|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
General |
|
1 |
General |
prize-giving ceremony n.
|
ödül töreni |
|
I thought you might want to be aware of this before the discussion and prize-giving ceremony tomorrow.
Yarınki tartışma ve ödül töreninden önce bundan haberdar olmak isteyebileceğinizi düşündüm.
More Sentences
|
2 |
General |
prize money n.
|
para ödülü |
|
The prize money enabled me to go on a world cruise.
Para ödülü benim bir dünya seyahatine çıkmamı sağladı.
More Sentences
|
3 |
General |
nobel peace prize n.
|
nobel barış ödülü |
|
Well, let us invite two holders of the Nobel Peace Prize to discuss the subject of peace with us here in Strasbourg.
Gelin, Nobel Barış Ödülü'nün iki sahibini burada, Strazburg'da bizimle barış konusunu tartışmaya davet edelim.
More Sentences
|
4 |
General |
prize winner n.
|
ödül sahibi |
|
The resolution on Cuba must be sent to the Sakharov prize winner, Oswaldo Payá.
Küba ile ilgili karar Sakharov ödülü sahibi Oswaldo Payá'ya gönderilmelidir.
More Sentences
|
5 |
General |
win a prize v.
|
ödül kazanmak |
|
This is the first time I've ever won a prize.
İlk defa bir ödül kazandım.
More Sentences
|
|
Trade/Economic |
|
6 |
Trade/Economic |
first prize n.
|
birincilik ödülü |
|
If he enters a competition, the first prize is his for sure.
Eğer bir yarışmaya katılırsa, birincilik ödülü kesinlikle onun olur.
More Sentences
|
7 |
Trade/Economic |
second prize n.
|
ikincilik ödülü |
|
I won second prize last year.
Geçen yıl ikincilik ödülü kazandım.
More Sentences
|
8 |
Trade/Economic |
consolation prize n.
|
teselli ödülü |
|
I didn't win, but at least I got a consolation prize.
Kazanamadım ama en azından bir teselli ödülü aldım.
More Sentences
|
9 |
Trade/Economic |
third prize n.
|
üçüncülük ödülü |
|
Therefore, each university won the first, second and third prize.
Dolayısıyla, her üniversite birincilik, ikincilik ve üçüncülük ödülü aldı.
More Sentences
|
General |
|
10 |
General |
prize possession n.
|
en değerli şey |
|
11 |
General |
booby prize n.
|
en kötü oyuncuya verilen ödül |
|
12 |
General |
prize law n.
|
savaş ganimeti hukuku |
|
13 |
General |
first prize n.
|
büyük ikramiye |
|
14 |
General |
the smallest prize n.
|
amorti |
|
15 |
General |
lottery prize n.
|
ikramiye |
|
16 |
General |
prize possession n.
|
en gözde şey |
|
17 |
General |
consolation prize n.
|
teselli mükafatı |
|
18 |
General |
prize money n.
|
ganimet olarak verilen para |
|
19 |
General |
prize money n.
|
ganimet olarak alınan para |
|
20 |
General |
prize draw n.
|
ödül çekilişi |
|
21 |
General |
the nobel prize in physics n.
|
nobel fizik ödülü |
|
22 |
General |
nobel physics prize n.
|
nobel fizik ödülü |
|
23 |
General |
prize competition n.
|
ödüllü yarışma |
|
24 |
General |
prestigious prize n.
|
saygın ödül |
|
25 |
General |
prestigious prize n.
|
seçkin ödül |
|
26 |
General |
prize fighter n.
|
ödül dövüşçüsü |
|
27 |
General |
prize fighter n.
|
ödül için dövüşen dövüşçü |
|
28 |
General |
sales prize n.
|
satış ödülü |
|
29 |
General |
prize puzzle n.
|
ödüllü bulmaca |
|
30 |
General |
consolation prize n.
|
teselli ikramiyesi |
|
31 |
General |
grand prix (great prize) n.
|
büyük ödül |
|
32 |
General |
special prize n.
|
özel ödül |
|
33 |
General |
prize winner n.
|
ödül kazanan kimse |
|
34 |
General |
prize winner n.
|
ikramiye sahibi |
|
35 |
General |
the nobel prize in chemistry n.
|
nobel kimya ödülü |
|
36 |
General |
gandhi peace prize n.
|
gandhi barış ödülü |
|
37 |
General |
nobel prize-winning scientist n.
|
nobel ödüllü bilim insanı |
|
38 |
General |
cash prize n.
|
para ödülü |
|
39 |
General |
archibald prize [australia] n.
|
yeni güney galler sanat galerisi mütevelli heyetinin 1921'den beri verdiği bir ödül |
|
40 |
General |
door prize n.
