karanlık - Turc Anglais Dictionnaire

karanlık

Sens de "karanlık" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 106 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
karanlık dark n.
Because of the dark, we couldn't find the right way.
Karanlık yüzünden doğru yolu bulamadık.

More Sentences
karanlık darkness n.
We waited in darkness due to a failure in electricity.
Elektrik kesintisinden ötürü karanlıkta bekledik.

More Sentences
General
karanlık the dark n.
Welcome to the dark side of the moon!
Ayın karanlık yüzüne hoş geldiniz!

More Sentences
karanlık darkness n.
The message delivered on that occasion might shed some light in our current darkness.
Bu vesileyle verilecek mesaj şu anki karanlığımıza biraz ışık tutabilir.

More Sentences
karanlık gloom n.
The drivers slowed in the gloom before the storm.
Sürücüler, fırtına öncesi çöken karanlıkta yavaşladılar.

More Sentences
karanlık shady adj.
The businessman is known for his shady past.
İş adamı karanlık geçmişi ile tanınıyor.

More Sentences
karanlık obscure adj.
In fact, several of these obscure games have French roots.
Aslında, bu karanlık oyunların birçoğu Fransız kökenlidir.

More Sentences
karanlık murky adj.
There are many rumours about the mayor's murky past.
Belediye başkanının karanlık geçmişi hakkında pek çok söylenti var.

More Sentences
karanlık black adj.
You can not stay outside in the black.
Karanlıkta dışarıda kalamazsın.

More Sentences
karanlık shadowy adj.
I watched him from a shadowy corner.
Karanlık bir köşeden onu izledim.

More Sentences
karanlık dark adj.
It was like a dark night of the soul.
Ruhun karanlık gecesi gibiydi.

More Sentences
Technical
karanlık darkness n.
What was the cause of this darkness?
Bu karanlığın sebebi neydi?

More Sentences
karanlık dark n.
He was in a small, dark room.
Küçük, karanlık bir odadaydı.

More Sentences
General
karanlık night n.
karanlık obscureness n.
karanlık obscurity n.
karanlık saturninity n.
karanlık somberness n.
karanlık inkiness n.
karanlık shade n.
karanlık shadow n.
karanlık murk n.
karanlık deepness n.
karanlık funny peculiar n.
karanlık gloominess n.
karanlık murkiness n.
karanlık obscuration n.
karanlık semidarkness n.
karanlık sombreness n.
karanlık caliginosity [rare] n.
karanlık nowhere n.
karanlık benightment n.
karanlık blindness n.
karanlık mirk n.
karanlık mopery n.
karanlık obtenebration n.
karanlık opacity n.
karanlık dirkness n.
karanlık somber n.
karanlık sombre n.
karanlık darkling adj.
karanlık darksome adj.
karanlık dun adj.
karanlık cloudy adj.
karanlık somber adj.
karanlık pitchy adj.
karanlık sombre adj.
karanlık caliginous adj.
karanlık tenebrous adj.
karanlık clouded adj.
karanlık foggy adj.
karanlık dusky adj.
karanlık doubtful adj.
karanlık dingy adj.
karanlık unlit adj.
karanlık stygian adj.
karanlık dreamy adj.
karanlık funny adj.
karanlık tenebrious adj.
karanlık gloomy adj.
karanlık funerary adj.
karanlık fishy adj.
karanlık louche adj.
karanlık fuscous adj.
karanlık acheronian adj.
karanlık acherontic adj.
karanlık adumbral adj.
karanlık adnubilated adj.
karanlık adust adj.
karanlık rayless adj.
karanlık lampless adj.
karanlık nighted adj.
karanlık nubilose adj.
karanlık nubilous adj.
karanlık tenebricose [obsolete] adj.
karanlık tenebrific adj.
karanlık tenebrose adj.
karanlık sable adj.
karanlık lightless adj.
karanlık brown adj.
karanlık moky [obsolete] adj.
karanlık glooming adj.
karanlık glummy [obsolete] adj.
karanlık darn adj.
karanlık derk adj.
karanlık dimpsy [dialect] [uk] adj.
karanlık grave adj.
karanlık murksome adj.
karanlık infernal adj.
karanlık schleppy adj.
karanlık fuliginous adj.
karanlık deep adv.
Colloquial
karanlık dern adj.
karanlık sketchy adj.
Idioms
karanlık as black as pitch expr.
karanlık as dark as pitch expr.
Lighting
karanlık dim n.
karanlık unillumed adj.
Forestry
karanlık tulgey adj.
Archaic
karanlık tenebrificous adj.
karanlık unillumined adj.
karanlık unlightsome adj.
karanlık blind adj.
karanlık mirksome adj.
Slang
karanlık clouded adj.
karanlık funny-peculiar adj.

