line with - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

line with



Sens de "line with" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 4 résultat(s)

Anglais Turc
Phrasals
line with v. ile kaplamak
line with v. ile astar yapmak
line with v. ile doldurmak
line with v. ile astar kaplamak

Sens de "line with" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 100 résultat(s)

Anglais Turc
General
line up with v. savunmak
take a hard line with v. sert davranmak
be in line with v. ile bir hizada olmak
be in line with the rules v. kurallara bağlı kalmak
be in line with v. -e uymak
fall into line with v. aynı şekilde hareket etmek
in line with adv. uyumlu olarak
in line with the requirements adv. ihtiyaçlar doğrultusunda
in line with the requirements adv. ihtiyaç doğrultusunda
in line with the demands from the sector adv. sektörden gelen talepler doğrultusunda
in line with this purpose adv. bu amaç doğrultusunda
in line with demand adv. talep doğrultusunda
in line with this purpose adv. bu hedef doğrultusunda
in line with this objective adv. bu hedef doğrultusunda
in line with this objective adv. bu amaç doğrultusunda
in line with these developments adv. bu gelişmeler doğrultusunda
in line with prep. ile aynı doğrultuda
in line with prep. ile uyarınca
out of line with prep. -e uymayan
in line with prep. doğrultusunda
Phrasals
line up with v. sırada birine/bir şeye katılmak
line up with v. ile sıraya girmek
line up with v. diğerleriyle birlikte sıraya girmek
line up with v. ile sıraya sokmak
line up with v. diğerleriyle birlikte sıraya sokmak
line up with v. ile hizaya girmek
line up with v. ile hizaya sokmak
line up with v. ile hizalamak
line up with v. ile hizalanmak
line up with v. ile ip gibi dizmek/sıralamak
line up with v. ile ip gibi dizilmek/sıralanmak
line up with v. ile uyumlu olmak
line up with v. ile mutabık olmak
line up with v. ile uygun olmak
line up with v. ile toplantı, etkinlik, görüşme organize etmek
line up with v. ile toplantı, etkinlik, görüşme planlamak
line up with v. ile toplantı, etkinlik, görüşme tarihi belirlemek
line up with v. ile toplantı, etkinlik, görüşme ayarlamak
line someone or something up with someone or something v. birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle sıraya sokmak
line someone or something up with someone or something v. birilerini/bir şeyleri biriyle veya bir şeyle aynı hizaya sokmak
line someone or something up with someone or something v. birilerini/bir şeyleri biriyle veya bir şeyle hizalamak
line someone or something up with someone or something v. birilerini/bir şeyleri biriyle veya bir şeyle aynı hizada sıralamak
line someone or something up with someone or something v. biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme organize etmek
line someone or something up with someone or something v. biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme planlamak
line someone or something up with someone or something v. biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme tarihi belirlemek
line someone or something up with someone or something v. biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme ayarlamak
line someone or something up with something v. birini/bir şeyi bir şeyle aynı hizaya sokmak
line someone or something up with something v. birini/bir şeyi bir şeyle hizalamak
line someone or something up with something v. birini/bir şeyi bir şeye göre sıralamak
line someone or something up with something v. birini/bir şeyi bir şeye göre hizalamak
line up with someone v. biriyle sıraya girmek
line something with something v. bir şeyin içini bir şeyle kaplamak
line something with something v. bir şeyin içine bir kat daha bir şey koymak
line something with something v. bir şeye bir şeyle astar yapmak
line something with something v. bir şeyi bir şeyle doldurmak
line something with something v. bir şeyin içine bir şeyle astar kaplamak
Phrases
in line with this target expr. bu amaç doğrultusunda
in line with this target expr. bu hedef doğrultusunda
in line with the requirement expr. ihtiyaç doğrultusunda
in line with request expr. talep doğrultusunda
in line with someone's demand expr. -in talebi doğrultusunda
in line with something expr. (bir şey) doğrultusunda
in line with something expr. (bir şeye) uygun/uyumlu olarak
in line with (someone or something) expr. (birine/bir şeye) göre
in line with (someone or something) expr. (biri/bir şey) gereğince
in line with (someone or something) expr. (biri/bir şey) mucibince
in line with (someone or something) expr. (birine/bir şeye) uygun olarak
in line with (someone or something) expr. (biri/bir şey) uyarınca
in line with somebody/something expr. biriyle/bir şeyle uyumlu
out of line with somebody/something expr. birine/bir şeye uymayan
Colloquial
do a line with (someone) v. (biriyle) sevgili olmak
do a line with (someone) v. (biriyle) çıkmak
in line with expr. bağdaşan
in line with expr. uyumlu
Idioms
fall into line with v. aynı düşüncede olmak
fall into line with v. aynı şeyleri paylaşmak
take a hard line with someone v. birine sert/katı davranmak
fall into line with v. başkalarının düşüncelerini kabul etmek
fall into line with v. başkalarının izinden gitmek
take a hard line with someone v. birine nefes aldırmamak
be in line with v. çoğunluğa uymak
be way out of line with what others get v. diğerlerinden çok çok fazla/az almak
be in line with v. genel kararlara uymak
fall in line with the rules v. kurallara riayet etmek
fall in line with the rules v. kurallara uymak
fall into line with the rules v. kurallara riayet etmek
fall into line with the rules v. kurallara uymak
be in line with v. takip etmek
fall into line with v. uzlaşmak
be in line with v. (kural vb) izlemek
be in line with v. uymak
be in line with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) tutarlı olmak
be in line with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) uyumlu olmak
be in line with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) aynı çizgide olmak
be in line with (someone or something) v. (birine/bir şeye) uygun olmak
bring somebody/something into line (with somebody/something) v. birini/bir şeyi (biriyle/bir şeyle) aynı çizgiye getirmek
bring somebody/something into line (with somebody/something) v. birini/bir şeyi (biriyle/bir şeyle) uyumlu hale getirmek
Speaking
not break the line of sight with someone v. gözünü birisinden ayırmamak
Computer
text only with line breaks n. satır sonlu salt metin
line chart with 3-d ribbons n. 3-b şeritli çizgi grafik