|
- Wine and beer, however, do not contain such allergy-triggering ingredients.
- Ancak şarap ve bira, alerjiyi tetikleyen bu tür maddeler içermemektedir.
- The obligation of re-use is often to the advantage of local producers of beer or mineral water.
- Yeniden kullanım zorunluluğu genellikle yerel bira veya maden suyu üreticilerinin yararınadır.
- Processing aids have been in use for decades, including in the production of wine and beer.
- İşleme yardımcıları, şarap ve bira üretimi de dahil olmak üzere onlarca yıldır kullanılmaktadır.
- Hurrah for beer, hurrah for wine and hurrah for Martini!
- Yaşasın bira, yaşasın şarap ve yaşasın Martini!
- There will only be space for seven beer tents, not eight.
- Sekiz değil, yalnızca yedi bira çadırına yer olacak.
- That rich kid bumped against my beer.
- O zengin çocuk benimle çarpışıp biramı döktü.
- A cold beer, a slow song, a good friend.
- Soğuk bir bira, slow bir şarkı, iyi bir arkadaş.
- That rich kid bumped against my beer.
- O zengin çocuk birama çarpıp döktü.
- There will only be space for seven beer tents, not eight.
- Sadece yedi bira çadırı için yer olacak, sekiz değil.
- A cold beer, a slow song, a good friend.
- Soğuk bir bira, slow bir şarkı, iyi bir dost.
- Pumpkin season's over, and I stay way the hell away from birch beer.
- Balkabağı mevsimi bitti ve ben huş ağacı birasından kesinlikle uzak duruyorum.
- I'll buy her a beer.
- Ona bir bira satın alacağım.
- I want to drink a cold beer.
- Soğuk bir bira içmek istiyorum.
- Beer consists of 90% water.
- Bira %90 sudan oluşur.
- He asked for a glass of beer.
- O, bir bardak bira istedi.
- Tom asked Mary if she drank beer.
- Tom, Mary'ye bira içip içmediğini sordu.
- Tom used to walk into the bar and order three beers right off.
- Tom bara girer ve hemen üç bira sipariş ederdi.
- I offered Tom a beer.
- Ben Tom'a bir bira teklif ettim.
- I could smell beer on Tom's breath.
- Tom'un nefesinde bira kokusu alabiliyordum.
- I'll start with a beer.
- Birayla başlayacağım.
- Do you have any light beer?
- Light biranız var mı?
- The Swiss consume a large amount of beer.
- İsviçre çok miktarda bira tüketiyor.
- Drink more beer.
- Daha fazla bira iç.
- I guess after that many beers Tom is probably very drunk.
- Sanırım o kadar biradan sonra Tom çok sarhoş olmuştur.
- Do you want another beer?
- Bir bira daha ister misin?
- She prefers beer to wine.
- O, birayı şaraba tercih eder.
- Get me a beer.
- Bana bir bira al.
- What about a beer?
- Biraya ne dersin?
- He really loves beer and gets drunk every day.
- Birayı çok seviyor ve her gün sarhoş oluyor.
- Beer makes me smarter.
- Bira beni daha zeki yapıyor.
- I suspect they water down the beer in that pub.
- O barda birayı sulandırdıklarından şüpheleniyorum.
- Thanks for the beer.
- Bira için teşekkürler.
- He called for beer.
- O bira istedi.
- Where is my beer?
- Benim biram nerede?
- I love beer.
- Birayı severim.
- I went to the refrigerator to get myself another beer.
- Kendime bir bira daha getirmek için buzdolabına gittim.
- Tom didn't like beer at that time.
- Tom o zaman biradan hoşlanmıyordu.
- Would you like some more beer?
- Biraz daha bira alır mısınız?
- I ordered a beer.
- Bira sipariş ettim.
- Pass the beer over here.
- Birayı buraya ver.
- He doesn't even drink beer, not to mention whiskey.
- O bira bile içmez, bırak viskiyi.
- Have you got any beer?
- Hiç biran var mı?
- Drink more beer.
- Biraz daha bira iç.
- Beer sales are at the mercy of the weather.
- Bira satışları, havanın insafına kalmıştır.
- My father used to drink beer, but now he drinks sake.
- Babam bira içerdi ama şimdi sake kullanıyor.
- How much beer should we buy?
- Ne kadar bira almalıyız?
- How much does a beer cost here?
- Burada bir bira ne kadar?
- I offered Tom a beer.
- Tom'a bira teklif ettim.
- I'm dying for a beer!
- Bir bira için ölüyorum!
- I didn't open the beer.
- Birayı açmadım.
- I'm going to have a beer.
- Ben de bira içeceğim.
- How many bottles of beer did you buy?
- Kaç şişe bira aldın?
- Please bring this gentleman a glass of beer.
- Lütfen bu beyefendiye bir bardak bira getir.
- Two more beers, please!
- İki bira daha, lütfen!
- I'll buy the beer.
- Birayı ben alacağım.
- I asked the bartender for another beer.
- Barmenden bir bira daha istedim.
- I wonder if Tom likes beer.
- Tom'un birayı sevip sevmediğini merak ediyorum.
- Do you like beer?
- Bira sever misin?
- What about a beer?
- Bir biraya ne dersiniz?
- I'm dying for a beer.
- Bir bira için ölüyorum.
- There's no beer here.
- Burada hiç bira yok.
- Could I get one more beer, please?
- Bir bira daha alabilir miyim, lütfen?
- I'm dying for a beer.
- Bir bira için can atıyorum.
- Paul doesn't like beer.
- Paul bira sevmez.
- The wine and beer are good.
- Şarap ve bira güzel.
- I'm starting with beer.
- Bira ile başlıyorum.
- Germany is famous for its beer.
- Almanya, birasıyla ünlüdür.
- Tom offered me a beer.
- Tom bana bira ikram etti.
- Another beer please.
- Bir bira daha lütfen.
- This beer is bitter.
- Bu bira acı.
- How much does a beer cost?
- Bir bira ne kadar tutar?
