Turc - Anglais
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Anglais Synonymes
Synonymes
A propos de nous
Outils
Ressources
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
Éteindre les lumières
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonymes
Outils
A propos de nous
Ressources
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
EN-TR
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Espagnol - Anglais
Français - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais
Espagnol - Anglais
Historique
part of
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Sens de
"part of"
dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 2 résultat(s)
Catégorie
Anglais
Turc
General
1
General
part of
n.
parçası
Insurance
2
Insurance
part of
n.
bir bölümü
Sens de
"part of"
avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 257 résultat(s)
Catégorie
Anglais
Turc
General
1
General
lower part of the trouser leg
n.
paça
2
General
inner part of a fortress
n.
kale içi
3
General
the best part of the year
n.
yılın en güzel mevsimi
4
General
this part of me
n.
şuram
5
General
the lower part of a trouser leg
n.
baldırak
6
General
greek populated southern part of cyprus
n.
güney kıbrıs rum kesimi
7
General
the most delicate part (of a matter)
n.
püf nokta
8
General
the key part (of a matter)
n.
püf nokta
9
General
the large part of
n.
büyük bölümü
10
General
the large part of
n.
büyük kısmı
11
General
large part of the year
n.
yılın büyük bölümü
12
General
part of speech
n.
sözcük türü
13
General
upper part of the tree
n.
ağacın üst bölümü
14
General
upper part of the tree
n.
ağacın üst kısmı
15
General
top part of the gun
n.
silahın üst tarafı
16
General
an inseparable part of the education
n.
eğitimin ayrılmaz bir parçası
17
General
part of the body
n.
vücudun kısmı/bölümü
18
General
a part of the group
n.
grubun bir parçası
19
General
part of the act
n.
rol icabı
20
General
a part of our culture
n.
kültürümüzün bir parçası
21
General
a good part of
n.
önemli bir kısmı
22
General
be a part and parcel of
v.
bir şeyin önemli bir öğesi olmak
23
General
take the part of
v.
taraf çıkmak
24
General
go and see every part of
v.
adım adım gezmek
25
General
become a part of an activity
v.
devreye girmek
26
General
play the part of
v.
rolünü oynamak
27
General
become a part of one's store of ideas
v.
aklında yer etmek
28
General
be a part of
v.
parçası olmak
29
General
be part of
v.
parçası olmak
30
General
become part of an activity or effort
v.
devreye girmek
31
General
not to be a part of
v.
bir parçası olmamak
32
General
no longer to be a part of
v.
devre dışı kalmak
33
General
pass the most difficult part of something
v.
birşeyin en zor kısmını atlatmak
34
General
pass the most difficult part of something
v.
birşeyin en sıkıntılı kısmını atlatmak
35
General
take the part of
v.
birine destek vermek
36
General
take the part of
v.
birinden yana çıkmak
37
General
take the part of
v.
birinden yana olmak
38
General
be an integral part of something
v.
bir bütünün parçasını oluşturmak
39
General
form part of
v.
bir parçasını oluşturmak
40
General
form part of
v.
bir kısmını oluşturmak
41
General
be an indivisible part of
v.
ayrılmaz parçası olmak
42
General
be an inseparable part of
v.
ayrılmaz parçası olmak
43
General
be an integral part of
v.
ayrılmaz parçası olmak
44
General
be part of something
v.
parçası olmak
45
General
be part of something
v.
bir parçası olmak
46
General
comprise one part of
v.
bir bölümünü oluşturmak
47
General
be a part of something
v.
bir şeylerin bir parçası olmak
48
General
be a part of solution
v.
çözümün bir parçası olmak
49
General
be a part of a team
v.
bir takımın parçası olmak
50
General
act the part of
v.
görevlerini yerine getirmek
51
General
become a part of (something)
v.
parçası haline gelmek
52
General
bigger part of
adj.
-in çoğu
53
General
bigger part of
adj.
-nin büyük kısmı
54
General
bigger part of
adj.
-in çoğunluğu
55
General
greater part of
adj.
-in çoğunluğu
56
General
greater part of
adj.
-in çoğu
57
General
a considerable part of
adj.
önemli bir bölümü
58
General
a substantial part of
adj.
önemli bir bölümü
59
General
a significant part of
adj.
önemli bir bölümü
60
General
a major part of
adj.
önemli bir bölümü
61
General
a considerable part of
adj.
hatırı sayılır bir bölümü
62
General
considerable part of
adj.
önemli bir bölümü
63
General
a certain part of
adj.
belli bir kısmının
64
General
in every part of
adv.
genelinde
65
General
in the early part of eighteenth century
adv.
18. yüzyılın başlarında
66
General
on the part of
prep.
in tarafında
67
General
on the part of
prep.
tarafından
68
General
greater part of
prep.
-in büyük kısmı
69
General
greater part of
prep.
-in büyük bölümü
70
General
on the part of
prep.
-in tarafından
71
General
as part of
prep.
çerçevesinde
72
General
as part of
prep.
kapsamında
73
General
as part of
prep.
bağlamında
Phrases
74
Phrases
the best part of (something)
n.
(bir şeyin) büyük kısmı
75
Phrases
the best part of (something)
n.
(bir şeyin) neredeyse tamamı
76
Phrases
the best part of (something)
n.
(bir şeyin) neredeyse tümü
77
Phrases
the best part of (something)
n.
(bir şeyin) tamamına yakını
78
Phrases
the best part of (something)
n.
(bir şeyin) en güzel/iyi kısmı/tarafı
79
Phrases
the best part of (something)
n.
(bir şeyin) örnek gösterilmeye değer kısmı/tarafı
80
Phrases
best part of something
n.
(bir şeyin) en güzel/iyi kısmı/tarafı
81
Phrases
best part of something
n.
(bir şeyin) örnek gösterilmeye değer kısmı/tarafı
82
Phrases
the better/best part of something
n.
(bir şeyin) büyük kısmı
83
Phrases
the better/best part of something
n.
(bir şeyin) neredeyse tamamı
84
Phrases
the better/best part of something
n.
(bir şeyin) neredeyse tümü
85
Phrases
the better/best part of something
n.
(bir şeyin) tamamına yakını
86
Phrases
some part of me
n.
bir parçam
87
Phrases
indispensable part of our lives
n.
hayatımızın değişmez bir parçası
88
Phrases
to be a part of it
expr.
bunun bir parçası olmak için
89
Phrases
as a part of
expr.
bir parçası olarak
90
Phrases
of which it is a part
expr.
bir parçası olduğu
91
Phrases
as a part of
expr.
bir bölümü olarak
92
Phrases
the greater part of
expr.
çoğunluğu
93
Phrases
in every part/aspect/facet of life
expr.
hayatın her alanında
94
Phrases
the most delicate part (of a matter)
expr.
işin püf noktası
95
Phrases
the most delicate part (of a matter)
expr.
püf noktası
96
Phrases
in every part/aspect/facet of life
expr.
yaşamın her alanında
Proverb
97
Proverb
even the best of friends must part
hiçbir arkadaşlık sonsuza dek sürmez
98
Proverb
the best of friends must part
en iyi arkadaşlar bile ayrılır
99
Proverb
the best of friends must part
hiçbir arkadaşlık sonsuza dek sürmez
100
Proverb
even the best of friends must part
en iyi arkadaşlar bile ayrılır
101
Proverb
discretion is the better part of valor
cesaretin çoğu basirettir
102
Proverb
discretion is the better part of valor
basiret cesaretten sayılır
103
Proverb
discretion is the better part of valour
basiret cesaretten sayılır
104
Proverb
discretion is the better part of valour
cesaretin çoğu basirettir
105
Proverb
discretion is the better part of valor
(insanın hayatı vb. söz konusuysa) korkaklık cesarettir
Colloquial
106
Colloquial
a part of me
n.
bir parçam
107
Colloquial
most part of the day
n.
günün büyük bir kısmı
108
Colloquial
a great part of my life
n.
hayatımın büyük bir parçası
109
Colloquial
a great part of our lives
n.
hayatımızın büyük bir parçası
110
Colloquial
a big part of my life
n.
hayatımın büyük bir parçası
111
Colloquial
a big part of our lives
n.
hayatımızın büyük bir parçası
112
Colloquial
denial is a part of grieving
expr.
inkar etmek yas tutmanın bir parçasıdır
113
Colloquial
death is just a part of life
expr.
ölüm hayatın bir parçasıdır
114
Colloquial
for the better part of the year
expr.
yılın yarısından fazlası
115
Colloquial
for the better part of the year
expr.
yılın yarısını aşkın bir kısmı
116
Colloquial
what part of no don't you understand?
expr.
hayırdan anla
117
Colloquial
what part of no don't you understand?
expr.
hayırdan anlamıyor musun?
118
Colloquial
what part of no don't you understand?
expr.
hayırın nesini anlamıyorsun?
