| 1 |
jump |
atlamak |
v. |
|
- She jumped over the puddle carefully.
- Su birikintisinin üzerinden dikkatlice atladı.
- We have not yet moved on to the joint motion for a resolution, so you are jumping ahead.
- Henüz ortak karar önergesine geçmedik, bu yüzden ileriye atlıyorsunuz.
- Let there be an end to this jumping from one Directorate-General to another.
- Bir Genel Müdürlükten diğerine atlamaya bir son verilsin.
- You have jumped ahead rather, but we are still on the Minutes.
- Biraz ileriye atladınız ama biz hala tutanaklardayız.
- You boys want to jump me again; now's your chance.
- Üzerime tekrar atlamak istiyorsanız, işte size fırsat.
- And he jumped, he was like a little kid.
- Ve o da atladı, küçük bir çocuk gibiydi.
- He jumped to catch the ball.
- O, topu yakalamak için atladı.
- Take three steps and jump.
- Üç adım at ve atla.
- Tom jumped into the swimming pool.
- Tom yüzme havuzuna atladı.
- Tom jumped off the dock.
- Tom iskeleden atladı.
- Layla jumped out of the moving car.
- Leyla hareket eden arabadan atladı.
- We jumped into the river.
- Nehre atladık.
- He dared not jump the brook.
- O, dereyi atlamaya cesaret edemedi.
- Tom looked like he was about to jump out the window.
- Tom pencereden atlayacakmış gibi görünüyordu.
- Tom jumped in the pool.
- Tom havuza atladı.
- He jumped into the swimming pool.
- Yüzme havuzuna atladı.
- The boy is jumping.
- Oğlan atlıyor.
- If she asked you to jump off a bridge, would you do it?
- Köprüden atlamanı isteseydi, atlar mıydın?
- Layla managed to jump out of the car.
- Layla arabadan atlamayı başardı.
- He jumped into the water clothes and all.
- Elbiseleriyle suya atladı.
- A cat jumped onto the chair and lay motionless.
- Bir kedi sandalyeye atladı ve hareketsiz yatıyor.
- Tom jumped into his car.
- Tom arabasına atladı.
- The birds jumped from branch to branch.
- Kuşlar daldan dala atladılar.
- I jumped out of the way.
- Ben yolun dışına atladım.
- The cat jumped in surprise.
- Kedi şaşırarak atladı.
- Tom jumped out of a second-story window without getting hurt.
- Tom yaralanmadan ikinci kat penceresinden atladı.
- He jumped into water without removing his clothes.
- O giysilerini çıkarmadan suya atladı.
- She jumped on the scooter.
- Scooter'a atladı.
- The cat jumps on top of the table.
- Kedi masanın üstüne atlıyor.
- Tom jumped out of the moving car.
- Tom hareket halindeki arabadan atladı.
- The cat jumps off the table.
- Kedi masadan atlar.
- Have you ever jumped from a bridge into the sea?
- Hiç köprüden denize atladınız mı?
- She committed suicide by jumping off the bridge.
- Köprüden atlayarak intihar etti.
- I was jumping.
- Atlıyordum.
- How brave of him to jump into the water to save the little girl!
- Küçük kızı kurtarmak için suya atlaması ne kadar cesurca!
- Let's jump into the water.
- Suya atlayalım.
- Is it true that Tom jumped in front of a bus?
- Tom'un bir otobüsün önüne atladığı doğru mu?
- Tom jumped out of the airplane.
- Tom uçaktan atladı.
- I jumped into the back of the pickup truck with Tom.
- Tom'la kamyonetin arkasına atladım.
- He ended his life by jumping off a bridge.
- O, bir köprüden atlayarak hayatına son verdi.
- You're jumping to conclusions.
- Hemen sonuca atlıyorsun.
- I'll jump in.
- İçeri atlayacağım.
- Tom jumped on his horse.
- Tom atının üzerine atladı.
- Tom jumped in his car and drove off.
- Tom arabasına atladı ve gitti.
- She could not bring herself to jump into the water.
- Suya atlamaya bir türlü cesaret edemiyordu.
- Jump as high as you can.
- Atlayabildiğin kadar yükseğe atla.
- Tom jumped out of his car.
- Tom arabasından atladı.
- Layla jumped in her car and drove off.
- Leyla arabasına atladı ve uzaklaştı..
- I have to jump off here.
- Buradan atlamak zorundayım.
- He jumped into the river in defiance of the icy water.
- Buzlu suya meydan okuyarak nehre atladı.
- He jumped into the water.
- O suya atladı.
- If he asked you to jump off a bridge, would you do it?
- Senden köprüden atlamanı istese atlar mıydın?
- Tom jumped out of his seat.
- Tom koltuğundan atladı.
- A deer jumped out in front of Tom's car.
- Bir geyik Tom'un arabasının önüne atladı.
- This dog jumped.
- Bu köpek atladı.
- He jumped onto the table.
- Masanın üzerine atladı.
- Tom jumped from the boat.
- Tom tekneden atladı.
- The price jump was unprecedented.
- Fiyat atlaması eşi benzeri görülmemişti.
- Tom jumped out of the car.
- Tom arabadan atladı.
- The cat jumps on top of the table.
- Kedi masanın üstüne atlar.
- He committed suicide by jumping out of a high window.
- Yüksek bir pencereden atlayarak intihar etti.
- She jumped into her car.
- Arabasına atladı.
- He jumped on the train.
- Trene atladı.
- Let's not jump to conclusions, okay?
- Hadi sonuçlara atlamayalım, tamam mı?
- The frogman jumped into the canal.
- Kurbağa adam kanala atladı.
- Tom trained his dog to jump through hoops.
- Tom çemberin içinden atlaması için köpeğini eğitti.
- It's dangerous to jump off a moving train.
- Hareket halindeki bir trenden atlamak tehlikelidir.
- He jumped into the water.
- Suya atladı.
- Tom jumped in his car and drove off.
- Tom arabasına atladı ve sürdü.
- It's not safe to jump out of a moving truck.
- Hareket halindeki bir kamyondan atlamak güvenli değil.
- Tom jumped into the cold water.
- Tom soğuk suya atladı.
- He jumped into the swimming pool.
- O yüzme havuzuna atladı.
- Mary jumped into the icy water without hesitation.
- Mary hiç tereddüt etmeden buzlu suya atladı.
- I suddenly felt the urge to jump off the bridge into the river.
- Birden köprüden nehre atlama isteği duydum.
- I saw Tom jump into the pool.
- Tom'un havuza atladığını gördüm.
- The cat jumps off the table.
- Kedi masadan atlıyor.
- A cat jumped onto the chair and lay motionless.
- Bir kedi sandalyenin üzerine atladı ve hareketsiz yattı.
- Some people jumped into the pool.
- Bazı insanlar havuza atladı.
- Tom jumped out of the boat.
- Tom tekneden atladı.
- He jumped over a ditch.
- O hendekten atladı.
- Sami jumped in his car.
- Sami arabasına atladı.
- Go jump in the lake.
- Git göle atla.
- Tom jumped into the car and drove away.
- Tom arabaya atladı ve uzaklaştı.
- He jumped out of the car.
- Arabadan atlamış.
- Tom looked like he was ready to jump out a window.
- Tom pencereden atlamaya hazır gibi görünüyordu.
- We jumped into the river.
- Nehire atladık.
- She jumped out of the car and ran away.
- O, arabadan atladı ve kaçtı.
- He committed suicide by jumping off a bridge.
- Köprüden atlayarak intihar etti.
- Tom jumped back into his truck.
- Tom kamyonetine geri atladı.
- Tom couldn't bring himself to jump into the cold water.
- Tom kendini soğuk suya atlamaya ikna edemedi.
- A man standing on the cliff was about to commit suicide by jumping into the void.
- Uçurumun üstünde duran bir adam boşluğa atlayarak intihar etmek üzereydi.
- Dan escaped by jumping from the third floor.
- Dan üçüncü kattan atlayarak kaçtı.
- Tom jumped back.
- Tom geri atladı.
- Tom trained his dog to jump through hoops.
- Tom köpeğini çemberlerden atlaması için eğitti.
- Tom jumped back just in time.
- Tom tam zamanında geri atladı.
- Mary jumped into the pool.
- Mary havuza atladı.
- Layla jumped in her car and drove off.
- Layla arabasına atlayıp uzaklaştı.
- Tom tried to stop Mary from jumping.
- Tom, Mary'nin atlamasını engellemeye çalıştı.
- Nobody wants to be the first one to jump into the pool.
- Kimse havuza ilk atlayan olmak istemez.
- Tom jumped into the bushes.
- Tom çalılıklara atladı.
- Tom crossed the river by jumping from rock to rock.
- Tom, kayadan kayaya atlayarak nehri geçti.
- She jumped into her car.
- O arabasına atladı.
- He wasn't jumping on the bed.
- O, yatağa atlamıyordu.
- Tom jumped into the water with a splash.
- Tom bir sıçrama ile suya atladı.
- He wasn't jumping on the bed.
- Yatağa atlamıyordu.
- Tom finally decided to try jumping over the stream.
- Tom sonunda dereden atlamayı denemeye karar verdi.
- Why are you jumping?
- Niçin atlıyorsun?
- Tom jumped on the train.
- Tom trene atladı.
- He jumped off the roof.
- O, çatıdan atladı.
- Fadil killed himself by jumping off an 8-storey building.
- Fadıl 8 katlı binadan atlayarak kendini öldürdü.
- A deer jumped out in front of Tom's car.
- Tom'un arabasının önüne bir geyik atladı.
- Tom jumped overboard.
- Tom denize atladı.
- The cowboy quickly jumped out the window.
- Kovboy hızla pencereden dışarı atladı.
- Tom jumped out of the plane.
- Tom uçaktan atladı.
- I won't let you jump.
- Atlamana izin vermeyeceğim.
- Tom jumped into water without taking off his clothes.
- Tom elbiselerini çıkarmadan suya atladı.
- One dog and two people are jumping.
- Bir köpek ve iki kişi atlıyor.
- He frequently jumps from one topic to another while he is talking.
- O konuşurken çoğunlukla bir konudan diğerine atlar.
- Everyone jumped into the pool.
- Herkes havuza atladı.
- Tom jumped into the water with his clothes on.
- Tom giysileri ile suya atladı.
- She was ready to jump ship.
- Gemiden atlamaya hazırdı.
- The dog jumped over the fence into the garden.
- Köpek çitin üzerinden bahçeye atladı.
- Layla jumped out of the car.
- Leyla arabadan atladı.
- Tom jumped off the train.
- Tom trenden atladı.
- Mary jumped into the icy water without hesitation.
- Mary çekinmeden buzlu suya atladı.
- Don't let Tom jump on the bed.
- Tom'un yatağa atlamasına izin verme.
- If all your friends jumped off a bridge, would you do it?
- Bütün arkadaşların köprüden atlasaydı, sen de atlar mıydın?
- Tom jumped into the lake.
- Tom göle atladı.
- Tom opened the door of the van and jumped out.
- Tom kamyonetin kapısını açtı ve dışarı atladı.
- The cowboy quickly jumped out the window.
- Kovboy hemen pencereden atladı.
- Intrepidly, he jumped out of the plane.
- Cesurca uçaktan atladı.
- They jumped into the water.
- Onlar suya atladı.
- Tom jumped into the freezing water.
- Tom buz gibi suya atladı.
- I'll try to jump over this stream on a horse.
- Bir at üstünde bu dereyi atlamaya çalışacağım.
- The cat jumped on the table.
- Kedi masaya atladı.
- Tom jumped into the water with a splash.
- Tom bir sıçramayla suya atladı.
- They jumped me.
- Üzerime atladılar.
- It is dangerous to jump into a moving train.
- Hareket halindeki bir trenin içine atlamak tehlikelidir.
- Tom jumped out of the bus while it was still running.
