|
- This is not a long list, easily available in translation in all languages!
- Bu uzun bir liste değil, tüm dillerde kolayca tercüme edilebilir!
- The reality on the ground does not reflect the elite in Kabul that we easily get in touch with.
- Sahadaki gerçeklik, Kabil'de kolayca temas kurabildiğimiz elit kesimi yansıtmıyor.
- I would like to speak in French, if I may, so that I can make myself understood more easily.
- İzin verirseniz Fransızca konuşmak istiyorum, böylece kendimi daha kolay ifade edebilirim.
- That roughly means "one bad thing can easily lead to many others".
- Bu kabaca "bir kötü şey kolayca diğerlerine yol açabilir" anlamına gelir.
- Mechanising and destroying the landscape to allow it to be cultivated more easily is not an acceptable alternative.
- Peyzajın daha kolay işlenebilmesi için makineleştirilmesi ve tahrip edilmesi kabul edilebilir bir alternatif değildir.
- In fact, the Dutch Government could easily have done the honours.
- Aslında Hollanda Hükûmeti kolayca ev sahipliği yapabilirdi.
- Some European Member States all too easily swallow their principles if economic interests are at stake.
- Bazı Avrupa Üye Devletleri, ekonomik çıkarlar söz konusu olduğunda ilkelerini kolayca çiğneyebilmektedir.
- All the 15 countries are so rich that we could easily provide the necessary subsidies ourselves.
- 15 ülkenin tamamı o kadar zengindir ki gerekli sübvansiyonları kendimiz kolayca sağlayabiliriz.
- I believe food aid is distributed far too easily by the Americans, among others.
- Gıda yardımının diğerlerinin yanı sıra Amerikalılar tarafından çok kolay dağıtıldığına inanıyorum.
- The global perspective is easily lost.
- Küresel perspektif kolayca kaybolabilir.
- In my opinion, the Community should not be able to shirk its responsibility too easily.
- Bana göre Topluluk, sorumluluğundan bu kadar kolay kaçmamalıdır.
- It is shocking and cannot easily be explained.
- Bu şok edicidir ve kolayca açıklanamaz.
- Above all, it is a question of helping members of the public to find more easily the information that they are seeking.
- Her şeyden önce bu, halkın aradığı bilgiye daha kolay ulaşmasına yardımcı olma meselesidir.
- For example, fibre packaging is easily manufactured from recyclable, renewable raw materials.
- Örneğin, elyaf ambalajlar geri dönüştürülebilir, yenilenebilir hammaddelerden kolayca üretilebilir.
- Countries can easily adopt this system, but the only problem is, of course, that certain wishes cannot be met.
- Ülkeler bu sistemi kolayca benimseyebilir, ancak tek sorun elbette bazı isteklerin karşılanamamasıdır.
- The things we need to change cannot be changed easily.
- Değiştirmemiz gereken şeyler kolayca değiştirilemez.
- The Palestinian demands are clear and easily shared by citizens of good will.
- Filistinlilerin talepleri açıktır ve iyi niyetli vatandaşlar tarafından kolayca paylaşılabilir.
- We have given in too easily to pressure from the WTO.
- DTÖ'den gelen baskılara çok kolay boyun eğdik.
- In fact, Honda can produce overhead valve four-stroke engines that easily meet these requirements.
- Aslında Honda, bu gereksinimleri kolayca karşılayan üstten supaplı dört zamanlı motorlar üretebilir.
- It can be easily measured using data from only a few take-offs.
- Sadece birkaç kalkıştan elde edilen veriler kullanılarak kolayca ölçülebilir.
- That is something that is easily achieved using conventional small arms.
- Bu, konvansiyonel küçük silahlar kullanılarak kolayca başarılabilecek bir şeydir.
- When one is seated in the second row one can be seen more easily than when one is rather further away.
- İkinci sırada oturan biri, daha uzakta oturan birine göre daha kolay görülebilir.
- These are things that can easily be solved by looking at the way we use land.
- Bunlar, araziyi kullanma biçimimize bakarak kolayca çözülebilecek şeylerdir.
- They can easily be quantified but have been disguised for purely dogmatic reasons.
- Bunlar kolayca ölçülebilir ancak tamamen dogmatik nedenlerle gizlenmişlerdir.
- A Swedish proverb says that 'if you are too greedy, you easily lose the lot'.
- Bir İsveç atasözü 'çok açgözlü olursanız, çok şeyi kolayca kaybedersiniz' der.
- Easily visible signs and markings everywhere will also be characteristic of the building.
- Her yerde kolayca görülebilen işaretler ve işaretler de binanın karakteristik özelliği olacaktır.
- We now know that the results of the negotiations were not easily achieved.
- Müzakerelerin sonuçlarının kolay elde edilmediğini artık biliyoruz.
- The problem is that businesses can easily side-step European rules from countries outside the European Union.
- Sorun, işletmelerin Avrupa Birliği dışındaki ülkelerden Avrupa kurallarını kolayca atlatabilmesidir.
- Now those ideas, then so easily dismissed as crazy and impractical, are being given positive form.
- O zamanlar çılgınca ve pratik olmayan diye kolayca reddedilen bu fikirlere şimdi olumlu bir biçim veriliyor.
- Certain waste flows are more easily treated in a co-incineration plant.
- Bazı atık akışları birlikte yakma tesisinde daha kolay işlenir.
- That means that its beneficiaries must be able to use it easily.
- Bu, yararlanıcılarının onu kolayca kullanabilmesi gerektiği anlamına gelir.
- Our North American competitors do not allow themselves to be so easily deprived.
- Kuzey Amerikalı rakiplerimiz kendilerini bu kadar kolay mahrum bırakmaya izin vermiyorlar.
- You said a few nice friendly things that could easily have been copied from a daily paper.
- Günlük bir gazeteden kolayca kopyalanabilecek birkaç güzel dostane şey söylediniz.
- Of those complaints, there were many that could have been settled relatively easily and at little cost.
- Bu şikayetler arasında, nispeten kolay ve az maliyetle çözülebilecek pek çok şikayet vardı.
- I have a formal complaint to make, and I could just as easily do that in the form of a point of order.
- Resmi bir şikâyette bulunacağım ve bunu bir emirname şeklinde de kolayca yapabilirim.
- These rogues are only too easily able to profit from the lack of a single European civil area of justice.
- Bu düzenbazlar, tek bir Avrupa sivil adalet alanının olmamasından çok kolay bir şekilde faydalanabilmektedir.
- Of those complaints, there were many that could have been settled relatively easily and at little cost.
- Bu şikayetler arasında nispeten kolay ve az maliyetle çözülebilecek pek çok şikayet vardı.
- Mr Prodi can indeed understand me, because I am sitting right beside him, so we can communicate fairly easily.
- Sayın Prodi beni gerçekten anlayabilir, çünkü hemen yanında oturuyorum, bu nedenle oldukça kolay iletişim kurabiliyoruz.
- You – any consumer – can easily get practical experience of this.
- Siz -herhangi bir tüketici- bu konuda kolayca pratik deneyim edinebilirsiniz.
- Instead, there is a need for proper internal control and the ability to sack people more easily.
- Bunun yerine, düzgün bir iç kontrole ve insanların daha kolay işten çıkarılabilmesine ihtiyaç vardır.
- This is the reason why some elderly easily have broken bones.
- Bazı yaşlıların kemiklerinin kolayca kırılmasının nedeni budur.
- All of these symptoms can easily effect academic performance and social interactions.
- Tüm bu belirtiler akademik performansı ve sosyal etkileşimleri kolayca etkileyebilir.
- The apps typically provide a specific function that's not as easily accomplished on a web browser.
- Uygulamalar genellikle bir web tarayıcısında kolayca gerçekleştirilemeyen belirli bir işlev sağlar.
- I didn't think you'd give in that easily.
- Bu kadar kolay pes edeceğini sanmıyordum.
- Plus, I wanted a nice layout that I could easily customize.
- Ayrıca, kolayca özelleştirebileceğim şık bir düzen istiyordum.
- Easily generate reports with the help of a web browser.
- Bir web tarayıcısı yardımıyla kolayca rapor oluşturun.
- All of these symptoms can easily effect academic performance and social interactions.
- Bu semptomların herhangi biri akademik performansı ve sosyal etkileşimleri kolayca etkileyebilir.
- Start quickly and manage projects easily via the web browser.
- Hızlı bir şekilde başlayın ve web tarayıcısı üzerinden projeleri kolayca yönetin.
- This is the reason why some elderly easily have broken bones.
- Bundan dolayı bazı yaşlıların kemikleri kolay kırılır.
- It can break down the dynamics of the work and can easily convert it into something different.
- İşin dinamiğini bozabilir ve kolayca farklı bir şeye dönüştürebilir.
- By means of this peace he would be able to realize some plans easily.
- Bu barışın sayesinde bazı planlarını kolayca gerçekleştirebilecektir.
- This is the reason why some elderly easily have broken bones.
- Bazı yaşlıların kemiklerinin kolayca kırılmasının nedeni bu.
- Plus, I wanted a nice layout that I could easily customize.
- Ayrıca kolayca özelleştirebileceğim hoş bir düzen istedim.
- Enzymes help the liver break down other proteins so your body can absorb them more easily.
- Enzimler karaciğerin diğer proteinleri parçalamasına yardımcı olur, böylece vücudunuz onları daha kolay emebilir.
- Plus, I wanted a nice layout that I could easily customize.
- Ayrıca, kolayca özelleştirebileceğim şık bir düzen olsun istedim.
- I didn't think you'd give in that easily.
- Bu kadar kolay pes edeceğini düşünmemiştim.
- Easily move data and drawings between your desktop, web browser, and phone.
- Verileri ve çizimleri masaüstünüz, web tarayıcınız ve telefonunuz arasında kolayca taşıyın.
- In it, the dog can easily take your food and eat it.
- İçindeyken, köpek kolayca yemeğinizi alabilir ve yiyebilir.
- How easily we forsake one another!
- Ne kadar kolay vazgeçiyoruz birbirimizden!
- I don't scare easily.
- Kolayca korkmam.
- Tom can't be so easily fooled.
- Tom o kadar kolayca kandırılamaz.
- You've got to be careful what you say to people who are easily offended.
- Kolay rencide olan insanlara ne söyleyeceğinize dikkat etmelisiniz.
- During the hot season, my son's skin breaks out easily.
- Sıcak mevsimde oğlumun cildi kolayca döküntü yapıyor.
- Anyone can do it easily.
- Herkes bunu kolayca yapabilir.
- I easily found his office.
- Ben onun ofisini kolayca buldum.
- People can easily start loving, but not so easily stop.
- İnsanlar sevmeye kolayca başlayabilir, ama kolayca bırakamazlar.
- You won't get it so easily.
- O kadar kolay anlamayacaksın.
- Next time don't give up so easily.
- Gelecek sefer böyle kolayca vazgeçme.
- Maria's father is easily influenced.
- Maria'nın babası kolay etkileniyor.
- He won't forgive me so easily.
- Beni o kadar kolay affetmeyecektir.
- Tom did not make friends as easily as Mary.
- Tom, Mary kadar kolay arkadaş edinemedi.
- Tom never gave in to me that easily before.
- Tom bana daha önce bu kadar kolay pes etmedi.
- People can easily tell the difference between them.
- İnsanlar aralarındaki farkı kolayca anlayabilir.
- I'm easily amused.
- Kolayca eğlenirim.
- He loses his temper easily.
- O kolayca kontrolünü kaybeder.
- Tom never gave in to me that easily before.
- Tom daha önce bana hiç bu kadar kolay boyun eğmemişti.
- The original and the copy are easily distinguished.
- Asıl ve suret kolayca ayırt edilebilir.
- This can be easily proven.
- Bu kolayca ispat edilebilir.
- He isn't going to forgive me so easily.
- O beni o kadar kolayca affetmeyecek.
- Tom doesn't give up easily.
- Tom kolay pes etmez.
- This paint comes off easily.
- Bu boya kolayca çıkıyor.
- Old people catch colds easily.
- Yaşlı insanlar kolayca soğuk alırlar.
- I don't cry easily.
- Ben kolayca ağlamam.
- Tom isn't the kind of guy who gives up easily.
- Tom kolay pes edecek türde biri değildir.
- Are you easily frustrated?
- Kolayca hayal kırıklığına uğrar mısın?
- You'll be able to do that easily.
- Bunu kolayca yapabilirsin.
- He won the race easily.
