Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
a fish
a fish
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Geçmiş
Cümleler
"a fish"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 150 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
catch a fish
f.
balık yakalamak
I
caught a fish!
Bir
balık yakaladım!
More Sentences
2
Genel
rib bones of a large fish
i.
gelmiç
3
Genel
backbone of a fish
i.
çopra
4
Genel
memory like a fish
i.
balık hafıza
5
Genel
a school of fish
i.
balık sürüsü
6
Genel
fish with a hook
f.
olta iğnesi ile balık avlamak
7
Genel
be like a fish out of water
f.
sudan çıkmış balığa dönmek
8
Genel
feel like a fish out of water
f.
denizden çıkmış balığa dönmek
9
Genel
drink like a fish
f.
fazla içki içmek
10
Genel
catch a fish
f.
balık tutmak
11
Genel
bone a fish
f.
balığın kılçıklarını ayıklamak
Proverb
12
Atasözü
a fish rots from the head down
balık baştan kokar
13
Atasözü
a fish stinks from the head down
balık baştan kokar
Colloquial
14
Konuşma Dili
a cold fish
i.
buzdolabı
15
Konuşma Dili
i'm wetter than a fish
expr.
donuma kadar ıslandım
Idioms
16
Deyim
a small fish in a big pond
i.
büyük denizde küçük balık
17
Deyim
a queer fish
i.
eksantrik insan
18
Deyim
a queer fish
i.
garip tip
19
Deyim
a pretty kettle of fish
i.
güç durum
20
Deyim
a fine kettle of fish
i.
güç durum
21
Deyim
a queer fish
i.
ilginç insan
22
Deyim
a big fish
i.
kodaman
23
Deyim
a big fish in a little pond
i.
küçük denizde büyük balık
24
Deyim
a big fish in a small pond
i.
küçük denizde büyük balık
25
Deyim
a different kettle of fish
i.
o başka mesele
26
Deyim
a big fish
i.
önemli kimse
27
Deyim
a cold fish
i.
soğuk nevale
28
Deyim
a queer fish
i.
tuhaf tip
29
Deyim
a fine kettle of fish
i.
zor durum
30
Deyim
a pretty kettle of fish
i.
zor durum
31
Deyim
a big fish
i.
nüfuzlu kimse
32
Deyim
a big fish
i.
ensesi kalın kimse
33
Deyim
a cold fish
i.
taş kalpli kimse
34
Deyim
a cold fish
i.
duygusuz kimse
35
Deyim
a cold fish
i.
soğuk kimse
36
Deyim
a cold fish
i.
sevimsiz kimse
37
Deyim
a cold fish
i.
samimiyetsiz kimse
38
Deyim
a different kettle of fish
i.
apayrı bir hikaye/mesele
39
Deyim
a different kettle of fish
i.
bambaşka/apayrı bir konu
40
Deyim
a fish out of water
i.
sudan çıkmış balık
41
Deyim
a fish out of water
i.
denizden çıkmış balık
42
Deyim
a fish out of water
i.
eşekten düşmüşe dönmüş kimse
43
Deyim
a fish story
i.
büyük bir yalan
44
Deyim
a fish story
i.
palavra
45
Deyim
a fish story
i.
masal
46
Deyim
a fish story
i.
hikaye
47
Deyim
a fish story
i.
kuyruklu yalan
48
Deyim
a fish story
i.
balıkçı hikayesi
49
Deyim
a fish story
i.
uydurma hikaye
50
Deyim
a fish tale
i.
büyük bir yalan
51
Deyim
a fish tale
i.
palavra
52
Deyim
a fish tale
i.
masal
53
Deyim
a fish tale
i.
hikaye
54
Deyim
a fish tale
i.
kuyruklu yalan
55
Deyim
a fish tale
i.
balıkçı hikayesi
56
Deyim
a fish tale
i.
uydurma hikaye
57
Deyim
a queer fish [uk]
i.
eksantrik kimse
58
Deyim
a queer fish [uk]
i.
garip tip
59
Deyim
a queer fish [uk]
i.
ilginç insan
60
Deyim
a queer fish [uk]
i.
tuhaf tip
61
Deyim
a queer fish [uk]
i.
eksantrik kimse
62
Deyim
a queer fish [uk]
i.
garip tip
63
Deyim
a queer fish [uk]
i.
ilginç insan
64
Deyim
a queer fish [uk]
i.
tuhaf tip
65
Deyim
big fish in a small pond
i.
küçük denizde büyük balık
66
Deyim
big fish in a small pond
i.
