hang - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

hang

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"hang" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 156 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
hang f. asmak
General
hang i. anlam
hang i. mana
hang i. duruş
hang i. asılış
hang i. kullanılış tarzı
hang i. döküm
hang i. sarkma
hang i. iğrenme ifadesi
hang i. aşağı doğru meyil
hang i. bir şeyin asılma şekli
hang i. gevşeme
hang i. asılı bırakma
hang i. aşağı doğru kıvrıklık
hang i. aşağı doğru düşüş
hang i. yanıt vermemeye başlama
hang i. asılı kalma
hang i. kilitlenme
hang i. donma
hang f. adam asmak
hang f. asılı olmak
hang f. batmak
hang f. bağlı olmak
hang f. kaplamak
hang f. eğmek (başını)
hang f. sarkıtmak
hang f. sallandırmak
hang f. ipe çekmek
hang f. sallanmak
hang f. asılı durmak
hang f. duvar kağıdı kaplamak
hang f. yapıştırmak
hang f. asmak
hang f. idam etmek
hang f. sarkmak
hang f. bağlanmak
hang f. eğilmek
hang f. ertelemek
hang f. yapışmak
hang f. takmak
hang f. dayanmak
hang f. eğmek
hang f. asarak idam etmek
hang f. asılmak
hang f. tutturmak
hang f. adalete teslim etmek
hang f. ceza olarak kötü eylemlere maruz bırakmak
hang f. serbestçe hareket edecek şekilde bir yere sabitlemek
hang f. oltayla balık tutmak
hang f. yumruk atmak
hang f. tamamen boşlamak
hang f. sallanarak durmak
hang f. düşecekmiş gibi durmak
hang f. asılı, ekli veya eğimli şeyleri desteklemek
hang f. destek almak için tutunmak
hang f. takip etmek
hang f. külfetli olmak
hang f. ağırlığıyla ezmek
hang f. kararsız olmak
hang f. emin olmamak
hang f. muallakta kalmak
hang f. gecikmek
hang f. iki şeyin arasında kalmak
hang f. dikkat kesilmek
hang f. boş gezmek
hang f. oyalanmak
hang f. sallanmak
hang f. yükü aşağıdaki taraf boşluk bırakacak şekilde bir tarafa sıkıştırmak
hang f. (top) beklenmedik şekilde geri tepmek
hang f. (atılan top) istendiği gibi düşmemek
hang f. (yarış atı) maksimum hızının altında koşmak
hang f. (birileriyle) takılmak
hang f. yetişmek
hang f. (oyun, yarış) berabere kalmak
hang f. etrafına bir şeyler asarak dekore etmek
hang f. asılarak ölmek
hang f. sımsıkı tutunmak
hang f. düşmek
hang f. inmek
hang f. düşürmek
hang f. yavaşça geçmek
hang f. kalmak
hang f. ısrar etmek
hang f. sergilenmek
hang f. yapışmak
hang f. sıkıca tutmak
hang f. adalete teslim etmek
hang f. cezalandırmak için kötülük yapmak
hang f. yaftalamak
hang f. hücum etmek
hang f. ikinci dereceden alakalı olmak
hang f. devam ettirmek
hang f. sürdürmek
hang f. sürüncemede kalmak
hang f. (oyunda veya yarışta) yakalamak
hang f. durumu eşitlemek
hang f. yavaşça infilak etmek
hang f. duvara (duvar kağıdı) yapıştırmak
hang f. askıda bırakmak
hang f. sebat etmek
hang f. (vücuda) uymak
hang f. tam oturmak
hang f. beyzbol topuna düzgün falso verememek
hang f. (arabayla, bisikletle) dönmek
hang f. (zihinde, akılda) takılı kalmak
hang f. ortalıkta öylece durmak
Irregular Verb
hang f. hung - hung
hang f. hanged/hung - hanged/hung
Colloquial
hang i. yapış biçimi
hang i. kullanma yöntemi
hang i. önem
hang i. değer
hang i. asgari düzeyde ilgi
hang i. kavrama
hang i. kavrayış
hang f. bir yere dönüş yapmak
hang f. birine lakap takmak
hang f. birisinin düşüncesine takılıp kalmak
Law
hang f. asarak idam etmek
hang f. asmak
hang f. asmak suretiyle infaz etmek
hang f. oy birliğiyle karar alamayarak jüriyi çıkmaza sokmak
Technical
hang f. asılı durmak
hang f. asılmak
hang f. duvara yapıştırmak
hang f. asılı kalacak şekilde monte etmek
Computer
hang i. giriş araçlarından gelen yanıtın kesilmesi
hang f. giriş aygıtlarının çalışmaması için (bilgisayar sistemini) durdurmak
hang f. giriş araçlarına yanıt vermeyi durdurmak
hang s. asılı
Textile
hang f. eteğin ucunu giyildiğinde düzgün ve uygun bir yükseklikte duracak şekilde ayarlamak
hang f. kumaşla kaplamak
hang f. (kıyafet) dökülmek
Traffic
hang f. araba kullanırken dönüş yapmak
Marine
hang i. çalım
hang i. rüzgarın değişmesiyle rotayı kaybetme
hang i. yana yatma
Gastronomy
hang f. (av etini) dinlendirmek
Military
hang f. kapak takımını geride tutmak
hang f. rötar yapmak
hang f. ertelenmek
Sport
hang i. cimnastikte paralel çubukta asılı kalma hareketi
Baseball
hang f. başarısız olacak şekilde atış yapmak
Chess
hang f. (taşı) askıda bırakmak
hang f. rakip taşın yemesine açık hale getirmek
Art
hang f. sergilemek
hang f. (resmi) galeride sergilemek
Music
hang i. bir müzik aleti
hang i. kucağa yerleştirilip el yordamıyla çalınan bir perküsyon enstrümanı
hang i. idyofon
Printery
hang f. (paragrafı) asılı girinti ile dizayn etmek
Slang
hang i. küfür
hang i. ehemmiyet
hang f. lanetlenmek
hang f. sövmek
hang f. lanet etmek

"hang" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
General
hang-up i. takıntı
hang-glider i. planörle uçan kimse
hang-man i. adamasmaca
lever hang i. halkalarla yapılan vücudun yatay pozisyonda olduğu bir hareket
hang-on i. bir yüzeye veya nesneye kolayca takılan şey
hang-up i. duygusal problem
hang-up i. psikolojik sorun
hang-up i. kaygı
hang-up i. kesilirken bir ağaca takılıp kalmış ağaç
hang-up i. yolda bulunan (ağaç kütüğü gibi) engel
hang-up i. engel
hang-up i. mani
hang-up i. armatür
hang-up i. bir yere takılabilen dekor
hang-up i. (duvar, tavan gibi) bir yere tutturulabilen şey
hang-up i. engel
hang-up i. gelişimi sekteye uğratan şey
hang-by i. asalak
hang-by i. beleşçi
reverse hang i. ters asılma
hang on f. asmak
hang down f. ağmak
hang up on someone f. telefonu suratına kapatmak
hang up f. asmak
hang on f. sallanmak
hang in the balance f. karara bağlanmamış olmak
hang up f. telefonu kapamak
hang in the balance f. nazik bir durumda olmak
hang up f. telefonu kapatmak
hang back f. sakınmak
hang back f. gönülsüz olmak
hang down f. sallanmak
hang up on someone f. telefonu yüzüne kapatmak
hang up f. çamaşır asmak
hang someone in effigy f. protesto olarak sevilmeyen birinin kuklasını asmak
hang on f. germek
hang over f. sürmek
hang up f. için yanıp tutuşmak
hang back f. tereddüt etmek
hang in the air f. havada asılı kalmak
hang on f. sarılmak
hang fire f. geri kalmak
hang on to f. sıkı tutunmak
hang about f. sallanmak
get the hang of f. usulünü öğrenmek
hang over f. üstüne gelmek
hang out f. asmak
hang back f. geri kalmak
hang on f. tutunmak
get the hang of f. esasını kavramak
hang on somebody's lips f. ağzının içine bakmak
hang behind f. geri kalmak
hang up f. kapamak
hang about f. oyalanmak
get the hang of f. havasına girmek
hang back f. çekinmek
hang on f. dayanmak
hang on f. ısrar etmek
hang out f. sarkmak
hang by a thread f. risk altında olmak
hang down f. sarkıtmak
hang out f. sürtmek
hang on f. asılı durmak
hang down f. sarkmak
hang around f. gezinmek
hang up in someone's ear f. telefonu suratına kapatmak
hang back f. geri durmak
hang over f. abanmak
hang poster f. poster asmak
hang about f. gezinmek
hang around f. beklemek
hang oneself f. kendini asmak
hang over f. devam etmek
hang on f. takmak
hang together f. birlikte takılmak
hang on somebody's words f. ağzının içine bakmak
hang out f. çamaşır asmak
hang on f. sıkı tutmak
hang on f. bağlı olmak
hang up in someone's ear f. telefonu yüzüne kapatmak
hang back f. duraksamak
hang on to f. yapışmak
hang out f. oturmak
hang around f. aylak aylak dolaşmak
hang down f. asılmak
let something hang down f. sarkıtmak
hang in the balance f. tehlikede olmak
hang out f. oyalanmak
get the hang of f. anlamak
hang around f. oyalanmak
