| 1 |
hang |
asmak |
v. |
|
- Too bad there was not enough rope for you to hang yourself with.
- Kendini asmana yetecek kadar ipin olmaması çok kötü.
- Looks to me like we'll have to hang a few to get us any peace.
- Bana öyle geliyor ki, rahata ermek için birkaç kişiyi asmamız gerekecek.
- Looks to me like we'll have to hang a few to get us any peace.
- Bana öyle geliyor ki, biraz huzura ermemiz için birkaç tanesini asmamız gerekecek.
- We're going to hang them.
- Biz onları asacağız.
- He hung his jacket on a hook.
- Ceketini kancaya astı.
- Tom hanged himself in jail.
- Tom hapiste kendini astı.
- Hang your coat in the hall please.
- Ceketinizi koridora asın lütfen.
- Where do you want to hang it.
- Nereye asmak istiyorsun?
- Oh dear, it's raining, and I've already hung the laundry out to dry; what shall I do?
- Tanrım, yağmur yağıyor ve çamaşırları kuruması için çoktan astım; ne yapmalıyım?
- Tom wants us to hang the TV on the wall.
- Tom televizyonu duvara asmamızı istiyor.
- We were going to hang them.
- Biz onları asacaktık.
- He hung his hat on a nail.
- Şapkasını çiviye astı.
- Tom took off his coat and hung it in the closet.
- Tom ceketini çıkardı ve dolaba astı.
- When any pretty maiden came near the castle, she was changed into a bird, and the fairy put her into a cage, and hung her up in a chamber in the castle.
- Güzel bir kız şatoya yaklaştığında kuşa dönüşür, peri onu bir kafese koyar ve şatodaki bir odaya asarmış.
- Tom framed the photograph and hung it over the bed.
- Tom fotoğrafı çerçeveledi ve onu yatağın üzerine astı.
- She hung the picture upside down.
- Resmi baş aşağı asmış.
- I wonder where to hang this picture that Tom gave me.
- Tom'un bana verdiği bu resmi nereye asacağımı merak ediyorum.
- I'm hanging the calendar on the wall.
- Takvimi duvara asıyorum.
- I'm hanging the calendar on the wall.
- Ben takvimi duvara asıyorum.
- We were going to hang them.
- Onları asacaktık.
- Tom took off his pants and carefully hung them over the back of a chair.
- Tom pantolonunu çıkardı ve dikkatlice bir sandalyenin arkasına astı.
- Tom took off his coat and hung it on the hook behind the door.
- Tom ceketini çıkardı ve kapının arkasındaki kancaya astı.
- He hung his coat on a hook.
- Paltosunu bir kancaya astı.
- Tom hanged himself in jail.
- Tom cezaevinde kendini astı.
- They're going to hang him.
- Onu asacaklar.
- I hung my coat in the hall closet.
- Ceketimi koridordaki dolaba astım.
- He hung his coat on a hook.
- O, ceketini bir askıya astı.
- He hangs his clothes, then arranges them by color.
- Elbiselerini asıp renklerine göre düzenler.
- Tom hanged himself using the belt that Mary had given him.
- Tom, Mary'nin ona verdiği kemeri kullanarak kendini astı.
- They're going to hang you.
- Onlar seni asacaklar.
- Tom hung his jacket up.
- Tom ceketini astı.
- Do you hang pictures on your walls?
- Duvarlarına resim asar mısın?
- The weather's so good I think I'll hang the laundry out to dry.
- Hava çok iyi, kuruması için çamaşırlarımı dışarıya asmayı düşünüyorum.
- Tom hung Mary's drawing on the refrigerator.
- Tom, Mary'nin çizimini buzdolabına astı.
- Tom hung the three pairs of wet jeans on the clothesline.
- Tom üç çift ıslak kot pantolonu çamaşır ipine astı.
- Tom hung his coat on one of the hooks near the door.
- Tom ceketini kapının yanındaki kancalardan birine astı.
- Tom hanged himself using the belt that Mary had given him.
- Tom Mary'nin ona verdiği kemeri kullanarak kendini astı.