önemsiz kişiler arasında/sınırlı bir alanda önem/nüfuz sahibi
67
Deyim
big fish in a small pond
i.
küçük/dar bir grup içerisinde önem/nüfuz sahibi
68
Deyim
a fish out of the water
i.
sudan çıkmış balık
69
Deyim
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle
f.
hiç ihtiyacı/gereği olmamak
70
Deyim
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle
f.
hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
71
Deyim
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle
f.
bir şeyin kesinlikle hiçbir gereği olmamak
72
Deyim
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle
f.
bir şeye kesinlikle ihtiyacı olmamak
73
Deyim
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle
f.
(bir şeye) balığın bisiklete ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı olmak
74
Deyim
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle
f.
bir şeyin kesinlikle hiçbir gereği olmamak
75
Deyim
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle
f.
bir şeye kesinlikle ihtiyacı olmamak
76
Deyim
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle
f.
(bir şeye) balığın bisiklete ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı olmak
77
Deyim
need (something) like a fish needs a bicycle
f.
bir şeyin kesinlikle hiçbir gereği olmamak
78
Deyim
need (something) like a fish needs a bicycle
f.
bir şeye kesinlikle ihtiyacı olmamak
79
Deyim
need (something) like a fish needs a bicycle
f.
(bir şeye) balığın bisiklete ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı olmak
80
Deyim
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle
f.
bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak
81
Deyim
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle
f.
bir şeye hiçbir şekilde gereksinim duymamak
82
Deyim
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle
f.
bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek
83
Deyim
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle
f.
bir şeye kesinlikle lüzum duymamak
84
Deyim
be a different kettle of fish
f.
başka bir mesele olmak
85
Deyim
be a different kettle of fish
f.
başka bir hikaye olmak
86
Deyim
drink like a fish
f.
çok içki içmek
87
Deyim
drink like a fish
f.
çok içmek
88
Deyim
fish for a compliment
f.
iltifat beklemek
89
Deyim
be big fish in a small pond
f.
küçük denizde büyük balık olmak
90
Deyim
fish for a compliment
f.
kendisine kompliman yapılmasını istemek
91
Deyim
play someone like a fish
f.
kedinin fareyle oynadığı gibi oynamak
92
Deyim
act like a cold fish
f.
soğuk davranmak
93
Deyim
act like a cold fish
f.
samimiyetsiz davranmak
94
Deyim
drink like a fish
f.
sünger gibi içmek
95
Deyim
feel like a fish out of water
f.
sudan çıkmış balığa dönmek
96
Deyim
be a different kettle of fish
f.
tamamen farklı bir konu olmak
97
Deyim
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle
f.
bir şeye kesinlikle/hiç ihtiyacı olmamak
98
Deyim
teach a man to fish
f.
birine balık tutmayı öğretmek
99
Deyim
teach a man to fish
f.
bir şeyi birinin yerine yapmaktansa ona nasıl yapacağını öğretmek
100
Deyim
teach a man to fish
f.
birine bir şeyi nasıl yapacağını öğretmek
101
Deyim
teach a man to fish
f.
birine bir meziyet kazandırmak
102
Deyim
teach a man to fish
f.
birine bir şeyi hazır vermektense ona nasıl yapacağını öğretmek
103
Deyim
teach a man to fish
f.
bir kişiye iyilik yapmak istiyorsan ona balık verme, balık tutmayı öğret
104
Deyim
be a whole other kettle of fish
f.
tamamen ayrı bir hikaye olmak
105
Deyim
be a whole other kettle of fish
f.
bambaşka bir mesele olmak
106
Deyim
be a whole other kettle of fish
f.
tamamen farklı bir konu olmak
107
Deyim
be a whole other kettle of fish
f.
tümüyle farklı bir sorun olmak
108
Deyim
be a whole other kettle of fish
f.
tamamen ayrı bir vaka olmak
109
Deyim
crooked as a fish hook
s.
üçkağıtçı
110
Deyim
as busy as a fish peddler in lent
expr.
arı gibi
111
Deyim
as busy as a fish peddler in lent
expr.
arı gibi meşgul/yoğun
112
Deyim
as busy as a fish peddler in lent
expr.
aşırı meşgul
113
Deyim
busy as a fish peddler in lent
expr.
aşırı meşgul
114
Deyim
busy as a fish peddler in lent
expr.
aşırı yoğun
115
Deyim
as busy as a fish peddler in lent
expr.
aşırı yoğun
116
Deyim
busy as a fish peddler in lent
expr.
çok yoğun
117
Deyim
crooked as a barrel of fish hooks
expr.
dürüst olmayan
118
Deyim
busy as a fish peddler in lent
expr.
çok meşgul
119
Deyim
shooting fish in a barrel
expr.
çantada keklik
120
Deyim
as busy as a fish peddler in lent
expr.
çok meşgul
121
Deyim
crooked as a fish hook
expr.
dürüst olmayan
122
Deyim
as busy as a fish peddler in lent
expr.
çok yoğun
123
Deyim
like shooting fish in a barrel
expr.
çocuk oyuncağı
124
Deyim
shooting fish in a barrel
expr.
çocuk oyuncağı
125
Deyim
like a fish out of water
expr.
eşekten düşmüşe dönme
126
Deyim
this is a pretty kettle of fish
expr.
işler sarpa sardı
127
Deyim
that's a fine kettle of fish!
expr.
ne ala! (hiç istenmeyen bir durum karşısında söylenir)
128
Deyim
crooked as a fish hook
expr.
madrabaz
129
Deyim
crooked as a barrel of fish hooks
expr.
madrabaz
130
Deyim
as crooked as a barrel of fish hooks
expr.
namussuz
131
Deyim
as crooked as a fish hook
expr.
namussuz
132
Deyim
crooked as a fish hook
expr.
namussuz
133
Deyim
as easy as shooting fish in a barrel
expr.
kolayca
134
Deyim
like shooting fish in a barrel
expr.
kolayca
135
Deyim
crooked as a barrel of fish hooks
expr.
namussuz
136
Deyim
as crooked as a barrel of fish hooks
expr.
madrabaz
137
Deyim
as crooked as a fish hook
expr.
madrabaz
138
Deyim
like a fish out of water
expr.
sudan çıkmış balık gibi
139
Deyim
like shooting fish in a barrel
expr.
peynir ekmek yer gibi
140
Deyim
like a fish out of water
expr.
sudan çıkmış balık gibi olma
141
Deyim
like shooting fish in a barrel
expr.
tereyağından kıl çeker gibi
142
Deyim
as easy as shooting fish in a barrel
expr.
tereyağından kıl çeker gibi
143
Deyim
crooked as a barrel of fish hooks
expr.
üçkağıtçı
144
Deyim
as crooked as a barrel of fish hooks
expr.
üçkağıtçı
145
Deyim
as crooked as a fish hook
expr.
üçkağıtçı
146
Deyim
even a fish wouldn't get caught if he kept his mouth shut
expr.
çeneni tutarsan başın belaya girmez
147
Deyim
even a fish wouldn't get caught if he kept his mouth shut
expr.
ağzını açmayanın başı derde girmez
Speaking
148
Konuşma
that's a whole new kettle of fish
expr.
bambaşka bir konu
Zoology
149
Zooloji
a kind of blue fish
i.
sırtıkara
British Slang
150
İngiliz Argosu
better than a slap in the face with a wet kipper/fish
expr.
daha kötü olabilirdi
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of a fish
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy