worm - Turc Anglais Dictionnaire

worm

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "worm" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 59 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
worm n. kurt
I ate half the apple before I noticed there was a worm in it.
İçinde bir kurt olduğunu fark etmeden önce elmanın yarısını yedim.

More Sentences
worm n. solucan
The birds were looking for worms in the fresh soil.
Kuşlar taze toprakta solucan arıyorlardı.

More Sentences
worm n. kurtçuk
worm n. bağırsak kurdu
worm v. solucan gibi kıvrılarak ilerlemek
General
worm n. pısırık adam
Don't listen to worms like him.
Onun gibi pısırık adamları dinlemeyin.

More Sentences
worm n. solucan
This anti-virus software also provides protection against worms.
Bu anti-virüs yazılımı solucan virüslere karşı da koruma sağlar.

More Sentences
worm n. tek sefer yazılabilen cd
You can't make any change to the document as it's written in the worm.
Tek sefer yazılabilen cd üzerine yazılı olduğu için belgede herhangi bir değişiklik yapamazsınız.

More Sentences
worm v. kurtlarını dökmek
The vet wormed the little lamb.
Veteriner küçük kuzunun kurtlarını döktü.

More Sentences
Technical
worm n. solucan
Digging the foundations for a house would hurt worms.
Bir evin temellerini kazmak solucanlara zarar verir.

More Sentences
Computer
worm n. solucan
Round worms are the most common and are usually found in young cats.
Yuvarlak solucanlar en yaygın olanıdır ve genellikle genç kedilerde bulunur.

More Sentences
General
worm n. bağırsak kurdu
worm n. askarit
worm n. içini kemiren şey
worm n. kurt
worm n. içten içe yiyip bitiren şey
worm n. sinsice işkence eden şey
worm n. görünüşü ve hareketiyle solucana benzeyen şeyler
worm n. solucan (virüs)
worm v. kurt aramak
worm v. bağırsaklarındaki kurtları düşürmek (bir hayvanın)
worm v. solucan gibi kıvrılarak ilerlemek
worm v. kurt dökmek
worm v. (bilgi, sır) ima, kandırma veya kurnazca sorgulama yoluyla almak
worm v. solucan avlamak
worm v. solucan bulmak için kazmak
worm v. kurnaz yollarla başarılı olmak
worm v. aldatıcı yollarla başarılı olmak
worm v. sinsice ilerlemek
worm v. kademeli ilerlemek
worm v. üstü kapalı söylemek
worm v. ima etmek
Industry
worm n. hava veya akan su ile soğutulan spiral boru
Technical
worm n. helezon dişlisi
worm n. kurt
worm n. salyangoz
worm n. sonsuz dişli
worm n. sonsuz vida dişlisi
worm n. sonsuz vida
worm n. vidanın helezoni kısmı
worm n. vidanınkine benzer bir prensiple çalışan konveyör
worm n. damıtmada kullanılan spiral yoğuşmalı tüp
worm n. arşimet vidası
worm n. arşimet vidası benzeri aparat
worm n. imbik bobini
worm v. ilerletmek
worm adj. helezon şeklinde olan
Marine
worm v. yüzeyi düzgün bir hale getirmek için (halat) tellerinin arasındaki boşlukları iplik veya sicim ile doldurmak
worm v. (halatın) etrafına iplik veya sicim sarmak
Medical
worm n. kurtçuk
Anatomy
worm n. vermis
worm n. beyinciğin sağ ve sol lopları arasında kalan lop
Fishery
worm v. yem olarak solucan kullanarak balık tutmak
Entomology
worm n. eskiden vermes olarak adlandırılan hayvan grubunun bir üyesi
worm n. yakı böcekleri familyasından olan bir böcek
worm n. kör yılan
worm n. kör kertenkele
worm n. gemi kurdu
worm n. iskele kurdu

Sens de "worm" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 409 résultat(s)

Anglais Turc
General
book worm n. kitap kurdu
He seldom reads an editorial and is not a book worm.
Nadiren bir başyazı okur ve bir kitap kurdu değildir.

