sexual - Turc Anglais Dictionnaire

sexual

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "sexual" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 7 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
sexual adj. cinsel
Sexual and reproductive health and rights are an area on which we need to tread softly softly at European level.
Cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve hakları, Avrupa düzeyinde yumuşak adımlarla ilerlememiz gereken bir alandır.

More Sentences
General
sexual adj. seksüel
Layla and Sami began a sexual relationship.
Layla ve Sami bir seks ilişkisine başladılar.

More Sentences
sexual adj. cinsel organı olan
sexual adj. cinsi
Medical
sexual adj. eşeyli
sexual adj. zührevi
Biology
sexual adj. eşeysel

Sens de "sexual" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 311 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
sexual harassment n. cinsel taciz
It is a code of practice concerning the need to prevent sexual harassment or harassment in the workplace.
Bu, iş yerinde cinsel taciz ya da tacizi önleme ihtiyacına ilişkin bir uygulama yönetmeliğidir.

More Sentences
sexual intercourse n. cinsel ilişki
Mary did not climax when she and Tom had their first sexual intercourse.
Mary, Tom ile ilk cinsel ilişkiye girdiğinde orgazm olmadı.

More Sentences
General
sexual activity n. cinsel faaliyet
Fadil had an excessive sexual activity.
Fadıl'ın aşırı cinsel faaliyetleri vardı.

More Sentences
sexual equality n. cinsel eşitlik
Legislation on sexual equality in the workplace goes back thirty years.
İşyerinde cinsel eşitliğe ilişkin mevzuat otuz yıl öncesine dayanmaktadır.

More Sentences
sexual life n. cinsel hayat
He doesn't want you to talk about your sexual life to him.
Onunla cinsel hayatınız hakkında konuşmanızı istemiyor.

More Sentences
sexual rights n. cinsel haklar
That is why we talk about reproductive health and sexual rights, and it is quite a big theme.
Bu nedenle üreme sağlığı ve cinsel haklardan bahsediyoruz ve bu oldukça büyük bir tema.

More Sentences
sexual organs n. cinsel organlar
The penis is one of the masculine sexual organs.
Penis erkeksi cinsel organlardan biridir.

More Sentences
sexual orientation n. cinsel eğilim
Your sexual orientation is not something you can change.
Cinsel eğiliminiz değiştirebileceğiniz bir şey değildir.

More Sentences
sexual urge n. cinsel dürtü
Sami's violent sexual urges were excited by porn websites.
Sami'nin şiddet içeren cinsel dürtüleri porno siteleri tarafından tahrik ediliyordu.

More Sentences
unprotected sexual intercourse n. korunmasız cinsel ilişki
According to a study conducted by the Parenthood Foundation, the percentage of young people having unprotected sexual intercourse is on the rise.
Ebeveynlik Vakfı tarafından yapılan bir araştırmaya göre, korunmasız cinsel ilişkiye giren gençlerin yüzdesi artıyor.

More Sentences
sexual appetite n. cinsel iştah
He still has a strong sexual appetite.
Hâlâ güçlü bir cinsel iştahı var.

More Sentences
sexual abuse n. cinsel istismar
This is not child pornography but gross and indecent sexual abuse.
Bu çocuk pornografisi değil, kaba ve uygunsuz cinsel istismardır.

More Sentences
Law
sexual violence n. cinsel şiddet
The same applies to sexual violence, which is a real and widespread phenomenon.
Aynı şey gerçek ve yaygın bir olgu olan cinsel şiddet için de geçerlidir.

More Sentences
sexual harassment n. cinsel taciz
Imagine if one in two men were subject to sexual harassment.
Her iki erkekten birinin cinsel tacize maruz kaldığını düşünün.

More Sentences
sexual orientation n. cinsel yönelim
We believe it is time to stop persecuting people because of their sexual orientation.
İnsanlara cinsel yönelimleri nedeniyle zulmetmeyi bırakmanın zamanının geldiğine inanıyoruz.

More Sentences
sexual assault n. cinsel saldırı
This is a serious case of sexual assault within the army which is yet to be dealt with.
Bu, ordu içinde yaşanan ve henüz çözüme kavuşturulmamış ciddi bir cinsel saldırı vakasıdır.

More Sentences
sexual intercourse n. cinsel ilişki
Mary did not bleed in her first sexual intercourse with Tom.
Mary, Tom ile ilk cinsel ilişkisinde kanamadı.

More Sentences
Psychology
sexual morality n. cinsel ahlak
North Americans are more conservative in terms of sexual morality than Europeans.
Kuzey Amerikalılar cinsel ahlak konusunda Avrupalılardan daha muhafazakârdır.

