|
- We need somebody with responsibility.
- Sorumluluk sahibi birine ihtiyacımız var.
- Somebody had put a bed across the bathroom door and so she could not get in.
- Birisi banyo kapısının karşısına bir yatak koymuştu ve bu yüzden içeri giremedi.
- Somebody has been selling false currency in this Parliament.
- Birileri bu Parlamento'da sahte para satıyor.
- Therefore, somebody should ask 'why do we not readjust the figures?'
- Bu nedenle birilerinin 'neden rakamları yeniden düzenlemiyoruz' diye sorması gerekir.
- Somebody would have to pay to clean them up eventually.
- Eninde sonunda birilerinin bunları temizlemek için ödeme yapması gerekecektir.
- It is ludicrous that somebody always cries out to the Commission for help when the Austrians close the Alps.
- Avusturyalılar Alpleri kapattığında birilerinin Komisyon'dan yardım istemesi gülünçtür.
- Somebody must do something about this sound system.
- Birileri bu ses sistemi hakkında bir şeyler yapmalı.
- How much longer will it go on requesting and reminding before some action is taken by somebody?
- Birileri tarafından harekete geçilmeden önce bu talep ve hatırlatmalar daha ne kadar devam edecek?
- I understand that somebody has ordered their return against the President's wishes.
- Anladığım kadarıyla birileri, Başkan'ın isteğine rağmen, onların iadesini emretmiş.
- The flash drive containing the list of sleeper cells has been damaged, and he needs somebody to repair it.
- Uyuyan hücrelerin listesini içeren flash bellek hasar görmüş ve tamir etmesi için birine ihtiyacı var.
- Huge opportunity for somebody like me.
- Benim gibi biri için büyük fırsat.
- Somebody has to be the fall guy?
- Birinin günah keçisi olması mı gerekiyor?
- Well, somebody better get something on this guy fast.
- Birileri bu adama hemen bir şeyler verse iyi olur.
- The flash drive containing the list of sleeper cells has been damaged, and he needs somebody to repair it.
- Terör hüclerinin bulunduğu flash bellek zarar görmüş tamir etmek için birine ihtiyaçları var.
- Somebody like Sarkozy could become the president of France.
- Fransa'da Sarkozy gibi biri cumhurbaşkanlığı yapabilir.
- He said the flash drive containing the list of sleeper cells had been damaged, and he needed somebody to repair it.
- Uyuyan hücrelerin listesini içeren flaş belleğin hasar gördüğünü ve tamir edecek birine ihtiyacı olduğunu söyledi.
- I will gladly trade somebody for the opinion page.
- Fikir sayfası uğruna memnuniyetle birilerini takas ederim.
- When somebody threatens you, you give in right away.
- Biri sizi tehdit ettiğinde, hemen pes edersiniz.
- None of them have any idea why somebody would shoot him.
- Hiç kimsenin, birinin niçin onu vurduğuna ilişkin bir fikri yok.
- Huge opportunity for somebody like me.
- Benim gibi biri için müthiş bir olanak.
- We must give the impression that we don't just give in because somebody wants a player from us.
- Birileri bizden oyuncu istiyor diye pes etmeyeceğimiz izlenimini vermeliyiz.
- Before you move on to somebody else, you should probably get over your breakup with Captain Morgan.
- Başka biriyle ilişkiye başlamadan önce muhtemelen Captain Morgan'dan ayrılışını atlatman gerekiyor.
- Somebody like Sarkozy could become the president of France.
- Sarkozy gibi biri Fransa'ya cumhurbaşkanı olabilir.
- Well, somebody better get something on this guy fast.
- Birisi bu adam hakkında bir an önce bir şeyler yapsa iyi olur.
- Huge opportunity for somebody like me.
- Benim gibi biri için muazzam bir olanak.
- Somebody like Sarkozy could become the president of France.
- Sarkozy gibi biri Fransa'nın cumhurbaşkanı olabilir.
- Well, somebody better get something on this guy fast.
- Birileri bu adam hakkında çabucak bir şeyler bulsa iyi olur.
- Did somebody call the police?
- Birisi polis çağırdı mı?
- Somebody called the police.
- Biri polis çağırdı.
- I'll keep fighting until somebody defeats me.
- Biri beni yenene kadar dövüşmeye devam edeceğim.
- Tom wished that he had somebody to talk to.
- Tom konuşacak birinin olmasını dilerdi.
- Tom, I'd like you to meet somebody.
- Tom, birisiyle tanışmanı istiyorum.
- It's always somebody else's problem.
- Her zaman başka birinin sorunudur.
- Somebody got there before us.
- Birisi bizden önce gelmiş.
- This is a gag gift somebody gave me.
- Bu birinin bana verdiği şaka hediyesi.
- Somebody is calling you from the gate.
- Biri seni kapıdan çağırıyor.
- Somebody told me that man's name was Tom.
- Biri bana o adamın adının Tom olduğunu söyledi.
- Somebody explain to me what's going on here.
- Biri bana burada neler olduğunu açıklasın.
- I saw somebody kiss him.
- Birinin onu öptüğünü gördüm.
- When you shake hands with somebody, you must look him in the eye.
- Birinin elini sıktığında, onun gözlerinin içine bakmalısın.
- Somebody stole my car.
- Birisi arabamı çaldı.
- I'm with somebody.
- Ben biriyle beraberim.
- I know somebody who can help us.
- Bize yardım edebilecek birisini biliyorum.
- I'd like to find somebody to take care of my children.
- Çocuklarıma bakacak birini bulmak istiyorum.
- Have you found somebody to replace Tom?
- Tom'un yerine geçecek birini buldun mu?
- Tom was lucky that somebody helped him do that.
- Tom, biri bunu yapmasına yardım ettiği için şanslıydı.
- Somebody has let you down again.
- Birisi seni tekrar yolda bıraktı.
- You need to talk to somebody.
- Birileriyle konuşman gerek.
- I saw somebody kiss Tom.
- Birinin Tom'u öptüğünü gördüm.
- Could somebody give us a hand?
- Biri bize yardım edebilir mi?
- Somebody caught me by the arm.
- Birisi beni kolumdan yakaladı.
- Is somebody in the house?
- Evde biri mi var?
- Won't somebody please help me?
- Biri bana yardım etmeyecek mi?
- I need somebody.
- Birine ihtiyacım var.
- Did somebody help you do that?
- Bunu yapmana biri mi yardım etti?
- Somebody has to go for help.
- Birinin yardıma gitmesi gerekiyor.
- Somebody might've followed them.
- Biri onları takip etmiş olabilir.
- Would somebody look after Tom?
- Biri Tom'la ilgilenebilir mi?
- Tom could've killed somebody.
- Tom birini öldürebilirdi.
- There's somebody I want to talk to first.
- Önce konuşmak istediğim biri var.
- Tom punched somebody.
- Tom birine yumruk attı.
- Get somebody else.
- Başka birini al.
- Somebody came to see you this morning.
- Bu sabah biri sizi görmeye geldi.
- Somebody must've picked it up.
- Biri almış olmalı.
- Tom wants to get somebody to do that for Mary.
- Tom bunu Mary için birisine yaptırmak istiyor.
- Can somebody please tell me what's going on here?
- Burada ne olduğunu lütfen biri bana söyleyebilir mi?
- Why didn't somebody tell her?
- Neden biri ona söylemedi?
- I felt somebody pat me on the shoulder.
- Birinin omzuma vurduğunu hissettim.
- Somebody is here to see you, Tom.
- Biri seni görmeye geldi, Tom.
- Somebody will have to help Tom.
- Birisi Tom'a yardım etmek zorunda kalacak.
- Somebody touched me.
- Birisi bana dokundu.
- Somebody knows that.
- Birisi onu bilir.
- Somebody poisoned us.
- Biri bizi zehirledi.
- We'll send somebody.
- Birini göndereceğiz.
- Could somebody get me a spoon?
- Biri bana kaşık getirebilir mi?
- Somebody has to stay here to look after Tom.
- Tom'a göz kulak olmak için birinin burada kalması gerek.
- We plan to do what Tom suggests, unless somebody tells we shouldn't.
- Biri yapmamamız gerektiğini söylemediği sürece Tom'un önerdiği şeyi yapmayı planlıyoruz.
- Somebody is blackmailing me.
- Biri bana şantaj yapıyor.
- Somebody will have to help Tom do that.
- Birinin Tom'a yardım etmesi gerekecek.
- I want to talk to somebody who can tell me what I should do.
- Ne yapmam gerektiğini bana söyleyebilecek biriyle konuşmak istiyorum.
- I'm sure somebody will cry.
- Birinin ağlayacağından eminim.
- Somebody might've followed you.
- Birisi seni izlemiş olabilir.
- I will employ somebody who can speak English.
- İngilizce konuşabilen birini işe alacağım.
- Why didn't somebody call us?
- Neden biri bizi aramadı?
- There's somebody in the tunnel.
- Tünelde birisi var.
- Somebody intervened.
- Biri müdahale etti.
- Everybody loves somebody sometimes.
- Herkes bazen birilerini sever.
- Somebody has to stop them.
- Biri onları durdurmak zorunda.
- Did somebody tell you to do that?
- Biri sana bunu yapmanı mı söyledi?
