bargain - Turc Anglais Dictionnaire

bargain

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "bargain" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 40 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
bargain n. kelepir
This carpet was a real bargain.
Bu halı gerçekten kelepirdi.

More Sentences
bargain n. pazarlık
Upwards of 92% of all convictions are based on plea bargains.
Tüm mahkumiyetlerin %92'si ceza pazarlıklarına dayanıyor.

More Sentences
General
bargain n. anlaşma
I kept my end of the bargain.
Anlaşmanın bana düşen kısmını yerine getirdim.

More Sentences
bargain n. pazarlık
Many alternative bargains are possible; which one is best?
Birçok alternatif pazarlık mümkündür; hangisi en iyisidir?

More Sentences
bargain v. pazarlık etmek
I love to bargain.
Pazarlık etmeyi severim.

More Sentences
Trade/Economic
bargain n. kelepir
It's a real bargain.
Tam bir kelepir.

More Sentences
bargain n. pazarlık
Some real bargains can sometimes be found on auction websites, such as eBay, or at local consignment shops.
Bazı gerçek pazarlıklar bazen eBay gibi açık artırma web sitelerinde veya yerel konsinye mağazalarında bulunabilir.

More Sentences
bargain v. pazarlık etmek
Tom didn't get what he bargained for.
Tom pazarlık ettiği şeyi almadı.

More Sentences
Politics
bargain v. pazarlık yapmak
You might have to bargain a lot.
Çok pazarlık yapmanız gerekebilir.

More Sentences
General
bargain n. yok pahasına satılan şey
bargain n. uyuşma
bargain n. sudan ucuz şey
bargain n. teklif
bargain n. muamele
bargain n. iş anlaşması
bargain n. işlem
bargain n. ucuz şey
bargain n. uzlaşma
bargain n. pısırık kimse
bargain n. aşırı uysal kimse
bargain v. anlaşmak
bargain v. değiş tokuş etmek
bargain v. uyuşmak
bargain v. müzakere etmek
bargain v. şarta bağlamak
bargain v. koşul koymak
bargain v. taahhüt ettirmek
bargain v. taahhüt etmesini sağlamak
bargain v. koşula bağlamak
bargain v. şart koymak
bargain v. taahhüt etmek
Trade/Economic
bargain n. akit
bargain n. alışveriş
bargain n. işlem
bargain n.
bargain n. muamele
bargain n. ucuzluk
bargain n. pazarlıkla alınan mal veya hizmet
bargain n. uygun fiyata satış
Politics
bargain v. siyasi pazarlığa girişmek

Sens de "bargain" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 251 résultat(s)

Anglais Turc
General
good bargain n. kelepir
Tom is good at finding good bargains.
Tom iyi kelepirleri bulmada iyidir.

More Sentences
bargain sale n. indirimli satış
Tom bought a camera at a bargain sale.
Tom indirimli satıştan bir fotoğraf makinesi aldı.

More Sentences
bargain for v. beklemek
More people came to the party than I had bargained for.
Partiye beklediğimden daha fazla insan geldi.

More Sentences
make a bargain v. anlaşmaya varmak
We made a bargain.
Biz anlaşmaya vardık.

More Sentences
bargain with v. pazarlık yapmak
Have you ever had to bargain with someone?
Hiç biriyle pazarlık yapmak zorunda kaldınız mı?

More Sentences
Idioms
a hard bargain n. sıkı pazarlık
You drive a hard bargain.
Sıkı pazarlık yapıyorsun.

More Sentences
Law
plea bargain n. itiraf pazarlığı
Upwards of 92% of all convictions are based on plea bargains.
Tüm mahkumiyet kararlarının %92'sinden fazlası itiraf pazarlıklarına dayanmaktadır.

More Sentences
General
travel bargain n. seyahat anlaşması
time bargain n. vadeli alışveriş
losing bargain n. zararına satış
bargain price n. indirimli fiyat
bargain price n. sudan ucuz fiyat
bargain-hunter n. kelepirci
bargain matinee n. halk günü
bargain matinee n. halk matinesi
bargain matinee n. ucuz matine
hard bargain n. sıkı pazarlık
effort bargain n. performansa dayalı ücretlendirme
effort bargain n. performansa dayalı prim
bargain on v. ummak
bargain on v. güvenmek
bargain for v. hesaba katmak
make a bargain v. mutabık kalmak
bargain on v. bel bağlamak
bargain for v. ummak
get a bargain v. kelepire konmak
strike a bargain v. pazarlıkta anlaşmaya varmak
strike a bargain v. uzlaşmak
strike a bargain v. anlaşmaya varmak
strike a bargain v. mutabık kalmak
bargain away v. feda etmek
drive a hard bargain v. sıkı bir pazarlık yaparak fiyatı çok indirmek
drive a hard bargain v. sıkı bir pazarlık sonucu birçok şey elde etmek
bargain on v. beklemek
get something at a bargain price v. ucuza kapatmak
bargain with v. pazarlık etmek
drive a hard bargain v. sıkı bir pazarlığa girişmek
drive a hard bargain v. sıkı pazarlık yapmak
strike a bargain v. mutabakata varmak
strike a bargain v. mutabakat yapmak
do a bargain v. pazarlık etmek
bargain a price v. fiyat üzerinde pazarlık yapmak
strike a bargain v. fiyatta anlaşmak
bargain-priced adj. ucuz
bargain-priced adj. indirimli
into the bargain adv. cabası
into the bargain adv. caba
into the bargain adv. ayrıca
in the bargain adv. üstelik
into the bargain adv. üstelik
into the bargain adv. bir de
for a bargain price adv. yok pahasına
Phrasals
bargain down v. pazarlık edip fiyatı düşürmek
bargain down v. pazarlıkta fiyat kırmak
bargain for v. hazırlanmak
bargain for v. beklemek
bargain for v. ummak
bargain for v. bir şeye hazırlıklı olmak
bargain over v. bir şeyi müzakere etmek
bargain for (someone or something) v. (biri/bir şey) için pazarlık etmek
bargain for v. bir şeyi hesaba katmak
bargain over v. bir şey için pazarlık etmek
bargain for v. bir şeyi almak/elde etmek için biriyle pazarlık etmek
bargain for (someone or something) with (someone) v. (biriyle birisi/bir şey) için pazarlık etmek
bargain for v. bir şeyi ummak
bargain for v. bir şey için pazarlık etmek
bargain for v. bir şeyi müzakere etmek
bargain for (someone or something) v. (birine/bir şeye) sahip olmak için pazarlık etmek
bargain for v. bir şeyi beklemek
bargain over (someone or something) with (someone) v. (biriyle birisi/bir şey) üzerine pazarlık etmek
bargain (someone) down v. (biriyle) pazarlık etmek
and bargain (for someone or something) (with someone) v. (biriyle birine/bir şeye) sahip olmak için tartışmak/pazarlık etmek
bargain on (something) v. (bir şeye) hazırlıklı olmak
bargain away v. vazgeçmek
bargain on (something) v. (bir şeyi) planlamak
bargain away v. heba etmek
bargain (over someone or something) (with someone) v. (biriyle biri/bir şey) üzerine müzakerede bulunmak
bargain with (one) v. (biriyle) pazarlık yapmak
bargain (something) down v. (bir şeyin) fiyatını indirtmek
bargain for something v. bir şeyi beklemek
bargain (over someone or something) (with someone) v. (biriyle birine/bir şeye) sahip olmak için tartışmak/pazarlık etmek
bargain away v. zayi etmek
bargain (something) down v. (bir şeyin) fiyatını düşürtmek
bargain (something) down v. pazarlıkla (bir şeyin) fiyatını kırmak
bargain (someone) down v. (birine) fiyat kırdırmak
bargain away v. ziyan etmek
bargain on (something) v. (bir şeyi) hesaba katmak
bargain on something v. bir şeyi planlamak
bargain on something v. bir şeyi hesaba katmak
and bargain (for someone or something) (with someone) v. (biriyle biri/bir şey) üzerine müzakerede bulunmak
bargain for something v. bir şeyi ummak
bargain (something) down v. pazarlık edip (bir şeyin) fiyatını düşürmek
bargain on (something) v. (bir şeyi) ummak
bargain for something v. bir şeye hazırlıklı olmak
bargain on something v. bir şeye hazırlıklı olmak
bargain for something v. bir şeyi hesaba katmak
bargain for something v. bir şeyi planlamak
bargain on (something) v. (bir şeyi) beklemek
bargain on something v. bir şeyi ummak
bargain with (one) v. (biriyle) (bir şeye sahip olmak için) görüşmek
bargain with (one) v. (biriyle) pazarlık etmek
bargain away v. kaybetmek
bargain on something v. bir şeyi beklemek
Proverb
It takes two to make a bargain pazarlık/anlaşma iki kişiyle yapılır
Colloquial
no bargain n. matah (biri veya bir şey) olmama
no bargain n. öyle çok iyi (biri veya bir şey) olmama
no bargain n. aman aman (biri veya bir şey) olmama
into the bargain expr. ayrıca
into the bargain expr. ek olarak
into the bargain expr. aynı zamanda
into the bargain expr. ilaveten
a bargain is a bargain expr. söz bir kere verilir
a bargain is a bargain expr. anlaşma anlaşmadır
it’s a bargain expr. neredeyse bedava
it’s a bargain expr. kelepir
Idioms
a hard bargain n. sert pazarlık
a hard bargain n. ciddi pazarlık
strike a bargain v. bir sonuca ulaşmak
keep one's side of the bargain v. sözünü tutmak
strike a bargain v. pazarlığı bağlamak
strike a bargain v. pazarlıkta anlaşmak
strike a bargain v. pazarlığı sonuçlandırmak
strike a bargain v. sonuca varmak
strike a bargain v. uzlaşmak
strike a bargain v. bir pazarlıkta uyuşmak
strike a bargain v. anlaşmak
make the best of a bad bargain v. yapabileceğinin en iyisini yapmak
make the best of a bad bargain v. her şeye göğüs germek
live up to one's end of the bargain v. verdiği sözü tutmak/yerine getirmek
keep one's end of the bargain v. üstüne düşeni yapmak
keep one's side of the bargain v. verdiği sözü tutmak/yerine getirmek
live up to one's side of the bargain v. verdiği sözü tutmak/yerine getirmek
keep one's side of the bargain v. üstüne düşeni yapmak
keep one's end of the bargain v. verdiği sözü tutmak/yerine getirmek
live up to one's end of the bargain v. üstüne düşeni yapmak
live up to one's side of the bargain v. üstüne düşeni yapmak
hold one's end of the bargain up v. üstüne düşeni yapmak
hold one's end of the bargain up v. kendi üzerine düşeni yapmak
keep one's end of the bargain up v. üstüne düşeni yapmak
keep one's end of the bargain up v. kendi üzerine düşeni yapmak
live up to one's end of the bargain v. verdiği sözü yerine getirmek
keep one's side of the bargain v. verdiği sözü tutmak
live up to one's side of the bargain v. verdiği sözü yerine getirmek
keep one's end of the bargain v. verdiği sözü yerine getirmek
live up to one's end of the bargain v. verdiği sözü tutmak
live up to one's side of the bargain v. verdiği sözü tutmak
keep one's side of the bargain v. verdiği sözü yerine getirmek
keep one's end of the bargain v. verdiği sözü tutmak
strike a bargain v. (fiyat konusunda) uzlaşmaya varmak
strike a bargain v. (fiyat konusunda) anlaşmaya varmak
include something in the bargain v. pazarlığa dahil etmek
throw something into the bargain v. pazarlığa dahil etmek
seal a bargain v. anlaşmayı kutlamak
seal the bargain v. anlaşmayı kutlamak
make the best of a bad bargain v. zor koşullar altında elinden gelenin en iyisini yapmak
make the best of a bad bargain v. sıkıntılı bir durumu kendi yararına çevirmek
make the best of a bad bargain v. şanssızlığı şansa çevirmek
make the best of a bad bargain v. zarardan yarar sağlamak
make the best of a bad bargain v. elindekini en iyi şekilde kullanmak/değerlendirmek
hold up (one's) end (of the bargain) v. üstüne düşeni yapmak
hold (up) (one's) end of the bargain v. kendi üzerine düşeni yapmak
hold end of the bargain up v. üstüne düşeni yapmak
hold up (one's) end (of the bargain) v. kendi üzerine düşeni yapmak
hold (up) (one's) end of the bargain v. üstüne düşeni yapmak
