|
- I sometimes wonder, are we, in fact, carrying water in the Danaïds' jars?
- Bazen merak ediyorum, aslında biz Danailerin kavanozlarında su mu taşıyoruz?
- Sami bought a jar of gherkins.
- Sami bir kavanoz kornişon turşu aldı.
- What is the worth of a jar full of pennies?
- Peni dolu bir kavanozun değeri nedir?
- Preserves must be stored in a jar with an airtight seal.
- Konserveler hava geçirmez bir kavanozda saklanmalıdır.
- I couldn't get this jar open.
- Bu kavanozu açamadım.
- Hand me that jar.
- O kavanozu bana uzat.
- This jar can hold two liters of hot water.
- Bu kavanoz iki litre sıcak su alabilir.
- Is there much sugar in the jar?
- Kavanozda çok şeker var mıdır?
- Could you open this jar for me?
- Bu kavanozu benim için açabilir misin?
- Can anyone guess how much money is in this jar?
- Biri bu kavanozda ne kadar para olduğunu tahmin edebilir mi?
- Could you open this jar for me?
- Bu kavanozu benim için açabilir misiniz?
- I tried to open the jar, but I couldn't.
- Kavanozu açmaya çalıştım ama açamadım.
- Tom tried to open the jar.
- Tom kavanozu açmaya çalıştı.
- Tom couldn't get the jar open.
- Tom kavanozu açamadı.
- Paste these labels on the jars.
- Bu etiketleri kavanozlara yapıştır.
- Can anyone guess how much money is in this jar?
- Bu kavanozda ne kadar para olduğunu tahmin edebilecek olan var mı?
- Tom bought three jars of dill pickles.
- Tom üç kavanoz kornişon turşusu aldı.
- Tom unscrewed the cap and handed the jar to Mary.
- Tom kapağı açtı ve kavanozu Mary'ye uzattı.
- My jar is leaking.
- Benim kavanozum sızıntı yapıyor.
- Jam comes in a jar.
- Reçel kavanozda gelir.
- Tom put the lid back on the peanut butter jar.
- Tom kapağı fıstık ezmesi kavanozuna geri koydu.
- Tom keeps his pennies in a big jar.
- Tom bozuk paralarını büyük bir kavanozda saklıyor.
- Tom is still trying to open the jar.
- Tom hâlâ kavanozu açmaya çalışıyor.
- Can anyone guess how many pennies are in this jar?
- Bu kavanozda kaç kuruş olduğunu tahmin edebilecek olan var mı?
- Tom watched the tadpoles swimming in the jar that he'd put them in.
- Tom,onları koyduğu kavanozda yüzen kurbağa yavrularını izledi.
- I can't open this jar.
- Bu kavanozu açamıyorum.
- There is a casanova in my jar.
- Kavanozumda bir kazanova var.
- Tom picked up the jar and read the label.
- Tom kavanozu aldı ve etiketi okudu.
- Tom is still trying to open the jar.
- Tom hala kavanozu açmaya çalışıyor.
- Hand me that jar.
- Ver şu kavanozu.
- There's a label on the jar.
- Kavanozun üzerinde bir etiket var.
- How many beans are in the jar?
- Kavanozda kaç tane fasulye var?
- He gave me a jar of jam.
- Bana bir kavanoz reçel verdi.
- Tom watched the tadpoles swimming in the jar that he'd put them in.
- Tom kurbağa yavrularını koyduğu kavanozun içinde yüzerken izledi.
- Tom opened the jar for me.
- Tom kavanozu benim için açtı.
- My jar is leaking.
- Kavanozum sızdırıyor.
- He keeps a spider in a jar and feeds it with beetles that he catches in the garden.
- Bir kavanozda örümcek tutuyor ve onu bahçede yakaladığı böceklerle besliyor.
- I couldn't get this jar open.
- Bu kavanozun kapağını açamadım.
- Tom likes to eat spoonfuls of peanut butter right out of the jar.
- Tom kavanozdan kaşık kaşık fıstık ezmesi yemeyi seviyor.
- Tom keeps his pennies in a big jar.
- Tom bozukluklarını büyük bir kavanozda saklar.
- This lid belongs with that jar.
- Bu kapak o kavanoza ait.
- He keeps a spider in a jar and feeds it with beetles that he catches in the garden.
- Kavanozda bir örümceğe bakar ve onu bahçede yakaladığı böceklerle besler.
- Tom put money into the tip jar.
- Tom bahşiş kavanozuna para koydu.
- Sami bought a jar of gherkins.
- Sami bir kavanoz kornişon turşusu satın aldı.
- Can you open this jar for me?
- Bu kavanozu benim için açabilir misin?
- There is a casanova in my jar.
- Benim kavanozumda da bir casanova var.
- There are some cookies in the jar.
- Kavanozda birkaç kurabiye var.
- Tom bought three jars of dill pickles.
- Tom üç kavanoz salatalık turşusu aldı.
- I can't get this jar open.
- Bu kavanozu açamıyorum.
- Tom bought three jars of dill pickles.
- Tom üç kavanoz dereotu turşusu aldı.
- Tom opened the jar for me.
- Tom benim için kavanozu açtı.
- Give me that jar.
- O kavanozu bana ver.
- What is the worth of a jar full of pennies?
- Bir kavanoz dolusu bozuk paranın değeri nedir?
- There are some cookies in the jar.
- Kavanozda biraz kurabiye var.
- No one can guess how many jellybeans are in this jar.
- Kimse bu kavanozda kaç tane jelibon olduğunu tahmin edemez.
- Can anyone guess how many pennies are in this jar?
- Biri bu kavanozda kaç peni olduğunu tahmin edebilir mi?
- This jar can hold two liters of hot water.
- Bu kavanoz iki litre sıcak su alabiliyor.
- Don't close the jar too tightly.
- Kavanozu çok sıkı kapatmayın.
- I wanted some salt, but there was none in the jar.
- Biraz tuz istedim fakat kavanozda hiç yoktu.
- Mary keeps Tom's brain in a jar.
- Mary, Tom'un beynini bir kavanozda tutuyor.
- The jar was smashed to bits when it hit the floor.
- Kavanoz yere düştüğünde paramparça oldu.
- Mary keeps Tom's brain in a jar.
- Mary, Tom'un beynini bir kavanozda saklıyor.
- There's a label on the jar.
- Kavanozun üstünde etiket var.
- Tom couldn't open the jar.
- Tom kavanozu açamadı.
- Tom put the lid back on the peanut butter jar.
- Tom fıstık ezmesi kavanozunun kapağını yerine koydu.
- This lid belongs with that jar.
- Bu kapak o kavanoza aittir.
- The cookies are in the jar.
- Kurabiyeler kavanozda.
- The jar is empty.
- Kavanoz boş.
- Preserves must be stored in a jar with an airtight seal.
- Konserveler hava geçirmez bir conta ile kavanozda saklanmalıdır.
- Is there much sugar in the jar?
- Kavanozda çok şeker var mı?
- Fill the jars with water.
- Kavanozları suyla doldur.
- I wanted some salt, but there was none in the jar.
- Biraz tuz istedim ama kavanozda hiç tuz yoktu.
- Fill the jars with water.
- Kavanozlara su doldurun.
Show More (70)
|