Anglais | Turc | |
---|---|---|
General | ||
General | entangle v. | karıştırmak |
General | entangle v. | dolaştırmak |
General | entangle v. | bulaştırmak |
General | entangle v. | karmakarışık etmek |
General | entangle v. | başını derde sokmak |
General | entangle v. | şaşırtmak |
General | entangle v. | dolaşık yapmak |
General | entangle v. | belaya bulaşmak |
General | entangle v. | başını belaya sokmak |
Physics | ||
Physics | entangle v. | (kuantum düzeylerini) korelasyonlu hale getirmek |
Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | entangle in v. | bulaştırmak | ||
General | entangle in v. | karıştırmak (olumsuz bir şeye) | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | entangle (someone or something) in (something) v. | (birini/bir şeyi bir şeye) dolaştırmak/dolamak | ||
Phrasals | entangle (someone or something) in (something) v. | (birini/bir şeyi bir şeye) bulaştırmak | ||
Phrasals | entangle (someone or something) in (something) v. | (birini/bir şeyi bir şeye) karıştırmak/sokmak | ||
Phrasals | entangle (someone or something) in (something) v. | (birini/bir şeyi bir şeye) dahil etmek | ||
Phrasals | entangle (someone or something) in (something) v. | (birinin/bir şeyin) başına (bir bela) sarmak | ||
Phrasals | entangle (someone or something) with (something) v. | (birini/bir şeyi bir şeyle) sarmak | ||
Phrasals | entangle (someone or something) with (something) v. | (birine/bir şeye bir şey) dolamak | ||
Idioms | ||||
Idioms | entangle in v. | bir yerini kıstırmak | ||
Idioms | entangle with v. | dibine kadar gömülmek | ||
Idioms | entangle in v. | sıkıştırmak |