- O, yarışı kolayca kazandı.
- I'm not easily impressed.
- Kolayca etkilenmem.
- It's easily done.
- Kolayca yapılabilir.
- I'm easily bored.
- Kolayca sıkılıyorum.
- Tom did it easily.
- Tom onu kolayca yaptı.
- This material stretches easily.
- Bu malzeme kolayca esner.
- I'm not giving up that easily.
- O kadar kolay vazgeçmiyorum.
- Paper catches fire easily.
- Kağıt kolayca alev alır.
- Horses are easily spooked.
- Atlar kolayca ürker.
- Some children learn languages easily and others with difficulty.
- Bazı çocuklar dili kolay, bazıları ise zor öğrenir.
- This cloth tears easily.
- Bu kumaş kolay yırtılır.
- She's easily distracted.
- Kolayca dikkati dağılıyor.
- Milk easily turns sour.
- Süt kolayca ekşir.
- Cheese cuts easily with a knife.
- Peynir, bıçakla kolayca kesilir.
- Success doesn't come easily.
- Başarı kolay gelmez.
- He climbs trees easily.
- Ağaçlara kolayca tırmanır.
- Cardboard boxes rip easily.
- Karton kutular kolayca yırtılır.
- I get tired easily.
- Kolayca yorulurum.
- That building can easily be seen from the other side of the room.
- O bina, odanın diğer tarafından kolayca görülebilir.
- Tom gets embarrassed easily.
- Tom kolayca utanır.
- You'll be able to do that easily.
- Bunu kolayca yapabileceksin.
- She's more technical, but gets bored easily.
- O daha teknik ama kolayca sıkılıyor.
- They tire easily.
- Kolay yoruluyorlar.
- A bad habit is easily acquired.
- Kötü bir alışkanlık kolayca edinilir.
- The body digests wheat more easily than other carbohydrates.
- Vücut buğdayı diğer karbonhidratlardan daha kolay sindirir.
- Next time don't give up so easily.
- Bir dahaki sefere bu kadar kolay pes etme.
- Tom cries easily.
- Tom kolayca ağlar.
- Tom loses his temper so easily that everybody avoids him.
- Tom o kadar kolay öfkeleniyor ki herkes ondan kaçıyor.
- Tom could find Mary's house easily.
- Tom Mary'nin evini kolayca bulabildi.
- I get scared easily.
- Kolayca korkuyorum.
- Tom didn't make friends as easily as Mary.
- Tom, Mary kadar kolay arkadaş edinemedi.
- Tom should've been able to do that easily.
- Tom bunu kolayca yapabilmeliydi.
- If you spill boiling water, you can easily scald yourself.
- Eğer kaynar su dökerseniz, kolayca haşlanabilirsiniz.
- He was easily deceived and gave her some money.
- Kolayca aldatıldı ve ona biraz para verdi.
- Italians don't give up easily.
- İtalyanlar kolay pes etmez.
- Don't think you're gonna get rid of me that easily.
- Benden o kadar kolay kurtulacağını sanma.
- We can solve these problems more easily if we work on them together.
- Bu sorunlar üzerinde birlikte çalışırsak daha kolay çözebiliriz.
- The butter spreads easily.
- Tereyağı kolayca yayılıyor.
- You should start from books similar to the ones you can already understand easily.
- Zaten kolayca anlayabildiğiniz kitaplara benzer kitaplardan başlamalısınız.
- She is easily moved to tears.
- O, kolayca gözyaşlarına boğulur.
- Tom solved the problem easily.
- Tom sorunu kolayca çözdü.
- Once you have formed a bad habit, you can't get rid of it easily.
- Bir kere kötü bir alışkanlık sahibi olunca, ondan kurtulmak kolay olmaz.
- Sami cries so easily.
- Sami çok kolay ağlıyor.
- He gets tired easily.
- O kolayca yorulur.
- That child's easily distracted.
- O çocuğun kolayca dikkati dağılır.
- No matter how hard you may try, you won't succeed so easily.
- Ne kadar uğraşırsan uğraş, o kadar kolay başaramazsın.
- Some people adjust easily.
- Bazı insanlar kolayca uyum gösterirler.
- Tom becomes bored easily.
- Tom kolayca sıkılır.
- I tire easily.
- Ben kolayca yorulurum.
- You can easily find the bank.
- Bankayı kolayca bulabilirsiniz.
- Tom won the race easily.
- Tom yarışı kolayca kazandı.
- Tom tires easily.
- Tom kolayca yorulur.
- She won't give up easily.
- O kolayca pes etmeyecek.
- Giants fall easily.
- Devler kolayca düşerler.
- No matter how hard you may try, you won't succeed so easily.
- Ne kadar çok denersen dene çok kolay bir şekilde başarılı olamayacaksın.
- I could easily fix that.
- Bunu kolayca halledebilirim.
- He solved the difficult problem easily.
- Zor problemi kolayca çözdü.
- Tom gets offended easily.
- Tom kolayca kırılır.
- He easily gets angry.
- O, kolayca öfkelenir.
- Old people catch colds easily.
- Yaşlı insanlar kolay üşütür.
- If you want, you can easily make it.
- Eğer istersen, kolayca yapabilirsin.
- I could easily have done that.
- Bunu kolayca yapabilirdim.
- If you catch a cold, you cannot easily get rid of it.
- Soğuk algınlığına yakalanırsanız, ondan kolayca kurtulamazsınız.
- Children are easily influenced by advertising.
- Çocuklar reklamlardan kolayca etkilenirler.
- I scare easily.
- Kolay korkarım.
- The troops easily put down the rebellion.
- Askerler isyanı kolayca bastırdı.
- You can't give up on me that easily.
- Benden bu kadar kolay vazgeçemezsin.
- Your car handles easily.
- Arabanız kolayca hareket ediyor.
- Your car handles easily.
- Senin araban kolay işler.
- Tom didn't give up easily.
- Tom kolay pes etmedi.
- This differential equation can be easily solved by Laplace transform.
- Bu diferansiyel denklem Laplace dönüşümü ile kolayca çözülebilir.
- Tom easily guessed Mary's password.
- Tom, Mary'nin şifresini kolayca tahmin etti.
- The daughter reads easily.
- Kız kolayca okur.
- Tom won't give up easily.
- Tom kolayca pes etmeyecek.
- Lead bends easily.
- Kurşun kolayca bükülür.
- Tom doesn't make friends easily.
- Tom kolayca arkadaşlar edinmez.
- I don't make friends easily.
- Kolay arkadaş edinmem.
- Tom makes friends easily.
- Tom kolayca arkadaş edinir.
- This house will let easily.
- Bu ev kolayca kiralanabilir.
- I'm not very easily impressed.
- Kolay etkilenen biri değilim.
- Good things are easily spoiled.
- İyi şeyler kolayca bozulur.
- Coolidge won the 1924 election easily.
- Coolidge 1924 seçimlerini kolayca kazandı.
- In summer meat easily goes bad; you must keep it in the refrigerator.
- Yazın et kolayca bozulur; onu buzdolabında saklamalısınız.
- Glass breaks easily.
- Cam kolayca kırılır.
- This meat cuts easily.
- Bu et kolay kesiliyor.
- The young adapt to change easily.
- Gençler değişime kolayca uyum sağlarlar.
- Everyone in America can easily have a gun if he wants it.
- Amerika'da herkes isterse kolayca silah sahibi olabilir.
- She catches colds easily.
- O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
- This is an easily controlled epidemic.
- Bu kolay kontrol edilebilir bir salgın.
- I get bored easily.
- Ben kolayca sıkılırım.
- Mary doesn't like men who get jealous easily like Tom.
- Mary Tom gibi kolayca kıskanan erkekleri sevmez.
- I can easily give up chocolate to lose weight.
- Kilo vermek için çikolatayı kolayca bırakabilirim.
- Tom easily convinced Mary that he was innocent.
- Tom kendisinin masum olduğu konusunda Mary'yi kolayca ikna etti.
- The teacher grades easily.
- Öğretmen kolayca not veriyor.
- The teacher grades easily.
- Öğretmen kolayca not verir.
- She's easily influenced.
- Kolay etkileniyor.
- The dog easily killed the cat.
- Köpek kediyi kolayca öldürdü.
- He tires easily.
- O kolayca yorulur.
- Everyone in America can easily have a gun if he wants it.
- Amerika'daki herkes, isterse kolayca silah sahibi olabilir.
- I solved the problem easily.
- Problemi kolayca hallettim.
- I can't be so easily fooled.
- Bu kadar kolay kandırılamam.
- This house will rent easily.
- Bu ev kolayca kiracı bulur.
- Tom will be able to find a job easily.
- Tom kolayca iş bulabilecek.
- I don't give up easily.
- Kolay pes etmem.
- Tom is easily offended.
- Tom kolayca kırılır.
- Giants fall easily.
- Giants kolayca yenilir.
- The attacker escaped easily.
- Saldırgan kolayca kaçtı.
- I don't scare that easily.
- O kadar kolay korkmam.
- The development of word-processors has enabled us to type Japanese easily.
- Kelime işlemcilerin gelişimi Japonca'yı kolayca yazmamızı sağladı.
- People Tom's age don't make new friends easily.
- İnsanlar Tom'un yaşında kolayca yeni arkadaşlar edinmezler.
- Tom scares easily.
- Tom kolayca korkar.
- Tom makes friends easily.
- Tom kolayca arkadaşlar edinir.
- I'm not the type that gives up so easily.
- Ben kolay pes eden bir tip değilim.
- She catches colds easily.
- Kolayca soğuk algınlığına yakalanıyor.
- I wouldn't have given up so easily.
- Ben olsam bu kadar kolay pes etmezdim.
- I could fix that easily.
- Bunu kolayca düzeltebilirim.
- My skin burns easily.
- Derim kolayca yanıyor.
- The virus can easily infect a healthy person.
- Virüs sağlıklı bir insanı kolayca enfekte edebilir.
- I'm easily amused.
- Kolayca eğleniyorum.
- This house will let easily.
- Bu ev kolayca kiraya verilir.
- He was easily influenced.
- Kolayca etkilenirdi.
- Wooden buildings catch fire easily.
- Ahşap binalar kolayca alev alır.
- Our team can easily beat your team in the first game.
- Takımımız ilk maçta sizin takımınızı kolayca yenebilir.
- Mistakes like these are easily overlooked.
- Böyle hatalar kolayca gözden kaçırılırlar.
- This town is so small that you can easily learn everyone's names.
- Bu kasaba o kadar küçük ki herkesin ismini kolayca öğrenebilirsin.
- Children are easily influenced by advertising.
- Çocuklar reklamlardan kolayca etkilenir.
- Old people get sick easily.
- Yaşlı insanlar kolayca hastalanır.
- Tom wouldn't give up so easily.
- Tom o kadar kolay pes etmez.
- Complex data is more easily interpreted through visualization.
- Karmaşık veri, görselleştirme yoluyla daha kolay yorumlanır.
- This is easily solved.
- Bu kolayca çözülür.
- Women are easily moved to tears.
- Kadınlar kolayca gözyaşlarına boğulur.
- Tom solved the problem easily.
- Tom problemi kolayca çözdü.
- He catches colds easily.
- Kolayca soğuk algınlığına yakalanır.
- Tom could easily have said no.
- Tom kolayca hayır diyebilirdi.
- The original and the copy are easily distinguished.
- Orijinal ve kopya kolayca ayırt edilirler.
- Cheese can easily be cut with a knife.
- Peynir bir bıçakla kolayca kesilebilir.
- That which is easily acquired is easily lost.
- Kolayca elde edilen şey kolayca kaybedilir.
- Horses are easily startled.
- Atlar kolayca ürkütülüyor.
- I cry easily.
- Ben kolay ağlarım.
- I cry easily.
- Kolayca ağlıyorum.
- The plane took off easily.
- Uçak kolayca kalkış yaptı.
- Tom could easily have said no.
- Tom kolayca hayır demiş olabilir.
- Tom answered all the questions easily.
- Tom bütün soruları kolayca cevapladı.
- Tom could find Mary's house easily.
- Tom, Mary'nin evini kolayca bulabildi.
- He solved the difficult problem easily.
- O, zor problemi kolayca çözdü.
- He can read English easily.
- İngilizceyi kolayca okuyabiliyor.
- She got off easily.
- Kolayca kurtuldu.
- The result is easily predicted.
- Sonuç kolayca tahmin edilebilirdir.
- This fabric stains easily.
