glance - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
glance bakmak v.
  • A glance at history shows us that every currency union lacking the backup of political union failed.
  • Tarihe baktığımızda, siyasi birliğin desteğinden yoksun her para birliğinin başarısız olduğunu görüyoruz.
  • The man glanced at the news program and was shocked.
  • Adam, haber programına baktı ve şok oldu.
  • He glanced at her name tag.
  • Onun yaka kartına baktı.
Show More (65)
glance bakış n.
  • Please allow me to end with a glance into the future.
  • Lütfen geleceğe bir bakışla bitirmeme izin verin.
  • Millions of people understand Interlingua within a single glance.
  • Milyonlarca insan Interlingua'yı bir bakışta anlıyor.
  • Millions of people understand Interlingua within a single glance.
  • Milyonlarca insan tek bakışta Interlingua'yı anlar.
Show More (11)
glance göz atmak v.
  • Glancing through a scientific report on the status of fish stocks makes for very depressing reading these days.
  • Balık stoklarının durumuna ilişkin bilimsel bir rapora göz atmak bugünlerde çok iç karartıcı bir okuma haline geliyor.
  • Will you glance through this report?
  • Bu rapora bir göz atar mısınız?
  • She glanced through the magazine.
  • Dergiye göz attı.
Show More (5)
glance göz gezdirmek v.
  • He was nodding as he glanced through the agreement.
  • Anlaşmaya göz gezdirirken başını sallıyordu.
  • I glanced down at my feet.
  • Ayaklarıma göz gezdirdim.
Show More (-1)
glance şöyle bir bakmak v.
  • The professor glanced at her watch and said, "Your time is up."
  • Hoca saatine şöyle bir baktı ve "Süreniz doldu" dedi.
Show More (-2)