kendi halinde - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

kendi halinde



Sens de "kendi halinde" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 19 résultat(s)

Turc Anglais
General
kendi halinde quiet adj.
kendi halinde inoffensive adj.
kendi halinde unobtrusive adj.
kendi halinde composed adj.
kendi halinde simple adj.
kendi halinde harmless adj.
kendi halinde placid adj.
kendi halinde innocuous (person) adj.
kendi halinde simple-hearted adj.
kendi halinde aloof adj.
kendi halinde unoffensive [obsolete] adj.
kendi halinde visceral adj.
kendi halinde composedly adv.
kendi halinde inobtrusively adv.
Colloquial
kendi halinde quiet and inoffensive adj.
kendi halinde earthy adj.
kendi halinde funky adj.
kendi halinde phunky adj.
kendi halinde down-to-earth expr.

Sens de "kendi halinde" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 23 résultat(s)

Turc Anglais
General
kendi halinde insan an honest joe n.
denizde kendi halinde yüzen şeyler drift stuff n.
kendi halinde kimse fat-cat n.
kendi halinde olma prudence n.
kendi halinde olmak keep to oneself v.
kendi halinde mükemmel olan holy adj.
kendi halinde değerli olana yaraşan holy adj.
Colloquial
kendi halinde olmak lay low v.
kendi halinde ilerlemesine izin vermek let it rip v.
(bir şeyin) kendi halinde ilerlemesine/akmasına izin vermek let (something) rip v.
kendi halinde ilerlemesine/akmasına izin vermek let her rip v.
(bir şeyin) kendi halinde ilerlemesine izin vermek let (something) play out v.
kendi halinde ilerlemesine izin vermek let things play out v.
Idioms
kendi halinde olmak keep oneself to oneself v.
kendi halinde olmak keep yourself to yourself v.
kendi halinde olmak lie low and sing small v.
Law
savaşta alıkonulanlara kendi devletlerinin kontrolüne girmeleri halinde eski statülerine dönme hakkı tanıyan uluslararası hukuk kanunu postliminium n.
savaşta alıkonulan kimselere yeniden kendi devletlerinin kontrolü altına girmeleri halinde eski statülerine dönme hakkı tanıyan uluslararası hukuk kanunu postliminy n.
Insurance
sigortalı araçların çarpışmasıyla sonuçlanan bir zarar halinde sigortalıların karşılıklı hukuki sorumluluğuna bakılmaksızın her iki sigortacının kendi hasarından sorumlu olması knock-for-knock agreement n.
Medical
yarayı temizledikten sonra kapatmadan kendi halinde iyileşmeye bırakmak heal by the second intention v.
Botanic
demet halinde beyaz çiçekleri ve pulsu yaprakları olan, kendi kendine açılmayan ipeksi meyvelere sahip bir bitki narrow-leaved white-topped aster (sericocarpus linifolius) n.
Literature
(kelime) kendi orijinal halinde veya doğrudan alıntılanmış autonymous adj.
Modern Slang
bir yaranın üzerine ilaç uygulamayarak havayla/kendi halinde iyileşmeye bırakmak air heal v.