift which give me pause.
- Bununla birlikte, beni duraksatan üç yan kayma şekli var.
- They hardly paused.
- Neredeyse hiç duraksamadılar.
Show More (0)
|
| 5 |
pause |
ara |
n. |
|
- We should sometimes pause to think.
- Düşünmek için bazen ara vermeliyiz.
- Let's take a short pause.
- Kısa bir ara verelim.
Show More (-1)
|
| 6 |
pause |
durdurmak |
v. |
|
- Pause the game.
- Oyunu durdur.
Show More (-2)
|