|
etkinlikte verilen ödül |
|
41 |
General |
door prize n.
|
çekiliş ödülü |
|
42 |
General |
door prize n.
|
kura ödülü |
|
43 |
General |
prize question n.
|
ödüllü soru |
|
44 |
General |
pulitzer prize n.
|
pulitzer ödülü |
|
45 |
General |
pulitzer prize n.
|
her yıl düzenlenen bir edebiyat, gazetecilik ve müzik ödülü |
|
|
46 |
General |
prize cow n.
|
ödül inek |
|
47 |
General |
make prize of v.
|
ganimet almak |
|
48 |
General |
win a prize v.
|
ikramiye kazanmak |
|
49 |
General |
prize something up v.
|
bir şeyi manivela görevini gören bir şeyle kanırtmak |
|
50 |
General |
prize up v.
|
kaldıraçla kaldırmak |
|
51 |
General |
receive a prize v.
|
ödül almak |
|
52 |
General |
prize something open v.
|
bir şeyi manivela görevini gören bir şeyle açmak |
|
53 |
General |
give somebody a prize v.
|
mükafat vermek |
|
54 |
General |
get a prize v.
|
mükafat almak |
|
55 |
General |
award a prize v.
|
ödüllendirmek |
|
56 |
General |
bestow a prize v.
|
ödül vermek |
|
57 |
General |
receive the nobel prize v.
|
nobel ödülü almak |
|
58 |
General |
win the peace prize v.
|
barış ödülü kazanmak |
|
59 |
General |
win the nobel prize v.
|
nobel ödülü kazanmak |
|
60 |
General |
be awarded the prize v.
|
ödüllendirilmek |
|
61 |
General |
award the prize to someone v.
|
birine ödül vermek |
|
62 |
General |
award the prize to someone v.
|
birini ödüle layık görmek |
|
63 |
General |
be awarded as a prize v.
|
ödül olarak verilmek |
|
64 |
General |
award a prize v.
|
ödül vermek |
|
65 |
General |
exhibit a prize v.
|
adaylara ödül teklif etmek |
|
66 |
General |
prize-winning adj.
|
ödül kazanan |
|
Phrasals |
|
67 |
Phrasals |
prize (something) from v.
|
(bir şeyi) bir şeyin içinden zorlayarak çıkarmak |
|
68 |
Phrasals |
prize (something) from v.
|
(bir şeyi) bir şeyin içinden manivelayla çıkarmak |
|
69 |
Phrasals |
prize (something) from v.
|
birinin ağzından kerpetenle laf almak |
|
70 |
Phrasals |
prize (something) from v.
|
birinin ağzından zorla laf almak |
|
71 |
Phrasals |
prize (something) from v.
|
birine zorla söyletmek |
|
72 |
Phrasals |
prize (someone or something) above (someone or something else) v.
|
(birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden) üstün tutmak |
|
73 |
Phrasals |
prize (someone or something) above (someone or something else) v.
|
(birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden) üstüne çıkarmak |
|
74 |
Phrasals |
prize (someone or something) above (someone or something else) v.
|
(birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden) daha değer vermek |
|
75 |
Phrasals |
prize (someone or something) above (someone or something else) v.
|
(birini ya da bir şeyi) kayırmak |
|
76 |
Phrasals |
prize someone or something above someone or something v.
|
birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstün tutmak |
|
77 |
Phrasals |
prize someone or something above someone or something v.
|
birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstüne çıkarmak |
|
78 |
Phrasals |
prize someone or something above someone or something v.
|
birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden daha değer vermek |
|
79 |
Phrasals |
prize someone or something above someone or something v.
|
birini ya da bir şeyi kayırmak |
|
80 |
Phrasals |
prize above v.
|
-den üstün tutmak |
|
81 |
Phrasals |
prize above v.
|
-den daha çok değer vermek |
|
82 |
Phrasals |
prize above v.
|
-i kayırmak |
|
Proverb |
|
83 |
Proverb |
a good wife is a good prize expr.
|
kişiyi vezir eden de karısı rezil eden de |
|
Colloquial |
|
84 |
Colloquial |
booby prize n.
|
en beceriksize verilen ödül |
|
85 |
Colloquial |
prize out v.
|
kanırtarak çıkarmak |
|
86 |
Colloquial |
prize out v.
|
zorla çıkarmak |
|
87 |
Colloquial |
prize out v.
|
çeke çeke çıkarmak |
|
88 |
Colloquial |
prize out v.
|
güç uygulayarak sökmek |
|
89 |
Colloquial |
prize out v.
|
kerpetenle sökmek |
|
90 |
Colloquial |
prize out v.
|
zorla almak |
|
91 |
Colloquial |
prize out v.
|
ağzından kerpetenle laf almak |
|
92 |
Colloquial |
prize out v.
|
ağzından zorla laf almak |
|
93 |
Colloquial |
prize out v.
|
zorla söyletmek |
|
Idioms |
|
94 |
Idioms |
booby prize n.
|
sonuncuya verilen ödül |
|
95 |
Idioms |
booby prize n.
|
sonunculuk ödülü |
|
96 |
Idioms |
booby prize n.
|
alay etmek için sonuncu gelen kişiye/en başarısız kişiye verilen ödül |
|
97 |
Idioms |
make prize of v.
|
ele geçirmek |
|
98 |
Idioms |
make prize of v.
|
ödül olarak almak |
|
99 |
Idioms |
keep one's eye on the prize v.
|
sonuca odaklanmak |
|
100 |
Idioms |
keep one's eye on the prize v.
|
ödüle odaklanmak |
|
101 |
Idioms |
keep one's eye on the prize v.
|
amaca odaklanmak |
|
102 |
Idioms |
keep one's eyes on the prize v.
|
sonuca odaklanmak |
|
103 |
Idioms |
keep one's eyes on the prize v.
|
ödüle odaklanmak |
|
104 |
Idioms |
keep one's eyes on the prize v.
|
amaca odaklanmak |
|
105 |
Idioms |
keep your eye on the prize expr.
|
sonuca odaklan |
|
106 |
Idioms |
keep your eye on the prize expr.
|
ödüle odaklan |
|
107 |
Idioms |
keep your eye on the prize expr.
|
amaca odaklan |
|
108 |
Idioms |
keep your eyes on the prize expr.
|
sonuca odaklan |
|
109 |
Idioms |
keep your eyes on the prize expr.
|
ödüle odaklan |
|
110 |
Idioms |
keep your eyes on the prize expr.
|
amaca odaklan |
|
Speaking |
|
111 |
Speaking |
the only prize they guarantee expr.
|
sana vaat edilen tek ödül |
|
Trade/Economic |
|
112 |
Trade/Economic |
grand prize n.
|
birincilik ödülü |
|
113 |
Trade/Economic |
prize bond n.
|
ikramiyeli tahvil |
|
114 |
Trade/Economic |
runner-up prize n.
|
ikincilik ödülü |
|
115 |
Trade/Economic |
prize-winning bonds n.
|
ikramiyeli istikraz |
|
116 |
Trade/Economic |
nobel prize for economics n.
|
nobel ekonomi ödülü |
|
117 |
Trade/Economic |
prize law n.
|
piyango kanunu |
|
Law |
|
118 |
Law |
prize law n.
|
deniz ganimeti hukuku |
|
119 |
Law |
prize goods n.
|
deniz ganimeti |
|
120 |
Law |
prize court n.
|
ganimet mahkemesi |
|
121 |
Law |
prize court n.
|
gemi müsadere mahkemesi |
|
Politics |
|
122 |
Politics |
ataturk international peace prize n.
|
atatürk uluslararası barış ödülü |
|
Computer |
|
123 |
Computer |
x prize n.
|
x ödülü |
|
124 |
Computer |
loot/prize crate n.
|
video oyunlarında oyuncunun kazandığı veya uygulamada satın alabileceği şans kutusu |
|
Marine |
|
125 |
Marine |
right of prize and capture n.
|
denizde zapt ve müsadere |
|
Medical |
|
126 |
Medical |
nobel prize n.
|
nobel ödülü |
|
Math |
|
127 |
Math |
fields prize n.
|
fields ödülü |
|
Literature |
|
128 |
Literature |
nobel prize in literature n.
|
nobel edebiyat ödülü |
|
129 |
Literature |
man booker prize n.
|
her yıl ingiltere uluslar topluluğu'na mensup ülkelerden veya irlanda'dan edebi bir kurgu esere verilen bir ödül |
|
130 |
Literature |
man booker prize n.
|
man booker ödülü |
|
131 |
Literature |
booker prize n.
|
man booker ödülü'nün eski adı |
|
Military |
|
132 |
Military |
prize law n.
|
savaş ganimeti hukuku |
|
Hunting |
|
133 |
Hunting |
shot off for a prize n.
|
yarışmada finale kalmak |
|
Sport |
|
134 |
Sport |
the prize ring n.
|
ödül için dövüşen dövüşçülerin içinde bulunduğu ring |
|
135 |
Sport |
prize fight n.
|
müsabaka dövüşü |
|
Slang |
|
136 |
Slang |
prize of the poor n.
|
ölüm cezası |
|
137 |
Slang |
keep one's eye on the prize v.
|
sonuca odaklanmak |
|
British Slang |
|
138 |
British Slang |
prize idiot expr.
|
tam bir idiot |
|