shell - Turc Anglais Dictionnaire

shell

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "shell" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 129 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
shell n. kabuk
That would make the directive an empty shell.
Bu, yönergeyi içi boş bir kabuk haline getirecektir.

More Sentences
General
shell n. kovan (fişeğe ait)
Your rifle only holds one shell.
Tüfeğin sadece bir mermi kovanı alabilir.

More Sentences
shell n. kabuk (sert)
She was the first chick to crack the shell.
Kabuğunu kıran ilk civciv oydu.

More Sentences
shell n. içi yok olmuş bir şeyin dışı
Wildflowers had grown through the shell of the burnt house.
Yanan evin dışında kır çiçekleri yetişmişti.

More Sentences
shell n. top mermisi
Two mortar shells landed near the town square.
İki havan topu mermisi kasaba meydanının yakınına düştü.

More Sentences
shell n. deniz kabuğu
The mirror was decorated with colourful shells.
Ayna rengarenk deniz kabuklarıyla süslenmişti.

More Sentences
shell v. ayıklamak
My sister shelled the beans.
Kız kardeşim fasulyeleri ayıkladı.

More Sentences
shell v. bombalamak
The Union army shelled the city.
Birlik ordusu şehri bombaladı.

More Sentences
shell v. kabuğunu çıkarmak
I shelled walnuts for the pie.
Turta için cevizlerin kabuklarını çıkardım.

More Sentences
shell v. bombardıman etmek
The town was destroyed by enemy shelling.
Kasaba düşman bombardımanıyla yerle bir oldu.

More Sentences
shell v. kabuğunu soymak
Tom shelled the shrimp.
Tom karidesin kabuğunu soydu.

More Sentences
Technical
shell n. kabuk
They turn it into an empty shell.
Onu adeta içi boş bir kabuğa dönüştürüyorlar.

More Sentences
Telecom
shell n. kabuk
They turn it into an empty shell.
Onu içi boş bir kabuğa çeviriyorlar.

More Sentences
Construction
shell n. kabuk
Minior has a heavy, hard shell and an internal core.
Minior'un ağır, sert bir kabuğu ve iç çekirdeği bulunur.

More Sentences
Food Engineering
shell n. kabuk
Minior has a heavy, hard shell and an internal core.
Minior'un ağır, sert bir kabuğu ve iç çekirdeği vardır.

More Sentences
Hunting
shell n. mermi
High-explosive can be both mines and shells.
Yüksek patlayıcı hem mayın hem de mermi olabilir.

