throw on - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

throw on

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "throw on" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 22 résultat(s)

Anglais Turc
General
throw on v. giysiyi giyivermek
throw on v. atılmak
throw on v. üzerine giyivermek
Phrasals
throw on v. çalıştırmak
throw on v. anahtara basarak çalışmasına neden olmak
throw on v. yüklemek
throw on v. doldurmak
throw on v. üstüne fırlatmak
throw on v. üstüne savurmak
throw on v. üstüne atmak
throw on v. zorla kabul ettirmek
throw on v. eline tutuşturmak
throw on v. üstüne yıkmak
throw on v. -e asılmak
throw on v. '-e yavşamak
throw on v. '-e yazmak
throw on v. açmak
throw on v. çalıştırmak
throw on v. düğmesine basmak
throw on v. -e emanet etmek
throw on v. '-e teslim etmek
throw on v. '-in eline bırakmak

Sens de "throw on" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 108 résultat(s)

Anglais Turc
General
throw on the scrap heap v. çürüğe çıkarmak
throw the blame on v. yüklemek
throw light on (a matter) v. açıklığa kavuşturmak
throw light on v. bir konuyu aydınlatmak
throw suspicion on v. şüpheye düşürmek
throw light on v. aydınlatmak
throw oneself on v. güvenmek
throw cold water on v. eleştirerek bir şeyin çekiciliğini azaltmak
throw on one's coat v. paltosunu giymek
throw on a coat v. palto giymek
throw light on v. -i açıklamak
throw on the market v. piyasaya sürmek
throw rubbish on the ground v. yere çöp atmak
throw rubbish on the ground v. yerlere çöp atmak
throw trash on the ground v. yere çöp atmak
throw trash on the ground v. yerlere çöp atmak
Phrasals
throw away on v. bir şeyi israf etmek
throw up on someone v. birinin üzerine kusmak
throw up on someone v. birinin üstüne kusmak
throw away on v. boşa harcamak
throw away on (someone or something) v. boşa harcamak
throw away on (someone or something) v. israf etmek
Phrases
don't throw your garbage on the ground expr. çöpleri yere atma
don't throw your trash on the ground expr. çöpleri yere atma
don't throw your trash on the ground expr. çöplerinizi yere atmayın
don't throw your garbage on the ground expr. çöplerinizi yere atmayın
Colloquial
throw up on someone v. birisinin üzerine kusmak
Idioms
throw oneself on the mercy of someone v. merhamet için yalvarmak
throw one's self on v. yalvarmak
throw one's self on v. sığınmak
throw one's self on v. güvenmek
throw something on the scale v. tartışmanın bir tarafıyla ilişkisine ağırlık/önem vermek
throw on the scrap heap v. adam yerine koymamak
throw light on v. aydınlatmak
throw some light on something v. aydınlığa kavuşturmak
throw on the scrap heap v. başından savmak
throw cold water on something v. cesaretini kırmak
throw cold water on something v. hevesini kırmak
throw cold water on something v. hevesini/cesaretini kırmak
throw on the scrap heap v. elden çıkarmak
throw light on v. ışık tutmak
throw some light on something v. konuyu aydınlatmak
throw on the scrap heap v. kaale almamak
throw someone out on one's ear v. kulağından çekip dışarı atmak
throw some light on something v. konuya açıklık getirmek
throw doubt on v. şüphe uyandırmak
throw cold water on something v. şevkini kırmak
throw cold water on v. pişmiş aşa su katmak
throw oneself on the mercy of some authority v. (yargının merhametine vb.) sığınmak
throw oneself on the mercy of some authority v. yargıya sığınmak
throw a little light on (something) v. (bir şeyi/konuyu) bir nebze aydınlığa kavuşturmak
throw a little light on (something) v. (bir şeye/konuya) bir nebze ışık tutmak
throw a little light on (something) v. (bir şeyi/konuyu) bir nebze aydınlatmak
throw a little light on (something) v. (bir şeyi/konuyu) bir nebze açıklamak
throw a little light on (something) v. (bir şeyi/konuyu) bir nebze açıklığa kavuşturmak
