|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
General |
|
1 |
General |
family with more than one kid n.
|
çok çocuklu aile |
|
2 |
General |
parents with more than one kid n.
|
çok çocuklu aile |
|
3 |
General |
wear more than one hat v.
|
bir koltukta iki karpuz taşımak |
|
4 |
General |
have more than one meaning v.
|
birden çok anlama gelmek |
|
5 |
General |
have more than one meaning v.
|
birden çok anlama sahip olmak |
|
6 |
General |
have more than one meaning v.
|
birden çok anlamı olmak |
|
7 |
General |
one more beautiful than the other adj.
|
birbirinden güzel |
|
8 |
General |
one more than half adj.
|
yarısından bir fazlası |
|
9 |
General |
for more than one year adv.
|
bir yıldan fazla bir süredir |
|
10 |
General |
for more than one year adv.
|
bir yıldan fazla süredir |
|
Phrases |
|
11 |
Phrases |
more than (one) can endure expr.
|
dayanabileceğinden daha fazla |
|
12 |
Phrases |
more than (one) can endure expr.
|
katlanabileceğinden daha fazla |
|
13 |
Phrases |
more than (one) can endure expr.
|
katlanamayacağı kadar |
|
14 |
Phrases |
more than (one) can endure expr.
|
dayanamayacağı ölçüde |
|
15 |
Phrases |
more than (one) can endure expr.
|
(birinin) dayanabileceğinden/katlanabileceğinden fazla (ağır, acı, kırıcı) |
|
16 |
Phrases |
more than (one) can endure expr.
|
(birinin) başa çıkabileceğinden/taşıyabileceğinden fazla (ağır, acı, kırıcı) |
|
17 |
Phrases |
more than (one) can endure expr.
|
(birinin) kaldırabileceğinden fazla (ağır, acı, kırıcı) |
|
18 |
Phrases |
more than (one) can endure expr.
|
(birinin) dayanamayacağı/katlanamayacağı kadar (ağır, acı, kırıcı) |
|
19 |
Phrases |
more than (one) can endure expr.
|
(birinin) başa çıkamayacağı/taşıyamayacağı kadar (ağır, acı, kırıcı) |
|
|
20 |
Phrases |
more than (one) can endure expr.
|
(birinin) kaldıramayacağı kadar (ağır, acı, kırıcı) |
|
21 |
Phrases |
more than (one) can endure expr.
|
(birine) fazla/ağır |
|
Proverb |
|
22 |
Proverb |
there is more than one way to skin a cat
|
bir şeyi yapmanın birden fazla yolu vardır |
|
Colloquial |
|
23 |
Colloquial |
in more ways than one expr.
|
birçok açıdan |
|
24 |
Colloquial |
in more ways than one expr.
|
birden fazla yönden |
|
25 |
Colloquial |
in more ways than one expr.
|
birçok yönden |
|
26 |
Colloquial |
in more ways than one expr.
|
birçok anlamda |
|
27 |
Colloquial |
in more ways than one expr.
|
birden fazla anlamda |
|
Idioms |
|
28 |
Idioms |
wear more than one hat v.
|
aynı anda iki farklı görevde bulunmak |
|
29 |
Idioms |
bite off more than one can chew v.
|
başından büyük işlere girişmek |
|
30 |
Idioms |
bite off more than one can chew v.
|
boyundan büyük işe kalkışmak |
|
31 |
Idioms |
bite off more than one can chew v.
|
boyundan büyük işe kalkmak |
|
32 |
Idioms |
bite off more than one can chew v.
|
boyunu aşan işlere kalkışmak |
|
33 |
Idioms |
bite off more than one can chew v.
|
bir koltuğa iki karpuz sığdırmak |
|
34 |
Idioms |
bite off more than one can chew v.
|
başından büyük işe girişmek |
|
35 |
Idioms |
bite off more than one can chew v.
|
boyundan büyük işlere kalkışmak |
|
36 |
Idioms |
bite off more than one can chew v.
|
başından büyük işlere kalkışmak |
|
37 |
Idioms |
bite off more than one can chew v.
|
boyundan büyük iş almak |
|
38 |
Idioms |
have more than one string to one's fiddle v.
|
her alanda kabiliyeti olmak |
|
39 |
Idioms |
have more than one string to one's fiddle v.
|
on parmağında on marifet olmak |
|
|
40 |
Idioms |
have more than one string to fiddle v.
|
on parmağında on marifet olmak |
|
41 |
Idioms |
get more than (one) bargained for v.
|
umduğundan fazlasıyla karşılaşmak |
|
42 |
Idioms |
get more than (one) bargained for v.
|
tahmininden fazlasıyla karşılaşmak |
|
43 |
Idioms |
get more than (one) bargained for v.
|
ummadığı bir durumla/sonuçla karşılaşmak |
|
44 |
Idioms |
get more than (one) bargained for v.
|
hesaba katılmayan şeylerle/durumlarla karşılaşmak |
|
45 |
Idioms |
get more than (one) bargained for v.
|
beklemediği bir sonuçla karşılaşmak |
|
46 |
Idioms |
get more than (one) bargained for v.
|
umduğu gibi olmamak |
|
47 |
Idioms |
get more than (one) bargained for v.
|
tahmin ettiği gibi olmamak |
|
48 |
Idioms |
get more than (one) bargained for v.
|
umduğunu bulamamak |
|
49 |
Idioms |
have more than one string to fiddle v.