More Sentences
General
shell n. kik
shell n. dış görünüş
shell n. kaplumbağa kabuğu
shell n. havai fişek roketi
shell n. dış kaplama (gemi, uçak)
shell n. yarış kayığı
shell n. yapı iskeleti
shell n. kabuk (midye)
shell n. bomba
shell n. kavkı
shell n. kapçık
shell n. gülle
shell n. yumurta kabuğu
shell n. kovan
shell n. yarış teknesi (kürekli)
shell n. bina iskeleti
shell n. kaba ahşap tabut
shell n. geçici kullanım için olan ahşap tabut
shell n. esas tabutun içinde yer alan ince malzemeden yapılmış tabut
shell n. deniz kabuğuna benzer şey
shell n. deniz kabuğu şeklindeki yemek pişirme veya servis gereci
shell n. iç malzeme ile doldurulan yiyecek
shell n. sihirbazlık numaralarında gizlice esas eşyanın yerine konulan, önceden hazırlanmış içi boş nesne
shell n. astarsız dış giyim eşyası
shell n. astarı takılıp çıkarılabilen palto veya ceket
shell n. deniz kabuğu şeklindeki kadın şapkası
shell n. küçük bira bardağı
shell n. dokuma tarağının oturtulduğu tezgah parçası
shell n. desenli yapışkan kağıt kaplama ile örtülen desensiz karton
shell n. içi boş kılıf
shell n. pantolon veya eteğin içine sokmadan giyilen kolsuz ve desensiz bluz
shell n. gerçek duyguları gizlemek veya tehlikelerden korunmak için takınılan tutum
shell v. gülle yağdırmak
shell v. soymak
shell v. top ateşine tutmak
shell v. koçanından ayırmak (kurumuş mısır tanelerini)
shell v. kabuğunu çıkartmak
shell v. top ateşiyle dövmek
shell v. (yüzeyi) deniz kabuklarıyla kaplamak
shell v. kabuk gibi dökülmek
shell v. pul pul olmak
shell v. ince parçalar halinde kopmak
shell v. başçık veya kabuktan ayrılmak
shell v. deniz kabuğu toplamak
shell v. mutlak yenilgiye uğratmak
shell adj. kabuklu
shell adj. kabuğu olan
shell adj. kabuklardan oluşan
shell adj. kabuk içeren
shell adj. deniz kabuklu
shell adj. kabuklardan yapılmış
shell adj. kabuklarla süslenmiş
shell adj. deniz kabuklarıyla yapılmış
shell adj. deniz kabuklarıyla süslenmiş
shell adj. kaplumbağa kabuğundan yapılmış
shell adj. deniz kabuğuna benzeyen
Trade/Economic
shell n. paravan şirket
Technical
shell n. dış kapı
shell n. mermi kovanı
shell n. üst yüzey pürüzlülüğü
shell n. palanganın dış çerçevesi
shell n. palanganın kasası
shell n. içi boş kabaşon
shell n. (metalurjide) kalıbın dış duvarı
shell n. cam zımparalamada kullanılan bir alet
shell n. galvanize klişenin yüzeyini oluşturmada kullanılan kalıpta biriken ince bakır veya nikel tabakası
shell n. delikli tuğlanın dış duvarı
shell n. motorlu araç gövdesinin ve radyatörünün çekirdeği ile yakıt depoları etrafında bulunan metal çerçeve
shell n. at postunun uç kısmı
shell n. içi boş ince silindir
shell n. silindirik kazanın tamburu
shell n. matkap kovanının tırtıklı dış parçası
shell n. çukur zımpara taşı
shell n. genellikle yarı bitmiş olan kupa şeklindeki sac levha parçası
shell n. oluklu keskiye benzeyen ve delgi kolu ile kullanılan bir delme aleti
shell n. taş plak üretilebilen metal anayapı
shell v. (dondurarak kurutmada) kabın iç yüzeyinde kabuksu çözelti tabakası oluşturmak
shell adj. çubuk yerleştirecek uzunlamasına bir deliği olan (alet)
Computer
shell n. işletim sistemi ile çalışan ve komutları girip uygulatmak için kullanılan program
Textile
shell n. patiska üzerine renkli karışık figürler işlemede kullanılan oymalı bakır silindir
shell n. deniz kabuğuna benzer kavisli bir kenar oluşturan ilmik
Architecture
shell n. genellikle bölmesiz geniş mekanlar için kullanılan ve yalnızca kendi ağırlığını taşıyan betonarme kubbeli veya kemer çatı
shell n. genellikle döşeme veya dekorasyon içermeyen bölmesiz yapı
shell n. kubbe çatılı stadyum
shell n. içe bombeli saha
Dyeing
shell n. turuncumsu bir sarı tonu
Automotive
shell n. far yuvası
shell n. gövde
shell n. muhafaza
Traffic
shell n. tarak (köprü)
Marine
shell n. türbin muhafazası
Anatomy
shell n. kulak konkası
shell n. kulak kepçesi çukuru
Gastronomy
shell n. kısa kontrfilenin fileto içermeyen bölümü
shell n. şerit biftek
shell n. delmonico biftek
shell n. sığır kısa kontrfilesinin önünden kesilen küçük biftek
shell v. ayıklamak (fasulye vb)
Physics
shell n. atom çekirdeği etrafında yer alan ve yaklaşık olarak eşit enerjili elektron grubunun yörüngelerinin kapladığı alan
shell n. benzer tipteki ve yaklaşık olarak eşit enerjideki çekirdek parçacığı grubu
Marine Biology
shell n. kabuklu yumuşakça
shell n. kabuklu deniz canlısı
Botanic
shell n. kakao çekirdeği kabuğu
Education
shell n. ingiltere'de 13-18 yaş grubu için açılan özel okullarda ara sınıf
History
shell n. 15. yüzyıl ve sonrası avrupa kılıçlarında görülen, kabzanın bir tarafına takılan ve bazen kafes işi olabilen yarı dairesel kabza siperi
Geology
shell n. söndürülmemiş kireçtaşı
Military
shell v. mermi belirtmek
Hunting
shell n. fişek
shell n. yivsiz av tüfeği fişeği
Sport
shell n. dar ve hafif bir yarış teknesi
Baseball
shell v. (atıcı) çok sayı yapmak
Archaic
shell n. üzeri yazılı kırık çanak çömlek parçası
shell n. lir

Sens de "shell" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
General
outer shell n. dış kabuk
Most atoms need 8 electrons to complete their outer shell.
Çoğu atomun dış kabuğunu tamamlamak için 8 elektrona ihtiyacı vardır.