More Sentences
worm castings n. solucan gübresi
Worm castings continually enrich the soil.
Solucan gübresi toprağı sürekli zenginleştirir.

More Sentences
worm gear n. sonsuz dişli
Synthetic oil is used in planet and worm gear units while mineral oil is used in helical and bevel gear units.
Planet ve sonsuz dişli redüktörlerde sentetik yağ, helisel ve konik dişli redüktörlerde ise madeni yağ kullanılmaktadır.

More Sentences
Zoology
red worm n. solucan
The blackbird found a little red worm in the green grass.
Karatavuk yeşil çimenlerde küçük kırmızı bir solucan buldu.

More Sentences
General
worm snake n. yılan
guinea worm n. gine kurdu
peanut worm n. yerfıstığı kurdu
army worm n. tırtıl ordusu
tomato worm n. domates kurdu
dew worm n. solucan
apple worm n. elma kurdu
worm gear n. sonsuz vida
worm humus n. solucan humusu
worm fence n. çit
worm hole n. kurt yeniği
vinegar worm n. sirke kurdu
dew worm n. olta solucanı
fishing worm n. balık yemi
nematode worm n. yuvarlak kurt
glow-worm n. ateşböceği
dew-worm n. yer solucanı
ring-worm n. mantar hastalığı
silk worm n. ipek böceği
glow-worm n. ateş böceği
glow-worm n. kandilböceği
fishing worm n. olta solucanı
red worm n. olta solucanı
worm manure n. solucan gübresi
worm humus n. solucan gübresi
worm fence n. (boylamasına aralıklı) tahta çit
worm fence n. (uzunlamasına aralıklı) tahta çit
wax worm n. balmumu kurdu
worm through v. kıvrıla kıvrıla biryerden geçmek
worm one's way through v. kıvrıla kıvrıla biryerden geçmek
pass a worm v. kurt dökmek
worm one's way v. kendine yol açmak
worm one's way v. hile ile sokulmak
worm one's way v. sokulmak
worm out of v. ağzından almak
worm one's way into v. -e kurnazlıkla girmek
worm one's way into v. -e sinsice girmek
worm one's way into v. sinsice tavlamaya çalışmak
worm one's way into v. sinsice gözüne girmeye çalışmak
worm one's way into v. sinsice girmeye çalışmak
worm one's way into v. sinsice sızmaya çalışmak
worm (out of) v. kurnazca ortaya çıkarmak
worm (out of) v. sorarak elde etmek
worm (out of) v. yalvararak elde etmek
worm (out of) v. ikna ederek elde etmek
worm (out of) v. sinsice bilgi edinmek
worm-eaten adj. kurt yemiş
worm-eaten adj. kurtlar tarafından yenmiş
worm-eaten adj. kurtyenikli
worm-shaped adj. solucan biçiminde
worm-eaten adj. demode
worm-eaten adj. eski moda
worm-eaten adj. çürümüş
worm-eaten adj. antika
worm-eaten adj. çürük
worm-eaten adj. modası geçmiş
worm-eaten adj. çağdışı
Phrasals
worm out of v. sızdırmak
worm out of (something or some place) v. (bir şeyden/yerden) güç bela çıkmak
worm out of (something or some place) v. (bir şeyden/yerden) sıkışarak çıkmak, (bir şeyden/yerden) zar zor çıkmak
worm out of (something) v. (bir şeyden) sıvışmak
worm out of (something) v. (bir şeyden) kaytarmak
worm out of (something) v. (bir şeyden) paçayı kurtarmak
worm out of (something or some place) v. (bir şeyden/yerden) sürünerek çıkmak
worm out of (something or some place) v. (dar bir şeyden/yerden) kıvrılarak çıkmak
worm out of (something) v. (bir şeyden) sıvışıp kaçmak
worm out of (something or some place) v. (bir şeyin/yerin) içinden debelenerek çıkmak
worm out of (something) v. (bir şeyden) sıyrılmak
worm out of (something) v. (bir şeyden) yırtmak
worm out of (something) v. hileyle (bir şeyden) kaçmak
worm out of (something or some place) v. (bir şeyden/yerden) sıyrılarak çıkmak
