|
- It is likely that the democracies will have to maintain a commitment for many years to come.
- Muhtemelen demokrasiler önümüzdeki uzun yıllar boyunca taahhütlerini sürdürmek zorunda kalacaklardır.
- However it is likely that it will be the EPP amendment which goes through today.
- Ancak muhtemelen bugün geçecek olan EPP değişikliği olacaktır.
- This small device most likely saved our lives.
- Muhtemelen bu küçük cihaz hayatımızı kurtardı.
- Exposure to small amounts likely won't cause any harm in healthy individuals.
- Küçük miktarlarına maruz kalmak sağlıklı bireylere muhtemelen herhangi bir zarar vermez.
- Exposure to small amounts likely won't cause any harm in healthy individuals.
- Küçük miktarlara maruz kalmak muhtemelen sağlıklı bireylerde herhangi bir zarara neden olmayacaktır.
- Exposure to small amounts likely won't cause any harm in healthy individuals.
- Küçük miktarlara maruz kalmak sağlıklı bireylerde muhtemelen herhangi bir zarara neden olmaz.
- Tom is likely going to be surprised.
- Tom muhtemelen şaşıracak.
- You're likely not to even notice any difference.
- Muhtemelen herhangi bir fark görmeyeceksiniz.
- Tom is likely going to be ready.
- Tom muhtemelen hazır olacak.
- If you were a spy trying to pass as a native speaker and said it that way, you'd likely get caught.
- Eğer ana diliniz gibi konuşmaya çalışan bir casus olsaydınız ve bunu bu şekilde söyleseydiniz, muhtemelen yakalanırdınız.
- Tom is likely going to be back soon.
- Tom muhtemelen yakında geri gelecektir.
- Tom will likely be confused.
- Tom muhtemelen kafası karışmış olacak.
- Tom likely won't be back today.
- Tom muhtemelen bugün dönmeyecek.
- It's likely going to be too cold to swim.
- Muhtemelen yüzmek için çok soğuk olacak.
- Tom is likely going to spend the rest of his life in jail.
- Tom muhtemelen hayatının geri kalanını hapiste geçirecek.
- Tom won't likely be on time.
- Tom muhtemelen vaktinde olmayacak.
- Tom will likely be exhausted.
- Tom muhtemelen çok yorulacak.
- Tom knows Mary won't likely do that.
- Tom, Mary'nin muhtemelen bunu yapmayacağını biliyor.
- Tom said he'd likely win.
- Tom muhtemelen kazanacağını söyledi.
- Tom says Mary will likely die before Monday.
- Tom, Mary'nin muhtemelen pazartesiden önce öleceğini söylüyor.
- Tom doesn't think Mary will likely cry.
- Tom Mary'nin muhtemelen ağlayacağını düşünmüyor.
- That's likely a misprint.
- Muhtemelen yanlış basılmış.
- Tom won't likely be impressed.
- Tom muhtemelen etkilenmeyecek.
- The burglar was likely wearing gloves.
- Hırsız muhtemelen eldiven giyiyordu.
- Tom is likely going to be leaving soon.
- Tom muhtemelen yakında gidecek.
- Tom thought Mary would likely not do that.
- Tom, Mary'nin muhtemelen onu yapmayacağını düşündü.
- Tom is likely going to agree to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmayı kabul edecektir.
- Tom won't likely be confused.
- Tom muhtemelen kafası karışık olmayacak.
- Tom will likely be suspended.
- Tom muhtemelen açığa alınacak.
- You're likely the only person who can do that.
- Sen muhtemelen bunu yapabilecek tek kişisin.
- It's likely that she'll succeed.
- O muhtemelen başaracaktır.
- Tom is likely eating right now.
- Tom muhtemelen şu anda yemek yiyor.
- Tom is likely going to be furious.
- Tom muhtemelen öfkeli olacak.
- Tom will likely do that for you.
- Tom senin için bunu yapacaktır muhtemelen.
- Tom is likely going to be doing that tomorrow.
- Tom muhtemelen yarın bunu yapıyor olacak.
- It's grammatically correct, but a native speaker wouldn't likely say it that way.
- Dilbilgisi açısından doğru, ancak anadili bu olan biri muhtemelen bu şekilde söylemez.
- Tom will likely be scared.
- Tom muhtemelen korkmuş olacak.
- You're likely not to even see Tom.
- Muhtemelen Tom'u görmeyeceksin bile.
- Tom said that Mary would likely not do that.
- Tom, Mary'nin muhtemelen bunu yapmayacağını söyledi.
- Tom is likely not to win.
- Tom muhtemelen kazanmayacaktır.
- That's likely Tom's girlfriend.
- Muhtemelen Tom'un kız arkadaşıdır.
- Tom said Mary would likely win.
- Tom, Mary muhtemelen kazanacağını söyledi.
- Mary said she thought Tom would likely do that.
- Mary, Tom'un bunu muhtemelen yapacağını düşündüğünü söyledi.
- It's likely not to make any difference.
- Muhtemelen herhangi bir fark yaratmayacak.
- Tom is likely to be truthful.
- Tom muhtemelen doğru sözlü olacak.
- Tom is likely be afraid to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmaktan korkuyor.
- Tom won't likely leave tomorrow.
- Tom muhtemelen yarın ayrılmayacak.
- Tom is likely going to be home.
- Tom muhtemelen evde olacak.
- It's likely going to take you about three hours to do that.
- Bunu yapmak muhtemelen yaklaşık üç saatini alacak.
- I've been told that this will likely never happen again.
- Bana bunun muhtemelen bir daha asla olmayacağı söylendi.
- Tom won't likely be afraid.
- Tom muhtemelen korkmayacaktır.
- This is likely important.
- Bu muhtemelen önemli.
- Tom will likely accept your offer.
- Tom muhtemelen teklifinizi kabul edecektir.
- Tom won't likely be as angry at Mary as he was at John.
- Tom muhtemelen Mary'ye John'a kızdığı kadar kızmayacaktır.
- Tom is likely going to be late.
- Tom muhtemelen geç kalacak.
- Tom will likely cry.
- Tom muhtemelen ağlayacak.
- I know Tom will likely have to do that.
- Tom'un muhtemelen bunu yapmak zorunda kalacağını biliyorum.
- Tom will likely be punished for what he did.
- Tom yaptıklarından dolayı muhtemelen cezalandırılacaktır.
- Tom likely won't win.
- Tom muhtemelen kazanamayacak.
- That is likely what I saw.
- Muhtemelen gördüğüm buydu.
- The table is askew, it's likely going to turn over soon.
- Masa yamuk, muhtemelen yakında devrilecek.
- Tom won't likely be lonely.
- Tom muhtemelen yalnız olmayacak.
- Tom won't likely run into Mary in Boston.
- Tom muhtemelen Boston'da Mary ile karşılaşmayacak.
- Tom thinks Mary is likely at the beach.
- Tom, Mary'nin muhtemelen sahilde olabileceğini düşünüyor.
- Tom has likely gone out.
- Tom muhtemelen dışarı çıkmıştır.
- That is likely what I saw.
- O muhtemelen gördüğüm şey.
- The storm will likely damage the crops.
- Fırtına muhtemelen ekinlere zarar verecek.
- Tom is likely going to lose everything.
- Tom muhtemelen her şeyini kaybedecek.
- Tom won't likely be here on Monday.