keep (up) (one's) side of the bargain v. verdiği sözü tutmak
keep (up) (one's) side of the bargain v. üstüne düşeni yapmak
keep (up) (one's) side of the bargain v. sözünü tutmak
keep (up) (one's) side of the bargain v. verdiği sözü yerine getirmek
live up to end of the bargain v. üstüne düşeni yapmak
live up to end of the bargain v. verdiği sözü tutmak/yerine getirmek
live up to end of the bargain v. verdiği sözü tutmak
live up to end of the bargain v. verdiği sözü yerine getirmek
throw into the bargain v. pazarlığa dahil etmek
bargain-bin adj. ucuza satılan
bargain-bin adj. değersiz
bargain-bin adj. kelepir
bargain-bin adj. düşük fiyatlı
bargain-bin adj. ucuz
bargain-bin adj. kalitesiz
into the bargain expr. üstüne üstlük
Speaking
you're in no position to bargain expr. pazarlık yapacak konumda değilsin
we'll bargain all the way expr. sonuna kadar pazarlığa devam
we'll bargain all the way expr. sonuna kadar pazarlık edeceğiz
Trade/Economic
bargain price n. kelepir fiyat
time bargain n. ileride teslim edilmek üzere henüz elde bulunmayan malın satışı
time bargain n. alivre satış
bargain money n. depozito olarak yatırılan para
bargain purchase n. düşeş alışveriş
bargain money n. pey akçesi
bargain counter n. indirimli eşya tezgahı
bargain for account n. vadeli borsa alım satımı
bargain basement n. indirimli satış reyonu
bargain for account n. vadeli işlem
bargain price n. ucuz fiyat
good bargain n. iyi pazarlık
business bargain n. iş pazarlığı
special bargain n. özel teklif
spot bargain n. peşin pazarlık
time bargain n. vadeli alışveriş
time bargain n. alivre satış
optional bargain n. opsiyonlu alım satım
settlement bargain n. vadeli muamele
bargain basement n. ucuz eşya reyonu
bargain carnivals n. ürünlerin piyasadaki değerinden çok daha aşağıya satıldığı pazarlar
bargain money n. peşinat
money bargain n. peşin pazarlık
cash bargain n. peşin işlem
unconscionable bargain n. ölçüsüz sözleşme
unconscionable bargain n. adil olmayan borsa işlemi sözleşmesi
unconscionable bargain n. gayriadil sözleşme
spot bargain n. peşin işlem
bargain money n. kapora
bargain bin n. ucuzluk sepeti
bargain basement n. fırsat köşesi
bargain corner n. fırsat köşesi
bargain rate n. indirimli fiyat
bargain hunter n. indirim avcısı
bargain-hunting n. indirim kovalama
make a bargain v. bir işi bağlamak
bargain a price v. fiyat üzerinde pazarlık yapmak
bargain off the price v. fiyatı pazarlık etmek
make a bargain v. anlaşmak
bargain-basement adj. değersiz
bargain-basement adj. düşük fiyatlı
bargain-basement adj. kalitesiz
at bargain prices expr. pazarlık fiyatları ile
Law
plea bargain n. bir suçlunun suçunu itiraf ederek alacağı ceza indirimi
bargain money n. depozito
bargain money n. pey akçesi
bargain basement n. ucuz eşya reyonu
bargain carnivals n. ucuz mal
bargain money n. peşinat
time bargain n. gayrimenkullerle ilgili satış akdi
bargain and sale n. alım satım sözleşmesi
money bargain n. peşin pazarlık
plea-bargain n. bir suçlunun suçunu itiraf ederek alacağı ceza indirimi
catching bargain n. gabin
bargain and sale deed n. gayrimenkul alım satım senedi
catching bargain n. varis ile yapılan yüksek faizli borç sözleşmesi
bargain money n. kapora
plea bargain n. iddia pazarlığı
plea bargain n. savcı-sanık uzlaşması
bargain a price v. üzerinde pazarlık yapmak
bargain off the price v. fiyatı pazarlık etmek
plea bargain v. daha ciddi suçlamaların reddedilmesi karşılığında daha az ceza gerektiren bir suçlamayı kabul etmek
plea-bargain v. daha ciddi bir suçlamanın düşmesi karşısında daha az ceza gerektiren bir suçu kabul etmek
Politics
right to bargain collectively and to strike n. toplu sözleşme ve grev hakkı
political bargain n. siyasi pazarlık
faustian bargain n. şeytanla pazarlık
faustian bargain n. şeytanla anlaşma
Slang
jewish bargain-hunting n. yahudi pazarlığı