- They're going to hang Tom.
- Onlar Tom'u asacaklar.
- Tom got angry when Mary hung the picture upside down.
- Mary resmi baş aşağı asınca Tom sinirlendi.
- He hung his hat on a nail.
- O, şapkasını bir çiviye astı.
- Tom hung his coat on one of the hooks near the door.
- Tom kapıya yakın askılardan birine ceketini astı.
- Tom took off the picture on the wall and hung another there.
- Tom duvardaki resmi çıkardı ve oraya başka birini astı.
- Tom helped Mary hang the clothes on the clothesline.
- Tom Mary'nin giysileri çamaşır ipine asmasına yardım etti.
- I hung my jacket in the closet.
- Ceketimi dolaba astım.
- Sami hung himself in his cell.
- Sami hücresinde kendini astı.
- Dan hung himself in his jail cell.
- Dan hapishane hücresinde kendini astı.
- They were going to hang Tom.
- Onlar Tom'u asacaklardı.
- The Capitalists will sell us the rope with which we will hang them.
- Kapitalistler onları asacağımız ipi bize satacaklar.
- Tom hung a calendar on the wall.
- Tom duvara bir takvim astı.
- He hung a lamp from the ceiling.
- O, tavandan bir lamba astı.
- Tom took off his coat and hung it on the hook behind the door.
- Tom ceketini çıkardı ve onu kapının arkasındaki kancaya astı.
- I'm hanging a picture of my grandmother on the wall.
- Büyükannemin bir resmini duvara asıyorum.
- Tom appears to have hanged himself.
- Tom kendini asmış gibi görünüyor.
- Tom hung his cap on a nail.
- Tom şapkasını çiviye astı.
- Hang your suit in the closet.
- Takım elbisenizi dolaba asın.
- Tom took off his pants and carefully hung them over the back of a chair.
- Tom pantolonunu çıkardı ve dikkatli bir şekilde bir sandalyenin arkasına astı.
- My brother hung the picture upside down.
- Kardeşim resmi baş aşağı astı.
- They hung their coats behind the door.
- Paltolarını kapının arkasına astılar.
- She hung the calendar on the wall.
- Takvimi duvara astı.
- A woman was hanging the washing on the line.
- Bir kadın çamaşırları ipe asıyordu.
- He hung the pictures on the wall.
- Resimleri duvara astı.
- Tom took off the picture on the wall and hung another there.
- Tom duvardaki resmi kaldırıp yerine başka bir resim astı.
- Tom committed suicide by hanging himself.
- Tom kendini asarak intihar etti.
- If you were my wife, I'd hang myself.
- Eğer benim karım olsaydın, kendimi asardım.
- They're going to hang Tom.
- Tom'u asacaklar.
- I hung my hat on the peg.
- Şapkamı askıya astım.
- Tom took his coat off and hung it up in the closet.
- Tom ceketini çıkardı ve dolaba astı.
- Tom hung his jacket in the hall closet.
- Tom ceketini koridordaki dolaba astı.
- You didn't hang your coat behind the door.
- Ceketini kapının arkasına asmadın.
- We're going to hang them.
- Onları asacağız.
- A woman was hanging the washing on the line.
- Bir kadın çamaşırı ipe asıyordu.
- Tom hangs his clothes, then arranges them by color.
- Tom kıyafetlerini asar, sonra renklerine göre düzenler.
- Tom hung his jacket on a hook.
- Tom ceketini kancaya astı.
- He committed suicide by hanging himself.
- Kendisini asarak intihar etti.
- Where can I hang my jacket?
- Ceketimi nereye asabilirim?
- Andy hung his shirt up in the closet.
- Andy gömleğini dolaba astı.
- Tom hung his diploma on the wall.
- Tom diplomasını duvara astı.
- She hung the washing on the line.
- Çamaşırları ipin üzerine astı.
- Tom hung the ornaments on the Christmas tree.
- Tom süsleri Noel ağacına astı.
- Tom took his coat off and hung it in the closet.
- Tom ceketini çıkardı ve dolaba astı.
- I'll hang my coat up behind the door.