- Tom muhtemelen pazartesi günü burada olmayacak.
- Tom won't likely visit Boston.
- Tom muhtemelen Boston'u ziyaret etmeyecek.
- If current trends continue, the language will likely die in the near future.
- Şimdiki eğilimler devam ederse, dil muhtemelen yakın gelecekte ölecektir.
- Tom won't likely tell Mary he's tired.
- Tom muhtemelen Mary'ye yorgun olduğunu söylemeyecektir.
- Tom isn't likely be punished for what he did.
- Tom muhtemelen yaptığından dolayı cezalandırılmayacak.
- Tom will likely be tired.
- Tom muhtemelen yorulacak.
- That's likely a misprint.
- O, muhtemelen baskı hatası.
- Tom will likely lose his job.
- Tom muhtemelen işini kaybedecek.
- Tom is likely going to agree to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmayı kabul edecek.
- Tom will likely be unafraid.
- Tom muhtemelen korkusuz olacak.
- Tom thinks Mary won't likely win.
- Tom Mary'nin muhtemelen kazanmayacağını düşünüyor.
- Tom is likely going to be early.
- Tom muhtemelen erken gelecek.
- It's likely Tom will be late.
- Muhtemelen Tom geç kalacak.
- Tom likely just forgot to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmayı unutmuştur.
- I'm likely going to do that later today.
- Muhtemelen bugün daha sonra yapacağım.
- Tom said Mary wouldn't likely eat very much.
- Tom, Mary'nin muhtemelen pek fazla yemek yemeyeceğini söyledi.
- Tom would likely try doing this some other way.
- Tom bunu muhtemelen başka bir şekilde yapmaya çalışırdı.
- Tom is likely older than Mary.
- Tom muhtemelen Mary'den daha büyüktür.
- Tom will likely be scared.
- Tom muhtemelen korkacak.
- Tom is likely be afraid to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmaktan korkar.
- Tom won't likely tell Mary he's busy.
- Tom muhtemelen Mary'ye meşgul olduğunu söylemeyecektir.
- We'll likely never find out exactly what happened.
- Muhtemelen tam olarak ne olduğunu asla bulamayacağız.
- Tom is likely going to be furious.
- Tom muhtemelen öfkelenecek.
- Tom won't likely be first.
- Tom muhtemelen ilk olmayacak.
- Tom thought Mary wouldn't likely be busy.
- Tom, Mary'nin muhtemelen meşgul olmayacağını düşünüyordu.
- Tom likely won't win.
- Tom muhtemelen kazanmayacak.
- Tom will likely be home.
- Tom muhtemelen evde olacak.
- Tom would likely agree to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmayı kabul edecektir.
- Tom is likely going to do that later today.
- Tom muhtemelen bugün bunu daha sonra yapacak.
- Tom is likely going to be back soon.
- Tom muhtemelen yakında dönecek.
- Tom likely won't do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmayacak.
- Tom thought Mary would likely do that.
- Tom, Mary'nin muhtemelen bunu yapacağını düşünüyordu.
- Tom likely won't walk to school tomorrow.
- Tom muhtemelen yarın okula yürüyemeyecek.
- Tom will likely be furious.
- Tom muhtemelen öfkeli olacak.
- Tom won't likely tell Mary he's sorry.
- Tom muhtemelen Mary'ye üzgün olduğunu söylemeyecek.
- Tom said Mary won't likely eat very much.
- Tom, Mary'nin muhtemelen çok fazla yemek yemeyeceğini söyledi.
- Tom realized he wouldn't likely be able to do that.
- Tom onu muhtemelen başaramayacağını fark etti.
- Dan likely smothered Linda until she died.
- Dan muhtemelen Linda'yı ölünceye kadar boğdu.
- Tom will likely be frightened.
- Tom muhtemelen korkmuş olacak.
- That's likely not true.
- O muhtemelen doğru değil.
- Tom will likely agree.
- Tom muhtemelen kabul edecektir.
- Tom would likely try doing this some other way.
- Tom muhtemelen bunu başka bir şekilde yapmayı deneyecekti.
- Tom would likely agree.
- Tom muhtemelen kabul edecektir.
- Tom is likely going to be fined for doing that.
- Tom muhtemelen bunu yaptığı için para cezasına çarptırılacak.
- I think Tom will likely do that.
- Sanırım Tom muhtemelen onu yapacak.
- Tom won't likely help us today.
- Tom muhtemelen bugün bize yardım etmeyecek.
- Tom will likely be awake now.
- Tom şimdi muhtemelen uyanık olacak.
- Tom will likely come to visit us next summer.
- Tom muhtemelen önümüzdeki yaz bizi ziyarete gelecek.
- Tom is likely going to be angry.
- Tom muhtemelen kızgın olacak.
- Tom likely won't be nervous.
- Tom muhtemelen gergin olmayacaktır.
- It's likely that Tom will be the one who comes.
- Muhtemelen gelen kişi Tom olacak.
- Tom won't likely call you tonight.
- Tom muhtemelen bu gece seni aramayacak.
- Tom is likely going to be grumpy today.
- Tom muhtemelen bugün huysuz olacak.
- Tom won't likely be drunk.
- Tom muhtemelen sarhoş olmayacak.
- Tom won't likely be awake yet.
- Tom muhtemelen henüz uyanmış değildir.
- Tom said Mary won't likely cry.
- Tom, Mary'nin muhtemelen ağlamayacağını söyledi.
- The zoo will likely be crowded tomorrow.
- Hayvanat bahçesi yarın muhtemelen kalabalık olacak.
- Tom won't likely be back soon.
- Tom muhtemelen yakında dönmeyecek.
- Tom won't likely be at home.
- Tom muhtemelen evde olmayacaktır.
- Tom thinks Mary won't likely eat dessert.
- Tom, Mary'nin muhtemelen tatlı yemeyeceğini düşündü.
- It is likely that he kept me waiting on purpose.
- Muhtemelen beni bilerek bekletti.
- Tom won't likely be mad.
- Tom muhtemelen kızmayacaktır.
- Tom will likely be able to fool Mary.
- Tom muhtemelen Mary'yi kandırabilecek.
- Tom will likely find a way to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmanın bir yolunu bulacak.
- Tom will likely be the last one to leave.
- Muhtemelen son ayrılan Tom olacak.
- Tom will likely arrive soon.
- Tom muhtemelen yakında gelir.
- Tom likely won't do that.
- Tom muhtemelen onu yapmayacak.
- Tom won't likely be bored.
- Tom muhtemelen sıkılmayacak.
- Tom said he thought Mary would likely do that.
- Tom, Mary'nin muhtemelen bunu yapacağını düşündüğünü söyledi.
- Tom is likely going to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapacak.
- Tom won't likely be punctual.
- Tom muhtemelen dakik davranmayacaktır.
- Tom will likely be prepared.
- Tom muhtemelen hazırlıklı olacak.
- Tom will likely win.
- Tom muhtemelen kazanacak.
- Tom says Mary will likely die before Monday.
- Tom, Mary'nin muhtemelen pazartesi gününden önce öleceğini söylüyor.
- Tom said Mary will likely be too slow.
- Tom, Mary'nin muhtemelen çok yavaş olacağını söyledi.
- Tom will likely be concerned.
- Tom muhtemelen endişelenecek.
- Tom wouldn't likely go camping by himself.
