burst - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

burst

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "burst" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 85 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
burst n. patlak
burst v. patlamak
General
burst n. ileri atılma
burst n. açılma
burst n. yarık
burst n. çatlama
burst n. infilak
burst n. hamle
burst n. atış
burst n. patlama
burst n. patlayış
burst n. parlama
burst n. çakma
burst n. patlatma
burst n. tufan
burst v. atılmak
burst v. fışkırmak
burst v. fırlamak
burst v. infilak etmek
burst v. patlatmak
burst v. aniden açmak
burst v. çatlamak
burst v. ortaya çıkmak
burst v. patlak vermek
burst v. patlamak
burst v. patlama yapmak
burst v. şişip çatlamak
burst v. patlatmak (lastik/balon vb'ni)
burst v. gerilim sonucu kırılmak
burst v. (çıban) patlayıp boşalmak
burst v. (özellikle kılıç gibi el silahları) çarparak parçalanmak
burst v. taşmak
burst v. bir anda ortaya çıkmak
burst v. bir anda ortadan kaybolmak
burst v. ani bir değişikliğe uğramak
burst v. güçlenmek
burst v. parlaklaşmak
burst v. çiçek açmak
burst v. açılmak
burst v. (kapı) zorlayarak açmak
burst v. patlatarak açmak
burst v. ağzına kadar dolu olmak
burst v. dolup taşmak
burst v. ani bir başlangıç yapmak
burst v. dalmak
burst adj. patlamış
burst adj. patlak
burst adj. gerilim nedeniyle kırılmış
Irregular Verb
burst v. burst - burst
Colloquial
burst n. hırsızlık
burst n. soygun
burst v. (birinin) hayallerini/umutlarını yıkmak
burst v. (birini) rüyasından/hayallerinden uyandırmak
burst v. (birini) gerçeğe döndürmek
Advertising
burst n. flash yazı
Technical
burst n. gaz iyonlaşması
burst n. otomatik tüfeğin seri olarak ateş etmesi
burst n. patlama sonucu
burst n. patlayan boruda kalan hasar
burst n. uçaksavar mermi patladıktan sonra görülen duman: kozmik ışın veya partiküllerin neden olduğu yoğun iyonlaşma
burst n. radyo dalgalarının sinyal gücündeki ani artış
burst n. kozmik ışın veya partiküllerin neden olduğu yoğun iyonlaşma
burst n. radyo dalgalarının sinyal gücündeki ani artış
burst v. ayrılmak
burst v. patlamak
burst v. yarılmak
Computer
burst n. çoğuşma
burst n. kağıt ayırma
burst v. kağıt ayırmak
burst adj. tekil
Informatics
burst v. kağıt ayırmak
Automotive
burst n. lastik patlaması
Aeronautic
burst n. uçaksavar mermi patladıktan sonra görülen duman
Linguistics
burst n. patlama
Environment
burst n. aniden patlama
burst n. arıza
burst n. hızlanma
burst adj. patlak
Geology
burst n. püskürme
Military
burst n. infilak
burst n. seri atış
burst n. yaylım ateşi
Sport
burst n. bir tür bilardo oyununda kırk birden fazla puan alma
burst v. bir tür bilardo oyununda kırk birden fazla puan almak
Slang
burst n. tutuklama

Sens de "burst" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 476 résultat(s)

Anglais Turc
General
low order burst n. yavaş paralanma
pipe burst n. boru patlaması
burst of applaud n. alkış tufanı
demand burst n. talep patlaması
burst of laughter n. birden kahkaha atma
burst-up n. alem
burst-up n. batma
burst-up n. patlama
burst-up n. cümbüş
burst-up n. infilak
burst of emotion n. duygu patlaması
burst of rage n. öfke patlaması
burst of anger n. öfke patlaması
burst [uk] n. eğlence
burst [uk] n. alem
burst out v. söyleyivermek
burst with impatience v. çatlamak
burst into anger v. harlamak
burst in v. söyleyivermek
burst with v. coşmak
burst out v. birden başlamak
burst inward v. birden içeriye girmek
