moderate - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
moderate ılımlı adj.
  • We Moderates believe that people should have access to information.
  • Biz Ilımlılar insanların bilgiye erişimi olması gerektiğine inanıyoruz.
  • It seems a moderate approach to the increase of payment appropriations has emerged from first reading.
  • İlk okumadan ödeme ödeneklerinin artırılmasına yönelik ılımlı bir yaklaşım ortaya çıkmış görünüyor.
  • We Moderates are therefore voting against the above-mentioned report.
  • Bu nedenle biz Ilımlılar yukarıda bahsi geçen rapora karşı oy kullanacağız.
Show More (34)
moderate orta adj.
  • For example, our collective economies are only achieving moderate success at this particular time.
  • Örneğin, ortak ekonomilerimiz şu anda sadece orta düzeyde bir başarı elde ediyor.
  • To date, moderate use has been made of the current capacity to exchange information.
  • Bugüne kadar, mevcut bilgi alışverişi kapasitesinden orta düzeyde yararlanılmıştır.
  • Moderate exercise is necessary for good health.
  • İyi bir sağlık için orta düzeyde egzersiz gereklidir.
Show More (5)
moderate ölçülü adj.
  • So let us moderate our great speeches on dictatorships, and murders, and dying children.
  • O halde, diktatörlükler, cinayetler ve ölen çocuklar hakkındaki muhteşem konuşmalarımızı ölçülü hale getirelim.
  • Taking moderate exercise is good for the health.
  • Ölçülü egzersiz yapmak sağlığınız için iyidir.
  • Taking moderate exercise is good for the health.
  • Ölçülü düzeyde egzersiz yapmak sağlık için yararlıdır.
Show More (5)
moderate orta dereceli adj.
  • To the best of my knowledge a moderate degree of flexibility is shown.
  • Bildiğim kadarıyla orta derecede bir esneklik gösterilmiştir.
  • Moderate exercise will do you good.
  • Orta derecede egzersiz sana iyi gelecektir.
  • Moderate exercise is good for you.
  • Orta derecede egzersiz sizin için iyidir.
Show More (2)
moderate makul adj.
  • I always drive at a moderate speed.
  • Hep makul bir hızda sürerim.
  • Moderate exercise is good for you.
  • Makul egzersiz sizin için iyidir.
  • Moderate exercise is necessary to health.
  • Makul egzersiz sağlık için gereklidir.
Show More (2)
moderate azalmak v.
  • Even with a moderate level of reduction, effects on communities are severe.
  • Orta düzeyde bir azalma olsa bile, toplumlar üzerindeki etkiler ciddi boyutlardadır.
  • Even with a moderate level of reduction, the effects on communities are severe.
  • Orta düzeyde bir azalma olsa bile, topluluklar üzerindeki etkiler ciddidir.
Show More (-1)
moderate yumuşatmak v.
  • So let us moderate our great speeches on dictatorships, and murders, and dying children.
  • Diktatörlükler, cinayetler ve ölen çocuklar hakkındaki büyük konuşmalarımızı yumuşatalım.
Show More (-2)
moderate ılımlılaştırmak v.
  • I should like to underline that these efforts to moderate are spread across the compulsory and non-compulsory expenses.
  • Bu ılımlılaştırma çabalarının zorunlu ve zorunlu olmayan harcamalara yayıldığının altını çizmek isterim.
Show More (-2)
moderate azaltmak v.
  • One of the greatest secrets of happiness is moderating your wishes and loving what you already have.
  • Mutluluğun en büyük sırlarından biri isteklerini azaltmak ve önceden sahip olduklarını sevmektir.
Show More (-2)
moderate hafif adj.
  • Moderate exercises will make us feel good.
  • Hafif egzersizler kendimizi iyi hissetmemizi sağlar.
Show More (-2)
moderate ılıman adj.
  • The weather in Florida is generally moderate.
  • Florida'da hava genellikle ılımandır.
Show More (-2)