- Tom muhtemelen tek başına kampa gitmezdi.
- I'm likely going to do that later today.
- Onu muhtemelen bugün daha sonra yapacağım.
- Tom won't likely tell Mary he's sorry.
- Tom muhtemelen Mary'ye üzgün olduğunu söylemeyecektir.
- Tom likely did that while he was drunk.
- Tom muhtemelen bunu sarhoşken yaptı.
- Tom said that Mary would likely complain.
- Tom, Mary'nin muhtemelen şikayet edeceğini söyledi.
- Tom is likely going to try to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmaya çalışacak.
- Tom likely won't be prepared.
- Tom muhtemelen hazır olmayacak.
- Tom likely won't walk to school tomorrow.
- Tom muhtemelen yarın okula yürüyerek gitmeyecek.
- Tom won't likely be nervous.
- Tom muhtemelen gergin olmayacak.
- Tom will likely be surprised.
- Tom muhtemelen şaşıracak.
- Tom thought Mary would likely not win.
- Tom, Mary'nin muhtemelen kazanamayacağını düşündü.
- That's likely true.
- Bu muhtemelen doğru.
- It's likely that Tom won't win.
- Muhtemelen Tom kazanamayacak.
- Tom won't likely be up.
- Tom muhtemelen kalkmayacaktır.
- Tom will likely be shy.
- Tom muhtemelen utangaç olacak.
- Tom will likely try to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmaya çalışacak.
- Tom said he thought Mary would likely not cry.
- Tom, Mary'nin muhtemelen ağlamayacağını düşündüğünü söyledi.
- Tom won't likely be slow.
- Tom muhtemelen yavaş olmayacaktır.
- Tom will likely change his mind.
- Tom muhtemelen fikrini değiştirecek.
- I'll likely get fired if I don't do that.
- Eğer bunu yapmazsam muhtemelen kovulacağım.
- Tom will likely be early.
- Tom muhtemelen erken gelecek.
- I'm likely going to do that tomorrow.
- Muhtemelen bunu yarın yapacağım.
- This is likely our last show.
- Bu muhtemelen son gösterimiz.
- Tom won't likely be nervous.
- Tom muhtemelen gergin olmayacaktır.
- Tom likely won't win.
- Tom muhtemelen kazanmayacaktır.
- Tom is likely going to do that later today.
- Tom muhtemelen bugün ilerleyen saatlerde bunu yapacak.
- Tom will likely be here soon.
- Tom muhtemelen yakında burada olacak.
- Tom is likely going to be sleepy.
- Tom muhtemelen uykulu olacak.
- Tom knew that Mary was likely not to do that.
- Tom, Mary'nin muhtemelen onu yapmayacağını biliyordu.
- Tom will likely be home on Monday.
- Tom muhtemelen pazartesi günü evde olacak.
- Tom will likely be reasonable.
- Tom muhtemelen mantıklı davranacaktır.
- Tom will likely be pleased.
- Tom muhtemelen memnun olacak.
- That's likely a mistake.
- Muhtemelen bir hatadır.
- Tom will likely tell Mary he isn't hungry.
- Tom muhtemelen Mary'ye aç olmadığını söyleyecektir.
- Tom will likely be arrested.
- Tom muhtemelen tutuklanacak.
- Music is, and will likely always be, Tom's greatest joy in life.
- Müzik Tom'un hayattaki en büyük eğlencesi ve muhtemelen hep öyle kalacak.
- Tom won't likely be truthful.
- Tom muhtemelen doğru sözlü olmayacak.
- Tom won't likely call you tonight.
- Tom muhtemelen bu gece seni aramayacaktır.
- Tom will likely be jealous.
- Tom muhtemelen kıskanacak.
- Tom is likely going to be caught.
- Tom muhtemelen yakalanacak.
- Tom won't likely leave tomorrow.
- Tom muhtemelen yarın gitmeyecek.
- Tom said he thought Mary would likely not win.
- Tom, Mary'nin muhtemelen kazanmayacağını düşündüğünü söyledi.
- If current trends continue, the language will likely die in the near future.
- Mevcut eğilimler devam ederse, dil yakın gelecekte muhtemelen ölecek.
- Tom will likely be upset.
- Tom muhtemelen üzülecek.
- Tom is likely going to lose everything.
- Tom muhtemelen her şeyi kaybedecek.
- Tom won't likely do that with Mary.
- Tom muhtemelen bunu Mary ile yapmayacak.
- Tom thought Mary wouldn't likely do that.
- Tom, Mary'nin onu muhtemelen yapmayacağını düşündü.
- Tom thought Mary wouldn't likely cry.
- Tom, Mary'nin muhtemelen ağlamayacağını düşündü.
- Tom is likely going to want to do that again.
- Tom muhtemelen bunu tekrar yapmak isteyecektir.
- Tom will likely do that later today.
- Tom muhtemelen bugün bunu yapacak.
- Tom won't likely be early.
- Tom muhtemelen erken gelmeyecek.
- You should tell Tom that Mary will very likely not do that.
- Tom'a Mary'nin bunu muhtemelen yapmayacağını söylemelisin.
- Tom thought Mary would likely cry.
- Tom, Mary'nin muhtemelen ağlayacağını düşündü.
- Tom would likely agree.
- Tom muhtemelen aynı fikirde olacaktır.
- Tom will likely be prepared.
- Tom muhtemelen hazır olacak.
- Tom thought Mary wouldn't likely win.
- Tom, Mary'nin muhtemelen kazanmayacağını düşündü.
- Tom won't likely be annoyed.
- Tom muhtemelen rahatsız olmayacak.
- Mary said she thought Tom would likely not win.
- Mary Tom'un muhtemelen kazanmayacağını düşündüğünü söyledi.
- Tom told me he'd likely do that.
- Tom bana bunu muhtemelen yapacağını söyledi.
- Sooner or later, Tom will likely agree to help us.
- Er ya da geç, Tom muhtemelen bize yardım etmeyi kabul edecek.
- Tom will likely be nervous.
- Tom muhtemelen gergin olacak.
- Tom said Mary would most likely do that.
- Tom, Mary'nin muhtemelen bunu yapacağını söyledi.
- Tom won't likely be prepared.
- Tom muhtemelen hazırlıklı olmayacaktır.
- You're likely not to even see Tom.
- Sen muhtemelen Tom'u görmeyeceksin bile.
- Tom will likely not understand that.
- Tom muhtemelen bunu anlamayacaktır.
- Tom is likely going to be fired for doing that.
- Tom muhtemelen bunu yaptığı için kovulacak.
- If you were a spy trying to pass as a native speaker and said it that way, you'd likely get caught.
- Eğer anadiliniz gibi konuşmaya çalışan bir casus olsaydınız ve bunu bu şekilde söyleseydiniz, muhtemelen yakalanırdınız.
- We'll likely go to the ball game tomorrow.
- Yarın muhtemelen top oyununa gideceğiz.
- I'm likely never going to do that again.
- Muhtemelen onu bir daha asla yapmayacağım.
- Tom won't likely be home until dinner time.
- Tom muhtemelen akşam yemeğine kadar evde olmayacak.
- Tom won't likely be afraid.
- Tom muhtemelen korkmayacak.
- Tom won't likely kiss Mary.
- Tom muhtemelen Mary'yi öpmeyecek.
- Tom won't likely be alone.
- Tom muhtemelen yalnız olmayacak.