- Tom saw somebody.
- Tom birini gördü.
- Somebody opened the door.
- Biri kapıyı açtı.
- Tom is looking for somebody to teach French to his children.
- Tom, çocuklarına Fransızca öğretecek birini arıyor.
- I know that somebody had to do that.
- Birinin bunu yapmak zorunda olduğunu biliyorum.
- Was this somebody else's idea?
- Bu başka birinin fikri miydi?
- I need somebody to go with me.
- Benimle gelecek birine ihtiyacım var.
- Somebody told me that today's test was identical to the one we had last year.
- Biri bana bugünkü testin geçen sene aldığımız testle aynı olduğunu söyledi.
- You need to blame somebody.
- Birini suçlaman gerekiyor.
- Somebody is lying here.
- Burada birisi yalan söylüyor.
- You seem to be waiting for somebody.
- Birini bekliyor gibisin.
- Somebody sent us a gift.
- Biri bize hediye göndermiş.
- Somebody has to be here for Tom.
- Birinin Tom için burada olması gerekiyor.
- Can somebody get her a drink?
- Biri ona içki getirebilir mi?
- I'll have somebody come get you.
- Seni almaya birini gönderirim.
- Somebody had drowned her in the bathtub.
- Biri onu küvette boğmuştu.
- Everybody loves somebody sometimes.
- Herkes bazen birini sever.
- Won't somebody please help me?
- Lütfen, biri bana yardım edebilir mi?
- I'm sure he's going to be somebody someday.
- Bir gün önemli biri olacağına eminim.
- Somebody has to talk.
- Birinin konuşması lazım.
- Can somebody get me a towel?
- Biri bana havlu getirebilir mi?
- You should ask somebody else.
- Başka birine sormalısın.
- Somebody has been eating in the meeting room.
- Birisi toplantı odasında yemek yiyordu.
- I would like to marry somebody like her.
- Onun gibi biriyle evlenmek isterim.
- Is somebody down there?
- Aşağıda biri mi var?
- I'd love to see somebody do that.
- Birinin onu yaptığını görmek istiyorum.
- Somebody attacked me.
- Birisi bana saldırdı.
- There's somebody waiting for us outside.
- Dışarıda bizi bekleyen biri var.
- We need somebody.
- Birisine ihtiyacımız var.
- I think there's somebody following us.
- Sanırım bizi takip eden biri var.
- Somebody called.
- Birisi aradı.
- Why didn't somebody help Tom?
- Niçin birisi Tom'a yardım etmedi?
- I get the distinct impression that somebody doesn't want Tom to leave.
- Birilerinin Tom'un gitmesini istemediği izlenimine kapıldım.
- Somebody should make a movie out of this.
- Birileri bundan bir film yapmalı.
- Somebody swiped my bag.
- Biri çantamı çaldı.
- You could've killed somebody.
- Birini öldürebilirdin.
- Hey, there's somebody coming out of the cave.
- Hey, mağaradan çıkan birisi var.
- Somebody tried to kill you.
- Biri seni öldürmeye çalıştı.
- Somebody has been sleeping on this sofa.
- Birisi bu kanepede uyuyor.
- Somebody poisoned him.
- Biri onu zehirledi.
- Somebody threw a brick through my window.
- Biri benim pencereme tuğla attı.
- How do you tell somebody that their child has died?
- Birine çocuğunun öldüğünü nasıl haber verirsin?
- Would somebody please tell me what's going on?
- Lütfen biri bana neler olduğunu anlatabilir mi?
- Somebody might've followed us.
- Birisi bizi izlemiş olabilir.
- Does somebody know where Mom is?
- Annemin nerede olduğunu bilen biri var mı?
- I wish somebody would help me with that.
- Keşke biri bana bunda yardım etse.
- Somebody poisoned them.
- Biri onları zehirledi.
- Somebody was talking to Tom just a few minutes ago.
- Birkaç dakika önce biri Tom'la konuşuyordu.
- Could somebody tell me what's going on?
- Biri bana neler olduğunu anlatabilir mi?
- I guess somebody didn't want you to do that again.
- Sanırım biri onu tekrar yapmanı istemedi.
- Somebody could've followed us, I suppose.
- Biri bizi takip etmiş olabilir, sanırım.
- At least somebody is having a good time.
- En azından biri iyi vakit geçiriyor.
- Why didn't somebody help them?
- Neden biri onlara yardım etmedi?
- You'd better get out of here before somebody sees you.
- Biri seni görmeden buradan gitsen iyi olur.
- Somebody might've followed me.
- Biri beni takip etmiş olabilir.
- Tom said that he heard somebody yelling.
- Tom birilerinin bağırdığını duyduğunu söyledi.
- Somebody will have to help Tom.
- Birinin Tom'a yardım etmesi gerekecek.
- Somebody knocked at the door.
- Biri kapıyı çaldı.
- You need somebody like me to take care of your kids.
- Çocuklarına bakması için benim gibi birine ihtiyacın var.
- I had no sooner closed the door than somebody started knocking on it.
- Kapıyı kapatır kapatmaz, biri kapıyı çalmaya başladı.
- Somebody is looking for you.
- Biri seni arıyor.
- That was somebody else's idea.
- O başka birinin fikriydi.
- I wish I were somebody important.
- Keşke önemli biri olsam.
- Did somebody get hurt?
- Biri yaralandı mı?
- I need somebody to believe in me.
- Bana inanacak birilerine ihtiyacım var.
- He's going to be somebody.
- O önemli biri olacak.
- Somebody is standing in front of his room.
- Birisi odasının önünde duruyor.
- Can somebody answer that?
- Biri buna cevap verebilir mi?
- I need somebody to go with me.
- Benimle gidecek birine ihtiyacım var.
- Did somebody hit her?
- Biri ona vurdu mu?
- Can somebody get Tom a drink?
- Tom'a birisi içki alabilir mi?
- Surely you told somebody.
- Eminim birine anlatmışsındır.
- Why didn't somebody help you?
- Neden biri sana yardım etmedi?
- Can somebody get that?
- Biri şuna bakabilir mi?
- Can somebody please help me?
- Lütfen, biri bana yardım edebilir mi?
- Somebody sent us a gift.
- Birisi bize bir hediye gönderdi.
- Can somebody answer the phone?
- Birisi telefona cevap verebilir mi?
- It's going to be hard to find somebody to replace Tom.
- Tom'un yerine birini bulmak zor olacak.
- Can somebody answer that?
- Biri ona cevap verebilir mi?
- Come on, somebody answer me.
- Hadi, biri bana cevap versin.
- I wish somebody had told me that before.
- Keşke biri onu bana daha önce söyleseydi.
- Somebody was in the car with Tom.
- Arabada Tom'la birlikte biri vardı.
- I was warned that somebody would try to kill me.
- Birinin beni öldürmeye çalışacağı konusunda uyarıldım.
- I wish that somebody would do that for me.
- Keşke biri bunu benim için yapsa.
- Somebody was talking to him.
- Birisi onunla konuşuyordu.
- Somebody tried to kill her.
- Birisi onu öldürmeye çalıştı.
- I wish somebody would help me do that.
- Keşke biri bana bunu yapmama yardım etse.
- Somebody broke into Tom's house while he was asleep.
- Birisi Tom uyurken evine girmiş.
- Can somebody get him a drink?
- Biri ona bir içki alabilir mi?
- Somebody called the police.
- Birisi polisi aradı.
- Somebody dropped the ball.
- Biri topu düşürdü.
- Somebody is playing the piano.
- Biri piyano çalıyor.
- You remind me of somebody I used to know.
- Bana eskiden tanıdığım birini hatırlatıyorsun.
- Somebody forgot to lock the door.
- Birisi kapıyı kilitlemeyi unutmuş.
- Can somebody give me a hand here?
- Burada biri bana yardım edebilir mi?
- Somebody drank my beer.
- Biri biramı içti.
- Somebody tried to kill us.
- Biri bizi öldürmeye çalıştı.
- Layla could see somebody.
- Layla birini görebiliyordu.
- I was warned that somebody would try to kill me.
- Birinin beni öldürmeye çalışacağı konusunda uyarılmıştım.
- He reminds me of somebody.
- Bana birini hatırlatıyor.
- Somebody left the lights on.
- Birisi ışıkları açık bırakmış.
- Somebody invited me to have sex and I agreed.
- Biri beni seks yapmaya davet etti ve ben de kabul ettim.
- Tom is expecting somebody, isn't he?
- Tom birini bekliyor, değil mi?
- We need to find somebody who can help us.
- Bize yardım edebilecek birini bulmalıyız.
- I need somebody to tell me what's going on.
- Bana neler olduğunu anlatacak birine ihtiyacım var.
- I need to hire somebody who can speak French.
- Fransızca konuşabilen birini işe almalıyım.
- Could somebody get Tom for me, please?
- Biri benim için Tom'u alabilir mi lütfen?
- Somebody is here to see you, Tom.
- Birisi seni görmek için burada.
- Somebody told me that I shouldn't trust you.
- Biri bana sana güvenmemem gerektiğini söyledi.
- Why would somebody hit Tom?
- Neden biri Tom'a vurdu.
- Can't you get somebody else to help you?
- Sana yardım edecek başka birini bulamaz mısın?
