a fish - Türkçe İngilizce Sözlük

a fish

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"a fish" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 150 sonuç

İngilizce Türkçe
General
catch a fish f. balık yakalamak
I caught a fish!
Bir balık yakaladım!

More Sentences
rib bones of a large fish i. gelmiç
backbone of a fish i. çopra
memory like a fish i. balık hafıza
a school of fish i. balık sürüsü
fish with a hook f. olta iğnesi ile balık avlamak
be like a fish out of water f. sudan çıkmış balığa dönmek
feel like a fish out of water f. denizden çıkmış balığa dönmek
drink like a fish f. fazla içki içmek
catch a fish f. balık tutmak
bone a fish f. balığın kılçıklarını ayıklamak
Proverb
a fish rots from the head down balık baştan kokar
a fish stinks from the head down balık baştan kokar
Colloquial
a cold fish i. buzdolabı
i'm wetter than a fish expr. donuma kadar ıslandım
Idioms
a small fish in a big pond i. büyük denizde küçük balık
a queer fish i. eksantrik insan
a queer fish i. garip tip
a pretty kettle of fish i. güç durum
a fine kettle of fish i. güç durum
a queer fish i. ilginç insan
a big fish i. kodaman
a big fish in a little pond i. küçük denizde büyük balık
a big fish in a small pond i. küçük denizde büyük balık
a different kettle of fish i. o başka mesele
a big fish i. önemli kimse
a cold fish i. soğuk nevale
a queer fish i. tuhaf tip
a fine kettle of fish i. zor durum
a pretty kettle of fish i. zor durum
a big fish i. nüfuzlu kimse
a big fish i. ensesi kalın kimse
a cold fish i. taş kalpli kimse
a cold fish i. duygusuz kimse
a cold fish i. soğuk kimse
a cold fish i. sevimsiz kimse
a cold fish i. samimiyetsiz kimse
a different kettle of fish i. apayrı bir hikaye/mesele
a different kettle of fish i. bambaşka/apayrı bir konu
a fish out of water i. sudan çıkmış balık
a fish out of water i. denizden çıkmış balık
a fish out of water i. eşekten düşmüşe dönmüş kimse
a fish story i. büyük bir yalan
a fish story i. palavra
a fish story i. masal
a fish story i. hikaye
a fish story i. kuyruklu yalan
a fish story i. balıkçı hikayesi
a fish story i. uydurma hikaye
a fish tale i. büyük bir yalan
a fish tale i. palavra
a fish tale i. masal
a fish tale i. hikaye
a fish tale i. kuyruklu yalan
a fish tale i. balıkçı hikayesi
a fish tale i. uydurma hikaye
a queer fish [uk] i. eksantrik kimse
a queer fish [uk] i. garip tip
a queer fish [uk] i. ilginç insan
a queer fish [uk] i. tuhaf tip
a queer fish [uk] i. eksantrik kimse
a queer fish [uk] i. garip tip
a queer fish [uk] i. ilginç insan
a queer fish [uk] i. tuhaf tip
big fish in a small pond i. küçük denizde büyük balık
big fish in a small pond i. önemsiz kişiler arasında/sınırlı bir alanda önem/nüfuz sahibi
big fish in a small pond i. küçük/dar bir grup içerisinde önem/nüfuz sahibi
a fish out of the water i. sudan çıkmış balık
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle f. hiç ihtiyacı/gereği olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle f. hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle f. bir şeyin kesinlikle hiçbir gereği olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle f. bir şeye kesinlikle ihtiyacı olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle f. (bir şeye) balığın bisiklete ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı olmak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle f. bir şeyin kesinlikle hiçbir gereği olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle f. bir şeye kesinlikle ihtiyacı olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle f. (bir şeye) balığın bisiklete ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı olmak
need (something) like a fish needs a bicycle f. bir şeyin kesinlikle hiçbir gereği olmamak
need (something) like a fish needs a bicycle f. bir şeye kesinlikle ihtiyacı olmamak
need (something) like a fish needs a bicycle f. (bir şeye) balığın bisiklete ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı olmak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle f. bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle f. bir şeye hiçbir şekilde gereksinim duymamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle f. bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle f. bir şeye kesinlikle lüzum duymamak