- I won't likely tell Tom I have to do that.
- Muhtemelen Tom'a bunu yapmak zorunda olduğumu söylemeyeceğim.
- Tom likely won't be nervous.
- Tom muhtemelen gergin olmayacak.
- This is likely the wrong place.
- Muhtemelen yanlış yer.
- It's likely not to make any difference.
- Muhtemelen bir fark yaratmayacak.
- It's likely that Tom won't do that.
- Muhtemelen Tom bunu yapmayacaktır.
- Tom won't likely be careless.
- Tom muhtemelen dikkatsiz olmayacaktır.
- Tom will likely be right.
- Tom muhtemelen haklı olacak.
- You're likely the only person who can do that.
- Muhtemelen bunu yapabilecek tek kişi sensin.
- Tom is likely going to follow your advice.
- Tom muhtemelen tavsiyenize uyacak.
- Tom won't likely do that this summer.
- Tom muhtemelen onu bu yaz yapmayacak.
- Tom won't likely speak French to Mary.
- Tom muhtemelen Mary ile Fransızca konuşmayacak.
- Tom is likely going to be OK.
- Tom muhtemelen iyi olacak.
- Tom will likely be right.
- Tom muhtemelen haklı çıkacaktır.
- Tom won't likely tell Mary he'll do that.
- Tom muhtemelen Mary'ye bunu yapacağını söylemeyecektir.
- Tom told me he'd likely cry.
- Tom bana muhtemelen ağlayacağını söyledi.
- Tom will likely be late for the meeting.
- Tom muhtemelen toplantıya geç kalacak.
- It's likely going to take you about three hours to do that.
- Bunu yapman muhtemelen üç saatini alacaktır.
- Tom thought Mary would likely not cry.
- Tom, Mary'nin muhtemelen ağlamayacağını düşündü.
- Tom won't likely be sleepy.
- Tom muhtemelen uykulu olmayacak.
- Tom thinks Mary is likely at the beach.
- Tom, Mary'nin muhtemelen plajda olduğunu düşünüyor.
- Tom won't likely stay very long.
- Tom muhtemelen çok uzun süre kalmayacak.
- Tom won't likely be tired.
- Tom muhtemelen yorulmayacaktır.
- Tom won't likely be able to help Mary today.
- Tom muhtemelen bugün Mary'ye yardım edemeyecek.
- I'm likely the richest person here.
- Muhtemelen buradaki en zengin kişi benim.
- Tom won't likely be in Boston next Monday.
- Tom muhtemelen gelecek pazartesi Boston'da olmayacak.
- Tom will likely be hungry.
- Tom muhtemelen acıkacak.
- Tom will likely be awake now.
- Tom muhtemelen şimdi uyanık olacak.
- Tom is likely going to be nervous.
- Tom muhtemelen gergin olacak.
- Tom likely won't wait very long.
- Tom muhtemelen fazla beklemeyecektir.
- Tom will likely do that.
- Tom muhtemelen onu yapacak.
- Tom isn't likely be punished for doing that.
- Tom muhtemelen onu yaptığı için cezalandırılmayacak.
- Tom won't likely be upset.
- Tom muhtemelen üzülmeyecektir.
- Tom won't likely tell Mary he's busy.
- Tom muhtemelen Mary'ye meşgul olduğunu söylemeyecek.
- Tom won't likely be back soon.
- Tom muhtemelen yakında geri gelmeyecek.
- Tom will likely lose everything he owns.
- Tom muhtemelen sahip olduğu her şeyi kaybedecek.
- Tom can likely solve that problem.
- Tom muhtemelen bu sorunu çözebilir.
- Tom won't likely show up here again.
- Tom muhtemelen bir daha buraya gelmeyecek.
- Tom won't likely be thirsty.
- Tom muhtemelen susamış olmayacak.
- It's likely Tom and Mary will get married in the near future.
- Muhtemelen Tom ve Mary yakın gelecekte evlenecekler.
- Tom thought Mary would likely know where John lived.
- Tom, Mary'nin John'un nerede yaşadığını muhtemelen bileceğini düşünüyordu.
- I'm likely the richest person here.
- Muhtemelen buradaki en zengin insan benim.
- Tom can likely solve that problem.
- Tom muhtemelen o sorunu çözebilir.
- Tom was likely unaware of that.
- Tom muhtemelen bunun farkında değildi.
- Tom is likely going to be scared.
- Tom muhtemelen korkacak.
- Tom will likely be back soon.
- Tom muhtemelen yakında geri gelecektir.
- Tom is likely going to be lonely.
- Tom muhtemelen yalnız olacak.
- Tom will likely be frightened.
- Tom muhtemelen korkacak.
- Music is, and will likely always be, Tom's greatest joy in life.
- Müzik Tom'un hayattaki en büyük eğlence kaynağı ve muhtemelen de hep öyle kalacak.
- We'll likely never know for sure.
- Biz muhtemelen asla kesin olarak bilmeyeceğiz.
- Tom will likely be impressed.
- Tom muhtemelen etkilenecektir.
- Tom won't likely be thirsty.
- Tom muhtemelen susamayacaktır.
- Tom will likely be concerned.
- Tom muhtemelen endişeli olacak.
- Tom will likely be in Boston now.
- Tom muhtemelen şu an Boston'da olacak.
- Tom won't likely enjoy doing that.
- Tom muhtemelen bunu yapmaktan hoşlanmayacaktır.
- I'll likely get fired if I don't do that.
- Bunu yapmazsam muhtemelen kovulurum.
- Tom is likely going to be hungry.
- Tom muhtemelen aç olacak.
- Tom likely won't leave.
- Tom muhtemelen gitmeyecek.
- Tom won't likely be able to cope with the situation.
- Tom muhtemelen bu durumla başa çıkamayacaktır.
- Tom will likely be discharged from the hospital tomorrow.
- Tom muhtemelen yarın hastaneden taburcu edilecek.
- Tom won't likely tell Mary that he doesn't know how to do that.
- Tom muhtemelen Mary'ye bunu nasıl yapacağını bilmediğini söylemeyecektir.
- Tom won't likely be jealous.
- Tom muhtemelen kıskanç olmayacak.
- Tom thinks Mary wouldn't likely do that.
- Tom, Mary'nin bunu muhtemelen yapmayacağını düşünüyor.
- Tom said that Mary wouldn't likely win.
- Tom, Mary'nin muhtemelen kazanmayacağını söyledi.
- Tom won't likely be careless.
- Tom muhtemelen dikkatsiz olmayacak.
- Doing that likely won't be very interesting.
- Bunu yapmak muhtemelen çok ilginç olmayacaktır.
- Tom is likely going to be jealous.
- Tom muhtemelen kıskanç olacak.
- Tom told me I'd likely win.
- Tom bana muhtemelen kazanacağımı söyledi.
- Tom won't likely agree to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmayı kabul etmeyecektir.
- Tom said Mary would likely not do that.
- Tom, Mary'nin muhtemelen bunu yapmayacağını söyledi.
- Tom likely won't die anytime soon.
- Tom muhtemelen yakın zamanda ölmeyecektir.
- I don't think Tom would likely do that.
- Tom'un muhtemelen bunu yapacağını sanmıyorum.
- Tom will likely be late.
- Tom muhtemelen geç kalacak.
- It's likely that Tom isn't telling the truth.
