hunt - Turc Anglais Dictionnaire

hunt

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "hunt" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 39 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
hunt n. av
The man died in a boar hunt.
Adam bir domuz avında öldü.

More Sentences
hunt v. avlanmak
These horses are specially trained for hunting.
Bu atlar avlanmak için özel olarak eğitilmiş.

More Sentences
hunt v. avlamak
Hunting animals is forbidden in the region.
Bölgede hayvan avlamak yasaktır.

More Sentences
General
hunt n. avlanma
He is preparing the horse for the hunt.
Atı avlanmaya hazırlıyor.

More Sentences
hunt v. avlanmak
My view is that in certain Member States hunting brings an important extra source of food to the dining table.
Benim görüşüm, bazı Üye Devletlerde avlanmanın yemek masalarına önemli bir ekstra besin kaynağı getirdiği yönündedir.

More Sentences
hunt v. aramak
The group was hunting for gold particles in the Yukon River.
Grup Yukon Nehri'nde altın parçacıkları arıyordu.

More Sentences
hunt v. avlamak
With fish, we merely hunt them down.
Balıklarla sadece onları avlarız.

More Sentences
Trade/Economic
hunt v. aramak
The detectives are hunting for the murderer.
Dedektifler katili arıyor.

More Sentences
Gastronomy
hunt n. av
Hunt for the drug dealer still continues.
Uyuşturucu satıcılarıan karşı yürütülen av hala devam ediyor.

More Sentences
Hunting
hunt n. avcılar derneği
James is the newest member of our hunt.
James avcılar derneğimizin en yeni üyesi.

More Sentences
General
hunt n. avcılık
hunt n. av bölgesi
hunt n. arama
hunt n. avlak
hunt n. ısrarlı takip
hunt n. ısrarlı arama
hunt n. (mekanik alet) salınma
hunt n. (çan) ileri geri salınma
hunt n. bir soyisim
hunt v. kovalamak
hunt v. araştırmak
hunt v. silah ve av hayvanlarıyla izini sürmek
hunt v. elde etmek
hunt v. av izi sürerken bir yerden bir yere geçmek
hunt v. (çan) yukarı aşağı sallanmak
hunt v. çanın yerini belirli kurallara göre değiştirmek
hunt v. soruşturmak
hunt v. titizlikle arayarak ortaya çıkarmak
Telecom
hunt v. telefon hattı meşgul olduğunda diğerine geçiş yapmak
Electric
hunt n. (anahtar, cihaz) bağlantıyı tamamlamak için devre arama
Aeronautic
hunt n. salınma
hunt n. takip etme
hunt v. (uçak, gemi) ileri geri yalpalamak
hunt v. pilot müdahalesi olmadan yukarı aşağı veya ileri geri gitmek
Hunting
hunt n. (hayvanın) av mevsimi
hunt v. av aramak
hunt v. köpekle av aramak
Engineering
hunt v. (makine, enstrüman, sistem) seçili değer etrafında salınmak
hunt v. (gösterge) salınım yapmak

Sens de "hunt" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 157 résultat(s)

Anglais Turc
General
deer hunt n. geyik avı
Sami was deer hunting in Alaska.
Sami Alaska'da geyik avındaydı.

More Sentences
hunt for v. aramak
There must be an intensification of the hunt for looted assets held overseas by Mugabe and his cronies.
Mugabe ve yandaşları tarafından yurtdışında tutulan yağmalanmış varlıkların aranması yoğunlaştırılmalıdır.

More Sentences
Zoology
hunt in packs v. sürüler halinde avlanmak
Their energetic personality and willingness to work have facilitated their adaptation to hunting in packs.
Enerjik kişilikleri ve çalışmaya istekli olmaları, sürü halinde avlanmaya uyum sağlamalarını kolaylaştırmıştır.

More Sentences
History
witch hunt n. cadı avı
The road user should not be the target of a witch hunt.
Yol kullanıcısı bir cadı avının hedefi olmamalıdır.

More Sentences
Hunting
hunt down v. avlamak
Mr Solana wants to disarm Iraq and hunt down the dictators of the world.
Sayın Solana Irak'ı silahsızlandırmak ve dünyadaki diktatörleri avlamak istiyor.

More Sentences
General
treasure hunt n. saklanmış bir şeyi bulma oyunu
canned hunt n. kapalı arazi avı
witch-hunt n. karalama ve sindirme kampanyası
witch-hunt n. karalama ve sindirme kampanyası (iktidardakilerin farklı düşünenlere karşı yürüttüğü)
witch-hunt n. iktidardakinin yandaşı olmayanlara karşı yürüttüğü karalama ve sindirme kampanyası
treasure hunt n. hazine avı oyunu
wild goose hunt n. yaban kazı avı
shark hunt n. köpek balığı avı
intense hunt n. yoğun arama
intense hunt n. sıkı takip/kovalamaca
duck hunt n. ördek avı
boar hunt n. domuz avı
scavenger hunt n. yarışmacıların kendilerine verilen görev listesindeki görevleri yaparak puan kazandığı bir oyun
scavenger hunt n. çöpçü avı oyunu
witch-hunt n. büyücülükle suçlanan kimselerin ortaya çıkarılıp cezalandırılması
witch-hunt n. cadı avı
hunt-counter n. değersiz av köpeği
hunt-counter n. beceriksiz kimse
hunt the slipper n. çocukların terlik gibi nesneleri bulmaya çalıştıkları bir oyun
slave hunt n. köleleştirme amacıyla insan avı
hunt out v. bulmak
hunt birds v. kuş tutmak
hunt down v. yakalayıncaya kadar peşini bırakmamak
hunt up v. araştırmak
hunt down v. ele geçirmek
hunt after v. aramak
hunt up v. bulmak
hunt up v. aramak
hunt out v. araştırmak
hunt after v. araştırmak
hunt down v. peşine düşmek
hunt out of season v. av mevsimi dışında avlanmak
hunt out v. aramak
hunt together v. birlikte avlanmak
hunt an animal v. hayvan avlamak
hunt for food v. yiyecek için avlanmak
hunt counter v. (av köpekleri) kokuyu takip etmek
house-hunt v. (satın almak, kiralamak için) ev aramak
Phrasals
hunt after v. izini sürmek
hunt for v. izini sürmek
hunt through something v. bir şeyin içinde/arasında aramak
hunt down v. güç bela bulmak
hunt down v. zar zor bulmak
hunt through v. içinde/arasında aramak
hunt after (someone or something) v. (birini/bir şeyi) aramak/araştırmak
hunt for (something) v. (bir şey) avına çıkmak
hunt up v. (yakınlardaki biriyle) iletişime geçmek/görüşmek
hunt through v. içini karıştırmak
hunt through (something) (for something) v. (bir şey bulmak için bir şeyin) içini karıştırmak
hunt after (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) izini sürmek
hunt up v. birinin yaşadığı yerin yakınlarına gittiğinde onu aramak/ona haber vermek
hunt for (someone or something) v. (birini/bir şeyi) aramak
hunt through (something) (for something) v. (bir şeyin) içinde/arasında (bir şey) aramak
Proverb
hunt where the ducks are ördeği/kuşu/balığı yuvasında ara
you can't run with the hare and hunt with the hounds tavşana kaç tazıya tut demek olmaz
you can't run with the hare and hunt with the hounds ne şiş yansın ne kebap demek olmaz
Colloquial
still hunt n. gizli takip
still hunt n. pusuya yatma
job-hunt v. iş aramak
Idioms
a witch-hunt n. cadı avı
tall enough to hunt geese with a rake n. ortalamanın çok üzerinde boylu olan kimse
snipe hunt n. hayali bir şeyin peşinden gitme
snipe hunt n. olmadık macera peşinde olma
snipe hunt n. kurbanın uydurma bir hayvanı avlamaya gönderildiği bir eşek şakası
snipe hunt n. olmadık arayış içinde olma
snipe hunt n. uydurma hayvan avı
snipe hunt n. olmayacak/hayali işler kovalama
run with the hares and hunt with the hounds v. tavşana kaç, tazıya tut demek
run with the hare and hunt with the hounds v. tavşana kaç tazıya tut demek
hunt high and low (for someone or something) v. didik didik aramak
hunt high and low (for someone or something) v. bakmadık yer bırakmamak
hunt where the ducks are v. neyi nerede arayacağını bilmek
hunt where the ducks are v. amaçlarına uygun hareket etmek
hunt where the ducks are v. bir hedef belirleyip ona yönelik hareket etmek
have a dog in the hunt v. menfaati olmak
have a dog in the hunt v. işine yaramak
have a dog in the hunt v. çıkarı olmak
run with the hare, hunt with the hounds v. iki karşıt görüşü aynı anda desteklemek