throw a little light on (something) v. (bir şeye/konuya) bir nebze açıklık getirmek/kazandırmak
throw a lot of light on (something) v. (bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde aydınlığa kavuşturmak
throw a lot of light on (something) v. (bir şeye/konuya) büyük ölçüde ışık tutmak
throw a lot of light on (something) v. (bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde aydınlatmak
throw a lot of light on (something) v. (bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde açıklamak
throw a lot of light on (something) v. (bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde açıklığa kavuşturmak
throw a lot of light on (something) v. (bir şeye/konuya) büyük ölçüde açıklık getirmek/kazandırmak
throw an eye on (something) v. (bir şeye) göz atmak
throw an eye on (something) v. (bir şeye) göz gezdirmek
throw an eye on (something) v. (bir şeye) hızlıca bakmak
throw a wet blanket on (something) v. (bir şeyi) bozmak
throw a wet blanket on (something) v. (bir şeye) gölge düşürmek
throw a wet blanket on (something) v. (bir şeyin) keyfini kaçırmak
throw a wet blanket on (something) v. (bir şeyin) tadını kaçırmak
throw a wet blanket on (something) v. (bir şeye) limon sıkmak
cast/shed/throw light on v. aydınlatmak
cast/shed/throw light on v. açıklığa kavuşturmak
cast/shed/throw (new) light on something v. bir şeyi aydınlatmak
cast/shed/throw (new) light on something v. bir şeyi açıklığa kavuşturmak
cast/shed/throw (new) light on something v. bir şeyi anlaşılır hale getirmek
cast/shed/throw light on something v. bir konuya ışık tutmak
cast/shed/throw light on something v. bir konuyu açıklığa kavuşturmak
cast/shed/throw light on something v. konuyu aydınlatmak
cast/shed/throw light on something v. konuya açıklık getirmek
throw (oneself) on (someone's) mercy v. (merhametine) sığınmak
throw (oneself) on (someone's) mercy v. (kendini birinin) merhametine bırakmak
throw (oneself) on (someone's) mercy v. merhamet için yalvarmak
throw (oneself) on the mercy of (someone) v. (merhametine) sığınmak
throw (oneself) on the mercy of (someone) v. (kendini birinin) merhametine bırakmak
throw (oneself) on the mercy of (someone) v. merhamet için yalvarmak
throw (someone or something) on the scrap heap v. (birini/bir şeyi) çürüğe çıkarmak
throw (someone or something) on the scrap heap v. (birini/bir şeyi) bir köşeye atmak
throw an amount of light on someone or something v. belli bir açıklık kazandırmak
throw an amount of light on someone or something v. belli bir miktarda ışık tutmak
throw an amount of light on someone or something v. aydınlığa kavuşturmak
throw an amount of light on someone or something v. belli bir miktar açıklık getirmek
throw an amount of light on someone or something v. belli bir miktar aydınlatmak
throw oneself on the mercy of v. merhamet için yalvarmak
throw oneself on the mercy of v. (yargının merhametine) sığınmak
throw oneself on the mercy of v. kendini (birinin) merhametine bırakmak
throw out on ear v. kulağından çekip dışarı atmak
throw yourself on somebody's mercy v. merhamet için yalvarmak
throw yourself on somebody's mercy v. (yargının merhametine) sığınmak
throw yourself on somebody's mercy v. kendini birinin merhametine bırakmak
Football
throw things on to the field of play v. sahaya yabancı madde atmak
Slang
throw salt on (one's) game v. (birinin) kısmetine engel olmak
throw salt on (one's) game v. (birinin) biriyle romantik ya da cinsel ilişki içerisine girmesine engel olmak
throw salt on (one's) game v. (birinin) birini tavlamasına engel olmak
throw salt on (one's) game v. (birinin) işine taş koymak
throw salt on someone’s game v. birinin planlarını bozmak
throw salt on someone’s game v. birinin planlarını alt üst etmek
throw salt on someone’s game v. birinin planlarını berbat etmek
throw salt on someone’s game v. birinin planlarının içine etmek