peculiar - Turc Anglais Dictionnaire

peculiar

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "peculiar" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 42 résultat(s)

Anglais Turc
General
peculiar adj. garip
That's peculiar.
Bu garip.

More Sentences
peculiar adj. özgü
Every nation has its peculiar character.
Her ulusun kendine özgü bir karakteri vardır.

More Sentences
peculiar adj. özel
Moreover, we wish to abolish the peculiar tobacco derogation granted to Greece.
Ayrıca, Yunanistan'a tanınan özel tütün istisnasının da kaldırılmasını istiyoruz.

More Sentences
peculiar adj. tuhaf
My fear is that we will then end up with this peculiar ‘rendezvous clause’.
Korkum o ki bu tuhaf 'buluşma maddesi' ile karşı karşıya kalacağız.

More Sentences
peculiar n. özel eşya
peculiar n. özel mülk
peculiar n. ayrıcalık
peculiar n. bağımsız olan şey
peculiar n. bağımsız mekan
peculiar n. özerk bölge
peculiar n. özerk kilise
peculiar n. bağımsız kilise
peculiar n. özerk dini bölge
peculiar n. kişisel mülkiyet
peculiar n. kişiye ait eşya
peculiar n. kişiye mahsus şey
peculiar adj. acayip
peculiar adj. has
peculiar adj. özgün
peculiar adj. alışılmamış
peculiar adj. ferdi
peculiar adj. zati
peculiar adj. mahsus
peculiar adj. hususi
peculiar adj. olağandışı
peculiar adj. bağımsız kilise yargı gücüne ait
peculiar adj. bağımsız kilise yargı gücü ile ilgili
Printing
peculiar n. özel harf türü
peculiar n. özel karakter türü
peculiar n. aksanlı harf
peculiar n. şapkalı harf
peculiar n. imli harf
Astronomy
peculiar adj. (yıldız veya galaksi) özgün
peculiar adj. (yıldız veya galaksi) özel
peculiar adj. (yıldız veya galaksi) istisnai
peculiar adj. (yıldız veya galaksi) diğerlerinden farklı
Religious
peculiar n. essex'te kurulan bir dini mezhep
Geography
peculiar n. missouri eyaletinde şehir
Archaic
peculiar adj. ayrı
peculiar adj. bağımsız
peculiar adj. özerk
peculiar adj. serbest

Sens de "peculiar" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 33 résultat(s)

Anglais Turc
General
peculiar to adj. özgü
Ageing is, however, no longer essentially a problem peculiar to developing countries.
Bununla birlikte, yaşlanma artık esasen gelişmekte olan ülkelere özgü bir sorun değildir.

More Sentences
funny peculiar n. şüpheli
funny peculiar n. garip
funny peculiar n. karanlık
peculiar behaviour n. tuhaf davranış
peculiar [obsolete] n. olağandışı özellik
peculiar [obsolete] n. tuhaflık
peculiar [obsolete] n. sıradışılık
peculiar [obsolete] n. özel ilgi
peculiar [obsolete] n. acayiplik
peculiar to adj. -e özgü
peculiar to prep. mahsus
peculiar to prep. has
Colloquial
it struck me as peculiar expr. bana tuhaf geldi
Idioms
funny-peculiar or funny ha-ha? expr. komik derken tuhaf olduğunu mu kastediyorsun yoksa güldürücü olduğunu mu?
funny-peculiar or funny ha-ha? expr. komik derken tuhaf mı yoksa güldürücü mü?
funny-peculiar or funny ha-ha? expr. tuhaf anlamında mı komik yoksa güldürücü anlamında mı komik?
Physics
peculiar velocity n. dinlenme standardına göreli hız
Astronomy
peculiar galaxy n. tuhaf galaksi
peculiar galaxy n. tuhaf gökada
Religious
peculiar people n. tanrının seçtikleri
peculiar people n. özel insanlar
peculiar people n. tanrı'nın seçtiği yahudiler
peculiar people n. özel yahudiler
peculiar people n. ingiltere'de kurulan evanjelik bir hristiyan tarikatı
Military
service peculiar logistics capabilities n. sınıf lojistik destek kabiliyetleri
parts peculiar n. özel parçalar
peculiar capabilities n. özel imkan ve kabiliyetler
so-peculiar n. özel harekat-istisnai unsur
special operations-peculiar n. özel harekat-istisnai unsur
Slang
funny-peculiar adj. tuhaf
funny-peculiar adj. karanlık
funny-peculiar adj. garip