- Somebody attacked me.
- Biri bana saldırdı.
- I won't unload the car because that's somebody else's job.
- Başka birinin işi olduğu için ben arabayı boşaltmayacağım.
- This is a gag gift somebody gave me.
- Bu birinin bana verdiği bir şaka hediyesi.
- Is somebody in the house?
- Evde biri var mı?
- Somebody has to do it.
- Birinin yapması lazım.
- I'd love to see somebody do that.
- Birinin bunu yaptığını görmeyi çok isterim.
- Why would somebody want to live in a place like this?
- Neden biri böyle bir yerde yaşamak ister?
- I saw somebody kissing Tom.
- Birini Tom'u öperken gördüm.
- Somebody took away my bag.
- Biri çantamı aldı götürdü.
- Somebody made a mistake.
- Biri bir hata yaptı.
- Would somebody look after them?
- Biri onlara göz kulak olabilir mi?
- Somebody poisoned me.
- Biri beni zehirledi.
- I need somebody to listen to me.
- Beni dinleyecek birine ihtiyacım var.
- Maybe we should tell somebody.
- Belki birine söylemeliyiz.
- Somebody ate all the cookies.
- Birisi bütün kurabiyeleri yedi.
- Somebody swiped my bag.
- Birisi çantamı çaldı.
- I'm with somebody.
- Biriyle birlikteyim.
- I wish somebody would tell me what to do.
- Keşke biri bana ne yapacağımı söyleseydi.
- Did somebody hit Tom?
- Biri Tom'a vurdu mu?
- Somebody left a stroller in front of the store.
- Birisi dükkanın önüne bir bebek arabası bırakmış.
- You should find somebody else to help you.
- Sana yardım edecek başka birini bulmalısın.
- Tom felt somebody touch his shoulder.
- Tom birisinin omzuna dokunduğunu hissetti.
- Tom needs somebody to help him.
- Tom'un kendisine yardım edecek birine ihtiyacı var.
- Somebody must've picked it up.
- Biri onu almış olmalı.
- I'd like to give this to somebody we can trust.
- Bunu güvenebileceğimiz birisine vermek istiyorum.
- Tom punched somebody.
- Tom birini yumrukladı.
- Is somebody teaching you French?
- Biri sana Fransızca öğretiyor mu?
- I have to talk to somebody.
- Birisiyle konuşmam gerekiyor.
- I thought somebody was there.
- Orada biri var sandım.
- There's always somebody there.
- Orada her zaman birileri vardır.
- Why didn't somebody call me?
- Neden birisi beni aramadı?
- Somebody was talking to them.
- Birisi onlarla konuşuyordu.
- Somebody laughed.
- Biri güldü.
- There's somebody in the tunnel.
- Tünelde biri var.
- We need somebody.
- Birine ihtiyacımız var.
- How can you know if somebody loves you?
- Birinin sizi sevdiğini nereden anlarsınız?
- I'll have somebody come get you.
- Gelip seni alması için birini göndereceğim.
- I knew there was somebody in the next room.
- Bitişik odada birisi olduğunu biliyordum.
- We're looking for somebody who is well versed in French.
- Fransızcada çok tecrübeli olan birini arıyoruz.
- I have to talk to somebody about what I should do.
- Ne yapmam gerektiği konusunda biriyle konuşmak zorundayım.
- Somebody, open this door, please.
- Biri şu kapıyı açsın, lütfen.
- This is somebody else's problem.
- Bu başka birinin sorunu.
- Somebody has broken this dish.
- Birisi bu tabağı kırmış.
- Somebody killed him.
- Birisi onu öldürdü.
- There's somebody I want you to meet.
- Tanışmanı istediğim biri var.
- Somebody saw you.
- Biri seni görmüş.
- Tom is with somebody, isn't he?
- Tom biriyle birlikte, değil mi?
- Somebody came to see you this morning.
- Bu sabah biri seni görmeye geldi.
- I've fallen in love with somebody else.
- Başka birine aşık oldum.
- Why would somebody hit Tom?
- Neden biri Tom'a vurur ki?
- Somebody had opened the window.
- Biri pencereyi açmıştı.
- It's clear they thought I was somebody else.
- Belli ki beni başka biri sanmışlar.
- Somebody had to do it.
- Birisinin yapması gerekiyordu.
- Somebody might've overheard you.
- Biri sana kulak misafiri olmuş olabilir.
- Somebody had opened the window.
- Biri pencereyi açmış.
- There may be somebody in the next room.
- Yan odada birisi olabilir.
- I want to kill somebody.
- Birini öldürmek istiyorum.
- Can somebody help me?
- Birisi bana yardımcı olabilir mi?
- Somebody has broken into my house.
- Biri evime girmiş.
- Somebody broke into Tom's house last night.
- Dün gece biri Tom'un evine girdi.
- Tom is somebody you can rely on.
- Tom güvenebileceğin biridir.
- Can somebody get them drinks?
- Biri onlara içki alabilir mi?
- Are you looking for somebody?
- Birini mi arıyorsunuz?
- Somebody might've overheard your conversation with Tom.
- Birisi Tom'la konuşmanıza kulak misafiri olmuş olabilir.
- You'll find somebody.
- Birini bulacaksın.
- Somebody will do that.
- Birisi bunu yapacak.
- Have you found somebody to replace Tom?
- Tom'un yerini alacak birisini buldun mu?
- Could somebody help me to carry this?
- Biri bunu taşımama yardım edebilir mi?
- Somebody saw you.
- Biri seni gördü.
- There's somebody who wants to meet you.
- Seninle görüşmek isteyen biri var.
- Some people only get married to prevent their wives from marrying somebody else.
- Bazı insanlar karılarının başka biriyle evlenmesini önlemek için evlenirler.
- Tom always blames somebody else for his mistakes.
- Tom hataları için hep başka birini suçlar.
- Somebody left a stroller in front of the store.
- Birisi dükkanın önüne bebek arabası bırakmış.
- Somebody took a shot at me.
- Biri bana bir el ateş etti.
- Somebody is swimming in the river.
- Birisi nehirde yüzüyor.
- Did somebody hit you?
- Biri sana vurdu mu?
- Is somebody going to let us in?
- Biri bizi içeri alacak mı?
- Somebody might stop me.
- Biri beni durdurabilir.
- You remind me of somebody.
- Bana birini hatırlatıyorsunuz.
- Somebody has to stop them.
- Biri onları durdurmalı.
- Please, let somebody hear our voice.
- Lütfen birileri sesimizi duysun.
- Somebody ate my Easter egg.
- Biri Paskalya yumurtamı yemiş.
- Can somebody please tell me what's going on here?
- Biri bana burada neler olduğunu anlatabilir mi?
- I asked somebody who he was.
- Birine kim olduğunu sordum.
- Somebody has left his bag on the bench.
- Birisi çantasını bankta bıraktı.
- You always try to blame somebody else.
- Her zaman başka birini suçlamaya çalışıyorsun.
- Somebody should do something.
- Biri bir şey yapmalı.
- It's about time somebody showed up.
- Birinin gelme zamanı geldi de geçiyor.
- Somebody ate my Easter egg.
- Birisi benim Paskalya yumurtamı yemiş.
- Is there somebody you want to call?
- Aramak istediğin biri var mı?
- Somebody might've followed her.
- Biri onu takip etmiş olabilir.
- Somebody messed up.
- Biri her şeyi berbat etti.
- Somebody answered.
- Biri cevap verdi.
- Why would somebody want to kill Tom?
- Neden biri Tom'u öldürmek istiyor?
- I would like to marry somebody like her.
- Onun gibi biriyle evlenmek isterdim.
- Somebody must've followed us here.
- Biri bizi buraya kadar takip etmiş olmalı.
- I met somebody yesterday who knows you.
- Dün seni tanıyan biriyle tanıştım.
- Somebody told her the whole truth.
- Biri ona tüm gerçeği söylemiş.
- Sami knew somebody was going to die.
- Sami birinin öleceğini biliyordu.
- Somebody invited me to have sex and I agreed.
- Biri beni seks yapmak için davet etti ve ben kabul ettim.
- I got somebody to help me move the piano.
- Piyanoyu taşımama yardım edecek birini buldum.
- I saw somebody kissing Tom.
- Birinin Tom'u öptüğünü gördüm.
- Somebody should do something.
- Birileri bir şeyler yapmalı.
- Somebody must care for the patient.
- Birisi hastayla ilgilenmeli.
- Somebody cut the brakes.
- Biri frenleri kesmiş.
- Tom felt somebody touch his arm.
- Tom birinin koluna dokunduğunu hissetti.
- Can somebody get her a drink?
- Biri ona bir içki alabilir mi?
- Somebody might've followed you.
- Biri seni takip etmiş olabilir.
- We need to find somebody who can help us.
- Bize yardım edebilecek birini bulmamız gerekiyor.
- Tom is somebody you can't trust.
- Tom güvenemeyeceğin biri.
- Somebody poisoned Tom.
- Birisi Tom'u zehirledi.
- Somebody knocked on the door.
- Birisi kapıyı çaldı.
- Would somebody look after Tom?
- Birisi Tom'a bakabilir mi?
- I'm looking for somebody.
- Birini arıyorum.
- It looks as though Tom is waiting for somebody.
- Tom birini bekliyor gibi görünüyor.
- Somebody was in the house.
- Evde biri vardı.
- Somebody has to do something.
- Birileri bir şeyler yapmalı.
- She wants somebody to accompany her there.
- Birinin ona eşlik etmesini istiyor.
- Somebody must've taken your umbrella by mistake.
- Biri yanlışlıkla şemsiyeni almış olmalı.
- Tom wished he had somebody to talk to.
- Tom keşke konuşacağı biri olsaydı diye düşündü.
- It looks like somebody has ripped a page out of this book.
- Birisi bu kitaptan bir sayfa yırtmış gibi görünüyor.
- Somebody might've followed her.
- Biri onu izlemiş olabilir.
- You seem to be waiting for somebody.
- Birini bekliyor gibi görünüyorsun.
- Tom is expecting somebody, isn't he?
- Tom birisini bekliyor, değil mi?
- Tom or somebody said that.
- Tom ya da biri bunu söyledi.
- Somebody tipped off the gang members to the police surveillance.
- Birisi çete üyelerini polis takibinden haberdar etmiş.
- If you want to pick on somebody, pick on me.
- Birine sataşmak istiyorsan, bana sataş.
- Somebody was murdered.
- Biri öldürüldü.
- Somebody say something.
- Birisi bir şey söyler.
- Are you looking for somebody?
- Birisini mi arıyorsun?
- I want to talk to somebody who can tell me what I should do.
- Bana ne yapmam gerektiğini söyleyebilecek biriyle konuşmak istiyorum.
- I can't even begin to comprehend why somebody would do something like this.
- Birinin neden böyle bir şey yaptığını anlamaya başlayamıyorum bile.
- Why didn't somebody help us?
- Neden biri bize yardım etmedi?
- Somebody has to be held accountable for his death.
- Birileri onun ölümünden sorumlu tutulmalı.
- Somebody killed them.
- Biri onları öldürdü.
- Tom didn't care who helped him, as long as somebody did.
- Tom kimin yardım ettiğini umursamadı, yeter ki biri yardım etsin.
- Somebody might've followed him.
- Birisi onu takip etmiş olabilir.
- Somebody has to do it.
- Biri bunu yapmak zorunda.
- Can somebody get them drinks?
- Biri onlara içki getirebilir mi?
- I know somebody needs me.
- Birinin bana ihtiyacı olduğunu biliyorum.
- Somebody wants to send a message.
- Biri bir mesaj göndermek istiyor.
- Tom felt somebody touch his arm.
- Tom birisinin koluna dokunduğunu hissetti.
- Somebody killed Tom.
- Birisi Tom'u öldürdü.
- Somebody took a shot at him.
- Biri ona bir el ateş etti.
- I guess somebody didn't want you to do that again.
- Sanırım birisi bunu tekrar yapmanı istemedi.
- There's somebody here who did it, isn't there?
- Burada bunu yapmış olan biri var, değil mi?
- Somebody might've followed us.
- Biri bizi takip etmiş olabilir.
- It's about time somebody showed up.
- Birinin ortaya çıkma vakti geldi.
- I've got somebody with me.
- Yanımda biri var.
- Somebody wrote my name on the wall.
- Biri benim adımı duvara yazmış.
- Somebody told me that man's name was Tom.
- Birisi bana o adamın adının Tom olduğunu söyledi.
- As strange as it may be, he met with somebody who is said to be dead.
- Ne kadar tuhaf olsa da, öldüğü söylenen biriyle tanıştı.
- Somebody had to do something about it.
- Birinin bu konuda bir şey yapması gerekiyordu.
- Somebody broke in here last night.
- Dün gece biri buraya hırsızlık yapmak için girdi.
- If he doesn't accept the job, somebody else will.
- Eğer o işi kabul etmezse, başka biri eder.
- Somebody loves everyone.
- Biri herkesi seviyor.
- It won't be difficult to find somebody to do that for you.
- Bunu sizin için yapacak birilerini bulmak zor olmayacak.
- Somebody was murdered.
- Birisi öldürüldü.
- Why would somebody think that was a good idea?
- Neden birisi bunun iyi bir fikir olduğunu düşünsün ki?
- I wish somebody would help me do that.
- Keşke biri bunu yapmama yardım etse.
- It looks like somebody has ripped a page out of this book.
- Biri bu kitaptan bir sayfa yırtmış gibi görünüyor.
- I need to know that somebody cares.
- Birinin umursadığını bilmek istiyorum.
- Somebody was talking to her.
- Birisi onunla konuşuyordu.
- Tom is always talking to somebody.
- Tom her zaman birileriyle konuşuyor.
- Somebody must've taken your umbrella by mistake.
- Birisi şemsiyeni yanlışlıkla almış olmalı.
- Tom is with somebody, isn't he?
- Tom birisiyle birlikte, değil mi?
- Is there somebody you want to see?
- Görmek istediğin biri var mı?
- Is somebody going to let me in?
- Biri beni içeri alacak mı?
- I felt like talking to somebody then.
- O sırada biriyle konuşmak istedim.
- You've got to tell somebody.
- Birine söylemelisin.
- Why would somebody do something like that?
- Neden biri böyle bir şey yapsın ki?
- Somebody brought them a new carpet.
- Biri onlara yeni bir halı getirdi.
- Somebody brought them a new carpet.
- Birisi onlara yeni bir halı getirmiş.
- Talk to somebody.
- Birisiyle konuş.
- I assume there's somebody somewhere who likes Tom.
- Bir yerlerde Tom'u seven biri olduğunu varsayıyorum.
- I'll find somebody.
- Birini bulacağım.
- When you shake hands with somebody, you must look him in the eye.
- Biriyle tokalaşırken, gözlerinin içine bakmalısın.
- Tom didn't care who helped him, as long as somebody did.
- Biri yaptığı sürece ona kimin yardım ettiği Tom'un umurunda değildi.
- Somebody please help me.
- Lütfen biri bana yardım etsin.
- Let's talk about somebody else.
- Başka biri hakkında konuşalım.
- Somebody wants to talk to you.
- Biri seninle konuşmak istiyor.
- I have to talk to somebody about what I should do.
- Ne yapmam gerektiği hakkında biriyle konuşmalıyım.
- Maybe somebody wants that.
- Belki biri bunu istiyordur.
- He reminds me of somebody.
- O bana birini hatırlatıyor.
- Somebody called my name in the dark.
- Karanlıkta biri adımı seslendi.
- Tom hired somebody to cook for him.
- Tom yemek yapması için birini tuttu.
- Somebody wants to kill me.
- Biri beni öldürmek istiyor.
- Somebody stole my bike.
- Biri bisikletimi çaldı.
- Somebody called.
- Biri aradı.
- There's somebody at the door.
- Kapıda biri var.
- Somebody has to stop her.
- Biri onu durdurmak zorunda.
- Somebody was talking to Tom.
- Birisi Tom'la konuşuyordu.
- Somebody broke into Tom's house while he was asleep.
- Tom uyurken birisi onun evine zorla girdi.
- Sami knew somebody was going to die.
- Sami birisinin öleceğini biliyordu.
- You live next to somebody I work with.
- Birlikte çalıştığım birine komşu evde oturuyorsun.
- Did somebody hit him?
- Biri ona vurdu mu?
- You have somebody you can talk to, don't you?
- Konuşabileceğin biri var, değil mi?
- I saw somebody.
- Birini gördüm.
- Somebody set him up.
- Biri ona tuzak kurdu.
- I know somebody knows the answers.
- Birilerinin cevapları bildiğini biliyorum.
- Somebody needs to be here for the children.
- Birinin çocuklar için burada olması gerekiyor.
- Somebody has stolen my hair dryer.
- Birisi saç kurutma makinemi çaldı.
- Somebody must've made some kind of mistake.
- Biri bir çeşit hata yapmış olmalı.
- I need somebody I can trust.
- Güvenebileceğim birine ihtiyacım var.
- Can somebody get me a towel?
- Biri bana bir havlu getirebilir mi?
- He's definitely somebody clever.
- Kesinlikle zeki biri.
- Tom is looking for somebody to babysit his kids.
- Tom çocuklarına bakacak birini arıyor.
- Somebody drank my beer.
- Biri biramı içmiş.
- There is somebody in the meeting room.
- Toplantı odasında biri var.
- Somebody is going to get killed.
- Birisi öldürülecek.
- Somebody needs to hire Tom.
- Birinin Tom'u işe alması gerekiyor.
- Why didn't somebody stop him?
- Neden biri onu durdurmadı?
- Somebody has to stop him.
- Biri onu durdurmak zorunda.
- Somebody ate all the cookies.
- Birisi bütün kurabiyeleri yemiş.
- Somebody broke in here last night.
- Dün gece biri zorla girmiş.
- Somebody is in our garage.
- Garajımızda biri var.
- Somebody is blackmailing me.
- Birisi bana şantaj yapıyor.
- Somebody took a shot at them.
- Biri onlara ateş etti.
- Somebody ought to talk to her.
- Biri onunla konuşmalı.
- Somebody needs to stop you.
- Birinin sizi durdurması gerekiyor.
- Find somebody to talk to.
- Konuşacak birini bulun.
- Somebody has been eating in the meeting room.
- Biri toplantı odasında yemek yiyor.
- Tom is talking with somebody in the hallway.
- Tom holde biriyle konuşuyor.
- Somebody has left his hat.
- Birisi şapkasını bırakmış.
- Somebody is lying here.
- Burada biri yalan söylüyor.
- Somebody stole my car.
- Biri arabamı çaldı.
- Somebody asked me a question about Tom.
- Biri bana Tom hakkında bir soru sordu.
- He's definitely somebody clever.
- O kesinlikle zeki biridir.
- Tom hired somebody to cook for him.
- Tom kendisi için yemek pişirecek birini tuttu.
- Somebody was calling my name.
- Birisi benim adımı çağırıyordu.
- Somebody caught me by the arm.
- Biri beni kolumdan yakaladı.
- Are you looking for somebody?
- Birini mi arıyorsun?
- Somebody has been sleeping on this sofa.
- Bu kanepede biri uyuyor.
- Everyone's against somebody in war.
- Savaşta herkes birilerine karşıdır.
- Somebody must be at the bottom of this affair.
- Bu işin altında biri olmalı.
- I wanted somebody to talk to.
- Biriyle konuşmak istedim.
- It looks like somebody was trying to pry open this window.
- Biri bu pencereyi manivela ile açmaya çalışıyor gibi görünüyor.
- I assume there's somebody somewhere who can do what needs to be done.
- Bir yerlerde yapılması gerekeni yapabilecek biri olduğunu varsayıyorum.
- One day, somebody will succeed.
- Bir gün, birisi başaracak.
- What if somebody saw this?
- Ya biri bunu gördüyse?
- Somebody has to finish this job.
- Birisi bu işi bitirmek zorunda.
- Surely you told somebody.
- Muhakkak birine söyledin.
- Somebody left his umbrella behind.
- Biri şemsiyesini arkada bırakmış.
- Somebody at the door.
- Kapıda biri var.
- Somebody was talking to her.
- Biri onunla konuşuyordu.
- Somebody might've followed Tom.
- Biri Tom'u izlemiş olabilir.
- Somebody help me.
- Biri bana yardım etsin.
- Tom wants somebody to help him.
- Tom birinin ona yardım etmesini istiyor.
- You remind me of somebody.
- Bana birini anımsatıyorsunuz.
- I need to find somebody who can help us.
- Bize yardım edebilecek birini bulmalıyım.
- I need somebody to talk to.
- Konuşmak için birine ihtiyacım var.
- I really need to hit somebody.
- Gerçekten birine vurmam lazım.
- Somebody should say hello.
- Biri merhaba demeli.
- I thought somebody died.
- Birinin öldüğünü sanıyordum.
- Somebody is watching us.
- Biri bizi izliyor.
- Could somebody get Tom for me, please?
- Biri bana Tom'u getirebilir mi lütfen?
- Somebody is hiding behind the curtain.
- Birisi perdenin arkasında saklanıyor.
- Tom is somebody you can rely on.
- Tom güvenebileceğin biri.
- Tom knew that somebody was following Mary.
- Tom birinin Mary'yi takip ettiğini biliyordu.
- Tom heard somebody yell his name.
- Tom birinin adını bağırdığını duydu.
- Somebody made a mistake.
- Birisi hata yaptı.
- Somebody poisoned her.
- Biri onu zehirledi.
- Why would somebody want to kill Tom?
- Neden biri Tom'u öldürmek istesin ki?
- It's a pity when somebody dies.
- Birinin ölmesi çok üzücü.
- Somebody wanted to scare you.
- Biri seni korkutmak istedi.
- Somebody might've followed me.
- Birisi beni takip etmiş olabilir.
- Tom hoped somebody would come to his rescue.
- Tom birilerinin onu kurtarmaya geleceğini umuyordu.
- Somebody is shouting my name.
- Biri adımı haykırıyor.
- Talk to somebody.
- Biriyle konuş.
- Please tell me you didn't hit somebody.
- Lütfen bana birine vurmadığını söyle.
- Somebody stole my umbrella.
- Birisi şemsiyemi yürütmüş.
- There's always somebody there.
- Orada her zaman birisi vardır.
- Somebody might've followed Tom.
- Biri Tom'u takip etmiş olabilir.
- I thought there was somebody in the meeting room.
- Ben toplantı odasında birinin olduğunu düşündüm.
- Could somebody please answer me?
- Lütfen biri bana cevap verebilir mi?
- Somebody will see us.
- Biri bizi görecek.
- Somebody called Hanry wants to see you.
- Hanry adında biri seni görmek istiyor.
- It'll be easy to find somebody to do that.
- Bunu yapacak birini bulmak kolay olacak.
- I'll have somebody help you.
- Sana yardım edecek birini bulurum.
- Somebody tried to kill them.
- Birisi onları öldürmeye çalıştı.
- I asked somebody who he was.
- Onun kim olduğunu birine sordum.
- Somebody was in the car with Layla.
- Arabada Layla'yla birlikte biri vardı.
- Somebody answered.
- Birisi cevap verdi.
- Somebody has left his hat.
- Biri şapkasını bıraktı.
- I'm looking for somebody who understands French.
- Fransızca anlayan birini arıyorum.
- Somebody will have to help Tom do that.
- Birisi Tom'un bunu yapmasına yardım etmek zorunda kalacak.
- I met somebody yesterday who knows Tom.
- Dün Tom'u bilen biriyle tanıştım.
- A check is a method of paying money to somebody.
- Çek, birisine para ödemek için kullanılan bir yöntemdir.
- Why didn't somebody stop us?
- Neden biri bizi durdurmadı?
- Why didn't somebody help him?
- Neden biri ona yardım etmedi?
- Somebody has to do something.
- Biri bir şey yapmak zorunda.
- Somebody forgot to lock the door.
- Biri kapıyı kilitlemeyi unuttu.
- I'll keep fighting until somebody defeats me.
- Biri beni yenene kadar savaşmaya devam edeceğim.
- Tom heard somebody behind him and turned around to see who it was.
- Tom arkasındaki birini duydu ve kim olduğunu görmek için döndü.
- I'll find somebody.
- Birisini bulacağım.
- Somebody tried to kill her.
- Biri onu öldürmeye çalıştı.
- I thought I heard somebody enter the room.
- Birinin odaya girdiğini duyduğumu sandım.
- Layla could see somebody.
- Leyla birisini görebiliyordu.
- Why didn't you call somebody?
- Neden birilerini aramadın?
- Sami wanted somebody to take care of him.
- Sami kendisine bakacak birini istiyordu.
- Tom needed somebody he could trust.
- Tom güvenebileceği birisine ihtiyaç duyuyordu.
- Somebody burnt my treehouse.
- Birisi ağaç evimi yakmış.
- There's somebody here.
- Burada biri var.
- At least somebody is having a good time.
- En azından birileri iyi vakit geçiriyor.
- Send me somebody right away.
- Bana hemen birini gönderin.
- Somebody needs to stop you.
- Birinin seni durdurması gerek.
- Tom said that he heard somebody yelling.
- Tom birinin bağırdığını duyduğunu söyledi.
- It'll be difficult to find somebody to do that for you.
- Senin için bunu yapacak birini bulmak zor olacak.
- One day, somebody will succeed.
- Bir gün biri başaracak.
- Somebody was calling my name.
- Biri adımı söylüyordu.
- Why didn't somebody tell him?
- Neden biri ona söylemedi?
- Get somebody else.
- Başka birini bul.
- He's going to be somebody.
- Önemli birisi olacak.
- Could somebody please answer me?
- Biri bana lütfen cevap verebilir mi?
- I wish somebody had told me that before.
- Keşke biri bana bunu daha önce söyleseydi.
- It feels good to come to the aid of somebody.
- Birinin yardımına gelmek iyi hissettirir.
- There's somebody coming up the stairs.
- Merdivenlerden yukarı gelen birisi var.
- I wish that somebody would do that for me.
- Keşke birisi bunu benim için yapsa.
- I hear somebody talking.
- Birinin konuştuğunu duyuyorum.
- Can somebody answer the phone?
- Biri telefona bakabilir mi?
- I'd have been able to do that if somebody had shown me how.
- Birisi bana nasıl olduğunu gösterseydi bunu yapabilirdim.
- I think I just heard somebody scream.
- Sanırım az önce birinin bağırdığını duydum.
- Would somebody please tell me what's going on here?
- Burada ne olduğunu lütfen biri bana söyleyebilir mi?
- There's probably somebody in that old house.
- O eski evde muhtemelen birisi var.
- Did somebody say something?
- Biri bir şey söyledi mi?
- Tom seemed to be waiting for somebody.
- Tom birini bekliyor gibiydi.
- Tom hoped somebody would come to his rescue.
- Tom birinin onu kurtarmaya geleceğini umuyordu.
- Somebody killed Tom today.
- Birisi bugün Tom'u öldürdü.
- Somebody has to finish this job.
- Biri bu işi bitirmeli.
- Somebody was in the car with Tom.
- Birisi Tom'la birlikte arabadaydı.
- Somebody killed Tom.
- Biri Tom'u öldürdü.
- I've already found somebody to do that job.
- O işi yapacak birini zaten buldum.
