regular - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
regular düzenli adj.
  • The nurses check his blood pressure at regular intervals.
  • Hemşireler düzenli aralıklarla adamın kan basıncını kontrol ediyor.
  • The Commission does, however, provide them with regular training sessions.
  • Ancak Komisyon bu kişilere düzenli eğitimler vermektedir.
  • Regular monitoring visits were carried out before the crisis.
  • Krizden önce düzenli izleme ziyaretleri gerçekleştirilmiştir.
Show More (69)
regular düzenli olarak adv.
  • You are all familiar with the regular technical examination of private cars.
  • Hepiniz özel araçların düzenli olarak teknik incelemeye tabi tutulduğunu biliyorsunuz.
  • The issue of animal nutrition has become something of a regular feature on this House's agenda.
  • Hayvan beslenmesi konusu bu Meclis'in gündeminde düzenli olarak yer alan bir konu haline gelmiştir.
  • These centres should be certified by an independent body and subject to regular review.
  • Bu merkezler bağımsız bir kurum tarafından sertifikalandırılmalı ve düzenli olarak gözden geçirilmelidir.
Show More (13)
regular normal adj.
  • We may need to set up a quality evaluation programme for this purpose, as is done in regular education.
  • Bu amaçla normal eğitimde olduğu gibi bir kalite değerlendirme programı oluşturmamız gerekebilir.
  • We may need to set up a quality evaluation programme for this purpose, as is done in regular education.
  • Bu amaçla, normal eğitimde olduğu gibi bir kalite değerlendirme programı oluşturmamız gerekebilir.
  • Sami wore his regular work clothes.
  • Sami normal iş kıyafetlerini giyiyordu.
Show More (12)
regular sıradan adj.
  • I'm just a regular factory worker like you.
  • Ben de senin gibi sıradan bir fabrika işçisiyim.
  • Tom is a regular kid.
  • Tom sıradan bir çocuk.
  • I'm just a regular office worker.
  • Ben sadece sıradan bir ofis çalışanıyım.
Show More (3)
regular müdavim n.
  • We have a lot of regulars coming in for lunch.
  • Öğle yemeği için gelen çok sayıda müdavimimiz var.
  • He's a regular at the bars and pubs around here.
  • Buralardaki bar ve pubların müdavimlerindendir.
  • Tom is a regular.
  • Tom bir müdavim.
Show More (3)
regular her zamanki adj.
  • The kids went to bed at their regular time.
  • Çocuklar her zamanki saatlerinde yattılar.
  • A greater and more regular political presence in the region is therefore required more than ever.
  • Bu nedenle bölgede daha büyük ve daha düzenli bir siyasi varlığa her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.
  • He's your regular workaholic.
  • O senin her zamanki işkoliğin.
Show More (2)
regular orta boy adj.
  • I'll have a regular soda, please.
  • Ben orta boy soda alayım, lütfen.
Show More (-2)
regular müdavim adj.
  • She was a regular customer of the coffee shop.
  • Kahve dükkanının müdavim müşterilerinden biriydi.
Show More (-2)
regular muntazam adj.
  • The flags were arranged in a regular pattern.
  • Bayraklar muntazam bir düzende sıralanmıştı.
Show More (-2)
regular düzgün adj.
  • He drew a regular hexagon with 10 cm sides.
  • Kenarları 10 cm olan düzgün bir altıgen çizdi.
Show More (-2)
regular kurallı adj.
  • To chase' is a regular verb but 'to catch' is not.
  • To chase' kurallı bir fiildir ancak 'to catch' öyle değildir.
Show More (-2)
regular tam adj.
  • Ashley is a regular buzzkill!
  • Ashley tam bir oyunbozan!
Show More (-2)
regular normal benzin n.
  • He filled up the tank with regular.
  • Depoyu normal benzinle doldurdu.
Show More (-2)
regular muvazzaf asker n.
  • He is considering a career with the regulars.
  • Muvazzaf askerlerin yanında görev almayı düşünüyor.
Show More (-2)
regular olağan adj.
  • This additional Annex requires approval by a regular majority of the Members.
  • Bu ekin, Üyelerin olağan çoğunluğu tarafından onaylanması gerekmektedir.
Show More (-2)
regular sürekli adj.
  • He's a regular at the bars and pubs around here.
  • Bu civardaki barlara ve birahanelere sürekli takılır.
Show More (-2)