kez - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

kez



Sens de "kez" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 4 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
kez time n.
kez times prep.
General
kez occasion n.
Math
kez times adv.

Sens de "kez" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
bir kez daha once again adv.
bir kez daha once more adv.
bir kez once adv.
iki kez twice adv.
bu kez this time adv.
General
yılda bir kez gerçekleşen etkinlik annual n.
bir ilanın gazeteye bir kez konması insertion n.
on kez tekrarlanan rakam decuple n.
sosyeteye ilk kez davet edilen kız deb n.
sosyeteye ilk kez tanıtılan delikanlı debutant n.
sosyeteye ilk kez tanıtılan genç kız debutante n.
iki kez tekrarlanması gereken bir harfin yalnızca bir kez yazılması haplography n.
iki kez oy veren kimse repeater n.
ikinci kez evlenen insanlar remarried people n.
10 kez doğum yapmış olan kadın decipara n.
sekiz kez kaplanmış eightyfold n.
çok kez heaps of times n.
sosyeteye ilk kez çıkan genç kız debutante n.
ilk kez kullanan first-time user n.
bir kez olan ve bir daha tekrarlanmayan olay one-off n.
üçüncü kez peş peşe kazanan the winner for the third consecutive year n.
dört kez tekrar four time repetition n.
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi failure drill n.
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi failure to stop drill n.
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi mozambique drill n.
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi mozambic drill n.
manhattan'ın doğu-batı yönünde uzanan caddelerine yılda iki kez batan güneşin vurması manhattanhenge n.
manhattan'ın doğu-batı yönünde uzanan caddelerine yılda iki kez batan güneşin vurması manhattan solstice n.
iki kez gövdeye sonrasında kafaya yapılan ateş etme şekli mozambique drill n.
ilk kez gebe kalan kadın primigravida n.
ikinci kez sayma re-count n.
ikinci kez hesaplama re-count n.
ikinci kez sayma recountment n.
ikinci kez hesaplama recountment n.
sonsuz kez yinelenebilme recursiveness n.
üçüncü kez hamile olan kadın tertigravida n.
üç kez olma threefoldness n.
günde iki kez yapılan şey two-a-day n.
ilk kez köln'de üretilmiş bir çeşit parfüm eau-de-cologne n.
yılda bir kez olan şey yearlies n.
birkaç kez evlilik yapmış kimse marrier n.
bir konu hakkında ilk kez yayın yapan kimse broacher n.
ilk kez 18. yüzyılda londra'da basılan ve çocuk masalları derlemesi olan the tales of mother goose adlı eserin hayali yazarı mother goose n.
bir kez daha tekrarlanan olay reoccurrence n.
bir kez daha bölümlendirme repartotion n.
ikinci kez bir araya gelme reunition n.
sahneye ilk kez çıkan kimse debutant n.
ilk kez yaşanan bir olayın ve sahnenin yaşanmış gibi hatırlanması durumu déjàvu n.
bir kez gerçekleşen şey one shot n.
yalnızca bir kez gerçekleşen şey one-shot n.
yalnızca bir kez yapılan şey one-shot n.
yalnızca bir kez kullanılan şey one-shot n.
çanların peş peşe ahenkli bir şekilde on kez çalınması royal n.
ikinci kez bakma deuteroscopy n.
ikinci kez değerlendirme deuteroscopy n.
ikinci kez düşünme deuteroscopy n.
sosyeteye ilk kez giren genç kız ingenue n.
ikinci kez bakma double take n.
ikinci kez bakma double-take n.
ekvatoru ilk kez geçişi ritüellerle kutlanmış denizci polliwog n.
ekvatoru ilk kez geçişi ritüellerle kutlanmış denizci pollywog n.
bir kez katlanmış kağıt yaprağı folio n.
sayfaları ortadan ikiye bir kez katlanarak veya kesilerek oluşturulmuş kitap folio n.
bir şeye ilk kez başlama origination n.
bir şeyi ilk kez başlatma origination n.
ilk kez dinleme hakkı preaudience n.
ilk kez dinleme ayrıcalığı preaudience n.
sosyeteye ilk kez çıkan genç kız presentee n.
ayda iki kez gerçekleşen şey semimonthly n.
ayda iki kez meydana gelen şey semimonthly n.
yılda iki kez meydana gelen olay semiyearly n.
yılda iki kez yapılan yayın semiyearly n.
ilk kez kırkılan koyun shoreling n.