More Sentences
egg shell n. yumurta kabuğu
When you open the lid of the saucepan, the egg shells will be broken into many pieces.
Tencerenin kapağını açtığınızda yumurta kabukları birçok parçaya ayrılacaktır.

More Sentences
sea shell n. deniz kabuğu
Sea shells were once used as a form of currency.
Deniz kabukları bir zamanlar para birimi olarak kullanılıyordu.

More Sentences
shell casing n. mermi kovanı
Sami's killer cleaned up the shell casings.
Sami'nin katili mermi kovanlarını temizledi.

More Sentences
electron shell n. elektron kabuğu
The electron shell is full.
Elektron kabuğu doludur.

More Sentences
coconut shell n. hindistan cevizi kabuğu
Octopuses use coconut shells as portable shelters.
Ahtapotlar hindistan cevizi kabuklarını taşınabilir barınak olarak kullanırlar.

More Sentences
empty shell n. boş kabuk
Negative; I have not yet found no eggs, just empty shells.
Olumsuz; henüz yumurta bulamadım, sadece boş kabuklar var.

More Sentences
Trade/Economic
shell company n. paravan şirket
The Panama Papers show how a Panamanian law firm helped its clients set up shell companies in tax havens around the world.
Panama Belgeleri, Panamalı bir hukuk firmasının müşterilerinin dünyanın dört bir yanındaki vergi cennetlerinde paravan şirketler kurmasına nasıl yardımcı olduğunu gösteriyor.

More Sentences
Technical
electron shell n. elektron kabuğu
The electron shell is full.
Elektron kabuğu dolu.