119
Colloquial
what part of no don't you understand?
expr.
hayır dediysem hayır
120
Colloquial
best part of
expr.
büyük kısmı
121
Colloquial
best part of
expr.
neredeyse tamamı
122
Colloquial
best part of
expr.
neredeyse tümü
123
Colloquial
best part of
expr.
tamamına yakını
124
Colloquial
best part of
expr.
en güzel/iyi kısmı/tarafı
125
Colloquial
best part of
expr.
örnek gösterilmeye değer kısmı/tarafı
Idioms
126
Idioms
part of life's rich tapestry
n.
bu da yaşamın bir cilvesi
127
Idioms
all part of life's rich pageant
n.
bu da yaşamın bir cilvesi
128
Idioms
part of life's rich tapestry
n.
bu da hayatın bir cilvesi
129
Idioms
all part of life's rich pageant
n.
bu da hayatın bir cilvesi
130
Idioms
all part of life's rich tapestry
n.
bu da yaşamın bir cilvesi
131
Idioms
part of life's rich pageant
n.
bu da yaşamın bir cilvesi
132
Idioms
all part of life's rich tapestry
n.
bu da hayatın bir cilvesi
133
Idioms
best part of something
n.
bir şeyin büyük bir bölümü
134
Idioms
best part of something
n.
bir şeyin önemli bir kısmı
135
Idioms
part of life's rich pageant
n.
bu da hayatın bir cilvesi
136
Idioms
as part of one's job
n.
görevi gereği
137
Idioms
be part of the furniture
v.
bir yerin demirbaşı olmak
138
Idioms
be part of the furniture
v.
bir yerin müdavimi/gediklisi olmak
139
Idioms
be a part and parcel of
v.
bir şeyin ayrılmaz bir parçası olmak
140
Idioms
be part of life's rich pageant
v.
hayatın bir parçası olmak (bu da hayatın bir parçası)
141
Idioms
be all part of life's rich pageant
v.
hayatın bir parçası olmak (bu da hayatın bir parçası)
142
Idioms
be all part of life's rich tapestry
v.
hayatın bir parçası olmak (bu da hayatın bir parçası)
143
Idioms
be part of life's rich tapestry
v.
hayatın bir parçası olmak (bu da hayatın bir parçası)
144
Idioms
part of the furniture
v.
(bir yerin) bir parçası olmak
145
Idioms
put weight on some part of the body
v.
vücudun bir bölgesine (vücudun) ağırlığını vermek/o bölgenin üzerinde durmak
146
Idioms
have no part of (something)
v.
(bir şeye) bulaşmamış olmak
147
Idioms
have no part of (something)
v.
(bir şeye) karışmamış olmak
148
Idioms
have no part of (something)
v.
(bir şeyde) parmağı olmamak
149
Idioms
have no part of (something)
v.
(bir şeyle) ilgisi olmamak
150
Idioms
have no part of (something)
v.
(bir şeyle) alakası olmamak
151
Idioms
have no part of (something)
v.
(bir şeyde) payı olmamak
152
Idioms
have no part of (something)
v.
(bir şeye) hiçbir şekilde dahil olmamış olmak
153
Idioms
play/take no part in/of something
v.
bir şeye karışmamış olmak
154
Idioms
play/take no part in/of something
v.
bir şeyde yer almamış olmak
155
Idioms
take no part in/of (something)
v.
(bir şeyde) yer almamak
156
Idioms
take no part in/of (something)
v.
(bir şeyin) parçası olmamak
157
Idioms
take no part in/of (something)
v.
(bir şeyde) rol oynamamak
158
Idioms
take no part in/of (something)
v.
(bir şeyde) hiçbir şekilde payı olmamak
159
Idioms
take no part in/of (something)
v.
(bir şeye) dahil olmamak
160
Idioms
take no part in/of (something)
v.
(bir şeyle) ilgisi olmamak
161
Idioms
take no part in/of (something)
v.
(bir şeye) bulaşmamış olmak
162
Idioms
take no part in/of (something)
v.