Sens de "karanlık" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 344 résultat(s)

Turc Anglais
General
karanlık nokta dark spot n.
The long, thin cloud to the left of the dark spot is a temporary feature that is not part of the storm system.
Karanlık noktanın solundaki uzun, ince bulut, fırtına sisteminin bir parçası olmayan geçici bir özelliktir.

More Sentences
karanlık gün dark day n.
We are living through one of the darkest days of the European Parliament.
Avrupa Parlamentosunun en karanlık günlerinden birini yaşıyoruz.

More Sentences
karanlık dönem dark period n.
Mr Wurtz talked of the Middle East's darkest period.
Bay Wurtz Orta Doğu'nun en karanlık döneminden bahsetti.

More Sentences
karanlık madde dark matter n.
The large-scale structure of the Universe cannot be explained without dark matter.
Evrenin büyük ölçekli yapısı karanlık madde olmadan açıklanamaz.

More Sentences
karanlık çağ dark age n.
We are living in the Dark Ages of inequality statistics.
Eşitsizlik istatistiklerinin Karanlık Çağlarında yaşıyoruz.

More Sentences
karanlık gökyüzü dark sky n.
I was staring at the dark sky.
Karanlık gökyüzüne bakıyordum.

More Sentences
karanlık taraf the dark side n.
Snoke was a humanoid alien who was a master of the dark side of the Force.
Snoke, Güç'ün karanlık tarafının ustası olan insansı bir uzaylıydı.

More Sentences
karanlık güçler dark forces n.
There are other darker forces waiting in the wings of this conflict.
Bu çatışmanın kanatlarında bekleyen başka karanlık güçler de var.

More Sentences
karanlık çağlar dark ages n.
We think of the medieval world as the dark ages.
Ortaçağ dünyasını karanlık çağlar olarak düşünüyoruz.

More Sentences
karanlık dünya dark world n.
Why is he a part of this dark world?
Neden bu karanlık dünyanın bir parçası?

More Sentences
karanlık olmak get dark v.
Make sure your room gets dark enough.
Odanızın yeterince karanlık olduğundan emin olun.

More Sentences
karanlık çökmek get dark v.
The sun sank below the horizon and it got dark.
Güneş ufkun altına battı ve karanlık çöktü.

More Sentences
yeterince karanlık dark enough adj.
Make sure your room is dark enough.
Odanızın yeterince karanlık olduğundan emin olun.

More Sentences
kadar karanlık as dark as adj.
The hall was not as dark as it had seemed.
Salon göründüğü kadar karanlık değildi.

More Sentences
zifiri karanlık pitch-dark adj.
It was pitch-dark outside tonight.
Bu gece dışarısı zifiri karanlıktı.

More Sentences
zifiri karanlık pitch-black adj.
The darkness around us was pitch-black.
Etrafımız zifiri karanlıktı.

More Sentences
oldukça karanlık quite dark adj.
It was quite dark when I got home.
Ben eve vardığımda hava oldukça kararmıştı.

More Sentences
daha karanlık darker adj.
The initial story was darker and more violent.
İlk hikaye daha karanlık ve daha şiddetliydi.

