Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
çok yoğun
"çok yoğun"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 35 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
çok yoğun
tightly packed
s.
2
Genel
çok yoğun
capsule
s.
3
Genel
çok yoğun
big
s.
4
Genel
çok yoğun
mortal
s.
5
Genel
çok yoğun
overrich
s.
6
Genel
çok yoğun
fervent
s.
7
Genel
çok yoğun
seething
s.
8
Genel
çok yoğun
overwhelming
s.
Idioms
9
Deyim
çok yoğun
(in) up to (one's) elbows
s.
10
Deyim
çok yoğun
rushed off your feet [uk]
s.
11
Deyim
çok yoğun
as busy as a bee
expr.
12
Deyim
çok yoğun
as busy as popcorn on a skillet
expr.
13
Deyim
çok yoğun
busy as a cranberry merchant
expr.
14
Deyim
çok yoğun
as busy as a one-armed paperhanger
expr.
15
Deyim
çok yoğun
busy as a cranberry merchant at thanksgiving
expr.
16
Deyim
çok yoğun
busy as popcorn on a skillet
expr.
17
Deyim
çok yoğun
busy as a bee
expr.
18
Deyim
çok yoğun
as busy as a cranberry merchant at thanksgiving
expr.
19
Deyim
çok yoğun
busy as a beaver
expr.
20
Deyim
çok yoğun
as busy as grand central station
expr.
21
Deyim
çok yoğun
as busy as a fish peddler in lent
expr.
22
Deyim
çok yoğun
busy as a cat on a hot tin roof
expr.
23
Deyim
çok yoğun
busy as a one-armed paperhanger
expr.
24
Deyim
çok yoğun
as busy as a beaver building a new dam
expr.
25
Deyim
çok yoğun
as busy as a cat on a hot tin roof
expr.
26
Deyim
çok yoğun
busy as grand central station
expr.
27
Deyim
çok yoğun
busy as a fish peddler in lent
expr.
28
Deyim
çok yoğun
busy as a beaver building a new dam
expr.
29
Deyim
çok yoğun
busy as a peddler
expr.
30
Deyim
çok yoğun
in up to one's eyeballs
expr.
31
Deyim
çok yoğun
in up to one's eyes
expr.
Speaking
32
Konuşma
çok yoğun
It's all go
expr.
Technical
33
Teknik
çok yoğun
condense
s.
Literature
34
Edebiyat
çok yoğun
elliptical
s.
Slang
35
Argo
çok yoğun
metal
s.
"çok yoğun"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 63 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
talebin çok yoğun olduğu dönemlerde kimi gemi ve feribot seferlerinde kullanılan bir kontrol doküman
sailing ticket
i.
2
Genel
işlerin çok yoğun olması
negotiousness
i.
3
Genel
(bir edebi eser için) gece saatlerinde çok yoğun çalışma
elucubration [obsolete]
i.
4
Genel
gece saatlerinde çok yoğun çalışarak üretilen edebi eser
elucubration
i.
5
Genel
çok yoğun ve baskılı şey
mindblower
i.
6
Genel
çok yoğun ve baskılı olma
overbearingness
i.
7
Genel
çok yoğun çalışmak
study intensively
f.
8
Genel
çok yoğun çalışmak
work intensively
f.
9
Genel
çok yoğun çalışmak
work hard
f.
10
Genel
çok yoğun çalışmak
study hard
f.
11
Genel
(bir edebi eser için) gece saatlerinde çok yoğun çalışmak
elucubrate [obsolete]
f.
12
Genel
çok yoğun olmak
move
f.
13
Genel
çok parlak ve yoğun olmak (ışık, renk)
glare
f.
14
Genel
çok yoğun ve baskılı
overwhelming
s.
15
Genel
çok yoğun ve baskılı
overbearing
s.
Phrasals
16
Öbek Fiiller
(çok yoğun bir duygudan dolayı) ağlamak
weep with (something)
f.
Colloquial
17
Konuşma Dili
çok yoğun olmak
be all go
f.
18
Konuşma Dili
çok yoğun olmak
hop
f.
19
Konuşma Dili
tüm gücüyle, çok yoğun bir şekilde
(one's) heart out
expr.
Idioms
20
Deyim
çok yoğun bir şekilde gelme
fire hose
i.
21
Deyim
çok yoğun program
full plate
i.
22
Deyim
çok yoğun olmak
have a lot on one's plate
f.
23
Deyim
çok yoğun olmak
hardly have time to breathe
f.
24
Deyim
çok meşgul/yoğun olmak
be run off your feet
f.
25
Deyim
çok yoğun olmak
have too much on one's plate
f.
26
Deyim
çok meşgul/yoğun olmak
be rushed off your feet
f.
27
Deyim
çok yoğun programı olmak
have a full plate
f.
28
Deyim
çok yoğun olmak
scarcely have time to breathe
f.
29
Deyim
çok yoğun olmak
hum with activity
f.
30
Deyim
çok yoğun/meşgul olmak
hardly have time to think
f.
31
Deyim
çok yoğun çalışmak
wear (one's) fingers to the bone
f.
32
Deyim
çok yoğun çalışmak
powerstudy
f.
33
Deyim
çok yoğun olmak
be in the thick of it
f.
34
Deyim
çok yoğun olmak
be in the thick of things
f.
35
Deyim
çok meşgul/yoğun olmak
be rushed off (one's) feet
f.
36
Deyim
çok yoğun olmak
be rushed off your feet
f.
37
Deyim
çok yoğun olmak
get rushed off your feet
f.
38
Deyim
çok yoğun olmak
run off your feet
f.
39
Deyim
çok yoğun olmak
have too much on plate
f.
40
Deyim
bir hissi çok yoğun yaşayan
filled to the brim
s.
41
Deyim
çok/aşırı yoğun
(as) busy as a one-armed paperhanger (with an itch)
s.
42
Deyim
çok/aşırı yoğun
(as) busy as a peddler
s.
43
Deyim
(garson/komi) çok yoğun
(deep) in the weeds
expr.
44
Deyim
(garson/komi) çok yoğun
(deep) into the weeds
expr.
45
Deyim
(bir şey) çok yoğun
you could cut (something) with a knife
expr.
Speaking
46
Konuşma
son zamanlarda gerçekten çok yoğun çalışmak
been working really hard lately
expr.
Technical
47
Teknik
yoğun/çok katmanlı
densely-layered
s.
Computer
48
Bilgisayar
sunucu çok yoğun
server is too busy
expr.
Construction
49
İnşaat
çok yoğun agrega
high density aggregate
i.
Medical
50
Medikal
çok güzel sanat eserleriyle veya doğal güzelliklerle yoğun bir şekilde karşılaşıldığında (kalp çarpıntısı veya baş dönmesi gibi durumlar ile) duyulan psikosomatik rahatsızlık
stendhal's syndrome
i.
51
Medikal
çok güzel sanat eserleriyle veya doğal güzelliklerle yoğun bir şekilde karşılaşıldığında (kalp çarpıntısı veya baş dönmesi gibi durumlar ile) duyulan psikosomatik rahatsızlık
florence syndrome
i.
52
Medikal
çok güzel sanat eserleriyle veya doğal güzelliklerle yoğun bir şekilde karşılaşıldığında (kalp çarpıntısı veya baş dönmesi gibi durumlar ile) duyulan psikosomatik rahatsızlık
stendhal syndrome
i.
53
Medikal
çok güzel sanat eserleriyle veya doğal güzelliklerle yoğun bir şekilde karşılaşıldığında (kalp çarpıntısı veya baş dönmesi gibi durumlar ile) duyulan psikosomatik rahatsızlık
hyperkulturemia
i.
Physiology
54
Fizyoloji
çok yoğun orgazm
superorgasm
i.
Pathology
55
Patoloji
ter kokusunun çok yoğun olması
osmidrosis
i.
Astronomy
56
Gökbilim
hızla genişleyen bir gaz katmanı ile çevrili bir grup çok sıcak, yoğun ve parlak yıldız
wolf-rayet star
i.
57
Gökbilim
çekirdeği çok yoğun olduğu için bozulan düşük kütleli bir yıldızda meydana gelen helyumun patlayıcı bir şekilde yanması
helium flash
i.
Botanic
58
Botanik
kuzey ılıman bölgelerde yetişen, yoğun püsküllü yapıdaki çok yıllık sıçankulağı
field chickweed (cerastium arvense)
i.
59
Botanik
kuzey ılıman bölgelerde yetişen, yoğun püsküllü yapıdaki çok yıllık sıçankulağı
field mouse-ear
i.
60
Botanik
çok sayı kısa dikenleri ve yoğun yaprakları olan, uzun boylu bir çalı veya küçük ağaççık
texas catclaw (acacia wrightii)
i.
61
Botanik
çok sayı kısa dikenleri ve yoğun yaprakları olan, uzun boylu bir çalı veya küçük ağaççık
tree cat's-claw
i.
62
Botanik
eski dünya tropik bölgelerinde yetişen yoğun dallı çok yıllık çalılar
cajanus
i.
Slang
63
Argo
çok meşgul/yoğun olmak
be busier than a one-legged man in a butt-kicking contest
f.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of çok yoğun
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy