brass - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

brass

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "brass" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 37 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
brass adj. pirinç
General
brass n. mangır
brass n. yüksek rütbeli subaylar
brass n. para
brass n. cüret
brass n. tıngır
brass n. küstahlık
brass n. pirinçten yapılmış eşya veya kaide
brass n. bando
brass n. yüzsüzlük
brass n. mermi kovanı
brass n. pirinç
brass n. bir uzunluk birimi
brass n. kamu idaresinin veya işletme yönetiminin üst seviyeleri
brass n. bir kulaca eşdeğer bir uzunluk birimi
brass v. pirinçle kaplamak
brass adj. sarı
brass adj. pirinçten yapılmış
brass adj. yankı yapan
brass adj. çınlayan
Technical
brass n. pirinç
brass n. sarı metal
brass n. pirinç anı plaketi
brass n. bakır alaşımından yapılmış yatak burcu
brass adj. sarı
brass adj. pirinç kaplanmış
Furniture
brass n. pirinçten yapılmış mobilya aksesuarı
Automotive
brass n. pirinç levha
brass n. pirinç alaşım
Chemistry
brass n. pirinç
brass n. pirinç alaşım
Hunting
brass n. pirinç sarı metal kovan
Music
brass n. pirinç veya madeni alaşımdan yapılmış çalgılar
brass n. grubun veya orkestranın pirinç enstrüman çalan bölümü
British Slang
brass n. fahişe
brass n. orospu
brass n. para

Sens de "brass" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 380 résultat(s)

Anglais Turc
General
top brass n. amir
brass hat n. yüksek rütbeli subay
top brass n. şef
brass band n. bando
brass tube n. pirinç boru
brass plating n. pirinç kaplama
brass band n. mızıka
brass pipe n. pirinç boru
brass knuckles n. pirinç muşta
top brass n. üst rütbeli subaylar
admiralty brass n. gemici pirinci
naval brass n. gemici pirinci
beta brass n. beta pirinci
red brass n. kırmızı pirinç
brass farthing n. metelik
the brass n. bando
red brass n. kızıl pirinç
cartridge brass n. fişek pirinci
yellow brass n. sarı pirinç
top brass n. yüksek rütbeli subay
brass knuckles n. muşta
brass knucks n. muşta
brass mirror n. pirinç ayna
brass cage n. pirinç kafes
brass knob handle n. pirinç topuz kulp
brass fastener n. maşa raptiye
brass brads n. maşa raptiye
brass fasteners n. maşa raptiye
brass pot n. pirinç çömlek
high brass n. üst düzey yetkili
high brass n. üst düzey çalışan
high brass n. yüksek rütbeli çalışan
horse brass n. pirinç at aksesuarı
horse brass n. koşum takımına takılan yuvarlak dekoratif bir pirinç aksesuar
get down to brass tacks v. ayakları yere basarak konuşmak
get down to brass tacks v. sadede gelmek
get down to brass tacks v. pratikten söz etmek
as bold as brass adj. son derece yüzsüz
as bold as brass adj. saygısız
as bold as brass adj. küstah
brass-collar adj. bir siyasi parti hangi adayı çıkarırsa çıkarsın ona oy veren
brass-collar adj. bir siyasi partiden şaşmayan
brass-visaged adj. küstah
brass-visaged adj. cesur
Phrasals
brass off v. çok sinirlendirmek
brass off v. çileden çıkarmak
brass off v. küplere bindirmek
brass off v. öfkeden çıldırtmak
brass off v. deli etmek
brass off v. gıcık etmek
brass off v. sinirini bozmak
Colloquial
big brass n. ağırtoplar
big brass n. kodamanlar
big brass n. büyük oyuncular
big brass n. üst sıralar
the top brass n. idari kadro
the top brass n. yönetici kadro
brass hats n. yüksek rütbeli subaylar
brass neck [uk] n. sinir
brass neck [uk] n. küstahlık
brass-balled adj. cesur
brass-tacks adj. kısa ve öz
Idioms
big brass n. (güç ve etki açısından bir gruptaki) büyükler/büyük adamlar
big brass n. kodamanlar
big brass n. (büyük) patronlar
big brass n. tepedekiler
brass ceiling n. askerlikte kadınların yükselmesinin önündeki soyut engel/bariyer
brass ceiling n. askeriyedeki cam tavan
brass neck [uk] n. cesareti olma
brass neck [uk] n. cesaret etme
brass neck [uk] n. bir şey yapma cesaretini gösterme
brass neck [uk] n. cüret etme
brass neck [uk] n. (bir şeyi yapacak) yüzü olma/bulma
brass neck [uk] n. (bir şeyi yapacak kadar) sinirleri sağlam olma
brass neck [uk] n. (bir şeyi yapmaya) sinirleri dayanma
brass neck [uk] n. (bir şeyi yapmayı) gözü yeme
brass neck [uk] n. utanmaz
brass neck [uk] n. arsız
brass neck [uk] n. küstah
brass neck [uk] n. yüzsüz
brass nerve n. cesareti olma
brass nerve n. cesaret etme
brass nerve n. bir şey yapma cesaretini gösterme
brass nerve n. cüret etme
brass nerve n. (bir şeyi yapacak) yüzü olma/bulma
brass nerve n. (bir şeyi yapacak kadar) sinirleri sağlam olma
brass nerve n. (bir şeyi yapmaya) sinirleri dayanma
brass nerve n. (bir şeyi yapmayı) gözü yeme
brass nerve n. utanmaz
brass nerve n. arsız
brass nerve n. küstah
brass nerve n. yüzsüz
brass tacks n. can alıcı nokta
brass tacks n. (bir meselenin) temel/öncelikli yönleri
brass tacks n. temel/asıl/öncelikli mesele/konu
brass tacks n. sadet
brass ceiling n. çelik tavan
brass ceiling n. orduda kadınların rütbe alarak ilerlemesine karşı soyut engel
brass ceiling n. ordudaki cinsiyet ayrımcılığı engeli
brass farthing n. asgari tutar
cold enough to freeze the balls off a brass monkey n. aşırı soğuk
the brass ring n. başarının karşılığı
brass monkey weather n. buz gibi hava
the brass ring n. büyük ödül
brass monkey weather n. çok soğuk hava
the brass ring n. elde edilen başarı karşılığı alınan ödül
as bold as brass n. gözü kara
the top brass n. idari kademe
brass farthing n. metelik
the top brass n. omzu kalabalık komutan
the top brass n. üst yönetim kademesi
the top brass n. yüksek rütbeli subay
the top brass n. (askeri) üst düzeydeki görevli
a brass hat n. güçlü/etkili kimse
a brass hat n. nüfuzlu/sözü geçen kimse
a brass hat n. yetkili kimse
a brass hat n. otorite sahibi kimse
brass farthing n. beş kuruş
brass farthing n. beş para
brass monkey n. aşırı soğuk (hava)
brass monkey n. dondurucu soğuk (hava)
brass monkey n. buz gibi (hava)
brass monkey n. dondurucu (hava)
brass monkeys n. aşırı soğuk (hava)
brass monkeys n. dondurucu soğuk (hava)
brass monkeys n. buz gibi (hava)
brass monkeys n. dondurucu (hava)
brass neck/nerve [uk] n. cüret etme
brass neck/nerve [uk] n. yüzü olma
brass neck/nerve [uk] n. yüz bulma
brass neck/nerve [uk] n. arsızlık
brass neck/nerve [uk] n. yüzsüzlük
brass ring n. başarının karşılığı
brass ring n. ödül
brass ring n. mükafat
brass ring n. başarıya/zenginliğe ulaşma şansı
brass ring n. başarıyı/zenginliği elde etme şansı
be not worth a brass farthing v. beş para etmez olmak
be not worth a brass farthing v. on para etmemek
be not worth a brass farthing v. metelik olmak
be not worth a brass farthing v. zerre kadar değeri olmamak
double in brass v. başka bir göreve daha bakmak
double in brass v. ikinci bir görev daha üstlenmek
double in brass v. başka birinin yerine de bakmak
double in brass v. ikinci bir şapka daha giymek/taşımak
double in brass v. iki kişinin işini yapmak
double in brass v. iki karpuzu bir koltuğa sığdırmak
double in brass v. çift/iki enstrüman çalmak
have the brass face to (do something) v. (bir şey yapmaya) yüzü olmak
have the brass face to (do something) v. (bir şey yapmaya) yüz bulmak
have the brass face to (do something) v. (bir şey yapmaya) yüzü tutmak
have the brass face to (do something) v. (bir şey yapmaya) cesareti olmak
have the brass face to (do something) v. (bir şey yapmaya) cesaret/cüret etmek
have the brass face to (do something) v. (bir şey yapmaya) çekinmemek
have the brass face to (do something) v. (bir şey yapma) cesaretini/yüzsüzlüğünü göstermek
part brass rags with (one) v. tartışmalı ayrılmak/boşanmak
part brass rags with (one) v. kavgalı ayrılmak/boşanmak
part brass rags with (one) v. tartışarak ayrılmak/boşanmak
part brass rags with (one) v. kavga ederek ayrılmak/boşanmak
part brass rags with (one) v. ilişkisini kesmek
part brass rags with (one) v. ipleri koparmak
part brass rags with (one) v. iplerini koparmak
part brass rags with (one) v. bağlarını koparmak
part brass rags with v. tartışmalı ayrılmak/boşanmak
part brass rags with v. kavgalı ayrılmak/boşanmak
part brass rags with v. tartışarak ayrılmak/boşanmak
part brass rags with v. kavga ederek ayrılmak/boşanmak
part brass rags with v. ilişkisini kesmek
part brass rags with v. ipleri koparmak
part brass rags with v. iplerini koparmak
part brass rags with v. bağlarını koparmak
get down to brass tacks v. asıl konuya gelmek
have the brass neck to do something (brit) v. bir şeyi yapmaya cesareti olmak
have the brass to do something v. bir şeyi yapmaya cüret etmek
have the brass balls to do something (us) v. bir şeyi yapmaya cesareti olmak
have the brass balls to do something v. bir şeyi yapmaya cesaret etmek
have the brass neck to do something v. bir şeyi yapmaya cesaret etmek
have the brass neck to do something v. bir şeyi yapmaya cüret etmek
have the brass to do something v. bir şeyi yapmaya cesaret etmek
have the brass balls to do something v. bir şeyi yapmaya cüret etmek
brass someone off v. çok sinirlendirmek
brass someone off v. çileden çıkarmak
brass someone off v. küplere bindirmek
get down to brass tacks v. sadede gelmek
come down to brass tacks v. sadede gelmek
double in brass v. iki kişilik iş yapmak
double in brass v. aynı anda başkasının işini de yapmak
double in brass v. iki işi birden yapmak
bold as brass adj. küstah
bold as brass adj. saygısız
bold as brass adj. yüzsüz
down to brass tacks adj. asıl konuya odaklanmış
down to brass tacks adj. sadede gelmiş
down to brass tacks adj. asıl önemli olan yönlere odaklanmış
cold enough to freeze the balls off a brass monkey expr. buz gibi
as bold as brass expr. çok cesur
where there's muck there's brass expr. çok para kazanmak istiyorsan elini kirleteceksin
cold enough to freeze the balls off a brass monkey expr. çok soğuk
brass monkey weather expr. dondurucu soğuk
bold as brass expr. çok cesur
cold enough to freeze the balls off a brass monkey expr. dondurucu soğuk
with brass knobs on expr. hatta daha da fazla
where there's muck there's brass expr. kirli işlerde kazanılacak para da çoktur
as bold as brass expr. küstah
as bold as brass expr. saygısız
get down to brass tacks expr. sadede gelelim
as bold as brass expr. yüzsüz
it doesn't matter a brass farthing expr. vız gelip tırıs gider
with brass knobs on expr. ve dahası
let's get down to brass tacks expr. sadede gelelim
let's get down to brass tacks expr. hemen konuya girelim
it's brass monkeys outside [uk] expr. dışarısı buz gibi
it's brass monkeys outside [uk] expr. dışarıda hava çok soğuk
it's brass monkeys outside [uk] expr. dışarıda dondurucu bir soğuk var
