1 |
slim |
zayıf |
adj. |
|
- A slim right-wing majority succeeded in removing any reference to market failures.
- Zayıf bir sağcı çoğunluk, piyasa başarısızlıklarına yapılan atıfları kaldırmayı başardı.
- There's little chance of keeping slim, unless you stick to a diet.
- Diyet yapmadığınız sürece zayıf kalma şansınız çok az.
- She's slim, but short.
- Zayıf ama kısa.
- Laurie is slim.
- Laurie zayıf.
- She's slim and sexy.
- Zayıf ve seksi.
- She's slim, but short.
- O zayıf ama kısa.
- She's blond and slim.
- Sarışın ve zayıf.
- My uncle is slim, but my aunt is fat.
- Amcam zayıf fakat teyzem şişman.
- She's tall and slim.
- O uzun boylu ve zayıf.
- My chances of winning are slim.
- Kazanma şansım zayıf.
- Beth is slimmer than her sister now.
- Beth şimdi kız kardeşinden daha zayıf.
- Laurie is slim.
- Laurie zayıftır.
- The chance that Tom will be executed is very slim.
- Tom'un idam edileceği şansı çok zayıf.
- Beth is slimmer than her sister now.
- Beth şimdi kız kardeşinden daha zayıftır.
- How does Tom manage to stay so slim?
- Tom nasıl bu kadar zayıf kalmayı başarıyor?
- He is a slim child.
- Zayıf bir çocuk.
- How does Tom manage to stay so slim?
- Tom bu kadar zayıf kalmayı nasıl başardı?
- He's tall and slim.
- O uzun ve zayıf.
- She's blond and slim.
- O sarışın ve zayıf.
- My uncle is slim, but my aunt is fat.
- Amcam zayıf, ama teyzem şişman.
Show More (18)
|
2 |
slim |
ince |
adj. |
|
- A slim young woman rushed into the building.
- İnce, genç bir kadın koşarak binaya girdi.
- You can find the best slim wallets on Amazon.
- En iyi ince cüzdanları Amazon'da bulabilirsiniz.
- He was very tall and slim, with long arms and legs.
- Çok uzun boylu ve inceydi, uzun kolları ve bacakları vardı.
- Young girls' desire for slim figures is strong.
- Genç kızların ince vücut arzusu güçlüdür.
- He was very tall and slim, with long arms and legs.
- Uzun kolları ve bacakları olan, çok uzun boylu ve ince idi.
Show More (2)
|
3 |
slim |
zayıflatmak |
v. |
|
- If you want to be slim, follow this diet.
- Zayıflamak istiyorsanız, bu diyeti uygulayın.
- I am getting slim!
- Zayıflıyorum!
Show More (-1)
|
4 |
slim |
düşük |
adj. |
|
- The chances of his winning were slim.
- Kazanma ihtimali çok düşüktü.
Show More (-2)
|
5 |
slim |
zayıflamak |
v. |
|
- Owen started a new diet plan to slim down.
- Owen zayıflamak için yeni bir diyet planına başladı.
Show More (-2)
|
6 |
slim |
az |
adj. |
|
- My chances of winning are slim.
- Kazanma şansım çok az.
Show More (-2)
|
7 |
slim |
narin |
adj. |
|
- He is a slim child.
- O narin bir çocuktur.
Show More (-2)
|