- Bu kumaş kolay leke tutuyor.
- Tom could easily have said yes.
- Tom kolayca evet diyebilirdi.
- I'm easily influenced.
- Kolay etkilenirim.
- Tom is easily distracted.
- Tom'un kolayca dikkati dağılır.
- Tom gets tired easily.
- Tom kolayca yorulur.
- Coolidge won the 1924 election easily.
- Coolidge 1924 seçimini kolayca kazandı.
- I fall asleep easily while watching television.
- Televizyon izlerken kolayca uykuya dalıyorum.
- James Monroe easily won the election.
- James Monroe seçimi kolayca kazandı.
- Once you have formed a bad habit, you can't get rid of it easily.
- Kötü bir alışkanlık edindiğinizde, ondan kolayca kurtulamazsınız.
- Tom could have very easily waited for us.
- Tom kolay şekilde bizi bekleyebilirdi.
- Some people adjust easily.
- Bazı insanlar kolayca uyum sağlar.
- Tom won't be easily dissuaded.
- Tom kolayca caydırılmayacak.
- He could find her house easily.
- Evini kolayca bulabilirdi.
- Victory won't be achieved easily.
- Zafer kolay kazanılmayacak.
- I thought I would easily pass this test.
- Bu testi kolayca geçeceğimi sanmıştım.
- They tire easily.
- Kolayca yorulurlar.
- I wouldn't give up so easily.
- O kadar kolay pes etmezdim.
- Tom is easily startled.
- Tom kolayca korkutuluyor.
- I think Tom gave up too easily.
- Bence Tom çok kolay pes etti.
- We easily figured out the password.
- Şifreyi kolayca çözdük.
- I solved the problem easily.
- Sorunu kolayca çözdüm.
- Did you think I'd give up so easily?
- Bu kadar kolay pes edeceğimi mi sandın?
- Plastic does not break easily.
- Plastik, kolay kırılmaz.
- If you want, you can easily make it.
- İstersen, bunu kolayca yapabilirsin.
- This car has enough power to go up the mountain easily.
- Bu araba kolayca dağa çıkmak için yeterli güce sahiptir.
- Glass is a transparent and easily breakable material.
- Cam şeffaf ve kolay kırılabilir bir malzemedir.
- Tom gets scared easily.
- Tom kolayca korkar.
- Tom loses his temper easily.
- Tom kolayca öfkelenir.
- You give up too easily.
- Çok kolay pes ediyorsun.
- She's easily distracted.
- Onun kolayca dikkati dağılır.
- Tom easily convinced Mary that he was innocent.
- Tom, Mary'yi masum olduğuna kolayca ikna etti.
- Old people catch colds easily.
- Yaşlı insanlar kolay üşütürler.
- Tom isn't the kind of person who loses his temper easily.
- Tom kolay öfkelenen tarzda biri değildir.
- He will find the bus stop easily.
- Otobüs durağını kolayca bulur.
- This house will rent easily.
- Bu ev kolayca kiralanacak.
- He scares easily.
- Kolayca korkuyor.
- He scares easily.
- O kolayca korkar.
- That child's easily distracted.
- O çocuğun dikkati çok kolay dağılıyor.
- I am a flawed person, but these are flaws that can easily be fixed.
- Ben kusurlu bir insanım ama bunlar kolayca düzeltilebilecek kusurlar.
- He who loves much does not forgive easily.
- Çok seven kolay affetmez.
- I'm not giving up that easily.
- O kadar kolay pes etmeyeceğim.
- Tom gets lost easily.
- Tom kolayca kaybolur.
- You remember things more easily than me.
- Bazı şeyleri benden daha kolay hatırlıyorsun.
- This house will rent easily.
- Bu ev kolayca kiralanır.
- He isn't going to forgive me so easily.
- Beni o kadar kolay affetmeyecek.
- Maria's father is easily influenced.
- Maria'nın babası kolayca etkilenir.
- These two words are easily confused.
- Bu iki kelime kolayca karıştırılır.
- Be careful of what you say, for he's easily annoyed.
- Ne dediğine dikkat et, zira o kolayca sinirlenir.
- These two words are easily confused.
- Bu iki kelime kolayca karıştırılabilir.
- She's easily influenced.
- O kolayca etkilenir.
- I wouldn't have given up so easily.
- Bu kadar kolay vazgeçmezdim.
- Cardboard boxes rip easily.
- Karton kutular kolayca yırtılırlar.
- Zamenhof's books are not easily found.
- Zamenhof'un kitapları kolay bulunmaz.
- You'll be able to do that easily.
- Bunu kolayca yapabileceksiniz.
- Tom didn't give up easily.
- Tom kolayca vazgeçmedi.
- Tom did it easily.
- Tom kolayca yaptı.
- A woman in your situation could easily develop an ulcer.
- Sizin durumunuzdaki bir kadında kolayca ülser gelişebilir.
- I bleed easily when I am cut.
- Bri yerim kesildiğinde kolayca kanar.
- He is not a man to admit his mistakes easily.
- O, hatalarını kolayca kabul edecek bir adam değildir.
- They easily adapted to living abroad.
- Yurtdışında yaşamaya kolayca uyum sağladılar.
- One thing I don't like about the iPad is that you can't easily install apps that aren't available through Apple's App Store.
- iPad'de sevmediğim bir şey de Apple'ın App Store'unda bulunmayan uygulamaları kolayca yükleyememeniz.
- We can easily walk there.
- Orada kolayca yürüyebiliriz.
- Why are you giving up so easily?
- Neden bu kadar kolay pes ediyorsun?
- This road is so broad that buses can pass easily.
- Bu yol o kadar geniş ki, otobüsler kolayca geçebilir.
- My hair curls easily.
- Saçım kolayca ondüle yapılır.
- Tom is easily distracted.
- Tom'un dikkati kolayca dağılır.
- Tom did not make friends as easily as Mary.
- Tom Mary kadar kolay şekilde arkadaş edinmedi.
- Woods burn easily.
- Ağaçlar kolayca yanar.
- The problem with eggs is that they break easily.
- Yumurtalarla ilgili sorun, kolayca kırılmalarıdır.
- Cheese can easily be cut with a knife.
- Peynir bıçakla kolayca kesilebilir.
- A wooden house burns more easily than a stone house.
- Ahşap bir ev taş bir evden daha kolay yanar.
- Paper burns easily.
- Kağıt kolayca yanar.
- He easily gets angry.
- Kolayca sinirleniyor.
- That building can easily be seen from the other side of the room.
- O bina, odanın diğer tarafından kolayca görülebiliyor.
- Tom can't be so easily fooled.
- Tom o kadar kolay kandırılamaz.
- This can be easily proven.
- Bu kolayca kanıtlanabilir.
- The result is easily predicted.
- Sonuç kolayca tahmin edilebilir.
- He was beaten too easily.
- Çok kolay yenildi.
- My wife catches colds easily.
- Karım kolayca soğuk algınlığına yakalanır.
- I catch a cold easily.
- Kolayca nezle olurum.
- He who loves much does not forgive easily.
- Çok seven kişi kolay affetmez.
- You won't get rid of me that easily.
- Benden o kadar kolay kurtulamayacaksın.
- Old people catch colds easily.
- Yaşlı insanlar kolayca üşütür.
- He is not the sort of guy who gives in easily.
- Kolay pes eden biri değildir.
- I don't know why the management submitted to the striker's demands so easily.
- Yönetimin grevcinin taleplerine neden bu kadar kolay boyun eğdiğini bilmiyorum.
- I easily found his office.
- Ofisini kolayca buldum.
- He's very hot-tempered and can easily lose his temper.
- Çok öfkelidir ve kolayca kendini kaybedebilir.
- I'm not as easily impressed as you are.
- Ben senin kadar kolay şekilde etkilenmem.
- Some quartic equations can be easily decomposed into quadratics.
- Bazı dördüncü dereceden denklemler kolayca ikinci dereceden denklemlere ayrıştırılabilir.
- He was beaten too easily.
- Çok kolay mağlup oldu.
- Do you remember faces easily?
- Yüzleri kolayca hatırlar mısın?
- This material combusts easily.
- Bu malzeme kolayca yanıp tutuşur.
- Tom didn't make friends as easily as Mary.
- Tom Mary kadar kolay şekilde arkadaş edinmedi.
- I can't figure out this mathematics problem easily.
- Bu matematik problemini kolayca çözemem.
- I fall asleep easily while watching television.
- Televizyon izlerken, ben kolayca uykuya dalarım.
- He will find the bus stop easily.
- Otobüs durağını kolayca bulacaktır.
- Tom might not give up so easily.
- Tom o kadar kolay pes etmeyebilir.
- I can't be killed so easily.
- Bu kadar kolay öldürülemem.
- I get tired easily.
- Kolayca yoruluyorum.
- Cheese cuts easily with a knife.
- Peynir, bir bıçak ile kolayca kesilir.
- You're not getting away from me that easily, Tom.
- Benden o kadar kolay kurtulamazsın, Tom.
- Horses are easily spooked.
- Atlar kolayca ürkütülür.
- That which is no longer visible is easily forgotten.
- Artık görünmeyen şey kolayca unutulur.
- Tom is easily startled.
- Tom kolayca ürker.
- Woods burn easily.
- Ahşap kolayca yanar.
- You can find the Big Dipper easily.
- Büyük Ayıyı kolayca bulabilirsin.
- A freshly baked cake doesn't cut easily.
- Yeni pişirilmiş bir kek kolayca kesilmez.
- This room heats easily.
- Bu oda kolayca ısınıyor.
- Old people get sick easily.
- Yaşlı insanlar kolay hastalanır.
- You can find the Big Dipper easily.
- Büyük Ayı'yı kolayca bulabilirsin.
- Complex data is more easily interpreted through visualization.
- Karmaşık veriler görselleştirme yoluyla daha kolay yorumlanır.
- Cheese doesn't digest easily.
- Peynir kolay sindirilmiyor.
- He won the race easily.
- Yarışı kolayca kazandı.
- This town is so small that you can easily learn everyone's names.
- Bu kasaba o kadar küçüktür ki herkesin ismini kolayca öğrenebilirsin.
- I don't like people who get angry easily.
- Kolay öfkelenen insanlardan hoşlanmam.
- My mother is easily moved to tears.
- Annem kolayca gözyaşlarına boğulur.
- This stain won't come out easily.
- Bu leke kolay çıkmaz.
- In bad weather, one can easily catch a cold.
- Kötü havalarda insan kolayca üşütebilir.
- Don't give up so easily.
- Bu kadar kolay pes etme.
- Do you remember faces easily?
- Yüzleri kolayca hatırlar mısınız?
- What are some high cholesterol foods that you can easily avoid eating?
- Yemekten kolayca kaçınabileceğiniz bazı yüksek kolesterollü yiyecekler nelerdir?
- Cheese doesn't digest easily.
- Peynir kolayca sindirilmez.
- That may easily have been a mistake.
- O kolayca bir hata olabilirdi.
- Tom was easily influenced.
- Tom kolayca etkileniyordu.
- It was easily resolved.
- Kolayca çözüldü.
- You can easily identify Tom because he is very tall.
- Tom'u kolayca tanıyabilirsiniz çünkü çok uzun boyludur.
- Horses are easily startled.
- Atlar kolay ürker.
- Don't think you're gonna get rid of me that easily.
- Benden bu kadar kolayca kurtulacağını sanma.
- Antelopes can easily outrun lions.
- Antiloplar aslanları kolayca geçebilir.
- She did it easily.
- Kolayca yaptı.
- Success doesn't come easily.
- Başarı kolayca gelmiyor.
- The machine is so delicate that it easily breaks.
- Makine o kadar hassas ki kolayca bozuluyor.
- He is not the sort of guy who gives in easily.
- O, kolay pes eden bir tip değildir.
- This meat cuts easily.
- Bu et kolayca kesiliyor.
- I'm not as easily impressed as you are.
- Senin kadar kolay etkilenmiyorum.
- Plastic does not break easily.
- Plastik, kolayca kırılmaz.
- He catches colds very easily.
- O kolayca soğuk algınlığına yakalanır.
- Tom has a very fair complexion and burns easily in the sun.
- Tom'un çok açık bir teni var ve güneşte kolayca yanıyor.
- Tom gives up too easily.
- Tom çok kolay pes ediyor.
- Do you remember faces easily?
- Yüzleri kolay hatırlar mısınız?
- I expect her to pass the examination easily.
- Sınavı kolayca geçmesini bekliyorum.
- The password was easily noticeable.
- Şifre kolayca fark edilebilirdi.
- Tom is not easily satisfied.
- Tom kolayca tatmin olmaz.
- She managed to get what she desired easily.
- İstediğini kolayca elde etmeyi başardı.
- I knew you could beat Tom easily.
- Tom'u kolayca yenebileceğini biliyordum.
- It's easily done.
- Bu kolayca yapılır.
- This stain won't come out easily.
- Bu leke kolay çıkmayacak.
- People want to find happiness easily.
- İnsanlar mutluluğu kolayca bulmak istiyor.
- We can't give up that easily.
- O kadar kolay vazgeçemeyiz.
- Have you always given up so easily?
- Her zaman bu kadar kolay vazgeçtin mi?
- Why are you giving up so easily?
- Neden bu kadar kolay vazgeçiyorsun?
- The student's cheating was easily caught out.
- Öğrencinin kopya çektiği kolayca anlaşıldı.
- People want to find happiness easily.
- İnsanlar mutluluğu kolayca bulmak isterler.
- You won't get it so easily.
- Onu çok kolay almayacaksın.
- The original and the copy are easily distinguished since the one is much more vivid than the other.
- Biri diğerinden çok daha canlı olduğu için orijinal ve kopya kolayca ayırt edilebilir.
- The homework was easily done.
- Ödev kolayca yapıldı.
- Once you've formed a bad habit, you can't get rid of it easily.
- Bir kere kötü bir alışkanlık sahibi olunca ondan kurtulmak kolay olmaz.
- Antelopes can easily outrun lions.
- Antiloplar kolayca aslanlardan kaçabilirler.
- If you want, you can easily do it.
- Eğer istersen, kolayca yapabilirsin.
- Do you get short of breath easily when walking?
- Yürürken kolayca nefes darlığı çekiyor musunuz?
- I could fix that easily.
- Onu kolayca onarabilirim.
- Tom was easily defeated.
- Tom kolayca yenildi.
- I could easily have done that.
- Onu kolayca yapabilirdim.
- Mary doesn't like men who get jealous easily like Tom.
- Mary, Tom gibi kolayca kıskanan erkeklerden hoşlanmaz.
- Do you remember faces easily?
- Yüzleri kolayca hatırlıyor musunuz?
- It's foolish taking a taxi when you can easily walk to the station.
- İstasyona kolayca yürüyebilecekken taksiye binmek aptallık.
- He catches colds easily.
- O kolayca soğuk algınlığına yakalanır.
- I can easily give up chocolate to lose weight.
- Zayıflamak için çikolatadan kolayca vazgeçebilirim.
- We forget our faults easily if no one knows them as well as us.
- Hatalarımızı kimse bizim kadar iyi bilmezse kolayca unuturuz.
- I found the book easily though it was dark in the room.
- Oda karanlık olmasına rağmen kitabı kolayca buldum.
- Did you think I'd give up so easily?
- O kadar kolay vazgeçeceğimi mi düşünüyordun?
- Some quartic equations can be easily decomposed into quadratics.
- Bazı kuartik denklemler kolayca kuadratiklere ayrıştırılabilir.
- This device made it possible to turn sea-water into fresh water easily.
- Bu cihaz deniz suyunu kolayca temiz suya dönüştürmeyi mümkün kılmıştır.
- My wife catches colds easily.
- Karım soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
- Tom was easily influenced.
- Tom kolayca etkilendi.
- She got off easily.
- O kolayca indi.
- I hope that he will find his way easily.
- Umarım yolunu kolayca bulur.
- He answered my question easily.
- Soruma kolayca cevap verdi.
- World War One did not end quickly or easily.
- Birinci Dünya Savaşı çabuk ya da kolay bitmedi.
- You should be able to do that easily.
- Bunu kolayca yapabilirsin.
- We can easily walk there.
- Oraya kolayca yürüyebiliriz.
- This cloth tears easily.
- Bu kumaş kolayca yırtılır.
- I'm easily bored.
- Kolayca sıkılırım.
- Our team can easily beat your team in the first game.
- İlk oyunda takımımız takımınızı kolayca yenebilir.
- He's very hot-tempered and can easily lose his temper.
- O çok sıcak huyludur ve kolayca öfkesini kaybedebilir.
- The virus can easily infect a healthy person.
- Virüs sağlıklı bir insana kolayca bulaşabilir.
- Children catch colds easily.
- Çocuklar kolay üşütür.
- I could easily fix that.
- Onu kolayca onarabilirim.
- He gets tired easily.
- Kolayca yoruluyor.
- This paint comes off easily.
- Bu boya kolay çıkar.
- Mary loses her temper easily.
- Mary, kolayca sinirleniyor.
- Tom will be able to find a job easily.
- Tom kolayca iş bulabilecektir.
- This room heats easily.
- Bu oda kolayca ısınır.
- Be careful of what you say, for he's easily annoyed.
- Söylediklerinize dikkat edin, çünkü kolayca sinirlenir.
- He answered my question easily.
- O, sorumu kolayca yanıtladı.
- Tom isn't the kind of person who loses his temper easily.
- Tom kolay öfkelenen bir insan değil.
- Her skin burns easily.
- Cildi kolayca yanıyor.
- He was easily deceived and gave her some money.
- Kolayca kandırıldı ve ona biraz para verdi.
- I'm not easily offended.
- Kolay gücenmem.
- Have you always given up so easily?
- Hep bu kadar kolay mı pes edersin?
- Tom isn't easily surprised.
- Tom kolayca şaşırmaz.
- People suffering from low level of blood sugar disorder, because they lack the power to suppress their emotions, get easily frightened and angry.
- Kan şekeri düşüklüğü çeken insanlar, duygularını bastırma gücünden yoksun oldukları için kolayca korkup öfkelenirler.
- This fabric stains easily.
- Bu kumaş kolayca lekelenir.
- Tom catches colds easily.
- Tom kolayca soğuk algınlığına yakalanır.
- She easily catches cold.
- O kolayca soğuk alır.
- Her feelings are easily hurt.
- Duyguları kolay inciniyor.
- The plane took off easily.
- Uçak kolayca kalktı.
- The original and the copy are easily distinguished since the one is much more vivid than the other.
- Biri diğerinden çok daha canlı olduğundan, orijinal ve kopya kolayca ayırt edilirler.
