awkward - İngilizce Türkçe Cümleler
Örnek cümleler çeşitli kaynaklardan derlenerek hazırlanmıştır ve her ne kadar editör kontrolünden geçmiş olsa da bazı gözden kaçmalar olabilir. Cümleler kesinlikle, Tureng.com’un ideolojisini ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Sizi rahatsız eden siyasal, sosyal ve hassas içeriğe sahip cümleleri lütfen bize bildiriniz.

İngilizce Türkçe
awkward garip adj.
  • This will preclude any conflict of interests or awkward ambiguity between the partners of this project.
  • Böylece bu projenin ortakları arasında herhangi bir çıkar çatışması ya da garip bir belirsizlik ortaya çıkmayacaktır.
  • You see, in this way it has managed to oust an awkward player from the field.
  • Görüyorsunuz, bu şekilde garip bir oyuncuyu sahadan çıkarmayı başardı.
  • It is awkward in that all economic or financial mechanisms are effectively frozen.
  • Tüm ekonomik veya finansal mekanizmaların etkin bir şekilde dondurulmuş olması açısından gariptir.
Show More (78)
awkward beceriksiz adj.
  • Mary's sister is shy and awkward.
  • Mary'nin kız kardeşi utangaç ve beceriksiz.
  • Socially awkward people tend to develop insecurities.
  • Sosyal açıdan beceriksiz insanlar güvensizlik geliştirme eğilimindedir.
  • He is awkward in his movements.
  • Hareketlerinde beceriksizdir.
Show More (5)
awkward uygunsuz adj.
  • They arrived at an awkward time.
  • Onlar uygunsuz bir zamanda geldiler.
  • They arrived at an awkward time.
  • Uygunsuz bir zamanda geldiler.
Show More (-1)
awkward sakar adj.
  • She is awkward.
  • O sakardır.
  • Mary's sister is shy and awkward.
  • Mary'nin kız kardeşi utangaç ve sakardır.
Show More (-1)
awkward müşkül adj.
  • It can put a teacher in an awkward situation.
  • Öğretmeni müşkül duruma sokabilir.
Show More (-2)
awkward zor adj.
  • It can put a teacher in an awkward situation.
  • Öğretmeni zor durumda bırakabilir.
Show More (-2)
awkward hantal adj.
  • The box was too big and awkward, so I put these in a bag and brought them.
  • Kutu çok büyük ve hantaldı, bu yüzden bunları bir torbaya koyup getirdim.
Show More (-2)