(bir şeye) karışmamış olmak
163
Idioms
have/play/take/want no part in/of something
v.
bir şeyde yer almamak/almak istememek
164
Idioms
have/play/take/want no part in/of something
v.
bir şeyin parçası olmamak/olmak istememek
165
Idioms
have/play/take/want no part in/of something
v.
bir şeyde rol oynamamak/oynamak istememek
166
Idioms
have/play/take/want no part in/of something
v.
bir şeyde hiçbir şekilde payı olmamak/olmasını istememek
167
Idioms
have/play/take/want no part in/of something
v.
bir şeye dahil olmamak/olmak istememek
168
Idioms
have/play/take/want no part in/of something
v.
bir şeyle ilgisi olmamak/olmasını istememek
169
Idioms
have/play/take/want no part in/of something
v.
bir şeye bulaşmamış olmak/bulaşmak istememek
170
Idioms
have/play/take/want no part in/of something
v.
bir şeye karışmamış olmak/karışmak istememek
171
Idioms
be art and part of (something)
v.
(bir şeyin) aktif bir parçası/katılımcısı olmak
172
Idioms
be art and part of (something)
v.
(bir şeyin) parçası olmak
173
Idioms
be art and part of (something)
v.
(bir şeyin) içinde olmak/yer almak
174
Idioms
be art and part of (something)
v.
(bir şeye) karışmış/bulaşmış olmak
175
Idioms
be art and part of
v.
katılımcısı olmak
176
Idioms
be art and part of
v.
parçası olmak
177
Idioms
be art and part of
v.
içinde olmak/yer almak
178
Idioms
be art and part of
v.
karışmış/bulaşmış olmak
179
Idioms
be part and parcel of something
v.
bir şeyin önemli bir parçası olmak
180
Idioms
be part and parcel of something
v.
bir şeyin ayrılmaz bir parçası olmak
181
Idioms
be part and parcel of something
v.
bir şeyin temeli olmak
182
Idioms
be part and parcel of something
v.
bir şeyin kaçınılmaz bir yanı/özelliği/parçası olmak
183
Idioms
have no part of (something)
v.
(bir şeyin) parçası olmamak
184
Idioms
have no part of (something)
v.
(bir şeye) bulaşmamış olmak
185
Idioms
have no part of (something)
v.
(bir şeyde) rol oynamamak
186
Idioms
have no part of (something)
v.
(bir şeyde) yer almamak
187
Idioms
have no part of (something)
v.
(bir şeyle) ilgisi olmamak
188
Idioms
have no part of (something)
v.
(bir şeye) karışmamış olmak
189
Idioms
have no part of (something)
v.
(bir şeyde) hiçbir şekilde payı olmamak
190
Idioms
have no part of (something)
v.
(bir şeye) dahil olmamak
191
Idioms
on the part of somebody
expr.
birinin tarafında(n)
192
Idioms
as part of one's job
expr.
işi gereği
193
Idioms
the better part of
expr.
yarıdan çok
194
Idioms
the better part of an hour
expr.
yarım saatten fazla
195
Idioms
the better part of
expr.
yarısından fazla
196
Idioms
the best part of an hour
expr.
yarım saatten fazla
197
Idioms
the better part of
expr.
yarıdan fazla
198
Idioms
on the part of one
expr.
birinin açısından
199
Idioms
on the part of one
expr.
biriyle ilgili olarak
200
Idioms
on the part of one
expr.
birinin payına
201
Idioms
on the part of one
expr.
birinin nazarında
202
Idioms
on the part of one
expr.
birine göre
203
Idioms
on the part of (someone)
expr.
(birine) ilişkin
204
Idioms
on the part of (someone)
expr.
(biriyle) ilgili olarak
205
Idioms
on the part of (someone)
expr.
(birinin) tarafında
Speaking
206
Speaking
I don't want to be a part of this
expr.
bunun bir parçası olmak istemiyorum
207
Speaking
is that part of your job?
expr.
bu da işinin bir parçası mı?
208
Speaking
that's the funny part of it
expr.
bu işin komik kısmı
209
Speaking
do you really want any part of this?
expr.
bunun bir parçası olmak istiyor musun gerçekten?
210
Speaking
be part of a change you want to see in the world
expr.
dünyada görmek istediğin değişimin bir parçası ol
211
Speaking
what part of england are you from?
expr.
ingiltere'nin neresindensiniz?
212
Speaking
as a part of my job
expr.
işimin bir parçası olarak
213
Speaking
as a part of my job
expr.
işimin gereği
214
Speaking
what part of england are you from?
expr.
ingiltere'nin neresindensin?
215
Speaking
as a part of my job
expr.
işim gereği
216
Speaking
the most important part of my job
expr.
işimin en önemli kısmı
217
Speaking
you do not want a part of it
expr.
onun bir parçası olmak istemezsin
218
Speaking
the best part of travelling is not arriving but the journey itself
expr.
seyahat etmenin en keyifli yanı istenen yere varmak değil seyahatin kendisidir
219
Speaking
what part of turkey are you from?
expr.
türkiye'nin neresindensin?
