1 |
ass |
kıç |
n. |
|
- I fell on my ass.
- Kıçımın üstüne düştüm.
- I worked my ass off on that project.
- O proje için kıçımı yırttım.
- Mary needs a whole roll of toilet paper to wipe her ass clean.
- Mary'nin kıçını temizlemek için bir rulo tuvalet kağıdına ihtiyacı var.
- She grabbed my ass!
- Kıçımı tuttu!
- Look at that ass.
- Şu kıça bak.
- Stop talking out of your ass.
- Kıçından konuşmayı kes.
- Tom is just blowing smoke up your ass.
- Tom sadece kıçına duman üflüyor.
- You're talking out of your ass.
- Kıçından uyduruyorsun.
- My heart is French, but my ass is international!
- Kalbim Fransız, ama kıçım uluslararası!
- I work my ass off.
- Kıçımı yırtarak çalışıyorum.
- You're talking out of your ass.
- Kıçından konuşuyorsun.
- She has a nice ass.
- Güzel bir kıçı var.
- If I get my hands on Tom, I'll kick his punk ass.
- Eğer Tom'u elime geçirirsem, onun serseri kıçını tekmelerim.
- Look at her ass.
- Kıçına bak.
- Eugènie has a big ass.
- Eugènie'nin koca bir kıçı var.
- I'll kick your ass if I see you around again.
- Seni bir daha buralarda görürsem kıçına tekmeyi basarım.
- Get your ass over here, you idiot!
- Kaldır kıçını da buraya gel, seni aptal!
- I'm going to kick your ass!
- Kıçını tekmeleyeceğim!
- She grabbed my ass!
- O kıçımı tuttu!
- Get your ass over here!
- Kıçını kaldır da buraya gel!
- He slapped my ass.
- Kıçımı tokatladı.
- Get your ass over here!
- Kaldır kıçını da buraya gel!
- Sit your ass down.
- Otur kıçının üstüne.
- Stop talking out of your ass.
- Kıçından uydurmayı bırak.
- Move your ass!
- Kaldır kıçını!
- When you're preparing food for someone, please don't pick your nose, scratch your ass, or sneeze in your hands.
- Birine yemek hazırlarken lütfen burnunu karıştırma, kıçını kaşıma ya da eline hapşırma.
- I'm going to kick your ass!
- Kıçına tekmeyi basacağım!
- I’m going to kick his ass.
- Kıçını tekmeleyeceğim.
- Get your ass over here, you idiot!
- Kıçını kaldırıp buraya gel, seni aptal!
Show More (28)
|
2 |
ass |
göt |
n. |
|
- You saved my ass.
- Sen benim götümü kurtardın.
- Life is like a zebra; white stripe, black stripe, and the ass at the end.
- Yaşam bir zebra gibidir; aydınlık kısımla başlarsın, karanlık kısmı geçersin, ve en sonunda da göte gelirsin.
- You're talking out of your ass.
- Götünden sallıyorsun.
- Mary has more ass than a donkey farm.
- Mary'deki göt tuvaletlerde bile yoktur.
- You saved my ass.
- Götümü kurtardın.
Show More (3)
|
3 |
ass |
popo |
n. |
|
- Look at that ass.
- Şu popoya bak.
- Move your ass!
- Poponu kaldır!
- Eugènie has a big ass.
- Eugenie'nin büyük bir poposu var.
- Look at her ass.
- Onun poposuna bak.
Show More (2)
|
4 |
ass |
eşek |
n. |
|
- All the load was being carried by an old ass.
- Yükün tamamını yaşlı bir eşek taşıyordu.
Show More (-1)
|
5 |
ass |
dangalak |
n. |
|
- His friend is such an ass.
- Arkadaşı tam bir dangalak.
Show More (-2)
|