burst a sewer v. lağım patlamak
burst into tears v. birden ağlamaya başlamak
make burst v. patlatmak
burst into flames v. tutuşmak
burst into laughter v. kahkahayı koyuvermek
burst up v. batmak
burst up v. iflas etmek
burst out crying v. birden ağlamaya başlamak
burst on v. birden hücum etmek
burst in upon v. pat diye girmek
burst upon v. yarıda kesmek
burst out v. haykırmak
burst forth v. açılmak
burst into v. aceleyle girmek
burst into laughter v. makaraları koyuvermek
burst in v. haykırmak
be ready to burst with anger v. hırsından çatlamak
burst into flames v. alev almak
burst inbud v. tomurcuklanmak
burst into laughter v. kahkaha atmak
burst out v. patlak vermek
burst in upon v. atılmak
burst in on v. pat diye girmek
burst into laughter v. kahkahayı basmak
burst into bud v. tomurcuklanmak
burst into tears v. gözyaşlarına boğulmak
burst into tears v. gözlerinden yaş boşanmak
burst into tears v. gözyaşlarını tutamamak
burst out laughing v. kahkahayı basmak
burst out laughing v. kahkahayı patlatmak
burst out laughing v. gülmekten çatlamak
burst out laughing v. gülmekten kırılmak
burst with curiosity v. meraktan çatlamak
burst into loud laughter v. kahkahalarla gülmek
burst into loud laughter v. kahkahalar atmak
burst into loud laughter v. kahkahaya boğulmak
the sales burst v. satış patlamak
burst in on v. yarıda kesmek
burst into v. birden -e başlamak
burst into v. -e boğulmak
burst with anger v. küplere binmek
burst with anger v. çok öfkelenmek
burst with anger v. öfkeden köpürmek
burst with anger v. sinirden köpürmek
burst with anger v. çok sinirlenmek
burst the tyre v. lastiği patlatmak
burst the tire v. lastiği patlatmak
burst inward v. içeriye patlamak
burst into prominence v. şöhret kazanmak
burst into prominence v. ön plana çıkmak
drink until burst v. çatlayana kadar içmek
burst [obsolete] v. kırmak
Phrasals
burst upon (one) v. birden aklına gelmek/akıl etmek
burst upon (one) v. aklında/zihninde bir fikir belirivermek
burst on (one) v. birden aklına gelmek/akıl etmek
burst on (one) v. aklında/zihninde bir fikir belirivermek
burst in v. sözü/lafı/işi kesmek
burst in v. sözü/lafı/işi bölmek
burst in v. sözün/lafın/işin arasına girmek/atlamak
burst in v. söze/lafa/işe karışmak
burst in v. söz/laf arasına atılmak
burst in v. zorla içeri girmek
burst in v. kapıyı kırarak içeri girmek
burst in (to some place) v. odaya pat diye girmek/dalmak
burst in (to some place) v. içeri dalmak
burst in (to some place) v. birden/kapıyı çalmadan/münasebetsizce içeri girmek
burst out v. fışkırmak
burst out v. aniden ve hızla akmak/gelmek
burst out v. fırlamak
burst out v. hızla dışarı çıkmak
burst out v. aniden bulunduğu yerden ayrılmak
burst out v. birdenbire/aniden (bir şey) yapmaya başlamak
burst out v. (giysi) küçük gelmek
burst out v. (giysi) içine sığmamak
burst out v. karnı/göbeği (giysiden) fırlamak
burst out v. birden bağırmak
burst out v. aniden yüksek sesle konuşmak
burst out (of something) v. fırlamak
burst out (of something) v. hızla dışarı çıkmak
burst out (of something) v. aniden bulunduğu yerden ayrılmak
burst out (of something) v. (giysi) küçük gelmek
burst out (of something) v. içine sığmamak
burst out (of something) v. karnı/göbeği (giysiden) fırlamak
burst out doing something v. birdenbire/aniden (bir şey) yapmaya başlamak
burst out v. patlamak
burst out v. infilak etmek
burst out with (something) v. birdenbire/aniden yüksek sesle (bir şeyi) dile getirmek