More Sentences
General
non closed shell n. açık kabuk
tortoise shell n. bağa
walnut shell n. ceviz kabuğu
l shell n. l kabuğu
screw shell n. denizminaresi
shell momentum balance n. kabuk kütle itkisi denkliği
shell case n. kovan
shell ibis n. açık gagalı leylek
tortoise shell n. kaplumbağa kabuğu
magnetic shell n. manyetik yaprak
scallop shell n. deniz kabuğu
mortar shell n. havan mermisi
carpet shell n. kum midyesi
automatic shell loading n. otomatik kurşun doldurma
single shell n. tek kabuk
shell game n. üçkağıtçılık
oyster shell n. istiridye kabuğu
turtle's shell n. kaplumbağa kabuğu
shell shock n. savaş bunalımı
shell shock n. savaş sonrası nevroz
free-form shell n. serbest biçimli kabuk
oyster shell n. istridye kabuğu
shell bank n. tabela bankası
coconut shell n. hindistan cevizinin kabuğu
shell casings n. mermi kovanları
conch shell n. kabuklu deniz hayvanı kabuğu
mussel shell n. midye kabuğu
empty shell n. içi boş kabuk
camper shell n. kamp aracının arka bölmesi
shell cameo n. kabartmalı deniz kabuğu
shell (specify) n. neyin ateşleneceğini belirten emir
shell cameo n. işlenmiş deniz kabuğu
shell collecting n. yumuşakça kabuklarını toplayıp inceleme
shell stitch n. kroşe dikiş
soft-shell n. liberal kimse
soft-shell n. ılımlı kimse
soft-shell n. uzlaşmacı kimse
partridge shell n. dolium perdix türü salyangozun renkli kabuğu
administration shell n. yönetim kabuğu
go into one's shell v. susup insanlarla konuşmamak
withdraw into one's shell v. kabuğuna çekilmek
come out of one's shell v. suskunluğu bırakmak
go into one's shell v. kabuğuna çekilmek
shell out v. toslamak
come out of one's shell v. açılmak
shell out v. ödemek
shell out v. parayı bayılmak
shell out v. sökülmek (para)
shell out v. paraları sökülmek
retire into one's shell v. kendi içine kapanmak
retire into one's shell v. kendi kabuğuna çekilmek
break the shell of v. kabuğunu kırmak
having a shell adj. kabuklu
without shell adj. kabuksuz
hard shell adj. bağnaz
shell shocked adj. savaş bunalımı yaşayan
shell shocked adj. savaş sonrası nevrozu yaşayan
hard-shell adj. bağnaz
hard-shell adj. kabuklu
half-shell adj. yarım kabuk şeklinde
hard-shell adj. köktenci
hard-shell adj. uzlaşılmaz
hard-shell adj. muhafazakar
hard-shell adj. aşırı tutucu
shell-less adj. savunmasız
shell-less adj. korunmasız
soft-shell adj. yumuşak kabuklu
soft-shell adj. narin kabuklu
soft-shell adj. ılımlı bir politika benimseyen
soft-shell adj. hassas kabuklu
soft-shell adj. uzlaşmacı
soft-shell adj. orta yolda buluşan
Phrasals
shell out v. parayı sökülmek
shell out (money) for something v. bir şey için ödeme yapmak
shell out (money) for something v. bir şey için harcama yapmak
shell (money) out for something v. bir şey için ödeme yapmak
shell (money) out for something v. bir şey için harcama yapmak
shell out v. bedava dağıtmak
shell out v. yerinden çıkarmak
shell out v. tamamen söküp ayırmak
Colloquial
shell game n. üçkağıt
shell game n. bul karayı al parayı
half shell [rare] n. masrafsız
half shell [rare] n. ucuz
shell out (an amount of money) v. (bir miktar para) bayılmak
shell out (an amount of money) v. (bir miktar para) sökülmek
shell (an amount of money) out v. (bir miktar para) sökülmek
shell out (an amount of money) v. (bir miktar para) ödemek
shell (an amount of money) out v. (bir miktar para) bayılmak
shell (an amount of money) out v. (bir miktar para) ödemek
Idioms
a shell game n. üçkağıt
a shell game [us] n. üçkağıt çevirme
a shell game [us] n. ayak oyunları yapma
a shell game [us] n. ali cengiz oyunu yapma
a shell game [us] n. katakulli çevirme
go into one's shell v. kabuğuna çekilmek
retire into one's shell v. kabuğuna çekilmek
bring out of one's shell v. utangaçlığı üzerinden atmak
come out of one's shell v. utangaçlığı üzerinden atmak
come out of one's shell v. kabuğundan çıkmak
come out of one's shell v. çekingenliğini yenmek
bring out of one's shell v. kabuğundan çıkmak
bring out of one's shell v. çekingenliğini yenmesine yardımcı olmak
come out of one's shell v. üzerindeki çekingenliği atmak
come out of one's shell v. kabuğundan çıkıp sıkılganlığını atmak
change shell v. kabuk değiştirmek
bring one out of one's shell v. birisini kabuğundan çıkarmak