- Tom hala çalışır durumdaki otobüsten atladı.
- Everybody jumped.
- Herkes atladı.
- Layla jumped out of the moving car.
- Layla hareket halindeki arabadan atladı.
- Fadil killed himself by jumping off an 8-storey building.
- Fadıl 8 katlı bir binadan atlayarak kendini öldürdü.
- He jumped from one subject to another.
- Bir konudan diğerine atladı.
- Tom jumped into the freezing water.
- Tom dondurucu suya atladı.
- Sami jumped out of the truck at the very last second.
- Sami son saniyede kamyondan atladı.
- Tom jumped out of his car and ran away.
- Tom arabasından atladı ve kaçtı.
- I'm going to jump.
- Atlayacağım.
- Have you ever jumped from a bridge into the sea?
- Sen hiç bir köprüden denize atladın mı?
- Layla jumped out of a car.
- Layla bir arabadan atladı.
- He jumped into the train.
- Trene atladı.
- Tom got out of the pool and then jumped back in.
- Tom havuzdan çıktı ve daha sonra geri atladı.
- He jumped to catch the ball.
- Topu yakalamak için atladı.
- I saw the man jump.
- Adamın atladığını gördüm.
- Layla jumped out of her car.
- Layla arabasından atlayarak çıktı.
- Tom jumped out of the bus while it was still running.
- Tom, otobüs hâlâ çalışır durumdayken dışarı atladı.
- We were both afraid to jump off the diving board.
- İkimiz de dalış tahtasından atlamaya korkuyorduk.
- I jumped into the back of the pickup truck with Tom.
- Tom'la birlikte kamyonetin arkasına atladım.
- Tom is going to jump.
- Tom atlayacak.
- He jumped out of the car.
- O arabadan atladı.
- Tom jumped into the pool from the roof.
- Tom çatıdan havuza atladı.
- He ended his life by jumping off the bridge.
- Köprüden atlayarak hayatına son verdi.
- Tom committed suicide by jumping in front of a train.
- Tom bir trenin önüne atlayarak intihar etti.
- Horatius jumped into the Tiber.
- Horatius Tiber nehrine atladı.
- Tom jumped out of the helicopter.
- Tom helikopterden dışarıya atladı.
- Jump across.
- Karşı tarafa atla.
- I'll jump in.
- Atlayacağım.
- Tom committed suicide by jumping off a cliff.
- Tom bir uçurumdan atlayarak intihar etti.
- Tom jumped into his car and drove off.
- Tom arabasına atladı ve gitti.
- Layla managed to jump out of the car.
- Leyla arabadan atlamayı başardı.
- Tom jumped out of the window.
- Tom pencereden atladı.
- The girl was afraid to jump down from the roof.
- Kız çatıdan aşağı atlamaya korkuyordu.
- He jumped into the river in defiance of the icy water.
- O, buz gibi suyu hiçe sayarak nehre atladı.
- Tom didn't want to jump into the cold water.
- Tom soğuk suya atlamak istemedi.
- If he asked you to jump off a bridge, would you do it?
- O, bir köprüden atlamanı istese, bunu yapar mısın?
- She jumped in a cab and went home.
- Bir taksiye atladı ve eve gitti.
- The boy is jumping.
- Çocuk atlıyor.
- A man standing on the cliff was about to commit suicide by jumping into the void.
- Uçurumda duran bir adam boşluğa atlayarak intihar etmek üzereydi.
- Layla jumped out of a car.
- Leyla arabadan atladı.
- Tom jumped back into the pool.
- Tom havuza geri atladı.
- Both Tom and Mary were afraid to jump off the diving board.
- Hem Tom hem de Mary tramplenden atlamaktan korkuyorlardı.
- We jumped off our bikes and sat in the grass.
- Bisikletlerimizden atladık ve çimlere oturduk.
- I saw Tom jump.
- Tom'un atladığını gördüm.
- The girl was afraid to jump down from the roof.
- Kız, çatıdan aşağıya atlamaya korkuyordu.
- I jumped into the pool.
- Havuza atladım.
- Try to see how far you can jump.
- Ne kadar uzağa atlayabileceğini görmeye çalış.
- Everybody jumped into the pool.
- Herkes havuza atladı.
- Tom jumped off the dock.
- Tom rıhtımdan atladı.
- If your friends jumped off a bridge, would you?
- Arkadaşlarınız köprüden atlasa siz atlar mıydınız?
- He jumped into the water with a splash.
- Bir sıçrama ile suya atladı.
- Dan jumped onto the roof of a passing train.
- Dan geçen bir trenin çatısına atladı.
- It is very dangerous to jump aboard the train when it is moving.
- Tren hareket halindeyken trene atlamak çok tehlikelidir.
- The boy jumped into the water.
- Çocuk suya atladı.
- The frogman jumped into the canal.
- Dalgıç kanala atladı.
- Tom jumped out the window.
- Tom pencereden atladı.
- They all jumped into the pool.
- Hepsi havuza atladılar.
- Mary jumped into the icy water without hesitation.
- Mary tereddüt etmeden buzlu suya atladı.
- We all jumped into the water at the same time.
- Hepimiz aynı anda suya atladık.
- Tom jumped into the fight.
- Tom kavgaya atladı.
- I saw them jump into the pool.
- Onların havuza atladığını gördüm.
- Layla jumped out of her car.
- Leyla arabasından dışarı atladı.
- Tom jumped into the pool and swam to the other side.
- Tom havuza atladı ve diğer tarafa yüzdü.
- If I hear one more song about sailors or captains, I'm going to jump off a bridge.
- Denizciler veya kaptanlar hakkında bir şarkı daha duyarsam bir köprüden atlayacağım.
- I jumped into the water and swam to the other side of the river.
- Suya atladım ve nehrin diğer tarafına yüzdüm.
- Tom jumped into water without taking off his clothes.
- Tom giysilerini çıkarmadan suya atladı.
- The police persuaded her not to jump off the bridge.
- Polis onu köprüden atlamaması için ikna etti.