- Ceketimi kapının arkasına asacağım.
- Tom hung a dark curtain over the window.
- Tom pencereye koyu bir perde astı.
- I helped Tom decide where to hang the picture.
- Tom'un resmi nereye asacağına karar vermesine yardım ettim.
- I hung the painting on the wall.
- Tabloyu duvara astım.
- Tom hanged himself last night.
- Tom dün gece kendini astı.
- He was heartbroken and hanged himself.
- Çok üzgündü ve kendini astı.
- She hung a curtain over the window.
- Pencerenin üzerine bir perde astı.
- She hung beautiful curtains over the window.
- Pencerenin üzerine güzel perdeler astı.
- Dan hung himself in the locker room.
- Dan soyunma odasında kendini astı.
- They're going to hang you.
- Seni asacaklar.
- They were going to hang you.
- Onlar seni asacaklardı.
- Tom asked Mary where he should hang his coat.
- Tom, Mary'ye ceketini nereye asması gerektiğini sordu.
- Tom hung his coat in the closet.
- Tom ceketini dolaba astı.
- Tom wondered where to hang his coat.
- Tom ceketini nereye asacağını merak ediyordu.
- Tom hanged himself in his jail cell.
- Tom hapishane hücresinde kendini astı.
- I wonder where to hang the picture he gave me.
- Bana verdiği resmi nereye asacağımı merak ediyorum.
- He was heartbroken and hanged himself.
- Kalbi kırıldı ve kendini astı.
- Tom wrung out the towel and hung it up to dry.
- Tom havluyu sıktı ve kuruması için astı.
- I hung one.
- Birini astım.
- He hanged himself.
- Kendini astı.
- I hung the calendar on the wall.
- Takvimi duvara astım.
- I hung the painting on the wall.
- Ben tabloyu duvara astım.
- Tom gave Mary his jacket and she hung it up.
- Tom, Mary'ye ceketini verdi, o da astı.
- Tom took off his jacket and hung it in the closet.
- Tom ceketini çıkardı ve dolaba astı.
- Mary hung her clothes on the clothesline.
- Mary elbiselerini çamaşır ipine astı.
- They were going to hang her.
- Onu asacaklardı.
- They were going to hang him.
- Onu asacaklardı.
- If I had your looks, I think I'd hang myself.
- Senin görünüşüne sahip olsaydım, sanırım kendimi asardım.
- Tom hung the lamp on a tree limb.
- Tom lambayı bir ağaç dalına astı.
- Tom hung his coat up in the closet.
- Tom ceketini dolaba astı.
- He hung his jacket on a hook.
- O, ceketini askıya astı.
- He committed suicide by hanging himself.
- Kendini asarak intihar etti.
- Tom took off his jacket and hung it up.
- Tom ceketini çıkardı ve astı.
- He hung his blazer on a hanger because he didn't want it to get wrinkled.
- Ceketini askıya astı çünkü kırışmasını istemiyordu.
- Tom helped Mary hang the clothes on the clothesline.
- Tom, Mary'nin çamaşırları çamaşır ipine asmasına yardım etti.
- She hung the washing on the line.
- Çamaşırları ipe astı.
- Do you hang pictures on your walls?
- Duvarlarınıza resim asıyor musunuz?
- He hung it on the wall.
- Duvara asmış.
- Tom hung a dark curtain over the window.
- Tom pencerenin üzerine koyu renk bir perde astı.
- They were going to hang Tom.
- Tom'u asacaklardı.
- Tom took off his jacket and hung it on the back of a chair.
- Tom ceketini çıkardı ve bir sandalyenin arkasına astı.
- I wonder where to hang the picture he gave me.
- Onun bana verdiği resmi nereye asacağımı merak ediyorum.
- Sami hung himself with a sheet.
- Sami kendini bir çarşafla astı.
- Tom framed the photograph and hung it over the bed.
- Tom fotoğrafı çerçeveletip yatağın üzerine astı.
- Sami gave Layla a rope to hang herself.
- Sami, Layla'ya kendini asması için bir ip verdi.