- Muhtemelen Tom doğruyu söylemiyor.
- Mary said she thought Tom would likely do that.
- Mary, Tom'un muhtemelen bunu yapacağını düşündüğünü söyledi.
- Tom is likely going to do that tomorrow.
- Tom muhtemelen yarın bunu yapacak.
- Tom won't likely stop despising Mary.
- Tom muhtemelen Mary'yi küçümsemekten vazgeçmeyecek.
- Tom will likely be back soon.
- Tom muhtemelen yakında dönecek.
- I knew Tom would likely do that.
- Tom'un muhtemelen bunu yapacağını biliyordum.
- Tom will likely be home now.
- Tom muhtemelen şimdi evde olacak.
- Tom won't likely be annoyed.
- Tom muhtemelen sinirlenmeyecektir.
- Tom won't likely be objective.
- Tom muhtemelen objektif olmayacaktır.
- Tom knew that Mary was likely not to cry.
- Tom, Mary'nin muhtemelen ağlamayacağını biliyordu.
- Tom will likely be afraid.
- Tom muhtemelen korkacak.
- Tom will likely win tomorrow.
- Tom muhtemelen yarın kazanacak.
- Tom said he thought Mary would likely win.
- Tom, Mary'nin muhtemelen kazanacağını düşündüğünü söyledi.
- Tom won't likely kiss Mary.
- Tom muhtemelen Mary'i öpmez.
- Tom won't likely be in Boston next Monday.
- Tom muhtemelen önümüzdeki Pazartesi Boston'da olmayacak.
- Tom won't likely despise Mary as much as John does.
- Tom muhtemelen Mary'yi John kadar çok küçümsemeyecek.
- The zoo will likely be crowded tomorrow.
- Hayvanat bahçesi muhtemelen yarın kalabalık olacak.
- It's likely a mistake.
- O muhtemelen bir hata.
- Tom said that Mary wouldn't likely do that.
- Tom, Mary'nin muhtemelen bunu yapmayacağını söyledi.
- Tom is likely eating right now.
- Tom muhtemelen şu anda yemek yiyordur.
- Tom said that Mary would likely cry.
- Tom, Mary'nin muhtemelen ağlayacağını söyledi.
- Tom likely won't be on time.
- Tom muhtemelen vaktinde gelmeyecek.
- Tom won't likely comment on the situation.
- Tom muhtemelen durum hakkında yorum yapmayacaktır.
- Tom wouldn't likely do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmazdı.
- Tom thinks Mary won't likely do that.
- Tom, Mary'nin bunu muhtemelen yapmayacağını düşünüyor.
- Monday will likely be a rainy day.
- Pazartesi muhtemelen yağmurlu bir gün olacak.
- Tom is likely unaware of the problem.
- Tom muhtemelen sorunun farkında değil.
- The government's actions would likely be very different if politicians refused to take bribes.
- Politikacılar rüşvet almayı reddetseler, hükümetin eylemleri muhtemelen çok farklı olurdu.
- Tom is likely going to be angry.
- Tom muhtemelen sinirlenecek.
- Tom is likely going to be here soon.
- Tom muhtemelen yakında burada olacak.
- Tom will likely do that for you.
- Tom muhtemelen bunu senin için yapacaktır.
- Tom has likely gone out.
- Tom muhtemelen dışarı gitti.
- Tom is likely going to be scared.
- Tom muhtemelen korkmuş olacak.
- Tom said that Mary won't likely do that.
- Tom, Mary'nin muhtemelen bunu yapmayacağını söyledi.
- Tom won't likely agree to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmayı kabul etmeyecek.
- That's likely not true.
- Bu muhtemelen doğru değil.
- If you stand over in that corner, Tom won't likely even notice you're here.
- Eğer o köşede durursan, Tom muhtemelen senin burada olduğunu fark etmez bile.
- Tom won't likely run into Mary in Boston.
- Tom, muhtemelen Boston'da Mary'ye rastlamayacaktır.
- Tom will likely lose everything he has.
- Tom muhtemelen sahip olduğu her şeyi kaybedecek.
- Tom is likely going to be absent tomorrow.
- Tom muhtemelen yarın gelmeyecek.
- Tom will very likely be punished for what he did.
- Tom, yaptıklarından dolayı muhtemelen cezalandırılacaktır.
- Tom won't likely do that with Mary.
- Tom muhtemelen Mary ile bunu yapmayacaktır.
- Tom won't likely be truthful.
- Tom muhtemelen doğru söylemeyecektir.
- Tom will likely find a way to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmanın bir yolunu bulacaktır.
- Tom will likely be pretty nervous.
- Tom muhtemelen oldukça gergin olacak.
- The storm will likely damage the crops.
- Fırtına muhtemelen ürünlere zarar verecek.
- Tom will likely be upset.
- Tom muhtemelen üzülecektir.
- Tom will likely be curious.
- Tom muhtemelen meraklanacaktır.
- Tom would likely agree with you.
- Tom muhtemelen sizinle aynı fikirdeydi.
- Tom thinks Mary won't likely cry.
- Tom, Mary'nin muhtemelen ağlamayacağını düşünüyor.
- A native speaker wouldn't likely say it that way.
- Anadil olarak bu dili konuşan biri muhtemelen böyle demez.
- Tom likely won't be impressed.
- Tom muhtemelen etkilenmeyecektir.
- Tom would likely agree with you.
- Tom muhtemelen seninle aynı fikirde olacaktır.
- Tom is likely not coming back.
- Tom muhtemelen geri gelmeyecek.
- Mary said she thought Tom would likely not cry.
- Mary Tom'un muhtemelen ağlamayacağını düşündüğünü söyledi.
- Tom won't likely be pleased.
- Tom muhtemelen memnun olmayacak.
- Tom said that Mary wasn't likely ready to do that yet.
- Tom, Mary'nin muhtemelen bunu yapmaya henüz hazır olmadığını söyledi.
- Tom won't likely be forgiven for doing that.
- Tom bunu yaptığı için muhtemelen affedilmeyecektir.
- Tom is likely going to be fined for doing that.
- Tom muhtemelen bunun yaptığı için para cezası alacak.
- It's likely Tom will know what to do.
- Muhtemelen Tom ne yapacağını biliyordur.
- Tom said Mary would likely not win.
- Tom, Mary'nin muhtemelen kazanamayacağını söyledi.
- I'm likely going to be doing that tomorrow.
- Bunu muhtemelen yarın yapacağım.
- Tom said Mary won't likely win.
- Tom, Mary'nin muhtemelen kazanmayacağını söyledi.
- Tom is likely going to be tired.
- Tom muhtemelen yorgun olacak.
- Tom is likely older than Mary.
- Tom muhtemelen Mary'den daha yaşlı.
- It's likely going to be too cold to swim.
- Muhtemelen hava yüzmek için çok soğuk olacak.
- Tom won't likely be absent.
- Tom muhtemelen yok olmayacak.
- Tom is likely be late.
- Tom muhtemelen geç kalacak.
- Tom will likely be able to fool Mary.
- Tom muhtemelen Mary'yi kandırabilecektir.
- Tom will likely not understand that.
- Tom muhtemelen onu anlamayacak.
- Tom realized Mary wouldn't likely be able to do that.
- Tom, Mary'nin bunu muhtemelen başaramayacağını fark etti.
- Tom will likely be skeptical.
- Tom muhtemelen şüpheci olacaktır.
- I'm likely going to do that tomorrow.
- Onu muhtemelen yarın yapacağım.
- Tom will likely be in Boston now.
- Tom muhtemelen şimdi Boston'da olacak.
- Tom thought Mary would likely come to his party.
- Tom Mary'nin muhtemelen onun partisine geleceğini düşündü.
- Tom won't likely try to hug Mary again.
- Tom muhtemelen Mary'ye tekrar sarılmaya çalışmayacak.
- Tom said that Mary would likely complain.
- Tom, Mary'nin muhtemelen şikayetçi olacağını söyledi.
- Tom won't likely refuse to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmayı reddetmeyecektir.
- Tom will likely be discharged from the hospital tomorrow.
- Tom muhtemelen yarın hastaneden taburcu olacak.
- Tom won't likely be awake.
- Tom muhtemelen uyanık olmayacak.
- I'm likely the richest person here.
- Muhtemelen buranın en zengini benim.
- Tom will likely come to visit us next summer.
- Tom muhtemelen gelecek yaz bizi ziyarete gelecek.
- Tom will likely be grumpy today.
- Tom bugün muhtemelen huysuz olacak.
- Tom won't likely wait for Mary.
- Tom muhtemelen Mary'yi beklemeyecektir.
- Tom is likely going to lose everything he owns.
- Tom muhtemelen sahip olduğu her şeyi kaybedecek.
- You're likely not to even notice any difference.
- Muhtemelen hiçbir fark görmeyeceksiniz.
- Tom said Mary would likely cry.
- Tom, Mary'nin muhtemelen ağlayacağını söyledi.
- Tom won't likely be cold.
- Tom muhtemelen üşümeyecektir.
- Tom won't likely refuse to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmayı reddetmeyecek.
- Tom likely did that while he was drunk.
- Tom onu muhtemelen sarhoşken yaptı.
- Tom will likely be impressed.
- Tom muhtemelen etkilenecek.
- Tom won't likely be ready.
- Tom muhtemelen hazır olmayacaktır.
- Tom likely won't win.
- Tom muhtemelen kazanamaz.
- Tom won't likely buy ice cream.
- Tom muhtemelen dondurma almayacak.
- Tom won't likely be objective.
- Tom muhtemelen tarafsız olmayacak.
- Tom is likely going to be curious.
- Tom muhtemelen meraklı olacak.
- Tom won't likely be up.
- Tom muhtemelen ayakta olmayacak.
- It's likely that Tom won't win.
- Muhtemelen Tom kazanmayacak.
- Tom is likely not even going to try to win.
- Tom muhtemelen kazanmaya bile çalışmayacak.
- Tom won't likely wait for Mary.
- Tom muhtemelen Mary'yi beklemeyecek.
- Tom won't likely be on time.
- Tom muhtemelen zamanında gelmeyecektir.
- Tom will likely be afraid.
- Tom muhtemelen korkmuş olacak.
- Tom will likely resign.
- Tom muhtemelen istifa edecek.
- Tom will likely get promoted soon.
- Tom muhtemelen yakında terfi edecek.
- Tom won't likely do that this summer.
- Tom muhtemelen bu yaz bunu yapmayacak.
- Tom will likely never do that again.
- Tom muhtemelen bunu bir daha yapmayacaktır.
- Tom won't likely tell Mary he's hungry.
- Tom muhtemelen Mary'ye aç olduğunu söylemeyecektir.
- Tom is likely not to do that.
- Tom muhtemelen onu yapmaz.
- This scandal will likely ruin your chances of being elected.
- Bu skandal muhtemelen seçilme şansınızı mahvedecek.
- Tom won't likely be ready.
- Tom muhtemelen hazır olmayacak.
- Tom will likely be handcuffed.
- Tom muhtemelen kelepçelenecek.
- That's likely a new record.
- O muhtemelen yeni bir rekor.
- Tom will likely be terrified.
- Tom muhtemelen korkacak.
- That's likely a new record.
- Bu muhtemelen yeni bir kayıt.
- Tom likely won't wait very long.
- Tom muhtemelen çok uzun beklemeyecek.
- That's likely true.
- O muhtemelen doğru.
- This is a highly intriguing phenomenon that will likely be the subject of much research.
- Bu, muhtemelen birçok araştırmaya konu olacak oldukça ilgi çekici bir olgu.
- Tom won't likely be home.
- Tom muhtemelen evde olmayacak.
- Tom says Mary will likely do that.
- Tom, Mary'nin muhtemelen bunu yapacağını söylüyor.
- Tom is likely never going to do that again.
- Tom muhtemelen bunu bir daha asla yapmayacak.
- That's likely Tom's girlfriend.
- O muhtemelen Tom'un kız arkadaşı.
- We've likely made a mistake.
- Muhtemelen bir hata yaptık.
- Tom is likely be tired.
- Tom muhtemelen yorgun olacak.
- Tom will likely be tired.
- Tom muhtemelen yorgun olacak.
- Tom won't likely be mad.
- Tom muhtemelen kızmayacak.
- Tom won't likely tell Mary he's sleepy.
- Tom muhtemelen Mary'ye uykulu olduğunu söylemeyecektir.
- Tom said Mary would likely not cry.
- Tom, Mary'nin muhtemelen ağlamayacağını söyledi.
- Tom will likely be punctual.
- Tom muhtemelen dakik olacak.
- We've likely made a mistake.
- Biz muhtemelen hata yaptık.
- Tom won't likely be suspended.
- Tom muhtemelen açığa alınmayacak.
- Tom won't likely change his opinion.
- Tom muhtemelen düşüncesini değiştirmeyecek.
- Tom will likely never do that again.
- Tom muhtemelen onu bir daha asla yapmaz.
- Tom will likely be suspicious.
- Tom muhtemelen şüpheli olacak.
- I'm likely never going to do that again.
- Muhtemelen bunu bir daha asla yapmayacağım.
- Tom said that Mary would likely be willing to help us.
- Tom, Mary'nin muhtemelen bize yardım etmeye istekli olacağını söyledi.
- Tom won't likely do that today.
- Tom muhtemelen bugün bunu yapmayacak.
- Tom won't likely tell Mary that he doesn't know how to do that.
- Tom, muhtemelen Mary'ye bunu nasıl yapacağını bilmediğini söylemeyecek.
- Tom will likely be frustrated.
- Tom muhtemelen hayal kırıklığına uğrayacak.
- We'll likely never find out exactly what happened.
- Muhtemelen tam olarak ne olduğunu asla öğrenemeyeceğiz.
- Tom is likely going to be impressed.
- Tom muhtemelen etkilenecek.
- Tom won't likely be at home.
- Tom muhtemelen evde olmayacak.
- Tom is likely going to be back by October 20th.
- Tom muhtemelen 20 Ekim'e kadar geri gelecektir.
- Tom said Mary would likely do that.
- Tom, Mary'nin muhtemelen bunu yapacağını söyledi.
- Tom won't likely tell Mary he's sleepy.
- Tom muhtemelen Mary'ye uykusunun geldiğini söylemeyecektir.
- Tom will likely be OK.
- Tom muhtemelen iyi olacak.
- Tom didn't think Mary would likely cry.
- Tom Mary'nin muhtemelen ağlayacağını düşünmedi.
- Tom said that Mary would likely win.