- I am somebody and I am important.
- Ben biriyim ve önemliyim.
- Why would somebody want to live there?
- Neden biri orada yaşamak ister?
- Is somebody here?
- Burada biri var mı?
- Why didn't somebody help me?
- Biri bana neden yardım etmedi?
- Somebody has to stay here to look after Tom.
- Birisi Tom'a bakmak için burada kalmalı.
- Somebody has died.
- Birisi ölmüş.
- Sami was planning to kill somebody.
- Sami birini öldürmeyi planlıyordu.
- Did somebody hit Tom?
- Biri Tom'a mı vurdu?
- Sami saw somebody else.
- Sami başka biriyle görüştü.
- Somebody ought to talk to them.
- Biri onlarla konuşmalı.
- It doesn't matter who, just ask somebody.
- Kim olduğu önemli değil, sadece birine sor.
- Somebody ought to talk to him.
- Biri onunla konuşmalı.
- I knew there was somebody in the next room.
- Yan odada biri olduğunu biliyordum.
- Does somebody here own this watch?
- Burada bu saatin sahibi olan biri var mı?
- Somebody might've overheard you.
- Biri seni duymuş olabilir.
- Is somebody there?
- Orada biri var mı?
- It's going to be hard to find somebody to replace Tom.
- Tom'un yerine koyacak birini bulmak zor olacak.
- Can somebody get Tom a drink?
- Biri Tom'a içki getirebilir mi?
- Somebody say something.
- Birisi bir şey söyledi.
- Somebody was in here.
- Biri buradaydı.
- There's somebody in there.
- İçeride biri var.
- Somebody left the lights on.
- Biri ışıkları açık bıraktı.
- Somebody call a doctor.
- Biri doktor çağırsın.
- Somebody was calling my name.
- Birisi benim adımı sesleniyordu.
- You should find somebody else to help you.
- Sana yardım etmek için başka birini bulmalısın.
- Somebody knows that.
- Birileri bunu biliyor.
- Somebody has let you down again.
- Biri seni yine hayal kırıklığına uğrattı.
- I thought you were somebody else.
- Seni başka biri sandım.
- Would somebody look after them?
- Biri onlara bakabilir mi?
- I think I just heard somebody scream.
- Sanırım az önce birinin çığlık attığını duydum.
- Tom needed somebody he could trust.
- Tom'un güvenebileceği birine ihtiyacı vardı.
- Could somebody get me a spoon?
- Birisi bana kaşık verebilir mi?
- It's going to be difficult to find somebody to replace Tom.
- Tom'u değiştirmek için birini bulmak zor olacak.
- Let me talk to somebody.
- Biriyle konuşayım.
- I got somebody to help me do that.
- Bunu yapmama yardım edecek biri var.
- I need somebody I can trust.
- Güvenebileceğim birisine ihtiyacım var.
- Somebody has to take the blame.
- Birisi suçu üstlenmeli.
- Somebody knocked on the door.
- Biri kapıyı çaldı.
- Is somebody down there?
- Orada biri var mı?
- There's probably somebody in that old house.
- Muhtemelen o eski evde biri vardır.
- Why didn't somebody tell me?
- Neden biri bana söylemedi?
- Somebody set him up.
- Birisi ona tuzak kurdu.
- Somebody took a shot at him.
- Biri ona ateş etti.
- I need somebody to tell me what's going on.
- Bana ne olduğunu söyleyecek birine ihtiyacım var.
- Why didn't somebody tell us?
- Neden biri bize söylemedi?
- Somebody killed her.
- Biri onu öldürdü.
- Somebody has stolen my suitcase.
- Biri benim bavulumu çaldı.
- When was the last time you asked somebody for help?
- En son ne zaman birinden yardım istediniz?
- There is somebody in the meeting room.
- Toplantı odasında birisi var.
- Tom is talking with somebody in the hallway.
- Tom koridorda biriyle konuşuyor.
- Why didn't somebody stop them?
- Neden biri onları durdurmadı?
- I found somebody.
- Birini buldum.
- I wish somebody would help me with that.
- Keşke biri bana bu konuda yardım etse.
- Somebody opened the door.
- Birisi kapıyı açtı.
- I've been waiting all morning for somebody to do that.
- Sabahtan beri birinin bunu yapmasını bekliyorum.
- It feels good to come to the aid of somebody.
- Birinin yardımına koşmak iyi hissettiriyor.
- Somebody might've followed them.
- Birisi onları takip etmiş olabilir.
- Did somebody get hurt?
- Birinin canı yandı mı?
- Somebody was in the house.
- Birisi evdeydi.
- Why would somebody want to live there?
- Neden biri orada yaşamak istesin ki?
- Tom wants somebody to help him paint his house.
- Tom evini boyamasına yardım edecek birini istiyor.
- Why didn't somebody stop her?
- Neden biri onu durdurmadı?
- Somebody intervened.
- Biri araya girdi.
- I thought there was somebody in the room.
- Odada biri olduğunu düşündüm.
- Somebody must've made some kind of mistake.
- Birisi bir hata yapmış olmalı.
- Tom is with somebody.
- Tom biriyle birlikte.
- Tom is waiting for somebody.
- Tom birini bekliyor.
- Tom wants somebody to help Mary.
- Tom birilerinin Mary'ye yardım etmesini istiyor.
- Somebody, help me, please.
- Lütfen biri bana yardım etsin.
- Do you think you need to see somebody?
- Birine görünmen gerektiğini mi düşünüyorsun?
- Why didn't somebody call me?
- Neden birisi beni çağırmadı?
- Somebody has to be held accountable for his death.
- Birinin onun ölümünden sorumlu tutulması gerekiyor.
- Tom woke up when he heard somebody knocking on the door.
- Tom birinin kapıyı çaldığını duyunca uyandı.
- When was the last time that you asked somebody for help?
- En son ne zaman birinden yardım istedin?
- I could have sworn I saw somebody.
- Birini gördüğüme yemin edebilirim.
- Somebody tried to kill them.
- Biri onları öldürmeye çalıştı.
- How can you know if somebody loves you?
- Birinin seni sevdiğini nasıl anlarsın?
- I want to be somebody when I grow up.
- Büyüdüğümde ben önemli biri olmak istiyorum.
- Somebody has left his bag on the bench.
- Birisi çantasını bankta unutmuş.
- Tom wants somebody to help him.
- Tom kendine yardım edecek birini istiyor.
- Somebody tipped off the gang members to the police surveillance.
- Biri çete üyelerini polise ihbar etti.
- Tom felt somebody touch his shoulder.
- Tom birinin omzuna dokunduğunu hissetti.
- Why didn't somebody stop Tom?
- Niçin birisi Tom'u durdurmadı?
- Somebody killed Tom today.
- Bugün biri Tom'u öldürdü.
- I'm seeing somebody.
- Birini görüyorum.
- Somebody has stolen my hair dryer.
- Biri saç kurutma makinemi çalmış.
- I'll have somebody come get you.
- Biri gelip seni alsın.
- Somebody was talking to Tom just a few minutes ago.
- Birisi sadece birkaç dakika önce Tom'la konuşuyordu.
- Somebody was talking to Tom.
- Biri Tom'la konuşuyordu.
- Somebody broke into Tom's house last night.
- Birisi dün gece Tom'un evine girdi.
- Please tell me you didn't hit somebody.
- Lütfen bana birine çarpmadığını söyle.
- Somebody is eating.
- Birileri yemek yiyor.
- Somebody wants to send a message.
- Birileri mesaj göndermek istiyor.
- Does somebody want do my homework for me?
- Benim için ödevimi yapacak biri var mı?
- Somebody was talking to them.
- Biri onlarla konuşuyordu.
- I have to find somebody to do that for me.
- Bunu benim için yapacak birini bulmalıyım.
- Can somebody help?
- Biri yardım edebilir mi?
- Somebody must be at the bottom of this affair.
- Bu işin altında birileri olmalı.
- I have to talk to somebody.
- Birisiyle konuşmak zorundayım.
- Somebody touched me.
- Biri bana dokundu.
- Somebody is standing in front of his room.
- Biri odasının önünde duruyor.
- I wish somebody else would do this for me.
- Keşke başka biri bunu benim için yapsa.
- Somebody dropped the ball.
- Birisi topu düşürdü.
- Tom sensed somebody was watching him.
- Tom birinin onu izlediğini hissetti.
- Would somebody look after him?
- Biri ona bakabilir mi?
- Won't somebody help me?
- Biri bana yardım etmeyecek mi?
- Somebody might've overheard you talking to Tom.
- Tom'la konuşurken biri kulak misafiri olmuş olabilir.
- Why didn't somebody help her?
- Neden biri ona yardım etmedi?
- Perhaps somebody can enlighten me.
- Belki biri beni aydınlatabilir.
- Somebody needs a good spanking.
- Birinin iyi bir şaplağa ihtiyacı var.
- I've already found somebody to do that job.
- O işi yapacak birini buldum bile.
- You remind me of somebody.
- Bana birini hatırlatıyorsun.
- She saw somebody waiting for her next to the school.
- O, okulun yanında onu bekleyen birini gördü.
- I'm pretty sure that somebody was tailing me.
- Birinin beni takip ettiğinden oldukça eminim.
