iki şekilde - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

iki şekilde



Sens de "iki şekilde" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)

Turc Anglais
General
iki şekilde doubly adv.

Sens de "iki şekilde" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 75 résultat(s)

Turc Anglais
General
iki anlama gelecek şekilde konuşan equivocator n.
dört müzik vuruşunda iki hızlı bir yavaş şekilde peş peşe gerçekleştirilen bale hareketi chassé n.
yüce ve sıradan iki şeyin gülünç şekilde yan yana gelmesi bathos n.
(parmaklar arasında ritmik şekilde birbirine vurulan) iki düz ahşap parçası clappers n.
(bilardo) oyuncunun karambol ve kırmızı topu deliğe sokarak iki şekilde sayı aldığı vuruş combination shot n.
(kerestecilikte) dik yamaçlı kanyon ve vadileri geçmek için iki ağaç arasına gevşek şekilde çekilen çelik halat slackline n.
her iki yanında olacak şekilde iki koldan eşlik etmek flank v.
iki adam bir küreği çekecek şekilde ayarlama yapmak double-bank an oar v.
iki çapalı bir geminin halatlarını her bir çapaya eşit uzunluk bırakacak şekilde salmak middle of the cable v.
madeni parayı iki yüzü birbiriyle alakasız şekilde basmak mule v.
iki anlama gelecek şekilde söylenmiş equivocated adj.
iki elini aynı şekilde kullanabilen ambidextrous adj.
yüce ve sıradan iki şeyin gülünç bir şekilde yan yana gelmesiyle nitelenen bathetic adj.
iki kolu veya tepe noktası olacak şekilde çatallanmış biforked adj.
iki yüzlü bir şekilde hypocritically adv.
iki yüzlü bir şekilde ambidextrously adv.
iki gözlü bir şekilde binocularly adv.
iki yüzlü bir şekilde bifacially adv.
iki kulaklı bir şekilde binaurally adv.
iki yüzlü bir şekilde disingenuously adv.
iki kulaklı bir şekilde in both ears adv.
üstü ve iki tarafı gözükecek şekilde arraswise adv.
iki yüzlü bir şekilde artfully adv.
iki tarafı da içerecek şekilde bilaterally adv.
iki yüzlü bir şekilde mock adv.
iki katlı bir şekilde in two ways adv.
Phrasals
(beyzbol sopası, raket vb.) iki el birbirine değecek şekilde sıkıca kavramak choke up v.
iki şeyi karşılıklı yarar sağlayacak şekilde bir araya getirmek/birleştirmek/bütünleştirmek marry up v.
Colloquial
kontrol edilemeyen etkenlere bağlı olarak iki şekilde de sonuçlanabilecek dava wobbler n.
cehennem (ingilizce "hell" kelimesinin ilk iki harfi ve hokey sopalarının "l" harfine benzemesinden yola çıkarak üstü kapalı şekilde/dolaylı yoldan söylenmesi) h-h-double-hockey-sticks expr.
Idioms
iki taraf arasında üçüncü tarafın lehine olacak şekilde yapılan her türlü çıkar anlaşması sweetheart contract n.
iki boyutlu bir çalışmada üç boyutlu bir alanı doğru bir şekilde göstermek have (something) in perspective v.
(bir şey) olarak iki şekilde hizmet vermek do double duty as (something) v.
otuz iki dişi görünecek şekilde gülerek with a big grin expr.
Formal
yüce ve sıradan iki şey gülünç bir şekilde yan yana gelerek bathetically adv.
Technical
göreceli hareket yapmayacak şekilde iki ya da daha fazla parçanın birbirine bağlanması positive locking n.
göreceli hareket yapmayacak şekilde iki ya da daha fazla parçanın birbirine bağlanması form-fitting n.
her iki yüzeyi eşit şekilde içbükey veya dışbükey olan bir mercek meniscus lens n.
çekildiğinde kapanacak şekilde halkaya tutturulmuş iki çeneli bir tutma aleti come-along n.
ışık veya diğer ters dalga radyasyonunu titreşimler iki dikey düzlemde kalacak şekilde etkileme polarization n.
(iki elektrik devresini) karşılıklı etki oluşturacak şekilde eşlemek couple v.
