1 |
loaded |
dolu |
adj. |
|
- I refer to chartering flights which are loaded with 'undesirables'.
- 'İstenmeyenler' ile dolu uçuşların kiralanmasından bahsediyorum.
- If this is the court, the jury is a loaded one.
- Eğer mahkeme buysa, jüri dolu demektir.
- And the dominant pet is dangerous, like a loaded gun.
- Ve baskın evcil hayvan, dolu bir silah gibi tehlikelidir.
- That gun is probably not loaded.
- O silah muhtemelen dolu değil.
- Actually, the gun isn't loaded.
- Aslında, silah dolu değil.
- The nets were loaded with fish.
- Ağlar balıkla doluydu.
- Tom checked to make sure his gun was loaded.
- Tom silahının dolu olduğundan emin olmak için kontrol etti.
- I don't think the gun is loaded, but you should still be very careful.
- Silahın dolu olduğunu sanmıyorum fakat hâlâ çok dikkatli olmalısın.
- Is that weapon loaded?
- O silah dolu mu?
- Tom checked to see if his gun was loaded.
- Tom silahının dolu olup olmadığını kontrol etti.
- The gun wasn't loaded.
- Silah dolu değildi.
- This camera isn't loaded with film.
- Bu kamera filmle dolu değil.
- Sami stole a loaded pistol.
- Sami dolu bir tabanca çaldı.
- That gun is probably not loaded.
- O silah muhtemelen dolu değildir.
- The nets were loaded with fish.
- Ağlar balık doluydu.
- The bases were loaded.
- Tabanlar doluydu.
- Tom didn't know the gun was loaded.
- Tom silahın dolu olduğunu bilmiyordu.
- The table was loaded with fruit.
- Masa meyve doluydu.
- Is your gun loaded?
- Silahın dolu mu?
- The branch loaded with fruit inevitably bends.
- Meyvelerle dolu dal kaçınılmaz olarak eğilir.
- Tom told me the gun wasn't loaded.
- Tom bana silahın dolu olmadığını söyledi.
- Is that gun loaded?
- O silah dolu mu?
- Tom keeps his gun loaded.
- Tom silahını dolu tutuyor.
- Is that gun loaded?
- Şu silah dolu mu?
- Sami's kitchen was loaded with food.
- Sami'nin mutfağı yiyecekle doluydu.
- I don't think the gun is loaded, but you should still be very careful.
- Silahın dolu olduğunu sanmıyorum ama yine de çok dikkatli olmalısın.
- The rifle is loaded.
- Tüfek dolu.
- The gambler used loaded dice to cheat.
- Kumarbaz hile yapmak için dolu zar kullandı.
- Tom assured me the gun wasn't loaded.
- Tom bana silahın dolu olmadığına dair güvence verdi.
- My rifle wasn't loaded.
- Tüfeğim dolu değildi.
- Tom checked to see if his gun was loaded.
- Tom silahının dolu olup olmadığını anlamak için kontrol etti.
- The gun isn't loaded.
- Silah dolu değil.
- Tom's rifle wasn't loaded.
- Tom'un tüfeği dolu değildi.
- The guns weren't loaded.
- Silahlar dolu değildi.
Show More (31)
|
2 |
loaded |
yüklü |
adj. |
|
- Of course the questions and the statistics by our Green colleagues are loaded and selective.
- Elbette Yeşil meslektaşlarımızın soruları ve istatistikleri yüklü ve seçicidir.
- No one had conceived of using a fully loaded, large passenger plane as a weapon.
- Hiç kimse tam yüklü, büyük bir yolcu uçağını silah olarak kullanmayı düşünmemişti.
- The truck arrived, loaded with gold.
- Kamyon altın yüklü olarak geldi.
- The truck arrived, loaded with gold.
- Kamyon geldi, altın yüklüydü.
- I have 300,000 songs loaded onto my iPhone!
- iPhone'umda yüklü üç yüz bin şarkı var!
- The vessel was loaded with coal, lumber, and so on.
- Gemi, kömür, kereste ve benzeri şeylerle yüklüydü.
- My rifle wasn't loaded.
- Silahım yüklü değildi.
- Tom told me the gun wasn't loaded.
- Tom bana silahın yüklü olmadığını söyledi.
- We're all loaded.
- Hepimiz yüklüyüz.
- The branch loaded with fruit inevitably bends.
- Meyve yüklü dal kaçınılmaz olarak eğilir.
- This camera isn't loaded with film.
- Bu kamera, film yüklü değil.
- Tom keeps his gun loaded.
- Tom silahını yüklü tutar.
Show More (9)
|
3 |
loaded |
sarhoş |
adj. |
|
- I'm loaded.
- Ben sarhoşum.
- You're loaded.
- Sarhoşsun.
Show More (1)
|
4 |
loaded |
yüklenmiş |
adj. |
|
- The ship loaded in two days.
- Gemi iki günde yüklendi.
- The ship loaded in two days.
- Gemi iki gün içinde yüklendi.
Show More (-1)
|
5 |
loaded |
doldurulmuş |
adj. |
|
- The table was loaded with fruit.
- Masa meyve ile doldurulmuştu.
Show More (-2)
|
6 |
loaded |
zengin |
adj. |
|
Show More (-2)
|
7 |
loaded |
para babası |
adj. |
|
- Tom is loaded.
- Tom para babasıdır.
Show More (-2)
|