More Sentences
Colloquial
karanlık bir sokak a dark alley n.
Tom was killed in a dark alley.
Tom karanlık bir sokakta öldürüldü.

More Sentences
karanlık bir sır a dark secret n.
She has a dark secret.
Onun karanlık bir sırrı var.

More Sentences
Idioms
zifiri karanlık pitch black adj.
It was nearly pitch black.
Neredeyse zifiri karanlıktı.

More Sentences
Technical
karanlık oda darkroom n.
What are you looking for in the darkroom?
Karanlık odada ne arıyorsun?

More Sentences
Television
karanlık nokta dark spot n.
The central dark spot is the shadow of the black hole and is larger than the black hole's event horizon.
Merkezdeki karanlık nokta kara deliğin gölgesidir ve kara deliğin olay ufkundan daha büyüktür.

More Sentences
General
alaca karanlık gloaming n.
karanlık olma murkiness n.
karanlık kesim dark segment n.
karanlık devirler the dark ages n.
filtreli karanlık oda lambası safelight n.
karanlık gün a dark day n.
zifiri karanlık utter darkness n.
karanlık ateş darkfire n.
karanlık çıkarma underexposure n.
alaca karanlık dusk n.
alaca karanlık twilight n.
ayın karanlık kalan kısmı dark side of the moon n.
(güneşteki) karanlık noktalar dark spots n.
karanlık oda dark-room n.
karanlık saha mikroskobu dark-field microscope n.
karanlık yol by-way n.
karanlık oda den n.
sabah alaca karanlık başlangıcı beginning of morning nautical twilight n.
akşam alaca karanlık başlangıcı beginning of evening nautical twilight n.
alaca karanlık dawn n.
karanlık dönem dark age n.
karanlık yüz dark face n.
bir şeyin karanlık yüzü the dark face of something n.
koyu karanlık dense darkness n.
karanlık gölge dark shade/shadow n.
karanlık hava dark weather n.
karanlık hava dark sky n.
karanlık konu dark topic n.
iyiliğin karanlık tarafı disturbia n.
karanlık bir yol a dark road n.
karanlık sanatlara karşı savunma defense against the dark arts n.
karanlık tünel dark tunnel n.
karanlık periyot veya dönem scotophase n.
aydaki karanlık bölge mare n.
karanlık galaksi dark galaxy n.
karanlık orman dark forest n.
karanlık lamba dark lamp n.
karanlık fırtına dark storm n.
karanlık avcısı darkness hunter n.
karanlık fikirler dark ideas n.
karanlık adam dark man n.
koyu karanlık intense darkness n.
zifiri karanlık pit-mirk [scottish] n.
karanlık kehanetleri dikkate alınmayan kimse cassandra n.
karanlık ve kapalı yer cavern n.
karanlık in cavern n.
karanlık ve kasvetli olma tenebrosity n.
abd'nin kentucky eyaletinin isminin önemine vurgu yapan, karanlık ve kanlı toprak anlamına gelen söz the dark and bloody ground n.
karanlık ve izbe yer the dark n.
mezar gibi karanlık yer tomb n.
zifiri karanlık total darkness n.
zifiri karanlık pitch blackness n.
zifiri karanlık blackness n.
eğlence parkında ziyaretçilerin içinden genellikle tekne ile geçtiği karanlık tünel tunnel of love n.
güneş lekesinin karanlık ortası umbra n.
kasvetli/karanlık entrikalar murky machinations n.
ayın yüzeyindeki karanlık ve parlak alanların benzetildiği hayali erkek figürü veya erkek yüzü man in the moon n.
derin karanlık midnight n.
derin karanlık dönemi midnight n.
loş ve karanlık hava gloomy weather n.
karanlık yol by-street n.
karanlık yol byway n.
karanlık mekan dark n.
(özellikle gay kulübünde) cinsel aktivitenin gerçekleştiği karanlık oda darkroom n.
