müzakere - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

müzakere



Sens de "müzakere" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 37 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
müzakere negotiation n.
General
müzakere parley n.
müzakere discussion n.
müzakere debate n.
müzakere conference n.
müzakere proceedings n.
müzakere discourse n.
müzakere talk n.
müzakere deliberation n.
müzakere consultation n.
müzakere emparlance [obsolete] n.
müzakere eventilation n.
müzakere korero n.
müzakere imparlance [obsolete] n.
müzakere discuss [obsolete] n.
müzakere dissertation [obsolete] n.
müzakere correspondence n.
Colloquial
müzakere pow-wow n.
Formal
müzakere the negotiating table n.
Trade/Economic
müzakere negotiation n.
müzakere discussion n.
Law
müzakere mooting n.
müzakere advisement n.
müzakere deliberation n.
müzakere debate n.
müzakere negotiation n.
Politics
müzakere advisement n.
müzakere negotiation n.
müzakere debate n.
müzakere proceedings n.
müzakere consultation n.
müzakere conference n.
müzakere parley n.
müzakere discussion n.
Latin
müzakere colloquium n.
Archaic
müzakere practice n.
müzakere practise n.

Sens de "müzakere" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 208 résultat(s)

Turc Anglais
General
gümrük birliği müzakere süreci customs union negotiation process n.
yeniden müzakere etme renegotiation n.
müzakere tahlili discourse analysis n.
müzakere eden treater n.
müzakere yeteneği negotiation skill n.
müzakere gücü negotiation power n.
üçlü müzakere triangular talk n.
ilave müzakere further discussion n.
ek müzakere further discussion n.
üzerine genel değerlendirme/müzakere general discussion on n.
iç müzakere internal negotiation n.
içsel müzakere internal negotiation n.
müzakere dili negotiation language n.
müzakere edilerek varılan anlaşma negotiated deal n.
müzakere edilmiş çözüm negotiated solution n.
müzakere aracı negotiation tool n.
müzakere edebilirlik discussability n.
müzakere yapma emparlaunce n.
hararetli kamusal müzakere whoop-de-do n.
hararetli kamusal müzakere whoop-de-doo n.
müzakere yapılan yer mote [obsolete] n.
müzakere eden kimse discusser n.
resmi müzakere consulta n.
müzakere odasında üyeler arası mesaj ileten çalışan page [canada] n.
müzakere grubunda karşıt görüşlü üye sayısının oylama yoluyla belirlenmesi division n.
müzakere veya yasama işlerinin yürütülmesine uygun olan muntazam davranış order n.
önceki müzakere predeliberation n.
ön müzakere predeliberation n.
ön müzakere prenegotiation n.
müzakere salonu forum n.
müzakere yapmak confer v.
müzakere etmek discuss v.
yeniden müzakere etmek renegotiate v.
müzakere yapmak negotiate v.
müzakere etmek deliberate v.
müzakere ederek sonuca bağlamak negotiate v.
müzakere etmek confer with v.
ile müzakere yapmak parley with v.
müzakere etmek confer v.
müzakere etmek treat with v.
müzakere edilmek be negotiated v.
(belli bir konuyu) görüşmeye/müzakere etmeye başlamak come on to something v.
sözleşme müzakere etmek negotiate a contract v.
müzakere etmek bargain v.
anlaşma koşullarını müzakere etmek treat v.
müzakere etmek talk v.
müzakere etmek reason [obsolete] v.
yeniden müzakere etmek reconfer v.
enine boyuna müzakere etmek toss v.
müzakere etmek trade [obsolete] v.
uzlaşmak için müzakere etmek haggle v.
yeniden müzakere etmek renegociate v.
müzakere etmek deliber v.
müzakere gerçekleştirmek impart v.
müzakere etmek common [obsolete] v.
müzakere etmek dispose [obsolete] v.
müzakere yapmak infer [obsolete] v.
resmi müzakere öncesi istişare etmek prenegotiate v.