hang about f. dolanmak
hang onto f. tutmaya çalışmak
hang on f. asılmak
hang on f. katlanmak
hang around f. sallanmak
hang up f. sermek
hang over f. eğilmek
hang on somebody's words f. ağzı açık dinlemek
get the hang of f. kavramak
hang out the laundry f. çamaşır asmak
hang out f. takılmak
hang in the balance f. muallakta olmak
hang about f. aylak aylak dolaşmak
hang out f. vakit öldürmek
hang up f. elbise asmak
hang about f. beklemek
let it all hang out f. koyvermek
let it all hang out f. rahatlamak
let it all hang out f. gevşemek
let it all hang out f. kendini koyvermek
let it all hang out f. boşlamak
hang on someone's every word f. can kulağıyla dinlemek
hang on somebody's lips f. can kulağıyla dinlemek
hang up f. ertelemek
hang out of (a window/balcony) f. dışarı sarkmak
hang on the wall f. duvara asmak
hang up high f. yükseğe asmak
hang from the ceiling f. tavandan sarkmak (lamba/ampul vb)
hang one's head f. başını öne eğmek
hang one's head f. başını eğmek
hang out a sign f. tabela asmak
hang banner f. pankart asmak
get the hang of f. -i anlamak
get the hang of f. -in usulünü öğrenmek
get the hang of f. -in esasını kavramak
get the hang of f. -in havasına girmek
hang up f. -e kafasını takmak
hang up f. -i çok beğenmek
hang up f. -e bayılmak
get the hang of f. -i kavramak
hang up f. -e tutulmak
hang on f. tutmak
hang around f. sürtmek
hang about f. sürtmek
hang around f. başıboş gezerek oyalanmak
hang on f. beklemek
hang on f. yapışmak
hang about f. başıboş gezerek oyalanmak
get the hang of f. nasıl yapıldığını öğrenmek
get into the hang of f. alışmak
get into the hang of f. alışkanlık kazanmak
get into the hang of f. yapma alışkanlığı kazanmak
get the hang of f. işi kavramak
get the hang of f. nasıl yapılacağını öğrenmek
get the hang of f. püf noktasını öğrenmek
let it all hang out f. kafa dağıtmak
hang up f. meşgule almak
hang out laundry f. çamaşır asmak
hang clothes f. çamaşır asmak
hang a picture on a wall f. duvara tablo asmak
hang a painting on a wall f. duvara tablo asmak
(one's belly) hang over one's trousers f. göbeği pantolonundan sarkmak
hang off f. beklemek
hang a notice f. ilan asmak
hang on tight f. sıkıca tutunmak
hang down from something f. bir şeyden sarkmak
hang someone for something f. birini bir şey için asmak
hang out of the window f. pencereden sarkmak
hang a banner f. afiş asmak
hang with the wrong people f. yanlış insanlarla takılmak
hang the laundry f. çamaşırları asmak
hang up f. telefon kapatmak
hang up f. telefon kapamak
hang curtains f. perde asmak
hang a picture f. resim asmak
hang a painting f. tablo asmak
hang around at home on sunday f. pazar günü evde takılmak
hang out together f. birlikte gezmek
hang out together f. birlikte takılmak
hang out a sign f. tabela asmak
hang up the phone f. telefonu kapatmak
hang in doubt f. tereddüt etmek
hang in the hedge f. durma noktasına gelmek
hang together f. birlik olmak
hang together f. kendi içinde tutarlı olmak
hang together f. anlamlı bir bütün oluşturmak
hang glide f. planör ile uçmak
hang glide f. planör uçurmak
hang out [obsolete] f. aşağı doğru çıkıntı yapmak
hang out f. sergilemek amacıyla dışarı asmak
hang together f. münasebette bulunmak
hang together f. hemfikir olmak
hang up f. tökezletmek
hang up f. engellemek
hang up f. muallakta bırakmak
hang up f. (bir ağacın) düşerken başka bir ağaca takılmasına neden olmak
hang up f. başarmak
hang up f. sıkışmak
hang up f. geceyi geçirmek için yolculuğa ara vermek
hang up [australia] f. (atı) direğe bağlamak
hang-glide f. planör ile uçmak
hang-glide f. planör uçurmak
hang-on s. bir yüzeye veya nesneye kolayca takılan bir şey ile ilgili
hang in there! ünl. dişini sık
hang about ünl. biraz bekle!
hang about ünl. dur!
Irregular Verb
hang a horseshoe on the door f. kapıya at nalı asmak
Phrasals
hang around f. boş boş dolaşmak
hang back f. isteksiz olmak
hang down f. alçalmak
hang on f. (hastalık) bünyeye yapışıp kalmak
hang out f. yansıtmak
hang out [obsolete] f. aşağı doğru çıkıntı yapmak
hang over f. tepeye yansıtmak
hang to f. tutunmak
hang upon f. tutkuyla hürmet etmek
hang on f. (ses) duyulmaya devam etmek
hang out f. ayak diremek
hang down f. öne eğilmek
hang over f. üstünde asılı olmak
hang down f. (boynunu) bükmek
hang on f. (telefonda) hatta kalmak
hang over f. henüz tamamlanmamış olmak
hang out f. sallanmak
hang out f. boş boş gezmek
hang over f. yapılmaya devam ediyor olmak
hang out f. ikamet etmek
hang out f. (bir yerde) yaşamak
hang out f. sergilemek amacıyla asmak
hang back f. ağır olmak
hang around f. amaçsızca ortalarda dolanmak
hang about f. amaçsızca ortalarda dolanmak
hang back f. askıya almak
hang up f. beklemeye almak (telefonda)
hang from something f. bir şeyden/yerden sarkmak
hang out f. bir ortama takılmak
hang on f. beklemeye almak (telefonda)
hang out with f. biriyle takılmak
hang on f. dişini sıkmak
hang around f. çevresine asmak
hang back f. geri durmak/beklemek
hang back f. geciktirmek
hang up f. hatta kalmak
hang back f. ilerleyememek
hang about f. oyalanmak
hang around f. oyalanmak
hang back f. oyalanmak
hang out f. sürekli bir yere takılmak
hang about f. sağda solda oyalanmak
hang on to f. sıkıca tutmak
hang around f. sağda solda oyalanmak
hang on to f. sımsıkı tutmak
hang up on someone f. telefonu yüze kapamak
hang up on someone f. telefonu yüzüne kapamak
hang together f. (elbise/kıyafet) dağılmamak
hang together f. (elbise/kıyafet) parçalanmamak
hang up f. .... için can atmak
hang off f. bir şey yapmadan beklemek
hang in f. direnmek
hang in f. sebat etmek
hang in f. yapışmak
hang about f. boşa vakit harcamak
hang about f. aylaklık etmek
hang about f. (birinin) kapısını aşındırmak
hang about f. vakit öldürmek
hang around f. boşa vakit harcamak
hang around f. aylaklık etmek
hang around f. (birinin) kapısını aşındırmak
hang around f. vakit öldürmek
hang back f. bocalamak
hang back f. sendelemek
hang behind f. geç çıkmak
hang on f. vazgeçmemek
hang on f. ısrarcı olmak
hang on f. sımsıkı sarılmak
hang on f. durmak
hang on f. kalmak
hang on f. takılıp kalmak
hang up [australia] f. (atı) direğe bağlamak
hang up f. (bir ağacın) düşerken başka bir ağaca takılmasına neden olmak
hang up f. başarmak
hang up f. sıkışmak
hang up f. geceyi geçirmek için yolculuğa ara vermek
hang something on someone or something f. birine/bir şeye bir şey asmak
hang something on someone or something f. birine/bir şeye bir şey takmak
hang something on someone or something f. birine/bir şeye bir şey tutturmak
hang on f. dikkatlice dinlemek
hang behind (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) gerisinde kalmak
hang behind (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) arkasında kalmak
hang by f. sallantıda bırakılmak
hang by f. ile sarkıtılmak
hang by f. ile sallandırılmak
hang by f. '-den asılmak
hang by f. ile asılmak
hang by something f. bir şeyin ucunda sallantıda bırakılmak
hang by something f. bir şeyle sallandırılmak
hang by something f. bir şeyle sarkıtılmak
hang by something f. bir şeyle asılmak
hang by something f. bir şeyden/bir yerden/bir yerinden asılmak
hang by something f. bir uzvundan/bir uzvuyla asılmak
hang down from (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) sarkmak
hang for f. için asmak
hang from f. -den sarkmak
hang from f. '-den sarkıtmak
hang from f. '-e asmak
hang someone or something from something f. birini/bir şeyi bir yerden sarkıtmak
hang someone or something from something f. birini/bir şeyi bir yere asmak
hang in (something) f. (bir şeyde) direnmek
hang in (something) f. (bir şeyde) sebat etmek
hang in (something) f. (bir şeye) yapışmak
hang on to (someone or something) f. (birine/bir şeye) yapışmak
hang on to (someone or something) f. (birine/bir şeye) sıkı tutunmak
hang on to (someone or something) f. (birine/bir şeye) sıkıca tutmak
hang on to (someone or something) f. (birine/bir şeye) sımsıkı tutmak
hang on to (someone or something) f. (birine/bir şeye) tutunmak
hang onto (someone or something) f. (birini/bir şeyi) tutmaya çalışmak
hang onto (someone or something) f. (birini/bir şeyi) elde tutmak
hang onto (someone or something) f. (birini/bir şeyi) muhafaza etmek
hang onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) tutunmak
hang onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) yapışmak
hang (something) out (of something) f. (bir şeyi bir şeyden) dışarı sarkıtmak
hang (something) out (of something) f. (bir şeyi bir şeyden) dışarı sallandırmak
hang out with (one) f. (biriyle) takılmak
hang out with (one) f. (biriyle) vakit geçirmek
hang something over someone or something f. bir şeyi birinin/bir şeyin üstüne asmak
hang something over someone or something f. bir şeyi birinin/bir şeyin tepesine asmak
hang something over someone or something f. bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden/tepesinden sallandırmak
hang over someone or something f. birinin/bir şeyin üstünde/tepesinde asılı olmak
hang over someone or something f. birinin/bir şeyin üstünde/tepesinde asılı kalmak
hang over someone or something f. birinin/bir şeyin üstünde/tepesinde uçmak
hang something on someone f. bir şeyi birinin üstüne atmak
hang something on someone f. birini suçlamak
hang something on someone f. birinin üstüne bir şeyin suçunu atmak
hang something on someone f. birine bir şeyle iftira atmak
hang something on someone f. bir suçu birinin üstüne atmak
hang something up f. telefonu kapatmak
hang someone or something with something f. birini/bir şeyi bir şeyle asmak
hang with (one) f. (biriyle) takılmak
hang with (one) f. (biriyle) vakit geçirmek
hang with someone f. biriyle takılmak
hang with someone f. biriyle vakit geçirmek
Proverb
give them enough rope to hang themselves sen eline ipi ver o kendini asar
give him enough rope and he'll hang himself bırak kendi kuyusunu kazsın
give him enough rope and he'll hang himself sen eline ipi ver o kendini asar
give them enough rope to hang themselves bırak kendi kuyusunu kazsın
give someone enough rope and he'll hang himself bırak kendi kuyusunu kazsın
give somebody enough rope to hang themselves bırak kendi kuyusunu kazsın
give a dog a bad name and hang him adımız çıkmış bir kere ne yapsak nafile
give a dog a bad name and hang him adımız çıkmış dokuza inmez sekize
home is where you hang your hat ev, kişiyi ve sahip olduklarını barındıran yerdir
home is where you hang your hat kişi nerede yaşıyorsa orası evidir
give a man enough rope and he will hang himself sen eline ipi ver o kendini asar
give a man enough rope and he will hang himself bırak kendi kuyusunu kazsın
Colloquial
hang of a (someone or something) i. çok iyi (biri/bir şey)
hang of a (someone or something) i. çok heyecan verici (biri/bir şey)
hang of a (someone or something) i. çok ilginç (biri/bir şey)
hang of a (someone or something) i. harika (biri/bir şey)
hang [ireland] i. ucuz domuz jambonu
hang time i. havada kalma süresi
hang around f. bir yerde takılmak
hang around f. biriyle takılmak
hang around f. maça asılmak
hang out at the mall f. alışveriş merkezinde takılmak
hang out with friends f. arkadaşlarla takılmak
hang around with friends f. arkadaşlarla takılmak
hang on (to) like grim death f. asılmak
hang onto f. elde tutmak
hang up one's boots f. emekli olmak
hang up one's boots f. işten ayrılmak
hang one on f. kafa çekmek
hang onto f. muhafaza etmek
let it all hang out f. keyfine bak
hang on (to) like grim death f. sıkıca elinden tutmak
hang one on f. sarhoş olmak
hang up one's boots f. ununu eleyip eleğini asmak
hang paper f. karşılıksız çek yazmak
hang out with girls f. kızlarla takılmak
hang out [us] f. ağzına geleni söylemek
hang out [us] f. pervasızca konuşmak
hang up f. duygusal sorunlara sebep olmak
hang up f. duygusal sorunları olmak
hang a left/right [us] f. sola/sağa dönmek
hang something [uk] f. bir şeye aldırmamak
hang something [uk] f. bir şeyi takmamak
hang something [uk] f. bir şeyi önemsememek
hang something [uk] f. bir şeyi umursamamak
hang something [uk] f. bir şeyi tınmamak
hang something [uk] f. bir şeyi iplememek
hang something [uk] f. bir şeyi sallamamak
hang something [uk] f. bir şeyi kale almamak
hang something [uk] f. bir şeyi kafaya takmamak
hang up s. kafasını takmış
hang up s. saplantılı
hang up s. saplanıp kalmış
hang up s. saplantı yapmış
hang on a second expr. bir saniye bekleyin
so cold you could hang meat expr. buz gibi
hang on a second expr. bir saniye bekle
hang on a moment expr. biraz bekle
hang on a moment expr. bekle biraz
hang on a minute expr. biraz bekle
hang on a mo expr. biraz bekle
hang on a minute expr. bir dakika bekle
hang on a mo expr. bir dakika/saniye
hang on a sec expr. bir saniye bekle
hang on expr. dur biraz
hang on expr. dayan
let it all hang out expr. canının istediğini yap
hang on! expr. dayan!
hang on to your hat expr. dikkat edin
hang on! expr. ha gayret!
and hang the cost/expense expr. fiyatını düşünmeden
let it all hang out expr. istediğin gibi davran
let it all hang out expr. kafana göre takıl
hang on to your hat expr. kemerlerinizi bağlayın
and hang the cost/expense expr. masrafları düşünmeden
hang on there! expr. orada dur işte!
hang on expr. sık dişini
hang on to your hat! expr. sıkı dur! (bak ne anlatacağım)
hang on to your hat expr. sıkı durun
hang on a mo expr. (kısa süreliğine) bekle beni
do not hang noodles on my ears expr. beni kandırmaya çalışma
do not hang noodles on my ears expr. bana dolma yutturamazsın
do not hang noodles on my ears expr. bana yediremezsin
do not hang noodles on my ears expr. bana yutturamazsın
hang in there! expr. pes etme!
hang on in there expr. dişini sık
hang on in there expr. pes etme
hang on in there expr. dayan
hang on in there expr. kendini bırakma
hang of a expr. çok iyi
hang of a expr. harika
hang of a expr. yüksek seviyede
hang of a expr. büyük ölçüde
hang of a expr. müthiş
hang of a expr. müthiş derecede
a hang of expr. çok iyi
a hang of expr. harika
a hang of expr. yüksek seviyede
a hang of expr. büyük ölçüde
a hang of expr. müthiş
a hang of expr. müthiş derecede
hang loose! expr. endişelenme!
hang tight exclam. sıkı dur
hang tight exclam. sık dişini
Idioms
a peg on which to hang (something) i. bir görüşü yansıtmak için araç olarak kullanılan şey
a peg on which to hang something i. bir görüşü yansıtmak için araç olarak kullanılan şey
a peg to hang (something) on i. bir görüşü yansıtmak için araç olarak kullanılan şey
a peg to hang a matter on i. asıl meseleye girmek için kullanılan bahane/vesile/fırsat
a peg on which to hang (something) i. asıl derdini anlatmak için bir şeyi bahane olarak kullanmak
a peg on which to hang something i. asıl derdini anlatmak için bir şeyi bahane olarak kullanmak
a peg to hang (something) on i. asıl derdini anlatmak için bir şeyi bahane olarak kullanmak
a peg on which to hang (something) i. fikir belirtmek için fırsat olarak değerlendirilen şey
a peg on which to hang something i. fikir belirtmek için fırsat olarak değerlendirilen şey
a peg to hang (something) on i. fikir belirtmek için fırsat olarak değerlendirilen şey
a place to hang one's hat i. başını sokacak ev
a peg on which to hang something i. görüşlerini/fikirlerini dayandıracak bir şey
a peg on which to hang something i. görüşlerini/fikirlerini yansıtacak bir şey
a peg on which to hang something i. görüşlerine/fikirlerine dikkati çekecek bir şey
a peg on which to hang something i. üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey
a peg to hang (something) on i. görüşlerini/fikirlerini dayandıracak bir şey
a peg to hang (something) on i. görüşlerini/fikirlerini yansıtacak bir şey
a peg to hang (something) on i. görüşlerine/fikirlerine dikkati çekecek bir şey
a peg to hang (something) on i. üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey
a peg to hang something on i. görüşlerini/fikirlerini dayandıracak bir şey
a peg to hang something on i. görüşlerini/fikirlerini yansıtacak bir şey
a peg to hang something on i. görüşlerine/fikirlerine dikkati çekecek bir şey
a peg to hang something on i. üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey
a peg on which to hang something i. görüşlerini/fikirlerini dayandıracak bir şey
a peg on which to hang something i. görüşlerini/fikirlerini yansıtacak bir şey
a peg on which to hang something i. görüşlerine/fikirlerine dikkati çekecek bir şey
a peg on which to hang something i. üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey
hang 10 i. sörf tahtası üzerinde durmak/tutunmak
hang 10 i. sörfte sörfçünün sörf tahtasının ucuna doğru yaptığı manevra hareketi
somewhere to hang hat i. başını sokacak bir ev
somewhere to hang hat i. başını sokacak bir yer
somewhere to hang hat i. başını sokacak yuva
somewhere to hang (up) (one's) hat i. başını sokacak bir ev
somewhere to hang (up) (one's) hat i. başını sokacak bir yer
somewhere to hang (up) (one's) hat i. başını sokacak yuva
some place to hang (up) (one's) hat i. başını sokacak bir ev
some place to hang (up) (one's) hat i. başını sokacak bir yer
some place to hang (up) (one's) hat i. başını sokacak yuva
the hang of i. -in usulü
the hang of i. -in esası
the hang of i. -in nasıl yapılacağı/yapıldığı
the hang of i. '-in püf noktası
the hang of (something) i. (bir şeyin) usulü
the hang of (something) i. (bir şeyin) esası
the hang of (something) i. (bir şeyin) nasıl yapılacağı/yapıldığı
the hang of (something) i. (bir şeyin) püf noktası
(don't) care a hang f. azıcık bile umursamamak
(don't) care a hang f. hiç takmamak
hang a left (or right) f. sola (ya da sağa) dönmek
hang by the eyelids f. pamuk ipliğine bağlı olmak
hang on the lips f. büyülenmişçesine dinlemek
hang out the white flag f. ateşkes istemek
hang the flag half-mast high f. bayrağı yarıya indirmek
hang out the white flag f. beyaz bayrak çekmek
hang by the eyelids f. koptu kopacak bir durumda olmak
hang by the eyelids f. eksik kalmak
hang by the eyelids f. yarım kalmak
hang up (one's) fiddle when (one) comes home f. eve gelince tüm neşesini yitirmek
hang up (one's) fiddle when (one) comes home f. ailesinin yanındayken keyfi kaçmak
hang up (one's) fiddle when (one) comes home f. eve gelince kendini kapatmak
not care a hang (about something) f. zerre kadar umurunda olmamak
not care a hang (about something) f. zerre kadar aldırmamak
not care a hang (about something) f. bir nebze dahi önemsememek
not care a hang (about something) f. bir nebze olsun umursamamak
not care a hang (about something) f. zerre kadar önem vermemek