run with the hare, hunt with the hounds v. ikili oynamak
have a dog in this hunt v. işine yaramak
have a dog in this hunt v. (bu meselede) kişisel menfaati olmak
have a dog in this hunt v. kişisel çıkarı olmak
head hunt v. yeni eleman avına çıkmak
head hunt v. işe alacak birini bulmak
hunt high and low v. bakmadık yer bırakmamak
hunt high and low v. didik didik aramak
run with the hare and hunt with the hounds expr. tavşana kaç tazıya tut
tall enough to hunt geese with a rake expr. tırmıkla kaz avlayacak kadar uzun
tall enough to hunt geese with a rake expr. sırık gibi uzun
that old dog won't hunt [old-fashioned] [us] expr. bu iddia doğru değil
that old dog won't hunt [old-fashioned] [us] expr. bu fikir işe yaramaz/çalışmaz
that dog won't hunt [old-fashioned] [us] expr. bu iddia doğru değil
that old dog won't hunt [old-fashioned] [us] expr. bu öneri işe yaramaz
that old dog won't hunt [old-fashioned] [us] expr. bu iddianın bir temeli yok
that dog won't hunt [old-fashioned] [us] expr. bu iddianın bir temeli yok
that dog won't hunt [old-fashioned] [us] expr. bu iddia asılsız
that old dog won't hunt [old-fashioned] [us] expr. bu iddia asılsız
Speaking
the hunt went well expr. av iyi geçti
best time to hunt expr. avlanmak için en iyi zaman
Politics
witch hunt n. sindirme harekatı
stag hunt n. geyik avı
witch hunt n. karalama kampanyası
Technical
control hunt n. denetim avı
Computer
x 25 hunt group n. x 25 arama grubu
bug hunt n. böcek avı
hunt and peck n. klavye tuşlarına tek tek basma
hunt-and-peck n. klavye tuşlarına tek tek basma
hunt and peck adj. klavye tuşlarına tek tek basmayla ilgili
hunt-and-peck adj. klavye tuşlarına tek tek basmayla ilgili
Telecom
hunt group (HG) n. çağrı yakalama grubu
rotary hunt n. döner yazıcı kafası
Medical
ramsay hunt syndrome n. ramsay hunt sendromu
tolosa-hunt syndrome n. tolosa hunt sendromu
Psychology
tolosa hunt syndrome n. tolosa hunt sendromu
Pathology
ramsay hunt syndrome n. vertigo, kulak ağrısı, yüz felci ve bazen işitme kaybı ile kendini gösteren, herpes virüsünün neden olduğu enfeksiyondan kaynaklanan rahatsızlık
Statistics
hunt-stein theorem n. hunt-stein teoremi
Environment
hunt saboteur [uk] n. av sabotajcısı
Hunting
hunt ball n. britanya ve abd'de bir avcı derneği tarafından her yıl düzenlenen bir organizasyon
hunt club n. avcı derneği
drag hunt n. tazıların yapay oluşturulmuş koku izini takip ettiği av
drag hunt n. tazıların yapay oluşturulmuş koku izini takip ettiği avları düzenleyen topluluk
drag hunt n. tazıların avı yapay koku yardımıyla takip ettiği avlanma
still hunt n. pusuya yatarak avlama
still hunt n. gizlenerek avlanma
still hunt n. pusu tekniği ile av
still hunt n. pusuya yatarak gerçekleştirilen av
hunt down v. öldürmek
drag hunt v. (at sırtında) av köpeklerini takip etmek
drag hunt v. (av köpeklerine) yapay olarak yerleştirilmiş kokuyu izletmek
still-hunt v. av hayvanını izleyip pusuya düşürmek
still-hunt v. gizlice takip etmek
still-hunt v. pusuya yatmak
still-hunt v. pusuya düşürmek
still hunt v. (av hayvanını) pusuda gizlenerek avlamak
Sport
national hunt racing n. engelli koşu
national hunt n. engelli at yarışı
Music
hunt down v. (çan) değişikliklere uygun şekilde aşamalı olarak çalınmak
hunt up v. (çan) değişikliklere uygun şekilde aşamalı çalınmak
Slang
elephant hunt n. şirketin ekonomik gelişimini destekleyecek büyük bir ortak bulmaya çalışma
that dog won't hunt expr. bu fikir işe yaramaz
British Slang
gareth hunt n. pislik
gareth hunt n. ciğeri beş para etmez
gareth hunt n. şerefsiz
gareth hunt n. adi
berkeley hunt n. yavşak
berkeley hunt n. kuku
berkeley hunt n. am
berkshire hunt n. kuku
berkshire hunt n. am
berkshire hunt n. yavşak
gareth hunt interj. adi şerefsiz
gareth hunt interj. aşağılık herif