burst out with (something) v. birdenbire/aniden yüksek sesle bir ses çıkarmak
burst out with (something) v. feryadı basmak
burst out with (something) v. yaygara koparmak
burst out with (something) v. yaygarayı basmak
burst out with (something) v. çığlık atmak/koparmak/basmak
burst out with (something) v. yaygarayı basmak
burst out with something v. birdenbire/aniden yüksek sesle (bir şeyi) dile getirmek
burst out with something v. birdenbire/aniden yüksek sesle bir ses çıkarmak
burst out with something v. feryadı basmak
burst out with something v. yaygara koparmak
burst out with something v. yaygarayı basmak
burst out with something v. çığlık atmak/koparmak/basmak
burst out with something v. yaygarayı basmak
burst on someone v. birinin birden aklına gelmek
burst on someone v. birinin aklında birden bir fikir belirivermek
burst upon someone v. birinin birden aklına gelmek
burst upon someone v. birinin aklında birden bir fikir belirivermek
burst into (some place) v. (bir yere) zorla girmek
burst into (some place) v. (bir yere) kapıyı zorlayarak girmek
burst into (something) v. açmak
burst into (something) v. çiçek açmak
burst into (something) v. çiçeklenmek
burst into (something) v. (bir şeye) boğulmak
burst into (something) v. bir anda (bir şey) yapmaya başlamak
burst into (something) v. (bir şey) içinde kalmak
burst into (something) v. bir anda (bir şeye) teslim olmak
burst out doing v. birdenbire/aniden yapmaya başlamak
burst out into v. açmak
burst out into v. çiçek açmak
burst out into v. çiçeklenmek
burst out into (something) v. açmak
burst out into (something) v. çiçek açmak
burst out into (something) v. çiçeklenmek
burst out into (something) v. (bir şeye) boğulmak
burst out into (something) v. bir anda (bir şey) yapmaya başlamak
burst out into (something) v. (bir şey) içinde kalmak
burst out into (something) v. bir anda (bir şeye) teslim olmak
burst out of (somewhere or something) v. (bir şeyden/bir yerden) fışkırmak
burst out of (somewhere or something) v. (bir şeyden/bir yerden) dışarı akmak
burst out of (somewhere or something) v. (bir şeyden/bir yerden) bir anda ortaya çıkmak
burst out of (somewhere or something) v. (bir şeyin/bir yerin) içinden/arkasından bir anda ortaya çıkmak
burst out of (somewhere or something) v. (bir şeyden/bir yerden) bir anda belirivermek
burst out of (somewhere or something) v. (bir şeyi/bir yeri) bir hışımla terk etmek
burst out of (somewhere or something) v. (bir şeyden/bir yerden) hızla dışarı çıkmak
burst out of (somewhere or something) v. (bir şeyden/bir yerden) aniden ayrılmak
burst out with v. feryadı basmak
burst out with v. yaygara koparmak
burst out with v. yaygarayı basmak
burst out with v. çığlık atmak/koparmak/basmak
burst through v. dalıp/delip geçmek
burst with v. ile dolmak
burst with v. (bir duyguyla) dolup taşmak
burst with v. (bir duygu) patlaması yaşamak
burst with v. ile içi içine sığmamak
burst with (an emotion) v. (bir duyguyla) dolmak
burst with (an emotion) v. (bir duyguyla) dolup taşmak
burst with (an emotion) v. (bir duygu) patlaması yaşamak
burst with (an emotion) v. (bir duygudan) içi içine sığmamak
burst with (an emotion) v. (bir duyguyla) coşmak
burst forth v. zincirlerinden kurtulmak
burst forth v. şiddetli veya gürültülü bir şekilde ortaya çıkmak
burst forth v. çiçek vermek
Phrases
truth burst in me expr. birden gerçeği anladım ki
