1 |
escape |
kaçmak |
v. |
|
- A prisoner escaped from the high-security prison.
- Bir mahkum yüksek güvenlikli hapishaneden kaçtı.
- Everyone started to laugh when a funny noise escaped from his mouth.
- Ağzından komik bir ses kaçınca herkes gülmeye başladı.
- Other Asian countries, including Cambodia or North Korea, did not escape the UN committee's condemnation either.
- Kamboçya ve Kuzey Kore gibi diğer Asya ülkeleri de BM komitesinin kınamasından kaçamadı.
- Asylum seekers are desperate people escaping in many cases war, violence and torture.
- Sığınmacılar çoğu durumda savaş, şiddet ve işkenceden kaçan çaresiz insanlardır.
- In Europe too, countries can be found where it is possible to escape security measures in flights to the EU.
- Avrupa'da da AB'ye uçuşlarda güvenlik tedbirlerinden kaçmanın mümkün olduğu ülkeler bulunabilir.
- Nor does a proven healthy product, such as olive oil, escape the European Union's eternal anti-farming policy.
- Zeytinyağı gibi sağlıklı olduğu kanıtlanmış bir ürün de Avrupa Birliği'nin ebedi tarım karşıtı politikasından kaçamıyor.
- Other Asian countries, including Cambodia or North Korea, did not escape the UN committee's condemnation either.
- Kamboçya ve Kuzey Kore de dahil olmak üzere diğer Asya ülkeleri de BM komitesinin kınamasından kaçamadı.
- We could support them in another report dealing with those escaping from hunger or environmental disasters.
- Açlıktan veya çevresel felaketlerden kaçanlarla ilgili başka bir raporda onları destekleyebiliriz.
- The countries of eastern and central Europe are joining the Union to escape that sort of policy.
- Doğu ve Orta Avrupa ülkeleri bu tür bir politikadan kaçmak için Birliğe katılmaktadır.
- The testimony of those North Koreans who have managed to escape has been rejected as lies.
- Kaçmayı başaran Kuzey Korelilerin ifadeleri yalan olduğu gerekçesiyle reddedildi.
- In Europe too, countries can be found where it is possible to escape security measures in flights to the EU.
- Avrupa'da da AB'ye yapılan uçuşlarda güvenlik önlemlerinden kaçmanın mümkün olduğu ülkeler bulunabilir.
- In the end in 1959 I had to escape from Tibet so that I could continue to serve the people of Tibet.
- Sonunda 1959'da Tibet halkına hizmet etmeye devam edebilmek için Tibet'ten kaçmak zorunda kaldım.
- Democracy means taking up this challenge, and not a single elected representative or government can escape that fact.
- Demokrasi bu meydan okumayı üstlenmek demektir ve seçilmiş tek bir temsilci ya da hükümet bile bu gerçekten kaçamaz.
- The countries of eastern and central Europe are joining the Union to escape that sort of policy.
- Doğu ve Orta Avrupa ülkeleri bu tür bir politikadan kaçmak için Birliğe katılıyor.
- Those escaping from war and torture do not need to be welcomed by barbed wire and armed guards.
- Savaştan ve işkenceden kaçanların dikenli teller ve silahlı korumalar tarafından karşılanmasına gerek yoktur.
- The ESA is fortunate in that it escapes the cumbersome bureaucracy of paralysing procedures.
- ESA, felç edici prosedürlerin hantal bürokrasisinden kaçtığı için şanslıdır.
- They take terrible risks with their lives and the lives of their children in order to escape persecution or penury.
- Zulümden veya sefaletten kaçmak için hayatlarını ve çocuklarının hayatlarını korkunç risklere atıyorlar.
- This is another negative command that keeps the victim from escaping.
- Bu, kurbanın kaçmasını engelleyen bir başka olumsuz komuttur.
- Jerico takes the flash drive containing the wormhole program to the airfield where Heimdahl is attempting an escape.
- Jerico solucan deliği programını içeren flaş belleği Heimdahl'ın kaçmaya çalıştığı havaalanına götürüyor.
- Not even light would be fast enough to escape your mass.
- Işık bile kütlenizden kaçacak kadar hızlı olamaz.
- Not even light would be fast enough to escape your mass.
- Işık bile sizin kütlenizden kaçmaya yetecek kadar hızlı olamaz.
- Running unthinkingly through the city will only waste time and allow them to escape.
- Şehirde düşünmeden koşmak sadece zaman kaybettirir ve ve onların kaçmasını sağlar.
- He escaped under cover of the darkness.
- O, karanlıktan faydalanarak kaçtı.
- We shouldn't have let Tom escape.
- Tom'un kaçmasına izin vermemeliydik.
- Tom wanted to escape.
- Tom kaçmak istedi.
- This little girl let the birds escape.
- Bu küçük kız kuşların kaçmasına izin verdi.
- Tom attempted to escape from jail.
- Tom hapishaneden kaçmaya çalıştı.
- I escaped from the detention center.
- Ben ıslah evinden kaçtım.
- The thief escaped with my bike.
- Hırsız, benim bisikletimle kaçtı.
- He managed to escape from the room where his kidnappers had kept him locked up.
- Kendisini kaçıranların onu kilitli tuttuğu odadan kaçmayı başardı.
- Tom was able to escape.
- Tom kaçmayı başardı.
- Why didn't you help her escape?
- Neden onun kaçmasına yardım etmedin.
- Why didn't you help us escape?
- Neden kaçmamıza yardım etmedin?
- Tom is going to escape.
- Tom kaçacak.
- Tom attempted to escape.
- Tom kaçmaya çalıştı.
- I didn't help them escape.
- Onların kaçmasına yardım etmedim.
- I won't try to escape.
- Ben kaçmaya çalışmayacağım.
- Of the 23 who were arrested, four escaped.
- Tutuklanan 23 kişiden dördü kaçtı.
- Layla wanted to escape at any cost.
- Layla ne pahasına olursa olsun kaçmak istedi.
- Tom was unable to escape.
- Tom kaçamadı.
- Sami said it was impossible to escape from that jail.
- Sami o hapishaneden kaçmanın imkansız olduğunu söyledi.
- They wanted to escape on vacation.
- Tatilde kaçmak istediler.
- Tom struggled with his assailant and managed to escape.
- Tom saldırganla mücadele etti ve kaçmayı başardı.
- He escaped under cover of the darkness.
- Karanlıktan faydalanarak kaçtı.
- I'm not letting you escape from here.
- Buradan kaçmana izin vermeyeceğim.
- You must escape.
- Kaçman lazım.
- I helped her escape.
- Onun kaçmasına yardım ettim.
- We have to escape.
- Kaçmak zorundayız.
- It is no use trying to escape.
- Kaçmaya çalışmanın faydası yok.
- He managed to escape.
- Kaçmayı başardı.
- I didn't help her escape.
- Onun kaçmasına yardım etmedim.
- Tom escaped on Monday.
- Tom pazartesi günü kaçtı.
- By good fortune, they escaped.
- Şans eseri kaçtılar.
- I didn't help him escape.
- Kaçmasına yardım etmedim.
- Whoever wants to retain everything lets everything escape.
- Her şeyi elinde tutmak isteyen kişi her şeyin kaçmasına neden olur.
- The only way to escape air pollution is to live in the middle of nowhere.
- Hava kirliliğinden kaçmanın tek yolu ıssız bir yerde yaşamak.
- There's no way to escape.
- Kaçmanın bir yolu yok.
- Tom was trying to escape.
- Tom kaçmaya çalışıyordu.
- How he escaped still puzzles us.
- Nasıl kaçtığı hâlâ kafamızı kurcalıyor.
- I wasn't able to escape.
- Kaçamadım.
- How did you manage to escape?
- Nasıl kaçmayı başardınız?
- Make sure that the dog does not escape.
