figure - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
figure rakam n.
  • If you add those five figures up, you’ll get the total.
  • Bu beş rakamı üst üste eklerseniz toplama ulaşırsınız.
  • We are talking about high figures.
  • Yüksek rakamlardan bahsediyoruz.
  • These figures come from your services.
  • Bu rakamlar sizin hizmetlerinizden gelmektedir.
Show More (82)
figure şekil n.
  • See figure 8 for the project scorecard.
  • Proje karnesi için şekil 8'e bakınız.
  • A cube is a three-dimensional figure.
  • Küp, üç boyutlu bir şekildir.
  • Whilst the base station network has grown phenomenally, the figures for cancer in Finland have fallen radically.
  • Baz istasyonu ağı olağanüstü bir şekilde büyürken, Finlandiya'da kanser rakamları radikal bir şekilde düşmüştür.
Show More (0)
figure yer almak v.
  • Her concerns didn’t figure among the company’s agenda.
  • Onun kaygıları şirketin gündeminde yer almıyordu.
  • This tells you how important the positive aspects are compared to those that do not figure in the results.
  • Bu da olumlu yönlerin, sonuçlarda yer almayanlara kıyasla ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Show More (-1)
figure figür n.
  • Her aunt was a central figure in her life.
  • Teyzesi onun hayatında kilit bir figürdü.
  • When the search party reached the ravine, it looked down and saw these two figures.
  • Arama ekibi vadiye ulaştığında aşağı baktı ve bu iki figürü gördü.
Show More (-1)
figure form n.
  • She keeps her figure with a rigorous Pilates routine.
  • Sıkı bir pilates rutini ile formunu koruyor.
Show More (-2)
figure düşünmek v.
  • Why not give it a try, I figured.
  • Neden bir denemeyeyim ki, diye düşündüm.
Show More (-2)
figure silüet n.
  • She noticed a tiny figure in the distance.
  • Uzaklarda ufak bir siluet olduğunu fark etti.
Show More (-2)
figure artistik (patinaj) n.
  • Nancy is a former figure skater and actress.
  • Nancy eski bir artistik patinajcı ve aktris.
Show More (-2)
figure hesaplamak v.
  • He needed help figuring his taxes.
  • Vergilerini hesaplamak konusunda yardıma ihtiyacı vardı.
Show More (-2)
figure meblağ n.
  • He quoted a figure of $220 thousand for the house.
  • Ev için 220 bin dolar gibi bir meblağ söyledi.
Show More (-2)
figure kişi n.
  • It seeks to institutionalise the provision of protection for public figures.
  • Kamuya mal olmuş kişiler için koruma sağlanmasını kurumsallaştırmayı amaçlamaktadır.
Show More (-2)
figure rol oynamak v.
  • These modalities will figure prominently between now and the end of March.
  • Bu modaliteler şu andan Mart sonuna kadar önemli bir rol oynayacaktır.
Show More (-2)