- Tom couldn't jump that far.
- Tom o kadar uzağa atlayamadı.
- He jumped into water without removing his clothes.
- Kıyafetlerini çıkarmadan suya atladı.
- Let's jump into the water.
- Hadi suya atlayalım.
- Sami wanted to jump off the bridge.
- Sami köprüden atlamak istedi.
- The horse is jumping.
- At atlıyor.
- He dared not jump the brook.
- Dereden atlamaya cesaret edemedi.
- She jumped out of the car and ran away.
- Arabadan atladı ve kaçtı.
- Tom jumped out of the moving car.
- Tom hareket eden arabadan atladı.
- He jumped into the water clothes and all.
- Kıyafetleriyle birlikte suya atladı.
- Tom jumped off the cliff.
- Tom uçurumdan atladı.
- Tom jumped into his car and drove off.
- Tom arabasına atladı ve sürdü.
- He committed suicide by jumping off a bridge.
- O, bir köprüden atlayarak intihar etti.
- Marie jumped from the window into the river.
- Marie pencereden nehre atladı.
- If all your friends jumped off a bridge, would you do it?
- Eğer bütün arkadaşların köprüden atlasaydı, sen de atlar mıydın?
- The boy was about to jump into the lake.
- Çocuk göle atlamak üzereydi.
- He jumped into her car.
- Onun arabasına atladı.
- I was about to jump over the wall.
- Duvardan atlamak üzereydim.
- The cat jumped onto the table.
- Kedi masanın üzerine atladı.
- I saw him jump into the pool.
- Onun havuza atladığını gördüm.
- She jumped in a cab and went home.
- O, taksiye atladı ve eve gitti.
- Tom jumped out of bed.
- Tom yataktan atladı.
- Intrepidly, he jumped out of the plane.
- O cesur bir şekilde uçaktan atladı.
- He jumped into the train.
- O, trene atladı.
- Tom couldn't bring himself to jump into the cold water.
- Tom soğuk suya atlamak için kendini ikna edemedi.
- Look at the dog jump.
- Köpeğin atlamasına bak.
- That dog jumped.
- O köpek atladı.
- Tom jumped out of the helicopter.
- Tom helikopterden atladı.
- Please don't jump.
- Lütfen atlama.
- Can you jump that high?
- O kadar yükseğe atlayabilir misin?
- Tom jumped out of his bedroom window.
- Tom yatak odasının penceresinden atladı.
- He has finally jumped the shark.
- Sonunda köpekbalığına atladı.
- Tom jumped on Mary's horse.
- Tom, Mary'nin atına atladı.
- Just jump in.
- Atla gitsin.
- He jumped on the train.
- O, trene atladı.
- It is dangerous to jump into a moving train.
- Hareket eden bir trene atlamak tehlikelidir.
- Tom injured himself when he jumped out of the window.
- Tom pencereden atladığında kendini yaraladı.
- Tom tried to stop Mary from jumping.
- Tom Mary'nin atlamasını durdurmaya çalıştı.
- I was jumping.
- Ben atlıyordum.
- I jumped out of the way.
- Yoldan dışarı atladım.
- The birds jumped from branch to branch.
- Kuşlar daldan dala atladı.
- The dog is jumping.
- Köpek atlıyor.
- Sami jumped off a cliff.
- Sami uçurumdan atladı.
- I didn't want to jump into the cold water.
- Soğuk suya atlamak istemedim.
- They jumped us.
- Üzerimize atladılar.
- He did not dare to jump over the creek.
- Dereden atlamaya cesaret edemedi.
- Don't let Tom jump on the bed.
- Tom'un yatağa atlamasına izin vermeyin.
- He frequently jumps from one topic to another while he is talking.
- Konuşurken sık sık bir konudan diğerine atlıyor.
- If she asked you to jump off a bridge, would you do it?
- O bir köprüden atlamanı istese, bunu yapar mısın?
- Tom jumped overboard.
- Tom gemiden denize atladı.
- She could not bring herself to jump into the water.
- O suya atlama cesaretini kendinde bulamadı.
- Tom jumped on his horse and rode off.
- Tom atına atladı ve yola çıktı.
- Tom managed to jump out of the car.
- Tom arabadan atlamayı başardı.
- Sami jumped out of the truck at the very last second.
- Sami son anda kamyonetten atladı.
- Tom jumped off the pier.
- Tom iskeleden atladı.
- If Tom asked you to jump off a bridge, would you do it?
- Tom köprüden atlamanı istese atlar mıydın?
- They jumped.
- Onlar atladı.
- Mary jumped into the icy water without hesitation.
- Mary duraksamadan buz gibi suya atladı.
- Dan jumped onto the roof of a passing train.
- Dan geçen bir trenin tepesine atladı.
- He ended his life by jumping off a bridge.
- Köprüden atlayarak hayatına son verdi.
- Tom jumped on his horse.
- Tom atına atladı.
- Tom jumped into the bushes.
- Tom çalıların içine atladı.
- It's not safe to jump out of a moving truck.
- Hareket eden bir kamyondan atlamak güvenli değil.
- Tom jumped into the river.
- Tom nehre atladı.
- Tom jumped in the driver's seat.
- Tom sürücü koltuğuna atladı.
- Tom jumped in his car and took off.
- Tom arabasına atladı ve gitti.
- I saw her jump into the pool.
- Onun havuza atladığını gördüm.
- If Tom asked you to jump off a bridge, would you do it?
- Tom bir köprüden atlamanı istese, bunu yapar mısın?
- Jump into the water and swim after them!
- Suya atla ve peşlerinden yüz!
- Tom jumped off the roof.
- Tom çatıdan atladı.
- Tom crossed the river by jumping from rock to rock.
- Tom kayadan kayaya atlayarak nehri geçti.
- Tom tried to force Mary to jump off the roof.
- Tom, Mary'yi çatıdan atlamaya zorladı.
- Layla jumped out of the car.
- Layla arabadan atladı.
- Tom jumped back into his truck.
- Tom kamyonuna geri atladı.
- He jumped off the roof.
- Çatıdan atladı.
- Tom jumped out of the blazing plane.
- Tom yanan uçaktan atladı.
- Tom opened the door of the van and jumped out.
- Tom minibüsün kapısını açtı ve dışarı atladı.
- Tom jumped out of his bedroom window.
- Tom yatak odası penceresinden dışarı atladı.
- She could not bring herself to jump into the water.
- Kendini suya atlamaya ikna edemedi.
- Tom jumped into the pool.
- Tom havuza atladı.
- Tom got out of the pool and then jumped back in.
- Tom havuzdan çıktı ve sonra tekrar suya atladı.
- They all jumped into the pool.
- Hepsi havuza atladı.
- Tom jumped into the water.
- Tom suya atladı.
- Tom jumped out the window.
- Tom pencereden dışarı atladı.
- Tom jumped out of the tree.
- Tom ağaçtan atladı.
- The girl is jumping.
- Kız atlıyor.
- Tom jumped out of the bushes.
- Tom çalıların arasından atladı.
- She can jump high.
- Yüksekten atlayabiliyor.
- The squirrels jumped from branch to branch.
- Sincaplar daldan dala atlamışlar.
- It's dangerous to jump off a moving train.
- Hareket eden bir trenden atlamak tehlikelidir.
- Jump into the water and swim after them!
- Suya atlayın ve onların ardından yüzün!
- The cat jumped on the table.
- Kedi masanın üzerine atladı.
- I'm going to jump.
- Ben atlayacağım.
- Tom jumped into the water with his clothes on.
- Tom elbiseleriyle suya atladı.
- The squirrels jumped from branch to branch.
- Sincaplar daldan dala atladılar.
- He jumped into the water with a splash.
- O bir sıçrama ile suya atladı.
- I've never tried bungee jumping.
- Ayağıma ip bağlayıp atlamayı hiç denemedin.
- I was a fan of jumping.
- Ben atlama meraklısıydım.
- Tom committed suicide by jumping off a bridge.
- Tom bir köprüden atlayarak intihar etti.
- He ended his life by jumping off the bridge.
- O köprüden atlayarak yaşamına son verdi.
- If I hear one more song about sailors or captains, I'm going to jump off a bridge.
- Denizciler ya da kaptanlar hakkında bir şarkı daha duyarsam köprüden atlayacağım.
- They jumped into the water.
- Suya atladılar.
Show More (311)
|
| 2 |
jump |
zıplamak |
v. |
|
- Running, jumping, and getting over the deadly traps is in your hands.
- Koşmak, zıplamak ve ölümcül tuzakların üstesinden gelmek sizin elinizde.
- And he jumped, he was like a little kid.
- Ardından zıpladı, adeta küçük bir çocuk gibiydi.
- He didn't jump high enough to win a prize.
- Ödül kazanmak için yeterince yükseğe zıplayamadı.
- The frog jumps, because it doesn't know how to walk.
- Kurbağa zıplıyor, çünkü nasıl yürüyeceğini bilmiyor.
- Stop jumping on the bed!
- Yatağın üzerinde zıplamayı kes!
- I bet that I can jump higher than you.
- Bahse girerim senden daha yükseğe zıplayabilirim.
- The child jumped around on the bed.
- Çocuk yatağın üzerinde zıpladı.
- Can you jump that high?
- O kadar yükseğe zıplayabilir misin?
- How can I jump so high?
- Nasıl bu kadar yükseğe zıplayabilirim?
- The kangaroo jumps very high.
- Kanguru çok yükseğe zıplar.
- The dog is jumping.
- Köpek zıplıyor.
- Tom jumped on the trampoline.
- Tom trambolinde zıpladı.
- The boy is jumping.
- Çocuk zıplıyor.
- You jumped high enough.
- Yeterince yükseğe zıplamışsın.
- Take three steps and jump.
- Üç adım at ve zıpla.
- The girl is jumping on the bed.
- Kız yatakta zıplıyor.
- Why are you jumping?
- Neden zıplıyorsun?
- I saw Tom jump.
- Tom'u zıplarken gördüm.
- That dog jumped.
- Köpek zıpladı.
- Tom's mother told him to quit jumping on his bed.
- Tom'un annesi ona yatağında zıplamayı bırakmasını söyledi.
- Try to see how far you can jump.
- Bakın bakalım ne kadar uzağa zıplayabiliyorsunuz.
- Tom is jumping of joy.
- Tom sevinçten zıplıyor.
- Tom's mother got angry when she saw Tom jumping on his bed.
- Tom'un annesi, Tom'u yatağında zıplarken görünce kızdı.
- The kids jumped on the trampoline.
- Çocuklar trambolinde zıpladı.
- Stop jumping on the bed.
- Yatağın üzerinde zıplamayı bırak.
- He jumped to catch the ball.
- Topu yakalamak için zıpladı.
- How can I jump so high?
- O kadar yükseğe nasıl zıplayabilirim?
- She's jumping with joy.
- Sevinçten zıplıyor.
- Tom and Mary jumped on the trampoline.
- Tom ve Mary trambolinde zıpladılar.
- Tom jumped out of his chair.
- Tom sandalyesinden zıpladı.
- Sami started jumping.
- Sami zıplamaya başladı.
- Tom wasn't jumping on the bed.
- Tom yatakta zıplamıyordu.
- Hearing the news, he jumped out of his chair.
- Haberleri duymasıyla sandalyesinden zıpladı.
- One dog and two people are jumping.
- Bir köpek ve iki insan zıplıyor.
- Tom's mother told him to quit jumping on his bed.
- Tom'un annesi ona yatağının üzerinde zıplamayı bırakmasın söyledi.
- She's jumping with joy.
- Sevinçten zıp zıp zıplıyor.
- No sooner had I opened the box than a frog jumped out.
- Kutuyu açar açmaz bir kurbağa dışarı zıpladı.
- Stop jumping on the bed.
- Yatakta zıplamayı kes.