be a bit shell shocked v. biraz dumura uğramak
get one out of one's shell v. birini kabuğundan çıkarmak
bring (one) out of one's shell v. birini kabuğundan çıkarmak
shrink back into one's shell v. kabuğuna çekilmek
crawl/go/retreat/retire into your shell v. kabuğuna çekilmek
crawl into (one's) shell v. (biri) kabuğuna çekilmek
crawl into (one's) shell v. (biri) kendi içine çekilmek
crawl into (one's) shell v. (biri) kendi kabuğuna çekilmek
crawl into (one's) shell v. (biri) içine kapanmak
crawl into (one's) shell v. (biri) içine çekilmek
retreat into (one's) shell v. savunmacı davranmak
retreat into (one's) shell v. ketum davranmak
retreat into (one's) shell v. (kendi) dünyasına çekilmek
retreat into (one's) shell v. (kendi) kabuğuna çekilmek
retreat into (one's) shell v. (kendini) soyutlamak
retreat into (one's) shell v. (kendi) içine çekilmek
be out of (one's) shell v. daha sosyal olmak
be out of (one's) shell v. daha dışa dönük olmak
be out of (one's) shell v. açılmak
be out of (one's) shell v. kabuğundan çıkmak
be out of (one's) shell v. daha girişken olmak
be out of (one's) shell v. daha az utangaç/çekingen olmak
be out of (one's) shell v. suskunluğunu bırakmak
be out of (one's) shell v. utangaçlığını/çekingenliğini üzerinden atmak
bring out of shell v. kabuğundan çıkarmak/çıkmak
bring out of shell v. utangaçlığını attırmak/atmak
come out of shell v. utangaçlığı üzerinden atmak
come out of your shell v. utangaçlığı üzerinden atmak
come out of your shell v. kabuğundan çıkmak
come out of your shell v. suskunluğu bırakmak
come out of shell v. kabuğundan çıkıp sıkılganlığını atmak
come out of your shell v. kabuğundan çıkıp sıkılganlığını atmak
come out of shell v. suskunluğu bırakmak
come out of your shell v. üzerindeki çekingenliği atmak
come out of your shell v. açılmak
retreat into your shell v. çekingen olmak
come out of shell v. üzerindeki çekingenliği atmak
retreat into your shell v. kabuğuna çekilmek
come out of shell v. kabuğundan çıkmak
come out of your shell v. üzerindeki çekingenliği atmak
come out of your shell v. kabuğundan çıkmak
come out of shell v. açılmak
shell an amount of money out v. bir miktar para sökülmek
shell an amount of money out v. bir miktar para bayılmak
shell an amount of money out v. bir miktar para ödemek
in a nut shell expr. özet olarak
in a nut shell expr. kısaca
into one's shell expr. kendi kabuğunda
into one's shell expr. kabuğuna çekilmiş
in one's shell expr. kendi kabuğunda
in one's shell expr. kabuğuna çekilmiş
into one's shell expr. kabuğuna/kendi içine çekilmiş
into one's shell expr. kendi içine
into one's shell expr. kabuğuna
in one's shell expr. kendi içine
in one's shell expr. kabuğuna
in one's shell expr. kabuğuna/kendi içine çekilmiş
out of (one's) shell expr. açılmış
out of (one's) shell expr. utangaçlığını/çekingenliğini üzerinden atmış
out of (one's) shell expr. daha dışa dönük
out of (one's) shell expr. daha sosyal
out of (one's) shell expr. daha girişken
out of (one's) shell expr. daha az utangaç/çekingen
out of (one's) shell expr. kabuğundan çıkmış
in the shell expr. olgunlaşmamış aşamada
in the shell expr. henüz yumurtadan çıkmamış
in the shell expr. gelişmemiş evrede
in the shell expr. henüz kabuğundan ayrılmamış
Speaking
shell out v. uçlanmak
shell out v. hesabı çekmek
Trade/Economic
shell corporation n. vergi kaçırma amacıyla kurulan şirket
shell corporation n. naylon şirket
shell corporation n. paravan şirket
shell scheme n. paket stand
shell scheme n. donanımlı/kuruşu stand
shell banks n. tabela bankaları
shell entity n. paravan oluşum
shell entity n. varlık veya işlemleri olmayan şirket
shell out v. ödemek
Law
the egg shell skull rule n. zarar görenin hassas vücut yapısı olması sebebiyle meydana gelen yüksek zarardan davacının sorumlu tutulması
Tourism
tour shell n. tur dosyası
Technical
shell document n. kabuk belge
tracer shell n. izli mermi
shell concrete roof n. beton kabuk çatı
flange bearing shell n. flanş yatağı kovanı
shell of negative curvature n. dışbükey kabuk
valve shell n. supap muhafazası
shell reinforcement n. kabuk teçhizatı
shell and coil condenser n. kangal borulu kondenser