it's brass monkeys outside [uk] expr. dışarıda götünü donduran bir soğuk var
Speaking
the same to you with brass knobs on expr. benim için ne düşünüyorsan allah sana iki katını versin
the same to you with brass knobs on expr. daha beter olasın emi
Technical
red brass n. yüksek bakır içeren kırmızı pirinç levha
red brass n. kalay, kurşun ve çinko ile birlikte yüksek oranda bakır içeren dökme bakır alaşımı
hexagonal brass rod n. altı köşeli pirinç çubuk
white brass n. ak pirinç
axle brass n. aks bağlantısı
alpha beta brass n. alfa beta pirinci
alpha brass n. alfa pirinci
alpha-beta brass n. alfa-beta pirinci
aluminium brass n. alüminyum pirinci
brass solder connector n. bakır lehim bağlantısı
beta brass n. beta pirinci
brass threaded at one end n. bir ucu pirinç vida dişli
white brass n. beyaz pirinç
dezincified brass n. çinkosuzlaşmış pirinç
rolled brass n. çekme pirinç
deep drawn brass n. derin çekilmiş pirinç
naval brass n. donanma pirinci
cast brass n. dökme pirinç
casting brass n. döküm pirinci
gamma brass n. gamma pirinci
naval brass n. gemici pirinci
red brass n. kızıl pirinç
leaded brass n. kurşun pirinci
leaded semi-red brass n. kurşunlu yarı-kızıl pirinç
cartridge brass n. kovan pirinci
leaded brass n. kurşunlu pirinç
leaded red brass n. kurşunlu kızıl pirinç
free cutting brass n. kolay kesilen pirinç
ingot brass n. külçe pirinç
nickel brass n. nikelli pirinç
(metal) brass n. pirinç
brass solder n. pirinç lehimi
brass casting n. pirinç döküm
brass pipe n. pirinç boru
brass mesh wire n. pirinç tellerle örerek yapılmış filtre elemanı
brass coating n. pirinç kaplama
brass coated battery n. pirinç giydirmeli batarya
brass seal n. pirinç conta
brass sheet n. pirinç sac
brass bath n. pirinç kaplama yunağı
brass-founder n. pirinç dökümcü
brass rolling mill n. pirinç haddesi
brass connector n. pirinç bağlantı elemanı
brass screws n. pirinç vidalar
brass strip n. pirinç şerit
brass ware n. pirinç eşyalar
brass plated tire-cord n. pirinç kaplı lastik teli
brass solder n. pirinç lehim
brass wire n. pirinç tel
brass welding rod n. pirinç kaynak çubuğu
brass plate n. pirinç levha
brass melting n. pirinç eritme
brass finishing n. pirinç hazırlama işlemi
brass melting furnaces n. pirinç eritme ocağı
brass-founder n. pirinç dökmeci
brass polisher n. pirinç parlaklaştırıcılar
brass tube n. pirinç boru
brass rolling n. pirinç haddeleme
brass hinge n. pirinç menteşe
brass plating n. pirinç kaplama
brass smith n. pirinççi
brass rod n. pirinç çubuk
brass colouring n. pirinç renklendirme
brass plated tyre-cord n. pirinç kaplı lastik teli
yellow brass n. sarı pirinç
silicon brass n. silisyum pirinci
hard brass n. sert pirinç
silicon brass n. silisyumlu pirinç
cyanide brass plating n. siyanürlü pirinç kaplama
standard brass n. standart pirinç
commercial brass n. ticari pirinç
semired brass n. yarıkızıl pirinç
bearing brass n. yatak pirinci
high lead brass n. yüksek kurşunlu pirinç
rich low brass n. zengin düşük pirinç
brass foil n. pirinç folyo
high brass n. yüzde 65 bakır ve yüzde 35 çinko içeren pirinç
high-strength brass n. yüksek dayanımlı pirinç
high-strength brass n. yüksek mukavemetli pirinç
high-strength brass n. sertleştirmek için %1-4 oranında manganez eklenmiş pirinç
low brass n. amiral pirinç
low brass n. %30 veya altında çinko içeren pirinç alaşımı
Computer
big brass n. büyük ve güçlü bir ana bilgisayar
Textile
brass snaps n. pirinç malzemeden yapılmış sarı çıt çıt
Construction
red brass n. kızıl pirinç
yellow brass n. sarı pirinç