Telecom
(telgraf hattını) iki mesaj aynı anda iletilebilecek şekilde düzenlemek duplex v.
Textile
iki tarafı farklı renk olup tersyüz şekilde de kullanılabilen kumaş janus cloth n.
Construction
betonu dökmeden önce (sağlamlaştırıcı parçayı) iki nokta arasına belirli bir şekilde yerleştirmek drape v.
Furniture
özellikle iki kişinin birbirine bakacak şekilde oturmasını amaçlayan (koltuk benzeri) mobilya tête-à-tête n.
Automotive
her iki yönde gidecek şekilde tasarlanmış kendi ilerleyen araç double-ender n.
Dentistry
iki çenedeki dişlerin birbiri üstüne normal şekilde kapandığı (diş dağılımı) centric adj.
Optics
bir ayna odak noktasından gelen ışınların diğer aynanın odak noktasına yansıyacak şekilde yerleştirildiği iki ayna conjugate mirrors n.
iki farklı ancak ilişkili uyarıcının uzay ve/veya zamanda birbirine yakın bir şekilde gösterildiğinde gerçekte olduklarından daha farklı algılanmaları contrast n.
Printing
iki resmi tek bir resim olarak görülecek şekilde birleştirme montage printing n.
(iki baskı kalıbını) baskı yüzeyleri birleşecek şekilde yakın yerleştirmek butt v.
(braille) kağıdın her iki yanına basılmış ve noktalar birbirinin üstüne gelmeyecek şekilde ayarlanmış interpoint adj.
Geometry
şeklin iki parçasından büyük olanının küçüğe oranı ile toplamın büyük miktara oranı eşit olacak şekilde bölünmesi golden section n.
Chemistry
(kimyasal bileşen) her halkada en az iki atom ortak olacak şekilde iki halka halinde dizilmiş atomları olan bicyclical adj.
Astrology
dünyaya kıyasla iki gezegenin birbirinden 135 derece uzakta olacak şekilde açısı trioctile n.
Linguistics
iki dili akıcı şekilde konuşan kimse bilingualist n.
iki dili akıcı şekilde konuşan kimse bilinguist n.
Sport
(bovling) iki, dört, beş ve sekiz veya üç, beş, altı ve dokuz olacak şekilde dört lobutu devirme bucket n.
bir veya iki kişinin açık kızak üzerinde sırt üstü şekilde ilerlediği bir spor luge n.
Card
(skat oyununda) oyuncunun turun başında dağıtılan 10'ar karttan sonra geriye kalan ve sonra dağıtılmak üzere masanın ortasında kapalı şekilde tutulan iki karttan herhangi birini kullanmadığı oyun solo n.
(desteyi) iki ele ayırıp birbiri içine geçecek şekilde karıştırmak riffle v.
Music
çiftlerin iki uzun sıra halinde yüzleri birbirlerine dönük şekilde gerçekleştirdiği yöresel bir dans longways dance n.
tek ses etkisi verecek şekilde kaynaşmış iki ses consonance n.
zıt yönlere giden iki sesin melodik bir şekilde ilerlemesi contrary motion n.
iki notayı hızlı bir şekilde ve sırayla üst üste çalma shake n.
(kolların yıldız oluşturacak şekilde kullanıldığı) iki çift ile gerçekleştirilen geleneksel bir halk dansı star n.
iki kat hızlı bir şekilde doppio movimento adv.
Cinema
(romantik komedide) iki kahramanın beklenmedik şekilde absürt ve talihsiz şartlarda tanışması motifi meet-cute n.
film kurgusunun iki olay arasındaki zamansal birliği vurgulayacak şekilde yapılması crosscut n.
(film kurgusunu) iki olay arasındaki zamansal birliği vurgulayacak şekilde yapmak crosscut v.
Bookbindery
(iki kitap) birinin ön tarafı diğerinin sırtına denk gelecek şekilde ciltlenen dos-à-dos adj.
Printery
toplamda otuz iki yaprak olacak şekilde katlanmış sayfalardan oluşan kitap trigesimo-secundo n.
Engineering
(iki bitişik parçayı) arasına nesne sokulabilecek şekilde ayırmak pack v.
Slang
birbirinden belirgin şekilde farklı iki arkadaş mutt and jeff [dated] n.
Modern Slang
bilgisayar faresini iki eliyle de etkili şekilde kullanabilen ambimousetrous adj.