security shell n. güvenlik kabuğu
shell roof n. kabuk çatı
facing shell n. ön kabuk
web printer shell extension n. web yazıcısı kabuk uzantısı
shell equation n. kabuk eşitliği
shell and coil evaporator n. kangal evaporatör
cylindrical shell n. silindirsel zarf
shell slope n. kabuk meyili
cylindrical shell n. silindirik kabuk
shell axis n. kabuk ekseni
bearing shell kit n. rulman yatağı kiti
shell radius n. kabuk yarı çapı
shell and tube evaporator n. huzme borulu kondenser
shell theory n. kabuk teorisi
shell moment n. kabuk momenti
gas shell n. gaz kovanı
shell and tube condenser n. huzme borulu kondenser
shell and tube exchanger n. huzme borulu eşanjör
parabolic shell n. parabolik kabuk
shell equation n. kabuk denklemi
shell copy hook n. kabuk kopyalama kancası
shell concrete n. kabuk betonu
converter shell n. konvertör kovanı
paraboloid shell n. paraboloid kabuk
shell thickness n. kabuk kalınlığı
reinforced concrete shell roof n. betonarme kabuk çatı
shell cupola n. kabuk kubbe
hyperbolic paraboloid shell n. hiperbolik paraboloid kabuk
ball shell kit n. mafsal yuvası kiti
shell of double curvature n. çift eğrilikli kabuk
door shell n. kapı dış kaplaması
shell of negative curvature n. ters bükülmüş kabuk
shell construction n. kabuk inşaatı
shell width n. kabuk eni
shell dome n. kabuk kubbe
shell deflection n. kabuk defleksiyon
shell scrap data handler n. kabuk kalıntısı veri işleyicisi
steel shell pile n. boru kazık
shell of positive curvature n. içbükey kabuk
shell boiler n. silindirik borulu kazan
flexible shell n. fleksıbıl kabuk
boot lid shell n. bagaj kapağı dış sacı
bearing shell n. yatak kovanı
boiler shell n. kazan mahfazası
quantum shell n. kuantum kabuğu
plastic shell n. plastik kabuk
bearing shell n. rulman yatağı
crank pin bearing shell n. krank kol yatak muylusu
shell curvature n. kabuk eğriliği
shell shape n. kabuk şekli
steel shell pile n. çelik kabuk kazık
valence shell n. atomun en dış elektron kabuğu
shell reamer n. kabuk rayba
tail gate shell n. bagaj kapağı dış sacı
shell molding n. kabuk kalıplama
bearing shell n. yatak kabuğu
bearing shell n. taşıyıcı kabuk
circular cylindrical shell n. dairesel tonoz kabuk
cylindrical concrete shell n. silindirik beton kabuk
integrity shell n. bütünlük kabuğu
barrel-vault shell n. dairesel kabuk
barrel-vault shell n. beşiktonoz kabuk
big-end bearing shell n. biyel yatağı kovanı
long-span shell n. geniş açıklıklı kabuk
long-span shell n. büyük açıklıklı kabuk
shell cross-section n. kabuk kesiti
tri-metal shell n. üç metalli yatak
shell-and-tube cooler n. borulu soğutucu
shell-type transformer n. mahfazalı transformatör
shell load n. kabuk yükü
hyperbolic paraboloid shell n. hiperbolik paraboloit kabuk
hyperbolic shell n. hiperbolik kabuk
inner shell electron n. iç kabuk elektronu
condenser shell n. kondenser silindir gövdesi
boiler shell n. kazan dış sacı
boiler shell n. kazan gövdesi
steel shell n. çelik zarf
outer shell electron n. dış kabuk elektronu
thin-shell tube n. ince etli boru
umbrella shell n. şemsiye kabuk
core-shell nanocrystals n. çekirdek kabuk nanokristalleri
flexible shell n. esnek kabuk
shell mould casting n. kabuklu kalıba döküm
shell moulding n. kabuk kalıp
shell moulding n. kabuk döküm
shell investment casting n. kabuklu hassas döküm
shell moulding n. kabuklu kalıplama
shell electron n. kabuk elektronu
shell mould casting n. kabuk kalıba döküm
shell and milling cutter n. kabuk zırh
shell core n. kabuk maça
shell core blower n. kabuk maça üfleci
completed shell n. tümlenik kabuk
reactor shell n. tepkimeç kabuğu
reactor shell n. tepkimeç zırhı
closed shell n. kapalı kabuk
tortoise shell n. kaplumbağa kabuğu
half shell n. yarıkabuk
standard half-shell n. standart yarı-göze
shell auger n. yatık dayak köşebendi
solidified shell n. katılaşmış kabuk
diaphragm shell molding n. böleçli kabuk kalıplama
electron shell notation n. elektron kabuğu simgeleri
drawn shell n. çekme kovan
steel shell n. çelik zırh
mercury-process shell moulds n. cıvalı kabuk kalıplar
gold shell n. altın kabuk
converter shell n. dönüştürücü zırhı
furnace shell n. fırın zırhı
shell clam dredge n. kovan aynası
agate shell n. akikli salyangoz kabuğu
ladle shell n. pota kabuğu
diaphragm shell molding machine n. böleçli kabuk kalıplama makinesi
strand shell n. yol kabuğu
strand shell formation n. yol kabuğu oluşumu
strand shell elongation n. yol kabuğu uzaması
strand shell thickness n. yol kabuğu kalınlığı
frozen shell n. donuk kabuk
closed shell n. dolu kabuk
frozen shell n. donuk katman
converter shell n. konvertör zırhı
shell investment casting n. dış katman sertleştirme
percentage of shell n. kavkı yüzdesi
ceramic shell investment method n. seramik kabuklu hassas döküm yöntemi
capsule shell n. kapsül kabuğu
connector shell n. bağlantı yuvası
bottom shell n. alt kabuk
shell side n. ceket tarafı
oil cooler shell n. yağ soğutucusu gövdesi
shell plate n. gövde sacı
shell side n. gövde tarafı
diamond reaming shell n. elmaslı portkron
reaming shell n. portkron
top shell n. üst zarf
shell and tube type condenser n. huzme borulu kondenser
single-shell casing n. tek zarflı gövde
turbine casing shell n. türbin üst sacı
journal bearing shell n. taşıyıcı yatak kovanı
single-shell casing n. tek kapaklı gövde
shell design strength n. gövde tasarımı dayanımı
shell side n. manto tarafı
condenser shell n. kondenser gövdesi
steel valve shell n. çelik vana gövdesi
shell/flued boiler n. silindirik kazan
stationary shell boiler plant n. sabit silindirik kazan tesisi
side shell frames n. yan borda kaplama postaları
shell plating n. donam sacı
side shell plating n. yan donam sacı
shell and tube heat exchanger n. gövde borulu ısı değiştirici
shell bit n. oluklu keskiye benzeyen ve delgi kolu ile kullanılan bir delme aleti
shell of a boiler n. buhar kazanının su ve buharı tutan ve genellikle baca borusu ile ocağı içeren dış kısmı
shell of a boiler n. silindirik kazanın varili
shell of a boiler n. lokomotif kazanının varili
Computer
shell defview n. kabuk defview
shell extensions for sharing n. paylaşım için kabuk uzantıları
shell settings n. kabuk ayarları
shell commands n. kabuk komutları
shell scrap datahandler n. kabuk atık veri işleyicisi
shell scrap object handler n. kabuk atık nesne işleyicisi
shell command n. kabuk komutu
shell deskbar n. kabuk deskbar
shell copy hook n. kabuk kopyalama çengeli
windows shell library n. windows shell kitaplığı
custom shell n. özel kabuk
integrity shell n. bütünlük kabuğu
inner shell electron n. iç kabuk elektronu
msn mediaview shell n. msn mediaview kabuğu
multimedia shell extensions n. çoklu ortam kabuk uzantıları
outer shell electron n. dış kabuk elektronu
ms-dos shell n. ms-dos kabuğu
shell script n. kabuk betiği
testing shell expr. kabuk sınanıyor
Informatics
shell document n. kabuk belge
shell script n. kabuk program
shell program n. kabuk program
Telecom
secure shell n. güvenli kabuk
remote shell protocol n. uzaktaki kabuk protokolü
login shell n. kayıt kütüğü
Mechanic
shell counterbore n. delik genişletici
shell reamer n. takma rayba
shell reamer n. kovan rayba
Textile
shell button n. sedef düğme
large shell stitch overlock sewing machine n. çoban ve gül dikiş makinesi
shell pink n. yavruağzı renkte olan (dokuma)
shell suit n. içi pamuklu dışı su geçirmez hafif bir tür naylon eşofman
Architecture
basket shell n. sepetkulpu kabuk
Construction
padfoot shell kit n. keçi ayağı seti
shell roof n. kabuk çatı
reinforced concrete shell n. betonarme kabuk
concrete shell roof n. betonarme kabuk çatı
structural shell n. strüktürel kabuk
cast-in-place shell n. yerinde dökme kabuk
thin-shell precast concrete ribbed panel n. öndökümlü filigran döşeme panosu
shell and core n. kaba inşaat
thin-shell concrete n. ince betonarme kemerli/kubbeli çatı
Lighting
shell base n. silindirsel dip
shell cap n. silindirsel dip
Dyeing
shell pink n. yavruağzı
Automotive
main bearing shell n. ana yatak tabakası
crankshaft bearing shell n. krankmili yatak katmanı
bearing shell n. kusinet
babbitted shell n. içi babit metal ile kaplanmış yatak
crankshaft bearing shell n. krankmili yatak kovanı
body shell n. kaporta
crankshaft bearing shell n. krankmili yatak kaplaması
body shell n. kaporta sacı
steel shell n. çelik kabuk
main bearing shell n. ana yatak kovanı
energy-absorbing body shell n. enerji emici kaporta
spark plug shell size n. buji anahtar ağzı ebadı