worm (something) out of (one) v. (birinin) ağzından bilgi/laf almak
worm (one's) way out (of something) v. (bir şeyden) kıvrılarak çıkmak
worm (one's) way out (of something) v. (bir şeyden) kurnazlıkla sıvışmak
worm (something) out of (one) v. (birine bir şey) söyletmek
worm (one's) way out (of something) v. (bir şeyden) sinsice sıyrılmak
worm (one's) way out (of something) v. (bir şeyden) sürünerek çıkmak
worm (one's) way out (of something) v. (bir şeyden) sinsice kaçmak
worm (one's) way out (of something) v. sıkışık (bir şeyden) zar zor çıkmak
Phrases
worm into (something or some place) v. dar (bir şeye/yere) sıkışmak
worm into v. '-e sinsice sızmak
worm into v. sinsice kendini bir şey gibi göstermek
worm into (something or some place) v. (bir şeye/yere) sinsice sızmak
worm into v. '-e yavaş yavaş girmek
worm into (something or some place) v. (bir şeye/yere) alavere dalavereyle girmek
worm into v. kurnazca kendini bir konuma/duruma sokmak
worm into (something or some place) v. dar (bir şeye/yere) debelenerek girmek
worm into v. birini/bir şeyi çaktırmadan bir şeye sokmak
worm into (something or some place) v. (bir şeye/yere) sinsice girmek
worm into (something or some place) v. dar (bir şeye/yere) tıkışmak
worm into v. '-e yılan gibi sızmak
worm into (something or some place) v. (bir şeye/yere) allem edip kallem edip girmeyi becermek
worm into v. birini/bir şeyi bir şeyin içine sinsice sızdırmak
worm into v. -e kurnazca sızmak
worm into (something or some place) v. (bir şeye/yere) bir şekilde girmeyi becermek/başarmak
worm into (something or some place) v. (bir şeyin/yerin) içine sürünerek girmek
worm into (something or some place) v. (bir şeye/yere) çaktırmadan sızmak
worm into (something or some place) v. (bir şeyin/yerin) içine sığışmak
worm into v. birini/bir şeyi bir şeyin içine kurnazca sokmak
worm into (something or some place) v. dar (bir şeye/yere) büzüşerek girmek
worm into (something or some place) v. (bir şeyin/yerin) içine emekleyerek girmek
worm into (something or some place) v. (bir şeye/yere) kurnazlıkla girmek
Proverb
early bird catches the worm atı alan üsküdarı geçti
early bird catches the worm erken kalkan yol alır
the early bird gets the worm erken kalkan yol alır
even a worm will turn kuzu bile kurt olur
even a worm will turn en sakin insan bile bir noktada sinirlenir
the early bird catches the worm erken kalkan çok yol alır
the early bird catches the worm erken davranan yol alır
the early bird catches the worm erken kalkan yol alır
early bird catches the worm erken kalkan kazanır
early bird gets the worm erken kalkan çabuk yol alır
Colloquial
worm burner n. (golf, beyzbol) hızlı ama alçak top
Idioms
worm out of v. ağzından almak (laf vb)
worm one's way into v. içeri sızmak
worm one's way out of v. bir durumdan sıyrılmak
worm information out of someone v. birini bir konuda konuşturmak
worm information out of someone v. birisinden zorla bir bilgi almak
worm one's self into v. sinsice gözüne girmeye çalışmak
have a worm in (one's) tongue v. aksi olmak
have a worm in (one's) tongue v. sinirli olmak
have a worm in (one's) tongue v. huysuz olmak
have a worm in (one's) tongue v. saldırmaya meyilli olmak
worm (one's) way in v. '-e sinsice sızmak
worm (one's) way into (something or some place) v. dar/sıkışık (bir şeye/bir yere) zorla girmek/sığışmak