the truth burst in upon me expr. birden gerçeği anladım ki
the truth burst upon me expr. birden gerçeği anladım ki
truth burst upon me expr. birden gerçeği anladım ki
Colloquial
burst forth v. birden ortaya çıkmak
burst forth v. birden önüne çıkmak
burst into fits of rage v. küplere binmek
burst forth v. pat diye önüne çıkmak
ijbol (i just burst out laughing) abrev. gülmekten yarıldım
ijbol (i just burst out laughing) abrev. kahkahaya boğuldum
Idioms
last burst of fire n. son bir çaba/gayret
a burst of applause n. alkış tufanı
burst at the seams n. hıncahınç dolu
last burst of fire n. son bir girişim
last burst of fire n. son bir teşebbüs
last burst of fire n. son bir deneme
last burst of fire n. son bir kez deneme
last burst of fire n. yenilmeden önceki son gayret/çaba
last burst of fire n. son bir atılım
last burst of fire n. son bir hamle
burst open v. aniden açılmak/patlamak
burst open v. yıkılarak/patlayarak açılmak
burst open v. aniden açmak/patlatmak
burst open v. yıkarak/patlatarak açmak
burst (something) open v. aniden açmak/patlatmak
burst (something) open v. yıkarak/patlatarak açmak
burst (something) open v. aniden açılmak/patlamak
burst (something) open v. yıkılarak/patlayarak açılmak
burst into flames v. alev almak
burst into flame v. alev almak
burst onto the scene v. birdenbire ortaya çıkıvermek
burst into sight v. belirmek
burst a blood vessel v. burnundan solumak
burst onto the scene v. bir anda ünlenmek
burst onto the scene v. bir anda belirmek/ortaya çıkmak
burst a blood vessel v. dinden imandan çıkmak
burst a blood vessel v. çok çaba sarf etmek
burst a blood vessel v. çok sinirlenmek
burst through something v. dalıp/delip geçmek
burst out into blossom v. çiçek açmak
burst somebody's bubble v. hayallerini yıkmak
burst with excitement v. heyecanla dolu olmak
burst with pride v. gururdan göğsü kabarmak
burst the bubble v. hayallerini yıkmak
burst into sight v. görünmek
burst a blood vessel v. her yolu denemek
burst into sight v. görünmeye başlamak
burst with excitement v. heyecanla dolmak
burst out crying v. göz yaşları sel olmak
burst into laugh v. gülmekten kendini alamamak
burst with pride v. gururdan koltukları kabarmak
burst with pride v. gurur duymak
burst someone's bubble v. hayallerini yıkmak
burst with pride v. gurur dolu olmak
burst the bubble v. foyasını meydana çıkarmak
burst the bubble of somebody v. hayallerini yıkmak
burst into tears v. gözlerinden yaş boşanmak
burst out crying v. gözyaşlarına boğulmak
burst into laugh v. kahkaha patlatmak
burst upon the scene v. olay yerine gelmek/varmak
burst at the seams v. mahşer yeri gibi olmak
burst a blood vessel v. öfkelenmek
burst into laughs v. kahkaya boğulmak
burst a blood vessel v. küplere binmek
burst into laugh v. kahkahalara boğulmak
burst on the scene v. olay yerine intikal etmek
burst upon the scene v. olay yerine intikal etmek
burst into sight v. kendini göstermek
burst on the scene v. olay yerine gelmek/varmak
burst out into laughter v. kahkahalara boğulmak
burst out laughing v. kahkahalara boğulmak
burst with joy v. sevinç dolu olmak
burst with joy v. sevinçten kabına sığamamak
burst like a bubble v. sabun köpüğü gibi sönmek
burst onto the scene v. şöhret olmak
burst a blood vessel v. tepesi atmak
burst at the seams v. tıklım tıklım olmak
burst into sight at the horizon v. ufukta görünmek
burst someone's bubble v. uykudan uyandırmak
burst the bubble of somebody v. uykudan uyandırmak