220
Speaking
which part of turkey are you in?
expr.
türkiye'nin neresindesin?
221
Speaking
the best part of travelling is not arriving but the journey itself
expr.
yolculuğun en güzel kısmı gidilen yere varmak değil yolculuğu yapmaktır
222
Speaking
which part of my body?
expr.
neremi?
Trade/Economic
223
Trade/Economic
cost of an asset acquired in exchange or part exchange for dissimilar asset
n.
benzer olmayan bir varlıkla tamamen veya kısmen takas edilen/değiştirilen varlığın maliyeti
224
Trade/Economic
cost of an asset acquired in exchange or part exchange for dissimilar asset
n.
benzer olmayan bir varlıkla tamamen veya kısmen takas edilen varlığın maliyeti
225
Trade/Economic
cost of an asset acquired in exchange or part exchange for similar asset
n.
benzer bir varlıkla tamamen veya kısmen takas edilen varlığın maliyeti
226
Trade/Economic
cost of an asset acquired in exchange or part exchange for similar asset
n.
benzer varlıkla tamamen veya kısmen değiştirilen varlığın maliyeti
227
Trade/Economic
cost of an asset acquired in exchange or part exchange for similar asset
n.
benzer bir varlıkla tamamen veya kısmen takas edilen/değiştirilen varlığın maliyeti
228
Trade/Economic
the guarantee part of pension credit
n.
emeklilik kredisinin güvence bölümü
229
Trade/Economic
the savings part of pension credit
n.
emeklilik kredisinin tasarruf bölümü
230
Trade/Economic
non-real part of capitalized finance expenses
n.
reel olmayan finansman maliyetleri
231
Trade/Economic
without any action on the part of ...
expr.
herhangi bir girişimde bulunmasına gerek kalmaksızın
Law
232
Law
integral part of land
n.
arzın mütemmim cüzü
233
Law
operative part of judgement
n.
kararın hüküm bölümü
234
Law
completed part of crime
n.
suçun tamamlanan kısmı
Politics
235
Politics
it may be that, by violence and ruse, all the fortresses of your beloved fatherland may be captured, all its shipyards occupied, all its armies dispersed and every part of the country invaded.
n.
cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir
236
Politics
be a part of
v.
kapsamı dahilinde olmak
Technical
237
Technical
centre part of the draw-gear
n.
iç cer tertibatı
238
Technical
measurement of vibrations at the handle part
n.
tutamaktaki titreşimin ölçülmesi
Computer
239
Computer
any part of field
n.
alanın herhangi bir bölümü
Construction
240
Construction
part of swiveling bolster
n.
köprü kirişi
Automotive
241
Automotive
slave cylinder part of transmission
n.
transmisyon debriyaj merkezi parçası
Medical
242
Medical
inferior surface of the basilar part
n.
basilarisin alt yüzü
243
Medical
fractures of the distal part of the femur
n.
femur distal bölge kırıkları
244
Medical
upper part of the abdomen
n.
karnın üst kısmı
245
Medical
nasal part of the pharynx
n.
nazofarenks
246
Medical
three-and four-part fractures of the proximal humerus
n.
proksimal humerusun üç ve dört parçalı kırıkları
247
Medical
juxtaepiphyseal part of long bones
n.
uzun kemiklerin jukstaepifizer bölgesi
Anatomy
248
Anatomy
high part of the cheek
n.
elmacık
249
Anatomy
front part of the abdomen
n.
sepetlik
Math
250
Math
real part of complex number
n.
karmaşık sayının gerçel kısmı
251
Math
imaginary part of a complex number
n.
karmaşık sayının sanal kısmı
Statistics
252
Statistics
coefficient of part correlation
n.
kısmi korelasyon katsayısı
Fishery
253
Fishery
wide-meshed part of a fishnet
n.
fanya
Linguistics
254
Linguistics
part of speech
n.
sözcük türü
255
Linguistics
part-of-speech tagger
n.
sözcük türü etiketleme programı
256
Linguistics
part-of-speech tagger
n.
sözcük türü etiketleyici
257
Linguistics
part of speech
n.
konuşmanın belirli bir bölümüne ait olan sözcük
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of part of
×
Term Options
Proposer une traduction/Corriger
Français Anglais Dictionnaire
Espagnol Anglais Dictionnaire
Allemand Anglais Dictionnaire
Anglais Synonymes Dictionnaire
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy