escape - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
escape kaçmak v.
  • A prisoner escaped from the high-security prison.
  • Bir mahkum yüksek güvenlikli hapishaneden kaçtı.
  • Everyone started to laugh when a funny noise escaped from his mouth.
  • Ağzından komik bir ses kaçınca herkes gülmeye başladı.
  • Other Asian countries, including Cambodia or North Korea, did not escape the UN committee's condemnation either.
  • Kamboçya ve Kuzey Kore gibi diğer Asya ülkeleri de BM komitesinin kınamasından kaçamadı.
Show More (527)
escape kurtulmak v.
  • She escaped from the flood unharmed.
  • Selden zarar görmeden kurtuldu.
  • He narrowly escaped from a deadly accident.
  • Ölümcül bir kazadan kıl payı kurtuldu.
  • You have not said how we are to escape from this tragic vicious circle.
  • Bu trajik kısır döngüden nasıl kurtulacağımızı söylemediniz.
Show More (49)
escape kaçış n.
  • He has become a public legend since his escape from prison.
  • Hapisten kaçışından bu yana beri bir halk efsanesi haline geldi.
  • That is why the escape clause on the problem of the death penalty is totally inadequate.
  • Bu nedenle ölüm cezası sorununa ilişkin kaçış maddesi tamamen yetersizdir.
  • There is no escaping this.
  • Bundan kaçış yok.
Show More (27)
escape cezadan kaçmak v.
  • This time, you won't escape punishment.
  • Bu sefer cezadan kaçamayacaksın.
  • He will not escape punishment.
  • Cezadan kaçamayacak.
  • He will not escape punishment.
  • O, cezadan kaçmayacak.
Show More (5)
escape kaçış yolu n.
  • Cycling is my escape from everyday life.
  • Bisiklet benim günlük hayattan kaçış yolum.
  • We must devise some means of escape.
  • Bazı kaçış yolları düşünmeliyiz.
  • He looked for every possible means of escape.
  • Mümkün olan her türlü kaçış yolunu aradı.
Show More (2)
escape gözünden kaçmak v.
  • I assume that this has simply escaped your notice.
  • Sanırım bu durum sizin gözünüzden kaçmıştır.
  • I assume that this has simply escaped your notice.
  • Bunun sizin gözünüzden kaçtığını varsayıyorum.
  • You spoke of two elephants; perhaps the third one escaped you.
  • İki filden bahsettiniz; belki de üçüncüsü gözünüzden kaçtı.
Show More (1)
escape aklına gelmemek v.
  • The reasons for this escape me.
  • Bunun sebepleri aklıma gelmiyor.
  • His name escapes me.
  • Adı aklıma gelmiyor.
  • His name escapes me.
  • Onun adı aklıma gelmiyor.
Show More (1)
escape firar etmek v.
  • I've escaped.
  • Firar ettim.
  • How did you escape?
  • Nasıl firar ettin?
  • Tom has escaped from prison.
  • Tom cezaevinden firar etti.
Show More (1)
escape çık expr.
  • The lid is still on the pan, but the moment when all the steam could escape is imminent.
  • Kapak hala tencerenin üzerinde, ancak tüm buharın dışarı çıkabileceği an yakındır.
  • Is death the only possible escape?
  • Tek çıkar yol ölüm mü?
Show More (-1)
escape gerçeklerden kaçma n.
  • It's not the drugs that make a drug addict; it's the need to escape reality.
  • Bir bağımlıyı uyuşturucu bağımlısı yapan uyuşturucu değil, gerçeklerden kaçma ihtiyacıdır.
  • You can't escape from reality.
  • Gerçeklerden kaçamazsınız.
Show More (-1)
escape atlatmak v.
  • I escaped death.
  • Ölüm tehlikesini atlattım.
  • We had a narrow escape.
  • Ucuz atlattık.
Show More (-1)
escape sızıntı yapmak v.
  • This seal is designed to prevent gas from escaping.
  • Bu conta gazın sızıntı yapmasını önlemek için tasarlanmıştır.
Show More (-2)
escape sızıntı n.
  • Seal the bottle to prevent the escape of toxic materials.
  • Zehirli madde sızıntısını önlemek için şişeyi kapatın.
Show More (-2)
escape kurtulma n.
  • I had a narrow escape.
  • Zor kurtuldum.
Show More (-2)
escape çıkış expr.
  • Tom pointed to the fire escape.
  • Tom yangın çıkışını işaret etti.
Show More (-2)
escape kurtarmak v.
  • Tom escaped by the skin of his teeth.
  • Tom canını zor kurtardı.
Show More (-2)
escape firar n.
  • Tom told his cellmate about his plans to escape.
  • Tom koğuş arkadaşına firar planından bahsetti.
Show More (-2)
escape kurtuluş n.
  • Is death the only possible escape?
  • Tek kurtuluş ölüm mü?
Show More (-2)