worm information v. zorla söyletmek/bilgi almak
worm (one's) way into (something or some place) v. (bir şeye/bir yere) sinsice sızmak
worm (one's) way into (something or some place) v. (bir şeye/bir yere) sürünerek girmek
worm information v. laf almak
worm (one's) way in v. -e kurnazlıkla girmek
worm information v. zorla bilgi almak
worm (one's) way into (something or some place) v. (bir şeye/bir yere) sinsice girmek
worm (one's) way into (something or some place) v. (bir şeye/bir yere) kurnazlıkla girmek
worm (one's) way into (something or some place) v. (bir şeye/bir yere) kıvrılmak
worm (one's) way in v. '-e sinsice girmek
worm (one's) way into (something or some place) v. (bir şeye/bir yere) sığışmak
the early bird gets the worm expr. sona kalan dona kalır
early bird gets the worm expr. sona kalan dona kalır
the worm has turned expr. maymun gözünü açtı
the worm turns expr. devran döner
a worm will turn expr. en sakin insan bile bir noktada sinirlenir
a worm will turn expr. kuzu bile kurt olur
Technical
worm gear n. sonsuz dişli
worm gear kit n. sonsuz dişli kiti
worm feed n. sonsuz vidalı konveyör
worm gear unit n. sonsuz dişli ünitesi
worm wheel n. mak sonsuz dişli
worm conveyor n. helezon konveyör
worm conveyor n. sarmal taşıyıcı
worm conveyor n. helezoni konveyör
worm gear n. vorm dişli
worm drive band hose clamp n. vida tahrikli bantlı hortum
worm gear n. solucan dişli
worm gear n. sonsuz dişliden oluşan donanım
worm hole n. (kereste) kurt deliği
worm wheel n. sonsuz dişli çarkı
worm wheel n. nihayetsiz dişli çarkı
worm feeder n. sarmal besleyici
worm feeder n. helisel besleyici
worm gear box n. nihayetsiz dişli kutusu
worm hole n. kurt yeniği
worm gear steering n. sonsuz dişli direksiyon
worm screw n. sonsuz vida
rules of squeezing and drying of silk worm cocoon n. koza boğdurma ve kurutma kuralları
worm drive n. sonsuz vidalı çalıştırma düzeni
worm wheel n. sonsuz vida çarkı
worm conveyer n. sarmal taşıyıcı
worm fence n. yılankavi çit
worm gearing and chain wheels n. sonsuz vidalar ve zincir çarkları
worm gearbox adaptor n. sonsuz dişli kutusu adaptörü
worm gear reducer n. sonsuz dişli redüktör
worm gear reducer n. sonsuz vidalı redüktör
worm gear n. sonsuz vidalı
Computer
worm drive n. worm sürücüsü
computer worm n. bilgisayar kurdu
internet worm n. internet solucanı
hit worm hole expr. solucan deliği vur
worm (write once, read many) abrev. bir kere yazılır bellek
worm (write once, read many) abrev. bir yaz-çok oku
Mechanic
worm gearing n. birlikte çalışan bir sonsuz vida dişlisi ve sonsuz dişli çarkından oluşan bir dişli düzeneği
worm gear n. sonsuz dişli çarkı
worm gear n. sonsuz vida çarkı
Automotive
speedometer worm gear n. hız gösterge sonsuz dişlisi
worm and sector n. kurt dişli ve sektör
worm gear n. kurt dişli
steering worm shaft n. direksiyon sonsuz dişli mili
recirculating ball worm and nut n. bilyeli somun tipi direksiyon kutusu
speedometer worm gear n. kilometre saati sonsuz sonsuz dişlisi
enveloping worm n. salyangoz vida
steering worm gear n. direksiyon sonsuz dişlisi
steering worm sector n. direksiyon sektörü
steering worm gear n. direksiyon salyangozu dişlisi
worm gear n. sonsuz dişli
worm and roller steering n. sonsuz dişli ve makaralı direksiyon
worm and sector steering n. sonsuz ve sektör dişlili direksiyon düzeni
worm tracks n. şanzıman beyin kanalları
worm gear clamp n. vida sürümlü hortum kelepçesi
Marine
marine worm n. karina kurdu
Medical
cayor worm n. cayor kurdu
stomach worm n. şerit kurdu
worm powder n. kurt dökücü toz
worm abscess n. vücuda yerleşen kurtçuktan kaynaklı tahrişin neden olduğu apse
worm tincture n. kurutulmuş solucan, tartar yağı, alkol vb. ile hazırlanan tentür
Dentistry
worm [scotland] n. diş ağrısı
Pathology
twisted stomach worm (haemonchus contortus) n. bir tür mide kurdu
barber's pole worm n. bir tür mide kurdu
guinea worm disease n. larvadan bulaşan sancılı bir enfeksiyon
guinea worm disease n. drakunkuliyaz
guinea worm disease n. gine kurdunun deri altı dokularında neden olduğu tropikal bir hastalık
Pharmaceutics
worm tea n. kurtdöken çay
worm oil n. meksika çayı bitkisinin tohumlarından elde edilen yağı içeren kurtdöken
worm tea n. şifalı bitki çayı
Parasitology
seat worm n. oksiyür
cecal worm n. tavuk körbağırsak solucanı
medium stomach worm n. ortanca mide solucanı
thick stomach worm n. kalın mide kurdu
thread worm n. oksiyür
intestinal worm n. bağırsak kurdu
oxyuris worm n. kıl kurdu
nematode worm n. yuvarlak solucan
tank worm n. hindistan'daki su depolarında bulunan küçük iplik kurdu
nematode worm n. nematot
spiny-headed worm n. başı dikenli solucan
thorny-headed worm n. başı dikenli solucan
timber worm n. keresteleri istila eden solucan
tobacco worm (manduca sexta) n. domates kurdu
tongue worm (linguatula serrata) n. ağzın kenarlarında iki çift kancası olan solucan benzeri bir eklembacaklı parazit
trematode worm n. konakçı bir organizmaya yapışan parazit benzeri yassı kurt
annelid worm n. halkalı solucan
belly worm n. bağırsak solucanı
bladder worm (capillaria plica) n. etobur canlıların idrar kesesini istila eden parazitik bir kurt
hair worm n. kılımsı solucan
meal worm n. laboratuvar çalışmalarında kullanılmak üzere, tavuk ve kertenkele gibi hayvanları beslemek için veya olta yemi olarak yetiştirilen açık kahverengi ya da sarımsı olabilen yaygın bir ekin kurdu
meal worm n. depolanmış tahıllarla beslenen tenebrionidae familyasına mensup siyah renkli çeşitli ekin kurdu larvalarına verilen ad
meal worm n. unkurdu
parasitic worm n. omurgalıların bağırsaklarında parazit olarak bulunan solucan
parasitic worm n. parazit solucan
horsehair worm n. kılımsısolucan
ribbon worm n. hortumlu solucan
proboscis worm n. bölümlere ayrılmamış yumuşak deniz solucanları
ribbon worm n. bölümlere ayrılmamış yumuşak deniz solucanları
ribborn worm n. şerit solucan
ribborn worm n. hortumlu solucan
proboscis worm n. hortumlu solucan
ringed worm n. halkalı solucanlar şubesine mensup bir solucan
ringed worm n. bir tür halkalı solucan
grugru worm n. rhyncophorus cinsi çeşitli buğday bitlerinin yenebilen büyük larvası
belly worm n. mide kurdu
bladder worm n. larva formundaki bağırsak solucanı
cystic worm n. larva formundaki bağırsak solucanı
cystic worm n. tenya larvası
bladder worm n. tenya larvası
flesh worm n. et sineği larvası
Gastronomy
mopani worm n. bir tür yenebilir tırtıl eti
Biology
nematode worm n. kancalıkurt
palm worm n. kırmızı palmiye böceğinin larvası
palm worm n. çıyan
Marine Biology
sludge worm n. tubifeks
worm cataract n. solucan inmesi
worm cataract n. solucan kataraktı
acorn worm n. yarı sırtipliler
arrow worm n. denizlerde serbest yüzen çubuk biçimli planktonik bir deniz omurgasızı