- Tom hung his clothes on the clothesline.
- Tom giysilerini çamaşır ipine astı.
- My brother hung the picture upside down.
- Kardeşim resmi baş aşağı asmış.
- She hung the picture upside down.
- O, resmi baş aşağı astı.
- Julio is swinging in the hammock that I hung under the old oak tree.
- Julio yaşlı meşe ağacının altına astığım hamakta sallanıyor.
- Tom has hanged himself.
- Tom kendini astı.
- Tom hung the picture on the wall.
- Tom resmi duvara astı.
- Tom hung the lamp on a tree limb.
- Tom lambayı bir ağacın dalına astı.
- The weather's so good I think I'll hang the laundry out to dry.
- Hava o kadar güzel ki, sanırım çamaşırları kuruması için asacağım.
- He hung his blazer on a hanger because he didn't want it to get wrinkled.
- Kırışmasını istemediği için ceketini askıya astı.
- Tom took off his jacket and hung it on the back of a chair.
- Tom ceketini çıkardı ve onu sandalyenin arkasına astı.
- He hangs his clothes, then arranges them by color.
- Giysilerini asıyor, sonra renklerine göre düzenliyor.
- Please hang your clothes over here.
- Lütfen giysilerinizi buraya asın.
- Because they hung it upside down.
- Çünkü baş aşağı asmışlar.
- I hung my hat on the peg.
- Şapkamı kancaya astım.
- Tom hanged himself.
- Tom kendini astı.
- She hung the cage from the eaves.
- Kafesi saçaklardan asmıştı.
- They were going to hang you.
- Seni asacaklardı.
- She hung beautiful curtains over the window.
- Pencereye güzel perdeler astı.
- He hanged himself.
- Kendisini astı.
- Tom hangs his clothes, then arranges them by color.
- Tom elbiselerini asar, sonra onları rengine göre düzenler.
- Please hang your coat in the anteroom.
- Lütfen ceketinizi antreye asın.
- He hung a light from the ceiling.
- Tavana bir ışık astı.
- The Capitalists will sell us the rope with which we will hang them.
- Kapitalistler bize onları asacağımız ipi satacaklar.
- He hung a lamp from the ceiling.
- Tavana bir lamba asmış.
- Tom hung his coat on a hook.
- Tom ceketini kancaya astı.
- Tom hung his new dartboard on the wall.
- Tom yeni dart tahtasını duvara astı.
- You didn't hang your coat behind the door.
- Ceketini kapının arkasına asmamışsın.
- Where does Tom want to hang the picture?
- Tom resmi nereye asmak istiyor?
- They hung their coats behind the door.
- Onlar ceketlerini kapının arkasına astı.
- She committed suicide by hanging herself.
- Kendini asarak intihar etti.
Show More (152)
|
| 2 |
hang |
takılmak |
v. |
|
- We should not get too hung up on future trends in price.
- Gelecekteki fiyat eğilimlerine çok fazla takılmamalıyız.
- I hope that the European Parliament will be hanging onto the coattails of the Commission in this reform process.
- Avrupa Parlamentosu'nun bu reform sürecinde Komisyon'un kuyruğuna takılacağını umuyorum.
- I have to hang around here, so you better check out.
- Burada takılmak zorundayım, o yüzden çıkış yapsanız iyi olur.
- I don't mind hanging around for a while.
- Bir süre buralarda takılmayı umursamıyorum.
- Some people were hanging around at the entrance.
- Bazı insanlar girişte takılıyorlardı.
- Sami was hanging around with Farid and his group.
- Sami, Farid ve grubuyla takılıyordu.
- I'm still hanging in there.
- Hâlâ orada takılıyorum.
- I miss hanging out there.
- Orada takılmayı özledim.
- Just hang around in the lobby until the basketball game.
- Basketbol maçına kadar lobide takıl.
- Tom said he didn't want me hanging around here.
- Tom benim burada takılmamı istemediğini söyledi.
- You've been hanging around Tom too long.
- Tom'un etrafında çok uzun zamandır takılıyorsun.
- You don't have to hang around if you don't want to.