- Köpeğin kaçmamasını sağla.
- When poverty knocks at your frontdoor, loves escapes through the backdoor.
- Yoksulluk ön kapını çaldığında sevgi arka kapıdan kaçar.
- She escaped with her mother to Canada.
- Annesiyle birlikte Kanada'ya kaçtı.
- Tom escaped from the dungeon.
- Tom zindandan kaçtı.
- No one was able to escape.
- Hiç kimse kaçamadı.
- Why did you help her escape?
- Neden onun kaçmasına yardım ettin?
- A prisoner escaped from the prison.
- Bir mahkum hapishaneden kaçtı.
- I won't let them escape.
- Ben onların kaçmalarına izin vermeyeceğim.
- Mary managed to escape from the sinking van.
- Mary batan kamyonetten kaçmayı başardı.
- Tom described how he was able to escape from the locked room.
- Tom kilitli odadan nasıl kaçabildiğini anlattı.
- We can't let them escape.
- Onların kaçmalarına izin veremeyiz.
- Others came to escape religious persecution.
- Diğerleri dini zulümden kaçmak için geldi.
- We cannot let them escape.
- Onların kaçmasına izin veremeyiz.
- I didn't help him escape.
- Onun kaçmasına yardım etmedim.
- The prisoner escaped from prison.
- Mahkûm cezaevinden kaçtı.
- Try to escape.
- Kaçmaya çalış.
- No one can escape.
- Kimse kaçamaz.
- The thief escaped with my bike.
- Hırsız bisikletimi alıp kaçtı.
- He gave an account of how he had escaped.
- O, nasıl kaçtığını açıklamak durumunda kaldı.
- Tom is escaping.
- Tom kaçıyor.
- Tom and John concocted a plan to escape from the detention camp.
- Tom ve John toplama kampından kaçmak için bir plan kurdular.
- They escaped.
- Onlar kaçtılar.
- If Tom escapes, it'll be your fault.
- Eğer Tom kaçarsa, bu senin hatan olur.
- The newspaper said that a lion escaped from the zoo, and that it could now be in any part of the city.
- Gazete, bir aslanın hayvanat bahçesinden kaçtığını ve artık şehrin herhangi bir yerinde olabileceğini söyledi.
- He admitted that he wanted to escape from here.
- Buradan kaçmak istediğini itiraf etti.
- Do you know how Tom escaped?
- Tom'un nasıl kaçtığını biliyor musun?
- Tom narrowly escaped being hit.
- Tom çarpılmaktan güç bela kaçtı.
- Brian regrets starting a relationship with her and wants to escape from her.
- Brian, onunla bir ilişkiye başladığı için pişman ve ondan kaçmak istiyor.
- Tom didn't want to escape.
- Tom kaçmak istemedi.
- I was arrested because I helped him escape.
- Kaçmasına yardım ettiğim için tutuklandım.
- The cat escaped.
- Kedi kaçtı.
- Tom refused to help Mary escape.
- Tom Mary'nin kaçmasına yardım etmeyi reddetti.
- Some prisoners have escaped from the jail.
- Bazı mahkumlar hapishaneden kaçtı.
- You'll never escape that way.
- Asla o şekilde kaçamayacaksın.
- Layla escaped the crime scene.
- Leyla olay yerinden kaçtı.
- Tom bribed Mary to let him escape custody.
- Tom, gözaltından kaçması için Mary'ye rüşvet verdi.
- The criminal escaped from the prison.
- Suçlu hapisten kaçtı.
- Three long-term inmates of the state penitentiary have just escaped.
- Devlet ceza evinden üç uzun dönem mahkum kaçtı.
- Have they escaped?
- Kaçtılar mı?
- No one ever escapes from this prison.
- Bu hapishaneden hiç kimse kaçmaz.
- We didn't help them escape.
- Kaçmalarına yardım etmedik.
- The prisoners tried to escape.
- Mahkumlar kaçmaya çalıştı.
- His escape attempt was successful.
- Kaçma girişimi başarılı oldu.
- They won't let Tom escape.
- Onlar Tom'un kaçmasına izin vermeyecekler.
- Tom managed to escape from the room where his kidnappers had kept him locked up.
- Tom onu kaçıranların kilitli tuttuğu odadan kaçmayı başardı.
- Tom doesn't want to escape.
- Tom kaçmak istemiyor.
- I have no idea how he escaped.
- Onun nasıl kaçtığı hakkında hiç fikrim yok.
- Tom attempted to escape.
- Tom kaçmaya kalkıştı.
- Tom was desperate to escape.
- Tom kaçmak için yanıp tutuşuyordu.
- Like our captain used to say, it's too late to escape when the sharks are eating your legs.
- Kaptanımızın söylediği gibi, köpek balıkları bacaklarınızı yiyorsa kaçmak için çok geçtir.
- I helped them escape.
- Onların kaçmasına yardım ettim.
- Tom helped us escape.
- Tom kaçmamıza yardım etti.
- The robber escaped being punished.
- Soyguncu cezalandırılmaktan kaçtı.
- We all thought that Tom had escaped.
- Hepimiz Tom'un kaçtığını düşündük.
- The attacker escaped.
- Saldırgan kaçtı.
- I had no chance to escape.
- Kaçmak için hiç şansım yoktu.
- He made for the door and tried to escape.
- Kapıya yöneldi ve kaçmaya çalıştı.
- Tom managed to escape just in time.
- Tom tam zamanında kaçmayı başardı.
- How did you escape?
- Nasıl kaçtın?
- Tom escaped by the skin of his teeth.
- Tom kıl payı kaçtı.
- Layla escaped her attackers.
- Layla ona saldıranlardan kaçtı.
- The dog is trying to escape.
- Köpek kaçmaya çalışıyor.
- It's no use trying to escape.
- Kaçmaya çalışmanın da faydası yok.
- I won't try to escape.
- Kaçmaya çalışmayacağım.
- I didn't try to escape.
- Kaçmaya çalışmadım.
- Like our captain used to say, it's too late to escape when the sharks are eating your legs.
- Kaptanımızın dediği gibi, köpekbalıkları bacaklarınızı yerken kaçmak için çok geçtir.
- Are you trying to escape?
- Kaçmaya mı çalışıyorsun?
- We didn't help Tom escape.
- Tom'un kaçmasına yardım etmedik.
- Tom didn't even try to escape.
- Tom kaçmaya bile çalışmadı.
- He had scarcely escaped when he was recaptured.
- Tekrar yakalandığında kaçmak üzereydi.
- Tom escaped with the briefcase.
- Tom evrak çantası ile kaçtı.
- It's too late to shut the barn door after the horse has escaped.
- At kaçtıktan sonra ahır kapısını kapatmak için çok geç.
- We can't let Tom escape.
- Tom'un kaçmasına izin veremeyiz.
- He managed to escape from the room where his kidnappers had kept him locked up.
- Fidyecilerin kendisini kilitlediği odadan kaçmayı başardı.
- We don't want all the prisoners to escape, do we?
- Bütün mahkumların kaçmasını istemeyiz, değil mi?
- You betrayed me and then you escaped.
- Bana ihanet ettin ve sonra kaçtın.
- Layla used drugs to escape.
- Layla kaçmak için uyuşturucu kullandı.
- We have to escape.
- Kaçmamız gerekiyor.
- He failed to escape from the fire and burned to death.
- Yangından kaçamadı ve yanarak öldü.
- Tom helped Mary escape from jail.
- Tom Mary'nin hapishaneden kaçmasına yardım etti.
- We didn't help them escape.
- Biz onların kaçmasına yardım etmedik.
- Mary managed to escape from the sinking van.
- Mary batan minibüsten kaçmayı başardı.
- Life escapes from me in every breath.
- Her nefes alışımda hayat benden kaçıyor.
- They won't let Tom escape.
- Tom'un kaçmasına izin vermeyecekler.
- Try to escape.
- Kaçmaya çalışın.
- Tom can probably help us escape.
- Tom muhtemelen kaçmamıza yardım edebilir.
- They can't escape.
- Kaçamazlar.
- I wasn't able to escape.
- Ben kaçamadım.
- Tom helped me escape.
- Tom kaçmama yardım etti.
- I finally escaped.
- Sonunda kaçtım.
- Tom helped me escape.
- Tom kaçmamda yardımcı oldu.
- He attempted to escape.
- Kaçmaya çalıştı.
- You will not escape.
- Kaçmayacaksın.
- Tom wants to escape.
- Tom kaçmak istiyor.
- Tom helped Mary escape.
- Tom, Mary'nin kaçmasına yardım etti.
- Why didn't you help me escape?
- Neden kaçmama yardım etmedin?
- We must escape.
- Kaçmalıyız.
- We can't escape.
- Kaçamayız.
- I helped him escape.
- Kaçmalarına yardım ettim.
- How he escaped still puzzles us.
- Onun nasıl kaçtığı hâlâ bizi şaşırtıyor.
- Tom escaped from the castle, disguised as a woman.
- Tom kadın kılığına girerek şatodan kaçtı.
- Dan couldn't escape with the money.
- Dan para ile kaçamadı.
- Tom was able to escape from the burning plane.
- Tom yanan uçaktan kaçmayı başardı.
- One of the lions has escaped.
- Aslanlardan biri kaçtı.
- I was arrested for aiding in his escape.
- Onun kaçmasına yardım ettiğim için tutuklandım.
- The most dangerous inmate escaped.
- En tehlikeli mahkum kaçtı.
- Dan escaped from his cell through a tunnel.
- Dan bir tünel sayesinde hücresinden kaçtı.
- It is a mystery how they escaped from prison.
- Onların hapishaneden nasıl kaçtıkları bir sırdır.
- You will never escape.
- Asla kaçamayacaksınız.
- You can't escape.
- Kaçamazsınız.
- Dan escaped by jumping from the third floor.
- Dan üçüncü kattan atlayarak kaçtı.
- You won't escape.
- Kaçamayacaksınız.
- We didn't help him escape.
- Biz onun kaçmasına yardım etmedik.
- People seek escape from the heat of the town.
- İnsanlar şehrin sıcağından kaçmaya çalışıyor.
- Tom has never attempted to escape.
- Tom hiç kaçmaya teşebbüs etmedi.
- He was desperate to escape.
- Çaresizce kaçmaya çalıştı.
- The old man escaped from the nursing home.
- Yaşlı adam huzurevinden kaçtı.
- The parrot escaped from the cage.
- Papağan kafesten kaçtı.
- I wanted to escape with Tom.
- Tom'la kaçmak istedim.
- He escaped from prison by digging a tunnel.
- Hapisten tünel kazarak kaçtı.
- I'm going to escape.
- Kaçacağım.
- No one can escape growing old.
- Hiç kimse yaşlanmaktan kaçamaz.
- A convict has escaped from prison.
- Hapishaneden bir mahkûm kaçtı.
- How did you manage to escape?
- Kaçmayı nasıl başardın?
- I'll help you escape.
- Kaçmana yardım edeceğim.
- Two lions have escaped from a zoo in Leipzig, Germany.
- İki tane aslan Leipzig, Almanya'daki bir hayvanat bahçesinden kaçtı.
- She took advantage of his confusion to escape.
- Kaçmak için onun şaşkınlığından yararlandı.
- We didn't help her escape.
- Onun kaçmasına yardım etmedik.
- Layla used drugs to escape.
- Leyla kaçmak için uyuşturucu kullandı.
- The boy attempted an escape, but failed.
- Oğlan kaçmaya yeltendi ama başaramadı.
- Tom tried to distract the police so Mary could escape.
- Tom, Mary kaçabilsin diye polisin dikkatini dağıtmaya çalıştı.
- Tom escaped the gun battle alive and well.
- Tom silahlı çatışmadan sağ salim kaçtı.
- A dangerous criminal has escaped from the insane asylum.
- Tehlikeli bir suçlu akıl hastanesinden kaçtı.
- The monkey escaped from its cage.
- Maymun kafesinden kaçtı.
- They won't let you escape.
- Onlar senin kaçmana izin vermeyecekler.
- I will not let her escape this time.
- Bu sefer kaçmasına izin vermeyeceğim.
- Nobody knows where he has escaped to.
- Onun nereye kaçtığını kimse bilmiyor.
- I barely escaped getting caught.
- Yakalanmaktan zar zor kaçtım.
- After killing Tom, Mary escaped through the window.
- Tom'u öldürdükten sonra Mary pencereden kaçtı.
- Tom was smart enough to escape.
- Tom kaçacak kadar akıllıydı.
- Layla seized her chance to escape.
- Layla kaçma şansını yakaladı.
- One of the tigers has escaped from the zoo.
- Kaplanlardan biri hayvanat bahçesinden kaçtı.
- Nobody knows where he has escaped to.
- Nereye kaçtığını kimse bilmiyor.
- Tom escaped the danger.
- Tom tehlikeden kaçtı.
- I was arrested for aiding in his escape.
- Kaçmasına yardım ettiğim için tutuklandım.
- Why didn't you help me escape?
- Neden kaçmama yardımcı olmadınız?
- We didn't help anyone escape.
- Kimsenin kaçmasına yardımcı olmadık.
- They couldn't escape.
- Kaçamadılar.
- Presumably, the parrot escaped from the cage.
- Muhtemelen papağan kafesten kaçtı.
- Tom ran as fast as he could to escape from the angry bear.
- Tom kızgın ayıdan kaçmak için olabildiğince hızlı koştu.
- You're the only one who was able to escape from the burning building.
- Yanan binadan kaçabilen tek kişisin.
- Tom escaped with a broken arm.
- Tom kırık bir kolla kaçtı.
- Tom escaped from his cell.
- Tom hücresinden kaçtı.
- I didn't help them escape.
- Kaçmalarına yardım etmedim.
- Three long-term inmates of the state penitentiary have just escaped.
- Eyalet hapishanesinin uzun süreli üç mahkumu az önce kaçtı.
- Why did you help Tom escape?
- Tom'un kaçmasına neden yardım ettin?
- Why did you help her escape?
- Onun kaçmasına neden yardım ettin?
- My hamster escaped from its cage.
- Hamsterim kafesinden kaçtı.
- We're going to escape.
- Kaçacağız.
- Why didn't you help her escape?
- Neden onun kaçmasına yardım etmedin?
- Tom tried to distract the police so Mary could escape.
- Tom Mary kaçabilsin diye polisin dikkatini dağıtmaya çalıştı.
- Tom escaped a few minutes ago.
- Tom birkaç dakika önce kaçtı.
- Why did you help Tom escape?
- Neden Tom'un kaçmasına yardım ettin?
- Why did you help him escape?
- Neden kaçmasına yardım ettin?
- My hamster escaped from its cage.
- Hamsterım kafesinden kaçtı.
- Fadil wanted to escape capture.
- Fadıl yakalanmaktan kaçmak istedi.
- Why didn't you help us escape?
- Neden kaçmamıza yardım etmediniz?
- They disguised themselves as fishermen and escaped in a boat.
- Balıkçı kılığına girip bir tekneyle kaçtılar.
- They won't let her escape.
- Onun kaçmasına izin vermeyecekler.
- Tom escaped from a state penitentiary.
- Tom eyalet hapishanesinden kaçtı.
- I have to escape.
- Kaçmam gerekiyor.
- Tom had almost no chance to escape.
- Tom'un kaçmak için neredeyse hiç şansı yoktu.
- In case of fire, I would grab my flute and escape.