- Italians don't give up easily.
- İtalyanlar kolayca pes etmez.
- Tom is easily controlled.
- Tom kolayca kontrol edilir.
- Our team could easily have brought home the bacon, if it weren't for the team's best man being injured.
- Takımın en iyi adamı sakatlanmasaydı, takımımız kolayca başarılı olabilirdi.
- Tom easily won.
- Tom kolayca kazandı.
- Tom easily guessed Mary's password.
- Tom Mary'nin şifresini kolayca tahmin etti.
- Don't give up so easily.
- Bu kadar kolay vazgeçmeyin.
- This is an easily controlled epidemic.
- Bu kolayca kontrol edilecek bir salgındır.
- My skin burns easily.
- Cildim kolayca yanar.
- Once you've formed a bad habit, you can't get rid of it easily.
- Kötü alışkanlığa bir bulaşırsan, ondan kolayca kurtulamazsın.
- You'll be able to do that easily.
- Onu kolayca yapabileceksiniz.
- You don't give up too easily, do you?
- Kolayca pes etmiyorsun, demi?
- He was easily influenced.
- O, kolayca etkilendi.
- I thought I would easily pass this test.
- Ben bu testi kolayca geçebileceğimi düşündüm.
- She easily catches cold.
- Kolayca soğuk algınlığına yakalanıyor.
- The house has been easily sold.
- Ev kolayca satıldı.
- Anyone can do it easily.
- Herkes kolayca yapabilir.
- I wouldn't give up so easily.
- Ben olsam o kadar kolay pes etmezdim.
- We can solve this problem easily.
- Bu sorunu kolayca çözebiliriz.
- The daughter reads easily.
- Kızı kolay okuyor.
- Tom is easily influenced.
- Tom kolayca etkilenir.
- Houses built with wood burn more easily than houses built out of stone.
- Ahşaptan yapılmış evler taştan yapılmış evlerden daha kolay yanar.
- I did that easily.
- Bunu kolayca yaptım.
- A fool and his money are easily parted.
- Bir aptal ve parası kolayca ayrılır.
- He can read English easily.
- O kolayca İngilizce okuyabilir.
- This car has enough power to go up the mountain easily.
- Bu araba dağa kolayca çıkacak güce sahip.
- You should be able to read this book easily.
- Bu kitabı kolayca okuyabilirsin.
- My hair curls easily.
- Saçlarım kolayca kıvrılır.
- I can easily read Spanish.
- İspanyolcayı kolayca okuyabiliyorum.
- I can easily touch my toes.
- Ayak parmaklarıma kolayca dokunabilirim.
- They easily adapted to living abroad.
- Yurt dışında yaşamaya kolayca adapte oldular.
- Mistakes like these are easily overlooked.
- Bu gibi hatalar kolayca gözden kaçabilir.
- Victory won't be achieved easily.
- Zafer kolayca elde edilmez.
- He won't forgive me so easily.
- Beni öyle kolay affetmeyecek.
- You've got to be careful what you say to people who are easily offended.
- Kolayca kırılabilen insanlara ne söylediğine dikkat etmelisin.
- Tom doesn't give up easily, does he?
- Tom kolay pes etmez, değil mi?
- I hope this comes off easily.
- Umarım bu kolayca çıkar.
- He easily gets angry nowadays.
- Bugünlerde kolayca sinirleniyor.
- The troops easily put down the rebellion.
- Birlikler isyanı kolayca bastırdı.
- How can I learn English easily?
- İngilizceyi nasıl kolayca öğrenebilirim?
- I found the book easily though it was dark in the room.
- Odada hava karanlık olmasına rağmen kitabı kolayca buldum.
- If you want, you can easily do it.
- İstersen, bunu kolayca yapabilirsin.
- This child solved the complicated mathematics problem easily.
- Bu çocuk karmaşık matematik problemini kolayca çözdü.
- Her feelings are easily hurt.
- Onun duyguları kolayca incinir.
- Tom has a very fair complexion and burns easily in the sun.
- Tom'un çok açık bir teni var ve güneşte kolayca yanar.
- If you can't explain it easily, you don't yet understand it.
- Eğer kolayca açıklayamıyorsanız, henüz anlamamışsınız demektir.
- Tom will get re-elected easily.
- Tom kolayca yeniden seçilecek.
- My brother-in-law easily loses his temper from trivial matters.
- Kayınbiraderim önemsiz şeyler yüzünden kolayca öfkelenir.
- Are you easily frustrated?
- Kolayca sinirlenir misin?
- Mary is a girl who gets emotional easily.
- Mary kolayca duygusallaşan bir kızdır.
- Easily find the best prices for your train trip.
- Tren seyahatiniz için en iyi fiyatları kolayca bulun.
- She is easily moved to tears.
- Kolayca gözyaşlarına boğuluyor.
- Scientists can easily compute the distance between planets.
- Bilim insanları gezegenler arasındaki mesafeyi kolayca hesaplayabilmektedir.
- If you catch a cold, you cannot easily get rid of it.
- Soğuk algınlığına yakalanırsanız kolay atlatamazsınız.
- A bad habit is easily acquired.
- Kötü bir alışkanlık kolay edinilir.
- I was easily taken in by his smooth talk.
- Onun tatlı diline kolayca kanmıştım.
- Tom doesn't give up easily.
- Tom kolayca pes etmez.
- Tom easily learned the basic rules of the game.
- Tom oyunun temel kurallarını kolayca öğrendi.
- Lead is easily bent.
- Lead kolayca bükülebilir.
- Lead is easily bent.
- Kurşun kolayca eğilir.
- He loses his temper so easily that everybody avoids him.
- O kadar kolay öfkeleniyor ki herkes ondan kaçıyor.
- You don't give up too easily, do you?
- Kolay pes etmiyorsun, değil mi?
- Tom gets embarrassed easily.
- Tom kolayca mahcup olur.
- They moved to New York, but adapted easily to their new surroundings.
- New York'a taşındılar ama yeni çevrelerine kolayca uyum sağladılar.
- Our team could easily have brought home the bacon, if it weren't for the team's best man being injured.
- Takımın en iyi adamı yaralanmasaydı, takımımız kolayca başarabilirdi.
- Her skin burns easily.
- Onun cildi kolayca yanar.
Show More (504)
|