easily - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
easily kolayca adv.
  • This is not a long list, easily available in translation in all languages!
  • Bu uzun bir liste değil, tüm dillerde kolayca tercüme edilebilir!
  • The reality on the ground does not reflect the elite in Kabul that we easily get in touch with.
  • Sahadaki gerçeklik, Kabil'de kolayca temas kurabildiğimiz elit kesimi yansıtmıyor.
  • I would like to speak in French, if I may, so that I can make myself understood more easily.
  • İzin verirseniz Fransızca konuşmak istiyorum, böylece kendimi daha kolay ifade edebilirim.
Show More (504)
easily kolaylıkla adv.
  • Removal of the technical barriers has to be our prime objective and can be considered easily attainable.
  • Teknik engellerin kaldırılması öncelikli hedefimiz olmalı ve kolaylıkla ulaşılabilir olarak değerlendirilmelidir.
  • They can easily be quantified but have been disguised for purely dogmatic reasons.
  • Kolaylıkla sayısallaştırılabilirler ancak tamamen dogmatik nedenlerle gizlenmişlerdir.
  • The disease could easily happen again anywhere in Europe.
  • Bu hastalık Avrupa'nın herhangi bir yerinde kolaylıkla yeniden ortaya çıkabilir.
Show More (41)
easily kolay kolay adv.
  • The memory of such flames cannot easily be snuffed from the mind, or from the landscape.
  • Bu tür alevlerin anısı zihinlerden ya da manzaradan kolay kolay silinemez.
  • So you can see that we are talking numbers which are not easily disregarded.
  • Dolayısıyla kolay kolay göz ardı edilemeyecek rakamlardan bahsettiğimizi görebilirsiniz.
  • A strong woman doesn't get easily disturbed by these things.
  • Güçlü bir kadın böyle şeylerden kolay kolay rahatsız olmaz.
Show More (29)
easily rahatlıkla adv.
  • Today, I can easily outline the argument that I put forward at that time.
  • Bugün, o zaman öne sürdüğüm argümanı rahatlıkla özetleyebilirim.
  • The Commission can therefore take the criticism easily.
  • Komisyon bu nedenle eleştirileri rahatlıkla göğüsleyebilir.
  • By means of this peace he would be able to realize some plans easily.
  • Bu sulh sayesinde bazı planlarını rahatlıkla gerçekleştirebilecekti.
Show More (10)
easily rahat adv.
  • Tom won the race easily.
  • Tom yarışı rahat kazandı.
  • The light is too dim for me to read easily.
  • Işık çok loş olduğu için rahat okuyamıyorum.
Show More (-1)
easily rahatça adv.
  • I can easily wait till tomorrow.
  • Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.
Show More (-2)