ilk kez kırkılan koyun shorling n.
bir internet fenomeninin ilk kez yüzünü göstermesi face reveal n.
ilk kez hapis yatan hükümlü star [uk] n.
ilk kez hapse giren mahkum star [uk] n.
soluklanıp tekrar eski formunu kazanmak (koşucu vb ilk kez yorulup soluğu kesildikten sonra) get one's second wind v.
göstermek (ilk kez olarak) unveil v.
ilk kez görücüye çıkarılmak roll out v.
ikinci kez evlenmek get married for the second time v.
ilk kez kullanmak christen v.
bir şeyi ilk kez yapmak do something for the first time v.
günde üç kez sevişmek make love three times a day v.
oyunculuk işini bir kez daha gözden geçirmek give acting a second thought v.
birkaç kez soyulmak be burglarized a couple of times v.
annesini son bir kez görmek see one’s mother for the last time v.
babasını son bir kez görmek see one’s father for the last time v.
bir şeyi ilk kez denemek try something for the first time v.
iki kez düşünmek think twice v.
ikinci kez evlenmek get married for the second time v.
üçüncü kez yapmak tertiate [obsolete] v.
üçüncü kez uygulamak tertiate [obsolete] v.
üçüncü kez yerine getirmek tertiate [obsolete] v.
ilk kez ticaret yaparken ücret ödemek pay one's footing v.
tarlayı ekimden önce üç kez sürmek trifallow [obsolete] v.
tarlayı ekimden önce üç kez sürmek thrifallow [obsolete] v.
tarlayı ekimden önce üç kez sürmek thryfallow [obsolete] v.
tarlayı ikinci kez sürmek twifallow [obsolete] v.
tarlayı ikinci kez nadasa bırakmak twifallow [obsolete] v.
(ilk kez) göstermek unvail [obsolete] v.
(av köpeğine) ilk kez kan tattırmak blood v.
ilk kez yapmak handsel [uk] v.
ilk kez kullanmak handsel [uk] v.
ilk kez tecrübe eden olmak handsel [uk] v.
ilk kez kullanmak hansel [uk] v.
piyasaya ilk kez sürülmek debut v.
ilk kez sergilenmek open v.
iki kez boyamak double dye v.
üst üste iki kez boyamak double-dye v.
emin olmak için ikinci kez kontrol etmek countercheck v.
ilk kez görünmek dawn v.
ilk kez öğrenmek discover v.
ilk kez sunmak precede v.
ilk kez arz etmek premier v.
halka ilk kez takdim etmek premier v.
(oyunda) ilk kez başrol olarak görünmek premier v.
(oyunda) ilk kez yer almak premier v.
(oyunda) ilk kez başrol olarak görünmek premiere v.
(oyunda) ilk kez yer almak premiere v.
ilk kez inşa etmek foundation v.
ayda iki kez olan bimonthly adj.
yılda iki kez gerçekleşen semiyearly adj.
ikinci kez evlenmiş married for the second time adj.
ilk kez first-time adj.
yılda iki kez olan semi-annual adj.
senede iki kez olan semi-annual adj.
ilk kez hamile kalan veya sadece bir çocuk doğuran kadınla ilgili primiparous adj.
yılda üç kez triannual (three times in one year) adj.
senede üç kez triannual (three times in one year) adj.
ilk kez düzenlenmiş organized as first adj.
yılda iki kez biannual adj.
yılda iki kez olan semiannual adj.
senede iki kez olan semiannual adj.
yılda iki kez gerçekleşen semi-yearly adj.
ilk kez görev alan virgin adj.
yılda iki kez olan biannual adj.
sadece bir kez meydana gelen nonce adj.
üç kez thribble [dialect] adj.
üç kez thryes [obsolete] adj.
günde üç kez olan tridaily adj.
üç kez tekrar eden triple adj.
haftada üç kez olan triweekly adj.
haftada üç kez gerçekleşen triweekly adj.
haftada üç kez meydana gelen triweekly adj.
ikinci kez doğmuş twice-born adj.
günde iki kez olan two-a-day adj.
zilyon kez gerçekleşmiş olan zillionth adj.
sayısız kez olan zillionth adj.
ilk kez yapılan virgin adj.
yılda iki kez meydana gelen bi-annual adj.
yılda iki kez meyve veren biferous adj.
ayda iki kez meydana gelen bi-monthly adj.
üç ayda iki kez meydana gelen biquarterly adj.