burst the bubble of somebody v. umutlarını köreltmek
burst someone's bubble v. umutlarını köreltmek
burst out of somewhere v. (bir yerden) ortaya çıkmak
burst somebody's bubble v. umutlarını köreltmek
burst onto the scene v. yırtık dondan çıkar gibi bitivermek
burst somebody's bubble v. uykudan uyandırmak
burst upon the scene v. bir anda ortaya çıkmak
burst upon the scene v. hemen orada bitmek
burst on the scene v. bir anda ün kazanmak
burst on the scene v. bir anda tanınmak
burst on the scene v. bir anda dikkatleri üzerine çekmek
burst upon the scene v. bir anda ortaya çıkmak
burst upon the scene v. hemen orada bitmek
burst on the scene v. bir anda ün kazanmak
burst on the scene v. bir anda tanınmak
burst on the scene v. bir anda dikkatleri üzerine çekmek
burst on the scene v. birden ünlü olmak/ün kazanmak
burst on the scene v. bir anda tanınmak
burst on the scene v. hızlı bir şekilde şöhret olmak
burst upon the scene v. birden ünlü olmak/ün kazanmak
burst upon the scene v. bir anda tanınmak
burst upon the scene v. hızlı bir şekilde şöhret olmak
burst bubble v. hayallerini/umutlarını yıkmak
burst bubble v. foyasını meydana çıkarmak
burst into flame v. alevler içinde kalmak
burst into flame v. alevlere teslim olmak
burst into flames v. alevler içinde kalmak
burst into flames v. alevlere teslim olmak
burst the bubble of (someone) v. (birinin) hayallerini/umutlarını yıkmak
burst the bubble of (someone) v. (birini) rüyasından/hayallerinden uyandırmak
burst the bubble of (someone) v. (birini) gerçeğe döndürmek
burst with excitement v. heyecandan içi içine sığmamak
burst with excitement v. heyecanla dolup taşmak
burst with joy v. mutluluktan/sevinçten içi içine sığmamak
burst with joy v. mutlulukla/sevinçle dolup taşmak
burst with joy v. mutlulukla/sevinçle dolmak
burst one's seams v. dolup taşmak
burst at the seams expr. iğne atacak yer yok
Speaking
a pipe burst n. bir boru patladı
my appendix burst expr. apandisitim patladı
my appendix burst expr. apandistim patladı
a pipe burst expr. bir boru patlamış
Technical
nuclear exoatmospheric burst n. atmosfer dışı patlama
pipe burst n. boru patlaması
ball burst test n. bilye patlama deneyi
exhaust burst n. egzoz patlaması
electrical fast transient burst immunity test n. elektriksel hızlı geçici rejim patlama bağışıklık deneyi
noise burst signal n. gürültü yayma sinyali
error burst n. hata grubu
error burst n. hata zinciri
error burst n. hata patlaması
burst mode n. iletim kipi
internal burst n. iç yarık
burst can n. kılıfın çatlaması
rock burst n. kaya patlaması
mullen burst n. müllen patlama
minimum burst pressure n. minimum patlama basıncı
centre burst n. merkez çatlaması
centre of burst n. orta paralanma noktası
optimum height of burst n. paralanmanın optimum yüksekliği
burst test n. patlatma testi
burst mode n. patlama modu
ratios of proof and burst pressure to design working pressure n. patlama ve deneme basınçlarının tasarım çalışma basıncına oranları
burst pipe n. patlak boru
burst disturbance test n. patlama bozulma deneyi
point of burst n. paralanma noktası
burst communication n. patlamalı iletişim
burst hose n. patlak hortum
burst martensite n. patlak martensit
burst immunity test n. patlama bağışıklık deneyi
burst phenomenon n. patlama olgusu
colour burst n. renk senkronizasyon sinyali
colour synchronizing burst n. renk senkronizasyon sinyali
high altitude burst n. yüksek paralanma