More Sentences
sexual orientation n. cinsel yönelim
The issue of giving employees equal rights, irrespective of their sexual orientation, is a crucial step on the way.
Çalışanlara cinsel yönelimlerine bakılmaksızın eşit haklar tanınması konusu, bu yolda atılmış çok önemli bir adımdır.

More Sentences
sexual harassment n. cinsel taciz
We have, first of all, arrived at a definition of what sexual harassment really is, and that is very useful.
Her şeyden önce cinsel tacizin gerçekte ne olduğuna dair bir tanıma ulaştık ve bu çok faydalı.

More Sentences
sexual assault n. cinsel saldırı
The use of child soldiers and sexual assaults on Sri Lankan women is endemic.
Çocuk askerlerin kullanımı ve Sri Lankalı kadınlara yönelik cinsel saldırılar oldukça yaygındır.

More Sentences
sexual violence n. cinsel şiddet
The subject of sexual violence is shrouded in strict social taboos.
Cinsel şiddet konusu katı toplumsal tabularla örtülüdür.

More Sentences
sexual minorities n. cinsel azınlık
Human rights problems that affect sexual minorities are still regrettably common today in the Member States.
Cinsel azınlıkları etkileyen insan hakları sorunları bugün Üye Devletlerde hala üzücü bir şekilde yaygındır.

More Sentences
sexual discrimination n. cinsel ayrımcılık
It has committed itself to protect women's rights against sexual discrimination and against religious intolerance.
Birlik, cinsel ayrımcılığa ve dini hoşgörüsüzlüğe karşı kadın haklarını korumayı taahhüt etmiştir.

More Sentences
sexual orientation n. cinsel yönelim
That includes banning all discrimination on grounds of age, gender, sexual orientation or religious conviction.
Bu; yaş, cinsiyet, cinsel yönelim veya dini inanç temelinde her türlü ayrımcılığın yasaklanmasını da içerir.

More Sentences
Biology
sexual orientation n. cinsel yönelim
I regret that discrimination on the ground of sexual orientation was not discussed.
Cinsel yönelim temelinde ayrımcılığın tartışılmamış olmasından üzüntü duyuyorum.

More Sentences
Social Sciences
sexual exploitation n. cinsel sömürü
This includes trafficking in women and the sexual exploitation of women.
Buna kadın ticareti ve kadınların cinsel sömürüsü de dahildir.

More Sentences
sexual orientation n. cinsel yönelim
Our Europe must be a safe place for everyone, regardless of ethnic identity, race, religion or sexual orientation.
Avrupa'mız etnik kimliği, ırkı, dini ya da cinsel yönelimi ne olursa olsun herkes için güvenli bir yer olmalıdır.

More Sentences
Common Usage
sexual intercourse n. cinsel birleşme
General
sexual relation n. cinsel ilişki
sexual frigidity n. cinsel soğukluk
sexual act n. cinsel birleşme
excessive sexual desire n. şehvet düşkünlüğü
sexual intercourse n. ilişki
child sexual abuse n. çocuk cinsel istismarı
sexual equity n. cinsel hakkaniyeti
sexual orientation n. cinsel yöneliş
sexual virility n. erkeklik
sexual role n. cinsiyet rolü
sexual disparities n. cinsel eşitsizlik
sexual division of labour n. cinsel iş bölümü
sexual maturity n. cinsel olgunluk
sexual intercourse n. cima
sexual deviation n. cinsel sapıklık
sexual ethics n. cinsel ahlak
sexual addiction n. seks düşkünlüğü
sexual desire n. kösnü
sexual compulsion n. Seks düşkünlüğü
sexual harassment of children n. çocukların cinsel istismarı
sexual desire n. şehvet
sexual addiction n. cinsel bağımlılık
sexual inhibition n. cinsel engelleme
sexual relations between individuals who are closely related n. ensest
sexual intercourse n. mücamaa
sexual disturbance n. cinsel taciz
sexual intercourse n. birleşme
sexual intercourse n. cinsi münasebet
sexual deviation n. cinsel sapma
sexual anorexia n. cinsel isteksizlik
sexual illness n. cinsel hastalık
age of sexual maturity n. cinsel olgunluk yaşı
sexual deviant n. cinsel sapık
sexual potency n. iktidar (cinsel)
sexual dysphoria n. cinsel huzursuzluk
sexual revolution n. cinsel devrim
sexual ethic n. cinsel ahlak
sexual abuse n. cinsel taciz
sexual health n. üreme sağlığı
sexual education n. cinsel eğitim
sexual abuse n. cinsel istismarcılık
sexual behavior surveys n. cinsel davranış araştırmaları
sexual act n. cinsel ilişki
sexual deviation in literature n. edebiyatta cinsel değişim
sexual division of labor n. iş bölümünde cinsiyet
sexual freedom n. cinsel özgürlük
sexual abuse victims n. cinsel istismar kurbanları
sexual harassment n. cinsel şiddet
sexual arousal n. cinsel uyarı
sexual stimulation n. cinsel uyarı
sexual behavior in animals n. hayvanlarda cinsel davranış
sexual pleasure n. cinsel haz
sexual pleasure n. cinsel zevk
full sexual intercourse n. tam birleşme
sexual organ n. cinsel organ
sexual stimulation n. cinsel heyecan
sexual arousal n. cinsel heyecan
sexual predator n. karşı cinsi bir cinsel av olarak gören
sexual predator n. seks avcısı
sexual relationship n. cinsel ilişki
sexual relationship n. cinsel birleşme
consensual sexual intercourse n. doğal cinsel ilişki
sexual experience n. cinsel deneyim
sexual prowess n. cinsel yönden yeterlilik
sexual prowess n. cinsel deneyim
sexual problem n. cinsel problem
sexual need n. cinsel ihtiyaç
sexual rape n. cinsel tecavüz
sexual attraction n. cinsel cazibe
sexual attraction n. cinsel çekicilik
non-consensual sexual intercourse n. kişinin rızası olmadan girilen cinsel ilişki
sexual characteristic-capacity n. cinsel sıfat
sexual incitement-provocation n. cinsel tahrik
sexual position n. cinsel pozisyon
sexual oppression n. cinsel baskı
full sexual intercourse n. tam cinsel birleşme
first sexual experience n. ilk cinsel deneyim
sexual discrimination n. kadın erkek ayrımcılığı
sexual incompatibility n. cinsel uyumsuzluk
sexual incompatibility n. ten uyuşmazlığı
sexual compatibility n. ten uyumu
sexual incompatibility n. cinsel uyuşmazlık
sexual compatibility n. cinsel uyum
sexual harmony n. cinsel uyum
absence of sexual appetite n. cinsel soğukluk
sexual drive n. cinsel istek
absence of sexual appetite n. cinsel isteksizlik
lack of sexual drive n. cinsel soğukluk
lack of sexual drive n. cinsel isteksizlik
extradyadic sexual experience n. ilişki dışı cinsel deneyim
sexual intimacy n. cinsel yakınlık
sexual choice n. cinsel tercih
sexual temptation n. cinsel kışkırtma
sexual excitement n. cinsel heyecan
sexual predator n. sapık
sexual satisfaction n. cinsel doyum
sexual slavery n. seks köleliği
sexual partner n. seks partneri
sexual attraction n. seksapel
sexual content n. cinsel içerik
sexual assault case n. cinsel saldırı davası
sexual equality n. cinsiyet eşitliği
sexual appeal n. cinsel çekicilik
sexual appeal n. cinsel cazibe
sexual appeal n. seksilik
have sexual intercourse v. cinsel ilişkide bulunmak
have sexual relations v. ilişki kurmak
give sexual pleasure v. cinsel zevk vermek
receive sexual pleasure v. cinsel zevk almak
have a sexual intercourse v. cinsel ilişkiye girmek
engage in a sexual intercourse v. cinsel ilişkiye girmek