üç ayda iki kez çıkan biquarterly adj.
haftada iki kez çıkan bi-weekly adj.
haftada iki kez olan bi-weekly adj.
yılda iki kez olan biyearly adj.
tamı tamına sekiz kez çoğaltılan octuplicate adj.
tamı tamına sekiz kez üretilen octuplicate adj.
hayatta bir kez karşılaşılacak olan once-in-a-lifetime adj.
yalnızca bir kez gerçekleşen one-shot adj.
yalnızca bir kez sergilenen one-shot adj.
yalnızca bir kez üretilen one-shot adj.
yalnızca bir kez sahnelenen one-shot adj.
yalnızca bir kez yapılan one-time adj.
yalnızca bir kez gerçekleşen one-time adj.
yalnızca bir kez gerçekleşen one-shot adj.
yalnızca bir kez gerçekleşen onetime adj.
yalnızca bir kez yapılan onetime adj.
yalnızca bir kez gerçekleşen one-time adj.
yalnızca bir kez yapılan one-time adj.
çok kez yenilmiş overbeaten adj.
çok kez hırpalanmış overbeaten adj.
çok kez kullanılmış overripe adj.
sonsuz kez çarpılmış infinituple adj.
iki kez boyanmış double-dyed adj.
iki kez inceltilmiş (kumaş) double-milled adj.
günde iki kez gelişen semidiurnal adj.
günde iki kez meydana gelen semidiurnal adj.
ayda iki kez gelişen semimonthly adj.
ayda iki kez meydana gelen semimonthly adj.
ayda iki kez yapılan semimonthly adj.
çoğu kez dozen of times adv.
ilk ve son kez once for all adv.
çoğu kez mostly adv.
bir kez for once adv.
iki kez two times adv.
kaç kez time and again adv.
ilk kez first adv.
çoğu kez frequently adv.
çoğu kez more often than not adv.
çok kez many's the time adv.
çok kez in many instances adv.
günde iki kez twice a day adv.
bir kez daha once more again adv.
bu kez this once adv.
bir kez ever adv.
bir kez daha yet again adv.
bu kez in the present instance adv.
haftada iki kez twice a week adv.
çoğu kez most often adv.
kırk kez time after time adv.
bir kez e'er adv.
çoğu kez often adv.
çok kez most often adv.
birkaç kez a few times adv.
ilk ve son kez once and for all adv.
çoğu kez oft adv.
bir iki kez once or twice adv.
bir kez olarak for this once adv.
son kez last adv.
kimi kez sometimes adv.
ayda iki kez semimonthly adv.
saatte bir kez once per hour adv.
saatte iki kez twice per hour adv.
haftada bir kez once a week adv.
günde bir kez once a day adv.
sadece bir kez one time only adv.
3. kez third time adv.
üçüncü kez third time adv.
birçok kez several times adv.
günde üç kez three times a day adv.
günde iki kez two times a day adv.
çok kez many times adv.
çok kez often adv.
çok kez frequently adv.
bir kez once adv.
bir kez one time adv.
bir kez daha one more time adv.
aylar sonra ilk kez first time in months adv.
aylardan sonra ilk kez for the first time in months adv.
günlerden sonra ilk kez first time in days adv.
haftalar sonra ilk kez first time in weeks adv.
haftalar sonra ilk kez for the first time in weeks adv.
yıllardan sonra ilk kez for the first time in years adv.
günler sonra ilk kez for the first time in days adv.
yıllar sonra ilk kez first time in years adv.
yıllar sonra ilk kez for the first time in years adv.
yıllardan sonra ilk kez first time in years adv.
günler sonra ilk kez first time in days adv.
günlerden sonra ilk kez for the first time in days adv.
aylar sonra ilk kez for the first time in months adv.
aylardan sonra ilk kez first time in months adv.
çoğu kez time after time adv.
çoğu kez many a time adv.