- Could I have a dark beer?
- Koyu bira alabilir miyim?
- We're out of beer.
- Biramız bitmiş.
- I'll take a beer.
- Bir bira alacağım.
- How much does a bottle of beer cost?
- Bir şişe bira ne kadar?
- Tom finished his beer.
- Tom birasını bitirdi.
- Can I buy you a beer?
- Sana bir bira ısmarlayabilir miyim?
- You should buy Tom a beer.
- Tom'a bir bira ısmarlamalısın.
- Do you drink beer or wine?
- Bira mı yoksa şarap mı içersin?
- Do you want a beer?
- Bir bira ister misin?
- Tom is too young to buy beer.
- Tom bira almak için çok genç.
- I wouldn't mind a beer right now.
- Şu anda bir biraya hayır demezdim.
- Tom offered to buy Mary a beer.
- Tom Mary'ye bir bira almayı teklif etti.
- I myself drank all the beer.
- Bütün birayı ben içtim.
- I've quit drinking beer.
- Birayı bıraktım.
- I want a pitcher of beer and a portion of chips.
- Bir sürahi bira ve bir porsiyon cips istiyorum.
- The Swiss consume a large amount of beer.
- İsviçreliler çok miktarda bira tüketir.
- Do you want a beer?
- Bira ister misin?
- Water is more expensive than beer at this restaurant.
- Bu restoranda su biradan daha pahalı.
- Tom had to make do with a glass of water with his food because he had no beer at home.
- Tom, evde birası olmadığı için yemeğinin yanında bir bardak suyla yetinmek zorunda kaldı.
- She prefers beer to wine.
- Birayı şaraba tercih ediyor.
- Would you care for another glass of beer?
- Bir bardak bira daha ister misin?
- Beer consists of 90% water.
- Bira % 90 su içerir.
- Do you have any beer?
- Biran var mı?
- I'll pick up some beer on my way back.
- Dönerken biraz bira alacağım.
- I don't like beer.
- Birayı sevmiyorum.
- Is there beer in Hawaii?
- Hawaii'de bira var mı?
- Tom got a bottle of beer out of the fridge.
- Tom buzdolabından bir şişe bira aldı.
- One beer, please!
- Bir bira, lütfen!
- Would you care for another glass of beer?
- Bir bardak daha bira ister misin?
- Is this your beer?
- Bu senin biran mı?
- Are you sure we have enough beer?
- Yeterli biramız olduğundan emin misiniz?
- We would like some more beers.
- Biraz daha bira istiyoruz.
- What kind of beer do you have?
- Ne tür biran var?
- Has anybody seen my beer mug?
- Bira bardağımı gören oldu mu?
- Get me a beer.
- Bana bir bira getir.
- Tom said he didn't like beer.
- Tom birayı sevmediğini söyledi.
- Tom was at a loose end, so he went to the pub for a few beers.
- Tom'un yapacak bir işi yoktu, bu yüzden birkaç bira için bara gitti.
- Shall I pour some beer for you?
- Sana biraz bira koyayım mı?
- Tom got a bottle of beer out of the fridge.
- Tom dolaptan bir şişe bira çıkardı.
- Tom bought Mary a beer.
- Tom, Mary'ye bira aldı.
- I like drinking beer and wine.
- Ben bira ve şarap içmekten hoşlanırım.
- Let me buy you a beer.
- Sana bir bira ısmarlayayım.
- Waiter, please bring me another glass of beer.
- Garson, lütfen bana bir bardak daha bira getir.
- I sure could use a cold beer.
- Soğuk bir bira iyi giderdi.
- A beer for me, please!
- Bana bir bira, lütfen!
- Do you have any Japanese beer?
- Hiç Japon biranız var mı?
- Here's your beer.
- İşte biran.
- He satisfied his thirst with a large glass of beer.
- O büyük bir bardak bira ile susuzluğunu giderdi.
- Tom is holding a bottle of beer.
- Tom bir şişe bira tutuyor.
- Wouldn't you like another glass of beer?
- Bir bardak daha bira istemez misin?
- Yeast is used in making beer.
- Maya bira yapımında kullanılır.
- Have you got any beer?
- Hiç biranız var mı?
- I'd like a beer.
- Bir bira istiyorum.
- Isn't it about time for another beer?
- Bir bira daha içmenin vakti gelmedi mi?
- The seaman apprentice, sitting on a stool in a bar, ordered a beer while waiting for his basket of fish and chips.
- Bir barda bir taburede oturan denizci çırağı balık ve cips sepetini beklerken bir bira ısmarladı.
- He offered me a beer.
- Bana bir bira teklif etti.
- Beer is taxed according to its malt content, so low-malt beer is cheaper.
- Bira malt içeriğine göre vergilendirilir, bu yüzden düşük maltlı bira daha ucuzdur.
- What kinds of beers do you have?
- Ne tür biralarınız var?
- I wonder if Tom likes beer.
- Acaba Tom bira sever mi?
- Greta downed the beer in one gulp.
- Greta birayı bir dikişte bitirdi.
- They bottled the beer.
- Birayı şişelediler.
- Go get a beer.
- Git bira al.
- Pizza and beer aren't a bad combination.
- Pizza ve bira kötü bir kombinasyon değil.
- Would you like another beer?
- Bir bira daha ister misin?
- Tom ordered a beer.
- Tom bira sipariş etti.
- We would like some more beers.
- Biz biraz daha bira isteriz.
- Yeast makes beer ferment.
- Maya, biranın mayalanmasını sağlar.
- Tom got himself another beer.
- Tom kendine bir bira daha aldı.
- Bring pizza and beer!
- Pizza ve bira getir!
- He finished the beer and ordered another.
- Birayı bitirdi ve bir tane daha sipariş etti.
- Where's my beer?
- Biram nerede?
- Three beers and a tequila please.
- Üç bira ve bir tekila lütfen.
- Tom offered Mary his beer.
- Tom, Mary'ye birasını ikram etti.