deny having had sexual intercourse with someone v. cinsel ilişkiye girdiğini inkar etmek
deny having had sexual intercourse with someone v. birisiyle cinsel ilişkiye girdiğini inkar etmek
obtain sexual intercourse by threat v. silah tehdidiyle cinsel ilişkiye girmek
have a sexual intercourse v. cinsellik yaşamak
suffer from sexual abuse v. cinsel istismara uğramak
anti-sexual adj. anti-cinsel
Colloquial
a game sexual in nature n. cinselliğe dayanan bir oyun
sexual relations n. cinsel ilişkiler
sexual relations n. cinsel münasebetler
have a sexual relationship v. heyecan yaşamak
Idioms
sexual tension n. cinsel gerilim
sexual tension n. cinsel çekim
treat someone as a sexual object v. birisine cinsel objeymiş gibi davranmak
treat someone like a sexual object v. birisine cinsel obje gibi davranmak
treat someone like a sexual object v. birisine cinsel objeymiş gibi davranmak
treat someone as a sexual object v. birisine cinsel obje gibi davranmak
have (sexual) relations (with someone) v. (biriyle cinsel) ilişkisi olmak
have (sexual) relations (with someone) v. (biriyle cinsel) ilişkiye girmek
Law
simple sexual assault n. basit cinsel saldırı
sexual relation n. cinsel birleşme
sexual intercourse n. cinsi münasebet
sexual bribery n. cinsel rüşvet
child sexual abuse n. çocuk tacizi
sexual relation n. cinsi münasebet
sexual relation n. cinsel münasebet
sexual offences n. cinsi münasebet suçları
sexual relation n. cinsel ilişki
sexual assault n. cinsel istismar
sexual and gender based violence n. cinsel ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet
sexual congress n. cinsel ilişki
sexual congress n. cinsi münasebet
child sexual abuser n. çocuk tacizcisi
sexual intercourse n. cinsel münasebet
sexual abuse n. cinsel istismar
sexual exploitation and abuse n. cinsel sömürü ve suistimal
commercial sexual exploitation of children n. çocuğun ticari cinsel sömürüsü
sexual congress n. cinsel birleşme
sexual intercourse n. cinsel birleşme
sexual abuse of children n. çocukların cinsel istismarı
sexual congress n. cinsel münasebet
sexual pathology n. cinsel patoloji
sexual assault n. ırza tecavüz
sexual assault in the second degree n. ikinci derecede cinsel tecavüz
consensual sexual intercourse n. kişinin rızasıyla girilen cinsel ilişki
sexual intercourse with a minor n. reşit olmayanla cinsel ilişki
forced sexual exploitation n. zorla alıkoyarak cinsel istismar
non-consensual sexual intercourse n. zorla ilişkiye girme
forced sexual exploitation n. zorla alıkoyarak fuhuş
child sexual abuse material (csam) n. çocuk cinsel istismar materyali
be engaged in sexual congress with the defendant v. davalıyla cinsel birleşmede bulunmak
Politics
sexual exploitation of children n. çocukların cinsel istismarı
Institutes
national commission against the sexual exploitation of children n. çocukların cinsel istismarına karşı ulusal komisyon
Medical
rejected sexual intercourse n. boşalmadan önce penisin geri çekilmesi
rejected sexual intercourse n. boşalmak üzereyken penisin vajinadan çıkarılması
sexual sterilization n. cinsel sterilizasyon
sexual health centre n. cinsel sağlık merkezi
sexual and reproductive health rights n. cinsel ve üreme sağlığı hakları
changes in sexual interest n. cinsel istekte değişiklik
non-sexual penetrating trauma n. cinsel olmayan penetre edici yaralanma
sexual malfunction n. cinsel işlev bozukluğu
sexual dysfunction prevalence n. cinsel disfonksiyon prevalansı
sexual dysfunction n. cinsel işlev bozukluğu
sexual desire disorder n. cinsel arzu bozukluğu
urinary leakage during sexual activity n. cinsel aktivite sırasında idrar kaçırma
sexual differentiation disorder n. cinsiyet farklılaşma bozukluğu
normal sexual differentiation n. normal cinsel farklılaşma
sexual functions n. seksüel fonksiyonlar
sexual hormone preparations n. seks hormon preparatları
sexual health clinic n. cinsel sağlık merkezi
sexual health clinic n. cinsel sağlık kliniği
Psychology
sexual pain disorders n. acı ile ilgili cinsel bozukluklar
atypical sexual behavior n. atipik cinsel davranış
sexual repression n. bastırılmış cinsellik
repressed sexual urges n. bastırılmış cinsel dürtüler
forceful sexual intercourse n. cinsel ilişkiye zorlanma
sexual anesthesia n. cinsel uyuşukluk
sexual trauma n. cinsel travma
sexual abstinence n. cinsel perhiz
sexual history n. cinsel geçmiş
sexual drive n. cinsel itki
