birine söylemek - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

birine söylemek



Sens de "birine söylemek" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)

Turc Anglais
Colloquial
birine söylemek hip n.

Sens de "birine söylemek" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 150 résultat(s)

Turc Anglais
General
yanılmış olan birine bir şeyin gerçekten nasıl olduğunu söylemek set someone right about v.
yanılmış olan birine bir şeyin gerçekten nasıl olduğunu söylemek put someone right about v.
nasıl cevap vermesi gerektiğini önceden söylemek (birine) prime v.
gidip birine bir şey söylemek accost v.
birine bir şeyi hiç sakınmadan söylemek tell something to someone straight v.
birine doğru söylemek be straight with v.
birine sırrını söylemek confide in someone v.
bir şeyi birine açık açık söylemek enunciate something to someone v.
gidip birine bir şey söylemek accoast [obsolete] v.
(duyduğu şeyi) başka birine söylemek repeat v.
(birine) polifonik şarkı söylemek organize v.
(birine) polifonik şarkı söylemek organise v.
Phrasals
(birine) kötü bir haberi vermek/söylemek break (something) to (someone) v.
(birine) kötü bir haberi vermek/söylemek break something to someone v.
(birine) bir şeyi söylemek( birine) bir fikri açmak broach (something) with (someone) v.
(birine) bir şeyi söylemek( birine) bir fikri açmak broach something with someone v.
(birine) bir şeyi söylemek( birine) bir fikri açmak broach something to someone v.
(birine bir şeyi) anlatmak/söylemek/açıklamak/göstermek run by v.
birine dışarıya çıkmasını söylemek/emretmek order someone out v.
birine bir yere girmesini söylemek/emretmek order someone in something v.
birine bir yere girmesini söylemek/emretmek order someone into something v.
birine dışarıya çıkmasını söylemek/emretmek order someone out of some place v.
birine bir şeyler söylemek talk at someone v.
birine ağzına geleni söylemek read someone out v.
birine bir yerden/bir şeyden inmesini söylemek/emretmek command someone to get off something v.
birine bir yerden/bir şeyden inmesini söylemek/emretmek order someone off (of something) v.
(şarkıyı) birine/biri için söylemek sing to someone v.
birine bir şeyi söylemek disclose something to someone v.
birine bir şeyi açıkça söylemek/göstermek disclose something to someone v.
birine veya bir şeye kötü söz söylemek curse at someone or something v.
(birine bir şeyi) bağırarak söylemek yell something out (at someone or something) v.
(birine bir şeyi) haykırarak söylemek yell something out (at someone or something) v.
(birine) kaba bir şekilde söylemek bark at (someone) v.
(birine/bir gruba) açmak/söylemek reveal to (someone or something) v.
birine doğruyu söylemek square with someone v.
(birine biriyle/bir şeyle) ilgili ne düşündüğünü söylemek express (oneself) to (someone) on (someone or something) v.
birine bir şeyle ilgili ne düşündüğünü söylemek express (oneself) to someone on something v.
(birine bir şeyi) söylemek run (something) by (one) v.
(birine) doğru olmayan (bir şey) söylemek feed (something) to (someone) v.
(birine) bir şeyi düşünmeden söylemek blurt something out (at someone) v.
(birine) bir şeyi aniden söylemek blurt something out (at someone) v.
(birine) ne yapacağını söylemek boss (one) about v.
(birine) ne yapacağını söylemek boss (one) around v.
(aşağıdaki birine) seslenerek bir şey söylemek call something down (to someone) v.
(birine bir şeyi) söylemek communicate (something) to (someone) v.
birine güvenip bir şeyini söylemek confide something in someone v.
birine güvenip bir şeyini söylemek confide something to someone v.
(birine) güvenip (bir şeyini) söylemek confide (something) to (one) v.
(birine) sırrını söylemek confide in (one) v.
(birine/bir hayvana) bağırarak (bir şey) söylemek cry (something) out (to someone or an animal) v.
(birine bir şeyi) söylemek disclose (something) to (one) v.
(bir şeyi birine) tam olarak söylemek enunciate (something) to (one) v.
birine bir şey söylemek hand someone something v.
(bir şeyi birine/bir şeye) söylemek impart (something) to (someone or something) v.
(birine bir şeyi) söylemek inform (one) about (something) v.
(birine bir şeyi) söylemek inform (one) of (something) v.
(birine) öylesine söylemek joke around with (one) v.
(birine) lafın gelişi söylemek joke around with (one) v.
(birine) doğruyu/gerçeği söylemek level with (one) v.
birine doğruyu/gerçeği söylemek level with someone v.
(birine) yalan söylemek lie to (one) v.
(birine) ne yapacağını söylemek order (one) about v.
(birine) ne yapacağını söylemek order (one) around v.
(birine bir şey) söylemek/demek say (something) to (one) v.
(birine) gitmesini söylemek/emretmek send (one) off v.
(birine) dışarı çıkmasını söylemek send (one) out v.
(birine bir yerden) çıkmasını söylemek send (one) out of (some place) v.
(birine biri/bir şey) hakkında bir şey söylemek/göstermek tell (one) about (someone or something) v.
(birine) güvenip gizli (bir şeyi) söylemek trust (someone) with (something) v.
Colloquial
birine bir şey hakkında yalan söylemek lie to someone about something v.
bir şeyi birine söylemek lay something on someone v.
(birine) ısrarla söylemek put it to (someone) v.
(birine) açıkça söylemek put it to (someone) v.
(birine) yalan söylemek shine (one) on v.
(birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek tell somebody what they can do with something v.
(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek tell somebody what they can do with something v.
birine yalan söylemek fake on someone v.
(birine) direkt/doğrudan söylemek give it to (one) straight v.
(birine) iğneleyici söz söylemek needle (one) v.
(birine) neyin ne olduğunu anlatmak/söylemek tell (someone) what's what v.
Idioms
(birine) kötü bir haberi alıştıra alıştıra söylemek break it (to someone) gently v.
sıkıntısını/derdini (birine) söylemek burden (someone) with (something) v.
(birine) hoşa gitmeyecek gerçekleri söylemek/duyurmak burden someone with something v.
birine (bir konu hakkında) doğruları söylemek level with someone about something v.
birine her şeyini söylemek bare one's heart v.
birine mantıklı davranmasını söylemek talk some sense into somebody v.
birine ağzına geleni söylemek call someone every name in the book v.
birine her şeyini söylemek bare one's soul v.
birine yanlış bildiği bir konu hakkında doğruyu söylemek put someone right v.
birine bir şeyi onu kırmadan söylemek let (one) down easy v.
birine ummadığı bir anda ilk kez onu sevdiğini söylemek drop the l-bomb v.
birine/bir şeye zarar verecek şeyler söylemek/yapmak drag someone or something through the dirt v.
birine/bir şeye zarar verecek şeyler söylemek/yapmak drag someone or something through the mud v.
birine ağzına geleni söylemek give someone a mouthful [uk] v.
(birine) iğneli sözler söylemek have a jab at (someone or something) v.
(birine) kırıcı sözler söylemek have a jab at (someone or something) v.
(birine) bir ton laf söylemek be down on somebody like a ton of ˈbricks v.
(birine) bir ton laf söylemek come down on somebody like a ton of ˈbricks v.
(birine) ağzına geleni söylemek give (someone) the length of (one's) tongue v.
(birine) bir şey yapmasını söylemek give (someone) the word v.
(birine bir şeyi) tekrar/son bir kez daha söylemek run (something) by (one) one more time v.
(birine bir şeyi) söylemek run (something) past (one) v.
(birine) duymak istediklerini söylemek pour honey in (one's) ear v.
(birine) hep iyi olan şeyleri söylemek pour honey in (one's) ear v.
birine direkt sormak, söylemek ask (or tell) someone point-blank v.
birine dobra dobra sormak, söylemek ask (or tell) someone point-blank v.
birine lafı dolandırmadan sormak, söylemek ask (or tell) someone point-blank v.
birine pat diye sormak, söylemek ask (or tell) someone point-blank v.
birine doğrudan sormak, söylemek ask (or tell) someone point-blank v.
birine açıkça/direkt sormak, söylemek ask (or tell) someone point-blank v.
birine bir ton laf söylemek be/come down on somebody like a ton of ˈbricks v.
birine bir araba laf söylemek be/come down on somebody like a ton of ˈbricks v.
(birine bir konuda) doğruyu söylemek come clean (with somebody) (about something) v.
(birine) doğruyu söylemek come clean with (someone) v.
(birine) düşüncelerini sert bir şekilde söylemek come on strong (with somebody) v.
birine bir iki söz/laf söylemek could tell someone a thing or two v.
birine bir iki söz/laf söylemek could teach someone a thing or two v.
(birine) bir şeyi tekrar tekrar söylemek drive something home (to somebody) v.
(birine) bir şeyi üzerine basa basa söylemek drive something home (to somebody) v.
(birine) bir şeyi tekrar tekrar söylemek hammer something home (to somebody) v.
(birine) bir şeyi üzerine basa basa söylemek hammer something home (to somebody) v.
birine (biri/bir şey) hakkındaki gerçekleri söylemek give somebody the low-down (on somebody/something) v.
(birine) ağzına geleni söylemek give (one) a mouthful [uk] v.
birine inandıracak bir şey yapmak/söylemek give somebody to believe/understand… v.
birine bütün gerçekleri söylemek give somebody the low-down v.
birine (biri/bir şey hakkında) bütün gerçekleri söylemek give somebody the low-down (on somebody/something) v.
birine (biri/bir şey hakkında) önemli unsurları söylemek give somebody the low-down (on somebody/something) v.
birine ağzına geleni söylemek give someone a piece of your mind v.
(birine) güzel/aşk dolu/sevgi dolu sözler söylemek lay some sweet lines on (one) v.
(birine) tatlı sözler söylemek lay some sweet lines on (one) v.
(birine) haber vermek/söylemek let (one) know v.
(birine) içindekileri söylemek/dökmek need to vent (to someone) v.
(birine bir şeyi) tekrar söylemek run (something) by (one) again v.
(birine birinden) selam söylemek say hello to (someone) for (one) v.
birine bir iki şey söylemek tell (or teach) someone a thing or two v.
Speaking
birine selamını söylemek say hello to someone (for me) v.
Slang
(birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek tell (one) where to put it v.
(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek tell (one) where to put it v.
(birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek tell someone where to put (or what to do with) something v.
(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek tell someone where to put (or what to do with) something v.
(birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek tell (one) where to shove it v.
(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek tell (one) where to shove it v.
(birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek tell (one) where to stick it v.
(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek tell (one) where to stick it v.
(birine) bir ton laf söylemek come down on (one) like a ton of bricks v.
birine bir ton laf söylemek come down on someone like a ton of bricks v.
(birine) söylemek put (one) wise v.
(birine) söylemek slip it to (one) [dated] v.
birine bir şeyi bir tarafına monte etmesini söylemek tell somebody where to put something v.
birine bir şeyi bir tarafına monte etmesini söylemek tell somebody where to stick something v.