|
birçok alanda yeteneği olmak |
|
50 |
Idioms |
have more than one string to one's fiddle v.
|
birçok alanda yeteneği olmak |
|
51 |
Idioms |
have more than one string to (one's) bow v.
|
mevcut durumda elinin altında birden çok uygulanabilir seçenek olmak |
|
52 |
Idioms |
have more than one string to (one's) bow v.
|
birden fazla şansı/seçeneği olmak |
|
53 |
Idioms |
wear two hats (more than one hat) v.
|
iki (birden fazla) görev/rol üstlenmek |
|
54 |
Idioms |
wear two hats (more than one hat) v.
|
iki (birden fazla) işe birden koşmak |
|
55 |
Idioms |
wear two hats (more than one hat) v.
|
iki (birden fazla)iş birden yürütmek |
|
56 |
Idioms |
wear two hats (more than one hat) v.
|
iki (birden fazla) işe bölünmek |
|
57 |
Idioms |
(have done) more (something) than (one) has had hot dinners v.
|
bir şeyi karşısındakine göre çok daha fazla yapmış olmak |
|
58 |
Idioms |
(have done) more (something) than (one) has had hot dinners v.
|
siz/sen/o giderken ben geliyordum |
|
59 |
Idioms |
(have done) more (something) than (one) has had hot dinners v.
|
siz/sen/o giderken biz geliyorduk |
|
60 |
Idioms |
(have done) more (something) than (one) has had hot dinners v.
|
karşısındakinden daha deneyimli olmak |
|
61 |
Idioms |
(have done) more (something) than (one) has had hot dinners v.
|
karşısındakinin yaşı kadar deneyimi olmak |
|
62 |
Idioms |
bite off more than one can chew v.
|
çiğneyebileceğinden fazlasını ısırmak |
|
63 |
Idioms |
bite off more than one can chew v.
|
çiğneyebileceğinden büyük bir lokma almak |
|
64 |
Idioms |
bite off more than one can chew v.
|
boyundan büyük işe kalkışmak |
|
65 |
Idioms |
bite off more than one can chew v.
|
başından büyük işe girmek |
|
66 |
Idioms |
didn't exchange more than three words with (one) v.
|
(biriyle) bir çift laf edememek |
|
67 |
Idioms |
didn't exchange more than three words with (one) v.
|
(biriyle) iki çift laf edememek |
|
68 |
Idioms |
there's more than one way to skin a cat expr.
|
bir şeyi yapmanın birden fazla yolu vardır |
|
69 |
Idioms |
more someone or something than one can shake a stick at expr.
|
çok sayıda |
|
70 |
Idioms |
more than one can stand expr.
|
dayanamayacağı kadar ağır (sorun vb.) |
|
71 |
Idioms |
more someone or something than one can shake a stick at expr.
|
çok fazla |
|
72 |
Idioms |
more than one can take expr.
|
dayanamayacağı kadar ağır (sorun vb.) |
|
73 |
Idioms |
more than one can bear expr.
|
dayanamayacağı kadar ağır (sorun vb.) |
|
74 |
Idioms |
more than one can stand expr.
|
katlanılamayacak kadar ağır |
|
75 |
Idioms |
more than one can bear expr.
|
katlanılamayacak kadar ağır |
|
76 |
Idioms |
more than one can shake a stick at expr.
|
kıyamet gibi |
|
77 |
Idioms |
more than one can take expr.
|
katlanılamayacak kadar ağır |
|
78 |
Idioms |
more someone or something than one can shake a stick at expr.
|
sayılamayacak kadar çok |
|
79 |
Idioms |
more than one can shake a stick at expr.
|
sürüsüne bereket |
|
|
80 |
Idioms |
more than one can bear expr.
|
taşıyamayacağı kadar ağır (sorun vb.) |
|
81 |
Idioms |
more than one can take expr.
|
taşıyamayacağı kadar ağır (sorun vb.) |
|
82 |
Idioms |
more than one can stand expr.
|
taşıyamayacağı kadar ağır (sorun vb.) |
|
83 |
Idioms |
more than one bargained for expr.
|
umduğundan daha fazlası |
|
84 |
Idioms |
more than one bargained for expr.
|
yeterli bulacağından daha fazlası |
|
85 |
Idioms |
more than one bargained for expr.
|
yetineceğinden fazlası |
|
86 |
Idioms |
more than one way to skin a cat expr.
|
bir şeyi yapmanın birden fazla yolu |
|
Trade/Economic |
|
87 |
Trade/Economic |
amounts becoming due and payable after more than one year n.
|
bir yıldan daha uzun bir sürede ödenecek olanlar |
|
88 |
Trade/Economic |
not more than one month expr.
|
bir ayı geçmemek üzere |
|
89 |
Trade/Economic |
over one month but no more than one year expr.
|
1 ay 1 yıl arası |
|
Computer |
|
90 |
Computer |
storage for more than one year n.
|
çok yıllık birikme |
|
91 |
Computer |
timtowtdi (there is more than one way to do it) expr.
|
bir şeyi yapmanın birden fazla yolu vardır |
|
92 |
Computer |
tmtowtdi (there's more than one way to do it) expr.
|
bir şeyi yapmanın birden fazla yolu vardır |
|
Math |
|
93 |
Math |
equations with more than one variable n.
|
birden fazla değişkenli denklemler |
|