older - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
older büyük adj.
  • No older animals over 30 months of age enter the food chain.
  • Gıda zincirine 30 aylıktan büyük hiçbir hayvan giremez.
  • Slightly older children can appreciate the differences but not understand the purpose of the advertising.
  • Biraz daha büyük çocuklar farklılıkları takdir edebilir ancak reklamın amacını anlayamazlar.
  • By then, my children will be older than I am now.
  • O zamana kadar çocuklarım benden daha büyük olacaklar.
Show More (309)
older daha yaşlı adj.
  • Our experience in dealing with our neighbours will be transferred to the older Member States.
  • Komşularımızla ilişkilerimizdeki tecrübelerimiz daha yaşlı Üye Devletlere aktarılacaktır.
  • Tom dyed his hair gray so he'd look older.
  • Tom daha yaşlı görünmek için saçlarını griye boyattı.
  • Who's older, your mother or your father?
  • Kim daha yaşlı, annen mi yoksa baban mı?
Show More (51)
older eski adj.
  • In short, to give priority to older sub-standard ships over ships which meet all quality requirements.
  • Kısacası, tüm kalite gerekliliklerini karşılayan gemiler yerine eski standart altı gemilere öncelik vermek.
  • Zero-sulphur fuel reduces particle emissions from these older vehicles too.
  • Sıfır sülfürlü yakıt bu eski araçlardan kaynaklanan partikül emisyonlarını da azaltmaktadır.
  • So any car can take low-sulphur fuel and it has a positive effect, especially with older types of diesel engines.
  • Dolayısıyla her araba düşük sülfürlü yakıt kullanabilir ve özellikle eski tip dizel motorlarda olumlu bir etkisi vardır.
Show More (7)
older daha eski adj.
  • More modern buildings are safer than older ones.
  • Daha modern binalar daha eski olanlardan daha güvenlidir.
  • More modern buildings are safer than older ones.
  • Daha modern binalar daha eskilerden daha güvenlidir.
  • Which is older, this book or that one?
  • Hangisi daha eskidir, bu kitap mı yoksa şu mu?
Show More (5)