alaca karanlık dimpsy [dialect] [uk] n.
karanlık dönemi interlunation n.
büyük karanlık zamanı dead n.
alaca karanlık öncesi predusk n.
karanlık gölgeler shades n.
gökyüzünün karanlık bölümü shadow n.
karanlık orman teorisi dark forest theory n.
karanlık mizah dark humor n.
karanlık çağ dark age n.
daha karanlık hale getirmek make darker v.
karanlık yapmak obscure v.
karanlık bastırmak fall v.
karanlık işler yapmak traffic v.
karanlık etmek block the light v.
çökmek (karanlık/sis vb) descend v.
karanlık çıkarmak (foto) underexpose v.
karanlık olmak darkle v.
karanlık basmak fall v.
karanlık bastırmak (night) set in v.
karanlık bastırmak (darkness) set in v.
karanlık çökmek darkness to descend v.
karanlık çökmek darkness to fall v.
karanlık basmak get dark v.
(karanlık, loş ortamı) aydınlatmak beacon v.
karanlık basmak dark [obsolete] v.
oldukça karanlık dusky adj.
zifiri (karanlık) impenetrable adj.
daha karanlık duskier adj.
karanlık olan duskish adj.
az karanlık dusk adj.
karanlık (ahava) sullen adj.
en karanlık olanı duskiest adj.
alaca karanlık crepuscular adj.
aşırı derece karanlık gloomful adj.
hafif karanlık twilit adj.
yarı karanlık dusk adj.
karanlık olmayan undimmed adj.
yarı karanlık half-dark adj.
zifiri karanlık stygian adj.
hafif karanlık ile aydınlanan twilighted adj.
karanlık ve renksiz black adj.
karanlık bir yönü olan black-faced adj.
karanlık yüzlü black-faced adj.
(hava) karanlık blae [scotland] adj.
yoğun bir karanlık veya kasvetle nitelenen mirky adj.
karanlık güçten doğan dark adj.
zifiri karanlık darkful adj.
karanlık havada kürlenen dark adj.
zifiri karanlık dark adj.
karanlık ve kasvetli murk adj.
okunamayacak derecede karanlık opaque adj.
karanlık bir şekilde duskily adv.
daha karanlık şekilde darklierly adv.
son derece karanlık biçimde darkliestly adv.
karanlık tarafta on the dark side adv.
karanlık çağda in the dark age adv.
karanlık bir halde obscurely adv.
karanlık bir şekilde darklings [obsolete] adv.
karanlık bir halde confusely adv.
Phrasals
(karanlık/toz bulutu vb) çökmek creep over v.
yavaş yavaş karanlık çökmek creep up v.
(karanlık) çökmek come on v.
(karanlık, sis) çökmek close down v.
Phrases
karanlık olana kadar until dark expr.
karanlık çökene kadar until dark expr.
Proverb
gecenin en karanlık anı sabaha en yakın olduğu andır darkest hour is just before the dawn
gecenin en karanlık anı sabaha en yakın olduğu andır it's always darkest just before the dawn
gecenin en karanlık anı şafağa en yakın anıdır it's always darkest just before the dawn
gecenin en karanlık anı şafağa en yakın anıdır darkest hour is just before the dawn
Colloquial
karanlık surat a long face n.
karanlık iş monkey business n.
karanlık şeytani değirmenler dark satanic mills n.
karanlık güçler shadowy forces n.
Idioms
birinin karanlık yüzü the dark side of someone n.
karanlık ölüm vadisi valley of the shadow of death n.
derinlere gömülmüş, karanlık bir sır deep, dark secret n.
karanlık bir gelecek (ironik) a brave new world n.
zifiri karanlık inky blackness n.
'-in karanlık kısmı dark side of n.
'-in karanlık yüzü dark side of n.
'-in karanlık tarafı dark side of n.
-in karanlık yanı dark side of n.
birinin/bir şeyin karanlık yüzü dark side of someone or something n.
karanlık geçmiş shady past n.
zifiri karanlık as black as pitch expr.
kör karanlık as dark as pitch expr.
kör karanlık as black as pitch expr.
zifiri karanlık as dark as pitch expr.
zifiri karanlık (as) dark as a pocket expr.
tamamen karanlık (as) dark as a pocket expr.
az karanlık between dog and wolf expr.
yarı karanlık between dog and wolf expr.
Formal
karanlık olma tenebrity n.
Speaking
karanlık basmadan before it gets dark expr.
karanlık olmadan before it gets dark expr.
karanlık bir geceydi it was a dark night expr.
yatak odası karanlık ve soğuktu the bedroom was dark and cold expr.
burası neden bu kadar karanlık? why is it so dark in here? expr.
burası niye bu kadar karanlık? why is it so dark in here? expr.
Politics
sürekli aydınlık için bir dakika karanlık one minute darkening for incessant enlightening n.
zifir karanlık pitch-black n.
zifir karanlık pitch-dark n.
Tourism
karanlık turizm dark tourism n.
Technical
langmuir karanlık uzayı langmuir dark space n.
karanlık boşalım dark discharge n.
katot karanlık bölgesi cathode dark space n.
aston karanlık bölgesi aston dark space n.
karanlık deşarj dark discharge n.
faraday karanlık bölgesi faraday dark space n.
karanlık oda dark room n.
karanlık izli ekran dark trace screen n.
karanlık direnci dark resistance n.
karanlık gürültüsü dark noise n.
karanlık akım dark current n.
karanlık sınırı dark boundary n.
karanlık çizgi izgesi dark-line spectrum n.
karanlık oda ışığı safelight n.
astronomik alaca karanlık astronomical twilight n.
halkasal karanlık alan algılacı annular darkfield detector n.
karanlık alanlı elektron mikroskopisi darkfield electron microscopy n.
karanlık alan kondenseri darkfield condenser n.
karanlık alan aydınlatması dark field illumination n.
karanlık alan objektifi darkfield objective n.
karanlık alan almacı darkfield detector n.
karanlık alan yöntemi dark field technique n.
karanlık alanlı ışık mikroskobu darkfield light microscope n.
karanlık alan mikroskopisi darkfield microscopy n.
karanlık alan yoğunlacı darkfield condenser n.
karanlık alan dark field n.
karanlık alan mikroskobu dark field microscobe n.
karanlık alan görüntüsü dark field image n.
karanlık alan aydınlatıcısı darkfield illuminator n.
geniş açılı delikli karanlık alan algılayıcısı high-angle annular darkfield detector n.
merkezlenmiş karanlık alan centered darkfield n.
zayıf ışınlı karanlık alan mikroskopisi weak-beam darkfield microscopy n.
Computer
karanlık akımı dark current n.
karanlık ağ dark net n.
karanlık ağ dark web n.
karanlık ağ darknet n.
karanlık mod dark mode n.
çeşitli fantezi evrenlerinde yer alan bir karanlık elf ırkı drow n.
Telecom
karanlık referans beneği dark reference pixel n.
Electric
anot karanlık bölgesi anode dark space n.
langmuir karanlık uzayı langmuir dark space n.
katot karanlık bölgesi cathode dark space n.
karanlık akım dark current n.
karanlık izli ekran dark trace screen n.
karanlık direnci dark resistance n.
karanlık akımı dark current n.
karanlık boşalım dark discharge n.
faraday karanlık bölgesi faraday dark space n.
Construction
karanlık alan geçirmeli elektron mikroskopi dark field tem n.
Medical
karanlık korkusu achluphobia n.
Psychology
karanlık korkusu achluophobia n.
karanlık korkusu myctophobia n.
karanlık yerlerdeki ormanlardan geçme korkusu nyctohylophobia n.
karanlık korkusu scotophobia n.
karanlık üçlü (psikolojide üç tane kötücül kişilik özelliğini kapsayan grup) dark triad n.
boş, ıssız, karanlık yerlerden korkma kenophobia n.
boş, ıssız, karanlık yerlerden korkma cenophobia n.
Optics
karanlık odada mercek veya ayna düzenlemeleriyle parlak görüntü sergileme sanatı scioptics n.
karanlık alan ile ilgili dark-field adj.
karanlık alana ait dark-field adj.
karanlık odada görüntü oluşumuyla ilgili scioptic adj.
karanlık odada görüntü oluşumuyla ilgili scioptric adj.
Food Engineering
karanlık saha mikroskobu dark field microscope n.
Physics
süper yerçekimi teorilerindeki gravitonla ilişkilendirilen ve karanlık maddenin bir parçası olduğunu kabul edilen varsayımsal bir fermiyon gravitino n.
crookes karanlık bölgesi crookes dark space n.
lambda-soğuk karanlık madde modeli lambda-cold dark matter model n.
Biology
karanlık alan aydınlatma dark ground illumination n.
karanlık alan mikroskobu darkfield microscope n.
karanlık evre dark reaction n.
karanlık reaksiyon dark reaction n.
Marine Biology
sadece fotosentetik olmayan organizmaların var olabileceği kadar karanlık su derinliği aphotic region n.
Astronomy
dünyadan yansıyan güneş ışığ tarafından ayın karanlık bölümünün zayıf şekilde aydınlatılması earths ine n.
karanlık enerji dark energy n.
dünyanın karanlık ve aydınlık taraflarını birbirinden ayıran çizgi terminator n.
dünyanın karanlık ve aydınlık taraflarını birbirinden ayıran çizgi twilight zone n.
dünyanın karanlık ve aydınlık taraflarını birbirinden ayıran çizgi grey line n.
karanlık bulutsu absorption nebula n.
satürn'ün en parlak iki halkası arasındaki karanlık bölge cassini division n.
(gezegenin, ayın, vb.) karanlık tarafı nightside n.
kuğu takımyıldızı'nda yer alan karanlık bir nebula northern coalsack n.
uzayda var olan, gaz ve tozlardan oluşan, karanlık veya ışıklı bulutsu küme nebula n.
ışık saçmayan bir kütleden oluşan varsayımsal bir karanlık madde cismi macho n.
mars'ın yüzeyinde görülen birkaç geniş ve karanlık alandan birine verilen ad maria n.
ay'ın yüzeyinde görülen birkaç geniş ve karanlık alandan birine verilen ad maria n.
karanlık yıldız dark star n.
birçok astronomun evrenin temelini oluşturduğuna inandığı karanlık maddeden oluşan filament ağı cosmic web n.
gök cisminin karanlık yüzü disaster [obsolete] n.
ay ve mars yüzeyindeki karanlık bölgelere verilen ad sea n.
karanlık madde yıldızı dark matter star n.
karanlık enerjinin baskın olduğu çağ dark energy-dominated era n.
karanlık toz bulutu dark dust cloud n.
karanlık galaksi dark galaxy n.
karanlık hiyanus gezegeni dark hycean planet n.
karanlık madde hâlesi dark matter halo n.
karanlık enerji yıldızı dark energy star n.
karanlık akış dark flow n.
ay'ın karanlık yüzü dark side of the moon n.
karanlık gökada dark galaxy n.
ay'ın karanlık yüzü far side of the moon n.
güneşin üzerindeki teleskopla görülebilen karanlık bölgeler solar spots n.
güneşin üzerindeki teleskopla görülebilen karanlık bölgeler sun spots n.
mars'ın kuzey yarım küresinde bulunan karanlık bölge syrtis major n.
Zoology
karanlık orman esmeri speckled wood n.
karanlık orman esmeri pararge aegeria n.
(sıcak bölgelerde nemli karanlık habitatta yaşayan) solucan benzeri omurgasız bir hayvan sınıfı class onychophora n.
Fishery
(morina balığını) tuzlayıp karanlık bir yerde üstünü kapatarak kürlemek dun v.
Literature
mum ışığıyla aydınlatılamayan (karanlık) uncandled adj.
History
(19 mayıs 1780'de) kanada'nın new england bölgesinde açıklanamayan sebepten ortaya çıkan yoğun karanlık the dark day n.
karanlık sokaklarda yayalara fener tutan erkek çocuk linkman n.
karanlık sokaklarda yayalara fener tutan erkek çocuk linkboy n.
Religious
zerdüştlük dininde karanlık ve kötülük tanrısı ahriman n.
zerdüştlük dininde karanlık ve kötülük tanrısı ariman n.
(hinduizm) karanlık çağ kali yuga n.
Geography
açık denizde ışık yansımaması nedeniyle gökyüzünün ufuk hizasındaki karanlık görünmesi blink n.
Meteorology
alaca karanlık ışınları crepuscular rays n.
karanlık segman dark segment n.
karanlık kesim dark segment n.
buluttan kaynaklı karanlık nubilation n.
bulutla kaplanıp karanlık olma nubilation n.
Military
akşam alaca karanlık sonu end of evening nautical twilight n.
ışıkların söndürülmesi ile oluşturulan karanlık dimout n.
Art
(resimli sanat eserinde) aydınlık ve karanlık elementlerin düzenlenmesi clair-obscur n.
(resimli sanat eserinde) aydınlık ve karanlık elementlerin düzenlenmesi claire-obscure n.
(resimli sanat eserinde) aydınlık ve karanlık elementlerin düzenlenmesi clare-obscure n.
(resimli sanat eserinde) aydınlık ve karanlık elementlerin düzenlenmesi clair-obscure n.
(resimli sanat eserinde) aydınlık ve karanlık elementlerin düzenlenmesi claro-obscuro n.
Theatre
karanlık bir sahnede oynanan, çoğunlukla gece yaşanan olayları konu alan oyun nocturnal n.
Cinema
(filmde) parlak, eşit ve sahnenin aydınlık ve karanlık bölgeleri arasında çok az kontrast oluşturan aydınlatma şekli high-key n.
Photography
karanlık oda darkroom n.
karanlık oda dark chamber n.
karanlık oda camera obscura n.
karanlık oda dark room n.
karanlık arka plana cam negatif yerleştirerek yapılan bir fotoğraf türü ambrotype n.
objenin fotoğrafını filmi karanlık bir odadan sonra ışığa maruz bırakarak çekme işlemi kirlian photography n.
karanlık oda gerektirmeyen bir işlemle fotoğraf üretme melotype n.
karanlık oda gerektirmeden üretilmiş fotoğraf melotype n.
(fotoğraf) düşük kontrastlı karanlık bölge low-key n.
(fotoğrafta) karanlık yerler shadow n.
Mythology
iskandinav mitolojisinde evrenin en altındaki soğuk, karanlık ve sisli yer niflheim n.
toltek ve aztek'lerde karanlık ve nifak tanrısı tezcatlipoca n.
karanlık ve ateş krallığı arasında yer alan insanlar dünyası midgard n.
karanlık canavarı darkling n.
Latin
ışık olmadığı için karanlık gibi mantıksız/absürt bir açıklama/neden sunma lucus a non lucendo expr.
Archaic
karanlık yerde çalışan kimse mole n.
karanlık ve kasvetli mirk adj.
Slang
kocaayak'ı gösterdiği iddiasında bulunan video ve fotoğraflardaki karanlık/belirsiz leke blobsquatch n.
karanlık iş bidness n.
Star Wars
karanlık taraf kilisesi church of the dark side n.
karanlık taraf seçkinleri dark side elite n.
karanlık taraf (uzay istasyonu) darkside (space station) n.
güç'ün karanlık tarafı dark side of the force n.
karanlık taraf taarruz mekiği dark side assault shuttle n.
yüzyıllık karanlık hundred-year darkness n.
karanlık tarafın kuyusu well of the dark side n.