- The seaman apprentice, sitting on a stool in a bar, ordered a beer while waiting for his basket of fish and chips.
- Barda bir taburede oturan denizci çırağı, balık ve patates kızartması sepetini beklerken bir bira sipariş etti.
- You owe me a beer.
- Bana bir bira borçlusun.
- What I need is a beer.
- İhtiyacım olan, bir bira.
- Tom doesn't like either beer or wine.
- Tom ne birayı ne de şarabı sever.
- Beer is the answer, but I don't remember the question!
- Cevap bira, ama soruyu hatırlamıyorum!
- Greta downed the beer in one gulp.
- Greta birayı tek yudumda içti.
- How much did that beer cost?
- O bira ne kadar tuttu?
- Tom and his friends consumed a lot of beer last night.
- Tom ve arkadaşları dün gece çok bira tükettiler.
- Do you like the taste of beer?
- Biranın tadını sever misin?
- Tom chugged his beer.
- Tom birasını yudumladı.
- I want a pint of beer.
- Yarım litre bira istiyorum.
- I don't like beer too much.
- Birayı çok fazla sevmiyorum.
- Let's start with beer.
- Bira ile başlayalım.
- I wouldn't mind a beer right now.
- Şu anda bir biraya karşı çıkmazdım.
- Beer is the answer, but I don't remember the question!
- Bira cevaptır ama sorunun ne olduğunu hatırlamıyorum!
- Let Tom buy the next beer.
- Bir sonraki birayı Tom alsın.
- Who drank my beer?
- Biramı kim içti?
- I went to the refrigerator and got myself another beer.
- Buzdolabına gittim ve kendime bir bira daha aldım.
- Let him buy the next beer.
- Bir sonraki birayı onun ısmarlamasına izin ver.
- Which do you usually drink, wine or beer?
- Genelde hangisini içersin, şarap mı bira mı?
- I myself drank all the beer.
- Bütün birayı ben kendim içtim.
- Tom asked me if I wanted another beer.
- Tom bana bir bira daha isteyip istemediğimi sordu.
- He really loves beer and gets drunk every day.
- O gerçekten birayı ve her gün sarhoş olmayı seviyor.
- A typical Bavarian breakfast consists of white sausage, wheat beer and pretzels.
- Tipik Bavyera kahvaltısı beyaz sosis, buğday birası ve tuzlu krakerden oluşmaktadır.
- Do you want to have another beer?
- Bir bira daha almak ister misiniz?
- I like drinking beer and wine.
- Bira ve şarap içmeyi severim.
- Do you have a foreign beer?
- Yabancı bir biran var mı?
- Hey, I got you a beer.
- Hey, sana bira getirdim.
- Go get me another beer.
- Git bana bir bira daha getir.
- How much beer people drink largely depends on the weather.
- İnsanların ne kadar bira içeceği, büyük ölçüde hava durumuna bağlıdır.
- Tom reached into the fridge and pulled out a bottle of beer.
- Tom buzdolabının içine uzandı ve bir şişe bira çıkardı.
- Bring me another beer.
- Bana bir bira daha getir.
- Go buy a case of beer.
- Git bir kasa bira al.
- Beer is sold by the pint.
- Bira yarım litrelik satılır.
- Vincento likes root beer with a hamburger.
- Vincento bir hamburgerle birlikte alkolsüz biradan hoşlanır.
- Has anybody seen my beer mug?
- Biri benim bira bardağımı gördü mü?
- What's your favorite domestic beer?
- En sevdiğiniz yerli bira hangisi?
- What I need is a beer.
- İhtiyacım olan şey bir bira.
- Do you have any Japanese beer?
- Hiç Japon biran var mı?
- Go have a beer.
- Git bir bira iç.
- Do you have beer?
- Biran var mı?
- Does anybody want a beer?
- Bira isteyen var mı?
- He offered me a beer, but I refused.
- O bana bir bira teklif etti fakat reddettim.
- She offered me a beer.
- Bana bira ikram etti.
- Get me another beer.
- Bana bir bira daha getir.
- Who brought the beer?
- Kim bira getirdi?
- Tom knew that Mary didn't want to drink beer.
- Tom, Mary'nin bira içmek istemediğini biliyordu.
- Do you want to have another beer?
- Bir bira daha içmek ister misin?
- Do you have beer?
- Biranız var mı?
- Don't you have any beer?
- Senin biran yok mu?
- I'll buy Tom a beer.
- Tom'a bir bira alacağım.
- I really want a beer.
- Gerçekten bir bira istiyorum.
- Tom doesn't like either beer or wine.
- Tom bira ya da şarap sevmez.
- That's my beer.
- Bu benim biram.
- I think that Tom went to buy beer.
- Sanırım Tom bira almaya gitti.
- Tom asked Mary to buy a case of beer.
- Tom, Mary'den bir kasa bira satın almasını istedi.
- He offered me a beer, but I refused.
- Bana bira teklif etti ama reddettim.
- Don't you have any beer?
- Hiç biran yok mu?
- I really feel like a beer.
- Gerçekten canım bir bira istiyor.
- Tom opened a beer for Mary.
- Tom, Mary için bira açtı.
- The beer's very cold.
- Bira çok soğuk.
- I'll buy him a beer.
- Ona bir bira ısmarlayacağım.
- There is nothing like a glass of beer after a whole day's work.
- Bütün gün çalıştıktan sonra bir bardak bira gibisi yoktur.
- I'm off beer.
- Birayı bıraktım.
- How many cases of beer did you buy?
- Kaç kasa bira aldın?
- He called for another glass of beer.
- Seslenerek bir bardak daha bira istedi.
- Please bring him his beer.
- Lütfen ona birasını getir.
- Tom had another beer.
- Tom bir bira daha içti.
- He asked for a beer.
- Bir bira daha istedi.
- Beer is brewed from malt.
- Bira malttan yapılır.
- They bottled the beer.
- Onlar birayı şişeledi.
- Do you have any beer?
- Senin biran var mı?
- Which beer is Tom's?
