as an - Türkçe İngilizce Sözlük

as an

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"as an" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 182 sonuç

İngilizce Türkçe
General
as an exception i. istisna olarak
As an exception, I will give you fifteen seconds in which to ask your question.
Bir istisna olarak, sorunuzu sormanız için size on beş saniye vereceğim.

More Sentences
as an extra zf. fazladan
As an extra precaution, Fadil installed surveillance cameras outside his house.
Fazladan bir önlem olarak, Fadıl evinin dışına güvenlik kameraları yerleştirdi.

More Sentences
as an indication ed. göstergesi olarak
In the public call for tender of 1994, a figure of 1 053 potential users was given as an indication.
1994'teki kamu ihale çağrısında, bir gösterge olarak 1 053 potansiyel kullanıcı rakamı verilmişti.

More Sentences
Speaking
as an adult expr. bir yetişkin olarak
The boy saw himself as an adult.
Çocuk kendisini bir yetişkin olarak görüyordu.

More Sentences
General
work as an apprentice f. çıraklık etmek
take as an example f. örnek almak
treat somebody as an enemy f. düşmanlık etmek
appoint a person as an agent f. vekil tayin etmek
serve as an offset to something f. bir şeyin güzelliğini belirtmek
function as an ambassador f. elçilik etmek
behave as an older sister f. ablalık etmek
die as an unbeliever f. imansız gitmek
behave as an older sister (toward) f. ablalık etmek
take as an example f. pay biçmek
give as good as one gets (in an argument) f. laf altında kalmamak
make (someone) a personal visit (as an act of deference) f. ayağına gelmek
accept as an evidence f. delil olarak kabul etmek
consider as an evidence f. delil olarak kabul etmek
give something as an excuse f. bahane göstermek
work as an intern f. stajyer olarak çalışmak
be shown as an example f. örnek gösterilmek
be cited as an example f. örnek gösterilmek
regard as an enemy f. düşman görmek
regard as an enemy f. düşman gözüyle görmek
be counted as an offense f. suç sayılmak
take someone as an example f. model almak
see someone as an enemy f. rakip görmek
see someone as an opponent f. rakip görmek
be reflected as an expense f. masraf olarak yansıtılmak
see someone as an enemy f. düşman görmek
see someone as an enemy f. düşman olarak görmek
see someone as an opponent f. rakip olarak görmek
see someone as an enemy f. rakip olarak görmek
consider as an obligation f. zorunluluk olarak görmek
appear as an on-air guest f. canlı yayın konuğu olarak katılmak
appear as an on-air guest f. canlı yayın konuğu olmak
take/regard/consider something as an insult f. hakaret saymak
take/regard/consider something as an insult f. hakaret kabul etmek
consider education as an investment in the future f. eğitimi geleceğe yatırım olarak görmek
look upon education as an investment in the future f. eğitimi geleceğe yatırım olarak görmek
have a rare talent as an artist f. bir sanatçı olarak nadir bulunan bir yeteneğe sahip olmak
have a rare talent as an artist f. bir sanatçı olarak nadir bir yeteneğe sahip olmak
receive someone as an honored guest f. birini onur konuğu olarak kabul etmek
run as an independent f. bağımsız aday olmak
use as an alternative to f. alternatif olarak kullanmak
be used as an aphrodisiac f. afrodizyak olarak kullanılmak
used as an aphrodisiac s. afrodizyak olarak kullanılan
as an indication ed. işareti olarak
as an indication ed. belirtisi olarak
as an example of ed. örneği olarak
as an example of ed. örnek olarak
as an illustration ed. açıklama olarak
as an illustration ed. örnek olarak
as an obligation ed. bir zorunluluk olarak
Phrasals
train (someone or an animal) as something f. olarak eğitmek/yetiştirmek
Phrases
as an aside zf. bu arada
on an as-needed basis expr. ihtiyaç duyulduğunda
as an added precaution expr. ilave bir önlem olarak
as an aside expr. laf aramızda
as an important constituent expr. önemli bir parçası olarak
Proverb
an hour of pain is as long as a day of pleasure bir saatlik acı bir günlük zevke bedeldir
Colloquial
use as an excuse f. bahane etmek
Idioms
as wise as an owl i. bir filozof kadar bilge
hold (someone or something) up as an example f. örnek/model olarak göstermek
use someone as an excuse f. birini bahane etmek
use something as an excuse f. bir şeyi bahane etmek
hold up as an example f. ibret almak
hold up as an example f. örnek almak
be held up as an example f. örnek alınmak
be (as) strong as an ox f. boğa kadar güçlü olmak
be (as) strong as an ox f. boğa gibi güçlü olmak
be (as) strong as an ox f. öküz gibi güçlü olmak
be (as) strong as an ox f. öküz kadar güçlü olmak
be as slippery as an eel f. gündüz külahlı gece silahlı olmak
be as slippery as an eel f. kaypak olmak
be as slippery as an eel f. sağlam ayakkabı olmamak
be as slippery as an eel f. dönek olmak
use (someone or something) as an excuse (for something) f. (birini/bir şeyi bir şey için) bahane etmek
use (someone or something) as an excuse (for something) f. (birini/bir şeyi bir şey için) bahane olarak kullanmak
as common as an old shoe s. adi
swift as an arrow s. ok gibi hızlı
common as an old shoe s. paçoz
common as an old shoe s. sıradan
(as) busy as a one-armed paperhanger (with an itch) s. çok/aşırı meşgul
(as) busy as a one-armed paperhanger (with an itch) s. çok/aşırı yoğun
(as) busy as a one-armed paperhanger (with an itch) s. başını kaşıyacak vakti olmayan
(as) busy as a one-armed paperhanger (with an itch) s. arı gibi
(as) comfortable as an old shoe s. aşina
(as) comfortable as an old shoe s. tanıdık
(as) comfortable as an old shoe s. eski/gösterişsiz/iddiasız ama rahat
(as) straight as an arrow [uk/australia] s. ok gibi
(as) straight as an arrow [uk/australia] s. çok güvenilir
(as) straight as an arrow [uk/australia] s. ahlaklı
(as) straight as an arrow [uk/australia] s. namuslu
(as) tough as an old boot s. dayanıklı
(as) tough as an old boot s. turp gibi
(as) tough as an old boot s. metanetli
(as) tough as an old boot s. soğukkanlı
(as) tough as an old boot s. duygularını belli etmeyen/göstermeyen
(as) tough as an old boot s. duygularını gizleyebilen
(as) tough as an old boot s. inatçı
(as) tough as an old boot s. kararından dönmeyen
(as) tough as an old boot s. esneklik göstermeyen
(as) tough as an old boot s. katı
(as) useless as an ashtray on a motorbike s. gereksiz
(as) useless as an ashtray on a motorbike s. bir işe yaramayan
(as) useless as an ashtray on a motorbike s. tamamen etkisiz/faydasız
(as) useless as an ashtray on a motorbike s. kofti
slippery as an eel s. kaypak ve dürüst olmayan
slippery as an eel s. gündüz külahlı gece silahlı
tough as an old boot s. kayış gibi
tough as an old boot s. çok sert
tough as an old boot s. tahta gibi
tough as an old boot s. dayanıklı
tough as an old boot s. çok güçlü
tough as an old boot s. turp gibi
tough as an old boot s. çivi gibi sağlam
tough as an old boot s. duygularını gizleyebilen
tough as an old boot s. soğukkanlı
tough as an old boot s. metanetli
tough as an old boot s. esneklik göstermeyen
tough as an old boot s. duygularını belli etmeyen/göstermeyen
tough as an old boot s. duvar gibi
wise as an owl s. çok bilge
wise as an owl s. bir filozof kadar bilge
as close as an oyster expr. ağzı sıkı
as strong as an ox expr. boğa gibi güçlü
as lean as an alley cat expr. bir deri bir kemik
strong as an ox expr. boğa kadar güçlü
as strong as an ox expr. boğa kadar güçlü
as common as an old shoe expr. bayağı
comfortable as an old shoe expr. çok rahat
as tough as an old boot expr. çok güçlü
common as an old shoe expr. çok adi
as deaf as an adder expr. duvar gibi sağır
swift as an arrow expr. çok hızlı
as swift as an arrow expr. çok hızlı
as wise as an owl expr. çok bilge
as straight as an arrow expr. dümdüz
as comfortable as an old shoe expr. çok rahat
straight as an arrow expr. dümdüz
as tough as an old boot expr. çok sert
straight as an arrow expr. çok dürüst
as straight as an arrow expr. çok dürüst
as common as an old shoe expr. çok sıradan
swift as an arrow expr. hıphızlı
as swift as an arrow expr. hıphızlı
as slippery as an eel expr. gündüz külahlı gece silahlı
as common as an old shoe expr. görgüsüz
common as an old shoe expr. görgüsüz
swift as an arrow expr. jet gibi hızlı
as strong as an ox expr. öküz kadar güçlü
strong as an ox expr. öküz kadar güçlü
as deaf as an adder expr. küp gibi sağır
as tough as an old boot expr. kayış gibi (et)
as slippery as an eel expr. kaypak ve dürüst olmayan
as strong as an ox expr. öküz gibi güçlü
as swift as an arrow expr. ok gibi hızlı
as common as an old shoe expr. paçoz
as deaf as an adder expr. tamamen sağır
Speaking
accept as an apology expr. özür olarak kabul et
Trade/Economic
recognition as an expense i. gider tahakkuku
recognition as an expense i. giderleştirme
management as an art i. sanat olarak yönetim
recognize as an expense f. giderleştirmek
recognise as an expense f. giderleştirmek
Law
appointment of somebody as an arbitrator i. tahkim
appointment of someone as an arbitrator i. tahkim
appoint somebody as an arbitrator f. hakem olarak tayin etmek
act as an accomplice f. suça iştirak etmek
act as an accomplice f. suç ortaklığı yapmak
act as an accessory f. yataklık yapmak
act as an attorney in fact f. vekaleten temsil etmek
to take all other actions as an attorney expr. vekil olarak diğer tüm faaliyetlerde bulunmaya
Politics
run as an independent candidate f. bağımsız aday olmak
Computer
send document as an attachment expr. belgeyi iliştirerek gönder
it will be displayed as an icon expr. simge olarak görüntülenecek
run as an administrator expr. yönetici olarak çalıştır
Woodworking
smouldering cigarette as an ignition source i. yanma kaynağı olarak için için yanan sigara
Gastronomy
as thick as an earlobe s. kulak memesi kıvamı
Linguistics
english as an international language i. uluslararası dil olarak ingilizce
Slang
useful as an ashtray on a motorbike expr. bir işe yaramayan