- Yangın çıkarsa flütümü kapıp kaçarım.
- A man can't escape his past.
- Bir insan geçmişinden kaçamaz.
- Sami didn't try to escape.
- Sami kaçmaya çalışmadı.
- A man can't escape his past.
- Bir adam geçmişinden kaçamaz.
- The boy attempted an escape, but failed.
- Çocuk kaçmaya çalıştı ama başaramadı.
- He was desperate to escape.
- Kaçmak konusunda umutsuzdu.
- Everyone escaped.
- Herkes kaçtı.
- Only a few escaped to tell the story.
- Sadece birkaçı hikayeyi anlatmak için kaçtı.
- An offender escaped from a prison.
- Bir suçlu hapisten kaçtı.
- Tom will escape.
- Tom kaçacak.
- A tiger has escaped from the zoo.
- Hayvanat bahçesinden bir kaplan kaçtı.
- The tiger escaped from the zoo.
- Kaplan hayvanat bahçesinden kaçtı.
- Tom escaped from several prisons.
- Tom birkaç hapishaneden kaçtı.
- Don't let her escape!
- Kaçmasına izin verme!
- I want to escape.
- Kaçmak istiyorum.
- Tom escaped with the briefcase.
- Tom çantayı alıp kaçtı.
- The criminal escaped from the prison.
- Suçlu hapishaneden kaçtı.
- They gave him a chance to escape.
- Ona kaçması için bir şans verdiler.
- Dan tried to escape from the police station.
- Dan polis karakolundan kaçmaya çalıştı.
- You can't escape from reality.
- Gerçeklikten kaçamazsın.
- Don't let these snakes escape.
- Bu yılanların kaçmasına izin vermeyin.
- They escaped when the door was opened.
- Kapı açıldığında kaçtılar.
- He ran as fast as he could to escape from the angry dog.
- Kızgın köpekten kaçabilmek için var gücüyle koştu.
- Tom and Mary managed to escape just in time.
- Tom ve Mary tam zamanında kaçmayı başardılar.
- Tom managed to escape.
- Tom kaçmayı başardı.
- We seem to have escaped from danger.
- Biz, tehlikeden kaçtık gibi görünüyor.
- Anyone can offend Mary, but not everyone will be able to escape.
- Herkes Mary'yi gücendirebilir, ama herkes kaçamaz.
- They gave him a chance to escape.
- Ona bir kaçma şansı verdiler.
- She managed to escape from the room where her kidnappers had kept her locked up.
- Onu kaçıranların kendisini kilitlediği odadan kaçmayı başardı.
- Dan helped Linda escape in the commotion.
- Dan kargaşa içinde Linda'nın kaçmasına yardım etti.
- Some children resort to suicide in order to escape from unbearable pressure.
- Bazı çocuklar dayanılmaz baskıdan kaçmak için intihara başvuruyor.
- We must escape from this place.
- Bu yerden kaçmalıyız.
- Tom bribed Mary to let him escape custody.
- Tom onun gözaltından kaçmasına yardım etmesi için Mary'ye rüşvet verdi.
- Tom almost wasn't able to escape.
- Tom neredeyse kaçamıyordu.
- Tom escaped from several prisons.
- Tom birkaç hapisten kaçtı.
- After killing Tom, Mary escaped through the window.
- Tom'u öldürdükten sonra, Mary pencereden kaçtı.
- No one was able to escape.
- Kimse kaçamadı.
- Why did you help us escape?
- Neden kaçmamıza yardım ettin?
- I think it's highly unlikely that we'll be able to escape from this prison.
- Bence bu hapishaneden kaçabilmemiz pek mümkün değil.
- I'm escaping.
- Ben kaçıyorum.
- Tom has never attempted to escape.
- Tom asla kaçmayı denemedi.
- He attempted to escape.
- O, kaçma girişiminde bulundu.
- Four armed men held up the bank and escaped with $4 million.
- Dört silahlı adam bankayı soydu ve 4 milyon dolarla kaçtı.
- We must escape from this place.
- Buradan kaçmalıyız.
- When did Tom escape?
- Tom ne zaman kaçtı?
- I didn't help Tom escape.
- Tom'un kaçmasına yardım etmedim.
- His attempt to escape was successful.
- Kaçma girişimi başarılı oldu.
- Tom narrowly escaped being killed.
- Tom kıl payı öldürülmekten kaçtı.
- Tom escaped through the window.
- Tom pencereden kaçtı.
- Tom won't try to escape.
- Tom kaçmaya çalışmayacak.
- Have the escaped prisoners been captured?
- Kaçan mahkumlar yakalandı mı?
- We must lose no time in escaping.
- Kaçmak için zaman kaybetmemeliyiz.
- Dan managed to escape the authorities.
- Dan yetkililerden kaçmayı başardı.
- We need to escape.
- Kaçmamız gerek.
- Tom told us he escaped.
- Tom bize kaçtığını söyledi.
- Tom escaped from a state penitentiary.
- Tom bir eyalet hapishanesinden kaçtı.
- Dan tried to distract the police to let Linda escape.
- Dan, Linda'nın kaçması için polisin dikkatini dağıtmaya çalıştı.
- They attempted to escape.
- Onlar kaçma girişiminde bulundular.
- Dan escaped from his cell through a tunnel.
- Dan hücresinden bir tünel aracılığıyla kaçtı.
- Why would Tom help us escape?
- Tom neden kaçmamıza yardım etsin ki?
- The only way to escape air pollution is to live in the middle of nowhere.
- Hava kirliliğinden kaçmanın tek yolu hiçliğin ortasında yaşamak.
- We didn't help her escape.
- Biz onun kaçmasına yardım etmedik.
- How will you escape?
- Nasıl kaçacaksın?
- Tom is going to escape, isn't he?
- Tom kaçacak, değil mi?
- Tom was able to escape from the burning plane.
- Tom yanan uçaktan kaçabildi.
- I helped them escape.
- Kaçmalarına yardım ettim.
- Tom has never tried to escape.
- Tom hiç kaçmaya çalışmadı.
- You can't escape from me.
- Sen benden kaçamazsın.
- Tom escaped to Australia.
- Tom Avustralya'ya kaçtı.
- You have to help me escape.
- Kaçmama yardım etmek zorundasın.
- We need to escape.
- Kaçmamız lazım.
- He made for the door and tried to escape.
- Kapıya doğru yöneldi ve kaçmaya çalıştı.
- They have escaped.
- Kaçtılar.
- Don't let Tom escape.
- Tom'un kaçmasına izin verme.
- Why didn't you help them escape?
- Neden onların kaçmasına yardım etmedin?
- After the war, he managed to escape to South America.
- Savaştan sonra, Güney Amerika'ya kaçmayı başardı.
- The newspaper said that a lion escaped from the zoo, and that it could now be in any part of the city.
- Gazetede bir aslanın hayvanat bahçesinden kaçtığı ve şu anda şehrin herhangi bir yerinde olabileceği yazıyordu.
- How did Tom escape?
- Tom nasıl kaçtı?
- The FBI tried to apprehend Dan, but he managed to escape.
- FBI Dan'i yakalamaya çalıştı ama Dan kaçmayı başardı.
- Why did you help them escape?
- Neden kaçmalarına yardım ettin?
- The lizard escaped from under the rock.
- Kertenkele kayanın altından kaçtı.
- The bull escaped from the ring.
- Boğa ringden kaçtı.
- No one can escape growing old.
- Kimse yaşlanmaktan kaçamaz.
- You can't escape.
- Kaçamazsın.
- Were you trying to escape?
- Kaçmaya mı çalışıyordun?
- It's impossible for the bird to escape from the trap.
- Kuşun tuzaktan kaçması imkansız.
- I won't let them escape.
- Kaçmalarına izin vermeyeceğim.
- Don't let him escape!