worm-shell n. vermetus cinsinden olan türler
worm fish n. kayabalığıyla akraba olup az bilinen tropikal bir sığ su balıkları familyası
arrow-worm n. solucanımsı şeffaf gövdeleri bulunan, kıllı çeneliler şubesine mensup çeşitli küçük planktonik deniz canlılarına verilen ad
fan worm n. tüylü solungaçları olan bir deniz solucanı
fan worm n. sabellidae familyasında yer alan halkalı bir deniz solucanı
paddle worm n. phyllodoce cinsi yeşil-mavi renkli deniz halkalı solucanı
sea worm n. yılana benzediği söylenen fakat henüz tespit edilip tanımlanamamış büyük bir deniz canlısı
sea worm n. annelida şubesine mensup deniz solucanı
sea worm n. kekamoz
sea worm n. deniz kurdu
sea worm n. gemi kurdu
sea worm n. iskele kurdu
beard worm n. sakallı solucan
star worm n. bir deniz solucanı türü
Zoology
segmented worm n. halkalı solucan
hydatid worm n. köpek tenyası
red worm n. kızılsolucan
palisade worm n. kıl küflücesi
polychaete worm n. su kurdu
aquatic annelid worm n. su kurdu
polychaete worm n. kum kurdu
polychete worm n. su kurdu
polychete worm n. kum kurdu
aquatic annelid worm n. kum kurdu
blind worm n. kör kertenkele
slow worm n. kör kertenkele
bladder worm n. keselikurt
fishing worm n. solucan
red worm n. yersolucanı
fishing worm n. yersolucanı
dew worm n. yersolucanı
dew-worm n. solucan
slow-worm n. kör kertenkele
nematode worm n. iplikkurdu
lind worm n. yılanımsı kertenkele
slow-worm n. yılanımsı kertenkele
slow worm n. yılanımsı kertenkele
bristle worm n. tüplü kurt
tube worm n. tüp solucanı
slow worm n. babaköş
blind worm n. babaköş
slow worm n. kör yılan
slow-worm n. kör yılan
blind worm n. kör yılan
slow-worm n. babaköş
glow-worm n. ateşböceği
serpent worm n. medine kurdu
guinea worm n. medine kurdu
dragon worm n. medine kurdu
medina worm n. medine kurdu
cabbage worm n. lahanalara saldıran birden fazla kelebek ve güve larvası türü
caddis worm n. şayak sineği su larvası
cabbage worm n. lahana kurdu
acorn worm n. enteropneusta
acorn worm n. palamut kurtçuğu
railroad worm n. elmaların içinde beslenen larva
railroad worm n. elma kurdu
thorn-headed worm n. başı dikenli solucan
velvet worm n. kütük ayaklılar
bootlace worm (linens longissimus) n. bantlı solucan
bristle worm n. kıllı ayaklılar sınıfına ait bir tür solucan
bristle worm n. deniz halkalı solucanı
palolo worm n. pasifik adaları'nda mercan resiflerinde görülen bir kurt
palolo worm n. palolo kurdu
lind worm n. nejder
Botanic
tomato worm n. domates kurdu
worm grass n. çobankavurgası
worm grass n. avrupa'ya özgü beyaz çiçekli bir damkoruğu
worm grass n. amerika'ya özgü loganiaceae familyasından olan çiçekli bir bitki
Geology
worm reefs n. solucan resifleri
Hunting
worm (out of) v. burgulu fırça kullanarak (namludan doldurmalı silahtaki) tüfek sıkısını veya mermiyi çıkarmak
Reptiles
worm snake n. abd'nin doğusuna özgü küçük, kırmızımsı yılan türü
worm lizard n. amphisbaena cinsinden olan kertenkele
worm snake n. solucan yılanı
worm salamander n. abd'nin pasifik kıyısına özgü birçok küçük ve ince semender türü
worm snake n. ılıman bölgelere özgü gözleri işlevini kaybetmiş solucan benzeri bir yılan
Entomology
white worm n. yaklaşık 10 cm uzunluğunda etçil bir halkalı solucan
tent worm n. çadır tırtılı
thousand-legged worm n. kırkayak
timber worm n. kereste solucanı
timber worm n. kerestenin içine larvalarını yumurtlayan böcek