çoğu kez time and again adv.
en az bir kez at least one time adv.
art arda iki kez twice in a row adv.
son kez for the last time adv.
son kez last time adv.
senede iki kez semi-annually adv.
yılda iki kez semi-annually adv.
sadece bir kez only once adv.
ilk kez for the first time adv.
ilk kez olarak for the first time adv.
yılda iki kez twice yearly adv.
haftada 2 kez twice a week adv.
haftada iki kez twice weekly adv.
haftada iki kez biweekly adv.
haftada 2 kez biweekly adv.
haftada iki kez semiweekly adv.
haftada 2 kez twice weekly adv.
haftada 2 kez semiweekly adv.
televizyonda ilk kez first time on T.V adv.
yılda 4 kez four times (in) a year adv.
yılda dört kez four times (in) a year adv.
senede üç kez three times in one year adv.
yılda üç kez three times in one year adv.
günde üç defa/kez/kere three times per day adv.
uzun süredir ilk defa/kez for the first time in a long time adv.
yılda bir veya iki kez once or twice a year adv.
haftada birkaç kez few times a week adv.
haftada üç kez three times a week adv.
haftada altı kez six times a week adv.
haftada iki kez two times a week adv.
haftada dört kez four times a week adv.
haftada beş kez five times a week adv.
ayda üç kez defa three times a month adv.
haftada iki kez olan biweekly adv.
haftada iki kez semi-weekly adv.
haftada 2 kez semi-weekly adv.
ayda iki kez semi-monthly adv.
günde dört kez four times a day adv.
ayda iki kez bimonthly adv.
haftada iki veya daha fazla kez twice a week or more adv.
pek çok kez many times adv.
pek çok kez quite a lot times adv.
haftada 1 kez once a week adv.
son bir kez one last time adv.
bu kez de this time adv.
yılda 2 kez twice per year adv.
yılda iki kez twice per year adv.
senede iki kez twice per year adv.
senede 2 kez twice per year adv.
yılda 2 kez semiannually adv.
yılda iki kez semiannually adv.
senede 2 kez semiannually adv.
senede iki kez semiannually adv.
yılda iki kez biannually adv.
yılda 2 kez biannually adv.
senede 2 kez biannually adv.
senede iki kez biannually adv.
dakikada iki kez twice a minute adv.
birkaç kez several times adv.
yüzlerce kez a hundred times adv.
bir kez daha againward adv.
dakikada on kez ten times a minute adv.
dokuz kez nine times adv.
haftada üç kez triweekly adv.
birçok kez more than once adv.
birçok kez on several occasions adv.
haftada birçok kez several times a week adv.
tek bir kez once in a way [brit] adv.
tek bir kez once and a way [brit] adv.
ayda iki kez meydana gelerek bi-monthly adv.
iki kez bis adv.
haftada iki kez bi-weekly adv.
yılda iki kez biyearly adv.
ayda iki kez half-monthly adv.
bir kez daha renewedly [us] adv.
sayısız kez myriadfold adv.
çok kez oftensith adv.
çoğu kez oftensith adv.
çok kez oftentide adv.
çoğu kez oftentide adv.
çok kez oft-times adv.
çoğu kez oft-times adv.
ilk ve son kez once [obsolete] adv.
en az bir kez once adv.
birden çok kez once and again adv.
bir kez oncet [us] adv.
bir kez ones adv.
iki kez twice as prep.
zilyon kez gerçekleşmiş olay zillionth pron.
sayısız kez olan olay zillionth pron.
bu kez değil not this time interj.
iki kez meydana gelen anlamında ön ek bi- pref.
bir milyon kez meg- pref.
bir milyon kez mega- pref.
her seferinde yalnızca bir kez anlamı veren ön ek mono- pref.
iki kez anlamı veren ön ek dis- pref.
iki kez meydana gelen anlamındaki ön ek semi- pref.
iki kez gelişen anlamına gelen ön ek semi- pref.
iki kez tekrar eden anlamına gelen ön ek semi- pref.
bir buçuk kez anlamına gelen ön ek sesqui- pref.
Phrasals
toplum önüne ilk kez çıkmak come out v.
üst üste iki kez yapmak double up v.
iki kez yapmak double up v.
ikinci kez yapmak work over v.
bir yerde son kez çalışmak bow out v.
bir görevi son kez yapmak bow out v.
Phrases
art arda iki kez twice in succession expr.
ayda 4 kez four times a month expr.
bu kez this time round/around expr.
bir kez daha on one occasion expr.
bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir even a broken watch is right twice a day expr.
bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir even a stopped watch is right twice a day expr.
bir kez bile no even once expr.
çok kez lots of times expr.
daha önce bir kez once before expr.
haftada en az 3 kez at least three times a week expr.
hayatımda ilk kez for the first time ever expr.
haftada en az 3 kez at least 3 times a week expr.
haftada en az üç kez at least 3 times a week expr.
haftada en az üç kez at least three times a week expr.
hayatımda ilk kez for the first time in forever expr.
onlarca kez tens of times expr.
mümkün olduğu kadar çok kez as many times as possible expr.
senede dört kez once a quarter expr.
yılda dört kez once a quarter expr.
sadece birkaç kez rarely ever expr.
birçok kez times without number expr.
Proverb
aynı dert kişinin başına iki kez gelmez lightning never strikes in the same place twice
aynı nehirde iki kez yüzülmez lightning never strikes twice
yıldırım aynı yere iki kez düşmez lightning never strikes twice
yıldırım aynı yere iki kez düşmez lightning does not strike twice
aynı nehirde iki kez yüzülmez lightning does not strike twice
söz ağızdan bir kez çıkar word spoken is past recalling
söz ağızdan bir kez çıkar word once spoken is past recalling
laf ağızdan bir kez çıkar word spoken is past recalling
laf ağızdan bir kez çıkar word once spoken is past recalling
aynı nehirde iki kez yıkanılmaz you never step into the same river twice
bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir a dead clock is correct twice a day
bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir a dead clock is right twice a day
bir kez düşmanla karşılaşmayasın tüm planlar ters teper no plan survives contact with the enemy
bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir even a blind pig can find an acorn once in a while
durmuş saat bile günde iki kez doğruyu gösterir even a blind pig can find an acorn once in a while
bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir even a blind pig can find an acorn once in a while
laf ağızdan bir kez çıkar a word (once) spoken cannot be recalled
söz ağızdan bir kez çıkar a word (once) spoken cannot be recalled
laf ağızdan bir kez çıkar a word (once) spoken is past recalling
söz ağızdan bir kez çıkar a word (once) spoken is past recalling
yıldırım aynı yere iki kez düşmez lightning doesn't strike twice
aynı nehirde iki kez yüzülmez lightning doesn't strike twice
yıldırım aynı yere iki kez düşmez lightning never strikes (the same place) twice
aynı nehirde iki kez yüzülmez lightning never strikes (the same place) twice
yıldırım aynı yere iki kez düşmez lightning never strikes twice in the same place
aynı nehirde iki kez yüzülmez lightning never strikes twice in the same place
Colloquial
son kez yapılan şey final hurrah n.
bir şeyi bırakmadan önce son kez yapılan şey final hurrah n.
(bir şeyi) ilk kez gösteren kimse unveiler n.
bilmem kaçıncı kez steenth n.
kararın üzerinden son kez geçmek lock something down v.
birçok kez ateş etmek shot up v.
birçok kez many times adv.
bir iki kez once or twice adv.
bir kez daha düşünsen iyi edersin you've got another thing coming expr.
bunları günde üç kez alın take them three times a day expr.
birkaç kez a bunch of times expr.
çoğu kez in the main expr.
haftada en az bir kez at least once in a week expr.
hayatımda ilk kez for the first time in my life expr.
haftada en az bir kez at least once a week expr.
hayatta bir kez once in a lifetime expr.
haftada bir kez once a week expr.
hayatında bir kez olsun babanı dinle for once in your life you listen to your father expr.
hayatımda bir kez olsun for once in my life expr.
ömrümde ilk kez for the first time in my life expr.
son bir kez for a last time expr.
son kez once and for all expr.
tarihinde ilk kez for the first time in its history expr.
tarihinde ilk kez for the first time in one's history expr.
yirmi beş kez twenty-five times expr.
ilk kez başına geliyormuş gibi davranma act like you've been there before expr.
sanki ilk kez başına geliyor/başarıyor act like you've been there before expr.
bana bunu tekrar/son bir kez daha açıkla run that by me one more time expr.
bana bunu tekrar/son bir kez daha söyle run that by me one more time expr.
bana bunu tekrar/son bir kez daha bildir run that by me one more time expr.
(birinin) ilk kez duyduğu bir şey (it's) news to (one) expr.
böyle dendiğini de ilk kez/defa duyuyorum is that what they're calling it now? expr.
böyle dendiğini de ilk kez/defa duyuyorum is that what they're calling it these days? expr.
böyle dendiğini de ilk kez/defa duyuyorum I've never heard it called that before expr.
çoğu kez often as not expr.
bunu ilk kez duyuyorum that's a new one expr.
kaç kez time and (time) again expr.
insan bir kez genç olur young once expr.
Idioms
bir kez parlayıp sönen a flash in the pan n.
son bir kez deneme last burst of fire n.
bir askerin ilk kez savaşa/muharebeye girmesi baptism by fire n.
son (bir) kez doya doya eğlenme/eğlence (one) last fling n.
acemi bir avcının ilk kez av gördüğünde duyduğu heyecan buck fever n.
bir sorunu/problemi ilk kez yaşayan patient zero n.
bir rolü ilk kez oynamak make (one's) bow v.
bir görevi ya da işi ilk kez yapıyor olmak make (one's) bow v.
(birinden) bin kat daha/bin kez daha (iyi, güçlü, başarılı) olmak be twice the man/woman that (someone) is v.
birçok kez onarım görse de hâlâ çalışıyor/çalışır durumda olmak take a licking but keep on ticking v.
aynı ilaçtan bir kez daha almak üzere reçete ile eczaneye başvurmak get (one's) prescription refilled v.
birini son kez görmek see the last of someone v.
ilk kez gözüne çarpmak lay eyes on v.
ilk kez denemek get one's feet wet v.
ikinci kez gözden geçirmek/bakmak do a double take v.
ilk kez deneyimlemek get one's feet wet v.
ilk kez denemek have a stab at v.
ilk kez denemek have a bash v.
ilk kez gözüne çarpmak set eyes on v.
ilk kez görmek lay eyes on v.
ilk kez denemek make a stab at v.
ilk kez görmek set eyes on v.
ilk kez görmek be a new one on v.
yılda iki kez parti vermek throw party twice a year v.
(özellikle istenmeyen birisi/olay vb) son kez duymuş olmak have heard the last of somebody/something v.
(özellikle istenmeyen birisi/olay vb) son kez duymuş olmak hear the last of somebody/something v.
(özellikle istenmeyen birisi/olay vb) son kez görmüş olmak have seen the last of somebody/something v.
birine ummadığı bir anda ilk kez onu sevdiğini söylemek drop the l-bomb v.
(birini/bir şeyi) son kez görmek see the end of (someone or something) v.
birini son kez görmek see the end/the last of somebody v.
birini son kez duymak see the end/the last of somebody v.
ilk kez ağır uyuşturucu kullanmak get one’s wings v.
yazılı bir eseri ilk kez bastırıp yayınlamak get into print v.
(bir şeyi) ilk kez denemek have a lash at (something) v.
(bir şeyi yapmaya) ilk kez girişmek/kalkışmak have a lash at (something) v.
(bir şeyi yapmaya) ilk kez teşebbüs etmek have a lash at (something) v.
ilk kez duymak be news to (one) v.
birçok kez vurmak shoot full of holes v.
(birine bir şeyi) tekrar/son bir kez daha açıklamak run (something) by (one) one more time v.
(birine bir şeyi) tekrar/son bir kez daha söylemek run (something) by (one) one more time v.
(birine bir şeyi) tekrar/son bir kez daha bildirmek run (something) by (one) one more time v.
biriyle ilk kez karşılaşmak make somebody’s acquaintance v.
biriyle ilk kez karşılaşmak make the acquaintance of somebody v.
'-in ilk kez duyduğu bir haber/bilgi olmak be news to v.
birinin ilk kez duyduğu bir haber/bilgi olmak be news to someone v.
şans eseri hayatında bir kez ve kısa süreliğine karşılaşmak be (like) ships that pass in the night v.
bin kez daha iyi biri olmak be twice the man/woman v.
ilk kez görmek clap eyes on somebody/something v.
ilk kez gözüne çarpmak clap eyes on somebody/something v.
ilk kez görmek lay eyes on somebody/something v.
ilk kez gözüne çarpmak lay eyes on somebody/something v.
ilk kez görmek set eyes on somebody/something v.
ilk kez gözüne çarpmak set eyes on somebody/something v.
(birini/bir şeyi) ikinci kez düşünmek/değerlendirmek get second thoughts (about someone or something) v.
ilk kez denemek get your feet wet [us] v.
ilk kez deneyimlemek get your feet wet [us] v.
'-i ilk kez denemek have a lash at v.
(bir şey yapmayı) ilk kez denemek have a stab at (doing something) v.
bir şeyi/bir şey yapmayı ilk kez denemek have a stab at something/at doing something v.
(özellikle istenmeyen birisi/olay) son kez duymuş olmak have heard the last of (someone or something) v.
(özellikle istenmeyen birisi/olay) son kez duymak hear the end/the last of somebody/something v.
(özellikle istenmeyen birisi/olay) son kez görmek see the end/the last of somebody/something v.
(bir şeyi) ilk kez görmek lay (one's) eyes on (something) v.