| 1 |
rubbish |
çöp |
n. |
|
- The book is just casual romance rubbish.
- Kitap sıradan aşk zırvalarıyla dolu bir çöp.
- Don't leave your rubbish in the forest.
- Çöplerinizi ormanda bırakmayın.
- She put the rubbish out.
- O, çöpü dışarı koydu.
- It's important to separate the rubbish.
- Çöpü ayırmak önemlidir.
- Burn this rubbish on the fire.
- Bu çöpü ateşte yak.
- That article is rubbish.
- O yazı çöp.
- Don't throw these documents in the rubbish!
- Bu belgeleri çöpe atmayın!
- Put the rubbish outside.
- Çöpü dışarıya koy.
- Take the rubbish out.
- Çöpü dışarı çıkar.
- Take the rubbish out.
- Çöpü dışarıya çıkar.
- The rubbish dump stinks.
- Çöp kutusu kokuyor.
- Put the rubbish outside.
- Çöpü dışarı koy.
- Please take your rubbish with you and dispose of it thoughtfully.
- Lütfen çöpünü yanına al ve onu özenli bir şekilde at.
- Please take your rubbish with you and dispose of it thoughtfully.
- Lütfen çöplerinizi yanınıza alın ve bilinçli bir şekilde imha edin.
- She put the rubbish out.
- Çöpü dışarı attı.
- That's pure rubbish.
- Bu katıksız çöp.
- Get the rubbish out of the building.
- Çöpleri binadan dışarı çıkarın.
- Get the rubbish out of the building.
- Çöpü binadan çıkarın.
- It's important to separate the rubbish.
- Çöpleri ayırmak önemli.
Show More (16)
|
| 2 |
rubbish |
saçmalık |
n. |
|
- We didn't sign the agreement because it was full of rubbish.
- Anlaşmayı saçmalıklarla dolu olduğu için imzalamadık.
- The fishermen said this was rubbish.
- Balıkçılar bunun saçmalık olduğunu söyledi.
- This is rubbish.
- Bu saçmalık.
- His essay is rubbish.
- Onun denemesi saçmalık.
- That article is rubbish.
- O makale saçmalık.
- That's rubbish.
- O saçmalık.
- That's pure rubbish.
- Bu tamamen saçmalık.
- That's rubbish.
- Bu saçmalık.
- That article is rubbish.
- Bu makale saçmalık.
- It's rubbish!
- Bu saçmalık!
- This is all rubbish.
- Bunların hepsi saçmalık.
Show More (9)
|
| 3 |
rubbish |
saçma |
adj., interj., expr. |
|
- His essay is rubbish.
- Makalesi çok saçma.
Show More (-1)
|
| 4 |
rubbish |
eleştirmek |
v. |
|
- Most of the critics rubbished the new product.
- Eleştirmenlerin çoğu yeni ürünü eleştirmekteydi.
Show More (-2)
|
| 5 |
rubbish |
berbat |
adj. |
|
- I was always a rubbish goalkeeper.
- Ben her zaman berbat bir kaleci olmuşumdur.
Show More (-2)
|
| 6 |
rubbish |
çerçöp |
n. |
|
- Her room was full of rubbish.
- Odası çerçöple doluydu.
Show More (-2)
|
| 7 |
rubbish |
zırva |
n. |
|
- That article is rubbish.
- O makale zırvadır.
Show More (-2)
|