- I met somebody yesterday who knows you.
- Biriyle tanıştım.
- It's going to be difficult to find somebody to replace Tom.
- Tom'un yerine birini bulmak zor olacak.
- Can somebody open the door please?
- Biri kapıyı açabilir mi lütfen?
- Sooner or later somebody will have to tell Tom and Mary that they have to do that.
- Er ya da geç birileri Tom ve Mary'ye bunu yapmaları gerektiğini söyleyecekler.
- Somebody burnt my treehouse.
- Biri ağaç evimi yakmış.
- Somebody should say hello.
- Biri selam vermeli.
- You need to talk to somebody.
- Senin biriyle konuşman gerek.
- Somebody has to be responsible.
- Birileri sorumlu olmalı.
- I really need to hit somebody.
- Ben gerçekten birine vurmalıyım.
- Somebody has broken this dish.
- Biri bu tabağı kırdı.
- Jane is talking with somebody.
- Jane biriyle konuşuyor.
- Somebody got there before us.
- Birisi bizden önce oraya vardı.
- Somebody needs to hire Tom.
- Birinin Tom'u işe alması lazım.
- I wish I were somebody important.
- Keşke önemli biri olsaydım.
- I need somebody to believe in me.
- Bana inanacak birine ihtiyacım var.
- Have you found somebody to replace Tom?
- Tom'un yerine birini buldunuz mu?
- Somebody stole my umbrella.
- Biri şemsiyemi çaldı.
- Tom said that somebody was after him.
- Tom birinin peşinde olduğunu söyledi.
- Tom heard somebody behind him and turned around to see who it was.
- Tom arkasında birinin sesini duydu ve kim olduğunu görmek için arkasını döndü.
- You've got to tell somebody.
- Birine söylemek zorundasın?
- Somebody must have seen something.
- Biri bir şey görmüş olmalı.
- Tom wants somebody to help him paint his house.
- Tom evini boyamak için birinden yardım istiyor.
- Somebody has stolen my suitcase.
- Biri bavulumu çaldı.
- We heard somebody shout.
- Birinin bağırdığını duyduk.
- Some people only get married to prevent their wives from marrying somebody else.
- Bazı insanlar sadece eşlerinin başka biriyle evlenmesini önlemek için evlenirler.
- You need somebody like me.
- Benim gibi birine ihtiyacın var.
- Somebody stole it from me.
- Birisi onu benden çaldı.
- Somebody, help me, please.
- Biri bana yardım etsin, lütfen.
- Tom hoped somebody would buy his old bicycle.
- Tom birinin eski bisikletini alacağını umuyordu.
- Please, let somebody hear our voice.
- Lütfen, biri sesimizi duysun.
- Send me somebody right away.
- Derhal bana birini gönder.
- Can somebody open the door please?
- Lütfen biri kapıyı açabilir mi?
- I have to talk to somebody.
- Biriyle konuşmalıyım.
- Can somebody please help me?
- Biri bana yardım edebilir mi?
- I assume there's somebody somewhere who can do what needs to be done.
- Sanırım yapılması gerekeni yapabilecek bir yerde birisi var.
- Somebody tipped off the police.
- Biri polise ihbar etti.
- There's somebody out there.
- Dışarıda biri var.
- You need to blame somebody.
- Birini suçlamalısın.
- You need somebody like me to take care of your kids.
- Çocuklarınla ilgilenecek benim gibi birine ihtiyacın var.
- I think there's somebody in the next room.
- Bence yan odada biri var.
- The neighbors informed me that somebody had tried to break into my house.
- Komşular, birinin evime girmeye çalıştığını söylediler.
- I'm sure I heard somebody shouting.
- Birinin bağırdığını duyduğuma eminim.
- Somebody told him.
- Ona biri anlatmış.
- Somebody told her the whole truth.
- Biri ona tüm gerçeği anlattı.
- Tom, I'd like you to meet somebody.
- Tom, seni biriyle tanıştırmak istiyorum.
- Somebody stole my bike.
- Birisi bisikletimi çaldı.
- Tom is looking for somebody to teach French to his children.
- Tom çocuklarına Fransızca öğretecek birini arıyor.
- Tom has hired somebody to cook for him.
- Tom kendisi için yemek pişirecek birini tuttu.
- Somebody here has to know where Tom is.
- Burada birileri Tom'un nerede olduğunu biliyor olmalı.
- Somebody might stop us.
- Biri bizi durdurabilir.
- I thought I heard somebody enter the room.
- Odaya birinin girdiğini duyduğumu sandım.
- We plan to do what Tom suggests, unless somebody tells we shouldn't.
- Biri yapmamamız gerektiğini söylemedikçe Tom'un önerdiğini yapmayı planlıyoruz.
- Let somebody else hire Tom.
- Başka biri Tom'u işe alsın.
- You live next to somebody I work with.
- Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun.
- Somebody took a shot at Tom.
- Birisi Tom'a bir el ateş etti.
- Somebody tried to blow up our office building.
- Birisi ofis binamızı havaya uçurmaya çalıştı.
- Would somebody please tell me what's going on here?
- Lütfen biri bana burada neler olduğunu anlatabilir mi?
- Somebody might've overheard your conversation with Tom.
- Birisi Tom'la konuşmana kulak misafiri olmuş olabilir.
- Does somebody want do my homework for me?
- Biri ev ödevimi benim için yapmak ister mi?
- Somebody is or was here.
- Birisi burada ya da buradaydı.
- Tom said that somebody here needed help.
- Tom burada birinin yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi.
- It looks like somebody was trying to pry open this window.
- Birisi bu pencereyi zorla açmaya çalışmış gibi görünüyor.
- Somebody tried to kill us.
- Birisi bizi öldürmeye çalıştı.
- Somebody might've overheard you talking to Tom.
- Birisi Tom'la konuşmanıza kulak misafiri olmuş olabilir.
- Somebody ought to talk to Tom.
- Birisi Tom'la konuşmalı.
- Let me talk to somebody.
- Bırak da biriyle konuşayım.
- I thought there was somebody in the meeting room.
- Toplantı odasında biri var sanıyordum.
- Somebody will do that.
- Biri bunu yapacak.
- I felt somebody pat me on the shoulder.
- Ben, birinin omzuma hafifçe vurduğunu hissettim.
- Sooner or later somebody will have to tell Tom and Mary that they have to do that.
- Er ya da geç biri Tom ve Mary'ye bunu yapmaları gerektiğini söylemek zorunda kalacak.
- Somebody killed them.
- Birileri onları öldürdü.
- Somebody messed up.
- Birisi işleri berbat etti.
- I need to hire somebody who can speak French.
- Fransızca konuşabilen birini işe almam gerekiyor.
- Somebody is playing the piano.
- Birisi piyano çalıyor.
- Somebody pushed me in.
- Biri beni içeri itti.
- How do you tell somebody that their child has died?
- Birine çocuğunun öldüğünü nasıl söylersin?
- Somebody might've followed him.
- Biri onu takip etmiş olabilir.
- Somebody set the fire.
- Yangını biri çıkardı.
- I thought there was somebody in the room.
- Odada biri var sandım.
- Tom tried to find somebody else to do the job.
- Tom işi yapacak başka birini bulmaya çalıştı.
- I hear somebody talking.
- Birisinin konuşmasını duyuyorum.
- Somebody had to do it.
- Birinin bunu yapması gerekiyordu.
- Did somebody call the police?
- Biri polisi mi aradı?
- Hey, there's somebody coming out of the cave.
- Hey, mağaradan çıkan biri var.
- Did somebody help you do that?
- Biri onu yapmanıza yardım etti mi?
- Somebody has to go first.
- Birinin önce gitmesi lazım.
- Somebody took a shot at them.
- Biri onlara bir el ateş etti.
- I thought somebody was there.
- Birinin orada olduğunu sanıyordum.
- Somebody has to stop her.
- Biri onu durdurmalı.
- Somebody tried to kill me.
- Biri beni öldürmeye çalıştı.
- Somebody just called.
- Az önce biri aradı.
- Are you looking for somebody?
- Birisini mi arıyorsunuz?
- Can't you get somebody else to help you?
- Sana yardım etmek için başka birini bulamaz mısın?
- Can somebody get him a drink?
- Biri ona içki getirebilir mi?
- I want to be somebody when I grow up.
- Büyüdüğümde önemli biri olmak istiyorum.
- Can somebody give me a hand here?
- Biri bana yardım edebilir mi?
- Tom heard somebody yell his name.
- Tom birinin adını seslendiğini duydu.
- I heard somebody talking.
- Birinin konuştuğunu duydum.
- Did you pay somebody to write this for you?
- Bunu yazması için birine para mı verdin?
- Somebody was talking to him.
- Biri onunla konuşuyordu.
- Somebody, open this door, please.
- Birisi bu kapıyı açsın, lütfen.
- It won't be difficult to find somebody to do that for you.
- Bunu sizin için yapacak birini bulmak zor olmayacak.
- Somebody had to do something about it.
- Birisi bu konuda bir şey yapmak zorundaydı.
- Would somebody look after him?
- Biri ona göz kulak olabilir mi?
- Somebody needs to be here for the children.
- Çocuklar için birinin burada olması gerekiyor.