Computer
burst errors received n. alınan sinyal dizisi hatası
pipeline burst n. ardışık düzen veri bloğu
burst packets dropped n. bırakılan veri paketleri
burst receive gap time n. burst alma aralığı süresi
burst send gap time n. burst gönderme aralığı süresi
burst packets dropped n. bırakılan burst paketleri
burst communication n. çoğuşmalı iletişim
burst mode communication n. çoğuşmalı iletişim
burst mode n. çoğuşma kipi
error burst n. hata çoğuşması
error burst n. hata çoğalması
error burst n. hata zinciri
error burst n. hata grubu
error burst n. hata patlaması
burst mode n. patlama modu
burst mode n. patlama kipi
gun burst n. silah patlaması
burst mode n. tekil kip
burst mode n. tekelci kip
burst size n. veri bloğu boyutu
burst length n. veri bloğu uzunluğu
word burst n. belirli bir kelimenin belirli bir bağlamda normalden daha sık kullanılması
non-burst adj. tekil olmayan
Informatics
noise burst n. gürültü kırpıcı
error burst n. hata çoğuşması
burst mode n. tekil kip
Telecom
burst switching n. ani darbe anahtarlaması
maximum burst size n. azami patlama hacmi
burst speed n. anlık veri gönderme hızı
burst firing control n. darbe başlatma denetimi
burst gate n. darbe geçidi
error burst n. hata patlaması
error burst n. hata yığılması
dim-and-burst n. kısma ve patlama
burst sequence n. patlama dizisi
burst speed n. patlama hızı
burst type n. patlama işaret tipi
color burst n. renk patlaması
black burst n. siyah renk patlaması
transmitter burst envelope n. verici patlama zarfı
data burst randomizer n. veri patlamasını rasgele yapan cihaz
Television
colour burst n. renk senkronizasyon sinyali
color burst n. renk paketi
colour synchronizing burst n. renk senkronizasyon sinyali
Automotive
anti-burst lock n. emniyet kilidi
the tire has burst expr. lastik patladı
the tyre has burst expr. lastik patladı
Aeronautic
burst strength n. parçalanma dayanım
burst strength n. patlama dayanımı
burst disk n. parçalanma diyaframı
Medical
burst eardrum n. kulak zarı patlaması
oxidative burst capacity n. oksidatif patlama kapasitesi
sub surface burst n. yüzey altı patlama
sub-surface burst n. yüzey altı patlama
respiratory burst capacity n. solunum patlaması kapasitesi
Psychology
extinction burst n. sönümleme patlaması
Food Engineering
burst strength n. patlama dayanımı
Physics
ultra-fast radio burst n. ultra hızlı radyo patlaması
Marine Biology
burst speed n. ani hız
Astronomy
gamma-ray burst n. gama ışını patlaması
gamma ray burst n. gama ışını patlaması
millisecond-length fast radio burst n. milisaniyelik hızlı radyo patlaması
microsecond-length fast radio burst n. mikrosaniyelik hızlı radyo patlaması
fast radio burst (frb) n. hızlı radyo patlaması
Environment
true surface burst n. gerçek yüzey patlaması
air burst n. havada meydana gelen patlama
height of burst n. infilak yüksekliği
contained underground burst n. kapalı yeraltı patlaması
rock burst n. kaya patlaması
nuclear underground burst n. nükleer yeraltı deneme patlaması
nuclear surface burst n. nükleer yüzey patlaması
nuclear underwater burst n. nükleer sualtı deneme patlaması
optimum height of burst n. patlatmanın optimal irtifası
underwater burst n. su altı patlaması
underground burst n. yeraltı patlaması
surface burst n. yüzeyde patlatılma
high altitude burst n. yüksek irtifada gerçekleşen infilak
Meteorology
cloud-burst n. ani sağanak yağmur
Military
center of burst n. orta vuruş noktası