- Tom was jumping on the bed.
- Tom yatağın üzerinde zıplıyordu.
- Try to jump as high as possible.
- Yapabildiğin kadar yükseğe zıplamayı dene.
- Tom couldn't jump that far.
- Tom o kadar uzağa zıplayamazdı.
- Tom's mother got angry when she saw Tom jumping on his bed.
- Tom'un annesi, Tom'un yatağında zıpladığını görünce çok sinirlendi.
- The horse is jumping.
- At zıplıyor.
- Holly is jumping on the trampoline.
- Holly trambolinde zıplıyor.
- He didn't jump high enough to win a prize.
- Bir ödül kazanmak için yeterince yükseğe zıplamadı.
- Look at the dog jump.
- Köpeğin zıplamasına bakın.
- How does Tom jump so high?
- Tom nasıl bu kadar yükseğe zıplayabiliyor?
- He jumped to get a ball.
- Topu almak için zıpladı.
- I am jumping of joy.
- Sevinçten zıplıyorum.
- Try to jump as high as possible.
- Mümkün olduğunca yükseğe zıplamaya çalış.
- I am jumping of joy.
- Mutluluktan zıplıyorum.
- A flea can jump 200 times its own height.
- Bir pire kendi boyunun 200 katına zıplayabilir.
- Tom told his children to quit jumping on the bed.
- Tom çocuklarına yatağın üzerinde zıplamayı bırakmalarını söyledi.
- Salmon can jump up to 12 feet high.
- Somon balığı 3 metreye kadar zıplayabilir.
Show More (52)
|
| 3 |
jump |
üzerinden atlamak |
v. |
|
- The thief jumped over the fence and got away.
- Hırsız, çitin üzerinden atlayıp kaçtı.
- Nor should the candidate countries fix the measuring rod so high up that it is no longer possible to jump over it.
- Aday ülkeler ölçüm çubuğunu üzerinden atlanamayacak kadar yükseğe de sabitlememelidir.
- Nor should the candidate countries fix the measuring rod so high up that it is no longer possible to jump over it.
- Aday ülkeler ölçme çıtasını üzerinden atlanamayacak kadar yükseğe de koymamalı.
- The quick brown fox jumps over a lazy dog.
- Hızlı kahverengi tilki, tembel bir köpeğin üzerinden atlar.
- He jumped over the hedge.
- O, çitin üzerinden atladı.
- I saw the boy jump over the fence and run away.
- Çocuğun çitin üzerinden atlayıp kaçtığını gördüm.
- The quick brown fox jumps over the lazy dog.
- Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üzerinden atlar.
- He didn't dare to jump over the brook.
- Derenin üzerinden atlamaya cesaret edemedi.
- He jumped across the puddle.
- O, su birikintisi üzerinden atladı.
- The quick brown fox didn't jump over the lazy dog.
- Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üzerinden atlamadı.
- The horse jumped over the fence.
- At çitin üzerinden atladı.
- I can't jump over that ditch.
- O hendeğin üzerinden atlayamam.
- Tom tried to jump over the ditch.
- Tom hendeğin üzerinden atlamaya çalıştı.
- I am afraid to jump over the ditch.
- Hendeğin üzerinden atlamaya korkuyorum.
- He saw the boy jump over the fence and run away.
- Çocuğun çitin üzerinden atladığını ve kaçtığını gördü.
- Tom jumped over the hedge.
- Tom çit üzerinden atladı.
- I'll try to jump over this stream on a horse.
- Atla bu derenin üzerinden atlamaya çalışacağım.
- Tom jumped over the ditch.
- Tom hendeğin üzerinden atladı.
- He saw the boy jump over the fence and run away.
- Çocuğun çitin üzerinden atlayıp kaçtığını görmüş.
- Jump over the piranha plant.
- Piranha bitkisinin üzerinden atla.
- He didn't dare to jump over the brook.
- O derenin üzerinden atlamaya cesaret edemedi.
- Jump over it.
- Bunun üzerinden atla.
- He jumped his horse over the fence.
- Atını çitin üzerinden atladı.
- Tom jumped over the big ditch.
- Tom büyük hendeğin üzerinden atladı.
- I was about to jump over the wall.
- Duvarın üzerinden atlamak üzereydim.
- He jumped across the puddle.
- Su birikintisinin üzerinden atladı.
- His horse jumped over the fence.
- Atı çitin üzerinden atladı.
- He dared not jump over the brook.
- Derenin üzerinden atlamaya cesaret edemedi.
- The runner jumped over the hole in the ground.
- Koşucu yerdeki çukurun üzerinden atladı.
- Ken jumped over the wall.
- Ken duvarın üzerinden atladı.
- I saw a white dog jump over the fence.
- Çitin üzerinden atlayan beyaz bir köpek gördüm.
- Tom jumped over the shallow ditch.
- Tom sığ hendeğin üzerinden atladı.
- Tom jumped across the mud puddle.
- Tom çamur birikintisinin üzerinden atladı.
- He did not dare to jump over the creek.
- Dere üzerinden atlamaya cesaret edemedi.
- Tom jumped over the fence.
- Tom çitin üzerinden atladı.
- I saw the boy jump over the fence and run away.
- Çocuğun çitin üzerinden atladığını ve kaçtığını gördüm.
- Jump over the piranha plant.
- Pirana bitkisinin üzerinden atla.
- The dog jumped over the fence.
- Köpek çitin üzerinden atladı.
- Cookie jumped over Kate.
- Cookie Kate'in üzerinden atladı.
- The quick brown fox jumped over the lazy brown dog.
- Hızlı kahverengi tilki, tembel kahverengi köpeğin üzerinden atlamış.
- Tom jumped over the huge ditch.
- Tom büyük hendeğin üzerinden atladı.
- Tom jumped over the hedge.
- Tom çitin üzerinden atladı.
- He jumped his horse over the fence.
- Atını çitin üzerinden atlattı.
- Tom jumped over the puddle.
- Tom su birikintisinin üzerinden atladı.
- He jumped over a ditch.