sexual identity n. cinsel kimlik
sexual response cycle n. cinsel tepki döngüsü
sexual inviolability n. cinsel dokunulmazlık
sexual misconduct n. cinsel suistimal
sexual misconduct n. cinsel istismar
sexual morality n. cinsel etik
sexual perversion n. cinsel sapma
sexual perversion n. cinsel sapkınlık
sexual aversion disorder n. cinsellikle ilgili aktif bir iğrenmenin bulunduğu bozukluk
sexual abstinence n. cinsel ilişkiden kaçınma
sexual negativism n. cinsel olumsuzculuk
hypoactive sexual desire disorder n. cinsel isteğin azalması bozukluğu
sexual masochism n. cinsel mazoşizm
sexual sadism n. cinsel sadizm
sexual arousal disorders n. cinsel uyarılma bozuklukları
sexual dysphoria n. cinsel hoşnutsuzluk
sexual arousal n. cinsel heyecan
sexual dysfunctions n. cinsel işlev bozuklukları
sexual disorders n. cinsel rahatsızlıklar
sexual identity disorder n. cinsel kimlik bozukluğu
sexual dysfunction n. cinsel işlev bozuklukluğu
sexual ethics n. cinsel etik
sexual ethics n. cinsel ahlak
sexual abuse n. cinsel istismar
sexual maturation n. cinsel olgunlaşma
sexual selection n. cinsel seçim
sexual preference n. cinsel tercih
sexual inhibition n. cinsel ketleme
sexual scripts n. cinsel senaryolar
sexual behaviour n. cinsel davranış
sexual arousal disorders n. cinsel heyecan bozuklukları
sexual frustration n. cinsel gerginlik
sexual addiction n. cinsel müptelalık
sexual instinct n. cinsel içgüdü
sexual desire disorders n. cinsel istek bozuklukları
sexual anorexia n. cinsel iştahsızlık
sexual infantilism n. cinsel çocuksuluk
hypoactive sexual desire disorder n. hipoaktif cinsel arzu bozukluğu
secondary sexual characteristic n. ikincil cinsiyet özelliği
sexual division of labor n. iş bölümünde cinsellik
sexual harassment of women n. kadınlara cinsel taciz
female sexual arousal disorder n. kadında cinsel uyarılma bozukluğu
female sexual arousal disorder n. kadında cinsel heyecan bozukluğu
inhibited sexual desire n. ketlenmiş cinsel arzu
psycho sexual n. ruhsal cinsel
sexual abstinence n. seks orucu
sexual function disturbances n. seksüel fonksiyon problemleri
persistent sexual arousal disorder (psad) n. sürekli cinsel uyarılma sendromu
Physiology
sexual climax n. (özellikle kadınlarda) orgazm
sexual satisfaction n. cinsel memnuniyet
sexual satisfaction n. cinsel tatmin
Biology
sexual development n. cinsel gelişim
sexual glands n. cinsiyet bezleri
sexual intercourse n. cinsel temas
sexual determination n. cinsiyetin belirlenmesi
sexual reproduction n. eşeyli üreme
sexual period n. eşey devre
sexual dimorphism n. eşey ayrılığı
sexual barrier n. eşey engel
sexual act n. eşey fiil
sexual products n. eşey ürünler
sexual cell n. eşeysel hücre
primary sexual characteristic n. genetik ile belirlenen birincil cinsiyet karakteri
Marine Biology
sexual dimorphism n. cinsi çiftyapılılık
sexual dichromatism n. cinsi çiftrenklilik
sexual transformation n. eşeysel transformasyon
length at sexual maturity n. ilk olgunlaşma boyu
sexual dimorfizm n. seksüel dimorfizm
Zoology
sexual reproduction n. eşeyli üreme
sexual gland n. eşey bezi
Breeding
age at sexual maturity n. cinsel olgunluk yaşı
Social Sciences
sexual revolution n. cinsel devrim
sexual differentiation n. cinsel farklılaşma
sexual apartheid n. cinsiyet ayrımı/ayrımcılığı
sexual and gender based violence (sgbv) n. cinsel ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet
sexual apartheid n. cinsiyet ayrımcılığı
sexual apartheid n. cinsiyet ırkçılığı
sexual apartheid n. cinsel ayrımcılık
sexual inequality n. cinsel eşitsizlik
sexual reconstruction surgery n. beden inşa operasyonu
gender, sexual, and romantic minorities n. cinsiyet kimlikleri azınlıkları
gender, sexual, and romantic minorities n. cinsel ve romantik azınlıklar
sexual minority n. tamamen heteroseksüel olmayan kimse
sexual minority n. cinsel azınlık
double standard of sexual behavior n. erkeklere kadınlardan daha çok cinsel özgürlük tanıyan sosyal düzen
Religious
ritually impure (due to sexual intercourse or semen discharge) adj. cünüp
Slang
opp (sexual encounters with "other people") n. başkalarıyla takılma
opp (sexual encounters with "other people") n. zina yapma
opp (sexual encounters with "other people") n. başkalarıyla düşüp kalkma
opp (sexual encounters with "other people") n. kendi partnerinden başka biriyle cinsel ilişki yaşama
opp (sexual encounters with "other people") n. partnerini aldatma