bare shell n. çıplak gövde
shell bearing n. kusinet
bearing shell n. kusinetli yatak
Marine
shell sand beach n. deniz kabuğu ve kumdan oluşan sahil
marine shell n. kavkaa
marine shell n. kavkı
certificate for the shell & tube cooler n. stern tüp soğutucusu sertifikası
shell plating n. geminin dış kaplaması
Petrol
shell-and-tube heat exchanger n. gövde-boru tip ısı değiştirici
Mining
shell expanding n. kabuk genişlemesi
Medical
tooth shell n. diş kabuğu
shell-shocked adj. travma sonrası stres rahatsızlığı çeken
Food Engineering
shell balance n. kabuk denkliği
Gastronomy
shell beans n. barbunya fasulyesi
reddish shell bean n. fasulye
reddish shell bean n. barbunya
lobster meat baked in the shell n. istakoz thermidor
horn shell n. şeytan minaresi
shell beans n. barbunya
top-shell n. deniz minaresi
soft-shell crab n. yumuşak-kabuklu yengeç
pie shell n. turta kafesi
shell meat n. kabuklu deniz mahsulü yemeği
shell steak n. dananın sırt bölgesinden kesilen filetosu çıkarılmış biftek
sugar shell n. (deniz kabuğu şeklinde) şeker kaşığı
patty shell n. kap gofret
shell beans v. fasulye ayıklamak
Physics
magnetic shell n. manyetik yaprak
magnetic shell n. mıknatıssal yaprak
electron shell n. elektron kabuğu
l-shell n. l kabuğu
k-shell n. k kabuğu
o-shell n. o kabuğu
atomic shell n. atom kabuğu
shell element n. kabuk eleman
Chemistry
closed shell n. dolu kabuk
mustard shell n. hardal kabuğu
valence shell n. değerlik kabuğu
Biology
ventricose shell n. orta kısmı yuvarlak veya şişik olan spiral kabuk
ventricose shell n. kabukların dışbükey olduğu çift kabuk
disk shell n. discina cinsi mantar
spiral shell n. spiral kabuk
spiral shell n. spiral deniz kabuğu
spiral shell n. spiral salyangoz kabuğu
shell-like adj. içi boş yumuşakça kabuğuna benzeyen
Marine Biology
razor shell n. deniz çakısı
ear-shell n. denizkulağı
clam shell n. istiridye kabuğu
cowrie shell n. deniz kabuğu
cone shell n. konik biçimli deniz kabuğu
admiral shell (conus admiralis) n. amiral kabuğu
admiral shell (conus admiralis) n. bir tür deniz kabuğu
razor-shell n. denizçakısı
razor-shell n. solenidae familyasına ait uzun ince bir kabuklu yumuşakçalar
razor shell n. ustura midyesi
carrier shell (xenophora) n. bir deniz kabuklusu cinsi
ladder shell (epitonium) n. genellikle beyaz veya soluk gri renkli, uzun spiral kabuğu olan bir karındanbacaklı deniz salyangozu
lamp shell n. yiyecek yakalamak için dokunaçları olan istiridye benzeri deniz hayvanlarına verilen ad
lamp shell n. dallı bacaklı
needle shell n. bir tür deniz kestanesi
telescope shell (cerithium telescopium) n. çok sayıda basık halkaları olan, boylamasına uzun bir karındanbacaklı
sunset shell n. tellinidae familyasında yer alan deniz kabuğu türlerine verilen ad
auger shell n. terebridae familyasına ait, uzun ve burgulu kabuğu olan karındanbacaklı yumuşakçalara verilen genel ad
tent shell n. deniz salyangozu
tiger shell (cypaea tigris) n. süslü ve benekli bir deniz salyangozu
tongue-shell n. dile benzeyen omurgasız bir canlı cinsi
tusk shell n. denizdişleri sınıfından yumuşakçaların konik boru şeklindeki kabuğu
tooth shell n. denizdişleri sınıfından yumuşakçaların konik boru şeklindeki kabuğu
tooth shell n. konik boru şeklindeki kabuğu olan, deniz kıyısında bulunan bir yumuşakça sınıfı
tusk shell n. konik boru şeklindeki kabuğu olan, deniz kıyısında bulunan bir yumuşakça sınıfı
tusk shell n. denizdişleri
tooth shell n. denizdişleri
top shell n. konik kabuklu, düz tabanı olan deniz salyangozu
turban shell n. konik kabuklu, düz tabanı olan deniz salyangozu
tower shell n. denizminaresi
triton shell n. deniz salyangozu
trocas shell n. ticari olarak avlanılan deniz minaresi
trough-shell n. mactra cinsinden çift kabuklu canlı
trough shell n. mactridae familyasından olan çift kabuklu yumuşakça
trumpet shell n. deniz salyangozunun kabuğu
trumpet shell n. deniz salyangozu
tube-shell n. salgı yoluyla etrafına kabuk benzeri bir tüp oluşturan çift kabuklu yumuşakça
tulip-shell (fasciolaria tulipa) n. abd'nin güneyine özgü büyük ve renkli bir deniz salyangozu
tube shell n. caecidae familyasından olan yumuşakça
blind shell n. caecidae familyasından olan yumuşakça