- Kaçmasına izin vermeyin!
- I didn't try to escape.
- Ben kaçmaya çalışmadım.
- Tom let Mary escape.
- Tom, Mary'nin kaçmasına izin verdi.
- You will not escape.
- Kaçamayacaksınız.
- Everyone was pushing, trying to escape.
- Herkes itiyordu, kaçmaya çalışıyordu.
- They can't escape.
- Onlar kaçamazlar.
- Everyone escaped injury.
- Herkes yaralanmadan kaçtı.
- Tom struggled with his assailant and managed to escape.
- Tom saldırganla boğuşmuş ve kaçmayı başarmıştır.
- Tom escaped with the help of a guard.
- Tom gardiyanın yardımıyla kaçtı.
- I think it's highly unlikely that we'll be able to escape from this prison.
- Ben bu hapishaneden kaçmayı başarabilmemizin pek olası olmadığını düşünüyorum.
- Why did you help me escape?
- Neden kaçmama yardım ettin?
- We won't be able to escape.
- Biz kaçamayacağız.
- Dan tried to escape from the police station.
- Dan karakoldan kaçmaya çalıştı.
- You should escape from here if you can.
- Yapabiliyorsan buradan kaçmalısın.
- How did you all escape?
- Hepiniz nasıl kaçtınız?
- Sami didn't try to escape.
- Sami kaçmayı denemedi.
- There is no chance of escaping this place for the likes of us.
- Bizim gibiler için buradan kaçma şansı yok.
- You only have six minutes to escape a modern home if it's on fire.
- Yangın varsa modern bir evden kaçmak için yalnızca altı dakikan var.
- Some children resort to suicide in order to escape from unbearable pressure.
- Bazı çocuklar dayanılmaz baskıdan kaçmak için intihara başvuruyorlar.
- The only solution is to escape.
- Tek çözüm kaçmak.
- Nobody can escape death.
- Hiç kimse ölümden kaçamaz.
- We're going to escape.
- Biz kaçacağız.
- Tom narrowly escaped death.
- Tom ucu ucuna ölümden kaçtı.
- You must escape.
- Kaçmalısın.
- The cows escaped from the paddock.
- İnekler padoktan kaçtı.
- Tom and Mary managed to escape just in time.
- Tom ve Mary tam zamanında kaçmayı başardı.
- We cannot let them escape.
- Kaçmalarına izin veremeyiz.
- She's going to escape.
- O kaçacak.
- Man is unable to escape death.
- İnsan ölümden kaçamaz.
- Tom saw Mary trying to escape.
- Tom, Mary'nin kaçmaya çalıştığını gördü.
- Tom has never tried to escape.
- Tom asla kaçmaya çalışmadı.
- Let no one escape.
- Kimse kaçmasın.
- Why didn't you help them escape?
- Neden kaçmalarına yardım etmedin?
- Tom had almost no chance to escape.
- Tom'un kaçmak için neredeyse hiçbir şansı yoktu.
- The attacker escaped easily.
- Saldırgan kolayca kaçtı.
- The time has come for us to escape.
- Kaçma vaktimiz geldi.
- Tom tried to escape.
- Tom kaçmaya çalıştı.
- Sami escaped.
- Sami kaçtı.
- Sami escaped from custody.
- Sami gözaltından kaçtı.
- All the prisoners escaped.
- Bütün mahkumlar kaçtı.
- The fish wants to escape.
- Balık kaçmak istiyor.
- Tom barely escaped.
- Tom zar zor kaçtı.
- I had no chance to escape.
- Kaçmak için şansım yoktu.
- Tom told his cellmate about his plans to escape.
- Tom hücre arkadaşına kaçma planlarından bahsetti.
- How were you able to escape from prison?
- Hapishaneden nasıl kaçabildin?
- In a desperate attempt to escape, Tom hijacked a school bus but was quickly captured by the police.
- Kaçmak için umutsuz bir girişimde bulunan Tom, bir okul otobüsünü kaçırdı ancak polis tarafından kısa sürede yakalandı.
- More than four thousand people escaped.
- Dört binden daha fazla kişi kaçtı.
- Layla escaped the crime scene.
- Layla olay yerinden kaçtı.
- Tom escaped through the back door.
- Tom arka kapıdan kaçtı.
- The prisoners were trying to escape.
- Mahkumlar kaçmaya çalışıyorlardı.
- Fortunately, they were able to escape.
- Neyse ki onlar kaçabildi.
- We need to escape.
- Kaçmamız gerekiyor.
- Make sure that the dog does not escape.
- Köpeğin kaçmayacağından emin ol.
- I hope my mistake will escape his notice.
- Hatamın onun dikkatinden kaçacağını umuyorum.
- Tom's hamster escaped.
- Tom'un hamsterı kaçtı.
- Tom attempted to escape but was quickly recaptured by his kidnappers.
- Tom kaçmaya çalıştı ama onu kaçıranlar tarafından hızla tekrar yakalandı.
- When poverty knocks at your frontdoor, loves escapes through the backdoor.
- Yoksulluk ön kapını çaldığında, aşk arka kapıdan kaçar.
- Why didn't you help Tom escape?
- Neden Tom'un kaçmasına yardım etmedin?
- She had a narrow escape.
- O zar zor kaçmayı başardı.
- They won't let him escape.
- Onun kaçmasına izin vermeyecekler.
- The prisoner has escaped!
- Mahkum kaçtı!
- Tom refused to help Mary escape.
- Tom, Mary'nin kaçmasına yardım etmeyi reddetti.
- They attempted to escape.
- Kaçmaya çalıştılar.
- Tom managed to escape through the window.
- Tom pencereden kaçmayı başardı.
- The prisoners were trying to escape.
- Mahkumlar kaçmaya çalışıyordu.
- I've come to help you escape.
- Kaçmana yardım etmeye geldim.
- I escaped from the detention center.
- Gözaltı merkezinden kaçtım.
- Did Tom escape?
- Tom kaçtı mı?
- Tom escaped from jail through a tunnel.
- Tom hapisten bir tünelden kaçtı.
- You have to help me escape.
- Kaçmama yardım etmelisin.
- They couldn't escape.
- Onlar kaçamadı.
- He escaped custody.
- Gözaltından kaçtı.
- She escaped with her mother to Canada.
- O, annesiyle Kanada'ya kaçtı.
- Only a few escaped to tell the story.
- Hikâyeyi anlatmak için sadece birkaçı kaçtı.
- You can't escape from me.
- Benden kaçamazsın.
- Tom escaped from the danger.
- Tom tehlikeden kaçtı.
- I was arrested because I helped him escape.
- Onun kaçmasına yardım ettiğim için tutuklandım.
- Sami tried to escape but he was caught immediately.
- Sami kaçmaya çalıştı ama hemen yakalandı.
- I have to escape.
- Kaçmak zorundayım.
- We tied him up so that he wouldn't be able to escape.
- Kaçamasın diye onu bağladık.
- We all escaped without injury.
- Hepimiz yara almadan kaçtık.
- The FBI tried to apprehend Dan, but he managed to escape.
- FBI Dan'ı tutuklamaya çalıştı ama o kaçmayı başardı.
- We're still trying to figure out how Tom escaped.
- Hâlâ Tom'un nasıl kaçtığını anlamaya çalışıyoruz.
- I have no idea how he escaped.
- Nasıl kaçtığı hakkında hiçbir fikrim yok.
- The cows escaped from the paddock.
- İnekler padoktan kaçtılar.
- They have escaped.
- Onlar kaçtılar.
- Tom's escaped.
- Tom kaçtı.
- He won't be able to escape from there without a miracle, will he?
- Bir mucize olmadan oradan kaçamaz, değil mi?
- Let's escape together.
- Birlikte kaçalım.
- She's going to escape.
- Kaçacak.
- Sami said it was impossible to escape from that jail.
- Sami o hapisten kaçmanın imkansız olduğunu söyledi.
- They escaped when the door was opened.
- Kapı açıldığı zaman onlar kaçtılar.
- Tom desperately tries to escape his responsibility.
- Tom umutsuzca sorumluluklarından kaçmaya çalışıyor.
- A prisoner has escaped.
- Bir mahkûm kaçtı.
- The police are still trying to figure out how Tom escaped.
- Polis hâlâ Tom'un nasıl kaçtığını anlamaya çalışıyor.
- He ran as fast as he could to escape from the angry dog.
- Kızgın köpekten kaçmak için olabildiğince hızlı koştu.
- I have to escape.
- Kaçmalıyım.
- We didn't help anyone escape.
- Kimsenin kaçmasına yardım etmedik.
- Why didn't you help Tom escape?
- Tom'un kaçmasına neden yardım etmedin?
- Tom attempted to escape but was quickly recaptured by his kidnappers.
- Tom kaçmaya çalıştı ama onu kaçıranlar tarafından hemen yakalandı.
- It's no use trying to escape.
- Kaçmaya çalışmanın faydası yok.
- Why did you help them escape?
- Neden onların kaçmasına yardım ettin?
- Tom wasn't able to escape.
- Tom kaçamadı.
- A prisoner has escaped.
- Bir mahkum kaçmış.
- The tigers escaped from the zoo.
- Kaplanlar hayvanat bahçesinden kaçtı.
- I helped him escape.
- Onun kaçmasına yardım ettim.
- Tom ran as fast as he could to escape from the angry bear.
- Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu.
- They're escaping.
- Kaçıyorlar.
- She managed to escape from the room where her kidnappers had kept her locked up.
- Kendisini kaçıranların onu kilitli tuttuğu odadan kaçmayı başardı.
- We managed to escape just in time.
- Tam zamanında kaçmayı başardık.
- I helped her escape.
- Kaçmasına yardım ettim.
- Tom escaped to Australia.
- Tom, Avustralya'ya kaçtı.
- Everyone was pushing, trying to escape.
- Herkes kaçmaya çalışıyordu.
- Why did you help us escape?
- Kaçmamıza neden yardım ettin?
- Tom narrowly escaped death.
- Tom güç bela ölümden kaçtı.
- Layla seized her chance to escape.
- Leyla kaçma şansını yakaladı.
- He gave an account of how he had escaped.
- Nasıl kaçtığını anlattı.
- Tom escaped from jail through a tunnel.
- Tom tünelden geçerek hapishaneden kaçtı.
- I'm going to escape.
- Ben kaçacağım.
- Have they escaped?
- Onlar kaçtı mı?
- We're escaping.
- Biz kaçıyoruz.
- Dan couldn't escape with the money.
- Dan parayı alıp kaçamadı.
- Tom tried to distract the police so Mary could escape.
- Tom Mary'nin kaçabilmesi için polisin dikkatini dağıtmaya çalıştı.
- Why would Tom help us escape?
- Tom neden kaçmamıza yardım ederdi?
- Tom helped Mary escape from the kidnappers.
- Tom, Mary'nin onu kaçıranlardan kaçmasına yardım etti.
- Several animals escaped from the zoo.
- Hayvanat bahçesinden birkaç hayvan kaçtı.
- Dan helped Linda escape in the commotion.
- Dan, Linda'nın kargaşa içinde kaçmasına yardım etti.
- He managed to escape.
- O kaçmayı başardı.
- Tom escaped from prison about a year ago.
- Tom yaklaşık bir yıl önce cezaevinden kaçtı.
- I didn't help her escape.
- Kaçmasına yardım etmedim.
- Tom has escaped.
- Tom kaçtı.
- You're escaping.
- Sen kaçıyorsun.
- Don't let him escape!
- Onun kaçmasına izin vermeyin!
- We can't let them escape.
- Kaçmalarına izin veremeyiz.
- Are you the runner who escaped the underground city?
- Yeraltı şehrinden kaçan koşucu sen misin?
- Tom reluctantly assisted Mary to escape police custody.
- Tom Mary'nin polis gözaltından kaçmasına isteksizce yardım etti.
- After the war, he managed to escape to South America.
- Savaştan sonra Güney Amerika'ya kaçmayı başardı.
- I wanted to escape with Tom.
- Tom ile kaçmak istedim.
- You only have six minutes to escape a modern home if it's on fire.
- Modern bir evde yangın çıkmışsa kaçmak için yalnızca altı dakikanız vardır.
- Brown himself did not want to escape.
- Brown'ın kendisi kaçmak istemedi.
- Fortunately, they were able to escape.
- Neyse ki kaçabildiler.
- I helped Tom escape.
- Tom'un kaçmasına yardım ettim.
- Tom was the one who helped me escape from jail.
- Hapishaneden kaçmama yardım eden kişi Tom'du.
- I've escaped.
- Ben kaçtım.
- You cannot escape this.
- Bundan kaçamazsınız.
- You're the only one who was able to escape from the burning building.
- Yanan binadan kaçabilen tek kişi sensin.
- Why did you help him escape?
- Neden onun kaçmasına yardım ettin?
- No man escapes death.
- Kimse ölümden kaçamaz.
- They tried to escape.
- Onlar kaçmaya çalıştı.
- We won't let them escape.
- Biz onların kaçmalarına izin vermeyeceğiz.
- The henhouse caught fire, but the chickens escaped.
- Kümes alev aldı ama tavuklar kaçtı.
- The prisoner has escaped!
- Mahkûm kaçtı!
- A dangerous criminal has escaped from the insane asylum.
- Tehlikeli bir suçlu, akıl hastanesinden kaçtı.
- While in prison, Tom attempted an escape.
- Hapisteyken Tom kaçma girişiminde bulundu.
- In case of fire, I would grab my flute and escape.
- Yangın durumunda flütümü kaparım ve kaçarım.
- The parrot escaped from its cage.
- Papağan kafesinden kaçtı.
- You'll never escape.
- Asla kaçamayacaksınız.
- Sami escaped soon after.
- Sami kısa süre sonra kaçtı.
- They tried to escape.
- Kaçmaya çalıştılar.
- Tom hid in Ali's house to escape lynching by the angry Tatoebans.
- Tom, öfkeli Tatoebacıların lincinden kaçmak için Ali'nin evinde saklandı.
- Nobody can escape death.
- Kimse ölümden kaçamaz.
- Muammar Kaddafi escaped unharmed.
- Muammer Kaddafi zarar görmeden kaçtı.
- Two lions have escaped from a zoo in Leipzig, Germany.
- İki aslan Leipzig, Almanya'daki bir hayvanat bahçesinden kaçtı.
- Let no one escape.
- Kimsenin kaçmasına izin vermeyin.
- We won't be able to escape.
- Kaçamayacağız.
- Once again, I was able to escape death.
- Bir kez daha ölümden kaçmayı başardım.
- No one ever escapes from this prison.
- Bu hapishaneden kimse kaçamaz.
- I won't let you escape.
- Kaçmana izin vermeyeceğim.
- One of the prisoners has escaped.
- Mahkumlardan biri kaçtı.
- An offender escaped from a prison.
- Bir suçlu hapishaneden kaçtı.
- Layla escaped her attackers.
- Leyla saldırganlarından kaçtı.
- Tom reluctantly assisted Mary to escape police custody.
- Tom, Mary'nin polis gözetiminden kaçmasına gönülsüzce yardım etti.
- Tom failed to escape.
- Tom kaçmayı başaramadı.
- Tom and John concocted a plan to escape from the detention camp.
- Tom ve John gözaltı kampından kaçmak için bir plan yaptılar.
- I managed to escape.
- Kaçmayı başardım.
- We all escaped without injury.