be a different kettle of fish f. başka bir mesele olmak
be a different kettle of fish f. başka bir hikaye olmak
drink like a fish f. çok içki içmek
drink like a fish f. çok içmek
fish for a compliment f. iltifat beklemek
be big fish in a small pond f. küçük denizde büyük balık olmak
fish for a compliment f. kendisine kompliman yapılmasını istemek
play someone like a fish f. kedinin fareyle oynadığı gibi oynamak
act like a cold fish f. soğuk davranmak
act like a cold fish f. samimiyetsiz davranmak
drink like a fish f. sünger gibi içmek
feel like a fish out of water f. sudan çıkmış balığa dönmek
be a different kettle of fish f. tamamen farklı bir konu olmak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle f. bir şeye kesinlikle/hiç ihtiyacı olmamak
teach a man to fish f. birine balık tutmayı öğretmek
teach a man to fish f. bir şeyi birinin yerine yapmaktansa ona nasıl yapacağını öğretmek
teach a man to fish f. birine bir şeyi nasıl yapacağını öğretmek
teach a man to fish f. birine bir meziyet kazandırmak
teach a man to fish f. birine bir şeyi hazır vermektense ona nasıl yapacağını öğretmek
teach a man to fish f. bir kişiye iyilik yapmak istiyorsan ona balık verme, balık tutmayı öğret
be a whole other kettle of fish f. tamamen ayrı bir hikaye olmak
be a whole other kettle of fish f. bambaşka bir mesele olmak
be a whole other kettle of fish f. tamamen farklı bir konu olmak
be a whole other kettle of fish f. tümüyle farklı bir sorun olmak
be a whole other kettle of fish f. tamamen ayrı bir vaka olmak
crooked as a fish hook s. üçkağıtçı
as busy as a fish peddler in lent expr. arı gibi
as busy as a fish peddler in lent expr. arı gibi meşgul/yoğun
as busy as a fish peddler in lent expr. aşırı meşgul
busy as a fish peddler in lent expr. aşırı meşgul
busy as a fish peddler in lent expr. aşırı yoğun
as busy as a fish peddler in lent expr. aşırı yoğun
busy as a fish peddler in lent expr. çok yoğun
crooked as a barrel of fish hooks expr. dürüst olmayan
busy as a fish peddler in lent expr. çok meşgul
shooting fish in a barrel expr. çantada keklik
as busy as a fish peddler in lent expr. çok meşgul
crooked as a fish hook expr. dürüst olmayan
as busy as a fish peddler in lent expr. çok yoğun
like shooting fish in a barrel expr. çocuk oyuncağı
shooting fish in a barrel expr. çocuk oyuncağı
like a fish out of water expr. eşekten düşmüşe dönme
this is a pretty kettle of fish expr. işler sarpa sardı
that's a fine kettle of fish! expr. ne ala! (hiç istenmeyen bir durum karşısında söylenir)
crooked as a fish hook expr. madrabaz
crooked as a barrel of fish hooks expr. madrabaz
as crooked as a barrel of fish hooks expr. namussuz
as crooked as a fish hook expr. namussuz
crooked as a fish hook expr. namussuz
as easy as shooting fish in a barrel expr. kolayca
like shooting fish in a barrel expr. kolayca
crooked as a barrel of fish hooks expr. namussuz
as crooked as a barrel of fish hooks expr. madrabaz
as crooked as a fish hook expr. madrabaz
like a fish out of water expr. sudan çıkmış balık gibi
like shooting fish in a barrel expr. peynir ekmek yer gibi
like a fish out of water expr. sudan çıkmış balık gibi olma
like shooting fish in a barrel expr. tereyağından kıl çeker gibi
as easy as shooting fish in a barrel expr. tereyağından kıl çeker gibi
crooked as a barrel of fish hooks expr. üçkağıtçı
as crooked as a barrel of fish hooks expr. üçkağıtçı
as crooked as a fish hook expr. üçkağıtçı
even a fish wouldn't get caught if he kept his mouth shut expr. çeneni tutarsan başın belaya girmez
even a fish wouldn't get caught if he kept his mouth shut expr. ağzını açmayanın başı derde girmez
Speaking
that's a whole new kettle of fish expr. bambaşka bir konu
Zoology
a kind of blue fish i. sırtıkara
British Slang
better than a slap in the face with a wet kipper/fish expr. daha kötü olabilirdi