- Bir hendeğin üzerinden atladı.
- His horse jumped over the fence.
- Onun atı çitin üzerinden atladı.
- Lech Wałęsa jumped over the shipyard fence in 1980.
- Lech Wałęsa 1980'de tersane çitlerinin üzerinden atladı.
- The quick brown fox jumps over a lazy dog.
- Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üzerinden atlar.
- The rabbit jumped over the dog.
- Tavşan köpeğin üzerinden atladı.
- Cookie jumped over Kate.
- Cookie Kate'nin üzerinden atladı.
- The bunny jumped over the dog.
- Tavşan köpeğin üzerinden atladı.
- He jumped over the hedge.
- Çitin üzerinden atladı.
- The dog jumped over a chair.
- Köpek bir sandalyenin üzerinden atladı.
Show More (50)
|
| 4 |
jump |
fırlamak |
v. |
|
- She jumped to her feet and left.
- Ayağa fırladı ve gitti.
- The company's stock price jumped yesterday.
- Şirketin hisse senedi fiyatı dün fırladı.
- Tom jumped out of his chair.
- Tom sandalyesinden fırladı.
- Tom jumped out of his seat.
- Tom oturduğu yerden fırladı.
- Hearing a strange noise, he jumped out of bed.
- O, garip bir ses işitince yataktan fırladı.
- He jumped out of bed.
- O yataktan fırladı.
- No sooner had I opened the box than a frog jumped out.
- Kutuyu açar açmaz içinden bir kurbağa fırladı.
- Tom jumped up and hugged Mary.
- Tom ayağa fırladı ve Mary'e sarıldı.
- Tom jumped to his feet and ran out of the room.
- Tom ayağa fırladı ve odadan dışarı koştu.
- Prices have jumped.
- Fiyatlar fırladı.
- Middle Eastern oil prices jumped by five dollars per barrel.
- Orta Doğu petrol fiyatları varil başına beş dolar fırladı.
- He jumped to his feet the moment he heard the news.
- Haberi duyar duymaz ayağa fırladı.
- John jumped to his feet the moment the bell rang.
- John, zil çalar çalmaz ayağa fırladı.
- The girl jumped to her feet and left the room.
- Kız ayağa fırladı ve odadan çıktı.
- Thomas jumped up, as if his friend were a ghost.
- Thomas ayağa fırladı, sanki arkadaşı bir hayaletmiş gibi.
- Tom jumped out of bed and ran to the window.
- Tom yataktan fırladı ve pencereye koştu.
- He opened his eyes, looked about him and then jumped out of the bed.
- Gözlerini açtı, etrafına bakındı ve sonra yataktan fırladı.
- Tom jumped out of his bed.
- Tom yatağından fırladı.
- He heard a strange noise, so he jumped out of bed.
- Garip bir ses duydu ve yataktan fırladı.
- He jumped to his feet the moment he heard the news.
- O, haberleri duyduğu anda ayağa fırladı.
- He jumped out of bed.
- Yataktan fırladı.
- Mayuko jumped up in alarm.
- Mayuko telaşla ayağa fırladı.
- Tom jumped out of bed.
- Tom yataktan fırladı.
- Tom jumped up from his chair.
- Tom sandalyesinden ayağa fırladı.
- He jumped to his feet.
- O ayağa fırladı.
- Tom jumped up and ran for the door.
- Tom ayağa fırladı ve kapıya doğru koştu.
- He jumped to his feet.
- Ayağa fırladı.
- Tom jumped to his feet.
- Tom ayağa fırladı.
- Thomas jumped up, as if his friend were a ghost.
- Onun arkadaşı sanki bir hayaletmiş gibi Thomas ayağa fırladı.
- Hearing the news, he jumped out of his chair.
- Haberi duyunca sandalyesinden fırladı.
- The noise caused me to jump back.
- Gürültü benim geriye fırlamama neden oldu.
- The girl jumped to her feet and left the room.
- Kız ayağa fırladı ve odadan ayrıldı.
- John jumped to his feet the moment the bell rang.
- John, zil çaldığı anda ayağa fırladı.
- Tom jumped up from his chair.
- Tom sandalyesinden fırladı.
- Hearing a strange noise, he jumped out of bed.
- Garip bir ses duyunca yataktan fırladı.
- On hearing the news of the birth of his first child, he jumped for joy.
- İlk çocuğunun doğum haberini işitince, sevinçle fırladı.
- Mary jumped out of her seat.
- Mary koltuğundan fırladı.
Show More (34)
|
| 5 |
jump |
sıçramak |
v. |
|
- My cat jumped up hearing the doorbell.
- Kedim, kapı zilini duyunca sıçradı.
- As a result, the current account deficit jumped to nearly 6% of GDP.
- Sonuçta, cari hesap açığı GSYH’nin neredeyse %6’sına sıçradı.
- He jumped to catch the ball.
- Topu yakalamak için sıçradı.
- The frog jumps, because it doesn't know how to walk.
- Kurbağa yürümeyi bilmediği için sıçrar.
- The dog jumped up and caught the ball.
- Köpek sıçradı ve topu yakaladı.
- He jumped to get a ball.
- O, topu almak için sıçradı.
- No sooner had the monkey caught sight of him than it jumped up to his shoulders.
- Maymun onu görür görmez onun omuzlarına sıçradı.
- How high can you jump?
- Ne kadar yükseğe sıçrayabilirsin?
- Jim jumped for joy when the news came.
- Haber geldiğinde Jim sevinçle sıçradı.
- Tom jumped back just in time.
- Tom tam zamanında geriye doğru sıçradı.
- No sooner had the monkey caught sight of him than it jumped up to his shoulders.
- Maymun onu görür görmez omuzlarına sıçradı.
- The cat jumped in surprise.
- Kedi şaşkınlıkla sıçradı.
- Salmon can jump up to 12 feet high.
- Somon balığı 12 feet yüksekliğe kadar sıçrayabilir.
- I bet that I can jump higher than you.
- Bahse girerim senden daha yükseğe sıçrayabilirim.
- When he heard it, he jumped.
- Duyduğunda, sıçradı.
- She can jump high.
- O yüksek sıçrayabilir.
- The noise caused me to jump back.
- Ses geri sıçramama neden oldu.
- If jumps too high the rat - it's captured by the cat.
- Fare çok yükseğe sıçrasa da, kedi tarafından yakalanır.
- If jumps too high the rat - it's captured by the cat.
- Eğer fare çok yükseğe sıçrarsa, kedi tarafından yakalanır.
- How high can you jump?
- Siz ne kadar yükseğe sıçrayabilirsiniz?
- When he heard it, he jumped.
- O bunu duyduğunda sıçradı.
- Tom jumped out of his chair.
- Tom sandalyesinden sıçradı.
Show More (19)
|
| 6 |
jump |
(çok) yükselmek |
v. |
|
- His income jumped up to € 10.000 a month.
- Geliri ayda 10 bin avroya kadar yükseldi.
- Prices have jumped.
- Fiyatlar yükseldi.
- Coffee prices have jumped almost 50% in six months.
- Kahve fiyatları altı ayda neredeyse yüzde 50 yükseldi.
- The company's stock price jumped yesterday.
- Şirketin hisse senedi fiyatı dün yükseldi.
Show More (1)
|
| 7 |
jump |
üstüne atlamak |
v. |
|
- You boys want to jump me again; now's your chance.
- Tekrar üstüme atlamak istiyorsanız, işte size fırsat.
- The quick brown fox jumped over the lazy brown dog.
- Hızlı kahverengi tilki tembel kahverengi köpeğin üstüne atladı.
- He jumped onto the table.
- O masanın üstüne atladı.
Show More (0)
|
| 8 |
jump |
girmek |
v. |
|
- Just as I was asking her to marry me, an impudent fellow jumped in.
- Tam ona evlenme teklif ederken, küstah bir adam araya girdi.
- Let's jump right into it.
- Hemen mevzuya girelim.
- Let's jump right into it.
- Hemen olaya girelim.
Show More (0)
|
| 9 |
jump |
artış |
n. |
|
- This company has seen a 40% jump in share prices as a result of the events of 11 September and thereafter.
- Bu şirket, 11 Eylül ve sonrasında yaşanan olayların bir sonucu olarak hisse fiyatlarında %40'lık bir artış görmüştür.
- The price jump was unprecedented.
- Fiyat artışı eşi benzeri görülmemişti.
Show More (-1)
|
| 10 |
jump |
zıplatmak |
v. |
|
- John made Mary jump.
- John, Mary'yi zıplattı.
- Tom made Mary jump.
- Tom, Mary'yi zıplattı.
Show More (-1)
|
| 11 |
jump |
sıçrama |
n. |
|
- This year saw a big jump in tax rates.
- Bu yıl vergi oranlarında büyük bir sıçrama yaşandı.
Show More (-2)
|
| 12 |
jump |
sıçrayış |
n. |
|
- His jumps were the best on the team.
- Takımdaki en iyi sıçrayışlar onunkilerdi.
Show More (-2)
|
| 13 |
jump |
akü takviyesiyle çalıştırmak |
v. |
|
- He had to jump-start his car, so he was a little late.
- Arabasını akü takviyesiyle çalıştırması gerektiği için biraz geç kaldı.
Show More (-2)
|
| 14 |
jump |
dışarı fırlamak |
v. |
|
- Giselle jumped out of the bus after a long trip.
- Giselle, uzun bir yolculuktan sonra kendini otobüsten dışarı fırladı.
Show More (-2)
|
| 15 |
jump |
(harfleri, sayıları) geçmek |
v. |
|
- He kept jumping from one workplace to another.
- Bir iş yerinden diğerine geçip durdu.
Show More (-2)
|
| 16 |
jump |
titremek |
v. |
|
- Due to battery failure, my electric toothbrush is jumping.
- Pil arazası nedeniyle elektrikli diş fırçam titriyor.
Show More (-2)
|
| 17 |
jump |
birine saldırmak |
v. |
|
- The cops caught the thieves while jumping tourists.
- Polisler, hırsızları turistlere saldırırken yakaladı.
Show More (-2)
|
| 18 |
jump |
ilişkiye girmek |
v. |
|
- His only mistake is that he has jumped with many women without thinking.
- Tek hatası hiç düşünmeden birçok kadınla ilişkiye girmiş olmasıdır.
Show More (-2)
|
| 19 |
jump |
gelişme |
v. |
|
- The discovery is a big jump for the scientist.
- Bu keşif, bilim insanları için önemli bir gelişmedir.
Show More (-2)
|
| 20 |
jump |
sonuca varmak |
v. |
|
- The discussion jumped to a conclusion.
- Tartışma hemen bir sonuca vardı.
Show More (-2)
|
| 21 |
jump |
engel |
v. |
|
- The racehorse had trouble with some jumps.
- Yarış atı, bazı engelleri atlarken sıkıntı yaşadı.
Show More (-2)
|
| 22 |
jump |
atlayış |
n. |
|
- She feels afraid to make a paragliding jump.
- Yamaç paraşütüyle atlayış yapmaktan korkuyor.
Show More (-2)
|
| 23 |
jump |
sıçratmak |
v. |
|
- A loud noise made him jump.
- Yüksek bir ses onu sıçrattı.
Show More (-2)
|
| 24 |
jump |
kaçmak |
v. |
|
- She jumped out of the frying pan into the fire.
- Yağmurdan kaçarken doluya tutuldu.
Show More (-2)
|
| 25 |
jump |
hoplamak |
v. |
|
- A loud noise made him jump.
- Şiddetli gürültü onu hoplattı.
Show More (-2)
|
| 26 |
jump |
geçmek |
v. |
|
- Fadil jumped into action.
- Fadıl harekete geçti.
Show More (-2)
|
| 27 |
jump |
atlatmak |
v. |
|
- John made Mary jump.
- John Mary'yi atlattı.
Show More (-2)
|