- İstemiyorsan buralarda takılmak zorunda değilsin.
- Several guys were hanging around in front of the bar.
- Birkaç adam barın önünde takılıyordu.
- I'm just hanging around.
- Takılıyorum öyle.
- I hear you've been hanging around with Tom.
- Tom'la takıldığını duydum.
- Tom says he doesn't want me hanging around here.
- Tom burada takılmamı istemediğini söyledi.
- Sami hung up.
- Sami takıldı.
- Tom doesn't want me hanging around here.
- Tom benim buralarda takılmamı istemiyor.
- Let's just hang around here for a while.
- Bir süre burada takılalım.
- We hung in there.
- Biz de takıldık.
- You've been hanging around Tom too long.
- Çok uzun süredir Tom'la takılıyorsun.
- Is Tom still hanging around the office?
- Tom hala ofiste mi takılıyor?
- It's something a bit different and the people I was hanging around with wore them.
- Bu biraz farklı bir şey ve birlikte takıldığım insanlar bundan giyiyordu.
- Tom doesn't want me hanging around here.
- Tom burada takılmamı istemiyor.
- I’m hanging in there.
- Ben orada takılıyorum.
- He hangs around with the wrong group of kids.
- Yanlış çocuklarla takılıyor.
- Why are you hanging around with a married woman?
- Neden evli bir kadınla takılıyorsun?
- Do you want to hang with us?
- Bizimle takılmak ister misin?
- Tom said he didn't want me hanging around here.
- Tom buralarda takılmamı istemediğini söyledi.
- Is Tom still hanging around the office?
- Tom hâlâ ofiste takılıyor mu?
- I don't think we should hang around.
- Bence buralarda takılmamalıyız.
- We can't hang around here.
- Burada takılamayız.
- I'm still hanging in there.
- Ben hala orada takılıyorum.
- It's something a bit different and the people I was hanging around with wore them.
- Bu biraz farklı bir şeydi ve beraber takıldığım insanlar bunlardan takıyordu.
- I will just hang around here for a while.
- Bir süre burada öyle takılırım.
Show More (32)
|
| 3 |
hang |
asılı |
v. |
|
- Now, just before the vote, there are still numerous posters hanging on the walls.
- Şimdi, oylamadan hemen önce, duvarlarda hala çok sayıda poster asılı.
- A very beautiful picture is hanging on the wall.
- Duvarda çok güzel bir resim asılı.
- Their hats are hanging over there.
- Şapkaları orada asılı.
- Tom has a painting depicting a hunting scene hanging on his wall.
- Tom'un duvarında bir av sahnesini tasvir eden bir tablo asılı.
- Tom saw a picture of Mary hanging on the wall.
- Tom Mary'nin duvarda asılı bir resmini gördü.
- The picture is hanging on the wall.
- Resim duvarda asılı.
- Sami found Farid hanging in the garage.
- Sami, Ferit'i garajda asılı buldu.
- I have several paintings hanging on my wall.
- Duvarımda asılı birkaç tablo var.
- The chair was too high, and I found myself with my legs hanging in the air.
- Sandalye çok yüksekti ve kendimi bacaklarım havada asılı buldum.
- The calendar is hanging on the wall.
- Takvim duvarda asılı.
- There was a lamp hanging above the table.
- Masanın üzerinde asılı bir lamba vardı.
- Tom saw a picture of Mary hanging on the wall.
- Tom, Mary'nin duvarda asılı bir resmini gördü.
- Tom thought that the picture hanging above the fireplace might be worth a lot of money.
- Tom şöminenin üzerinde asılı resmin çok para edebileceğini düşündü.
- The chair was too high, and I found myself with my legs hanging in the air.
- Sandalye çok yüksekti ve kendimi havada asılı bacaklarım ile buldum.
- Tom has a painting depicting a hunting scene hanging on his wall.
- Tom'un duvarında asılı av sahnesini tasvir eden bir resmi var.
- I have several paintings hanging on my wall.
- Duvarımda asılı birkaç tablom var.
- Their hats are hanging over there.