- Hangi bira Tom'un?
- Tom got two beers out of the refrigerator and handed one to Mary.
- Tom buzdolabından iki bira aldı ve birini Mary'ye uzattı.
- I could smell beer on Tom's breath.
- Tom'un nefesinden bira kokusu alabiliyordum.
- Would you like another beer?
- Bir bira daha ister misiniz?
- Could I have some of your beer?
- Birandan biraz alabilir miyim?
- Have you tried Japanese beer?
- Japon birasını denedin mi?
- I could use a beer.
- Bir bira iyi giderdi.
- Tom wants a beer.
- Tom bira istiyor.
- This beer is dry.
- Bu bira kuru.
- Do you prefer beer, vodka, wine, or soda?
- Bira mı, votka mı, şarap mı, yoksa soda mı tercih edersin?
- Two beers, please.
- İki bira lütfen.
- Tom ordered a beer.
- Tom bir bira sipariş etti.
- I want another beer.
- Bir tane daha bira istiyorum.
- He used to drink beer.
- Eskiden bira içerdi.
- He asked for a beer.
- O bir bira istedi.
- Tom and I split a pitcher of beer.
- Tom ve ben bir sürahi birayı paylaştık.
- I'd love a beer.
- Bir bira istiyorum.
- I didn't open the beer.
- Birayı ben açmadım.
- Come drink a beer to my health.
- Gel sağlığıma bir bira iç.
- Is there any more beer?
- Başka bira var mı?
- Tom likes his beer really cold.
- Tom birasını çok soğuk sever.
- Anybody want a beer?
- Bira isteyen var mı?
- Tom drank the beer in one gulp.
- Tom birayı bir dikişte içti.
- As for me, I prefer beer to whisky.
- Bana gelince, birayı viskiye tercih ederim.
- There is nothing like cold beer on a hot day.
- Sıcak bir günde soğuk bira gibisi yoktur.
- Tom downed his beer.
- Tom birasını devirdi.
- I'd love a beer.
- Ben bir bira istiyorum.
- Beer is beer.
- Bira biradır.
- How much is a beer?
- Bir bira ne kadar?
- I owe you a beer.
- Sana bir bira borçluyum.
- I like Danish beer.
- Danimarka birasını severim.
- Beer is brewed from malt.
- Bira, malttan mayalanır.
- No beer before four!
- Dörtten önce bira yok!
- I just ordered a beer.
- Bira sipariş ettim.
- I'll get you a beer.
- Sana bir bira alacağım.
- Let's start with beer.
- Birayla başlayalım.
- Let me get you a beer.
- Sana bir bira getireyim.
- Have another glass of beer, please.
- Bir bardak bira daha al, lütfen.
- The wine and beer are good.
- Şarap ve bira iyidir.
- There's still some beer in the fridge.
- Buzdolabında hâlâ biraz bira var.
- I want a pint of beer.
- Bir bardak bira istiyorum.
- Which beer is yours?
- Hangi bira senin?
- I don't want to drink any more beer right now.
- Şu anda daha fazla bira içmek istemiyorum.
- Tom just drank the last can of beer.
- Tom sadece son bira kutusunu içti.
- Don't you have any beer?
- Hiç biranız yok mu?
- Tom put his mug of beer on the counter.
- Tom bira bardağını tezgaha koydu.
- I'm going to have a beer.
- Ben bira içeceğim.
- Would you like some beer?
- Biraz bira ister misin?
- I am going to buy a beer.
- Bir bira satın alacağım.
- I'll have another beer.
- Bir bira daha içeceğim.
- There is nothing like cold beer on a hot day.
- Sıcak bir günde soğuk bir bira gibisi yok.
- I'm too young to buy beer.
- Bira almak için çok gencim.
- I'm starting with beer.
- Birayla başlıyorum.
- There's beer in the fridge.
- Buzdolabında bira var.
- Can I get a beer?
- Bira alabilir miyim?
- Tom likes neither beer nor wine.
- Tom ne bira ne de şarap sever.
- A pineapple juice, a tea with lemon, a beer, and a glass of red wine.
- Bir ananas suyu, bir limonlu çay, bir bira ve bir bardak kırmızı şarap.
- He called for beer.
- Bira istedi.
- I really want a beer.
- Ben gerçekten bir bira istiyorum.
- Tom finished his beer and then got up to leave.
- Tom birasını bitirdi ve gitmek için ayağa kalktı.
- Let's get a beer.
- Bira alalım.
- I don't like beer that much.
- Birayı o kadar sevmiyorum.
- Whose beer is this?
- Bu kimin birası?
- Tom set his beer down.
- Tom birasını yere koydu.
- I only had a couple beers.
- Sadece birkaç bira aldım.
- One beer, please!
- Bir bira lütfen!
- Tom used to walk into the bar and order three beers right off.
- Tom bara giderdi ve derhal üç bira ısmarlardı.
- Tom finished his beer and ordered another one.
- Tom birasını bitirdi ve bir tane daha sipariş etti.
- Tom ordered beer for himself and red wine for Mary.
- Tom kendine bira ve Mary'ye de kırmızı şarap söylemiş.
- Be careful not to spill your beer.
- Biranı dökmemeye dikkat et.
- He finished his beer.
- Birasını bitirdi.
- Let's go get a beer.
- Gidip bira alalım.
- Could you get me another beer?
- Bana bir bira daha alır mısın?
- Tom opened the beer.
- Tom birayı açtı.
- Where is my beer?
- Biram nerede?
- Do you like spruce beer?
- Ladin birası sever misin?
- I didn't like beer at that time.
- O zamanlar birayı sevmezdim.
- Would you like to have another beer?
- Bir bira daha ister misiniz?
- Tom put his mug of beer on the counter.
- Tom bira kupasını tezgahın üzerine koydu.
- Let's drink another beer.
- Bir bira daha içelim.
- Whose beer is this?
- Kimin birası bu?
- I'll just have one or two beers.
- Sadece bir ya da iki bira içeceğim.
- Did you get a beer?
- Bira aldın mı?
- What about a glass of beer?
- Bir bardak biraya ne dersin?
- Can I get you a beer or something?
- Sana bira falan getireyim mi?
- Let's have another beer.
- Bir bira daha içelim?
- If you like beer, you might like wine.
- Biradan hoşlanıyorsan, şaraptan da hoşlanabilirsin.
- They ordered two shots and two beers.
- İki shot ve iki bira sipariş ettiler.
- I'll take a beer.
- Bir bira alayım.
- Knowing how much school for my kids is costing, it's impossible to relax with a beer and take it easy.
- Çocuklarımın okul masraflarının ne kadar olduğunu bildiğimden, bir bira içip rahatlamak mümkün değil.
- This beer isn't cold.
- Bu bira soğuk değil.
- We don't have enough beer.
- Yeterli biraya sahip değiliz.
- It's just a beer.
- Bu sadece bir bira.
- We need more than ten cases of beer for our party.
- Partimiz için on kasadan fazla biraya ihtiyacımız var.
- I'll start with a beer.
- Bir bira ile başlayacağım.
- I offered Tom a beer, but he said he didn't want one.
- Tom'a bir bira teklif ettim ama o bir tane istemediğini söyledi.
- This beer contains 5% alcohol.
- Bu bira %5 alkol içeriyor.
- Tom opened another beer.
- Tom bir bira daha açtı.
- Do you prefer wine or beer?
- Şarap mı yoksa bira mı tercih edersin?
- We've run out of beer.
- Biramız bitti.
- Tom ordered a beer for himself and a gin tonic for Mary.
- Tom kendine bira ve Mary'ye de cin tonik söylemiş.
- Have you tried Japanese beer?
- Japon birası denedin mi?
- Wouldn't you like another glass of beer?
- Bir bardak daha bira istemez misiniz?
- Tom came in carrying a six pack of beer.
- Tom elinde altı paket birayla geldi.
- This beer contains 5% alcohol.
- Bu bira %5 alkol içermektedir.
- Tom offered to buy Mary a beer.
- Tom, Mary'ye bira almayı teklif etti.
- Tom opened a beer.
- Tom bir bira açtı.
- I'd like to buy you a beer.
- Sana bir bira ısmarlamak istiyorum.
- In Japan you don't pour your own beer; someone else does it for you.
- Japonya'da biranızı kendiniz doldurmazsınız; başkası sizin için doldurur.
- Tom doesn't like beer or wine.
- Tom bira ya da şarap sevmez.
- I had another beer.
- Bir bira daha içtim.
- I'll bring the beer.
- Birayı getireceğim.
- My father used to drink 4 bottles of beer and smoke 4 packets of cigarettes every day without fail.
- Babam her gün hiç aksatmadan 4 şişe bira ve 4 paket sigara içerdi.
- Tom opened a beer for Mary.
- Tom Mary'ye bir bira açtı.
- Beer makes everything better.
- Bira her şeyi daha iyi hale getirir.
- Tom got two beers out of the refrigerator and handed one to Mary.
- Tom buzdolabından iki bira çıkardı ve birini Mary'ye uzattı.
- I don't like beer.
- Bira sevmem.
- This is my beer.
- Bu benim biram.
- Tom's beer froze because of the cold.
- Tom'un birası soğuk yüzünden dondu.
- Guinness is my favorite beer.
- Guinness en sevdiğim biradır.
- Tom brought a crate of beer.
- Tom bir kasa bira getirdi.
- I really feel like a beer.
- Canım gerçekten bira çekiyor.
- I want a beer.
- Ben bira istiyorum.
- I suspect they water down the beer in that pub.
- O barda biraya su kattıklarından şüpheleniyorum.
- He ordered a beer.
- Bira sipariş etti.
- I guess after so many beers Tom is probably very drunk.
- Sanırım o kadar biradan sonra Tom çok sarhoş olmuştur.
- Tom didn't like beer at that time.
- Tom o zamanlar birayı sevmezdi.
- Can I get a beer?
- Bir bira alabilir miyim?
- Let's go get a beer.
- Bir bira almaya gidelim.
- You know Tom likes beer.
- Tom'un birayı sevdiğini biliyorsun.
- Tom doesn't like beer or wine.
- Tom bira ya da şaraptan hoşlanmıyor.
- Tom likes neither beer nor wine.
- Tom ne birayı ne de şarabı seviyor.
- Beer sales are up.
- Bira satışları arttı.
- I'd like another beer.
- Bir bira daha istiyorum.
- The French and the English like drinking, but the latter prefer beer whereas the former go in for red wine.
- Fransızlar ve İngilizler içki içmeyi sever, ancak ikinciler birayı tercih ederken, birinciler kırmızı şarabı tercih eder.
- Would you like a beer?
- Bir bira ister misin?
- There's free beer.
- Bedava bira var.
- I'd like some beer.
- Biraz bira istiyorum.
- I asked for a beer.
- Bir bira istedim.
- Beer is my fuel.
- Bira benim yakıtım.
- Let's have another beer.
- Hadi bir bira daha içelim.
- I'll buy you a beer.
- Size bir bira alayım.
- Tom offered me a beer.
- Tom bana bir bira teklif etti.
- How much is one beer?
- Bir bira ne kadar?
- I ordered a beer.
- Ben bir bira ısmarladım.
- I poured myself another beer.
- Kendime bir bira daha doldurdum.
- Hey, I got you a beer.
- Hey, sana bir bira aldım.
- On a hot day, nothing is better than a cold beer.
- Sıcak bir günde, hiçbir şey soğuk bir biradan daha iyi olamaz.
- How much does a bottle of beer cost?
- Bir şişe bira kaça?
- Bring me a glass of beer.
- Bana bir bardak bira getir.
- Yeast is used in making beer.
- Maya bira yapmada kullanılır.
- I'd like to buy you a beer.
- Sana bir bira almak istiyorum.
- How many cans of beer did you buy?
- Kaç kutu bira aldın?
- He finished the beer and ordered another.
- O, birayı bitirdi ve bir tane daha ısmarladı.
- Beer is cheaper than water in the Czech Republic.
- Çek Cumhuriyeti'nde bira sudan daha ucuzdur.
- Yeast makes beer ferment.
- Maya, biranın fermente olmasını sağlar.
- How about a beer?
- Bir biraya ne dersiniz?
- Bring pizza and beer!
- Pizza ve bira getirin!
- I'll buy her a beer.
- Ona bir bira alacağım.
- I've ordered you a beer.
- Sana bir bira ısmarladım.
- Can I get you a beer?
- Sana bira getireyim mi?
- On a hot day, nothing is better than a cold beer.
- Sıcak bir günde, soğuk bir biradan daha güzel bir şey yoktur.
- They don't sell beer here.
- Burada bira satmıyorlar.
- Another glass of beer, please.
- Bir bardak bira daha lütfen.
- How much beer did you buy?
- Ne kadar bira aldın?
- I want a beer.
- Bir bira istiyorum.
- Tom poured himself another beer.
- Tom kendine bir bira daha doldurdu.
- Tom set down his beer.
- Tom birasını yere koydu.
- Who brought the beer?
- Birayı kim getirdi?
- I love beer.
- Birayı seviyorum.
- Have another beer.
- Bir bira daha iç.
- May I have a glass of beer, please?
- Bir bardak bira alabilir miyim, lütfen?
- Tom asked me to buy a case of beer.
- Tom benden bir kasa bira almamı istedi.
- Tom used to drink beer.
- Tom bira içerdi.
- This beer is not cold enough.
- Bu bira yeterince soğuk değil.
- Which do you usually drink, wine or beer?
- Genellikle hangisini içersin, şarap mı yoksa bira mı?
- Tom finished his beer and then got up to leave.
- Tom birasını bitirdi ve sonra gitmek için kalktı.
- Did Tom offer you a beer?
- Tom sana bira ikram etti mi?
- Would anyone like a beer?
- Bira isteyen var mı?
- I bought a bottle of beer at the liquor store.
- Likör dükkânından bir şişe bira satın aldım.
- I plan to leave as soon as I finish this beer.
- Bu birayı bitirir bitirmez gitmeyi planlıyorum.
- I'll buy Tom a beer.
- Tom'a bir bira ısmarlayacağım.
- Please bring me a beer, a very cold one.
- Lütfen bana bir bira getir, çok soğuk bir tane.
- Beer contains hops.
- Bira şerbetçiotu içerir.
- There's more beer in the fridge.
- Buzdolabında daha fazla bira var.
- This beer tastes bitter.
- Bu biranın tadı acı.
- I'll bring the beer.
- Bira getireceğim.
- Tom ordered a beer for himself and a gin tonic for Mary.
- Tom kendisi için bira ve Mary için cin tonik sipariş etti.
- I think I'll start with a bottle of beer.
- Sanırım bir şişe birayla başlayacağım.
- The beer has gone flat.
- Bira bitmiş.
- Tom took a swig of beer.
- Tom biradan bir yudum aldı.
- You really seem to like beer.
- Gerçekten biradan hoşlanıyor gibi görünüyorsun.
- How many cans of beer did you buy?
- Kaç kutu bira satın aldın?
- You're too young to buy beer, aren't you?
- Bira almak için çok gençsin, değil mi?
- How much beer is left?
- Ne kadar bira kaldı?
- I want a pitcher of beer and a portion of chips.
- Bir sürahi bira ve bir porsiyon patates kızartması istiyorum.
- I'll buy the beer.
- Birayı ben ısmarlarım.
- I don't like beer that much.
- Birayı o kadar da sevmiyorum.
- Pizza and beer aren't a bad combination.
- Pizza ve bira fena bir kombinasyon değil.
- Tom set down his beer.
- Tom birasını bıraktı.
- What do you say to a beer?
- Biraya ne dersin?
- You said you won't touch beer for a month.
- Bir ay boyunca biraya dokunmayacağını söylemiştin.
- We pigged out on pizza and beer.
- Pizza ve birayla karnımızı tıka basa doyurduk.
- I went to the refrigerator to get myself another beer.
- Kendime bir bira daha almak için buzdolabına gittim.
- Would you like a beer?
- Bira ister misin?
- Tom said he didn't like the taste of beer.
- Tom biranın tadını sevmediğini söyledi.
- Tom reached into the fridge and pulled out a bottle of beer.
- Tom buzdolabına uzandı ve bir şişe bira çıkardı.
- Could I have some of your beer?
- Biranın birazını alabilir miyim.
- Guinness is the finest of beers.
- Guinness biraların en iyisidir.
- She finished her beer.
- Birasını bitirdi.
- Beer is not really so unhealthy, at least in moderation.
- Bira aslında o kadar da sağlıksız değil, en azından ölçülü içildiğinde.
- This beer is for you.
- Bu bira senin için.
- Tom handed Mary a beer.
- Tom Mary'ye bir bira uzattı.
- Tom stopped on his way home to buy beer.
- Tom eve giderken bira almak için durdu.
- Anybody want a beer?
- Bira isteyen kimse var mı?
- I don't want any more beer.
- Daha fazla bira istemiyorum.
- Sami forced Layla to drink beer and wine.
- Sami, Layla'yı bira ve şarap içmeye zorladı.
- The typical beer of Germans is pilsener.
- Almanların tipik birası pilsenerdir.
- Be careful not to spill your beer.
- Biranı dökmemek için dikkatli ol.
- How much beer did you buy?
- Ne kadar bira aldınız?
- How much is one beer?
- Bir bira ne kadar tutar?
- Is there beer in Hawaii?
- Hawaii'de bira var mıdır?
- Would you like some beer?
- Bira ister misin?
- Tom wants a beer.
- Tom bir bira istiyor.
- Tom took a swig of beer.
- Tom bir yudum bira aldı.
- What's your favorite American beer?
- En sevdiğiniz Amerikan birası hangisi?
- Let's not forget the beer.
- Birayı unutmayalım.
- Sami's mother sold him to a man for a few beers.
- Sami'nin annesi onu birkaç bira için bir adama sattı.
- Tom brought some beer.
- Tom biraz bira getirdi.
- I bought a bottle of beer at the liquor store.
- İçki dükkanından bir şişe bira aldım.
- Would you like to have another beer?
- Bir bira daha içmek ister misin?
- You really seem to like beer.
- Birayı gerçekten seviyor gibisin.
- I am going to take a swig of beer.
- Biradan bir yudum alacağım.
- Beer makes me smarter.
- Bira beni daha akıllı yapar.
- Tom isn't old enough to buy beer.
- Tom bira alacak kadar büyük değil.
- We don't have enough beer.
- Yeterli biramız yok.
- What do you say to a beer?
- Bir biraya ne dersin?
- Please drink the beer before it goes flat.
- Lütfen gazı kaçmadan önce birayı iç.
- How about another beer?
- Bir biraya daha ne dersin?
- Tom asked Mary to buy a case of beer.
- Tom, Mary'den bir kasa bira almasını istedi.
- I wonder if you could get me another beer.
- Acaba bana bir bira daha getirebilir misin?
- I got myself another beer.
- Kendime bir bira daha aldım.
- Tom has just got himself another beer.
- Tom kendine bir bira daha aldı.
- Go get a beer.
- Bir bira almaya git.
- Give me another beer.
- Bana bir bira daha ver.
- He satisfied his thirst with a large glass of beer.
- Susuzluğunu büyük bir bardak birayla giderdi.
- This beer contains a high proportion of alcohol.
- Bu bira yüksek oranda alkol içeriyor.
- Tom likes his beer really cold.
- Tom birasını gerçekten soğuk seviyor.
- One more beer, please!
- Bir bira daha, lütfen!
- There's more beer in the cooler.
- Soğutucuda daha fazla bira var.
- He was drunk on beer.
- Birayla sarhoş olmuştu.
- There's no beer here.
- Burada bira yok.
- A typical Bavarian breakfast consists of white sausage, wheat beer and pretzels.
- Tipik bir Bavyera kahvaltısı beyaz sosis, buğday birası ve pretzelden oluşur.
- Please drink the beer before it goes flat.
- Lütfen birayı gazı kaçmadan iç.
- Let him buy the next beer.
- Bir sonraki birayı o alsın.
- Tom took another sip from his glass of beer.
- Tom bira bardağından bir yudum daha aldı.
- I owe you a beer.
- Sana bir bira borcum var.
- Can I have another beer, please?
- Bir bira daha alabilir miyim, lütfen?
- Come on, I'll buy you a beer.
- Hadi, sana bira alacağım.
- There was only one bottle of beer in the fridge.
- Buzdolabında sadece bir şişe bira vardı.
- Tom thinks beer is good for you.
- Tom biranın size iyi geleceğini düşünüyor.
- I poured myself another beer.
- Kendime bir tane daha bira doldurdum.
- He doesn't even drink beer, not to mention whiskey.
- Bırakın viskiyi, bira bile içmez.
- My father used to drink beer, but now he drinks sake.
- Babam eskiden bira içerdi ama şimdi sake içiyor.
- I'd like a glass of beer.
- Bir bardak bira istiyorum.
- I would really appreciate a glass of cold beer.
- Bir bardak soğuk biraya gerçekten minnettar olurum.
- I asked for a beer.
- Bira istedim.
- Please pour him a glass of beer.
- Lütfen ona bir bardak bira doldur.
- I offered Tom a beer, but he said he didn't want one.
- Tom'a bira teklif ettim ama istemediğini söyledi.
- What's your favorite American beer?
- Favori Amerikan biran nedir?
- I would like another beer.
- Bir bira daha istiyorum.
- Can I buy you another beer?
- Sana bir bira daha alabilir miyim?
- I like beer.
- Birayı seviyorum.
- Tom asked me to buy a case of beer.
- Tom bir kasa bira satın almamı istedi.
- Could I have another glass of beer?
- Bir bardak daha bira alabilir miyim?
- Pass the beer over here.
- Birayı buraya uzat.
- Have a beer.
- Bir bira iç.
- There's no beer sold here.
- Burada bira satılmıyor.
- Tom didn't open the beer.
- Tom birayı açmadı.
- He offered me a beer.
- Bana bira teklif etti.
- It's just a beer.
- Sadece bir bira.
- Tom opened his beer and took a sip.
- Tom birasını açtı ve bir yudum aldı.
- Tom bought Mary a beer.
- Tom, Mary'ye bir bira satın aldı.
- Tom asked for a beer.
- Tom bir bira istedi.
- I don't like beer too much.
- Ben birayı çok fazla sevmiyorum.
- Tom is too young to buy beer.
- Tom bira alamayacak kadar çok genç.
- I feel like another beer.
- Canım bir bira daha istiyor.
- There's more beer in the fridge.
- Buzdolabında daha çok bira var.
- Come on, I'll buy you a beer.
- Hadi, sana bir bira ısmarlayacağım.
- Could you get me another beer?
- Bana bir bira daha getirebilir misin?
- I'll buy him a beer.
- Ona bira alacağım.
- I got myself another beer.
- Kendime bir tane daha bira aldım.
- Beer's good.
- Bira iyidir.
- I just ordered a beer.
- Az önce bira söyledim.
- How much did that beer cost?
- O bira kaça mal oldu?
- He used to drink beer.
- O önceleri bira içerdi.
- Tom says he won't buy any beer.
- Tom bira almayacağını söylüyor.
- Germany is famous for its beer.
- Almanya birasıyla ünlüdür.
- Let her buy the next beer.
- Bir sonraki birayı o ısmarlasın.
- What's your favorite domestic beer?
- Favori yerli biran nedir?
- Is there any more beer?
- Daha fazla bira var mı?