- Hepimiz yaralanmadan kaçtık.
- We won't let them escape.
- Kaçmalarına izin vermeyeceğiz.
- More than four thousand people escaped.
- Dört binden fazla insan kaçtı.
- Tom narrowly escaped.
- Tom kıl payı kaçtı.
- Sami built an ice cave to escape the blizzard.
- Sami kar fırtınasından kaçmak için bir buz mağarası inşa etti.
- Tom tried to escape from the police.
- Tom polisten kaçmaya çalıştı.
- We didn't help him escape.
- Onun kaçmasına yardım etmedik.
- Sami tried to escape.
- Sami kaçmaya çalıştı.
- Tom managed to escape from the room where his kidnappers had kept him locked up.
- Tom kendisini kaçıranların kilitli tuttuğu odadan kaçmayı başardı.
- We're still trying to figure out how Tom escaped.
- Hâlâ Tom'un nasıl kaçtığını bulmaya çalışıyoruz.
- Layla wanted to escape at any cost.
- Leyla ne pahasına olursa olsun kaçmak istiyordu.
- It is a mystery how they escaped from prison.
- Hapishaneden nasıl kaçtıkları bir muamma.
- Why didn't you help him escape?
- Neden kaçmasına yardım etmedin?
- If Tom escapes, it'll be your fault.
- Eğer Tom kaçarsa bu senin hatan olur.
- Don't let them escape!
- Kaçmalarına izin vermeyin!
- She managed to escape.
- O kaçmayı başardı.
- Why didn't you help him escape?
- Onun kaçmasına neden yardım etmedin?
- He escaped from the danger.
- Tehlikeden kaçtı.
- I'm going to try to escape.
- Kaçmaya çalışacağım.
- Tom escaped with the help of a guard.
- Tom bir gardiyanın yardımıyla kaçtı.
- They're escaping.
- Onlar kaçıyorlar.
- In an attempt of escape, the bandit did away with the life of four hostages.
- Kaçma girişiminde bulunan haydut dört rehinenin hayatına son verdi.
- Sami came to Cairo to escape his past.
- Sami Kahire'ye geçmişinden kaçmak için geldi.
- They won't let you escape.
- Kaçmana izin vermeyecekler.
- Tom informed the warden that John was planning to escape.
- Tom, John'un kaçmayı planladığını müdüre bildirdi.
- She managed to escape.
- Kaçmayı başardı.
- A third of the prisoners have escaped.
- Mahkumların üçte biri kaçtı.
Show More (527)
|
2 |
escape |
kurtulmak |
v. |
|
- She escaped from the flood unharmed.
- Selden zarar görmeden kurtuldu.
- He narrowly escaped from a deadly accident.
- Ölümcül bir kazadan kıl payı kurtuldu.
- You have not said how we are to escape from this tragic vicious circle.
- Bu trajik kısır döngüden nasıl kurtulacağımızı söylemediniz.
- Reinforced cooperation, so as to escape the stranglehold exerted by national vetos.
- Ulusal vetolar tarafından uygulanan boğucu baskıdan kurtulmak için güçlendirilmiş işbirliği.
- He barely escaped being hit and killed by a car.
- Bir arabanın çarpıp öldürmesinden zor kurtuldu.
- The refugees barely escaped death.
- Mülteciler ölümden kıl payı kurtuldu.
- The refugees barely escaped death.
- Mülteciler ölümden kıl payı kurtuldular.
- The boy narrowly escaped drowning.
- Çocuk, kıl payı boğulmaktan kurtuldu.
- He narrowly escaped being run over.
- O, kıl payı ezilmekten kurtuldu.
- Layla escaped a jail term.
- Layla hapse girmekten kurtuldu.
- I barely escaped being hit by the truck.
- Kamyonun çarpmasından zor kurtuldum.
- You cannot escape this.
- Bundan kurtulamayacaksınız.
- He narrowly escaped from the bus when it caught fire.
- Otobüs alev aldığında kıl payı kurtuldu.
- She had a narrow escape yesterday.
- Dün çok az farkla kurtuldu.
- Tom hid in Ali's house to escape lynching by the angry Tatoebans.
- Tom, öfkeli Tatoebanlar tarafından linç edilmekten kurtulmak için Ali'nin evinde saklandı.
- Tom narrowly escaped being run over.
- Tom ezilmekten çok az farkla kurtuldu.
- The soldiers narrowly escaped death.
- Askerler ölümden kıl payı kurtuldu.
- Tom narrowly escaped being killed.
- Tom öldürülmekten kıl payı kurtuldu.
- Tom escaped injury.
- Tom yaralanmaktan kurtuldu.
- I narrowly escaped being hit by a car.
- Bir araba tarafından ezilmekten kıl payı kurtuldum.
- Tom escaped with minor injuries.
- Tom hafif yaralarla kurtuldu.
- The soldiers narrowly escaped death.
- Askerler ölümden kıl payı kurtuldular.
- He narrowly escaped the disaster.
- Felaketten kıl payı kurtuldu.
- Tom barely escaped death.
- Tom ölümden kıl payı kurtuldu.
- Tom escaped injury.
- Tom yara almadan kurtuldu.
- Tom desperately tries to escape his responsibility.
- Tom umutsuzca sorumluluğundan kurtulmaya çalışıyor.
- Tom narrowly escaped death.
- Tom ölümden kıl payı kurtuldu.
- None of the passengers escaped injury.
- Yolculardan hiçbiri yaralanmadan kurtulamadı.
- The only way to escape air pollution is to live in the middle of nowhere.
- Hava kirliliğinden kurtulmanın tek yolu hiçliğin ortasında yaşamaktır.
- Tom escaped unscathed from the wreckage.
- Tom enkazdan yara almadan kurtuldu.
- The old man narrowly escaped being run over by a car.
- Yaşlı adam bir arabanın altında kalmaktan kıl payı kurtuldu.
- None of the passengers escaped injury.
- Yolculardan hiç biri yara almadan kurtuldu.
- He narrowly escaped being killed.
- Öldürülmekten kıl payı kurtuldu.
- Tom narrowly escaped being hit.
- Tom vurulmaktan kıl payı kurtuldu.
- Everyone escaped injury.
- Herkes yara almadan kurtuldu.
- Tom barely escaped being killed by a tiger.
- Tom bir kaplan tarafından öldürülmekten zor kurtuldu.
- The boy narrowly escaped drowning.
- Çocuk, boğulmaktan kıl payı kurtuldu.
- I narrowly escaped being run over by a car.
- Bir araba tarafından ezilmekten kıl payı kurtuldum.
- Sami narrowly escaped disaster.
- Sami felaketten kıl payı kurtuldu.
- Tom escaped the gun battle alive and well.
- Tom silahlı çatışmadan sağ salim kurtuldu.
- He narrowly escaped being run over.
- Ezilmekten kıl payı kurtuldu.
- Tom narrowly escaped.
- Tom kıl payı kurtuldu.
- The only way to escape air pollution is to live in the middle of nowhere.
- Hava kirliliğinden kurtulmanın tek yolu ıssız bir yerde yaşamaktır.
- Tom barely escaped death.
- Tom ölümden zor kurtuldu.
- The robber escaped being punished.
- Hırsız cezalandırılmaktan kurtuldu.
- I narrowly escaped being hit by a car.
- Bir arabanın çarpmasından kıl payı kurtuldum.
- They escaped being punished.
- Cezalandırılmaktan kurtuldular.
- No one escaped alive.
- Kimse sağ kurtulamadı.
- We escaped death by a hair's breadth.
- Ölümden kıl payı kurtulduk.
- Layla escaped a jail term.
- Layla hapis cezasından kurtuldu.
- Tom narrowly escaped being run over.
- Tom ezilmekten kılpayı kurtuldu.
- He narrowly escaped death.
- Ölümden kıl payı kurtuldu.
Show More (49)
|
3 |
escape |
kaçış |
n. |
|
- He has become a public legend since his escape from prison.
- Hapisten kaçışından bu yana beri bir halk efsanesi haline geldi.
- That is why the escape clause on the problem of the death penalty is totally inadequate.
- Bu nedenle ölüm cezası sorununa ilişkin kaçış maddesi tamamen yetersizdir.
- There is no escaping this.
- Bundan kaçış yok.
- The problem, I added, is not a current problem, but there is no escaping this question.
- Eklediğim gibi sorun güncel bir sorun değil, ancak bu sorudan kaçış yok.
- The problem, I added, is not a current problem, but there is no escaping this question.
- Eklediğim gibi sorun güncel bir sorun değil ancak bu sorudan kaçış yok.
- There was no escaping Tom.
- Tom'dan kaçış yoktu.
- There is no escape from destiny.
- Kaderden kaçış yok.
- Our escape was nothing short of a miracle.
- Bizim kaçışımız, bir mucizeden başka bir şey değildi.
- Fadil financed Layla's escape.
- Fadıl Layla'nın kaçışını finanse etti.
- In an attempt of escape, the bandit did away with the life of four hostages.
- Kaçış girişiminde, haydut dört rehinenin canına kıydı.
- An escape for the thief, a blow for the village.
- Hırsız için bir kaçış, köy için bir darbe.
- Fadil financed Layla's escape.
- Fadıl, Leyla'nın kaçışını finanse etti.
- There is no escape.
- Kaçış yoktur.
- Tom told his cellmate about his plans to escape.
- Tom hücre arkadaşına kaçış planını anlattı.
- While in prison, Tom attempted an escape.
- Hapishanedeyken, Tom bir kaçış girişiminde bulundu.
- He looked for every possible means of escape.
- Mümkün olan her kaçış vasıtasını aradı.
- There is no escape from fate.
- Kaderden kaçış yoktur.
- There is no escape.
- Hiçbir kaçış yok.
- Our escape was nothing short of a miracle.
- Bizim kaçışımız, tam anlamıyla bir mucizeydi.
- His escape attempt was successful.
- Kaçış denemesi başarılıydı.
- His attempt to escape was successful.
- Kaçış girişimi başarılıydı.
- Sami told Farid about his escape plan.
- Sami, Farid'e kaçış planından bahsetti.
- Dan devised an escape scheme with one of his cellmates.
- Dan onun hücre arkadaşlarından biriyle bir kaçış planı kurdu.
- There is no escape.
- Kaçış yok.
- The escape was nothing less than a miracle.
- Kaçış bir mucizeden başka bir şey değildi.
- Dan devised an escape scheme with one of his cellmates.
- Dan hücre arkadaşlarından biriyle bir kaçış planı tasarladı.
- Our escape was nothing short of a miracle.
- Bizim kaçışımız, mucizeden başka bir şey değildi.
- Our escape was nothing short of a miracle.
- Kaçışımız, bir mucizeden başka bir şey değildi.
- Is death the only possible escape?
- Ölüm tek olası kaçış mı?
- There is no escape from fate.
- Kaderden kaçış yok.
Show More (27)
|
4 |
escape |
cezadan kaçmak |
v. |
|
- This time, you won't escape punishment.
- Bu sefer cezadan kaçamayacaksın.
- He will not escape punishment.
- Cezadan kaçamayacak.
- He will not escape punishment.
- O, cezadan kaçmayacak.
- We won't be able to escape punishment this time.
- Bu kez cezadan kaçamayacağız.
- Tom won't escape punishment.
- Tom cezadan kaçamayacak.
- Tom won't escape punishment.
- Tom cezadan kaçmayacak.
- We won't be able to escape punishment this time.
- Bu sefer cezadan kaçamayız.
- This time, you won't escape punishment.
- Bu kez cezadan kaçamazsın.
Show More (5)
|
5 |
escape |
kaçış yolu |
n. |
|
- Cycling is my escape from everyday life.
- Bisiklet benim günlük hayattan kaçış yolum.
- We must devise some means of escape.
- Bazı kaçış yolları düşünmeliyiz.
- He looked for every possible means of escape.
- Mümkün olan her türlü kaçış yolunu aradı.
- People seek escape from the heat of the town.
- İnsanlar kasabanın sıcağından kaçış yolu arıyor.
- Is death the only possible escape?
- Tek kaçış yolu ölüm mü?
Show More (2)
|
6 |
escape |
gözünden kaçmak |
v. |
|
- I assume that this has simply escaped your notice.
- Sanırım bu durum sizin gözünüzden kaçmıştır.
- I assume that this has simply escaped your notice.
- Bunun sizin gözünüzden kaçtığını varsayıyorum.
- You spoke of two elephants; perhaps the third one escaped you.
- İki filden bahsettiniz; belki de üçüncüsü gözünüzden kaçtı.
- I hope my mistake will escape his notice.
- Umarım hatam onun gözünden kaçar.
Show More (1)
|
7 |
escape |
aklına gelmemek |
v. |
|
- The reasons for this escape me.
- Bunun sebepleri aklıma gelmiyor.
- His name escapes me.
- Adı aklıma gelmiyor.
- His name escapes me.
- Onun adı aklıma gelmiyor.
- Her name often escapes me.
- Onun adı çoğu kez aklıma gelmiyor.
Show More (1)
|
8 |
escape |
firar etmek |
v. |
|
- I've escaped.
- Firar ettim.
- How did you escape?
- Nasıl firar ettin?
- Tom has escaped from prison.
- Tom cezaevinden firar etti.
- Tom must've escaped.
- Tom firar etmiş olmalı.
Show More (1)
|
9 |
escape |
çık |
expr. |
|
- The lid is still on the pan, but the moment when all the steam could escape is imminent.
- Kapak hala tencerenin üzerinde, ancak tüm buharın dışarı çıkabileceği an yakındır.
- Is death the only possible escape?
- Tek çıkar yol ölüm mü?
Show More (-1)
|
10 |
escape |
gerçeklerden kaçma |
n. |
|
- It's not the drugs that make a drug addict; it's the need to escape reality.
- Bir bağımlıyı uyuşturucu bağımlısı yapan uyuşturucu değil, gerçeklerden kaçma ihtiyacıdır.
- You can't escape from reality.
- Gerçeklerden kaçamazsınız.
Show More (-1)
|
11 |
escape |
atlatmak |
v. |
|
- I escaped death.
- Ölüm tehlikesini atlattım.
- We had a narrow escape.
- Ucuz atlattık.
Show More (-1)
|
12 |
escape |
sızıntı yapmak |
v. |
|
- This seal is designed to prevent gas from escaping.
- Bu conta gazın sızıntı yapmasını önlemek için tasarlanmıştır.
Show More (-2)
|
13 |
escape |
sızıntı |
n. |
|
- Seal the bottle to prevent the escape of toxic materials.
- Zehirli madde sızıntısını önlemek için şişeyi kapatın.
Show More (-2)
|
14 |
escape |
kurtulma |
n. |
|
- I had a narrow escape.
- Zor kurtuldum.
Show More (-2)
|
15 |
escape |
çıkış |
expr. |
|
- Tom pointed to the fire escape.
- Tom yangın çıkışını işaret etti.
Show More (-2)
|
16 |
escape |
kurtarmak |
v. |
|
- Tom escaped by the skin of his teeth.
- Tom canını zor kurtardı.
Show More (-2)
|
17 |
escape |
firar |
n. |
|
- Tom told his cellmate about his plans to escape.
- Tom koğuş arkadaşına firar planından bahsetti.
Show More (-2)
|
18 |
escape |
kurtuluş |
n. |
|
- Is death the only possible escape?
- Tek kurtuluş ölüm mü?
Show More (-2)
|