tip worm n. mazı sineğinin larvası olan bir solucan
tobacco worm n. atmaca güvesinin larvası
potato worm n. beş benekli domates tırtılının domates ve patatesten beslenen güve larvası
truffle worm n. leiodes cinsi sineğin trüf mantarlarına zarar veren larvası
tube worm n. sakallı solucanlar şubesinden olan solucan
tubifex worm n. ince kırmızımsı ipliksi ve suda yaşayan bir halkalı solucan cinsi
army worm n. geceleri ortaya çıkarak çayır ve tahıllara zarar veren mythimna unipuncta güvesinin larvaları
army worm n. istilacı solucan
barber's pole worm (haemonchus contortus) n. geviş getiren hayvanlarda görülen bir tür mide kurdu
barber pole worm (haemonchus contortus) n. geviş getiren hayvanlarda görülen bir tür mide kurdu
basket worm n. thyridopteryx ve ilgili cinslere ait pulkanatlı bir böcek
juniper worm n. güve tırtılı
juniper worm n. torbalıgüve
potato worm n. beş benekli domates tırtılı
potato worm n. patates ve domates ile beslenen, domates kurduna benzer yeşil beyaz çizgili büyük bir güve larvası
tomato worm n. domates kurdu
tomato worm n. tütün gibi bitkiler ile beslenen, beş benekli domates tırtılının larvasına benzer yeşil beyaz çizgili büyük bir güve larvası
measuring worm n. çoğu mühendis kelebekleri familyasına mensup güvelerin larvalarından oluşan küçük, pürüzsüz ve tüysüz tırtıllara verilen ad
measuring worm n. mühendis kelebekleri familyasına mensup bir güvenin larvası
worm family n. bir solucan familyası
worm genus n. bir solucan cinsi
mopani worm n. afrika'ya özgü bir baklagil ağacının yapraklarıyla beslenen yenebilir tırtıl
galley-worm n. iulus ve akraba cinslere ait çok ayaklı böcek
gold worm n. ateş böceği
grain worm n. buğday biti larvası
grape worm n. küçük bir salkım güvesinin üzümlerin iç kısımları ile beslenen larvası
grugru worm (calandra palmarum) n. güney amerika'ya özgü calandra cinsi bir böceğin palmiye ağaçları ve şeker kamışı ile beslenen, yenebilir larvası
gooseberry worm (dakruma convolutella) n. küçük bir güve türünün bektaşiüzümüne iç kısmını yiyerek zarar veren larvası
clover worm n. asopia costalis güvesinin larvası
palmer worm n. goldtail güvesinin tüylü siyah-beyaz tırtılı
cotton worm (aletia argillacea) n. pamuk kurdu
currant worm n. frenk üzümü bitkisini yiyen bir böcek larvası
fishing worm n. bir tür toprak kurdu
screw worm (compsomyia macellaria) n. amerika'ya özgü bir sinek larvası
slug worm n. sürünerek hareket eden larva
slug worm n. testere sineği larvası
slug worm n. kiraz sülüğü
strawberry worm n. çilek bitkisi ile beslenen larva
strawberry worm n. çilek kurdu
palisade worm (strongylus armatus) n. ipliksi bir solucan türü
fruit worm n. meyvelerle beslenen böcek larvası
Slang
glow worm n. içkici
glow worm n. alkolik
glow worm n. ayyaş
worm food n. ceset
worm food n. ölü
worm-food n. ölü
worm-food n. ceset
British Slang
burp the worm v. otuzbir çekmek
burp the worm v. mastürbasyon yapmak
Star Wars
brain worm n. beyin kurtçuğu
conduit worm n. kanal solucanı
cliffborer worm n. kayalık delici solucan
doshan blood worm n. doshan kan solucanı
dune worm n. kumul solucan
duracrete worm n. duracrete solucanı
fork-nosed ice worm n. çatal-burunlu buz solucanı
ghazakl worm n. ghazakl solucanı
garbage worm n. çöp solucanı
nightwatcher worm n. gecegözcüsü solucanı
sapphire ice worm n. safir buz solucanı
sock-headed worm people n. çorap başlı solucan insanlar