önceden müzakere etmek prenegotiate v.
müzakere eden deliberating adj.
müzakere ile ilgili negotiatory adj.
müzakere edilemez nonissuable adj.
müzakere edilmiş negotiated adj.
müzakere edilemez unnegotiable adj.
yeniden müzakere edilebilir renegotiable adj.
müzakere eden deliberative adj.
müzakere eden deliberative adj.
müzakere edilebilir on the table adj.
müzakere ile ilişkili discussional adj.
müzakere sırasında kabul edilen conceded adj.
müzakere sonrası postdebate adj.
müzakere edilmiş contracted adj.
resmi müzakere öncesi gerçekleşen prenegotiation adj.
kendi içinde müzakere eden self-considering adj.
müzakere etmeden reasonlessly adv.
müzakere halinde on the tapis adv.
müzakere sonrası postdebate adv.
Phrasals
birisiyle (bir mesele ya da bir kişi) hakkında müzakere etmek confer about (someone or something) v.
müzakere etmek confer about (someone or something) v.
müzakere etmek confer upon (someone or something) v.
müzakere etmek confer on (someone or something) v.
müzakere etmek confer on someone or something (with someone) v.
müzakere etmek confer (on someone or something) with someone v.
müzakere etmek confer with someone (about someone or something) v.
müzakere etmek confer (with someone) about someone or something v.
müzakere etmek kick around v.
müzakere etmek kick about v.
(biriyle bir konu hakkında) görüşmek/müzakere etmek see (one) about (something) v.
(biriyle bir konu hakkında) görüşmek/müzakere etmek see someone about someone or something v.
bir şeyle ilgili biriyle müzakerede bulunmak/müzakere yapmak/pazarlık yapmak negotiate with someone about something v.
bir şeyle ilgili biriyle müzakerede bulunmak/müzakere yapmak/pazarlık yapmak negotiate with someone over something v.
(biriyle) bir konuyu müzakere etmek dialogue with (one) v.
bir şeyi müzakere etmek bargain for v.
bir şeyi müzakere etmek bargain over v.
müzakere etmek knock about v.
müzakere etmek knock around v.
bir konuda müzakere başlatmak take up v.
birini müzakere etmek take someone up v.
müzakere ederek çözmek argue out v.
(biriyle) bir şeyi müzakere etmek bounce something around (with someone) v.
uzun uzadıya müzakere etmek chew over v.
(biriyle birini/bir şeyi) müzakere etmek confer on (someone or something) with (one) v.
(biriyle) müzakere etmek confer with (one) v.
(biriyle birini/bir şeyi) müzakere etmek confer with (one) about (someone or something) v.
(biriyle birini/bir şeyi) müzakere etmek confer with (one) on (someone or something) v.
(biriyle) müzakere etmek confer with (someone) v.
(birini/bir şeyi) müzakere etmek deliberate about (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) müzakere etmek deliberate on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) müzakere etmek deliberate over (someone or something) v.
ile bir konuyu müzakere etmek dialogue with v.
(bir şeyi) müzakere etmek/konuşmak için bir araya gelip oturmak sit on (something) v.
(bir şeyi) müzakere etmek/konuşmak için bir araya gelip oturmak sit upon (something) v.
farklı fikirleri müzakere etmek toss back and forth v.
Colloquial
müzakere yapmak pow-wow v.
tüm tarafların uzlaşması için müzakere etmek dialog v.
Idioms
müzakere partneri a sparring partner n.
müzakere etmek lay heads together v.
farklı fikirleri müzakere etmek toss (something) back and forth v.
müzakere ederek çözmek argue way out of v.
müzakere etmek have a word v.
ile müzakere etmek have a word with v.
(biriyle) müzakere etmek have a word with (one) v.
müzakere edilmekte on the mat expr.
Trade/Economic
teknolojik yeniliklerden kaynaklı istihdam değişikliklerinin sendikalarca müzakere edilmesi technology agreement n.
müzakere hakkı (collective) bargaining right n.
müzakere teknikleri negotiation techniques n.
müzakere gücü negotiating power n.
tekrar müzakere renegotiation n.
toplu müzakere yapmaya yetkili sendika collective bargaining agency n.
müzakere etmek discuss v.
müzakere etmek debate v.
müzakere etmek negotiate v.
şartlarını yeniden müzakere etmek roll over v.
(mali sözleşme) şartlarını yeniden müzakere etmek roll over v.
Law
gizli müzakere secret discussion n.
hafiyyen müzakere secret discussion n.
kapalı müzakere deliberation in private n.
müzakere odası moot-hall n.
müzakere salonu moot-hall n.
müzakere odası moot-house n.
müzakere usulü procedure of deliberation n.
müzakere salonu moot-house n.
müzakere hakları bargaining rights n.
müzakere meclisi moot court n.
müzakere meclisi deliberative assembly n.
müzakere etmek confer v.
müzakere etmek deliberate v.
müzakere etmek negotiate v.
müzakere etmek argue v.
(anlaşmazlığın çözümlenmesi için) müzakere etmek emparl v.
müzakere edilebilir negotiable adj.
Politics
müzakere masası negotiating table n.
bütünleyici müzakere integrative negotiation n.
demokratik müzakere alanı democratic negotation space n.
demokratik müzakere alanı democratic negotiation space n.
dtö kişilerin serbest dolaşımı müzakere grubu wto negotiating group on movement of natural persons n.
hızlı işleyen müzakere yöntemi fast track negotiation n.
kamusal müzakere public debate n.
karşılıklı müzakere mutual negotiation n.
kültürlerarası müzakere cross-cultural negotiation n.
müzakere edilen anlaşmaya en kötü alternatif worst alternative to negotiated agreement (watna) n.
müzakere atmosferi negotiation climate n.
müzakere dokümanı discussion paper n.
müzakere ortamı negotiation climate n.
müzakere çabaları negotiation efforts n.
müzakere eden taraflar negotiating parties n.
müzakere taslağı draft for negotiation n.
müzakere usulü negotiation procedure n.
müzakere yoluyla çözüm negotiated settlement n.
müzakere sonu closure n.
müzakere süreci negotiation process n.
müzakere süreci negotiation period n.
müzakere atmosferi negotiation environment n.
müzakere edilen anlaşmaya en iyi alternatif best alternative to negotiated agreement (batna) n.
müzakere ortamı negotiation environment n.
müzakere zaptı record of proceedings n.
müzakere tarihi date of discussion n.
ön müzakere pourparler n.
ön müzakere early negotiation n.
umumi müzakere general debate n.
uluslararası ilişkilerde müzakere sonucu umulan kabul edilebilir sonuç win-set n.
müzakere edilecek yasa değişikliklerinin sınırlandırılması kangaroo closure n.
yasama meclislerinin müzakere odası debating chamber n.
müzakere sona erer ermez oylama yapılan parlamento usulü cloture n.
titiz müzakere painstaking negotiation n.
müzakere etmek negotiate v.
müzakere masasına oturmak sit down at the negotiating table v.
müzakere etmek moot v.
müzakere etmek debate v.
müzakere masasına oturmak sit down at the negotiation table v.
müzakere etmek discuss v.
avam kamarası ile müzakere ettikten sonra hüküm vermek report out v.
(parlamento müzakeresinde) müzakere sona erer ermez oylama yapmak cloture v.
müzakere edilebilir negotiable adj.
Industry
çalışanların sıkıntılarını işverenle müzakere etmek üzere çalışanlar tarafından seçilen sendika üyesi committeeman n.
çalışanların sıkıntılarını işverenle müzakere etmek üzere seçtikleri sendika üyesi shop chairman n.
kaynak tahsisi üzerinde uzlaşmaya varılması amaçlanan bir tür müzakere süreci distributive bargaining n.
Petrol
üretici ve arazi sahipleri arasında kira kontratı gibi anlaşmaları müzakere eden kimse landsman n.
Social Sciences
müzakere düzeni negotiated order n.
müzakere edilen düzen negotiated order n.
Education
(birleşik krallık'ta) genellikle lisans ve yüksek lisans mezunlarından oluşan müzakere, danışma veya seçme topluluğu convocation [uk] n.
Religious
(yahudilik) müzakere edilen anlaşma shidduch n.
Military
müzakere metodu conference method n.
müzakere talep etmek veya teslim olmak için düşmana gösterilen beyaz bayrak flag of truce n.
müzakere talep etmek veya teslim olmak için düşmana gösterilen beyaz bayrak flag of truse n.
düşmanla müzakere etmek amacıyla sinyal olarak davul çalmak beat a parley v.
düşmanla müzakere etmek amacıyla sinyal olarak trompet çalmak beat a parley v.
Archaic
müzakere ile ilişkili discussive adj.