- Tom, Mary'nin muhtemelen kazanacağını söyledi.
- It is likely that he will pass the examination.
- O muhtemelen sınavı geçecek.
- Tom will likely be skeptical.
- Tom muhtemelen şüpheci olacak.
- Tom won't likely be punished.
- Tom muhtemelen cezalandırılmayacak.
- Tom won't likely be tired.
- Tom muhtemelen yorulmayacak.
- Tom is likely going to be grouchy today.
- Tom muhtemelen bugün mızmız olacak.
- It seemed likely.
- Muhtemelen öyle görünüyordu.
- Tom will likely be hungry.
- Tom muhtemelen aç olacak.
- Tom will likely try to do that.
- Tom muhtemelen onu yapmaya çalışacak.
- Tom will likely accept your offer.
- Tom muhtemelen teklifini kabul edecek.
- Tom will likely be curious.
- Tom muhtemelen meraklı olacak.
- This is likely our last show.
- Bu muhtemelen son gösterimizdir.
- Tom will likely do that tomorrow.
- Tom onu muhtemelen yarın yapacak.
- Tom won't likely go to Boston.
- Tom muhtemelen Boston'a gitmeyecek.
- We'll likely never know for sure.
- Muhtemelen asla emin olamayacağız.
- Tom won't likely be slow.
- Tom muhtemelen yavaş olmayacak.
- Tom is likely going to be leaving soon.
- Tom muhtemelen yakında ayrılacak.
- Tom said Mary would likely complain.
- Tom, Mary'nin muhtemelen şikayet edeceğini söyledi.
- Tom will likely be pleased.
- Tom muhtemelen memnun olacaktır.
- Tom won't likely be scared.
- Tom muhtemelen korkmayacaktır.
- Tom will likely be punished.
- Tom muhtemelen cezalandırılacak.
- Tom won't likely buy ice cream.
- Tom muhtemelen dondurma almayacaktır.
- Tom won't likely be forgiven.
- Tom muhtemelen affedilmeyecek.
- Tom is likely going to be doing that tomorrow.
- Tom muhtemelen bunu yarın yapıyor olacak.
- Tom would likely agree to do that.
- Tom muhtemelen onu yapmayı kabul ederdi.
- I'm likely going to be finished doing this before lunch.
- Muhtemelen öğle yemeğinden önce bu işi bitirmiş olacağım.
- Tom will likely be furious.
- Tom muhtemelen öfkelenecektir.
- Tom is likely going to be back by October 20th.
- Tom muhtemelen 20 Ekim'e kadar geri dönecek.
- I've been drunk before and likely will get drunk many more times.
- Daha önce sarhoş oldum ve muhtemelen daha birçok kez sarhoş olacağım.
- Tom is likely going to be busy tomorrow.
- Tom muhtemelen yarın meşgul olacak.
- I'm likely going to be doing that tomorrow.
- Muhtemelen bunu yarın yapacağım.
- Tom won't likely speak French to Mary.
- Tom muhtemelen Mary ile Fransızca konuşmayacaktır.
- Tom is likely going to be cooperative.
- Tom muhtemelen iş birliği yapacak.
- Tom likely just forgot to do that.
- Tom muhtemelen onu yapmayı unuttu.
- Tom won't likely do that tomorrow.
- Tom muhtemelen yarın bunu yapmayacak.
- Tom likely won't be impressed.
- Tom muhtemelen etkilenmeyecek.
- It's likely Tom knows Mary's phone number.
- Muhtemelen Tom, Mary'nin telefon numarasını biliyordur.
- Tom won't likely change his opinion.
- Tom muhtemelen fikrini değiştirmeyecek.
- Tom will likely lose everything.
- Tom muhtemelen her şeyi kaybedecek.
- Tom won't likely be awake now.
- Tom muhtemelen şimdi uyanık olmayacak.
- Tom is likely going to be busy.
- Tom muhtemelen meşgul olacak.
- Tom thought Mary would likely be there.
- Tom Mary'nin muhtemelen orada olacağını düşündü.
- Tom will likely walk home.
- Tom muhtemelen eve yürüyecek.
- Tom is likely not to cry.
- Tom muhtemelen ağlamayacak.
- It's likely Tom will know what to do.
- Muhtemelen Tom ne yapacağını bilir.
- Tom is likely not to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmayacaktır.
- Mary said she thought Tom would likely win.
- Mary Tom'un muhtemelen kazanacağını düşündüğünü söyledi.
- Tom won't likely cry.
- Tom muhtemelen ağlamayacak.
- Tom will likely tell Mary he's busy.
- Tom muhtemelen Mary'ye meşgul olduğunu söyleyecek.
- Tom won't likely stop doing that.
- Tom muhtemelen bunu yapmayı bırakmayacak.
- Tom isn't likely doing that now.
- Tom muhtemelen şu anda bunu yapmıyor.
- Everybody was obeying the speed limit, so I knew there was likely a speed trap ahead.
- Herkes hız sınırına uyuyordu, bu yüzden ileride muhtemelen bir hız kontrolü olduğunu biliyordum.
- Tom won't likely be arrested.
- Tom muhtemelen tutuklanmayacak.
- Tom is likely going to be pleased.
- Tom muhtemelen memnun olacak.
- It's likely Tom will be late.
- Tom muhtemelen geç kalacak.
- It's likely a mistake.
- Muhtemelen bir hata.
- Tom won't likely do that again.
- Tom muhtemelen bunu bir daha yapmayacak.
- Tom is likely going to be jealous.
- Tom muhtemelen kıskanacak.
- It's likely that Tom will come.
- Muhtemelen Tom gelecek.
- Tom said that Mary won't likely do that.
- Tom, Mary'nin bunu muhtemelen yapmayacağını söyledi.
- Tom won't likely be surprised.
- Tom muhtemelen şaşırmayacaktır.
- Tom won't likely be shy.
- Tom muhtemelen utangaç olmayacaktır.
- Tom will likely be unafraid.
- Tom muhtemelen korkmayacaktır.
- Tom won't likely trust Mary.
- Tom muhtemelen Mary'ye güvenmeyecek.
- Tom won't likely walk to work anymore.
- Tom muhtemelen artık işe yürüyerek gitmeyecek.
- Tom will likely be interested.
- Tom muhtemelen ilgilenecektir.
- Tom won't likely be jealous.
- Tom muhtemelen kıskanmayacaktır.
- Tom is likely not to win.
- Tom muhtemelen kazanamayacak.
- Tom is likely be hungry.
- Tom muhtemelen aç olacak.
- Tom is likely going to be grouchy today.
- Tom muhtemelen bugün huysuz olacak.
- Tom won't likely be shy.
- Tom muhtemelen utangaç olmayacak.
- Tom won't likely be impressed.
- Tom muhtemelen etkilenmeyecektir.
- Tom likely won't die anytime soon.
- Tom muhtemelen yakın zamanda ölmeyecek.
- Tom thinks Mary won't likely eat dessert.
- Tom, Mary'nin muhtemelen tatlı yemeyeceğini düşünüyor.
- Tom will likely lose everything.
- Tom muhtemelen her şeyini kaybedecek.
- Tom said that he'd likely do that.
- Tom muhtemelen bunu yapacağını söyledi.
- You ought to tell Tom that you'll likely be late.
- Tom'a muhtemelen geç kalacağını söylemelisin.
