always - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
always her zaman adv.
  • Always watch out for cars while crossing the street.
  • Karşıdan karşıya geçerken her zaman arabalara dikkat edin.
  • Nevertheless, I notice that when human rights are discussed, this does not always include women's rights.
  • Bununla birlikte insan haklarından bahsedildiğinde, bunun her zaman kadın haklarını içermediğini fark ediyorum.
  • I can understand why, as this is always a protracted event.
  • Bunun nedenini anlayabiliyorum, çünkü bu her zaman uzun süren bir olaydır.
Show More (1634)
always hep adv.
  • She has always dreamed of becoming a singer.
  • Hep bir şarkıcı olmayı hayal etmiştir.
  • Up to now we have always put the emphasis on the quantitative side of this.
  • Şimdiye kadar hep bu işin niceliksel yönüne vurgu yaptık.
  • That has always been the case down the centuries.
  • Yüzyıllar boyunca bu hep böyle olmuştur.
Show More (313)
always daima adv.
  • We shall always have to say these two in one breath.
  • Bu ikisini daima bir solukta söylemek zorunda kalacağız.
  • Security issues are always best addressed collectively.
  • Güvenlik sorunları daima en iyi şekilde toplu olarak ele alınır.
  • Helping its disadvantaged regions to catch up has always been one of Turkey's objectives.
  • Geri kalmış bölgelerin kalkınmasını desteklemek, daima Türkiye'nin amaçlarından biri olmuştur.
Show More (40)
always her daim adv.
  • I will always keep his present.
  • Hediyesini her daim saklayacağım.
  • The truth always finds its place.
  • Her daim hak yerini bulacaktır.
  • Capitalism and feminism have always been fundamentally at odds with one another.
  • Kapitalizm ve feminizm birbiriyle her daim taban tabana zıt olmuştur.
Show More (0)
always mütemadiyen adv.
  • He always submits his work late.
  • İşini mütemadiyen geç teslim ediyor.
Show More (-2)