- Onların şapkaları orada asılı.
- There's a calendar hanging on the wall.
- Duvarda asılı bir takvim var.
- According to an old Christmas custom, if a woman is caught standing under hanging mistletoe, a man may kiss her.
- Eski bir Noel geleneğine göre, bir kadın asılı ökseotunun altında dururken yakalanırsa, bir erkek onu öpebilir.
- The lamp is hanging from the ceiling.
- Lamba tavanda asılı.
- The pictures are hanging in the big room.
- Resimler büyük odada asılı.
- Sami found Farid hanging in the garage.
- Sami, Farid'i garajda asılı buldu.
Show More (19)
|
| 4 |
hang |
eğmek |
v. |
|
- That is a total disgrace, about which we should hang our heads in shame.
- Bu, utanç içinde başımızı öne eğmemiz gereken koca bir rezalettir.
- The little boy hung his head and said nothing.
- Küçük çocuk başını eğdi ve hiçbir şey söylemedi.
- He hung his head in shame.
- Utanç içinde başını eğdi.
- They hung their heads in shame.
- Utanç içinde başlarını eğdiler.
- The little boy hung his head and said nothing.
- Küçük çocuk başını öne eğdi ve bir şey söylemedi.
- Tom hung his head in shame.
- Tom utançla başını eğdi.
- Alice hung her head in shame.
- Alice utanç içinde başını eğdi.
- They hung their heads in shame.
- Onlar utanç içinde başlarını eğdiler.
- She hung her head low in shame.
- O utanç içinde başını eğdi.
- He hung his head in shame.
- O utançla başını eğdi.
- She hung her head low in shame.
- Utanç içinde başını öne eğdi.
- Tom hung his head in shame.
- Tom utanç içinde başını eğdi.
Show More (9)
|
| 5 |
hang |
asılı durmak |
v. |
|
- Sadly, social and fiscal dumping hang over the Union.
- Ne yazık ki sosyal ve mali damping Birliğin üzerinde asılı durmaktadır.
- Sadly, social and fiscal dumping hang over the Union.
- Ne yazık ki, sosyal ve mali damping Birliğin üzerinde asılı durmaktadır.
- They are very much at risk from this war and the threat of massacre hangs over them.
- Bu savaş nedeniyle büyük risk altındalar ve katliam tehdidi üzerlerinde asılı duruyor.
- This question is still hanging over the market somewhat.
- Bu soru hala bir şekilde piyasanın üzerinde asılı duruyor.
- They hang side by side, only a small space between them.
- Yan yana asılı duruyorlar, aralarında sadece küçük bir boşluk var.
- Tom was the one who gave me the painting that's hanging above my fireplace.
- Şöminemin üstünde asılı duran tabloyu bana veren kişi Tom'du.
- The clouds hang in the sky.
- Bulutlar gökyüzünde asılı durur.
- The cliff hangs over the road.
- Uçurum yolun üzerinde asılı duruyor.
- The cliff hangs over the sea.
- Uçurum denizin üzerinde asılı duruyor.
- Their hats were hanging there.
- Şapkaları orada asılı duruyordu.
- Sami was hanging from the ceiling.
- Sami tavanda asılı duruyordu.
- The clouds hang in the sky.
- Bulutlar gökyüzünde asılı duruyor.
Show More (9)
|
| 6 |
hang |
asılı olmak |
v. |
|
- I noticed today that there are banners hanging in the Parliament's courtyard.
- Bugün Parlamento'nun avlusunda pankartların asılı olduğunu fark ettim.
- I noticed today that there are banners hanging in the Parliament's courtyard.
- Bugün Parlamento'nun bahçesinde pankartların asılı olduğunu fark ettim.
- I'm the one who gave Tom the painting that's hanging above his fireplace.
- Tom'a şöminenin üstünde asılı olan tabloyu veren kişi benim.
- Tom enjoyed looking at the paintings hanging on Mary's wall.
- Tom, Mary'nin duvarında asılı olan tablolara bakmaktan hoşlanıyordu.
- I'm the one who gave Tom the painting that's hanging above his fireplace.
- Tom'a şöminesinin üstünde asılı olan tabloyu veren bendim.
- Nobody noticed that the picture was hung upside down.
- Hiç kimse resmin baş aşağı asılı olduğunu fark etmedi.
- Tom was the one who gave me the painting that's hanging above my fireplace.
- Şöminemin üstünde asılı olan tabloyu bana veren Tom'du.
- Nobody noticed that the picture had been hung upside down.
- Kimse resmin baş aşağı asılı olduğunu fark etmedi.
- Tom thought that the picture hanging above the fireplace might be worth a lot of money.
- Tom şöminenin üzerinde asılı olan resmin çok para edebileceğini düşündü.
Show More (6)
|
| 7 |
hang |
dayanmak |
v. |
|
- Hang in there, folks.
- Dayanın millet.
- Hang in there, guys.
- Dayanın çocuklar.
- Tom can hang tough, I am sure.
- Tom'un dayanabileceğine eminim.
- I’m hanging in there.
- Dayanmaya çalışıyorum.
- Just hang in there.
- Sadece dayanın.
- Just hang in there.
- Dayanmaya çalış.
Show More (3)
|
| 8 |
hang |
asılmak |
v. |
|
- They hang side by side, only a small space between them.
- Yan yana asılırlar, aralarında küçük bir boşluk vardır.
- When you hang from a gibbet for the sport of your own crows we shall have peace.
- Kendi kargalarınızın eğlenmesi için darağacına asıldığınızda huzura ereceğiz.
- The lamp hung from the ceiling.
- Lamba, tavana asılmıştı.
Show More (0)
|
| 9 |
hang |
sallanmak |
v. |
|
- When you hang from a gibbet for the sport of your own crows we shall have peace.
- Kendi kargalarınız eğlensin diye darağacında sallandığınızda sulha kavuşacağız.
- When you hang from a gibbet for the sport of your own crows we shall have peace.
- Kendi kargalarınızın eğlencesi için darağacında sallandığınızda barışa kavuşacağız.
Show More (-1)
|
| 10 |
hang |
sarkmak |
v. |
|
- There was a beautiful chandelier hanging from the ceiling.
- Tavandan sarkan güzel bir avize vardı.
- A round light is hanging from the middle of the ceiling.
- Tavanın ortasından yuvarlak bir ışık sarkıyor.
Show More (-1)
|
| 11 |
hang |
asılı |
adj. |
|
- Many paintings hang in art museums.
- Sanat müzelerinde birçok resim asılı.
- Many paintings hang in the shop.
- Dükkanda birçok resim asılı.
Show More (-1)
|
| 12 |
hang |
bağlı olmak |
v. |
|
- On our success will hang the future of the European social model too.
- Avrupa sosyal modelinin geleceği de bizim başarımıza bağlı olacaktır.
Show More (-2)
|
| 13 |
hang |
(vücuda) uymak |
v. |
|
- The argument does not, then, hang together in this respect.
- O halde argümanlar bu açıdan birbirine uymuyor.
Show More (-2)
|
| 14 |
hang |
kalmak |
v. |
|
- I'll hang onto it for now.
- Şimdilik bende kalsın.
Show More (-2)
|
| 15 |
hang |
asılı bırakma |
n. |
|
- You can't leave me hanging like that!
- Beni böyle asılı bırakamazsın!
Show More (-2)
|
| 16 |
hang |
sarkıtmak |
v. |
|
- She hung the cage from the eaves.
- Kafesi saçaktan sarkıttı.
Show More (-2)
|
| 17 |
hang |
takmak |
v. |
|
- Tom asked Mary where he should hang his coat.
- Tom, Mary'ye ceketini nereye takması gerektiğini sordu.
Show More (-2)
|
| 18 |
hang |
sergilenmek |
v. |
|
- After his death, his paintings were hung in the museum.
- Ölümünden sonra tabloları müzede sergilendi.
Show More (-2)
|
| 19 |
hang |
idam etmek |
v. |
|
- He was hanged for murder.
- O, cinayetten idam edildi.
Show More (-2)
|