- She saw somebody waiting for her next to the school.
- Okulun yanında onu bekleyen birini görmüş.
- Sami looked at himself as somebody smarter than anybody else.
- Sami kendini herkesten daha zeki biri olarak görüyordu.
- Somebody took a shot at Tom.
- Biri Tom'a ateş etti.
- Why didn't somebody tell them?
- Neden biri onlara söylemedi?
- Somebody took away my bag.
- Biri çantamı aldı.
- Somebody is going to get killed.
- Birileri öldürülecek.
- Can you get somebody to help you?
- Sana yardım edecek birini bulabilir misin?
- Tom said that he heard somebody screaming.
- Tom birinin çığlık attığını duyduğunu söyledi.
- Is somebody there?
- Orada biri mi var?
- It'll be difficult to find somebody to do that for you.
- Bunu senin için yapacak birilerini bulmak zor olacak.
- Professor Tanaka wants somebody to help him with his study.
- Profesör Tanaka çalışmasına yardım edecek birini istiyor.
- Somebody was calling my name.
- Biri adımı sesleniyordu.
- Tom is always talking to somebody.
- Tom her zaman biriyle konuşuyor.
- He heard somebody say his name.
- Birinin adını söylediğini duydu.
- It looks as though Tom is waiting for somebody.
- Tom sanki birini bekliyor gibi görünüyor.
- Is somebody teaching you French?
- Biri sana Fransızca mı öğretiyor?
- Maybe somebody wants that.
- Belki biri onu istiyor.
- Tom wants somebody to help Mary.
- Tom, Mary'ye yardım edecek birini istiyor.
- There's somebody out there.
- Orada dışarıda biri var.
- Somebody had to do something.
- Birinin bir şey yapması gerekiyordu.
- Somebody whispered Tom's name.
- Biri Tom'un adını fısıldadı.
- I wanted somebody to talk to.
- Konuşacak birini istedim.
- Somebody attacked Tom.
- Biri Tom'a saldırdı.
- I saw somebody kiss her.
- Birinin onu öptüğünü gördüm.
- When was the last time you asked somebody for help?
- En son ne zaman birinden yardım istedin?
- Somebody is eating.
- Birisi yemek yiyor.
- I'd have been able to do that if somebody had shown me how.
- Biri bana nasıl yapılacağını gösterseydi bunu yapabilirdim.
- There's somebody coming up the stairs.
- Merdivenlerden çıkan biri var.
- I know somebody knows the answers.
- Birinin cevapları bildiğini biliyorum.
- Somebody stole it from me.
- Biri benden çaldı.
- We're looking for somebody who is well versed in French.
- Fransızcası iyi olan birini arıyoruz.
- I heard somebody cry out.
- Birinin çığlık attığını duydum.
- Tom will find somebody.
- Tom birini bulacak.
- Somebody should make a movie out of this.
- Birinin bundan bir film hazırlaması gerekir.
- There's somebody there.
- Orada biri var.
- Maybe we should tell somebody.
- Belki de birilerine söylemeliyiz.
- Is somebody going to let us in?
- Biri içeri girmemize izin verecek mi?
- Somebody must've made a mistake.
- Biri hata yapmış olmalı.
- Did somebody say something?
- Biri bir şey mi söyledi?
- Professor Tanaka wants somebody to help him with his study.
- Profesör Tanaka birinin kendisine çalışmasında yardım etmesini istiyor.
- I'll have somebody come get you.
- Seni alması için birilerini yollarım.
- Somebody wanted to kill me.
- Biri beni öldürmek istedi.
- Did you pay somebody to write this for you?
- Bunu senin için yazması için birine para ödedin mi?
- Somebody tipped off the police.
- Birisi polise haber vermiş.
- Could somebody please open the door?
- Birisi kapıyı açabilir mi, lütfen?
- Tom hoped somebody would buy his old bicycle.
- Tom eski bisikletini birinin satın alacağını umuyordu.
- No matter what you do, somebody won't like it.
- Ne yaparsan yap, birilerinin hoşuna gitmeyecek.
- Somebody has to stop him.
- Biri onu durdurmalı.
- There's somebody in there.
- Orada içeride biri var.
- Somebody has ransacked my room.
- Birisi odamı yağmalamış.
- Somebody broke into Tom's house last night.
- Biri dün gece Tom'un evine girdi.
- Somebody killed him.
- Biri onu öldürdü.
- Can somebody help me?
- Biri bana yardım edebilir mi?
- I had to tell somebody.
- Birine söylemek zorundaydım.
- Could somebody please open the door?
- Biri kapıyı açabilir mi lütfen?
- We need somebody with bold new ideas.
- Cesur yeni fikirleri olan birine ihtiyacımız var.
- Sami saw somebody else.
- Sami başka birini gördü.
- Somebody left his umbrella behind.
- Biri onun şemsiyesini geride bıraktı.
- Somebody tried to blow up our office building.
- Birisi bizim ofis binamızı havaya uçurmaya çalıştı.
- Did somebody mention my name?
- Biri benim adımı mı söyledi?
- I think you've got me confused with somebody else.
- Sanırım beni başka biriyle karıştırdın.
- I heard somebody talking.
- Birisini konuşurken duydum.
- Soon, this will be somebody else's problem.
- Yakında, bu başka birinin sorunu olacak.
- It's about time somebody did something about the high cost of medical care.
- Birilerinin tıbbi bakımın yüksek maliyeti hakkında bir şeyler yapmasının zamanı geldi.
- Somebody wanted to scare you.
- Biri seni korkutmak istemiş.
- Somebody loves everyone.
- Birileri herkesi seviyor.
- I need somebody to talk to.
- Konuşacak birine ihtiyacım var.
- I thought somebody died.
- Birinin öldüğünü düşündüm.
- I want to talk to somebody who can tell me what happened.
- Bana ne olduğunu söyleyebilecek biriyle konuşmak istiyorum.
- Somebody wrote my name on the wall.
- Biri duvara ismimi yazdı.
- I had to tell somebody.
- Birisine anlatmak zorundaydım.
- I heard somebody cry out.
- Birinin haykırdığını duydum.
- Could somebody tell me what happened?
- Biri bana ne olduğunu söyleyebilir mi?
- Somebody told me that today's test was identical to the one we had last year.
- Birisi bana bugünkü sınavın geçen yılki sınavla aynı olduğunu söyledi.
- Instead of sending somebody on your behalf, you had better go and speak in person.
- Adınıza birini göndermek yerine gidip yüz yüze konuşsanız daha iyi olur.
- You remind me of somebody I used to know.
- Bana önceden tanıdığım birini hatırlatıyorsun.
- Somebody has to stop you.
- Biri seni durdurmalı.
- Somebody told him.
- Biri ona söylemiş.
- I owe somebody something.
- Birine bir şey borçluyum.
- It's hard to love somebody when you don't know whether they love you as much as you love them.
- Birinin sizi sizin onu sevdiğiniz kadar sevip sevmediğini bilmeden onu sevmek zordur.
- Somebody ought to talk to Tom.
- Birisinin Tom'la konuşması gerekiyor.
- I think there's somebody following us.
- Galiba bizi takip edeni biri var.
- Somebody sabotaged this plane.
- Biri bu uçağı sabote etti.
- I'm sure somebody will cry.
- Eminim birileri ağlayacaktır.
- Somebody sabotaged this plane.
- Biri bu uçağı sabote etmiş.
- Somebody wanted to kill me.
- Birisi beni öldürmek istedi.
- Somebody threw a brick through my window.
- Biri pencereme tuğla fırlattı.
- Could somebody tell me what's going on?
- Biri bana ne olduğunu söyleyebilir mi?
- Somebody tried to kill me.
- Birisi beni öldürmeye çalıştı.
- Tom was lucky that somebody helped him do that.
- Tom, biri ona yardım ettiği için şanslıydı.
- Sami wanted somebody to take care of him.
- Sami birinin onunla ilgilenmesini istedi.
- Somebody took a shot at me.
- Biri bana ateş etti.
- It doesn't matter who, just ask somebody.
- Kim olduğu önemli değil, birine sor yeter.
- I need somebody to help me.
- Bana yardım edecek birine ihtiyacım var.
- Somebody has died.
- Birisi öldü.
- Why didn't somebody tell Tom?
- Neden biri Tom'a söylemedi?
- Can somebody get that?
- Birisi telefona cevap verebilir mi?
- Did somebody tell you to do that?
- Birisi sana bunu yapmanı söyledi mi?
- I met somebody yesterday who knows Tom.
- Dün Tom'u tanıyan biriyle tanıştım.
- There may be somebody in the next room.
- Yan odada biri olabilir.
- You'd better get out of here before somebody sees you.
- Biri sizi görmeden önce buradan çıksanız iyi olur.
- Would somebody please tell me what's going on?
- Lütfen biri bana neler olduğunu söyler mi?
- Somebody was in the car with Layla.
- Biri arabada Leyla'yla birlikteydi.
- Tom wants to get somebody to do that for Mary.
- Tom bunu Mary için yapacak birini bulmak istiyordu.
- Somebody tried to kill him.
- Biri onu öldürmeye çalıştı.
- Somebody tried to kill Tom.
- Birisi Tom'u öldürmeye çalıştı.
Show More (853)
|