- I'll buy you a beer.
- Sana bir bira ısmarlayacağım.
- How much does a beer cost?
- Bir bira ne kadar?
- In Japan you don't pour your own beer; someone else does it for you.
- Japonya'da kendi biranı doldurmazsın; bunu başka biri senin için yapar.
- I think that Tom went to buy beer.
- Tom bira almaya gitti galiba.
- She offered me a beer.
- Bana bir bira teklif etti.
- I had an awful experience today, so I'm going to have a beer and go straight to bed.
- Bugün berbat bir deneyim yaşadım, bu yüzden bir bira içip doğruca yatağa gideceğim.
- Are you sure we have enough beer?
- Yeterince biramız olduğuna emin misin?
- Could I please have one more can of beer?
- Bir kutu daha bira alabilir miyim?
- How about a beer?
- Bir biraya ne dersin?
- Buy him a beer.
- Ona bir bira al.
- I've ordered you a beer.
- Sana bira söyledim.
- There's more beer in the cooler.
- Soğutucuda daha çok bira var.
- I've got beer.
- Biram var.
- Do you want some beer?
- Bira ister misin?
- How much beer should I buy?
- Ne kadar bira almalıyım?
- Let me buy you a beer.
- Sana bir bira alayım.
- Do you want some beer?
- Biraz bira ister misin?
- Have a beer.
- Bir bira için.
- I'm going to have a beer.
- Bir bira içeceğim.
- Pizza and beer go together well.
- Pizza ve bira birlikte iyi gider.
- This beer contains a high proportion of alcohol.
- Bu bira yüksek oranda alkol içerir.
- Which beer is yours?
- Hangi bira sizin?
- We have a lot more beer in the refrigerator.
- Buzdolabında çok daha fazla biramız var.
- I would rather order beer.
- Bira sipariş etmeyi tercih ederim.
- Buy him a beer.
- Ona bir bira ısmarla.
- The bottles of beer that I brought to the party were redundant; the host's family owned a brewery.
- Partiye getirdiğim şişe biralar gereksizdi; ev sahibinin ailesinin bir bira fabrikası varmış.
- The beer is served in a beer stein.
- Bira, bira fıçısında servis edilir.
- Tom doesn't like beer.
- Tom bira sevmez.
- I am going to take a swig of beer.
- Bir yudum bira alacağım.
- Tom poured the remaining beer into the sink.
- Tom kalan birayı lavaboya döktü.
- Can I have another beer, please?
- Bir bira daha alabilir miyim lütfen?
- Do you drink beer or wine?
- Bira mı içersiniz, şarap mı?
- I had an awful experience today, so I'm going to have a beer and go straight to bed.
- Bugün berbat bir deneyim yaşadım, bu yüzden bir bira içeceğim ve doğruca yatmaya gideceğim.
- Would you like some more beer?
- Biraz daha bira ister misin?
- Tom got Mary a pint of beer.
- Tom Mary'ye bir bardak bira aldı.
- We're out of beer.
- Biramız bitti.
- Tom bought a beer for himself.
- Tom kendisi için bir bira ısmarladı.
- You like anyone who buys you a beer.
- Sana bira ısmarlayan herkesten hoşlanıyorsun.
- Have another glass of beer, please.
- Bir bardak bira daha alın, lütfen.
- Tom opened the fridge and took out a beer.
- Tom buzdolabını açtı ve bir bira çıkardı.
- A glass of wine, a beer, an orange juice, and a coffee with milk.
- Bir bardak şarap, bir bira, bir portakal suyu ve bir sütlü kahve.
- We don't have enough beer.
- Yeterince biramız yok.
- We have a lot more beer in the refrigerator.
- Buzdolabında daha çok biramız var.
- Please buy me a beer.
- Lütfen bana bir bira al.
- She finished her beer.
- O, birasını bitirdi.
- Three beers and one tequila please!
- Üç bira ve bir tekila lütfen!
- Tom drank the beer in one gulp.
- Tom birayı bir yudumda içti.
- I'll pick up some beer on my way back.
- Dönüşte biraz bira alırım.
- Tom is too young to buy beer.
- Tom bira satın alabilmek için çok genç.
- They don't sell beer here.
- Onlar burada bira satmazlar.
- He ordered a beer.
- O bir bira sipariş etti.
- Sami's mother sold him to a man for a few beers.
- Sami'nin annesi birkaç bira için onu bir adama sattı.
- Please bring this gentleman a glass of beer.
- Lütfen bu beyefendiye bir bardak bira getirin.
- Tom ordered beer for himself and red wine for Mary.
- Tom kendisi için bira ve Mary için kırmızı şarap sipariş etti.
- If you like beer, you might like wine.
- Bira seviyorsan, şarap da sevebilirsin.
- Can I get you a beer?
- Sana bir bira alabilir miyim?
- I want another beer.
- Bir bira daha istiyorum.
- Another glass of beer, please.
- Bir bardak bira daha, lütfen.
- Do you have a foreign beer?
- Yabancı biranız var mı?
- I like beer.
- Birayı severim.
- Tom offered Mary a beer.
- Tom, Mary'ye bir bira ikram etti.
- I'd like a beer.
- Bira istiyorum.
- Does anyone want a beer?
- Bir bira isteyen var mı?
- He asked for a glass of beer.
- Bir bardak bira istedi.
- Do you have any imported beer?
- Hiç ithal biranız var mı?
- Have a beer with me.
- Benimle bir bira iç.
- Does anyone want a beer?
- Bira isteyen var mı?
- You said you won't touch beer for a month.
- Bir ay için biraya dokunmayacağını söylemiştin.
- I'll get you a beer.
- Sana bir bira getireyim.
- Let her buy the next beer.
- Bir sonraki birayı o alsın.
- That's my beer.
- O benim biram.
- He was drunk on beer.
- O, biradan sarhoş oldu.
- Beer is cheaper than water in the Czech Republic.
- Çek Cumhuriyetin'de bira sudan daha ucuzdur.
Show More (588)
|