- If your spouse is a politician, then likely your name will also appear in the newspaper from time to time.
- Eğer eşiniz bir politikacıysa, muhtemelen sizin adınız da zaman zaman gazetelerde yer alacaktır.
- Tom said Mary wouldn't likely cry.
- Tom, muhtemelen Mary'nin ağlamayacağını söyledi.
- Tom likely won't be on time.
- Tom muhtemelen zamanında gelmeyecek.
- Tom will likely be pretty nervous.
- Tom muhtemelen oldukça sinirli olacak.
- Tom won't likely be prepared.
- Tom muhtemelen hazırlanmış olmayacak.
- If your spouse is a politician, then likely your name will also appear in the newspaper from time to time.
- Eşiniz bir politikacı ise, öyleyse muhtemelen sizin adınız da zaman zaman gazetede görünecektir.
- Tom will likely follow your advice.
- Tom muhtemelen tavsiyene uyacaktır.
- Extinct volcanoes will likely never erupt again.
- Sönmüş yanardağlar muhtemelen bir daha asla patlamayacak.
- Tom will likely be ready.
- Tom muhtemelen hazır olacak.
- Everybody was obeying the speed limit, so I knew there was likely a speed trap ahead.
- Herkes hız limitine uyuyordu, bu yüzden ilerde muhtemelen bir hız tuzağı olduğunu biliyordum.
- Tom will likely do that tomorrow.
- Tom muhtemelen bunu yarın yapacaktır.
- Tom is likely not even going to try to win.
- Tom muhtemelen kazanmaya çalışmayacak.
- Tom won't likely be upset.
- Tom muhtemelen üzgün olmayacak.
- Tom will likely be early.
- Tom muhtemelen erken gelecektir.
- Tom is likely going to be alone.
- Tom muhtemelen yalnız kalacak.
- This is likely the wrong place.
- Burası muhtemelen yanlış yerdir.
- Tom said Mary would likely complain.
- Tom, Mary'nin muhtemelen şikayetçi olacağını söyledi.
- Tom is likely unaware of that.
- Tom muhtemelen bunun farkında değil.
- Tom is likely going to be late for the meeting.
- Tom muhtemelen toplantıya geç kalacak.
- This language will likely die soon.
- Bu dil muhtemelen yakında ölecek.
- Tom can likely talk Mary into doing that.
- Tom muhtemelen Mary'yi bunu yapmaya ikna edebilir.
- Tom is likely going to follow your advice.
- Tom muhtemelen tavsiyene uyacak.
- We'll likely go to the ball game tomorrow.
- Muhtemelen yarın maça gideceğiz.
- Tom will likely be grumpy today.
- Tom muhtemelen bugün huysuz olacak.
- Tom will likely be punished for what he did.
- Tom muhtemelen yaptığı şey için cezalandırılacaktır.
- Tom won't likely be as angry at Mary as he was at John.
- Tom, muhtemelen John'a olduğu kadar Mary'ye kızgın olmayacaktır.
- Tom won't likely be forgiven for doing that.
- Tom muhtemelen bunu yaptığı için bağışlanmayacak.
- Tom won't likely be scared.
- Tom muhtemelen korkmayacak.
- Tom won't likely trust Mary.
- Tom muhtemelen Mary'ye güvenmeyecektir.
- Tom will likely do that later today.
- Tom muhtemelen onu daha sonra yapacak.
- Tom won't likely win.
- Tom muhtemelen kazanmayacak.
- Tom said Mary wouldn't likely have to do that.
- Tom, muhtemelen Mary'nin bunu yapmak zorunda olmayacağını söyledi.
- Tom won't likely tell Mary he wants her to help John.
- Tom, muhtemelen Mary'ye, John'a yardım etmesini istediğini söylemeyecek.
- Tom said he'd likely do that.
- Tom muhtemelen bunu yapacağını söyledi.
- Tom will likely be sleepy.
- Tom muhtemelen uykulu olacak.
- Tom will likely be lonely.
- Tom muhtemelen yalnız olacak.
- Tom will likely be frustrated.
- Tom muhtemelen hüsrana uğrayacak.
- Tom will likely never win again.
- Tom muhtemelen bir daha asla kazanamayacak.
- Tom won't likely tell Mary he'll do that.
- Tom muhtemelen bunu yapacağını Mary'ye söylemeyecektir.
- Tom will likely do that.
- Tom muhtemelen bunu yapacaktır.
- Tom will likely be busy.
- Tom muhtemelen meşgul olacak.
- Tom said Mary would most likely win.
- Tom, Mary'nin muhtemelen kazanacağını söyledi.
- Tom thought Mary would likely win.
- Tom, Mary'nin muhtemelen kazanacağını düşündü.
- Tom is likely going to come to visit us next summer.
- Tom muhtemelen gelecek yaz bizi ziyarete gelecek.
- Extinct volcanoes will likely never erupt again.
- Sönük volkanlar muhtemelen tekrar püskürmeyecek.
- Tom will likely be alone.
- Tom muhtemelen yalnız olacak.
- It's likely that Tom didn't finish his homework.
- Muhtemelen Tom ev ödevini bitirmedi.
- Tom thought Mary would likely know what to do.
- Tom Mary'nin muhtemelen ne yapacağını bileceğini düşünüyordu.
- Tom will likely be leaving soon.
- Tom muhtemelen yakında ayrılacak.
- Tom won't likely try to hug Mary again.
- Tom muhtemelen Mary'ye tekrar sarılmayı denemeyecektir.
- Tom will likely be terrified.
- Tom muhtemelen dehşete kapılacak.
- Tom will likely tell Mary he isn't hungry.
- Tom muhtemelen Mary'ye aç olmadığını söyleyecek.
- Tom will likely be suspicious.
- Tom muhtemelen şüphelenecek.
- If you stand over in that corner, Tom won't likely even notice you're here.
- Eğer şu köşede durursanız, Tom muhtemelen burada olduğunuzu bile fark etmeyecektir.
- Tom said Mary would likely cry.
- Tom Mary'nin muhtemelen ağlayacağını söyledi.
- Tom said that Mary wouldn't likely cry.
- Tom, Mary'nin muhtemelen ağlamayacağını söyledi.
- Tom will likely be handcuffed.
- Tom muhtemelen kelepçeli olacak.
- Tom won't likely be punctual.
- Tom muhtemelen dakik olmayacak.
- Monday will likely be a windy day.
- Pazartesi muhtemelen rüzgarlı bir gün olacak.
- Tom said Mary wouldn't likely be fascinated by that.
- Tom, Mary'nin muhtemelen bundan etkilenmeyeceğini söyledi.
- Tom is likely going to come to visit us next summer.
- Tom muhtemelen önümüzdeki yaz bizi ziyaret etmeye gelecektir.
- Tom is likely very wealthy.
- Tom muhtemelen çok zengin.
- Tom won't likely come here again.
- Tom muhtemelen buraya bir daha gelmeyecek.
- Tom realized he wouldn't likely be able to do that.
- Tom bunu muhtemelen yapamayacağını fark etti.
- Tom will likely be truthful.
- Tom muhtemelen dürüst olacaktır.
- I know Tom will likely want to do that.
- Tom'un muhtemelen bunu yapmak isteyeceğini biliyorum.
- Tom will likely be exhausted.
- Tom muhtemelen bitkin olacak.
Show More (576)
|