|
- I have to say that this was Parliament at its worst.
- Bunun Parlamento'nun en kötü hali olduğunu söylemek zorundayım.
- Worst of all is the situation in Irian Jaya and the Moluccas.
- En kötüsü de Irian Jaya ve Moluccas'taki durumdur.
- What they do worst is to second-guess the legislative powers of the European Parliament.
- En kötü yaptıkları şey ise Avrupa Parlamentosu'nun yasama yetkilerini ikinci plana atmaktır.
- What is worst is when degenerates of this kind are also defended with the aid of the law.
- En kötüsü de bu türden yozlaşmışların yasaların da yardımıyla savunulmasıdır.
- In that respect, Iran is one of the world's worst offenders.
- Bu açıdan İran dünyanın en kötü suçlularından biridir.
- What the ELDR Group is displaying here is penny-pinching at its worst.
- ELDR Grubu'nun burada sergilediği şey en kötü haliyle cimriliktir.
- Worst of all is the loss of animal fodder, mainly as the result of the grain lost.
- En kötüsü de kaybedilen tahılın bir sonucu olarak hayvan yemi kaybıdır.
- It was a splendid decision and means that many of my worst fears have fortunately not come true.
- Muhteşem bir karardı ve en kötü korkularımın çoğunun neyse ki gerçekleşmediği anlamına geliyor.
- The continent that has been worst affected is Africa, but the situation in Asia has also deteriorated.
- En kötü etkilenen kıta Afrika, ancak Asya'daki durum da kötüleşti.
- Worst case, you get the file and head out back.
- En kötü ihtimalle dosyayı alırsın ve geri dönersin.
- Worst case, you get the file and head out back.
- En kötü ihtimal, sen dosyayı alır ve geri dönersin.
- Worst case, you get the file and head out back.
- En kötü ihtimalle, dosyayı alır ve geri dönersin.
- This is where Layla's worst nightmare began.
- Burası Leyla'nın en kötü kabusunun başladığı yerdir.
- My worst fears came true.
- En kötü korkularım gerçek oldu.
- Fadil can either be your best ally or your worst enemy.
- Fadıl ya en iyi müttefikiniz ya da en kötü düşmanınız olabilir.
- Boredom is his worst enemy.
- Can sıkıntısı onun en kötü düşmanı.
- I am shaking hands with my worst enemy.
- En kötü düşmanımla el sıkışıyorum.
- I can be your best friend or I can be your worst enemy.
- Senin en iyi arkadaşın veya en kötü düşmanın olabilirim.
- Tom can either be your best ally or your worst enemy.
- Tom senin en iyi müttefikin ya da en kötü düşmanın olabilir.
- Dan is Linda's worst nightmare.
- Dan, Linda'nın en kötü kabusu.
- I'm my own worst enemy.
- Ben kendimin en kötü düşmanıyım.
- Every man is his own worst enemy.
- Her insan kendinin en kötü düşmanıdır.
- Sometimes, your worst enemy is sleeping right next to you and you don't realize it.
- Bazen en kötü düşmanınız hemen yanınızda yatar ve siz bunun farkında değilsinizdir.
- I'm my own worst enemy sometimes.
- Ben bazen kendimin en kötü düşmanıyım.
- This is Fadil's worst nightmare.
- Bu, Fadıl'ın en kötü kabusu.
- A flattering friend is your worst enemy.
- Pohpohlayan bir arkadaş senin en kötü düşmanındır.
- The First World War began as a regional conflict and become one of history's worst humanitarian catastrophes.
- Birinci Dünya Savaşı bölgesel bir çatışma olarak başladı ve tarihin en kötü insani felaketlerinden biri haline geldi.
- My worst fears came true.
- Benim en kötü korkularım gerçekleşti.
- This is my worst fear.
- Bu benim en kötü korkum.
- This is where Layla's worst nightmare began.
- İşte Layla'nın en kötü kabusu burada başladı.
- This is Fadil's worst nightmare.
- Bu Fadıl'ın en kötü kabusu.
- My worst nightmare is coming true.
- Benim en kötü kâbusum gerçek oluyor.
- You are your own worst enemy.
- Sen, kendi en kötü düşmanınsın.
- Mary is her own worst enemy.
- Mary kendi en kötü düşmanıdır.
- I can be your best friend or your worst enemy.
- Senin en iyi arkadaşın da olabilirim, en kötü düşmanın da.
- My worst nightmare is coming true.
- En kötü kabusum gerçek oluyor.
- Tom can either be your best friend or your worst enemy.
- Tom senin en iyi arkadaşın ya da en kötü düşmanın olabilir.
- This is every pilot's worst nightmare.
- Bu her pilotun en kötü kabusudur.
- I can be your best friend or I can be your worst enemy.
- En iyi arkadaşın da olabilirim, en kötü düşmanın da.
- What was your worst nightmare ever?
- En kötü kâbusunuz neydi?
- Tom is his own worst enemy.
- Tom, kendisinin en kötü düşmanı.
- My worst nightmare came true.
- En kötü kabusum gerçek oldu.
- Cities and provinces along the Yangtze River in central China are grappling with the country's worst drought in more than 50 years.
- Orta Çin'de Yangtze Nehri boyunca uzanan şehirler ve eyaletler, ülkenin 50 yıldan uzun süredir yaşadığı en kötü kuraklıkla boğuşuyor.
- She is her own worst enemy.
- O kendisinin en kötü düşmanıdır.
- Worst day ever!
- En kötü günümdü!
- I can be your best friend or your worst enemy.
- Ben senin en iyi arkadaşın ya da en kötü düşmanın olabilirim.
- Fadil can either be your best ally or your worst enemy.
- Fadıl ya sizin en iyi müttefikiniz ya da en kötü düşmanınız olabilir.
- Dan is Linda's worst nightmare.
- Dan, Linda'nın en kötü kabusudur.
- Tom can either be your best friend or your worst enemy.
- Tom en iyi dostun ya da en kötü düşmanın olabilir.
- I wouldn't wish that on my worst enemy.
- Bunu en kötü düşmanıma bile istemezdim.
Show More (47)
|