more than one - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

more than one

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "more than one" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 1 résultat(s)

Anglais Turc
General
more than one adv. birden fazla

Sens de "more than one" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 93 résultat(s)

Anglais Turc
General
family with more than one kid n. çok çocuklu aile
parents with more than one kid n. çok çocuklu aile
wear more than one hat v. bir koltukta iki karpuz taşımak
have more than one meaning v. birden çok anlama gelmek
have more than one meaning v. birden çok anlama sahip olmak
have more than one meaning v. birden çok anlamı olmak
one more beautiful than the other adj. birbirinden güzel
one more than half adj. yarısından bir fazlası
for more than one year adv. bir yıldan fazla bir süredir
for more than one year adv. bir yıldan fazla süredir
Phrases
more than (one) can endure expr. dayanabileceğinden daha fazla
more than (one) can endure expr. katlanabileceğinden daha fazla
more than (one) can endure expr. katlanamayacağı kadar
more than (one) can endure expr. dayanamayacağı ölçüde
more than (one) can endure expr. (birinin) dayanabileceğinden/katlanabileceğinden fazla (ağır, acı, kırıcı)
more than (one) can endure expr. (birinin) başa çıkabileceğinden/taşıyabileceğinden fazla (ağır, acı, kırıcı)
more than (one) can endure expr. (birinin) kaldırabileceğinden fazla (ağır, acı, kırıcı)
more than (one) can endure expr. (birinin) dayanamayacağı/katlanamayacağı kadar (ağır, acı, kırıcı)
more than (one) can endure expr. (birinin) başa çıkamayacağı/taşıyamayacağı kadar (ağır, acı, kırıcı)
more than (one) can endure expr. (birinin) kaldıramayacağı kadar (ağır, acı, kırıcı)
more than (one) can endure expr. (birine) fazla/ağır
Proverb
there is more than one way to skin a cat bir şeyi yapmanın birden fazla yolu vardır
Colloquial
in more ways than one expr. birçok açıdan
in more ways than one expr. birden fazla yönden
in more ways than one expr. birçok yönden
in more ways than one expr. birçok anlamda
in more ways than one expr. birden fazla anlamda
Idioms
wear more than one hat v. aynı anda iki farklı görevde bulunmak
bite off more than one can chew v. başından büyük işlere girişmek
bite off more than one can chew v. boyundan büyük işe kalkışmak
bite off more than one can chew v. boyundan büyük işe kalkmak
bite off more than one can chew v. boyunu aşan işlere kalkışmak
bite off more than one can chew v. bir koltuğa iki karpuz sığdırmak
bite off more than one can chew v. başından büyük işe girişmek
bite off more than one can chew v. boyundan büyük işlere kalkışmak
bite off more than one can chew v. başından büyük işlere kalkışmak
bite off more than one can chew v. boyundan büyük iş almak
have more than one string to one's fiddle v. her alanda kabiliyeti olmak
have more than one string to one's fiddle v. on parmağında on marifet olmak
have more than one string to fiddle v. on parmağında on marifet olmak
get more than (one) bargained for v. umduğundan fazlasıyla karşılaşmak
get more than (one) bargained for v. tahmininden fazlasıyla karşılaşmak
get more than (one) bargained for v. ummadığı bir durumla/sonuçla karşılaşmak
get more than (one) bargained for v. hesaba katılmayan şeylerle/durumlarla karşılaşmak
get more than (one) bargained for v. beklemediği bir sonuçla karşılaşmak
get more than (one) bargained for v. umduğu gibi olmamak
get more than (one) bargained for v. tahmin ettiği gibi olmamak
get more than (one) bargained for v. umduğunu bulamamak
have more than one string to fiddle v. birçok alanda yeteneği olmak
have more than one string to one's fiddle v. birçok alanda yeteneği olmak
have more than one string to (one's) bow v. mevcut durumda elinin altında birden çok uygulanabilir seçenek olmak
have more than one string to (one's) bow v. birden fazla şansı/seçeneği olmak
wear two hats (more than one hat) v. iki (birden fazla) görev/rol üstlenmek
wear two hats (more than one hat) v. iki (birden fazla) işe birden koşmak
wear two hats (more than one hat) v. iki (birden fazla)iş birden yürütmek
wear two hats (more than one hat) v. iki (birden fazla) işe bölünmek
(have done) more (something) than (one) has had hot dinners v. bir şeyi karşısındakine göre çok daha fazla yapmış olmak
(have done) more (something) than (one) has had hot dinners v. siz/sen/o giderken ben geliyordum
(have done) more (something) than (one) has had hot dinners v. siz/sen/o giderken biz geliyorduk
(have done) more (something) than (one) has had hot dinners v. karşısındakinden daha deneyimli olmak
(have done) more (something) than (one) has had hot dinners v. karşısındakinin yaşı kadar deneyimi olmak
bite off more than one can chew v. çiğneyebileceğinden fazlasını ısırmak
bite off more than one can chew v. çiğneyebileceğinden büyük bir lokma almak
bite off more than one can chew v. boyundan büyük işe kalkışmak
bite off more than one can chew v. başından büyük işe girmek
didn't exchange more than three words with (one) v. (biriyle) bir çift laf edememek
didn't exchange more than three words with (one) v. (biriyle) iki çift laf edememek
there's more than one way to skin a cat expr. bir şeyi yapmanın birden fazla yolu vardır
more someone or something than one can shake a stick at expr. çok sayıda
more than one can stand expr. dayanamayacağı kadar ağır (sorun vb.)
more someone or something than one can shake a stick at expr. çok fazla
more than one can take expr. dayanamayacağı kadar ağır (sorun vb.)
more than one can bear expr. dayanamayacağı kadar ağır (sorun vb.)
more than one can stand expr. katlanılamayacak kadar ağır
more than one can bear expr. katlanılamayacak kadar ağır
more than one can shake a stick at expr. kıyamet gibi
more than one can take expr. katlanılamayacak kadar ağır
more someone or something than one can shake a stick at expr. sayılamayacak kadar çok
more than one can shake a stick at expr. sürüsüne bereket
more than one can bear expr. taşıyamayacağı kadar ağır (sorun vb.)
more than one can take expr. taşıyamayacağı kadar ağır (sorun vb.)
more than one can stand expr. taşıyamayacağı kadar ağır (sorun vb.)
more than one bargained for expr. umduğundan daha fazlası
more than one bargained for expr. yeterli bulacağından daha fazlası
more than one bargained for expr. yetineceğinden fazlası
more than one way to skin a cat expr. bir şeyi yapmanın birden fazla yolu
Trade/Economic
amounts becoming due and payable after more than one year n. bir yıldan daha uzun bir sürede ödenecek olanlar
not more than one month expr. bir ayı geçmemek üzere
over one month but no more than one year expr. 1 ay 1 yıl arası
Computer
storage for more than one year n. çok yıllık birikme
timtowtdi (there is more than one way to do it) expr. bir şeyi yapmanın birden fazla yolu vardır
tmtowtdi (there's more than one way to do it) expr. bir şeyi yapmanın birden fazla yolu vardır
Math
equations with more than one variable n. birden fazla değişkenli denklemler