nuclear contact surface burst n. nükleer temas yüzeyi patlaması
nuclear proximity-surface burst n. yakın satıhta nükleer infilak
tree burst n. roket isabet etmesi sonucu çevreye yayılan ağaç parçaları
burst of fire n. ateş darbesi
atomic underground burst n. atomik yer altı infilakı
atomic underwater burst n. atomik sualtı infilakı
low burst n. alçak ihtiraklı infilak
burst transmission n. anlık yayın
minimum normal burst altitude n. asgari normal paralanma yüksekliği
fire for burst n. darbe ateşi
fallout safe height of burst n. emniyetli serpinti yüksekliği
safe burst height n. emniyetli paralanma yüksekliği
burst command n. füze atış komutanı
types of burst n. infilak tipleri
burst wave n. infilak dalgası
aerial burst fuze n. ihtiraklı tapa
probable error height of burst n. muhtemel paralanma yüksekliği hatası
muzzle burst n. namlu ağzı paralanması
nuclear burst n. nükleer infilak
mean point of burst n. orta paralanma yüksekliği
mean height of burst n. orta paralanma yüksekliği
nuclear burst report n. nükleer paralanma raporu
burst centre n. orta paralanma noktası
optimum height of burst n. optimum patlama yüksekliği
burst interval n. paralanma fasılası
types of burst n. paralanma tipleri
burst range n. paralanma mesafesi
height of burst n. paralanma yüksekliği
burst interval n. paralanma aralığı
types of burst n. patlama tipleri
graze burst n. satıhta paralanma
nuclear subsurface burst n. satıh altında nükleer paralanma
burst fire sequence n. salvo atış sürati
nuclear surface burst n. satıhta nükleer infilak
surface burst n. satıhta patlama
surface burst n. satıhta paralanma
zero height of burst n. sıfır paralanma yüksekliği
ricochet burst n. sekme paralanması
nuclear underwater burst n. sualtı nükleer infilak
contact burst preclusion n. temas patlaması önleyici
aerial burst fuze n. tutuşmalı tapa
three shot automatic burst n. üç atım otomatik darbeli
low order burst n. yavaş paralanma
underground burst n. yer altı patlaması
nuclear underground burst n. yer altı nükleer infilak
high-burst ranging n. yüksek ihtirak ile ateş tanzimi
high-burst ranging n. yüksek paralanma noktası düzeltme tanzimi
high burst registration n. yüksek ihtiraklı ile ateş tanzimi
graze burst n. yerde paralanma
graze burst n. zeminde paralanma
high-burst ranging n. yüksek ihtiraklı ile atış tanzimi
atomic air burst n. bombanın havada infilak etmesi
ground burst n. bombanın yer düzeyinde patlaması
Hunting
burst-fire mode n. makineli tüfeklerde üçer üçer mermi atmayı sağlayan mod
Printery
burst strength n. patlama mukavemeti
Slang
burst (one's) cherry v. bekaretini/kızlığını bozmak
burst (one's) cherry v. milli olmak
burst (one's) cherry v. ilk kez cinsel ilişkiye girmek
burst (one's) cherry v. ilk kez tehlikeli/zor/yasa dışı bir şey yapmak
burst (one's) cherry v. bir bakireyle birlikte olmak
burst (one's) cherry v. bakire bir kadınla cinsel ilişkiye girmek
burst (one's) cherry v. kızlığını bozmak
burst (one's) cherry v. ilk kez seks yapmak
burst (one's) cherry v. bekaretini kaybetmek
burst (one's) cherry v. milli olmak
burst (one's) cherry v. bir işi ilk kez yapıyor olmak
burst (one's) cherry v. işin acemisi olmak
burst (one's) cherry v. işin çömezi olmak
burst at the seams v. kendini zor tutmak
British Slang
fit to burst adj. doymuş
fit to burst adj. tıka basa dolu
Star Wars
burst fire-class deep-space patrol vessel n. darbeli ateş-sınıfı derin uzay devriye gemisi