Automotive
brass plating n. çinko kaplama
brass punch n. pirinç zımba
Marine
admiralty brass n. donanma pirinci
admiralty brass n. tobin bronzu
admiralty brass n. amiral pirinç
admiralty brass n. bahriye pirinci
admiralty brass n. gemici pirinci
brass telescope n. pirinç teleskop
nautical brass telescope n. pirinç/pirinçten deniz teleskopu
brass farthing n. zerre kadar
brass monkey n. eskiden gemilerde üstüne gülle konulan metal bir stant
Mining
beta brass n. beta pirinci
semi-red brass melting n. kızılımsı tunç eritme
semi-red brass n. kızılımsı tunç
Printing
brass rubbing n. pirinç çıkarma
brass rubbing n. pirinç çıkarma yöntemiyle yapılan baskı
Food Engineering
dezincification resistance of brass n. pirincin çinkosuzlaşma dayanımı
brass exposed to fresh or saline waters n. tatlı veya tuzlu sulara maruz kalan pirinç
Gastronomy
any round brass or coper tray used as a table for serving meals n. sini
Chemistry
aluminum brass n. yüzde 76 bakır, yüzde 22 çinko ve yüzde 2 alüminyum içeren alaşım
manganese-silicon bearing brass n. manganlı silisli yatak pirinci
Botanic
brass buttons (cotula coronopifolia) n. sarı çiçekli bir güney afrika otu
brass buttons n. cotula coronopifolia bitkisinin altın sarısı çiçek başları
Religious
altar brass n. kilisedeki sunakta bulunan şamdan, haç, vazo gibi pirinç eşyalar
Military
cartridge brass n. fişek pirinci
Hunting
cartridge brass n. fişek pirinci
brass head n. pirinç dip tablalı tüfek fişeği
Art
brass instrument n. bakır nefesli çalgı
Music
brass-band n. fanfar
brass instrument n. nefesli çalgı
brass instrument n. üflemeli çalgı
brass section n. (bir orkestrada) üflemeli çalgılar bölümü
brass section n. (bir orkestrada) nefesli çalgılar bölümü
brass family n. pirinç enstrüman ailesi
Engineering
british standard brass thread n. ingiliz standart pirinç vida dişi
bsb (british standard brass thread) abrev. ingiliz standart pirinç vida dişi
Slang
brass balls n. arsızlık
brass balls n. dalyaraklık
top brass n. devlet ileri gelenleri
brass balls n. hıyarlık
brass balls n. hıyartoluk
brass balls n. hırtlık
brass balls n. hayasızlık
brass balls n. hırtapozluk
brass hat n. omzu kalabalık subay
brass balls n. kendini beğenmişlik
brass balls n. küstahlık
brass balls n. taşak
brass balls n. taşak/taşağı altı okka
brass hat n. yüksek rütbeli subay
a brass farthing [old-fashioned] [uk] n. beş para
a brass farthing [old-fashioned] [uk] n. beş kuruş
a brass farthing [old-fashioned] [uk] n. metelik
a brass farthing [old-fashioned] [uk] n. zırnık
brass hat n. yüksek rütbeli memur
be not worth a brass farthing [uk] v. işe yaramaz olmak
he hasn't got a brass razoo expr. beş parasız
he hasn't got a brass razoo expr. çok fakir
not a brass farthing expr. beş para
not a brass farthing expr. zırnık
not a brass farthing expr. beş kuruş
not a brass farthing expr. metelik
not a brass farthing expr. hiç parasız
not a brass farthing expr. malsız mülksüz
not a brass farthing expr. varlıksız
not worth a brass farthing [uk] expr. beş para etmez
not worth a brass farthing [uk] expr. on para etmez
not worth a brass farthing [uk] expr. zerre kadar bile değersiz
not worth a brass farthing [uk] expr. işe yaramaz
British Slang
brass nail n. fahişe
brass nail n. orospu
brass-neck n. yüzsüz
brass-neck adj. saygısız
brass-necked adj. saygısız
brass-necked adj. yüzsüz
the same to you with brass knobs on expr. (benden) daha beter ol e mi
same to you with brass knobs on! expr. (söylediklerini) aynen iade ediyorum!